İzmit'de Varlık vergisi mükelleflerinin listesi asıldı, mükelleflerden bazılarım bilidiriyoram İzmit (Hususi) — Varlık vergi. i mükellefleri ilân edilmiş ve İlste # maliye kapisina asilmiştir. Ka. aların İisteleri de bugünlerde ilân dilecektir. İzmitte 189 mükellef (98,855 tira varlık vergisi verecek. dir, İlân edilen 1000 liradan yukari wrgiye tâbi mükelleflerin İsimleri unardir: 2500 Faik Belgin, 5000 Salim Mtamir, 1500 Zihni Kaman, 1000 Hehined Özdayı oğlu, 1200 Cemal © mahdumları, 1000 Füruzan Se- 8, 2000 Şemsettin Talay, 2000 hasan Ak Köseoğlu, 1500 Sünnü Danyal, 7000 Abdurrahim (Kara Zetin, 4000 Halim Karslı, 2500 Ya üwb Karaçetin, 1000 Ferid Aral, 1000 Burhan Güzey, 2500 Abdür- ahim Özmen, 2000 M., Nuri Giral, 1000 H. Kâmil Akyılmaz, 1000 #itmed Gül, 1000 Mehmed Aydın, (9500 Ömer Lütfi Bilen, 1500 Ab. Mürahim Kaba, #nbay, 1000 Raşid Gümbüz, 1000 Sadettin Dinç baş, 1000 Ahmed Böl, Nalbur, 3000 Mehmed ve Hil, wi Eğe, 1000 Kâzim Dinç, 1000 İzzet Orhon, 1000 Ali Eğe ve Se şik Hasan Erdem, 4000 Esad De- Mirsoy, 7000 İbrahim Halkı Tuz. su, 27000 iamid Turan ve Sadık Efe, 1000 Müfit Saner, 2000 Fuad! Çelebi, 3000 Receb Akyilmar, 2000 İzzet Başkal, 1500 Sadettin Atığ, 1000 Halik Bankası, 5000 Şemsettin Uçsar, 25000 Hasan Kor. İsen, 4500 Doktor Hasan Ömer Erim, 3000 Sadık Efe, 1000 Meh. ed Düz kaya, 2000 Doktor Ha- san Ömer Erim, 500 Hasan Koz ça, 1000 Sadettin Atığ, 2000 Rauf Ekesat, 1000 İbrahim Tuzcu, 7000 Salâhattin Patır, 3000 İslim Du. tak, 1000 Mehmed ve Muzaffer, Sedelli, 7000 Hamdi Özer Oduncu, 1000 İhsan Sönmez, 3000 Salih Ke. #ebir ve Niyazi, 3500 AlI ve oğlu Emin, 3000 Hilmi “Korucu , 4000 Mustafa Başkal, Hasan Salman, 1000 AliDikmen, 1000 Bekir, Fuat ve Veysel, 1000 Hakkı Rıza Bebilâ, 5000 M. Ali Ertunç ve Mustafa Ersoy. Edirnede sigara sıkıntısı izale edildi Edirne (Hususi) Bir müddet- »beri şeb-imizde ütü yetisi çekilmete İdi, vagon tülün ve sigara. halkin yüzü gülmüş ve niş bir nefes alınmıştır. Kozan ortaoku'u açıldı Zonguldak (Hususi) — Kozan wokulu açılmış ve derslere başlan tir, Bu münasebetle Kozanda bir yapılmıştır, Kozanlılar bu va- tten çek memnun kalmışlardır. «Son era nın DŞ- romanı: Üzerine çevrilen nazarlardan an evvel kurtulmak, bir an Il bir köşeye sinmek isi hali var. Yüzü solgun, saç - darmadağınık... Fısılular: — Vedad geldi.. — Çok zayıflamış!... ” — Bu sene hiç konser vermedi leğil mi? Meserret Hanım, yerinden fr arak, kardeşini karşılıyor: — Nerede kaldın Vedad? — Anlatırım, yalnız beni he - en bir yere oturt... Çok halsi- ' Frağınm etekleri dalyelere takıla takıla, iinde, ablasının açtığı eliyerek ilerliyor. Eniştesi: — Neredesin yehu... Milletin Herkesi merakta çin mi böyle gece ya- 81 teşrif buyuruluyor? Cökercesine sandalyeye oturu. por. Titriyen parmaklarile ma - anın üzerindeki paketten bir si- a çekerek ateşliyor. — Çok sinirlisin Vedad!., Ablasile göz göze geliyor ve irbirlerini anliyorlar. — Bak Vedad, Gönüle gelin- ne kadar yaraşmış! Eniştesi, kocasile dans eden e gözünü Vedaddan ayırmıyan masalara, yoldan 12000 Mahir Kı.) Soydam | 7500| başı İstanlul'dan Siird'e Batman çayı üzerindeki köprü de tamam- landıktan sonra tren Siir'de ulaşmış olacak Siird ve Siird-| sathı mail üzerinde, sıra hiç| yaz taştan binalar güneşin aksile İpirıl pırıl yanıyordu. İ liler hakkında hemen hemen bir filim yoktu, Diyarbakıra geldiğimin ertesi günü hayatının büyük bir kısmı- İm şarkta geçirmiş bir dostumla karşı zere — Siird şarkın o incisidir. Her halde orasını çok beğene . ceğini zannediyorum. Dedi. Diyarbakırdan kamyonla gi-! dilirse, Siirde bir günde yarmak mümkündür, Fakat Diyarbakır - dan Siirde kamyonla gidebilmek "| mazhariyeti, ancak senenin yaz ve sonbahar mevsimine mahsus- tur. Yağmurlar yağdı mı, yollar, kamyonların, geçemiyeceği o bir hal alır. O zaman, tabiatile bey. gir veya katırlarla gitmek icab! eder. Ben Siirde giderken Eylülün) sonu idi. Vâkıâ ilk yağmurlar! yağmıştı, fakat yollar henüz ça- mur olmamıştı. Binaenaleyh kam yonlarla gitmek pekâlâ kabildi.! Ben de kamyonu tercih ettim. Sabahın erken saatlerinde Di- yarbakırdan hareket ettk. İlk uğrak yerimiz Bismildi. Burada İ ufak bir mola verdikten birer çay içtikten sonra, yolumuza de- vam ettik. İkinci durak yerimiz Sinan oldu. Burası Diyarbakır - dan şarka doğru yapılmakta ©. lan tren yolunun son İstasyonu! idi. Burada, Batman çayı üze - rinde muazzam bir asma köprü şaatı bittiği gün, simendiferin, tâ Siirdin yakınlarına kadar gel- İmesi işten bile olmıyacak. Çünlü dar uzanan 100 kilometre tren İ yolu, hemen kâmilen bitmiş, is. tasyonlar bile yapılmıştır. Sinandan sonra İlok nahiye - sonra Beşiri kayma - geldik. Beşiri, Diyar » sne, kakılığı ladığım yerlerin, her bakımdan Gü gözeli âdi; Füdüç pedi Onalaii syn; Ger zan yolunu tuttuk. B'tlise, ora » dan Vena gidön yol, Garzamn,| biraz ilerisinden ayrılır... Gar - zanla-Sfirdin arası 42 kilemetre kadardır. Sirde yaklaştıkça, onu görmek için sabırsisliğm dani - teyordu. Güraanden ayrılali bir saat bi- le olmamıstı. soförün — tete Sürd Diye haykırdı. Şase atrafıma Bakısidım; Tilâm irene - kotu dertler; yüküne hir. yerde idim, Karşımda koza bir vâdi w İ zamronrdu. Bu vâdinin cok ileri. 176 Gönülü gösteriyor. Ağır ağır başını kaldırarak, en tarafa kaçamaklı bir nazar fırlatıyor. Gönül, yarı mes'ud, yarı muztarib bir tebes- sümle selâmlıyor onu... Başı dönüyor, gözleri kararı. yor. Buraya ancak ispirtoriun hi mayesinde gelebildi. Çok fazla içmiş olmasına rağmen, hâlâ şuu- runu uyuşturamadığını i yor. Zaman zaman, lalari biriken alnından elini ge. çiriyor. — Hoş geldin Vedad!., Semahat! Kuru gırtlağından madeni bir ses çıkıyor: — Teşekkür ederim. Tebrikte İ geç kakdım amma, kusura bak - mazsın değil mi? — Akşamdanberi seni bekle - dik! Bu söz cevabsız kalmşılır. Suratı asık, sizarasından üst « üste derin nefesler çekerek etra- ına bakmıyor. Oh, felâket! Dans bitti Şimdi Gönülle kocası ge ler.. İşte ona doğru ilerliyorlar. Sesi titriyor: — Tebrik ederim çocuklar!.. | Gönül, hararetle elini sıkar -| konuşamayız Gönül! ken, gayri iradi, elini genç kızın Sinandan Si'rd yakınlarma ka -| Öğle yemeğini bu-| nlaımaştım. Süzde gitmek ü - İduğumu işitince: d “İmirle eli dağlanmış gibi... k.| belini sarıyor. Kolları ii, iki dağın eteğinde ve bir| na be! — Bu mu? Şu karşıda görü - nen mi?. diye sordun, — Evet orası. Buradan oraya olan mesafe tam 22 kilometre ir. Kamyonumuz tepeden vâdiye doğru indikçe Siird gözden kay- boldu. Paşur suyunu, paşur köp. rüsünü geçtik. Nihayet Gezer ça: yına geldik. Gezerde, «Gezer bahçesi» de- nilen güzel bir mesire var. Kam- yonumuz burada imola verdi. Şo- för: — Buranın tuyu hem fevka - lâde güzeldir, hem çok soğuktur, | dedi. Bol bol içiniz!. Siirde ge « lince bunu çok ararsınız. Alâka ile: — Niçin diye sordum. — Siirde zelince anlarsınız. Gezerden itibaren on beş da - kika kadar yol almış almamıştık. Bir tümseği tırmanır tırmanmaz, yerden mantar cıkar gibi, Siird Arab mimari tarzını andıran a-| cayib ve beyaz binalarile kersı -| | *İfat mürakabe | heyeti seçerek her .İşey sattırmamaktadır. Halk bu vw | ziyetten Mehinundur. İda garsonluk yapan Mehmed İrinin dülkâninden akmış olduğu #- Elâzığ'da bir ev yıkıldı, 3 çocuk enkaz altında öldü Elâziğ (Hususi) — Elâziğin Bizmişen köyünde iki katlı,'Ah med Özdemir ve Razid'e aid bir ev 18-19 gecesi hafif suret- te vukua gelen yor sarsintisin. dan yıkılarak içerisinde yat. makta olan sekiz nüfustan 17 yaşında Maksud, 9 yaşında Makbule, beş yaşında Mürçü İ adh çocuklar enkaz altında kı larak ölmüşler, 40 yaşında Bel. kös, 14 yaşındâ Yusuf ve 11 yaşında Güllü de hafif surette yaralanmışlardır. Raşidle karisi Fatma hâdise esnasında pence- reden atlayarak (o kurtulmuşlar. zar ! İ Bandırma belediyesi gıda maddelerinin fiatlarım tesbit etti Bandirma (Hususi) — Bandır.| ma belediyesi gıda maddelerinin fi. atlarını tesbit ederek halka ilin et- miştir, Bu işin takibi için de ayrica bir gün piyasayi kontrol ettirmekte ve tespit edilen flatlardan fazlaya bir ye Bir bar garsonu bir hiç yüzünden katil oldu İzmir (Hususi) — Evvelki gün Birinci Kordonda Şenbar açi AŞ iüessif bir hâdise olmuştur Bu bar. oğlu Fahri, müskirat ve tütün bayii Hay- gra parasini vermemiş, Fabri ile Sarozda zeyil a Saroz körfezi nahiyelerinden olan Mecidiyede zeytinciliğe ehemmiyet bakır - Siird yolu üzerinde, rast. | virilmektedir. Nahiye müdürü Şa - Suçlu tutularak adliyeye verilmiştir, ban Erdem buraya yerleşmiş ve zey bin yetiştirmiye başlamş olan Zeki Önder köylüye zeytincilik hakkında ğüdler vermektedir. Resimde kö: lüleri, nahiye müdürü ile Zeki Ön- deri görüyorsunuz. Edirmed2 memurlara verilec: kumaş ve ayakkabı İkale köyünden Yusuf oğlu 312 do. Hayri arasında bir münakaşa başla. ! miştir, Bu arada tütüncü dükkünm. oturan Niyazi de münakaşayı| karışmış ve meticede Fahri biçakla| Niyaziyi ağir surette (o yaralamiıştır.| Niyazi, aldığı yaralardan mütees, iren m hastanesinde ölmüş tür, ölmem ümmi Elazıgda bir köylü öldürüldü Elâzig (Hususi )— Elârığın Koç| ğumkı Mehmed Usanmaz dağa ol dun kesmiye gitmiş, odun kesme. ğe başladığı sirada odunların kendi Kara asla Kara ümürdi imi Oyunlarına dikkat et.. Altta ve, üstte pehlivanları yok. la... Hasmı yoklamadan boşlu ğunu bulmadan aptal gibi oyuna ve mukabeleye geçme... Hep boş yer ara ve bul, — Ahmed, orta güreşini kur- tarırsaan muhakkak Kırkpınarı| da kurtarırsın... Çünkü büyük or tanın sayılı pehlivanları hep bu- rada... Burayı temizledin mi ta - mamdır?. Seni göreyim oğlum... Diye nasihat verdi. Hakikaten Ahmed, Edirne Sarayiçi güreşini kazanırsa Kırkpmarı haydi haydi alırdı. Kara Ahmed, Hergelecinin &- line düştükten sonra çok değiş - misti.Güreşin birçok inceliklerine vâkıf olmuştu. Açık göz ve zeki olan Kara Ahmed, Hergeleci ne gösterirse derhal kapıyordu. Hergeleci ona mütemadiyen nasihatler ediyordu. Hasımları « nın ayarını anlatıyordu. Şuna şöy le gir... Buna.şöyle oyun ver ve İtak diye türlü incelikler zerkedi- yordu dimağına... Güreş başladı. Cazgır bağırı - yordu: — Büyük ortaya güreşecekler meydana!, Kara Ahmed, soyunmuş usta- sının yanımda oturuyordu. Caz - gırın bağırmasını bekliyordu, Caz gır, seslenir semlenmez kaz dibine yi Ustasının eli İ öpmeyi, nasihatlerini almağı u - nutmamıştı, Hergeleci, çirağını uğurladık- tan sonra şöyle bir bağdaş ku- rup oturdu, derin bir nefes al - dıktan sonra kazan dibine gözle- ileti, Büyük orta pehlivanları sıra lanmıştı. Cazgır eş tutacaktı. Cazgır,, pehlivanları gözden ge - girdi. Ve, es tutmağa o basla Hergeleci, Kara Ahmed'n kimin le eşleneceğini gözlüyordu. Cazgır, Tekirdağlı Kara Mus- tafanm elinden tutarak Kara Ah medin yanına getirdi. Hergeleci, irkildi. Çünkü Kara Mustafa peh livandı. Cazgır, sirasile bağladı: Erenköylü kündeci Bursalı Ahmedi. Uzunköprülü Kuru Mehmedle Çatalcalı Hacının oğlu Samsunlu eşleri şöyle Veli ile | Ahmedle Yakacıklı Hasanı, Şum- nulu Deli Mustafa'ile Kazıkçı A- Yiyi Dramali Hafızla Mollayı, Esler belli oldu. Ve, büyük or- ta altı çift üzerine bağdastı. Caz- Edime (Hususi) — Şehrimizde. |lerine ald olduğunu iddin eden ayni| gır, asağı yukarı eşleri birbirle ki memurlara verilecek kumaş ve ayakkabı için alâkadar. lara emir gelmiş ve dairelerce ha. zırlıklara başlanmıştır. 2 nci Kânun ayi İçinde tevzlata başlanacağı w- muluyor. dudakları hizasına kaldırıyor: — Elimi öpsene,. Baban yaş - tayım senin! Semahat, dudaklarını dişliye - rek başını önüne eğiyor. Gönül hayret içinde... Gülmeğe çalışı - yor, muvaffak olamıyor, gözleri Vedadn gözlerine saplanmış ba. kıyor. Kocası: — Öpsene Gönül,. Vedad Bey doğru söylüyor. Bu el, sahibi yaşlı da olmasa öpülür. Üstad, mü- saade edin evvelâ ben öpeyim! Gönül, hararetli dudaklarını Ve- dadın, zayıf, kemikleri dışarı uğ- ramış eline koyuyor. Vedad ür- permiştir, sanki, kızgın bir de - Eyvah.. Oturuyorlar... İşken - ce hâlâ bitmedi. Ne karma kari- şik hisler... Ne öz evlâdı bir in- sana, ne candan bağlı bir sevgi - Biye müteveccih bunlar... Kendini toplamağa, neş'eli gö. zükmeğe çalışıyor. İmkânı yok... Yüzü gülmek için gerilmiyor bi. le. Müzik bir tangoya başladı. Gönül kıpırdanıyor? — Vedad Bey dans etmez mi- siniz) Yüreği ağzına geldi. Bu daha İbüyük bir işkence Gönül, cevabını doğrulmuştur bile. Kalkıyorlar. Genç kızm ince arasında Gönül bir tüy kadar hafif... İ — Vedad rüyada mıyız? Ne| müthiş bir kâbus bu! — Artık bu mevzu üzerinde | beklemeden — Havır bilâkis, son defa ko- İtlir. çi ve oğullari Hasan Hüseyin ve| Bayram tarafından sopa ile dövü. lerek öldürülmüştür. Suçlular yaka. lanmış ve adliyeye teslim edilmiş. nuşmalıyız. Bu netice akla gelir miydi? — Gelmiyebilirdi. Lâkin en makul, en mantıki netice budur. — Rüyada gibiyim Vedad! O-i lap bitenler bana hayal hissi ve. riyor. — Hayat bir hayal zaten.. — Ben hayalimdeki hayatı is tiy, i — Allah istemedi. — Allahtan evvel sen!., — Doğru.. — Beni sevemediğini, kaçtığı nı görünce kalbimden vuruldum Vedad! Bu iş zorla olamazdı. Senden sonra annes karşımda | buldum. Annem büyücü gibi bir| kadın... İnsanı kendi iradesinin dişina çıkarmasını biliyor, Nasıl oldu, bana nasıl hâkim olabildi. Bu netice nasıl meydana geldi? Hâlâ şaşkınım! Annen bir annenin vazife » sini yaptı. Her şeyi unut, gülmeğe çalış... Unutacağın bir şey de kalmadı artık... Bu bir hastalık- tı, geçti çocuğum. Bütün kalbinle genç kocanı sev, evini sev, hayatı sev, yarın çocuklarını sevecek » sin! Bir gün beyaz saçlı bir ihti- yarn âşık olduğunu düşünerek kendi kendine güleceksin! — Vedad! — Yalvarırım, kapıyalım bu bahsi.. — Kalbim senindir Vedad! — Kocana ver... — Veremem.. Nişanlanmağa | icbar olunduğum zaman senin buna tahammül edemiyerek beni tekrar kaçırmağa teşebbils ede - ceğini umdum. Seni hareketsiz ve müsterih görünce intikam his- l elbişelik köyden Mehmed oğlu Mustafa Çif-| vine denk olarak vermizt8. Fakat Kara Ahmedin esi berbaddı. Bü- yük ortenm en azı nehlivanla » rından biri idi. Büyük ortanm en azılılarından o biri de Mella jdt, Havseleci İbrahim. Kara Mus si uyandı içimde... Sonrası bir rüya kadar çabuk geçti dım ki, bir başkasına, Kalbi parçalanıyordu. Genç kız, hâlâ kendini seviyor. Halbuki bir bilse ki — Gelinlik sana ne kadar ya- raşmış kızım! Gönül, hiddet ve hâyret karı- şik bir nazarla yüzüne bakıyor: — Sana ne oluyor bu akşam kuzum! Elini öptürüyorsun, « zıml» orsun! Bunlar beni si - nirlendiriyor Vedad! — Dilime öyle geliyor. Ben yaşla bir adam, senin bu hariku. lâde güzelliğin, bu mes'ud gecen karşısında ancak kendini bir ubal hissedebilir, Gözleri dolu dolu oluyor genç kızın.. Dokunsalar ağlıyacak.. — Senden bir ricam var! — Söyle.. — Bu gece benim için çala - caksın! ,İtafanın Kara Ahmede ilk elden düşmesine memnun olmuştu. Çün kü bu, belâlı herifle ilk ve rahat devirde sunsıkı kozunu pay ede bilirdi, Ya o, onu.. Ya o, diğerini devirecekti, Hergeleci | İbrahim, İşüpheli idi. Çünkü Kara Musta- fa, Kara Ahmede nazaran daha usta ve, eski bir pehlivandı. Eşler ,bağlandıklan sonra Caz xe ortaya çıkıp eşleri takdim : Ve, her birinin menkibelerini Silk Kara Mustafa için söyle söyledi. — Buna Kara Mustafa derler, İTekirdağının biricik pehlivanıdır, Kündesinden, sarmasından ko « tunmalıdır. Kara Ahmed için de: (Arkası var) (mavvu | CUMARTESİ 26/13/4942 730: Bant uyuz, Vücudumuzu salışaralım, 7,40: Ajans haberleri, Bs): Seniemik program (PL, Sant ayarı, 13,33; Karışık program (Pİ), 134ö; Ajans haberci, 14: Türkçe DIAK. lar, M,15: Müzik; Biyasolicümilur ban. Bos, 14,45: Temeli; « Şu Palavalsarın Yaptığını Doğru Buluyor O musunu?a, 15,05; Konuşma (Vüculumuzu çabş taralzm), 15.15: Konuşma © (Konserin Takimi), 15,30: Röyaseieimiher Fiâr, monik orkes'ran könserinin Devici kon, servataarı salonlardan naklen © neşri, 18: Snak ayarı, 1609; Midye düns or. hesleas - her telden proyramı, 18453 Radyo çöcuk klübü, 1909; Saat ayan ve ajans iaberleri, 1945: Serbest 10 da, Kika, 1955: Kürüllh'enrkâr sakamın. dan sasinlar, 20.17: Rado gazetesi, 20,45; Şarkı ve bürküler, 21: Konuşma (Kendimizi tanıyalım), 2115: Dineyiei istekleri, 21445: (Meslekler konuşuyor), Radyo salon orlervirası, 22.30: Saat ayar, Ağına haberleri ve hursalar İstanbul Borsası Açılış ve kapanış 1 Seka 160 Dolar 100 İsviçre Pr, 100 Peçe'a 3tokholm 1060 İsveç Kr, Esham ve Tahvili 19— 1006 10— i $ 5 033 Ergani Sivas. Erzurum 2.1 e 7 941 Demiryolu 7 # 7 Birinci terlib Müdafaa istikran © 5 İkrumiyeli birinci ter. tb MOR Drdnfaa Dabi 19— 10— dileri için çalınıyor zannederek dinliyecekler, Bu darma dağınık, sarhoş ka fa, binbir yılışık hissin muha « sarasında nasıl çalabilecek? Dans bitiyor. Yalnız mak, biraz sükünet bulmak, şuuruna gem vurmak arzusunda... Gönül, kocasının işareti üze « rine, ona doğru yürürken, Sema hat karşısma çikiyor. — Büfeye gelmez misin Ve « dad?.. Kocası lâfa karışıyor: — Vedad Bey yabancı gibi duruyorlar. Büfe Üstüste üç bardak bol yuvar hyor. Semahat hâlâ yanında... — Çok perişansın Vedad!.. Asabiyetle başını çeviriyor. Ne manasız bir söz... — Benim yerimde sen olsay — Çok romantik bir arzu... — Yapmıyacak mısın? — Oldukça sarhoşum.. Fakat çalmağa çalışacağım. — Beni seven bir kadın var- dı» yı istiyorum, Gözleri büyüyerek yüzüne ba- kıyor. — Sen buna sinirlenirdin! — Evet, bilirdim ki, başka bir kadın için (o yapılmıştır. Fakat şimdi artık kendimi o kadınm yerine koyabilirim, Yarmdan son ir kadınım. Ve bunu her dinlen m zaman, benim için bestelenmis sanacağım. Cünkü dın! — Ya sen benim yerimde ok saydıri?. t i eğerken, Semahat sö zü yü üyor — Şimdi ik zin yerindeyiz. — Ben daha feci vaziyetteyim, Ne «baba», ne vâşıka.. Ne sev diğim bin insanın kayıbına yana. biliyorum, ne kızını evlendiren babanın sevincini duyuyorum. Bardağı sinirli bir hareketle masanm üzerine atıyor: — Cıldıracağım! — Seninle konusacağım mü « iz de birbirimi « ben de senin hayatına girdim, İr vazivet! Ana kız, şimdi ayni eseri ken- him meseleler var Vedad! Bir a valık yalnız kalmağa çalısalım! (Arkası var)