Vam kamarasında bekârlar çi Etval Be '-.l:İ' Kamarasının 615 azası a- m,.,"" ikt yüzü 'bekârdır. Te - tdildiğine göre, evli mebuslar üü Male bir.nihayet verilmesini is- h'ır':îîtl'dır_ Hattâ son celselerden 4C Avam Kamarasındaki bu i"ör bekâr bolluğunun kamara ÜYükcek bir müemesenin ma - he Tef ve haysiyetile kabili te- » n"'m)aı:;ığı ileri sürülmüştür. hi Üzerine bir takrir sureti ka- y.u:dihıişl:x. Avam Kamarasının Mebuslarından biri, son de- & Mranı hürmet bir annesi ol- Ve bu sebepten şimdiye ka- “ &lenmeyi hatırına getirmedi- #öylemiştir. Bir diğeri de ev- .,,'"'“ istediğini, fakat idealine Hün bir kadın bulamadığını an- .:'“mı Con Kartland İngiltere - ÜUŞ nisbetinin — muvazenesiz Ti Afü ve bugünkü annelerin ye- & Beçecek kadar kâfi mikdar - _.—ğ': Şocuk doğmadığını söyle - * Yine mebuslardan biri İn- tdele de doğum azlığına karşı mü- *t etmek için bekârlara ağır Biler konmasını İstei dradaki ekonomi mektebi di- Yörü, Teki , €ğer vaziyete bir çare bu- .“r"“'——ı. Büyük Brita “üh tam kökünden kalkr Bitmekte old nüfu - nu $Ö e Sokakta satılan gazeteler i Libr Beljika'ten: y kakta g mak usü Yeni bir şey oldu hiza Betirmiş mi i€ N el Bun li seneden az bir müddet ev- d Yük Britanyada ü 3 B hiz? gaze - , fakat saatle ki- um.;?nılı'-rdı. Bir mecınua satın ©. zaman lüks bir işdi, Senesinde Midlton birader - Müz .m.lnnuı'ın gazeteleri sokakta aıhh akıl etmişlerdir. .İki. kar - ı.,q: kaç ssat içinde o kadar çok Satmışlardır ki, bu yeni v- şwız Zamanda hemen teammüm Üştür. N « 'mınyıda düz- tabanlar Sunday Ekspres'ten: ı.tj"-nyıd.n yeni ve tubhaf bir ı—m Beldi; Alman tıb makama - ı hı.:ıum“ istatistiklere göre, ye- Aya alınan efradın yüzde el- Üüztaj yi mm Yüzde doksanının ayakla- ı_’ dabif surette büyüktür. N—:S*'ie profesör Şed bunun AUmanların çizme giymek atfediyor. banmış. Bu yüzde elli genç S Bta t & Şkte, heyk, OTAk futan bir İsingieller İnsanla; B he | derilen bir Dünya gazetelerinde gördüğümüz | MERAKLI ŞEYLER HÜaİNUÜNE ee NLN DN YEiNmba üNLN nnn MN eN ee araşaana iYNY aN NİY N Hü ma ammuennddne üi di aNIüNAÜr aN gNn sün siniNEraanm n aa Avam kemarasının son toplantılarından birinde eski Başvekil Baldvin son natuklarından birini söylüyor Acaip kanunlar ı La Nacyon «Buenos Ayres» ten: Nevyorkta çıkan büyük gazete- lerden biri, şimdiye kadar Ameri- kada neşredilmiş olan en acaip ka- | nunlardan bahsediyor. Meselâ Ten- | pese hükümeti, kendi hudutları da- | bilinde Puasson d'Avril'i mennet - | miştir. -Cenubi Karolin hükümeti! | dahilinde kadın vücudü şeklinde Hi-! | kör şişeleri imâl etmek yasaktır. Kaliforniyada ise, barlara gön - tamimde; “yüksek" san- | dâlyelerin — kaldirilması " tebliğ edilmiştir. Çünkü bu sandalyele - rin Üzerine © urup içki içenlerin, sarhoşluk dereceleri belli olmu muş. Halbuki ayakta içki içen Tin sallanma dereceler ne ka- | dar sarhoş olduğu anlaşılmakta ve | bu adamlara daha fazla içki ve - | rilmemektedir Amerikan kanunlarının en garibi | geçenlerde neşredilmiştir elâ eli yeni çıl bir a on beş yaşından aşağı ço- cukların mük esini veyahut bun- 1 Ynenetmiştir.  caba Teksasta çocuk Ücareti mi yapılıyordu? 9 ların satılmas a Görülmemiş bir hastalık Eşer Tageblat'tan: Bundarı yedi sene evvel Joakim zahirde vahim görünmiyen bir o0- kahirde vahim görünmiyen bir ©- | tomobil kazası geçirmiştir. Fakat | © tarihlen ilibaren de, Viyenna muntazaman zayıflamakta olduğu- nun farkına varmıştır. di sene içinde sikletinden 30 kilo kaybettiği gibi, boyu da 15 santi » metre küçülmüştür. Hiç bir doktor bu acayip hastalığa teşhis koyamamıştır. ve hiç bir i- lâç ta bu hastalığa deva olama « maktadır. Tuhafı gu ki, Viyonna - nın mütemadiyen küçülmekte ol - duğu halde, kendisi uzvf hiç - bir rahatsızlık hissetmemektedir. 4 "Ü“lı'rnllıl serginin Mazarı dikkati celbeden pavgonlarından örçtler pavyonudur. Bu pavyonun üzarinde çekiç tatan bir kadının muazzam heykelleri yükselmektedir. © kadar bügüktür ki, kolları gı öne koyarken, bu kolların ” çalışıyorlardı.Yakarıki rerimaeki insanların boylarına llerin büyüklüğüu hakkında bir fizir edinmek kabil oluyor | Çok geçmeden İngilteren Telgrafın yaşı Lüksembürger Zaytung'dan: Telgraf icat edildi edileli — her memleket bu harikulâde ihtıram tarihini kendi görüşüne göre tes-. bit etmektedir. Buna şaşılmaz, O- tomobilin, tayyarenin ihtıraı için de başka başka şeyler söylenmiş - tir, Telgrafın icadına gelince, İngiliz- ler bu âleti kendi vatandaşlarından birinin ihtira etmiş olduğunu söy- | lerler. Onlara göre 1837 senesinde Şarl Vitston isminde bir İngiliz hendisi «madeni bir telden geçen | elektrik vasıtasile uzak bir mesa- bir fedekileri haberdar edec a getirmiştir. Filhakika 1837 ve Kamn istasyotıları Bltı telli bir telgraf tesis edilr bu kız- kurulmuştur. Bu meyd enesinde Östen ında mında yeni hatl ncuları kendile- edilmi: atların sı yeni b rinden evvel t hatlac- dan daha ül ettirilmiş le gi r e tel. graf yüz yaşına girmiş de ek olu- Ş İspanyaya nasıl gitmiş? İriş Pres «Düblen» den: ölde Con Lüsi isminde 50 zintiye çıkmıştır. Fakat bir müd « det sonra, at tek başına dönmüş, sahibinden hiç bir haber alınamamış tır. Araştırmalar yapılmış, gazete- lere ilânlar verilmiş, fakat bir ne- | tice çıkmamıştır. Bunun üzerine Con Lüsinin bir yerlerde ölüp kal- dığına hükmedilmiştir. : Son zamanlarda bir gün, Madâam Lüsi apartmanının - kapısına kor - kak korkak vurulduğunu işitmiş ve oğlu kapıyı açmıştır. Babasını karşısında görünce. şaşırmıştır. Con Lüsi âtla gezintiye çıktık « tan sanra, neler olup bittiğini hiç hatirlamadığını söylemektedir, An- cak hâyâl meyal kendisinin İtal - yan askerlerile birlikte Malaga - ya girdiğini, gönüllü olarak değil, hastabakıcı olarak vazife gördü - ğünü söylemekte ve oraya nasıl gittiğini ve nasıl geldiğini hiç ha- tırlıyamamaktadır. Karısı bu sö: nanmaktadır. Çünkü kocası ayaklarında asker çizmesi, başında İspanyol beresi olduğu halde eve gelmiştir. Bun- dan başka cebinde Velez - Mulaga seyyar hastahanesine gitmesi için verilmiş tahriri bir emir sureti çık- | mıştır, Con Lüsi şimdi yavaş yavaş ha- tıralarını toplıyabilmektedir. Aca- ba günün birinde bu acayip ma * cerasını bütün teferruatile anlat - mıya muvaffak olacak mı? e Kül rekoru De Telegraj «Amsterdam'sdan: Bir kaç zamandanberi Amster - damda tiryakiler arasında müsa - baka yapmak moda oldu. Tiryaki- ler klübünden biri de bu sefer «kül rekoru» tesis etmek istedi İki uzun masanın etra Danan ti ra- y r iri Havana » garaları içerek, külünü mümkün mertebe düşürmemiye çalıştılar Bu tiryakilerden biri on iki san- timetre uzunluğunda bir sigar külünü düşürme on santimetre, iki milimetreye kadar içmiye mu « vaffak olmuştur. Bu zat, rekorun galibi addedilmiştir. S- SONTELGRAF — 13 Haziran 1937 Kadın köşesi Kendisinden emin, ha- kiki bir aşkkıskanmıya | Müsaade eder mi? Hakikaten seven kadın kıskanmazmış ? Kıskanmak aşkın değil, kötü bir gösteriş ifadesi imiş! Aşk önünde kadının hem manen, hem mada'deten güzelleşmemesine imkân yoktur. Hakiki aşkın ilk alâmetleri bunlar olsa gerektir çimizden birimiz: — Kıskançlık aşk demek de- ğildir, dese, çoğumuz hayrette ka- hrız. O zaman yine içimizden biri so- rar; —0 halde aşk ne demektir? Herkes bu suale cevap vermiye çalışır. Fakat hakikaten aşk ne mene şeydir? Bir delikanlı ile bir. genç kızın sevişmiye başlamak üzere olduk - ları zamanları gözönüne getiriniz, Mutlaka her iki tarafın da kerndi - lerinin en iyi, en beğenilecek ta « raflarını göstermiye çalıştıklarına şüphe etmezsiniz. Yine her ikisi di wvdiği tarafa karşı kusurlarını mümkün mertebe saklamıya çalı- şir Erkekse, bilhassa sevmediği baş- maktan zevk duyar. Kadınsa, sevi sa, ve sevilece « ğini ümid ediyörsa, bu kadının her gün biraz daha güzelleştiğini fark edersiniz. Çünkü bu kadın, — gayri ihtiyarf bir güzellğmek hevesine kapılmıştıl. — Kan, damarlarında exskisinden iyi cevelan eder. Göz - lerinde başka bir revnak — vardır. Tavırlarında ve hareketlerinde da- ha ziyade hiflet sezilir. Fakat «hif- fet» kelimesi burada belki pek ye- rinde değildir. Bu kelimeden ziya- de «sevimli bir eda» demek daha mMünasip olur. Eskiden yalnız bo - yalarla kendisini güzelleştirmiye ça- lışan bu kız, bu defa hakiki güzel- liğini arttırmak ve kuvvetlendir. - mek tarafını güder. Aşkın önünde kadının hem manen, hem madde - ten güzelleşmemesine imi yok- tür. Hakiki aşkın ilk âlametleri Bunlar olsa gerektir. Fakat sevişen iki insan birleş - | ti mi, işte © zaman ikişinin de bi- tibirlerini nasıl sevdikleri pek iyi 'anlaşılır. Aralarında hakiki bir aşk müi vardır, yoksa bayağı bir sev- da m? Çünkü bayağı olsun, hakikt aşk olsun, her ikisinin de gâh müsama- ha eden, gâh şiddet gösteren ka - nunları vardır. Ancak çok büyük farklarla Bayağı sevdada erkek cesur dav- *ranmazsa işi. bitikltir. Koca, ilk günlerde kendisini rahatlığa verir, şişmanladıkça şişmanlar. Kadın ise biç bir şeye aldırmadığı için ken- dini koyuverir. Her ikisi de bu v ziyet içinde biribirlerine aldırış mezler; Fakat her şeyi affeden hakiki aşkla bu çeşit karı koca münase - betlerini karıştırmamak — lâzımdır. Hakiki aşkta bir çok şeyleri affe- den kadın, bazı noktalarda ısrarla durur, Meselâ: «Nişanlandığımız zaman, nasıl genç bir kahraman idi isen, yine öyle kalacaksın.» Ve ilâve eder: — Eğer beni seviyorsan, şampi- yon ol! Kocası da ayni vaziyettedir: — Sen eskiden daha narin — ve neş'eliydin.. yine öyle olmalısın. Hakiki aşk o kadar kıskanç de - ğildir. Hattâ kadın şöyle söyliye- bilir. Git efendim, git, o kadını da r, ben sesimi çıkarmam. Fakat sana lâyık birisi olmadığını ça - bucak anlıyacağına hiç şüphe et - miyorum, Bu işlere ne dersiniz? 4 | güzel bacaklarınız Görüyoruz, biliyoruz. Fakat acaba vari bu bacaklarınızı çıplak göstermek- | ten bir fayda umuyor musunuz? Bir defa cildinizin kusurları daha ziyade meydana çıkmış oluyor. Me- selâ ayağının bir yere vurdunuz, orada bir leke kaldı, yahut bir si- nek 1$irdi veyahlit da bacaklarınız- da gittikçe uzamıya başlıyan kıl - lar vâr. Bunları fayda var? Temin ederim ki, siz göstermekte ne çoraplarla her halde daha güzelsi- niz. Çı tidir. O halde pantofla ile de soka- ga çıkıveriniz, ne olur? Pan- tofla ile soka. ğa çıkarsanış herhelde Künç olursunuz değil mi? Emin olunuz ki, çıpe lak bacakları- mız da insanda aym tesiri bi. lak bacak nihayet ev kıyafe-