B 4—SONTELGRA F — 3 Haziran 1937 Yeni bir mihver —— Berlin - Roma, Londra - Paris mih- verlerinden sonra bir de Londra -Va- şington mihveri Bir göz açıp kapayacak kadar bir zamanda binlerce tayyare Avrupadan kalkarak İngiltereye » hücum ederse ne olacak? İşte Ingiltere bunu düşündü ve şimdi alabildiğine silâhlanıyor Amerika cumhurretst Ruzvelt küçük kızile beraber f talyan Başvekilinin geçen gün çıkan beyanatı bir çok rivayet- lere yol açtı. Bu rivayetler o gün- denberi eksilmedi, arttı. Başvekil Milletler arasındaki lâblanma yarışına bir nihayet ve: lerek herkesin ihtiyacına göre si - lâblarının tayin edilmesini istiyor, bunun için de Amerika Cumhur reisinin işe karışarak milletler ara- sında bir konferans toplamasını ile- ri sürüyordu. İ alyan — gazeteleri başvekilin bu sözleri etrafında neş- | riyata de ediyorlar. | Roma matbuatının bu n nt kadar bu yazılarda yat varsâ da İtal: böyle tahdidi tesli Cumhurreisinin d an at için A âletini beklet - ziyet olduğu faşist mat- buatının y dan anlaşılmak - Romanın ileri gelen ga /de bu hususta neler yazılmak- ta olduğuna şöyle bir göz atalım: Giornale A'İtalia gazetesi Sinyor (Musolini) nin teklifini «Sulhun | lehinde olan İtalyan teklifi baki - kati olduğu gibi görmektedir> diye tavsif ediyor. Bu gazete demek is- tiren bir v tiyor kiz Edebi Roman No:15 racaat etmiş ise bu şundan İleri ge- liyor: Amerika her ne kadar bir çok menfaatler dölayisile -Avrupaya bağlı ise de Avrupanın bir çok me- | seleler Öyle ne karşı yabancı kalmıştır. Amerika kendi harici si - yasetini bu yalnızlık üzerine kur- | muş ve Milletler Meclisinden hariç kalmıştır. Diğer taraftan Ame - rika için büyük mikyasta silâhlan- mağa lüzum yoktur, Çünkü Ame- rikanın elindeki bugünkü kuvveti komşularının küvvetleri bir araya getirildiği takdirde hasıl olacak ye- kündan fazladır. İşte bunun için - dir ki, Amerika diğer devletlere fa- ik bir mevkide bulunmâkta ve ha- kem olmiya daha elverişli bulun - maktadır. Eğer Amerika, Musolini teklifini kabul ederşe dünyadaki Hüfuz ve itibarını bir kat dahâ artmış göre- cektir. Hem de Amerika bu suret- le kendisini Avrupaya bağlıyan ha yati bir takım menfaatlerini de bi kat daha kuvvetlendirmiş lur.r acak - İtalyan gazetesi devamla diyor | ki: «Başvokilin bu teklifi her hangi adamının hassas vicdanından gel - | mektedir.» Fakat Sinyor Musolininin teklifi etrafında İtalyan gazetelerinin mi taleaları bundan ibaret değildir. A- merika Cumhurrelisini tahdidi tes- Hhat için bir konferans toplamıya davet eden Sinyor Musolininin başka bir maksadı dâha vardır ki, ©6 da şudur: Amerikada faşist İtal- yanın aleyhinde çok şiddetli bir propaganda vardır. Faşistler aley - hindeki propagandalar yalnız A- merikaya münhasır değildir. Bü - tün Anglo-Sakson memleketlerinde faşist İtalyaya karşı saklanmıyan bir düşmanlık vardır. İşte şimdi fa- gist İtalyanın başı olan Müusolini Amerikan efkârı umumiyesi üze- rinde tesir icra etmek istemekte - dir. Romadan bildi ine göre Sin- yor Musolini faşistliğin bir aşayiş ve intizam, devletin nüfuz ve sü - künu gibt şeyler için büyük bir â- mil ve gaye olduğunu isbat etmek islemeyi ve Anglo-Sakson memle- ketlerine de bunu göstermeyi dü - şünmektedir. Faşistlik her ne ka- | v | b <i üüi bir siyasi akidenin mahsulü olma- kikati gören bir devlet Zekeriyya Sofrası Yazan: AKA GündüZ! karpinlerinin topuklarını yere ko- Büyük sanayi müteahfidi Alpa- göt'un da evinde masumane ku - rulmuş bir Zekeriyya sofrası var- | dı, orada da fena bir tesadüf olarak bir cirayet işlendi. Bunda ne apar- tımanın, ne ne de Al- pagot'un karısının hiç bir suçu yok- tu. . Birsin Alpagot bunları düşünü- yordu, bu mantığı koruyordu ve kendisini bu işde masum görüy du. Buzunla beraber — titriyardı Çünkü onun bir vicdan üzün vardı Şu ve bu hayırsever adal dimile tahsilini bitiren sin; fakir, fakat dürüst bir ailenin kızı idi. Gençliğinde; bedavadan -kazanan tücedi zenginlerin yar » — tip getirdikleri genç kızların arası- ğ | kulianacı na katılmamıştı. Belki de katılmak fırsatı bulamamıştı. Bu fırsat bula- mamak onu faziletlilerin dizistne geçirmişti. Eğer o da bir fena tesa- düfe çarpılsaydı, bir Ayazpaşa a- partımanının iç taraf odasında ha- pi yutabilirdi. Böyle birşey olma- yine hayırsever bir kaç in- yardımı ile genç, dinç ve gü- zel müteahhit Alpagotla evlendi. Evlendiği gün, cemiyette ne kadar geri kaldığını tuttuğu çataldan an- | ». Çatalı Üç parmağı — arasında inden aşağı doğ dı. Ve gördü ki çatal tutamıyor, ka- şık kullanamıyor, oturamıyor, konu- şamıyor. Bu kalb üzüntüsü içinde kocası ona güneş oldu. Hepsini, her eksiğini — görmezlikten — gelerek genç karısını cemiyete, hayata ve otürürken, dizlerini doğuracak gi- bi alabildiğine açmamağa, ve is - yup tabanlarını havaya kaldırma- mağa alıştırdı. Evlendiklerinin ikinci senesi ya- zın da onu Büyükadaya götürdü. | Büyükada; Edirne kapısının iç ta- | rafında yetişen Birsin için pek a- | ham şahim bir yer göründü. Sandı | ki Büyükadanın, Balatlılara bel've- ren siska eşekleri bile asılzadedir. | Bilmedi ki Büyükadanın Üsküdar- dan, Kasınıpaşa piyalesinden, At- lama taşından ve Mevlevihine ka- pısından hiç, hiç, ve hiç bir farkı yoktun. Acemi gelin, yeni hayata intibak edebilmek için roman okü- du. Hakiki hayata uymıy yazıcının muhayyelesinde insanlara uyı a çal ki ona o kadar şefkat ve müs: ha ile dav an — kocasına ket disini beğendirsin. Ve anlamıyor- | du ki kocası tam bir memleket ço- | ) l dar intizam ve sükünu, devletin a- sayiş ve nüfuzunu kuvvetlendiren bir âmil ise de harbi istememekte dir. Onun için bir sulh ve sükün âmili olmayı dilemektedir. İşte İtal- | yanlar şimdi bu maksatla hareket etmektedirler; deniyotr, Fakat na - zarı dikkate alınacak olan cihet, bir çok noktalardan, Sinyor M: lininin Amerika ile çok dost geçin- mek istemesidir. İtalyanlar Ameri- kadan yardım beklemektedirler. Bu da vaziyet icabıdır. Romadan- bildiriliyor ki, İtalya Başvekilinin Amerika Cum- hurreisine bu Müracaati Alman nazırları Göring ile Blomberg gibi genetallerin geçenlerde - Romayı ziyareti sıralarında karar altına a- lmmiş ve büunün nasıl yapılacağı onlarla beraber tesbit edilmiştir. Hitler Almanyasının iki nüfuzlu adamı olan bu iki generaldir ki, Musolini ile serbestçe konuşa bu silâhlanma yarışının çok ezici bahset - neticeler vereceğinden mişlerdir. İşte bu mülâ sonradır ki, Sinyor Müusolini (Devamı 6 1€1 sayfada) #KİRA gömlet atış tritmlerinde cuğudur ve bunlara omuz silker, O, mesleği icabı 8 denilen bu ha- yât içinde görünmek mecburiye- tinde idi. İşte böyle bir ruh buhranı zama- nında idi ki bayan Cansever'e tesa- düf etti. Bayan Cansever son derece lüks ve bu hayatın kurdu idi. On- dan alacağı sösyete derslerini iyi | tatbik ederse kocasının yanında © | kadar sevimli oladaâktı" Bayan Can- | sever sakin, yaşlı, kibar bir hanı- mefendi görünüyorda. Karışık in- sanlarla konuşmuyordu. Hsttâ bu- nu bir kaç defa Birsin'e de söyle - mişti. Kızım! ben senin gibi kibar insanlar olmayınca sosyetede bir türlü ferah fazlaca düşkü Seh asil bir aileğ hayatını safvetle diyorsun. Asil, kibar, s giçlik ... Genç kadın Edirnekapilr oldu- ğunu biliyordu. Fakat böyle yük- sek bir kadın tarafından böyle ta- 'ete hayatı, bil - «Sabah saat altı.. Herkesin tatlı bir uykuda olduğu bu saat- te, Şişlide Mühendis Recep Fe- ridin oturduğu apartmanın al - tındaki daireden piyano sesleri | işitilir. Çalınan güzel bir hava | değil, bir meşk başlangıcıdır.> — Do, re, mi, fa, sol,lü, si, di Recep Ferit hiddetle: — Amma da saygısız şeyler.. Sa-« bahin altısında da, piyano — dersi olur mu?.. Çabuk bitse bari, insan sabreder. Fakat ne gezer? Gürültü on ikiye kadar sürüyor. Nasıl ta - nmül olunur buna?.. İşimi, gü- , tahatımı kaybettim. «Sesler daha yüksek perdeden ya başlar, s birden çıkarır. Recep Ferit sinüi lenörek giyinmiye başlar. Bir ta- raftan da kendi kendine söy cüm iyede on nir:>> — Ne yapacağımı şaşırdım. Bu ân 1 edilmez patırtı ile azırlamak, resim yapmak, projeler çizmek nasıl kabil olur «Notlar biribirini takip eder-> — Do re mi fa, so lâ si do re! Recep Ferid kendi kendine: — Oh tamam! dedi. Gel de ta- hammül et buna?.. Bir kaç gün sab- Tettim, sustum, meşkin arkası bir türlü kesilmedi. Baktım olacak gi- bi değil, bu gürültüyü dinleme - mek, bu azaptan kurtulmak için, sa- bah erkenden kendimi sokağa at- tım, serseriler gibi dolaştım. Fakat bugün böyle yapmak mümkün de- | ğil... Hava yağmurlu. Nereye gide- yim, nerede dolaşayım?.. Sinema | fena değil amma, sabahın altısında da sinema olur mu?.. «Piyano başka bir perdeye geç-| miştir. Tonlar yükselir, yine &l çalınıya başlar, tizden pese, pes- ten tize geçer, durur.> | — Evet her günkü gibi. Yine böy- lece devam edip gidecek. Ne yap- malı?.. Bu komşuların elinden ne- relere kaçmalı bilmem?.. - Apart - man sahibine gittim, vaziyeti an « lattım, çalışamadığımı — söyledim, bunun için konturatı feshetmesini rica ettim, kabul etmedi: <Alt kat- ta piyano çalınması bir sebep ola- maz» dedi. Şimdi yapılacak bir tek | çare var: Piyanolu komşulara yal- | varmak! Hiç olmazsa sabahları pi- »yano çalmamalarını rica etmek!. «Recep Ferit, bu kerarla alt | kata iner. Kapının zilini çalar. yalarla ninmasını -riyakârlığını & yerek- pek hoş bulmuştu ve bun « dan gurür düymuştu. Bu hissin neticesi olarak Cansc- vere kalbten bağlanmış. inanmıştı Bayan Cansever bir akşam bayan Birsini bir Zekeriyya safrasına ça- ğardı. Bu sofra başka bir sofra idi. Sofralılar arasında hiç erkek yok- tu. Ve hırnbıl erkekler; masum, te- miz kadınlarının böyle bir sofraya gitmelerine karşı — gelmiyorlardı. Çünkü bir kaç saat yalnız kalmak egoisması onların gözlerini perde- liyordu. Öyle ye, masum kadınlar çocuk sahibi olmak ve masum kiız- lar meşru koca bulmak için bir Ze- keriyya sofrasında — toplanıyorlar. | Bu sırada da biz başka hepâze sof ralarda keyf . Gitsin ap -J tâllar! O gece söf vardı. Kimi çocük, ngo, kimi muşlardı. Bayan Cansever Birsin'e sordu: — Sen bir niyet tutmadın mı? IKAYE Yazan: M. Siüleyman Çapf Piyano Dersi h | güzel çalgıyı biraz d raz sonra kırkı aşmış İT Ka içer girer, Recep Feridi lar, Recep Ferit kendini _" eder ve sonra şunları —w_w — Pek yüksek derecede PİY 'Bü sesine tahammül edemiyeruk! ha gürülür çalmanızı rica etmek için Sifi y hatsız ettim. Acaba bu kabil 687 Mmi?.. Piyanoyu ben d liyor; yakında imtihana zırlık ekzersizleri yapıyor — Kızınız mı çalıyor -'-'le"'"“': oldum. Fakat sabahtan akşamil K dar ano çalmak kızınızi yorrük mı?.. Günde bir saat, iki saâit çok bile.. — Buna imkân — yo ümkün olduğu kad &tü sını tavsiye parmakları Recep Ferit kendi kendi Parmakları elime ge çatır kırarım. (K ben:) Israrımı affı han; işimden alıkayuyor — Ne münasebet?.. Rahatsıf 0“; yorsanız başka bir apartmana debilirsiniz. —« Çoktan gidecektim, fa turatım iki yıl. — Biz de üç yıl yaptık! «Recep Ferit bu söze çok # lenir. Nezaket kaidelerini WT yak sert ve İdübali bir seslef — Siz beni çok muazzep ediYÜ, sunuz, benim de sizi kat KON ga ye hakkım var, Ben de arkadif Tımi — toplar, gece gündüz 2€Y oyunları meşk eder, başınızıl tünde hora , — Biz ne karışırız buna! Hâ nızdır, şikâyet etmek — aklımık bile geçmez. ç M — Apartmanınızın — camla kırarım! — Para TİrSİNİ ğ — Tavandan delik açar, kaşıt tozu serperim, Ne olur dururuz. — Eşyanızın'n: vereyim, başka yere nakledil — Buna imkfin yok. Kontur mazın üç yıl olduğunu biraz ©TÜZ söylemiştim. Hem n keyfif için rahatımı, bozmak miyacağım şey Pek — Hayır hanımefendim. — Olmadı? Olmadı! — Ne münasebet? Ben di senelik evliyim, ae — Bvli olmak bir mâna ifâd? mez, mutlaka bir niyet tWtf e — Hiç bir niyetim yok B* fendim, K — Görürüz elmasım, .söf“’ü i Haftası içinde ikinci bİF ya sofrası kuruldu. gerçt Bu sefer Bayan Cınsl“’:'.; sal parmağı ile Bayan Birsin V iyyar Mmemesinin fındık başını & rak sordu: g” — Yine bir niyet lmrnı_"flı sın? — Hayır hanımetendim. - O İşte bu olmâ?- — Bir niyetim yok ki — y) Senin olmıyabilir, ffk:m,v’ Memesinin ucunu gıdi aha iHi devam ederek: şünmüyorsun, t — Onun altında ne_"'*':;ı — Senin güzel kalbin V miyor muü 0? (Devi'si