6 -SONTELGRAF — 25 Nisan 1937 İTARiHİL Osmanlı Sarayın- DOkuyucularla Baş başa -Bayrak I | Hakkındaki Nizamname | I HİKÂYE | ——— Eski İstanbul batakhaneleri: 'Tahsildarlar KUMAR.. Yüzünden —— Yazanı M. S.ÇAPAN — | İkinci kısım — 32 (4 ümcü soyfadın devam) d ci 0 drsek ba., | (Ae) arkadaşının — kaybettiği paralaf! Yapamayız, karicr; -| kurtarmak ümidile oynadığı oyunlardâ ? dedi. da idam şekilleri Yusuf paşa Hanyayı fethetmiş- ti, bunu padişaha müjdelerken mükâfaten (!) — Topkapt hususiyetle « k kanlı safhaları , Dünya tahtları inda kansızına hinin | edilse ar tesadüf edilmez. Her taht muhak- ak bir kan lekesine sahiptir. kat bu leke bazılarında basamak - | ta bulaştığı halde bazılarında tah- | tın her tarafını sarar, kanılı bir tac, | körkünç bir saltanat la & yan ihtişa: mesinden hasıl olan bir renk ve ko ku taşır. Tıpkı Osmanlı İmparator- | luğu tacının tarihinde oldu 'Tam bir kiyetle saltanat ren Osmanlı padişahlarının en bü- ölüm cezası (i- ahlarca o lüm ile era Vasıtı dam) idi. Bu ceza pa kadar basit, o kadar küçük nürdü ki ufacık bir hi hal bu cezayı verdirird k ve iptilâ düğümüz bü ceza a hemen hemen bü! örü- orta çağlı, Avrupada zehirler, akla z idam gel gel dandır. İşte, Osmanlı ketli zamanında bu cezanın çok te- ettiği hemen göze çarpar. arda (kafa kesmek) ten kâmül İik zaman manla öyle gel t ki bu işte Osmanlılar muasır Av- rupa devletlerile pek âlü rekabet etmişlerdir. Padişahların hemen hiç yan - larından ayırmadıkları biricik me- müurları (cellât) lardı. Huzurda kapı yanında bulunurlar, (rükâbı hümayun) da sultanın ardınca gi- | derler, ve padişahın bir iradesile âdi bir iş görüyormuş gibi (başi | alır, (kement) atarlardı! O zaman (ölüm cezası) da mevkle, rütbeye, şahsiyete göre değişirdi. Meselâ vüzeraya (kement) atı- hırdı. Onlara diğer âdi suçlara tat- bik edilen (kazığa çakmak), (çen- gele asmak) cezaları verilmez ve verilemezdi. (denize atmak) yalnız Yeniçeri) ler için idi. Yeniçeri ne - fetlerine (denize atmak) tan baş- ka türlü ölüm cezası — verilmezdi. | Bir yeniçeri idam edileceği zanan yeniçeri ağası, Kethuda efendi, bölük başısı, orta çavuşu onu bir | sandala bindirirler, ellerini arka - sına zincirlerler, ayaklarına bir zin- cire bağlı demir gülle takılır, ka - yık Kızkülesi açıklarına gelince u- zun dualar, tehliller ve tekbirler | çekerler, sonra denize fırlatılır. Bu | anda Rumeli Hisarından bir top | atılırdı. Kazığa vurulmak, şerirlere ve - rilen ceza idi; ırz düşmanları, mür- | tedler, kazığa - çakılırdı. Bu cezi çok feci bir şeydi. Ucu sivri bir ka- zığa oturtulan mahküm yavaş ya- vaş.can verir. Iztırabından acı acı haykırırdı. (Riaya taifesi) ve mem- leket hainlerine, casulara tatbik e dilen idam usulü de (çengele as - | mak) idi. Bazan namlı eşkiyalara da tatbik edilen bu ceza da çog fe- €i, çok acıklı bir ceza idi. Divanyolunda (Parmak kapı) de- nilen mevki bu nevi ölüm ceza- larına tahsis edilmişti. | İ kellesini verdi sarayına bir bakış Çengele vu rı belinden yukarı soyundurulu elleri arkasına bağla ismi verilen dört iri dişile çıvan sakalını andıran çengele bi ründen saplanır, makara ile bi nde, mahküf canhıraş klarla haykıra haykıra can v Bunlardan başka ısülleri de şen bu cezi mış y nde bir delik ç 3 uzun kamiış çubukları sokmak ve bunu tazyik le ileri gölürmekten ibarı Kamış yürütme) çok & şeyi saklıyan mahkümu söyletmek için kullanılırdı. Osmanlı vezirelri arasında e lile ölenler (siyaset) edilenlerden dır. ındukça her an ölüm tehli- nin kucağında padişa- hın beklenn n bir anda ufac bir hiddeti uğrunda (veziri âzam) ın başı vücudundan aymılip (babı un) önündeki çeşmenin ta- e bıral rirdi. Huzurda sultanın: - Bre cellât.. Nârası, lahzada (devletlü) bir başın yuvarlanması- hi, — Kaldırın şol kâfiri... Cümlesi de hemen kapının dışında boğulma- sayılır Sadrazamlar (huzur) | A natılmıştı. de me raklür gördüm. deynekleri zami id un muayy dükkâ nlâr * Bayrak, mâ rengin zi çok pahalı ol türme 1 olan bu ( önüne g Sağır adan — Galiba birisi be nimM ismimi amıyor. Kulaklarım | cinlı | çınlıy H | | | | | yı emredeni iradelerdi.. İşte bu za- | manlarda (huzuru hümayun) a çık- k, mühtemel bir âhret yol - culuğuna başlamak demekti. Kaç vezir, kaç devletlü ayaklarile gir- — Biraz miyop galiba.. diği (arz odası) ndan başsız, vü - | cudu sürüklenerek çıkarılmış, kaç talisiz kumandan; feth mü vermek için etek öptüğü hünki karşısında lâhzada cansız kalr mişti. Bazan padişah, a le verdiği idam em pişman o - lurdu, olurdu amma bir irade ile hayakına son çekilen zavallı mağ durların tekrer eski hallerine gi tirilmelerine imkân — bulunmazdı. Bir biç uğruna, boğdurulan Yu - suf paşanın ölümü işte böyle ol- muştu. (Hanya) fatihi Yusuf paşa, İs - tanbula geldiği zaman yoksulluk somaki sütun marifetile deli Yusuf paşa ki üddei niyene koca'Girit hazinesinden ge tire getire bir taş parçası getir - miştir. Hünkârımızın nanü n yetişen bu za! şevketli padişahı ten gayri iş değüdir. Gerekdir ki, kendine aldığı hazineleri efendi. mize vere!, Demişler, padişah deli İbrahi Yusuf paşaya karşı hidde! saçar bir hale getirmişlerdi Yokluk, yoksulluk- içi: güçlükle başarı hin müjdesini verm çı Yusuf paşa, daha padişahin eti öpmeye meydan bulmadan nârasını duymuş: uk — Baba, ineceğimiz yer- beş istasyon ileri gittik. haini kâlir!, esinden, hazi taş parçasın - nesne bulama dan padişahın Bre cellât! İradesini kulaklarında' paşanın söz Kara Ali- ik- kumandan, gördüğü işe mukabil ölümle mü - kâfatlandırılmıştı!. kementle he: en or ra di klaşmıya cesi demiyen meenun hünkâr, yakın - | rip: — Yazık oldu, şol nabekâra!.. ne de kırmızı, elma gibi yanakları var- .. diyerek ince, titrek ve delice 'a gülmüş, gülmüştü!.. z.. ödiyemey Y sin ki senin a: terim vam etti a yap - esine gidecekmiş. Bu ge- n istiyor — Pekit Şermin, giyinmiş kuşanmız, Cem- inin yanına geldi, — Bay! dedi. Gidiyorum. B ar mı? — Fayır! gi Çıkıp gitti. Cem'i, içli linde, bir gün ünüy aylıktan Daha Pi 3 kuruş manı ti bayline beş | ago bi 1 ayı nasıl eceğini, du düşünü - türlü akl ünüyor Tam bu lıhdı. İçerik çalınıyoı 'i? kapı kuzum zangı yordu: kapının önüne... Aralıktan ta gördü. Gözleri kararıp a başladı bir kulakla- Hemer Kapıyı açtı çan- men, mer nlecden inerken dü- şündüğü bir yum Fakat oldu. Kendisii cak kudreti bi Küt! diye, şiddetle, tahsilda rın yüzüne kapadı caktı Döndü.. yukarıya çıktı. salonun orltasında, düşüp bayıldı. Nadire n haline bir türlü m Ayıltmak içi mişti. hâ veremedi saatlerce uğraştı * Ertesi akşam Cem'i eve geldiğ zaman eli: dular, Üze kadaşı avuka dı. Zarfı yırttı. kâğıttan şu cümlele e bir mektap tutuştur- nde, eski çocukluk ar - t Ziyanın anteti var- den çıkan okudu: «Dün evine geldiğim vakit müt bir h | insanlara yakışmı de kapıyı yüzi ketine mânâ ederim!.> R Akşam neşriyatı: Saat 18,30 Plâkla dans — musi. kisi, 19,30 Çocuk Esirgeme Kurmu gamına — konlerans Ordu — saylavı | Selim Sirri Tarcan, 20 Müzeyyen | ve arkadaşları taratından Türk mu- sikisi ve halk şarkıları, 20,30 Ömer Riza tarafından arapça — söylev, 2045 Muzaffer ve arkadaşları — ta. rafından Türk musikisi ve halk şarkıları, saat ayarı, 21,15 orkestra içerisi * Uğradım. kapadın.. Hare - eremedim. Teessüf 22,15 Ajans ve borsa haberleri ve ; ertesi günün programı, 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları, 2330 son. YARINKİ PROGRAM Öğle neşriyatı: | dar, bu paranın mikdarı 10- Saat 12,30 Plâkla Türk musikisi, | 12,50 Havadis, 13,5 mühtelif Plak neştiyalı 14 Son, | iki bin liradan fazla zarar etti | Frişör, gerden kâğıtlart toplarken, © racak bir şekil verir, « ar ergösile- işler, sonra yukardak?! resitt de gördüğünüz gibi, ikiye ağırır, birbirinin ? ine geçirir. Zanntl" meyiniz ki, bu suretle kdğıtlar karışmıştır. Iyçi, alitaki resimdt gördüğünüz Şibi, kâğıtları uçlarından tatarak çıkarır. k ken köğıtları karışmış farzedersiniz. Holbuki deste mehiyetini kaybetmem tantim edilmiş karzandırtcı oynarken, karenizde böyle kâğıt Karıştıran oyuncular gi derteyi elinden alıp karıştırmayt unutmayınız!| taraftan bakara © taraftan da a poker arı, tanıdıkları, dostla, u için, bunlar sası hiç bir gür bi kendi a - oynalıyordu. dav boş kal - B lor kuruluyor. bozulmadan dağılmadan, bazan iki gün deva ettiği: oluyordu. Pokercilerin bir kaçı ist decek hepsi de kibar, zen - evki sahibi insanlar- miralay mütekaitle- , ticaret âleminde adları fettişler gin, içtirmal n önde gelen simalar, m de vardı. Pokeri klüplerde, bir akşam b nin, ertesi & başka birinin e- vinde halde, sir lerde bakarada çok para kay - biraz sıkıntı içinde olan (D. R) ya yardım etmek maksa dile apartımanında toplanıp poker yorlardı. Her seansta, hiç bir evde ve hat- 14 kumarhanelerde bile çıkarılmı- yacak. verilmiyecek mikdarda: Ganyot! Ayıtıyorlar, bu ayrı gari; —10 lira! dan başlıyarak, — 15, 18 lira! y buluyordu. n para aş - Seanslarda bazan; Ve çok defa: —18! lira ganyot alan ve aldığı p: künu çok defa sekse lirayı geçen (D. R.) bu paralardan ne kadarını sarf ediyordu?. Ne kadardı onun masrafı?. Hemen hemen hiç mesabesind: Arada sırada -0 da oyun tediğ an- birer fincan kah verir, başka poker oynatılan evler- ralarda, buralarda olduğu gi- bi, çay, pasta, süt, limonata, ha' rakı ve bira bile gelmezi zar Oyuncular rakı istedikleri zaman, rakı, ze vesaire almak için, ganyottan başka, ortadan ayrıca para çıkarır- içmek bira, me: lira arasında tahavvül ederdi. (D.R.) bu paraı hepsini içki ve mezeye sarfetmez, meze tertip Ve tanzi - minde titiz ve bilgisi çok fazla olan arkadaşı (M. S.) ne, Balıkpazarına giderken tenbih ederdi: tepsini haf 45 derecelik Çavuş f şişeleri 1 belli olma# tel de turp, yeğ r kaç yumurtâ d âlâ bir rakı sofrası © aa Kü zun boylu işlere kalkti | ma, para arttır!, na edie | etmek aklına | 1 | yeni kâ | dü. Hastalık derecesini ve çok kab; Hall (, S.) onu hiç dinle * mez, lâflarına kulak - bile asmatd'" Havyarından midye dolmasına, 4” çoezinden dile, beyinden istako*!” na kadar, çeşit çeşit mezeler 4” oyunculara muazzam bi a aK zırlardı. (D. R.) mezelerin tenevvüü iştiha kabartan manzaralarını BÖ ” rünce, oyı ardan evvel solri” nın başına geçer, midye dolmalâ'” — Göçürmeğe! j Başlardı. Yalnız rakı içmezdi * Başka yerlerde, her seans İŞİĞ t açtıkları B bunu yapmaz, bir bazan üç seans poker oynattığ! ” 1 - a lurdu. | ne, şahsına kendisi için ö b ğ ü miyotli para harcamaktan çekr-"'r bir adam olmasına rağmen, Ku da avuçla para kaybe | zarara düşünce, onu ku çin binlerce lira veri j kumar manisi yüzünden, bazatt “'ı, ve tesadüfün yardımile, bazaln A mar trişörlerile kazandığı mühi” rik yekünlu paralâft” Alaşı Oyunla: — Harbi bakara! larda kaybetmiştir. Sakın, bu paraları, verilen, fakat yunlarda ka netmeyin ikaği Çü: köprü, k mut, işvoli gibi h bunların hiç birisini bunla Jerek bakaradt l; >kerde olsun, hef Öie zetle bir enayi özü kapaâl! oyuncunun parasını güçlük çe Fakat, 7 kurnazlıklarına, her işi, her * kumar i bilmesine TAB” kendisi: — Harbi oyun enayisi! Olmaktan kurtulamamıştır: (Devam! mez