4-8S0ONTELGR AF — 20 Meart 1937 HiNDİSTAN YOLU İngilizler, Cebelüttarık, Malta ve Kıb- rıstan sonra Yafayı tahkim ediyorlar Italyanlar Habeşistanı aldıktan sonra, İngiltere Hindistan yolunu tehlikede görmeğe başladı İngilizler, Cebelüttarık, Singa - por ve Maltadaki Çelik kaleleri, as- keri tekniğin en son ve madern a- hketlerile teçhiz etmişlerdir. Bu ka- lelerin altındaki çelik depoların kalın ve betondan mamül dıvar - Jarı arasında, binlerce fıçı benzin patlayıcı maddeler, cephanelik - ler bulunmaktadır. Çelik kalele - ri İngilizler ağır ve büyük toplar- la karadan muhafaza altına almış- lardır. Akdenizde dolasan zırhlı - is, havalarda uçuşan bombar - dıman tayyareleri, İngilterenin aş keri kuvvetini göstermektedirler. Buna rağmen, İngiliz ân lordu Samuel Hoare beş altı vel Akdeniz teftişinden di tea sonra, Süveyş kanalının mü- hulazası için yalnız C-belüttarık ile Maltanın tahkimi kâfi gelemi- yeceğini söylemiştir. Akdenizin anahtarı sayılan Cebelüstarık bo - ğazının tahkim edilmesinin kâfi gelmediğini gören İngilizler, göz - | lerini Kıbrıs ile Yafa üzerine tev- cih etmişlerdir. Çünkü, İtalyan - ların Habeşistanı işgal etmeleri i- le İngilizlerin Hindistan — yolları teh'ike altına girmiştir. İngilizler, bunun üz*trine kendi menfaatle - rini korumak için başka türlü ça- Teler aramıya başlamışlardır. İlk hedef tuttukları yer dz, Filistin . dir, Yakın şarktaki İngiliz müdafaa sistemi içine giren Yafa limanı Fi istinde bulunmaktadır. Bunun için, Araplarla Yahudiler arasın « Ceberditarıktan sonra Süveyye ve Yafaya giden yollara bir bakış da Filistinde cereyan eden kanlı | hâdiseler, ne derece şiddetli bir salhaya girc: girsin, İngillizler, şark setlerinin bozul - 4 namına, dit ve korkulu bir vaziyet altına koyacak hiç bir şekli kabul etmi- yaceklerd'ı. Çünkü İnctizler Ya- fa iimanını ikinci bir Cebelüttarık yapmak niyetindedirler. rın İ: Yata limanına aktığı için, İngiliz- ler burayı dünyanın en büyük ve modern bir limanı haline getirmi « ye başlamışlardır. Sulh namına silâhlanmakta ol- duklarını söyleyen İngilizler için Kılrıs ve Yafa çok havati birer eee Yafa limanını teh- ktan gelen petrol boruları da 'Hindistana kadar bütün yol boyunca - çelik kalele_r_ örül_üyqr__. Bir İngilir diritnotanün güvertesinde talimler müstahkem mevki haline getiri- leceklerdir. Karışıklıklaı münase- betile Filistin ve Yafaya gönderilen İngiliz alayları İngiltere hüküme- tinin bu kararını kat'iyyetle göz önüne koymaktadır. 1974 yılında İngilterenin vazıyet ettiği Kıbrıs adası ise şark ile garp arasında çok tühim bir kapıdır. Um-mi harp nihayetine kadar tahkim edilmi * yen bu adayı, İngilizler hâarpten sonra tahkım etmişlerdir. İtalyan - Artık _Istanbuldân ayrılıyordum. Erilesigünü vapura binecektim. fındari getirilen içi çamaşır —dolu | kit baba ve anamla hemşiremin bi- bir bavulu teslim almamı söyledi. Onu ve diği eşyamı yardıma sürgünlerden ikisi üzerine iyükledim. Hareket emri verilir, verilmez etrafımızı çeviren jan - darmalardan yedi, sekizi önde ve yanlarımızda, diğerleri de arkada mevki aldılar. Ayasofyadan El ve boyunlarımızdaki kalın zincirler - le yekdiğerimize bağlı bulundu - geçiyoruz. igumuz halde ilerlediğimiz şu yol- | Ga, sekiz ay evvel serbest dolaşı - yordük: Bu hazin tecelli içimi sız- Jattı. Sirkeci rıhtımıma geldiğimiz va- zi takıp etmekte olduklarını gör- | düm. Ellerinde mendil, düşe kalka | arkamdan geliyorlar, yegâne oğul- larını son bir defa daha görebil - mek arzusile gözlerini gölgemden bir zerre ayırmıyorlardı. Fransız baş çavuşu, onlarla, hayatıma se- bep olmuş bu en çok sevdiklerim- | le dahi görü: izin vermedi. Ve ben, onları, yalnız karşıdan, | sevkiyat efradının gerisinde mevki ldıkları bir uzak noktadan seyre- dip ve gözlerimi dolduran sıcak yaş damlalarını kirpiklerimde gizlemi- ye artık lüzum görmiyerek vapu- Ta atladım. heme | Hepimiz de en alt ambara indi- rilmiştik. Köşedeki karyolayı inti- hap ederek eşyalarımı yerleştir « dim. Yanlarıma en çok konuştu « Bum arkadaşları almıştım. Harp sıralarında asker taşımak işile uğraşan adını unuttuğum Fransız bandıralı vapurun güver « tesine çıkmak hakkından da mah- rum edilmiştik. Götürüleceğimiz yere kadar yataklarımızda kalmak, bir mecburiyetti âdeta... Ne kadar geçti bilmiyorum. Va« purumuzun - son çaldığı düdükle birlikte makineler faaliyete başla- dı. Heyecanım en yüksek dereceye gelmişti. Başım dönüyor, gözle « lar da 12 adaya el koyunca, Hin- distan yolanu tehlikede gören İn- gilizler, müstemleke askerlerin » der en sadık olanlarını Maltaya göndermişlerdir. İngiltere, Mısırın istiklâlini ta- nımıştır. Habeşistanı ise, İtalyan- la* işgal e-mişlerdir. Eski vaziyet bugün çok değişmiştir. Linaenaleyh, İtsiyanlara karşı hazırı.klı bulun- Tmayı en birinci emel edinen İngi- (Devamı 6 ncı sahifede) Güyanda Cogenne şeh rim kararıyor ve coşkunlaşan duy- gülarımın — galeyan — etmesinden korkuyorum. Başımı ambarın daracık pence - relerinden birine dayadım. Önde bütün letafet ve güzelliklerile ser» pili duran Sarayburnu, Tophâne, — A... Vallahi sen çılgınsın Bü- lent. Ayol nerede araba? — Ey benliğimin sehhar güneşi! lbimin zengin mamureleri - ! Ey tanrı » in yarattı- din! İşte bak şu bin bir kle muattar bahçemizin akas- rla nakışlanmış sağ köşesinde Olemp - tepesine -götürecek yamız. bekliyor. ica ederim bu saçmaları kes artık! Canım da hani öyle bir fena sıkılmıya başladı ki. Nerede ise çıldıracağım. aşk ilâhesi, emret! Sana, duhumun sevgi terennüm eden musikisinin kalplere dökülen şelâlelerinden bir parça dinleteyim. — Sus artık. Hiç bir ses dinle - mek istemiyorum. — Öyleyse gel, Olemp mâbedin- de tanrı Baküftun nezâteti altında Şuh melikelerin yapacakları raks- Tarı seyretmeğe gidelim — Git artık buradan Bülent. Ne- reye istersen oraya git.— Yeter ki ben yalnız kâlâyımi canım.: İki sü- attir bu dır dır çekilmez. doğrusu. — Sükünet mi istiyorsun? Peki şu dakikadan itibaren Kaliforni - yyanın rakit ve sessiz sâhillerinde, enfes bir güneş batışının şahane manzarası karşısında bulunacak - sın. İşte ben susuyorum. Sen var hayallerinle baş başa yaşa. Setin istirahatin için ben... — Hani bir kelime daha söyler- sev vallahi de billâhi, de annemin evine gideceğim. Bıktım artık bu sözlerden. — Üç kocamanı sene bu lâkırdı - ları boşu boşuna dinlediğim yeti - şir. İşte bir kere daha söylüyö - rum! Senden - boşanacak yerinde bir kocaya varacağım. — Biraz müvazeneli konuş ru - rinde telriz İstasyonu sonra Haydarpaşa, Fatih, Ayasof- ya, Sultanahmet camileri... Hafıza- ma, belki dönmem endişesile ebe- diyen nakşetmek — istediğim şu manzara, hasta gönlüme öyle bü- yük ıstırap ve acı veriyordu ki, gözlerimi, takılıp kaldığı şu man - KA Y E l Yazan: Yusur Ziya Binatlı , 2 Zifaf gecesi ' — Canın mı sıkılıyor? Emret ey | ve aklı | | — Eveti.. 'Tanrılar konuşur! kullar susarlarmış. — Riyakârlik istemiyorum. DWki , kavukluk da asla! Haftanın dö günceğizinde sinema, iki gününd balo, bir gününde tiyatro ve bull lara gitmek için rop ve manto yap in tâ nişanlandığımızd! y dığin bu konü di bugün bitmelidir. Sen güya lâ kırdı ile beni kandırıyorum sanil yorsun. Haydi oradan salak. Neriman ile Bülent bu son! kavgadan sonra ayrıldılar... kat Bülendin her meslekdaşına © sip olmıyan ateşin belâgati kari fikrinden caydıramamıştı. O, de ğini yapmış boşandığının — birint yıl dönürnüne tesadüf eden gü lendin gencliğine ve - güzelli F mükabil, yağ.tüccarı Hatip Si tüde para vardı. Bunlar da pest ve mes'ut bir yahat rücmesil idi, Hatip Süküti yaşlı imiş. © Parası bol ya. Bu maksadf | kâfidir; Neriman Bülende sitem diye mutantan bir düğün yaptıf & di Eski kocasının tanıdıklarıllik sırf bu düğünün ihtişamını anlı tam zârâl olsuf maları için davet etti. Artık öcü © nü tamamile almış sayılırdı... O, zifaf odasında saadetinin TÜf yosına dalmış, yarı üryan — Hati Sükütiyi beklerken oda kapısı Y& yavaş açıldı. Ve hizmetçi K elinde arfla içeri girdi. Titrek bir sesle: —Bay- yalladı, bayanım. Dedi: ©* kuyup imza edecekmişsiniz. Neriman hemen zarfı yırttı. B bir kaç satırlık mektubu sür'â okumağa başladı. | «Neriman; Karım olduğun bu geceden itl? baren bana karı olduğun müh içinde riayet edeceğin bazı esa$ * lari sana bildiriyorum! Evvelâ, (Devamı 6 ncı sahifede) zaradan çekerek ambarın kasve * | tinde boğmak ve teneffüs ettiğift | su pis kakulu havada öyle öldürü cü bir zehir bulmayı istiyorum Ve ben gidiyorum.. —İstandülü Allaha ısmarladık. Yola çıktığımızın dördüncü $ nü İtalya sahillerine ulaştık. Su * lardaki cereyan, vapurumuzu j sina iskelesine demirlemek Mtf | buriyetinde bıraktı. ; Bir saat sonra sulardaki e& yaşndüzüan tartm y duk, Kızgın güneşin altı “";ıdı ve yanlarımız, arka taraflar ' deniz olduğu halde bir teviy? diyoruz. B Sayısı on beşi bulan hfill:gx risinde lâfı dinlenir tek daş, Mehmet Ali vardı. Di . esrar, kokain ve morfin gibi ©' , şit illetlerin tesi lerini kaybetmiş, ye: miye çıkan paralı gezginler âdelta sevinç duymakta idilef” (Devamı