. y K p '-4—-ı_ovui'eı.mur—ı'ğ Haziran 1937 İtalyan tahtelbahirlerinin emsali yokmuş! Dünyanın deniz tarihinde şimdiki İtalyan tahtelbahirle- rinin miktarına tesadüf etmek mümkün değilmiş! Alman Mareşalının önünde yapılan deniz geçit resminden sonra neşredilen donanma emri yevmisinde Musolini böyle söylüyor Alman Mareşalı ise iyi silâhın ancak iyi asker tarafından kullanılabileceğini söyledi Alman Harbiye Nazırı Mareşal BlombBerg'in son defa Romada Musoliniyi n Milli Müdafaa Nazırı Ma- telerinin Mareşalım da verdiği malüma: tık bu zi 1 ziyaret esna- sında neler - konüşuld. ha dair baberler sızmıya tı ştır. Roma mehafilinde Alman ma - ati etrafımndaki mü- reşalının 8€ nakaşalar devam ediyor. Bu ziya « retten maksat şu imiş: Almanlar İtalya ile münasebatinı daha sıkı bir | hale getirmek mümkün olup olma- doğını anlamak istemislerdir. de ümit verici bir dönen bir haber daha Roma me! şayta hallı vardır:. 7 me merasimi mü- evvel Londraya git- miş olan mareşal (Blomberg) ora- devlet adamlarile gö- giliz donanması - da İngiliz manevralarında da bulun üş- tü. Mareşal Rorr Sinyor Musol sözler bulmak mümkün oldu, setmiştir. Bu da ne suretle olacak- a gire- miş, bakınız: Almanya aray uzlaştı- cek, İlâlya e İngilterey racaktır. Bunun için de Alm: nin hem Rama ile, hem de Londra ile çok iyi döst olması lâzım gel - mektedir. Bu siyaset, Bay Hitle - | rin evvelce çıkmış olan meşhur ki- Hiç içki için teklifini nezaketle reddedecektim, — fakat prenses hemen atıldı: — Fakat bir küçük kadeh! iki değil! Prensesin bu imdada yetişişi ho- şuma gitli. Kabul ettim. Sofadaki büfeye — gittik. Bir kü, kadeh Dübone aldım ve çoök küçük yu - O sirada yanımıza Fransızca şa- ir Enfes Bühtan bir kadınla gelip yanımızda durdular. Kadın Fran- “Bızcayı pek berbad konuşuyordu. Bühtan bey de kadına bildiği dili Böktermek için makara gibi ve tak- Kü , $ riyaret ettiği zaman alınmış retimlerden) Edebi Roman No: 27 Zekeriyya Sofrası Yazan: AKA Gündüz admazel, dedi. Bir apettin> ( Htli Bir öda ile yaltaklık ediyordu. | ul etmekle beni bahtiyar e- | b Ka tabında ileri sürülen bir siyasettir e Berlin hükümeti şimdi bu- ve Mareşal nu tatbik ediyormuş Blomberg'in Londradan sonra Ra- yasetin tat- | Yine Roma mebafilinde söylen- diğine göre İtalyanlar, İngiltere ile | mayı çok isterlerse de evvelâ | kendilerine Londranın el uzatma - sını bekliyorlarmış. Y Roma hükümeti İngiltereden el uzatılma- dıkça kendisi bu hususla ileri a- tılacak değildir! Jurnale d'italia gazetesi Roma ile bir ittifak yapılacağı şayialarının asılsızlığın- dan bahsettikten sonra, her ne kü- dar mareşalin Romada Sinyor Mu- solini ile İtalyâ ve Almanyanın askş Berlin ârasında askeri ri meselelerinin ehemmiyeti etra- fında çok konuşmuş ise de, bü ko- nuşmalar hiç bir zaman İtalya - Al- manya münasebatının zaten mev- | cut olan şeklinden dışarı çıkmadı - gaını yazıyor. Çünkü yeni her han- gi bir muahedeye lüzum yokmuş... Mareşal Blomberge İtalyan or - | dusunun kuvvetini, nasıl silâhlara malik olduğunu göstermek için ya- | pilan manevralardan sonra İtalyan gezeteleri, İtalyan askerlerinin iyi kumandana ve iyi silâha malik o- her hangi bir aske- rinden aşağı kalmıyacağını yazmak süretile pek mânalı neşriyata gi- rişmişlerdi. Bundan bir kaç gün evvel «Son Telgraf» ın bu sütunla- rında bu yazılardan bahsetmiştik. Alman Mareşali seyahat intıba- lunca dünyanın larını söylerken sözü İtalyan ördü- | <—— — Siz bana o kadar heyecan ve ilham veriyorsunuz ki madam. Şu- rada baştan başa &izi terennüm e- den bir şiir yazdım. — Ben Türkçe bilmem ki. — Yok, yok! Ben Türkçe yaz < mam., Türkçe gazete bile okumam. Fransızca yazdım madam. — Okumak mı istiyorsur — Dinlemek lütfunda bul sanız. Dö Şevalef gülümse: Böz kırptı, biz de d mek istedi, Enfes Bühtan yan cebinden çı- kardığı maroken kaplı küçük def- erek bana “yelim de- | | 1ssırıyor ve «sonra söylerim» sunun vaziyetine getirerek demiş- tir ki: «— Aşker olduğumuz için biliriz. öyi silâha karşı vatanın hürriyeti ve büyüklüğü için kendini öl hazır olan asker lâzım olduğunu bi- liriz. Benim intibalm şudur ki, bu iyi silâhlar iyi askerin elinde bü - Tunmaktadır. rtmiye İtalyan gazeteleri Mareşalın bu sözle ini alarak memnuniyetlerini saklamıyorlarsa da Mareşalin İtal- yan ordusu, silâhı ve askeri için söylediği sözleri kâfi görmiyenler, şimdi Roma gazetelerinin bu mem- nuniyetini yürekten gelmiş bir hoş- nutluk gibi görmüyorlar. yan gaz rinin iyi kuman Tik olunca düny rinden geri k Jarken bu ordunun $ Musoli- ninin senelerdenberi devam eden güyret ve dikkalde böyle v e gelmiş olduğunu söylemekten ve vekili methetmekten kendileri- amıyorlar. Ne olursa olsun muhakkak ölan bir ya ve İtal- ya arasında bir zaman çok söyl y varsa o da Alm mişolan askeri bir ittifakın olama- mış olmasıdır. Napolide, Mareşal Blomberg, İ- talyan donanmasını da görmüştür. Sinyor Musolini 8 Haziran tarihli donanma emri yevmisinde şöyle di- yar: «Dün Napolide toplanan İtalyan rüm, gülmemek için alt ddi işaretler ediyor. Yerimize dönerken Şevalef de- di ki: — Kadıimın kendi şiir, hem ku- sursuz bir şiir. Böyle canlı bir a- cemi bir dil ile ona şilr yazmak, gülünç değil, acıklı bir şey... — Fakat bu genç Fransızca yaz- diği şiirlerle meşhurmuş. — Evet öyle, fakat Beyoğlu için öyle. — Yoo! “Çekemem. - Birdenbire bu ne ahbaplık! Kıskanırım doğ- rusu. Prenses ilk defa zevzeklik etti. Acaba zevzeklik mi, yoksa sosye - tece yapılması lâzım gelen bir şa- ka mı? Şaka olduğunu şundan anlai Prenses: — Benim eski göz m, ğritm kim o- teri açtı, - okümağa - başladı: Yan Bözle — Bakıyorum. Kadın — yüzde | doksan — beşini anlamıyor. Fakat anlar görünüyor. Zabite bakıyo « ı HS Himden alırsa onu parçalarım! de- di ve kahkahayı savurdu. Şaka olmadığını da anladım yi- ne prenses söylüyordu: henk durup dürürken bozük ve a- | Bir tahtelbahirin makitne tahtelbahirlerinin miktarının, dün- yada her hangi bir deniz tarihinde bir emsali daha yoktur.> Bu söz, az manalı değildir. İtal- yanların dünyada en çok tahtelba- hire malik oldukları bu suretle bir kere daha tekrar edildikten sonra emri yevmide şu da ilâve edil ar: *Bu kuvvetteki disipliü n manzarası İmparatorluk İtal- muaz- yasının, tahtelbahir donanmasının mükemmel bir hazırlığına deli Mareşal Blemberg'in İtalyayı zi - yaretinden bahseden Roma meha- fili şunu da şöylüyor: Almanya ile İn leştik- renin münase Roma - Berli ak diye t6 buki mareşalin zi zararlı çıkar ta ediliyordu. Hal- eti buna karşı kısmen bir cevap olmuştur. Jin mihverini bozmak j Halbuki baş — vuruyor. Blomberg'in seyahati ve Bay Hit- lerin Bay Müsolini'ye ve Kont Ci- 'yâ karşı gösterdiği dostluk a- Liyakat Kartalı ni- şanının büyük haçının verilmesi) lâmeti (Alma gibi) tam zamanında olmuştur. Artık Mareşal Blomberg seya « hati bitmiş, bu fasıt kapanmıştır. Yukarıda dediğimiz gibi, Alman- ya - İtalya askeri ittifakı Vücude gelememiştir. Bakalım, İtalya - Al- manya münasebatı bundan sonra ne safhalara girecek? datresi: — Ben dört sene onun hasretini çektim. O henüz on dokuz yaşında bir Üniversiteli iken Monmartr'da Yakaladım. Üç sene zincirbend et - tim, Şimdi başkasına verir miyim? Ben şaşakaldım. Prensesten bu sözleri beklemiyordum. Bir sos - yetede bunlar konuşulur mu hiç? Bahusus prenses gibi kibar bir ka- dının ağzına yakışır mı? Dö Şevalef de benim gibi kızar- dı. Utandı mi, kizdi mi? bilmiyo - | rum, Selâm verip çekildi. Ben prensese bu sözlerin sebebini sor - mak istedim, fakat soramadım, o iç salona doğru ilerlemişti. Yalnız kalınca, kimseye görün- meden çıkıp gitmeği düşündüm. Hattâ bir aralık merdiven başına kadar gittim. Birdenbire karşıma bir bahriyeli çıktı, lâfa tuttu. Ka- dınlardan birisi nutuk verir gibi konuşuyordu. Hacı Derviş zade ka- dimn her sözünü alkışlarla tastik ediyordu. Oraya doğru ilerledik. Peride hanımefendi. Fransızca ve İngilizceyi güzel — konuşuyordu. Fakat kunuşma mevzuu güzel de - î[— F Goceteri bana gelen soslerin to- nu da değişti. Sanki Güzinin sesi, Hayal gö sanki Güzin. Ya bu kiz iyi olmalı, ya ben de de- üyorum, Ji olaca Bir hafta, on beş gün.. Annesi geliyor, ağlıyor. — Pek y yorum, hanı- mefendi. ba onu size akıllı vg- receğim. Fakat, ben delireceği: — Neden oğlum? — Acıyorum Güzine, — O seni çok sever, oğlum. — Ben de, hanımefendi. Jep seni söyler, düşünürdü. — Ben de, hanımefendi. Anne memnun. Ben galiba halte- diyorum. EHaltetmiyorum. Bu kiz | belâ oldu bana. Seviyorum ben bü- nu, Annesi eve, ben Güzinin odasına: — Nasılsın Güzin? — Şeker gibiyim. —Cidden.. — Sen del, — Mersi! Gece kulaklarına ses geliyor mu? — Sen yalnız bırakmıyorsun ki! — Doğru! — Bundan memnun musun? — Çok. — Ben de. — Mersi! Bizim bu iş kitaba uyar, Çünkü efendim, başınızı ağrıtmıyayım, il- menden bâyledir. Fakat kitaba uymıyan tarafı, be- ni de ondan başka iyi edecek yok galibat 'Tam yirmi beş gün sonra Güzi- ni çıkardılar, gildi, çirkindi, kirl leri ecnebilere çekiştiriyordu; ar - lık şimdiden sonra kudretli, me - deni bir manda altında rahat ya - şanacağını anlatıyordu. Ve hürri- yet ve itilâf şubesi relsi Tayfur da şunları alkışlıyordu. Prensese gittim, işi anlattım ve: — Çok rica ederim, dedim. Bu hânimefendiyi susturunuz. Prenses beni dikkatle dinledi, sinirlendi, beni teskin etmeğe ça- hştı ve uzaktan haykırdı: — Madam Peride! Benim sala » numda politika yasak! Bü saniyecik bir soğuk duş! Ev sahkibinin yasağına rinyet e- dildi. Biraz evvelki sözlerile canı- n prenses şimdi bir defa oşuma gitti. Eve biraz geç döndüm. Babam soruhca hemen cevap verdi — Fahti beylere gitmiştim. Kizı biraz rahatsızlanımı ğil, Erip galiba, önün için geciktim. Bu yalanı niçin söyledim? Bil. HIKAYE kulağına | de çıktı kerevete kadar babamı aldatmış | p Yazan: Burhan CeVSİ ğ Çünkü efendim, bakınız Şt? O — rostopolluğuna! ©' Koltük gecesi, şu karım ol& A dâloz ne söyledi de & dü, bilir misiniz beni: “; gelir — Canım doktorcuğum. bazan kurt bile kuzunun ağıl? şer mi imiş? Baktım ki S&ü YA lere ketdini pek - kapltırış? Dünyayı unuttun, Fakat bel tur muyum, Benim kara Bi doktorumu? v Anneme ağladım, sızladım- bamın haberi olmadan bir 9YU? İ namıya karar verdik. Babami çemberden atlattık. a Derken efendim, ben .vü"_"d' deli oldum. Eğer seni yola getifki, seydim bir yıl kalacaktım ıırî“ şında, Ya hakikaten oynata6t ya sana kavuşacaktım. li Sen de pek yavan yürekli iğsl” sin doktorum. Yıllarca kat ı ne hasret kalan toy bir del mütehası özlü kucağına böyle düşer. ğendin mi oyunumu? — Söyleyiniz Allah aşkına! 5; benim yerimde olsaydınız. N? pardınız? Bıkmışım delilerden, ll hastaneden, bıkmışım yılnüı" ” bıkmışım kadınsızlıktan, likten, şefkatsizlikten.. (Devamı 7 nci sayfade) yal” yakl anli mıydım? Hayır. Öyley iştel Beni bu kadar üzmü, bim! Nisan, 5) Babam tehlikeli bir kriz 57*'5:,;. Neşet Ömer bey yetişmeseY di kimsesizdim. Âyan #0 Ce Prens Mehmet Ali Paşa İ? maz dostu, Karagöt ge7e bi Ali Fuat bey geldiler. dost karşı karşıya. ÜSÜ C8 güşr kastası. Üçü de hagnd-f'_': iye $ kün. Babamdan başka$! dirmiyor. e O sırada dö Şevaletle VGT ;ı:: rümefendi geldiler. ŞAY 'ai di, karşı salona aldım. —0 pe bey yarı açık kapıdan ;::[, çef şarıya çıktı, beni bir İ a d / — Bu kadinı neredeP sun? — Ayaspışada tanıştalr — Haneşkada mu? — Bvet.,