da bulunan manav sebzeci esnafı, belediyeye müracaat cde - rek, mühim bir şikâyette bulun- Muşlardır. Bu esnafım şikâyeti şudur: Son zamanlarda bu. semtte, bir Çok kooperatif, kollektif ve sair bakkaliye teşekkülleri açılmıştır. Fakat bu teşekküllerin” asıl sat - Ması lâzim gelen eşya ve madde- ler başka olduğu halde, manav ve sebzecilerin de sattıkları şeyleri Müesseselerinde — bulundurmakta ve müşterilerine, ortaklarma sat- maktadırlar, Bu teşekküller, bir kaç çeşit esnafın ayrı ayır dük - kânlarda sattıkları malları bir a- Taya toplayıp satınca, diğer esnaf Müşterisiz ve işsiz kalmaktadır. Günün meselesi: Beyoğlu manavvesebzecileri işs%'z,şnügterisiz mi kaldılar ? Belediyeye müracaat edildi Yüzlerce küçük esnafın ekmeğini, bir kaç kollektifi teşekkülün _qldığı iddia Bt'yo»t'ıu Balıkpazarı ve civarın- | , yüzlerce küçük ve Daf dükkânlarını kapat - yetine düşmüşlerdir. Diğet taraftan bu kooperatifler daha çok sermayeli olduğu için, eşyayı ucuza verebilmektedir. Hal- buki, diğer esnaf, mahdut ve mu- ayyen sermayeli, fakir vatandaş - lardır. Belediye iktisat müdürlüğü, ya- pılan bu şikâyet üzerine, şehrin iktisadi bir meselesini, bu küçük esnaf işini tetkike başlamıştır. Kendilerile görüştüğümüz şikâ- ye! sahibi esnaf diyor ki: — Herkes, açtığı dükkânda iğ- nüden ipliğe kadar her şeyi sata- mamalıdır. Esnaf muayyen mad - deleri satmaları itibarile, bir ta - kım kısımlara ayrılmıştır. Herkes, bin lira harcanacak .7. ediliyor ker şeyi satarsa, öte tarafta bir çok vatandaşlar. ekmeksiz kalır. Biz, belediyenin bu işe süratle el koyacağını ve bizim lehimizde bir hal çeresi bulacağını ümit ediyo- ruz. Bu böyle devam ederse, bir gün gelecek dükkânlarımızı kapa- tacağız. Çünkü, bu kooperatif ve kollektif müesseseler gittikçe işle- rini büyütmekte ve genişletmekte- dirler. Halbuki, müşteri miktarı aynıdır, Şehir gittikçe kalabalık- laşmıyor, belki, aksine, nüfus A « nadoluya akıyor.» Manav ve sebzecilerin şikâyeti « nin süratle neticelendirilmesini Ü- mit ediyoruz. Hakikaten bu işle yüzlerce fakir aile alâkadar bu - Tunmaktadır. Istanbul yollarıiçin 627 Bir kadın Muharririn 45 | Üniversited eHâdise | Tıb ve Hukuk talebesi ara- sında ihtilâf çıktı î LA | Eski Dekanın teklifireddedildi, bir salon paylaşılamıyor | Bundan bir müddet evvel, Hu - kuk Fakültesi birinci sınıf dersha- nesi, Tıp Fakültesinin, yerinin darlığı yüzünden öğleden sonra tıp talebesine tahsis edilmiye baş- lanmıştı. Talebelerin iyi ders gör - | meleri için de bu dershaneye sey- yar perdeler takılmış ve daha ba- zt ufak tefek tadilât yapılmıştır. Bu hal iki fakülte idarecileri ara- sında bir ihtilâf vücude getirmek- le beraber talebeler arasında da ba- zı anlaşmamazlıklar tevlit etmek- tedir. Hukuk Fakültesinin eski de- kanı Sıddık Sami bu hareketin yerinde olmadığını ve binacnaleyh tıp talebelerinin başka yerde ders görmeleri teklifini ileri sürmüş i- Mektebe Gönderilmeyen Çocuklar Velilerinden para cezası alınacak İlk tahsil çağında bulunan ço - cuklardan mektebe devam etmi - yenler bakkında Dahiliye Vekâle - tindan vilâyete bir tamim gelmiş- tir. irası(ıı çaldılar Istanbul - Edirne asfalt şosesi de Hazirana kadar ikmüâl ediliyor Kış dolarışile tatil edilen yol faaliyeti yenicen başlamıştır. İdarel hususiye bülçesinde bu yıl İstanbul yolları için geniş mik- yasta bir tahsisat ayrılmaştır. Bu cümleden olarak İstanbul - Edir- me yolu için 440 bin lira ayrılmış - tır, Bu yolun 82 kilometrelik vilâ - yetimiz hududuna kadar olan kıs- mmı ikmâl edilmiştir. Geride kalan yol asfalt olarak önümüzdeki Ha- ziran ayına kadar. ikmâl edile « cektir. Diğer taraftan — Maltepe-Kartal yolunun tesviyel turabiyesi yapıl- mış, bu yol köprülerin inşaatı bitirilmiştir. Bu yöl önümüzdeki seneye ka- dar ikmâl edilmiş bulunacaktır. Yolün uzun zaman mukavemet et. mesi için iyi malzeme alınmış ve bunun için 40 bin lira tahsisat ay- rılmıştır. Üçüncü büyük yol Floryayı Çek- meceye bağlıyan yoldur ki bunun yapılması henüz yeni münakasaya konulmuştur. Bu yol için de 102 bin lira tahsisat ayrılmıştır. Fakir hastalara yardım Belediye bütçesine 20 bin lira kondu Şehir meclisi mart devresi içti. | mama dün son vermiş ve azalar Dünkü” töplantıda hastanelere baş vuracak fakirlerden alınacı Para karşılığı olarak bütçeye 20 Edebi roman: 15 İhalesi pek yakında yapılarak inşaata başlanacak Haziran ga - yesine kadar ikmâl edilmiş bu- Junacaktır. Bu yolun uzunluğu 25 kilometre olacak ve caddenin as- falt olan kısmının genişliği 9 met- re olacaktır. Bu yolun kenarları gürgen, çınar, kestane ağaçlarile çevrilecektir. Ayrıca ayrıla: sisat ile de Bi Maltepe, Yalova yollarmın asfalt kaplamaları tamir edilecektir. Bundan başka, yapılmakta olan iç Erenköy, Kurbağalıdere, Kayış- dağı, Göztepe tramvay istasyonun- dan başlayıp Erenköy kız Jlisesi ö- nünden geçerek Kayışdağı yoluna bağlanan yol Boyacıköy ile İstin - yeyi birleştiren yol, Çubuklu - Pa- şabahçe yolları da Haziran ayına kadar ikmâl edilmiş olacaktır. Bu yolların yapılması için de 30 bin Jira tahsisat ayrılmıştır ki bu hesaba göre İstanbul yolları için bu yıl-627 bin lira ayrılmış oluyor. 15 bin lira tah- köy, Kazlıçeşme, Hra konması birçok münakaşalarla kabul- edilmiş, fakat bu p: n süreti tahsilini gösterir bir tarile nin tetkik ve kabulü Nisan devre- sine bırakılmıştır. Bundan sonra Zeynep Kâmil ve Haseki hastanelerinde dağurae cak fakir kadınlara hastaneden | çıklıktan sonra para yardımı ya- pılması esası kabul edilmiştir. Ba kadınların miktarı senevi inl 1300—1400 dür, Sen de seveceksin! larını avuçlarının içinde yoğuru- Yor; — Dur azıcık daha öpeyim seni bucur... Diyordu. — Üüüü amma çok öptün. Genç kadın, güzel kadın, esmer, fatlı bakışlarını — güneşin maiş Bözlerinde bezliyen kadın hiç bir sıkıntıya, şikâyeto aldırmıyor.. — Öperim işte. Diye onu kollarının arasında ke- Netlemiş, göğsüne bastırmış boyu: Da sıkıştırıyor, öpüyordu. Bu sıra- da kapı çalındı, bir daha çalındı, bir daha çalındı. Ancak, o vakit Socuğu kucağından bıraktı. Kapı- Ya koştu. — Oo0 komiser baba sen misin?. da kapıdan içeriye giren ak saçlı, ak sakallı, geçkin adamın Üzerine atıldı: Etem İzzet Benice — Oo amcam gelmiş... Yaşlı adam: — Oğlumun amcası gelmiş, am- Cüğlee Diye diye onu kucağına aldı, yu. karıya çıktılar. — Nasılsın Lutfiye?, — İyiyim babacığım.. — Hüstahaneden geliyorum. — Nasıl iyi mi hanımefendi?. — Çok iyi. Yarın gidip alaca « gn : ; — Neyse küyük bir tehlike at. Tattı.. Komiser üzgün bir yüzle: — Ya evet.. ölebilirdi., Dedi, sordu: 4 — Nihaddan mektup var mı?, Lutfiye cevap verdi: — Hayır, On beş gündür. hiç mektup yok. — Firdevs de ona üzülüyor. $ Mürebbiye çocuğa ba- karken parayı da almağı Ihmal etmemiş Taksimde Cumhuriyet meyda » nında Amasya apartımanının — 3 cü dairesinde oturan kâtip ve mu- harirr Bayan Meliha Avni Sözen, — bundan sekiz Bün ev- vel İsrail kızı Janet isminde bir kadını mürebbiye olarak evine al- mıştır. Janet evvelki gün odada çocukla meşgülken, Meliha Avni Sözenin odada duran 45 lirasını almıştır. Aradan bir müddet sonra para a- randığı vakit bulunamamış, Jane- te de sormuşlar ve Janet inkâr ct Miştir, Janet polisce yakalanarak hak- kında kanuni takibata başlanmış- tır, Ölen adamı Borçlu gibi Gösteılnişler Sıh!mnetrtanzimi- nin davası yapıldı Sava Bereketoğlu isminde zen - gin bir Rum öldükten sonra, sahte senet tanzim edetek Bereketoğlu- nu borçlu gibi göstermekten süç- lu olarak Ağırceza mahkemesin- de muhakeme edilen vapurcu Mah- mut Lütfi, noter kâtibi Şefik, Ali Haydar, Nazmi, avukat Meletinin muhakemelerine Ağırceza mahke- Mmesinde devam edilmiştir. Sigortacı Moiz Danon, Şefiğin komşusu Cemile ve kiracısı Ner - min şahit olarak dinlenmişlerdir. komiser daha soğuk, daha asık bir suratla ve sızlanan bir ses- le devam etti; — Nereden de çıktı başımıza bu müukarebeler, Trablusgarp, arka - sından Balkan, şimdi de büyük muharebe. Dünyanın rahatı kaçtı. Ne bizim oğlan binbaşı olsaydı, ne muharebe çıksaydı, ne de bütüg evler böyle boşalsaydı. Genç kadın: — Ya., ya. komiser baba, Muha- Tebe çıkalı daha sekiz dokuz ay ol- du. Herkes sskerde. Komşularda hiç erkek yok, Dedi, saydı: — Remzi bey, Cemil bey, Cevat, Haşim bey, Cemal bey, Sabri bey, Sıtkı bey, Avni bey, Seyfeddin bey, bizim komşuların bütün erkekleri cephede. Kanun baba bile bahri - yeden İara ordüsüna geçmiş. İyi ki sen de gitmedin!, Komiser güldü: — Kızım benim gidecek vaktim Bgeçti. Yaş altmış iki. Muharebe çıkmasaydı artık tekaüt bile eder- lerdi! karnımdan çıkmış gibi seviyorum. Tamimde bu gibi çocukların şid- detle takipleri ve bu hususta ih- mâlleri görülenierle mümessi! veya muhtarların cezalandırılmaları lâ- zım geldiği bildirilmektedir, Mekteplere devam etmiyen ço- cukların velileri hakkında da pt Ta cezası tahsil edilecektir. Ecrimisil mak Maliye Vekâleti umumi arazi yazım: sırasında hazineye git al- duğu anlaşılan araziyi bundan ev- vel isgali altında bulunduranlar- dan ecrimisil aranmasını ve tak- dir edilen kıymetler noksan bulü- nursa bunlara itiraz edilmesini vi- lâyete bildirmiştir. Cemile, Şefikle Meletiyi tanı dığını, diğer maznunları tanıma- dığinı söylemiştir. Şefiğin kiracısı Nermin derayni şeyleri söyledikten sonra, Meleti- nin yanındaki adamın Bodosaki ol- duğunu ilâve etmiştir. Avukat — Moleti, muhakemenia bundan sonraki safahatı müdafar- Ya taallük etmesi hasebile, ibraz edeceği vesaiki, dosyaları, mahke- me kayıtlarmı bulup hazırlamak üzere tahliyesini, muhakemenin şimdiye kadarki cereyanına gö - Te kabili tahliyo ölan diğer suçlu- ların da beraber tahliye edilmesi- ni istemiştir. Nazmi de tahliyesini istemiştir, Şahit Osmanın istinabe suretile dinlenmesi için Düzce mahkemesi- Ne gönderilen talimatnamenin tel. Srafla tekidine, bulunamıyan Lüt- finın &ratılıp ihzarla Betirilmesine, ehli vukuf tetkikatının tadili ve Taporun verilmesi için naibe mü- zekkere yazılmasına ve tahliye ta- :ğnlerinln reddine karar verilmiş. ir, hi baba. Sen dört beş yıl i- içinde epeyi çöktün, Beni buruya nîzirdlğ;'n gece karakoldan çıktın, Yürürken arkandan yetişemiyor « düm. Öyle dinç, öyle sağlam yü - Tüyordun ki.. — Amma seni buraya getirdiği- me he iyi etmişim değil mi?. Genç kadının yüzü birden kıp- kırmızı oldu. Utangaç, titrek bir sesle bu sözü karşıladı: — İyiliğinizi, babalığınızı ölün - ceye kadar unutmiyacağım. Bura- $ artık benim kendi evim gibi. Hiç bir yabancılık duymuyorum. Hanimelendi ile kardeş - gibiyiz. Güneş kendi çocuğum gibi. Kendi Ve.. burada bir saniye sustu, göz- se de bu teklif reddedilmiştir. Bir sınıfı iki fakültenin malı o- larak kullanmak talebeler arasın- da da ihtilâf vücude getirmiştir. Hukukçuların lisan dersi göre - cekleri saatlerde tıp talebelerinin sınıftan geç çıkışları ve koridorda Ufak defek meselelerden münaka- şaların çıkması, fakülte talebele - rinin arasını açmıştır. Gerek tıp talebelerinin gerekse hukukçuların istemiyerek uğradıkları bu müş - külât dolayısile iki fakülte tale - besi de bu ihtilâflı meseleye bir hal çaresi bulunması için | rek - törlüğe müracaate karar vermiş - lerdir. Fenni ziraat Makineleri Dağıtılıyor İzmire 200 çapa maki- nesi gönderildi Zirsat Vekâleti köylüye ve zür- raa yardım etmek ve onları en a9- ri şekilde hasaâ ve istihsale alış- tırmak için Avrupadan bit çok âlât ve makineler getirmiştir. Bun- lar peyderpey muhtelif vilâyetle- re gönderilmekte ve köylüye ve - rilmektedir. Bu cümleden olarak, evvelki gün pamuk müstahsillerine dağıtılmak üzere (200) çapa makinesi İzmire yollanmıştır. Bir müddet sonra da Trabzon ve bavalisine fenni ya- yıklar gönderilecektir. Diğer ta - raftan köylüye cins tohum tevzli- ne de başlanmıştır. Vilâyetimiz zi- raat müdürlüğü de müracaat edea Zürraa iyi tohum vermektedir. Hürriyet Âbidesinin Kurşunlarını Çaldılar maklıklar yıkılacak Hürriyeti ebediye tepesindeki âbideni netrafını çeviren demir parmaklıkların diplerine, parmak- lıkların muhafazası için Gökülen kurşunlar bir gece çekiç ve kalem vasıtasile çıkarılarak çalınmıştı. Yapılan tetkikat neticesinde bü- tün parmaklıkların diplerindeki kurşunların, bekçilerin haberi ol- maksızın, çalınması, ihid'eyl ziya - rete gelenlerin hayretini mucip ol- müştur. Kurşunların boş kalan yerlerin- de yağmur sularının birikmesi, parmaklıkları şimdiden tahrip et- miye başlamıştır. Bu kürşunlar tekrar dökülmezse yağmurların ve Tüzgârların tesirile parmaklıklar — Hayır onun için değil de, kim- bilir ne olmuştur?, Diye hatırla « dım. O vakittenberi hiç bilmiyo - ruz, öldü mü, sağ mı?, Komiser daha dik, daha sert söy- ledi: — Ne oldu, oldu. Onların bhepsi- ni sen karagolda bıraktın, çıktın, Bir daha hatırlamak, sormak, a - raştırmak yok!, Genç kadın boynunu büktü: — Evet. Ben de öyle yaptım. Ve.. bir cümle daha söyledi: — Öyle yapıyorum.. Komiser: — Amcatığım.. Diye kucağına çıkan Güneşi da- ha sıkı kavradı, otorduğu koltuğa Kadriye isminde bir ran- yayıldı ve.. Lutfiyeye: — Haydi bana bir. kahve yap. Okkalı olsun. Büyük fincanda, Çay fincanında, leri daldı, istemese bile dudakla - rından bir sorgu döküldü: — Acaba benim Rıfkım ne oldu? Komiser sert bir bakışla ergen Dedi. Genç kadın da: kadının gözleri içine baktı: — Pehki babacığım.. — Onüu unut, O günlerini ve onu Şimdi yapayım., aklına getirdiğin gün dünyada ra- | * Gazocağında su da var.. hatın kalmaz. (Devamı var) alk filozofu diyor ki : Halkı bedava ölüm- lerden kurtaranı — yok mu? Kırk nasihatten bir musibet yek- tir, derler. Hantya? İşte musibet bir değil, iki değil, beş deği bunun bir yara olduğu kimsenia kafaşına dank demiş değil! Hava bayramı günü sen, o, biz sevinçle gezdik. Gezdik amma ba- zılarımızın sevincini küçük — bir kaza kana buladı. # Hatırlıyor musunuz: 17 yaşında, anası babası hapishanede yatan yetişmiş bir delikanlı, tramvayın ters tarafına atladığı için karşıdan gelen tramvayın çarpmasile düş- tü, ezildi ve kurban gitti. Dün Pangaltıda da aslan bir ne- ferimiz tramvay altında kaldı. Eh, yeni bir sey değil a, Allah belâsı- nı versin, bu kötü makineye şeh- rin verdiği kurbanlar her gün ola- gelen bir şey, diyeceksin.. İyi ya, her gün olagelen şeyler olduğu içindir ki bu masum insan-. ların pisi pisine ölümleri üzerine halkımızın - evlâtlarını koruyan bir dikkatle eyilmeliyiz. Ne gibi? Arkadaş! Hâlâ anlaşılmadı mı ki bizde tramvay, bütün memlekette yalnız iki şehirde vardır: İstanbul- da ve İzmirde, Geri kalan şehirlet- den gelen ve ömürlerinde tcam - vaya binmemiş vatandaşlar, dal - ma, İstanbul tramvaylarına yan - lış binecekler ve daima hiç hiçine ölüm tehlikesile karşılaşacaklar - dır. Tramvaylar Belçikada yapılırken bu nokta düşünülmemiş. Fakat muhakkaktır ki hava bay- ramı günü ölen delikanlı henüz tramvaya binmeye alışmamış, u- sulünü öğrenmemiş zavallı bir kurbandır! Böyle kurbanların daima verilip gideceği hâlâ anlaşılmadı mı ki? Tramvaylar bilet kantrolü için adım başına memurlar dikip du - Tur. Her nedense kazalara bakacak tek bir memur bile kullanmayı dü- şünmez. Halbuki tramtvaylara, usulünü bilmecikleri için tehlikeli şekilde bincoek vatandaşları kazalardan korumak için mıntaka mıntaka va- zifedar memurlar koymak elzem- dir. Halkı bu pisi pisine ölümlerden kurtarmak için bu kadarcık him- xmet de mi edilemez, anlamıyoruz? Halk Filozofu Haa lklürmen dit eat aei nnni anirneiime aai Konferans ve kongralar: Umtum Mütekaidini Askeriye Ce- miyeti genel sekreterliğinden: Cemiyetimizin senelik — mutat kongresi 4 Nisan 9387 pazar gü - rü saat 13 de umumi! merkez bina - sında toplanacağından — cemiyette kayıtlı olan ve temel sayasının 18 ci mMmaddesi mucibince son sene ai- Gatını dahi tesviye etmiş bulunan Azanın duhul varakalarile zikrolu- nan saatte teşrifleri rica olunur. * Şehremini Haikevinden: 19/3/937 Cuma günü saat 17 de Mes'ut Cemilin musiki adlt kön - — feransı vardır, Herkes gelebilir. * Eminönü Halkevinden: Bu yıl için düzenlediğimiz seri konferansların onuncusu 18/3/937 — Perşembe günü saat (18) de Evi - mizin Cağaloğlundaki merkez sa- Tonunda mimar Bay Kemal Altan tarafından (Klâsik — mimarimiz) Mmevzüu üzerinde projeksiyonlu oe larak verilecektir Davetiye yoktur. Herkes gele- bilir. Bir evde Bulunan kızlar Hastalıklı çıktı devucu yakalandı Abanozda umumi ev - işleten — Kadriyenin Taksimde Itr sakağın- — da 10 numaralı hususl evinde de, — yabancı erkek ve kadınları bileşe — firmek suretile randevuculuk yap- — tığı polisce anlaşılarak bir cürmü meşhut yapılmıştır. * Cürmü meşhut esnasında iki kız ve iki erkek yakalanmıştır. Yakalanan kızlar muayeneye seyve kedilmişler ve muayenelerinde (« kisi de hastalıklı çıkmıştır. Ev sahibi Kadriye hakkında ka- nunt takibat yapılarak adliyeye — verilmiştir.