KU Tefrika No: 59 Süleymanın Sarayında Di US KIZLARI £ Yazan : M. Necdet Tunçer Süleyman o günlerde pek muztaripti. (Babil) e gönderdiği mektuba Âsuriye hükümdarı ne cevap verecekti? Kraliçe Sama vatanına mı gitmişti.. — Yoksa o da Efrayimin pençesinde miinliyordu.. Sahra odasına dönünce, harem ağalarından biri, hükümdarın göz- desine, biraz önce sarayda olup bi- tenleri anlatmağa başladı: — Biraz önce Aşoyu arslanların #ğzına attılar.. Sen nerde idin, Sah- ra? Bedevi rakkasenin gözleri bir- denbire döndü.. Hârem — ağasının kolundan tutarak: — Ne diyorsun? -diye bağırdı « Aşoyu öldürdüler mi? — Eyet., Yeryüzünde kemikle « Tinden başka bir tutam eti bile kal Madı.. Zavallıyı o kadar çabuk pare çaladılar ki.. Sahra kulaklarına inanmıyordu. İ | " | O, Süleymandan Aşonun affını is temişti. Gerçi Süleyman Sahraya le tamamlamak istedi: — Bu hâdiseden sonra Aşonun » kiz kardeşini de saraydan uzaklaş « tıdılar.. Kabilesine götürdüler. Sâahra bu sözleri işidince büsbü«- tün sersemlemişti. — Kaşo şimdi burada değil mi? Diye bağırdı. Harem ağa — Hayır, dedi, o şimdi şehir kapıla-, Tından bile çıkmıştır. Fakat, merak €tme.. Kaşoya çok değerli hediye- ler verdiler. O saraydan ayrılırken Sok memnundu. — Kaşo hiç bir hediye ile avan- Tmaz, Ona Aşonun parçalandığını Söylemediler mi? — Hayır. Kendisine «Aş6fu son- T göndereceğiz!'» dediler, Sahra harem ağasını — dinlerken Yildırımla beyninden vurulmuşa Göndü.. M Ayakta sendeledi. Sağına soluna bakındı, Soxra birden duv asılı du » - Fan hançerine sarılıp odadan fir - amak istedi. Harem ağası hükümdarın gözde- Sİni önledi: — Nereye gidiyorsun, Sahra? — Aşoyu öldürtmeğe savaşan Silâyı gebertmeğe gidiyorum — Hayır.. Beni dinle! Silâya el İzatırsan, sen de Aşonun akıbeti- he uğrarsın! — Birak beni gidip geberteyim o kaltağı, Harem ağası yalvardı: Süleymen, yeni sarayınt yaptırdığı gündenberi İdam mahkümlarını Romatrlar gibi arslan ve kaplanların ağzına atlırıp parçalatıyordu., —— Kendi canına acımıyor musun, Sahra? Aşonun öcünü alacak kar- deşi var, Bu iş sana düşmez.. Hay- di, bırak gu hançeri elinden! Harem ağası Sahranın elinden hançeri zorla aldı.. Rakkasenin saç- larını ve omuzunu okşadı. — Her koyun kendi bacağından | «mmsemınasununuuuun asılır yavrum! Sen keyfine — bak. Başkası için kendini ateşe almakta ne mana var? — Silâ çok alçak ve fettan bir ka-) dandır, Yarın beni de böyle bir tu- zağa düşürmek isterse ne yaparım? — Onu o zaman düşünürüz. İ - nan ki ben seni candan sevenlerden biriyim. Eğer böyle bir tehlike kar- şısında kalırsan, herkesten — önce ben koşarım senin yardımına! Fa- kat bugün Süleyman çok muzta - riptir.. Bir suçluyu idam ettirmiş. Sen ve ben bunun hesabını hü - kümdardan soracak değiliz ya. Sahranın erkek kardeşi Hamo - Ka ea Teminatı SK L£ 58 55 7 40 H“ 335 Maltepede küçükyalı mevkiünde 66 sayılı 3 dönüm Tarlanın tamamı. Üsküdarda Arakıyeci hacı Mehmet M. Alaca minare S. eski ve yeni 2 sayılı arsanın ta- mamı, Yukarda mevki ve cinsleri yazılı vakıf yerleri salılmak Üüzere açık #rttırmaya çıkarılmıştır. İhaleleri 20-5-937 perşembe günü saat 15 Yazan: Oskar Rev Ça Pt Mektubun altına Madmazel ’:ğ::ün"' gu satırları ilâve edi- b l'ğlmdi pekâlâ anlaşılır ki, ben biy © olarak hiç bir zaman, başka Memlekete gönderilmiş deği - e Madmazel Lesser'in, kahra » İ 1: Olarak gösterdikleri macera- ng: hiç birini yaşamış değilim» %mş%'eı normal bir Alman ka- a ÇAM Ve Umumi harpte vatanı- Yarg et etmek emclile kavrulu- .m“m— Tesadüf öyle istedi, dört Yeden ça Senesinde, erkâniharbi- Teyin $0 kmühim bir servisin ida- ı.';'_' eline almış yegâne kadınım. ıq_;"dı. yani görünmeyen cep- hiş devam eden gizli ve müt- Döaka bi muharebenin sırla, Sürenmek çarelerini büldüm. n Kadıköy Vakıllar müdürlüğüne müracaatları. -(2490) asuslar romanı : İ7 —— ğ İ3'ünesrarı Çeviren : Muammer Alatur Bu, nasıl mümkün oldu? Bilmi - yorum, Demek taliim öyle imiş! Alman ordusunun en yüksek şef - lerile mesai arkadaşlığında bulun- dum, Gizli bir askeri sahada, her- halde hayatımın beni o yola getire- ceğini zannetmediğim — bambaşka bir sahada çalıştım,» Acaba bu iki kodından haklı idi? An Mari Lesger bı arada öldü ve hiç bir zaman afkârı umumiye muvacehesine çıkmak — istemedi, Halbuki Elizabet Sragmüller — ise Umumi Harpte Almanyadan hiç bir yere çıkmış olmadığını itiraf e- diyor. Bu sözlerden hangisi doğru? Ö - Ten kadının ağzından artık bir da- ha bir kelime almak mümkün de- hangisi dan günlerdenberi bir haber alına- miyordu., Hamo, Süleyman kraliçesini a - ramağa gitmişti. Aradan bir çok günelr geçtiği halde ne Hamo dön- müş, ne de kraliçeden bir haber gelmişti. (Devamı var) NÖBETÇİ ECZANELER Bu akşam şebri nmuhtelif semt-” İerinde nöbot:—::îıu eczaneler şun- lardır: İstanbul cihetindekiler: Eminönünde (A. Minasyan), Be- yazıdda (Cemil), — Küçükpazarda (Yorgi), Eyüpte (Hikmet Atla - maz), Şehremininde (Nazım Sa - dik), Karagümrükte (Kemal), Sa- matyada (Teofilos), Şehzadebaşın.- “da (İsmail Hakkı), Aksarayda (Sa- rim), Fenerde (Emilyadi), Alem- darda (Abdülkadir), — Bakırköyde (İstepan). Beyoğlu cihetindekiler: Tstiklâl caddesinde — (Kanzuk). Bostanbaşında (İtimad), Galatada Mahmudiye caddesinde — (İsmet), Taksimde (Nizamettin), Şişlide Kurtuluş caddesinde (Necdet), Ka- sımpaşada (Vasıf), Hasköyde (Bar- but), Beşiktaşta (Ali Rıza), Sarı - yerde (Nuri). Üsküdar, Kadıköy ve Adalarda- kiler: Üsküdarda (Selimiye), Kadıköy- de Yeldeğirmeninde (Üçler), Bü - yükadada (Halk), Heybelide (Ta- naş). ğildir. Fakat henüz hayatta olan kadınm süöyledikleri biraz fazla de- ğil mi? Bu satırları yazan adam bu muam- maengiz kadınla uzaktan yakından alâkası olanlarla uzun muhabere- | lerde bulunmuştu. Bundan az bir müddet evvel de Hamburgta gotik harflerle yazılmış garip bir mek -« tup almıştır. Bu mektuptan bahset- meden geçmek doğru olmiyacak: «Berlindeki dostlarımdan aldı « ğım mektuplarda, Matmazel Dok - torun hakiki şahsiyeti hakkında ma- lümat toplamak üzere sizin Berlin- de bulunduğunuzu öğrendim. Mat- mazel Doktor hakkında bir kitap yazmak niyetinde olduğunuzu ve bu kadının hakiki macerasmı hi - kâye etmek istediğinizi bildirdiler. «Ben başkalarının yaptıkları gi- bi yapmak emelinde değilim (bu sözü ile Matmazel Sragmüller'in makalesini kast ediyor) An Mari Lesser, Elizabet Sragmüller veya- hut bir kaç sene evvel ölen Madam. La Baron Kreçman gibi Matmazel Doktor unvanını kendime hasret - mek istemem. Daha doğrusunu is - aei ea Müstakbel kayın valide — Biraz sonra, kızımı göreceksiniz.. Çok sevimli, ince; zarif — ve güzeldir. 'Tıpkı bana benzer,. * ŞEMSİYELERİN DİLİ Bir üniversitede ruhiyat Profe- sörlerinden bir zat, uzun tetkikten sonra, insanların taşıdığı şemsiye- lerden bazı istidlâller elde etmiş- tir. Meselâ umumi bir yere girer - ken, şemsiyesini kapının yanına bı- rakıveren bir adam savuruk ve se- fihtir. Şemsiyesini kaybetse de gam yemez. Sokakta yağmurlu havada ayni şemsiyenin altına sığınmış bir ka- dınla bir erkek görürseniz, dikkat ediniz.. Eğer şemsiye kadını tama- mile muhafaza ediyor ve yanındaki erkek ıslanıyorsa, muhakkak - ikisi " biribirine henüz yabancıdırlar. E- Ber bliâkis erkek mahfuz ve ka - dın yağmur altında ise hiç şüphe- siz kademli bir karı kocalığa işa- rettir. Şemsiyesini, ucu havada olarak koltuğunun altında taşımak, arka- dan gelen birisinin gözü çıkacağı - na alâmettir. Âdi kumaştan bir şemsiyeyi, ga- zino veya lokanta gibi yerlere gi- rerken, ipekli bir şemsiyenin ya - nina bililtizam koymak, sahibinde mübadele fikrinin mevcudiyetini 1- fade eder. Kışın başkasına şemsiye vermek ahmaklıktır. Tanın başını görmek isterseniz, bir İrank fazla verip üst kata çıkacak- Sınız, x AKILLI HİZMETÇİ — Ayol, fotinlerimi niçin böyle bağlayıp da getirdin? — Acele işim var, dediniz de.. size kolaylık olsun diye bağladım. * MAHKEMEDE Hâkim — Muhakememiz bitti, be- raet ettiniz, Sabıkalı — Vallahi bay hâkim, sizi nafile yere işinizden alıkoy « dum, affedersiniz. kak iddia etmek hakkını hâiz olan kadınların adedi çoktur. Maamafih şahsi her türlü mülâhazalar ber - taraf eğilirse: Bu unvanı tekrar is- temek iddiası — zannedersem her- kesten daha ziyade benim hakkım- dır. Çünkü ilk defa bana verilmiş olan müstear unvan budur. «Bakınız nasıl olmuştur? « Harp ilân edildiği gün üç ar « kadaşımla beraber Pariste bulunu- yordum. Bunların isimlerini vere- Miyeceğim. Çünkü onlar da artık benim gibi Alman istihbarat daire-i sinde memur değildirler. Hüviyet- lerini efkârı umumiyeye — bildir - mekle kendilerini rahatsız edece- ğimden eminim. « 1 Ağustosta büyük bulvarlar - dâaki kahvelerden birindeydim. Pü- rislilerin hasmane heyecanları ve taşkınlıkları karşısında memleketi- mize dönmeğe karar verdik. İşte o zaman şefimizden aldığımız bir ha- berde, Fransada kalmak - için ne yapmak mümkünse yapmamız bil - diriliyor ve kendisini de daima İs- 8 Betonarme Köprü İnşaatı Nafıa Vekâletinden: 1 — İstekli madığından dolayı ihalesi yapılamamış otan — ma: Vilâyetinde Kı#cri- Maraş ve Mı;ııpübıluyy:llfın ı_u;criııde ylpir: cak 180,500 lira keşif bedelli Beton âarme Alikaya, Suçatı, Tekir ve Aksu köprüleri inşaatı yeniden eksillmeye çıkarılmışlır. 2 — Eksiltme 27-5.937 Perşenbe günü saat 16 da Nahfıa Vekâletin. de Şose ve Köprüler Reişliği Eksiltme Komisyonu odasında - kapalı zarf usüliyle yapılacaklır. Muvakkat teminat 10275 liradır. 3 — Şartname ve buna mülelerri evrak 903 kuruş bedel makabilin- de Şose ve Köprüler Reisliğinden almabilir. 4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin mütcahbitlik - vesikasını ibraz ve bir teahhüdde en az 60000 liralık köprü ve buna benzer iz- şantı İyi bir surette yaptıklarını ispat etmeleri meşruttur. Teklif mektuplarının 27.5.937 Perşenbe günü saat 15 şe Radar Ko- misyon reisliğine makbuz mukabilinde verilmesi lâzımdır. “*1180, *2647, ———E— — —— —— Çünkü ASPİRİN seneler- denbııi her türlü soğukal- gınlıklarına ve ağrılara karşı Bd d eler << eli d tesiri şaşmaz bir ilâç olduğunu isbat “etmişlir. ASPİRİ N_in tesirinden , ımıı:.olmalg Iâin lütten © marka- sına dikkat rediniz., Nafıa Vekâletinden: 1 — Diyarbekir İstasyonundan başlayarak Dicle vadisi istikametinde Cizreye doğru yapılacak 65 kilometrelik demiryol Etüdü kapalı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. 2 — Eksiltme 28-5-937 tarihinde Cuma günü saat on beşde Vekâ« let Demiryollar inşaat dairesindeki eksiltme Komisyonu odasında yas pılacaklır. 3 — Bu işin keşif bedeli 29000 liradır, 4 — Muvakkat teminat 2175 liradır. S — Bu işe ait mukavele projesi, Eksiltme şartnamesi, Bayındırlık İşleri genel şartnamesinden mürekkep bir takım münakasa evrakı 145 kuruş mukabilinde demiryollar nabilir. inşaat dairesinden tedarik olu. 6 — Bu eksiltmeye girmek isteyenler 2490 No. lu kanun mucibince Abrazına mecbur oldukları evrak ve vesikalarla 7-5-937 tarih ve 3297 No.lu Resmf? gazelede ilân edilmiş olan talimatnameye göre Vekâ. letten verilmiş “Etüt müteahbitliği vesikası, mı — havi teklif zarflarını mezkür 2490 No, lu kanunun tarifatı dairesinde hazırlayarak 28.5-937 tarihinde saat on dörde kâdar Demiryollar İnşaât dairesindeki Ko Beyoğlu Birinci Sulh Hukuk Hâ- kimliğinden: İbrahim Halilin Taksim Feridiye Aşıklar sokağında 15 Numarada Hüsniye aleyhine açtığı alacak da- vasanın cari duruşmasında müddeli fotoğrafı emanet dairesinde oldu- ğunu söylemiş ve sorulan suale ce- vap gelmiş müddelaleyhin ikamet gâhı meçhuliyetine binaen yirmi gün müddetle bundan bahisle gı- yap kararı tebliğine karar verilmiş olduğundan mahkeme günü olan 9/6/937 saat 14 de mahkemeye gel- meniz ve yahut vekil gönderme- niz muameleli gıyap kararı ma - kamına kaijm olmak üzere ilân o- lunur. viçredeki memurlarımız vasıtası i- le malümattar tutmaklığımızı is - tiyordu. «Ben aslan Alman 'İsviçresinden olduğum ve Fransızcayı çak iyi bil- diğim için bu emri tatbik etmekte güçlük çekmedim. Ben Fransızca- yı çocukluğumdanberi aksansız ko- nuşurdum ve Tıp Fakültesi tale - besi sıfatı ile, kendimi cephede bir hastahaneye gönderimeğe muvaf - fak oldum. «Elimdeki sahte vesikalarla kendi- mi bir Fransız kızı gibi göstererek (teşkilâtımızın bir kaç saat içinde tamamile nizaimi vesikalar tedarik etmekte büyük bir mehareti vardı) Paristen ayrıldım. Az sonra beni seyyar bir hastaneye verdiler. Sa- bahtan akşama kadar hiç durma - dan çalışıyordum. Hastahanede ni- hayet bu işi yapmak için mutlaka iyi bir doktor olmağa da — ihtiyaç yoktu. Tatanosa karşı şırınga; ya- rahlara karşı ilk yardım, bana ve- rilen bütün vazifeler bundan iba - retti. «Uzum aylar hiç rahatsızsedilme- misyona makbuz mukabilinde vermiş olmaları lâzımdır. (1178) (2643) İstanbul Yedinci fera Memurlu « ğundan: Bir borçtan dolayı mahcuz olup paraya çevrilmesine karar verilen 24 top resim ve saman kâğıdı, 26 adet muhtelif boyda Pergel takı. mı, 1 top yağlı boya muşambası, yağlı boya için çanta 14 adet, 900 adet mühtelif renklerde yağlı boya tüp, Muhtelif afiş ve pastal boyalar kalem takımlar — ve sair kırtasiye 22/5/937 Cumartesi günü — saat 9 dan 10 na kadar Sirkeci Yeni Pos- tahane caddesi 52 No. lu kırtasiye deposu önünde hazır bulunacak Tmemüur tarafından açık artlırma suretile satılacağı ilâ . Öğrenebildiğim bü - tün malümatı gizli mürekkeple â- di kart postalların üzerine not edi- yordum. Şüphe uyandırmamak i - çin son derece meşgul görünüyor ve yaralı askerlerden — Paristeki hemşirem için bir kaç'satır yazı yazmalarını rica ediyordum. «Bu suretle İsviçredeki casus teş kilâtımız bazı mühim kıtaatın ha- reketlerinden ve sevkedildikleri istikametlerden günü gününe Mma- lümat alıyordu. Ben de muntaza- man malümat alıyordum. — Berlin öğrenmek istediği şeyleri benden sormağa imkân buluyordu. «Bir kaç hafta sonra Fransız is- tihbarat dairesinin cephe gerisinde bir casus kadının faaliyetini sez » miş bulunduğunu — öğrenmiştim. Bunun üzerine gizli mürekkebin terkibini değiştirdim. Artık ondan sonra Kalargiom sülüsyonu ile ça- hışıyardum ki, Fransızlar daha u - zun müddet bu terkibin sırrını öğ- renememişlerdi. Herkes pekâlâ bi> lir ki, kimya işlerinde hiç bir millet Almanların üstüne gelemez. (Deveamı var) SAa