ç » Üzküdar, Kadıköy ve Adalarda. Şir ee çe ir C UN LGRAF —3 Ha 6 - SONTE No. 35 AA HT W7 P0 ziran 1937 Y e KANUNİ SÜLEYMAN Yazan : Nedim Refik uzanacak eli öper ve başına koyar Hak sizden razı olsun oğlum, eğer kızımın cesedini bul- mağa muvaffak olursanız .. Bir sabah erk: kip Cengin kom gaların hiç tanımadığı bir adam gelmiş, mutlâka Bahsdır. - Sahibi tâ eğer b a uşakların, a- a n liyerek beklemişti. Üstü başı sa, oradan & firden para istemek, Tü- vet beklernek için tık lenlerden değildi. Onun 1s- ra Bahadır Sahip, ylerken gözlerini Cup tavırlı, fakat ni zamanda cesaret ve vakar sa- hibi olduğunu anlatan bir genç görünce iltifatkâr bir tavırla — ve yabancı şivesile Türkçeyi tereddüt ederek ağır ağır: — Ben, dedi, buraya geleli belki çök oldu, fakat Türkçeyi az öğre - nebildim. Lâkin senin dediklerini anlıyorum. Söyle. Karşı karşıya birer sedire otur- dular. Genç söze şöyle başlamıştı: — Bem, zatiâlinizi rahatsız et - mekten çok korktum. Fakat mut- laka konuşmak lâzım, Sonra o mahçup tavırlı, gözleri- ni yere eğerek söz söyleyen genç, saygılı vaziyetini hiç değiştirme - mekle beraber, çok metin bir sesle şöyle devam elti: — Benim adım Bilâl'dir. İstan- bulun her yerini bilirim. Kızınızı bulmak için çalışacağım. Buna ra- zi oluyor musunuz? Evet.. Bu Bilâl idi. Bilâl sabre- dememişti. Bu işe karışmak isti - yordu. Bahadır Sahip Cenk, karşısında- kini baştı ta kadar süzdükten sonra, sözlerine ehemmiyet vere- Tek, karşısındaki gence <«siz. diye hitap etmeyi muvafık buldu: — Siz, dedi, böyle bir arzu bes- Teverek bana hizmet etmek isteye- bilirsiniz. Evlâdını kaybeden bir baha elbette kendisine uzanacak yardım elini öper de başına koyar, ——— RADYO CAkşam neşriyatı: 18,30 Amatörler dans örkestra - “&1, 19 Plâkla dans musikisi, 19,30 Spor müsahabeleri : Eşref Şefik, 20 Sadi ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk — şarkıları, 20,30 Ömer Rıza tarafından arap- ça söylev, 20,45 safiye ve arkadaş- ları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, (Saat ayarı) 2115 Orkestra, 21,15 Ajans ve borsa ha- berleri ve ertesi günün programı, 22,30 Plâkla solalar, opera ve ope- rek parçaları 23 Son. NÖBETÇİ ECZANELER yere © Bu akşam şehrin muhtelif semt- lerinde nöbetçi olan cczaneler şun- lardır: İstanbul cihetindekiler: Eminönünde (Salih Noenti), Be - Küçükpazarda yazıtta (Haydar), (Bikmet Cemil), — Eyübsultanda (Hikmet Atlamaz), Şehremininde (Nâzım Sadık), Karagümrükte (Su- ad), Samatyada (Rıdvan), Şehza- debaşında (Üniversite), Aksaray- da (Ziya Nuri), Fenerde (Hüsa - meddin), Alemdarda (Esad), Ba - kuköyde (Merkez). “ Beyoğlu cihetindekiler: İstiklâl - caddesinde (Kanzuk), Bostanbaşında (İtimad), Galatada Mahmudiye caddesinde (İsmet), Taksimde (Nizamettin), Kurtuluş- ta (Necdet), Kasımpaşada (Vasıf), Hasköyde (Barbut), Beşiktaşta (Sü- leyman Recep), Sarıyerde (Nuri), kiler: Üsküdarda Çarşıboyunda (Ömer n), Kadıköyünde Yeldeğirme- nde (Üçler), Büyükadada (Halk), belide (Tanaş). i den Bahadır Sa- ' Fakat benim kızım ölm | Ben sizin h ğulmüştur. Öyle ki, cesedini bile . Denizde parçaland n gözle- ni olamıyarak titrek bir sesle: Hak sizden yazı olsun, oğlu eğer kızımın cesedini bulacak Yü 4 m, at karşısındaki genç hiç ü - nitsiz değildi. — Birakınız efendim, dedi, bu larını.. Şimdi içimizi parça- Hyacak zaman değildir. Bütün yü- reğimizi toplay inanamıyorur Bahadır Sahip, karşısındak cin kim olduğunu hiç bilme çin ondan — şüphelenmişti. kendine: — (Kali) eylâtlarının iş gören bir adam olabilir, diye dü- şündü, benim etrafımda her vası- taya müracaat edebilirler parasile (5 inci sayfadan devam) — Soy adım Yorulmaz, fakat bu- gün yoruldum. Kolay değil, tam 4 bin esnafın senelik muayeneden sonra cüzdanlarını tebdil eltik. Ge- ce 12 ye kadar da çalışmak niy» - | tindeyim, — İstanbulda kaç esnaf cemiyeti vardır? — İstanbulda hâlen tesbit edil - Miş 34 esnaf cemiyeti vardır. Bun- ların her biri ayrı ayrı şahsiyet ik- tisab etmiş teşekküllerdir. — Buğün bizde esnaf kime der- ler? — Esnaf tabirinin metlülü bu- gün vuzuhla tarif edilmiş değildir. | Meselâ kunduracı, bakkal bir es- naf olduğu gibi ,kahvelerde, mey- banelerde, saz çalan ve bu yüzden para kazanan kimselere de ezsnaf diyoruz. Teşkilâtımız daha ziyade «Küçük esnaflar kanunu» çıktık - tan sonra organizasyona bağlana - caktır. — Cemiyet ne gibi işler üzerine e? — Cemiyet idare heyetleri ken- di bütçelerinden ayrılacak yardım tahsisatı ile başlı başına ve ihti- yaca cevap verecek miyasta bir teşkilât vücude getiremiyeceğini görerek, müşterek bir yardım teş- kilâtı vücude getirmeyi kararlaş- tırmıştır. Esnaf dispanseri ve es- naf müracaat danışma bürosunu to. Sis suretile filliyata geçmişlerdir, Sön zamanlarda esnaf cemiyet - leri nizamnamesinin âmir olduğu esnafa yardım tedbirleri alınmıştır. y | î i aei NÜmclNe ga semAİÜİÜR Hi isinen viYE öüisa Ha nenüNAN.den Esnaf kime derler bu belli değil.. | Evlâdını kaybeden bir baba elbette kendisine ’ Fakat şüphesini belli etmek is - lemiy olsun, ölü ols bilirseniz sizi istediğiniz müki | tar arüm ötmiyeceği ederim Bilâl, istihlafla du eğil mi? İşte zen | fakirlere peşkeş çek - | tikleri en b bol i zümrütler iniz Mi İstemiyo- | ben bunlardan hiç & n. Size yemin ed nasıl teşekkür n e size edebilirim? Size karşı büyük borç altında kalacağım. Bunu öde- bir yemezsem. Eğer ben size hizmet eder de müuvaflfak olursam mükâfatını Al- Tahtan beklerim. (Devami var) Dispanserin iki doktoru, bir ebe - | si, ve bir de sıhhat memuru vardır. | Bunların vazifesi şimdilik ayakta muayene ve todavi yapmaktır. Het gün cemiyet mensuplarının — ufak ameliyatları, pansumanları ve do- | ğam işleri görülür. Anahtarı b- | rakmışlarsa size dispanseri göste - reyim, | Dışarıya çıktık. Koridorda, ge- niş bir cam dolabı içinde renk renk çocuk kundakları., | — Bunlar burada neye duruyor? alınmış hediyelerdir. — Cemiyete mensup bir Kimsenin bir doğum vak'ası olacağı zaman telefonla e- bemize haber gelir. Ebemiz de der- | hal bu kundaklardan birisini alır ve | bir otomobile atlıyarak azalarımız- dan herhangi birinin ya karısı ve- yahut kardeşi olan anneyi kurta - rır. Ve cemiyetimizin kundağına sarar. Bunun için de hiç bir ücret almaz. Bundan başka hukuki iş - ler için danışma bürosunda bir a- vukat vardır. Ayni zamanda umu- mi kâtipler sıra ile nöbet bekler - ler. Büronun vazifesi, esnafın her türlü hukuki işlerini halletmek i- çin yol göslermek ve yardım et- mektir. Cemiyete mensup — azalarımızın kısmı azamı mahkemelerde, şir - ketlerde ve bir çok müesseselerde hukuki işlerini halletmek için a- vukatlara avuç avuç para vermi - ye mecburdur. Danışma bürosu da- ha ziyade esnafı bu fuzuli masraf- lardan kurtarmak için kurulmuş - tur. İOkuyucularla |Basş başa “Saatlerinin | birini de bulunaca; Vapur 3 A yârı Beyoğlu kadastro müdürü gazete- mize yazdığı mektupla diyor ki: Boğaziçine nakli hane edeceklere başlıca tavsiyem ceplerinde üç a- | det saat bulundurmalarıdır. Ririsi Köprünün Böğaziçi iskelesinde bu- ti Köprünün Üz- ki saatle, diğer unaftı saati küdar iskelesii , dij tile âyâr ederse hareket edecek va- purlara yetişmek imkânı bulur. Ak- elesindeki saatle hareket e- yetişemezsiniz. Diğer Şirketi Hayriyenin saatçisi sar - sıntıdan bozulduğunu iddia ettiği saatlere günde bir kaç defa âyâr lâtfunda bulunursa vapurlar mun- tazaman hareket eder ve müşteri- ler de bir adet saatle işlerini yo - luna koymuş olurlar.. HİKÂYE Piyano dersi (* Üvcü sayfadın devam) gün sabahın altısında piyano gü - rültüsü mü dinliyeceğim! Kızım bunu keyfi için yapmı- yor ki!.. Onun istikbali buna bağlı da onun için.. Piyano çalmakla kızın atisi ara- sında bir münasebet göremiyorum Nasıl yok. Kızım piyano öğ - rendikten sonra haca olacak, ders e biz bununla öyle zengin bir vermiye başlıyacak Bgeçineceğiz. Biz ile değiliz ki.. Amma belki, evlen- diği zaman, kocası piyano çalması- na razı olmaz. — Öyle ise böyle bir adam bu - lalım Ha deyince koca bulunur mu scanım! — Ben bulurum. Bir resmini ve- rir migsiniz? eRecep Ferit kızın resmini ©- larak apartmandan çıktı lindeki resmi bütün arkadaşla » rıma gösterdi, fakat kimse tolip | olmadı. Bir kaç defa merdiveni | ünerken kıza rast geldi: Selâm- laştılar. Hiç çirkin bir kız değil. di. Nihayet kendisi onunla ev - | lenmiye karar verdi. Fakat pi - yano kapağını açmamak şartile.. Kız yukarıda kocasile oturacak, | anası aşağı katta kalacaktı. Bu . | | şartlara kız razı oldu. Evlendi- | ler Nikâh deiresinden dönüşte, | Recep Ferit ile kaynanası ara- sında şöyle bir konuşma oldu: Recep Ferit Sizi pek düşünceli görüyorum. Evlenmemizden memnun değil mi: siniz? Pek memnunum, yalnız alt Katlâ pek yapayalnız kaldım. piya- no dersi kızıma pek uğurlu geldi, Benim de belki kısmetim açılır. Ya- rından itibaren piyano meşkine başlıyacağım! İkinci kısım Ne yapabilirdi? 'Tabancası alınmıştı. 'Tokat tokada, yumruk yumruğa kavga etmek istese bile, buna mu- hiti müsait değildi. Böyle bir hare- kete kalkışacak olsa, oradakilerin bepsi ona karşi cephe alacaklar, kendisini kötüye boğacaklardı. Esasen, değil öyle 8-10 kişiyle dö- kavgâ edecek kadar kuvvetli ve cüsseli değildi. Mukabele edememenin aczi, te- essürü içinde, hiç olmazsa bir şey yapmış olmak için, biraz evvel, o- yuncuların önünden kaptığı para- ları, cebinden çıkararak, bir ham- lede hepsini, parça parça etti, ye- re attı Poker oyuncuları, o paraları yır- tarken, hamle ettiler, hareketle - fakat rine mani olmak istediler, muvaffak olamadılar, O, bu ameliyesini o Kâdar âni ve çabuk yapmıştı ki, hiç bir savlet buna mant olamazdı. Pokercilerin savlet etmekte hak- ları vardı. Çünkü, yırtılan parala- rın içinde, yalnız (Ş.) ın kaybet - tikleri değil, kendi paraları da var- di Onlardan, kazançisrından çaktan vaz geçmişlerdi, kendi paracıkları- ma kurtarmak onlar için. en büyük bir kâr olacaktı. Olacaktı amma, buna artık im- kân kalmamıştı Kazandıklarından başka, kendi paraları da yırtılmış, parça parça yerde, ayaklar altında sürünüyordu (D.) dayanamadı, yerdeki para- lara bir kamle etti. İçinde belki bir. sağlamını bulmak ümidile birer birer ayırıp tetkik etmiye başladı. Baktıkça, tetkik ettikçe mütees- sir oluyor, gözleri kararıyordu. Çünkü içinde bir tane sağlamı yok- tü Ben alaturka garsonum, afaîranga- garsonlukta iş göremem ( 5 inci sayfadan devem ) Ti Üzerinde tedrisat yapılacaktır. Garsonluk kolay iş değüdir. Sonra bugün alaturka ve alafranga gar- sonluk vardır. Meselâ ben alatur- ka garsonum, alafranga garsonluk- ta İş göremem, Faraza tek başıma 'Tokatlıyanda bir karavana servi- sini idare edebilirim, Garson çalış- tığı mühite göre bir taksime uğ - rar, Sonra bir memleketi harice karşı medeni veyâ gayri medeni #tanrtmak bakımından — garsonlar pek mühim rol aoynarlar. Memle - | ketimize hariçten gelen ziyaretçi- | lerin otel, kahye, lokanta, bar gibi yerlerde ilk karşılaşacağı kimseler Rgarsonlardır. Yabancılara karşı ya- pılacak müamele ve servis, mem- leketimiz için kâfi bir not verebilir. Bu itibarla açacağımız garson mek- tebi pek faydalı olacaktır. — Şimdiki halde bütün Bgarson- larımız yabancı memleketlere na - zaran ne vaziyettedir? — Bizde öyle garsonlar vardır ki, yabancı memleketlerde eşi yok- tür. Beyoğlunda şervis yapan gar- sanlarımızın ekserisi bir ikl dtl bi- lirler, Mesolâ: Turan börda gar - sanluk yapan Jorj Kulonidis 12 li- san bilir. Bu san'atkâr, İstanbulda yetişmiş ve dışarıya —çıkmamıştır. Avrupada garsonlar kendi mem » leketlerinde kullandıkları dilden başka dille konuşmak mecburiyeti- ni duymazlar. Ayni zamanda öyle gârsonlar bilirim ki, servis itiba - rile anları" geçecek zor bulunur. Mektep açıldıktan sonra, kahve, o- tel, meyhane ve barlarımızda ça- lışan garsonlar daha ziyade ilerli- yecek ve kıymetlenecektir, — Cemiyetin kaç azası var? — Ben buraya geldiğim zaman cemiyetin 5öl azası vardı, Bu ra- kam yüksele yüksele 1700 e var di. — Aman sizi çok yordum; te - şekkür ederim, — 25 senedir ayak üstü yorulma- dım, şimdi sizinle konuşurken mi yorulacağım? Yeni bi r mihver (4 üncü sayfadan devam) rika Cumhurreisinin tahdidi tesli- hal için bir könferans toplaması lâzim olduğunu söyliyerek reis Ruzvelti bu işi başarmıya en lâyık adam görmektedir. Ramadan alınan malâmat göste- riyor ki, İtalya ile Almanya ara - sında askeri mahiyette hiç bir itti- fak mevzuubahs değildir. Böyle bir şeyin vücut bulacağı Sinyor Muso- ilininin şu son tahdidi teslihat tek- lifile de anlaşılmaktadır. İtalya Başvekili tahdidi teslihat yoluna Rirmiş bulunmaktadır. Bu yolda ilerliyerek Amerikânın dostlüğunu elde etmek istemekte ve İtalya için emin bir vaziyet teminine çalışma- yı düşünmektedir. Fransanın en iler) gelen gazete - Terinden biri olan ve şimdiye kadar hep faşist İtalyanın tarafını tut - muş olan Paristeki Tan gazelesinin Romadaki muhabiri /de gazetesine bunları, bildirdikten sonra diyor ki: «Duçenin tahdidi ” teslihat yolu- na girdiği söylenmektedir. Bu öyle bir niyettir ki, büyük bir ehemmi- nüfuzu üzerine müesses bir hükü- met reisi tarafından ileri sürülün- ce ehemmiyetibir kat daha görü- lecektir. O hükümet reisi ki şimdi- ye kadar milletini hep zaptı rapt ve askerlik ruhu ile yetiştirmiş bu- lunmaktadır.» iyi gören bir devlet adamıdır. Onun için bu teslihat yarışının vereceği neticelerin ne olacağını pek iyi an- lamaktadır. Eğer bu yarışa bir ni- hayet verilmezse bundan cihan için ve bilhassa, kendi memlekeli için neler doğacağını mülâhaza etmeki tedir.» İngilizlerin alabildiğine silâhlan- makta oldukları, Almanya ile bir askeri ittifak akdi bahsi artık ka - pandığı, İngilizlerle —Amerikahlar arasında filen bir ittifak vücude getrilerek ilerde Avrupada — bir harp çıkarsa İngilterenin iaşesi te- min edilmesi düşünüldüğü $u 'za- manlarda İtalyan Başvekilinin tah- didi teslihat teşebbüsleri ne netice vereceğini bize gösterecek olan is- yeti haiz olacak, bilhassa devlet tikbal uzak değildir. güşmek, boğuşmak, bir adamla bile | Eski İstanbu! batakhaneleri: KUMAR.. —Yazan: M. S. ÇAPAN | | sızlığa başladı. TRokatl — 85 — < bul- Eski hünkâr gaveri, kaç kereler hapishanelere girdi, ve damgalandı: Hıraı; ğ O yıllarda, banknotlar hıkkl'"; titiz bir dikkat vardı. Numarasi dahi olsa, yırtık evrakı nıwb’: geçmiyordu. Yapıştırılıp alınsat j Je, hiç bir banka, hiç bir vezne # , mıyordu. Bunun için, (D.), yavrusunul! lümü karşısında harap olmuş baba matemile, paraların başi ağlıyan bir gözle ayrıldı. 7 Kumarhanelerde, poker Wıı nan ve oynatılan evlerde kaybe” tikleri paraları isteyenler o kalli çoktur ki, bunları birer birer Yi mak uzun bir zahmet ve külfet © lur. Evvelce de dediğim gibi, w'_’l: denlerin bazıları teşvik neticest ö | yahut boğulduklarını tddia rek paralarını geri isterler, Bü ları da paraları trişörlükle alınMi” dığı halde: — Beni boğdunuz. Paramı"gefi verin, yoksa polise giderim. 4 Tehdidile kayıplarını geri almü nın yolunu bulmaya çalışırlar- sistemi takip edenlerin en baştâ lenlerinden birisi de (R.) dir. — | (R.) zabitaca maruf bir hırsiğ dır. Mükerrer sahıkalıdır. Otel hU sızlığında çok mahir olan (R-) tanbulun tanınmış ailelerinden rine mensuptur. Abdülmecit dö) rinin tanınmış simalarından (M* dır, (R.) oyun hastası bir adamdır: B? basından kalan mühim bir sef' Beyoğlunun zevk ve safa yerlerif” de, kumarhanelerinde yiyip bitif dikten sonra, bol paraya alışan eski hünkâr yaveri - İstibdat rinde yedi yaşındaki çocuklara T be verilir, bunlar mülâzım ünifi masile mabeynlerde, selâmlik Ft minde hazır bulunarak b arzı ubüdiyet (!) öderlerdi. işte bu neviden bir hünkâr yaâY idi - bol paraya kavuşmak ıç'm"n, palas gibi büyük otellerde, BoRt” çi ve Adalardaki lüks pansiyefi larda odalar kiralayarak, orayâ rek, ceplı Tarmı, saatlerini falan Kadıköy Askerlik Şubesindet” l Bedel erlerinden olup ı/Ml:d, | 937 de talim için kıt'aya verilp., lâzım gelen Kadıköy 9> Bağdad caddesi 17 sayılı evde p, turan Ahmet Zahhit oğlu 381 © , ğumlu Mehmet Garan yaııll""“, raştırmalarda bulunamamışt!”- disinin çabuk şubeye gelmesi VE şarda ise adresinin evde Sıhhat noktal nazarıncâ” ÇOK GÜZEL ir tarzda yapılmış çocuk arabaları, ğ yerden ucuz yalnız Baker MAĞAZALARINDA satılmaktadır. p A Eski hünkâr yaveri, paralarını kumarha' — nelerde kaybettikten sonra yaman otel hırsızı oldu. Fırsat ve imkân dukça çaldı ve hâlâ çalmakta berdevâ |