Biri kurşuna dizildikten son- ra,işte geriye kalan dört Sovyet mareşalı! Kızılorduda ne- oluyor? Simdi arkalarında Kızılordunun büyük bir İstifam halinde yükselen muammasını sak- lamakta bulunan dört mareşal, Voroşilof, Budyeni, Jegorof, Blüher kimlerdir ve bu- günkü mevkilerine nasıl yükselmişlerdir? ler uhüna dizilen Tahçotceki Troçkinin “ikbal “ günlerinden” Lirinde | nutuk sözlerken | Mteşa) Tuhaçevski kurşuna di- | tegç klen sonra, şimdi Sovyet ıum“—ındı dört mareşal kalmış bu: Yor, Buzlar da şunlardır: Blü- » Budyeni, Jegorof, Voroşilof. ' ,:_*"rııı Tuhaçevski'nin kim ol- SUnu yazmıştık. Şimdi de dört | Öekile bakalım: Blüher | İzak Şark Rusyasının arengiz hâkimi kal ';YM mareşallerinden Blüher'in ü Hi er değildir . Dahili Üu _u'!t»dc— amanında beyaz or- Biyi, Terleri kendisine bu adı tak- | ı,:""flı Meşhur Prusyâlı mareşa- Hüllesinden değildi Ağil is- Sir giledvediyef olduğu söyle - Vizgği İ olsun, asker olsun bölşe- N büyük şeflerinin hüviyet - Ş V Ssen daima meçhul kalmış - Masmafih Blüher'in hayatı ma- Üat" Kendisi eski işçilerden ve İ poPtoPagandacılarından birisi M çaç Mssa Sibirya — şehirlerinde ? idaresinin menfaya mah - 'ı...e:;:iğı insanların bulundukları Yüğmanı Salışmıştı. Sırtında be - L tler taşıyarak, yolları, ör- Üyga Beçer, olalığı propagan - ';“Ra_r_d:. Bu suretle Çini, Ja - Bi bütün Uzak Şarkı tanıdı. siyasi mahkümları ka- bi ihtisas sahibi olmuştu. Yi de kaçıran o değil miydi? mdraya iltica etti. Fakat lı.,a_ açırdığı siyast mahküm - , Ç.:, Ziyade pek iyi tanıdığı Ti- Yürgu PE ve Türkistana gönderi - Mux qihî""h"' zaman, Ücye v_de 2eferberlik dolayısile or- dı“n'kırıldı. Cepheye gönderil - hq_k #da Almanlarla, son hezi - sonra Pelrograda | İ Mi Vat y btlâl ordusuna - girdi “delerden pek o kadar hoş- :'k alm AMCak silâh sanatinden q.—.nm“_;'l başlamıştı. Tuhaçevs- ilot ug, 1 Bibi kumandanla - çi ı İr müg, Getrdikleri Kızılordu- ) &2e kumandanlığına ta- TÜ Alelâde bir işçinin | Tiyordu marksizm. propagandasını üzerine alarak bir askeri şef ve en nihayet bir mareşal olacağı kimin aklına gelirdi? Sabatı, cür'eti ve cesareli şöhretini temin etmişti. Hattâ büyük bir sır halinde ken- disinin bir Alman zabiti olduğu, | harp esiri bulunduğu sıralarda bol- şevizme iltihak ettiği söylenir. | Siyasi akidelerden hoşlanmaz. Fa- kat sabit bir fikri vardır ki, bolşe- vizmin gayelerinden birini teşkil der: Uzâk Şarkı uyandırmak haçevski'nin arkadaşlarından bir Rus zabiti şöyle söyler: — 1905 ihtilâli zamanında, Uzak Şarkta- o memleketlerde milletler için «Uyan!» borusu ça - lmmıştı, Çi t yıkılmıştı. 1917 Abtliâli iseyorada büyük aksi tesir- ler biraktı. Moskova bü binlerce senelik ırkların kâbesi olacak ve günün birinde Avrupa burjuvazisi karşısına me&hu) bir âlemin dikil- miş olduğunu görecekti. Uzak Şark- taki milletler Karl Marks nazariye- ler ehemmiyet vermiyorlardı. Onlar yakın istiklâle susamış in - Bu sebepten bolşeviklik ile milliyetperverlikten mümteziç yeni bir akide icad etmek lâzım ge- a oturan sanlardı. Blüher ve Karahan -eski Ankara | şan: süvari küvvetleri Stallnir süslenmiş Bir resmi Sefiri ve şimdi de mahküm kafi- gösteriyordu. U distanı ve Japonyayı da gözetli - ardı. Halbuki bir şeyi iyi tah- min edemediler. Sovyet demek, mil- liyetperverlikle bolşevizm arasında kat'i bir boğanma demek olacaktı , bütün suya Diğer taraftan Japon emper. yalizmi de tehditkâr bir hal almış- tı. O zaman Stalin Blüher'i mare ek Ordun şal rütbesile Uzak £ mandanlığına tay ti ve sini Japom ihtiraslarının k dikti. Kuvveti ne idi? Bunu ö bilmek güçtür. Fakat U kumandanı kend na yerleşti. Artık Mo: rünmez olmuştu. Acaba için bir tehlike teşkil edebilir m di? Şayet çağırılırsa, gelir miydi? Bu korkular bir hayli dediko - dulara yol açtı, lâkin tahakkuk et. medi. Budyeni Süvari ordusunun yarı ilâhı Rus - Japon mubarebesi zamâ- nında süvari başçavuşu idi. Hattâ 1917 de bile yüne başçavuştu. Fa - kat o zamandan itibaren baş dön- dürücü bir hızla yükseldi, Mare- şal oldu. Uzun bıyıklı, iri gövdeli, sevimli ve güler yüzlü bir mareşal. O da ihtilâl günlerinde Denigen ve Varangel ordularına karşı, ge - niş Rus yaylalarında sağa, sola ko- teşkil et - mişti, Topladığı kuvvetler gittikçe büyüdü ve bir ordu oldu. Bu ordu- nun üniforması bile yoktu. Sadece | at ve süvari her şeyi temine kâfi geliyordu. Bu muharebe pek çetin olmuştu. Bir gün beyazların geçtiği bir kös ye varmışlardı. Kızılordüda süvari kumandanı olan Brussilof'un oğlu- nun cesedini buldular. Beyazlar bu çocuğu asmışlardı. Ö zamandan İiti- baren Budyeni Odesadan garp hu- duduna kadar hâkimi mutlak ke- silmişti. Bu sıralarda Tuhaçevski- nin beyazlara karşı giriştiği bütün taarruzla akim kalıyordu. Budyeni hâlâ süvariliğe âşıktır. Bir gün muharebe olursa, belki de süvarilerini tankların üzerine sür- mekten çekinmiyecektir, Atların kanatları olsa, belki de tayyarele- Te karşı gelecektir. Jegorot Erkânıharbiyenin Şeflerinden biri Mes'ut milletlerin tarihi yoktur, derler. Mes'ut yaşamak istiyen maâ- reşaller de öyle.. Jegorof rejim ne olursa olsun, kendi askerlik m- ini hiç şaşmadan takip eden adamdır. Eskiden Çarın 'di. 1905 te vvet de bu muha- fız alayı olmuştu. Fakat Jegorof 1905 te ihtilâlci sosyalist partisine dahil oldu. Nasıl, Orasını ancak kendisi biliyı Bütün hayatını askerlik san'atiı vakfetmiş olan bu miralay bir gün Troçkiye müracaat etti ve Troçki derhal kendisini kabul etti. (Devamt 6 inct sayfada) 5S- SÖNTELGRAF — 15 Haziran 1937 ——— ”— Cin Harlov 3 milyon olar bıraktı Şimdi Rudolf Valantinonun meza- rının yanında, iki sene evvel yap- tırdığı kabregömülmüş bulunuyor Cin Harlov on sene içinde üç defa 'koca değiştirmişti Annesinin tekrar evleneceği sıralarda, kendisi müstakbel üvey babasile evlenmek niyetinde idi Sinemanın yorucu hayatı Cin Harlovdan evvel daha hangi artisleri genç yaşta toprağı ir üremi buhranı yüzünden birdenbire göçüp gidiveren ma- ruf sinema yıldızı Cin Harlov bir- kaç gündenberi Holivud mezarlı- Bında Rudolf Valântino, Mari Dres- ler. İrving Talberg gibi taninmış diğer sinema ürtistleriyle yanyana yatmaktadır. e Cin Hatlov'un sinemadaki €n büyük muvaflakıyetlerinden biri, li bacaklariyle şehvi hisleri ik etmesini iyi bilmesindeydi. Sinema kendisini bir ne vi seksapel kraliçesi ilân etti. Bu yıl, ölümün- den bir ay evveline varıncıya küe dar haftada belki de bin tane fo- toğraf talebi £ nda kalıyordu. Bu talepler dahö ziyade Kanar - ya, Cava, Fa Malezi gibi içinde kanları k rın yaşadık ları memleki iy u, Holivud bundan br zaman — evvel ve Mistr. Marino B Şikagonun zen - gin rbabından biridir ve bundan on iki yıl ev rısı olarak Madam Ş evlenmişti. Holivud ga nin Marino Bellodan boşandığınt yazdıkları bu kadın, Cin Harlav'un snasıdır. Cin Harlovun asıl İismi Harlin Şarpantiye idi, e İstikbalde Cin Harlov ismi altın- da bütün dünyanın — muhabbetini kazatımıya namzet olan bu kız 1928 senesinde, dahâ on yedi yaşında 1- ken, ilk defa olarak Şarl Mak Griv isminde yirmi iki yaşında bir de- likanli e evlenmişti. Bu delikan- h babasından milyonlar tevarüs etmiş bulunuyordu. Genç — kızin annesi de Marino Bellö tle evleni- yordu. Fakat genç kız müstakbel kayın babasına âdetâ tutulmuştu. Bunu hisseden anası, kızım evlen- dirdi ve Holivuda gönderdi. Cin Harlov Holivuda — varınca, kaşla, göz araşında kocasından bo- şandı ve tinemaya girdi. e O sıralarda Pol Bern meşhur Metro-Goldvin-Mayer stüdyolarını idare ediyordu. Meşhur yıldız Bar- bara Lamar hastalanıp, talii ken - disine küsüp de parasız kaldığı za- Man, hastahane parasını, sonra da cenaze masrafını üzerine aları Pol sanayi Sinemanın segireller re orospu — gibi tas nittiği Cin Harloo münzeet bir hayat yaşamasını çok arzu ederdi. klarını yaz p —— AT a gömdü? Ötümü ile Bütün sİnema &lemin! matemde bBerakan Cin Hartov Rudolf Valantino Bern olmuştu. Ölen Barbara Lama- ran oğlunun tahsil ve terbiyesine o baktı. Diğer daha bir çok sinema artistleri aleyhinde atılan iftiraları hemen hemen o temizledi. " Efkârı umumiyeye göğüs germesini bilen bu adamı herkes seviyordu. Bir gün bir haber çıktı: Pol Bern ile Cin Harlov evleniyorlarmış. Pol Bern genç kadından yirmi iki yaş büyüktü. Bir kaç hafta geçmeden, maruf prodüktörün oturduğu say- fiyede cesedini buldular. Büyük bir aynanın önünde çırç yerde yatıyordu. Halbuki o gece Cin Harlov kendi odasında rahat rahat uyuyordu. Ne şayialar çıkmadı. Güya Pol Beri karısına yeni bir fşik takdim etmiş ve arlar sevişirlerken seyretmek istemiş. Yaptığı bu küçüklüğe da- yanamamış, ölmüş. O zaman Cin Harlov da artık yaşımak istemedi- ğini söylüyordu. Bir gün yaralan- dı, kendisini hastahaneye kaldır « dılar. Bu skandalırı gürültüsü v ka- dar büyük olmuştu ki, genç artis « tin bütün mukaveleleri feshedil » mişti. e İkinci defa evlenişine gelelim: Cin uzun müddet stüdyolara ae 'yak basamadı. Annesi ve kayın pes deri kendisine yardım ediyorlardı. Bu sefer de yine Holivudun çok ta- nınmış operatörlerinden Harl Ros- son genç kadına talip çıktı. Bu iz- Givaç ve sonra «Saygon Güzeli» fil- mi Cin Harlov'un itibarını iade et- ti. Genç kadın evlendikten sonra, bir kere düha ailesinden ayrıldı. Fakat Cin Harlov ile Harl Rosson n boşanmak kararı vermeleri için, bir kaç hafta beraber yaşamaları kâfi gelmişti. Harl Rosson İngiltera ye gitti. Bu sefer Cin Harlov'un an- nesi kızın yanına almak isteme - di. Bu yüzden de Holivutta bir çok dedikodular çıkmıştı. © Fakat o zamandanberi çok çalış - maştı. Eşi olan Vilyam Povel ayni Zamands en İyi bir arkıdaşıydı. H: 1â bir aralık her ikisinin evlem tekleri de şayi oldu. Bazı kimseler de Cin Harloy'un pekâlâ annesin- den ayrılmış olan gaki übey baba- sile evlenebileceğini de ileri sürü - yorlardı. Cin Harlov ne Vilyam Povel ile, (Devamı 6 1ncı - sayfamızda)