m — 26 Birincikânun | Harp üzer Yıpratma harbi ladı mı? Yazan : Seyfi Kurtbek baş İY ipratma harbi, iki taraf, arasında kuvvet — nesi hâml olduktan sonri delenin uzayıp gitmesi VE irin palıyan, vetini işi Yi kara dünya harbi, garb cop besi istilerer bulduktan (sonra, bir yıpralma devrine girmişti: Merkezi devletler abluka edil - mişti o vakit harb ekonomisi fik. ğ olmadığından ve mer- Tezi devletlerin iktisadi bazırlık- ları uzun bir harhe göre Yapıl - mamıştı. Bu sebeble harb uzadık <a onlar içerden çürümeğe başlar muşlardı. İtilâf devletlerinin de uzun bir harb için hazırlıkları olmadığından harbin uzamasın - dan onlar da çok zarar görüyor- lardı. Merkezi devletlerde husu- sile açlık ayni zamanda manevi yat üzerinde bozucu bir tesir ya- pıyordu. İlki taraf da yıpranmıştı, fakuğt merkezi devletler daha çok zayıfladılar ve harbi kaybet tiler. Almanlar o harbden sonraki hazırlıklarında daima kısa bir harbi düşünmüşler ve neticeyi kıa bir zamanda akmak için ye- ni harb usulleri bulmağa çalış muşlardır. Hakikaten o yıldırım harbi weullerile Polonya, Fransa ve Balkanlarda, âdeta bir ma - nevra müddeti kader zamanlar içinde, kat'i neticeler akmışlardır. Bununla beraber oAlmani yalnız yıldırım harbine göre ha- zırlandıklarını kabul etmek ha. ta olur. Daha harbden önce muh telif askeri muharrirler istikbal harblerinin her türlü yeni vasıta ve usullere rağmen uzun sürebi- leceği hakkında, noşriyatta bu - tunmuşlardır. Uzun bir harbe göre hazırlanmamış olmanın ma- sıl felâketli olduğunu tecrübe et- miş bir memlekette barbi kısa manda biti için i isin diğer taraftan da uzun; bir harbe göre hazırlanmak hu: | susunda ihmal gösterilmiyeceği| tabii idi. Nitekim Almanya harb- den önce yaptığı maAZSAM stok- larile ve memleket ekonomisini Mr bir harbin icablarına göre Ykilâtlandırmak suretile bir yıpratma miş olarak harbe girmiş bulumu- ?“Simdiye kadar Rusya seferin. de kat'i netice alınamayınca har bin uzun süreceği hakkımda ar- bk kimsede şüphe Nm a bütün işgal ettiği mem siler âvsi iktısadi teşkilât dır, Müttefikler de e ini uzun > ni is > üzenlemekti tekerine Sile "bu hazırlıklara ler. Pe ugün harbin bir yıprat yAğTe ine girdiğine henâz bük edilemez. Yıpratma, herbiniz İlk sartı olen kuvvet müvalat heniiz temamile mevcud be) "sanda Almanlar Yazan: Cevad Fehmi | iç bir B iğmen hayatımda biş saolitaa bu kadar sevinçle oku- duğumu hatırlamıyorum. IW Beyoğlu, 17 Temmuz 940 ikâh salonuna aileden iki ka- inin kolunda girdi. Ne kadar zayıflamış, ve NE kadar sarar » 5... Bütün bakıyorduk. hafifçe silkinerek kadınlardan kurtuldu. * mürunum İarşısındali i benim yanıma doğru sendeliy€ - rek ilerledi. Kolundan tutup 1# müca-|, harbine göre hazırlar | olunur, 18 | uamanların fırtınadan d sini fnza ediyorlar. Geçen yaz bu kuvvetlerin büyük kısmını kat'i neticeli bir muharebeye sokma - dalar ve yalnız Rusyanın iktisadi muntakalarını işgal için bir min- takada muharebe yaptılar. Gele- eek yaz büyük bir imha muhare- besine o girişmiyeceklerine dair heniiz bir alâmet mevcud değil dir. Şu bakle silâhlı kuvvetler a- rasında kat'i neticeli çarpışmalar ihtimali ve imkânı mevcud iken yıpratma harbi başlamış addolu- namaz, Gelecek yaz Almanlar! Rusyada netice aramazlar ve ge- ne mahdud hedefli hareketlerde bulunurlarsa veyahud Ruslar ta. | arruza geçer de Alman orduları umumiyetle müdafaada kalırlar. sa burada artık kuvvet müvaze - nesin'n hâsıl olduğuna hükmede- biliriz. Bu harbin er geç yıpratma har bi şekline gireceğini iddin eden- ler de 4 'rdır. Onlara göre Rus yada kat'i netice alınsa bile, Mih ver ile Anglo-Saksonlar arasında silâhh kuvvetlerin büyük kısmile neticeli bir ç. a imkânları- nın mahdud oluşu dolayısile harb! daha ziyade hava ve deniz kuv- vetleri arasında bir yıpratma harbi şeklinde devam edecektir. Fikrimizce Rusyada kat'i netice almış bir Almanyanın serbest ka. lan bütün harb kuvvetlerile Anglo.Suksonlar üzerinde bir ne- #ice arıyacağında şüphesedilme -| melidir. Çünkü bir ihtimalin ta-| hakkukunda kuvvet müvazenesi Almanyanm lehinde olarak esaslı | surette bozulmuş olacaktır. Al - manyanın bütün silâhlı kuvvet - lerinin Avrupada tamamen ser - best kalıp kalmıyacağı Rusya 46- ferinin neticesine bağlıdır. Bu 40- İmutlaka Selâmi İzzet kadar İ teleşmesi icab ettiğine dai SON POSTA inde tetkikler — İİ! Tiyatro | Tenkide, münek- kide ve Selim Nüzhete dair... Yazin: Masel Safa Coşkun Bir genç meslekdaş, Şevket Evliyağil, «Yarımay» mecmuası nın bir evvelki sayisında intişar eden «Tiyatro münekkidlerimiz konuşuyor!u başlıklı anketine be ni de katmak suretile naçiz şahsi- ma kiymet verdi. Dostum Refi Cevad Ulunay, Selâmi İzzet, Se. lim Nüzhet de genç meslekdaşı- mizin suallerini cevablandırdılar, Mevzu bir hayli entresan.. Şevket Evliyagil soruyor: Artistler ten- kidlerinizi nasıl karşılarlar, siz tiyatro münekkidlerinden O kimi beğenirsiniz? Dört kunduracıya: «— Hanginizin yaptığı ayakkabi lar daha sağlam?» diye sorulsa, topunun birden: «— Benimki . leri.» cevabını vereceğine o hiç süphe yek. Ulunay'ın hakkımdaki tevec - cühkâr sözlerine teşekkür benim için bir borç.. Selâmi İzzet ikide bir gençliğime çatıyor. Bir insa - nım tiyatro tenkidi yazması İ ka'de mevcud olmadığına göre, sayın dostumuzun bü mütaleası. nı münakaşaya değer butmem. Yalnız, cevabında, «Nusret Safa Coşkun ağabeyisi Şehir Tiyatrsu müdürü olduktan sonra tenkid yazmağa başl, ddiasma ka. zan kaldıra| , Sayın münek- kid hatırlarlar ki, ben tiyatro ten kidi yazmıya 7 sene evvel «Son Telgrafoda başladım, Birader beyin tiyatro müdürü oluşu 3 yıl lik bir keyfiyet. Acaba bunun çin de, «Ağabeyisin'n tiyatro mü dürü olacağını kestirerek © za- mandan staja başladı» mı diye. cek? Selâminin yılların hesahını şaşırmasına bakıyorum da, anke- beble bu harbin yıpratma harbi sekline girip girmiyeceğini önü - müzdeki vezfa Rus cephesinde cereyan edecek harekâttan an - hernhilarağir. İcra dairelerinde muamele yapılmı- yacak günler :| 942 senesinin bitmesi dolayısile| lera dairelerindeki 'dosyalirin devir ve mahzene kakdırilması için 28, 29 30,31 Kânumuevvel 942 ve 4, 5 te verdiğ' cevabda itiraf eylediği ibtiyarlığıma hükmedeceğim geli. yor. * Selim Nüzhet üstadımız ise, «Akşam» tesinde «Ye kür omedisi için yazdığı makalede, yarım sütundan fazla, ankette verdiğim cevabda, ken. İdisi için ileri sürdüğüm iddiaları karşılamıya çalışıyor. Ben, daima | Selim Nüzhetin bir «tiyatro mü- nekkidi» değil, bir «tiyatro bil ginis olduğunu iddia ederim. iki- si arasındaki fark malüm. Temsil Kânumusani 943 günleri icra daire.) lerinde ihtiyati tedbir ve hacizle| müddete tâbi İşler gibi acele me.) vad müstesna olmak üzere iş sak'b. lerinin müracaatlarının kabul edil. miyeceğinin gazetenizle ilmi rica, Bakkallar dün kongrelerini yaptılar Bakkallar ve müstat demini ce miyeti yıllık kongresi dün Eminö- nü Halkevinde yapılmıştır. Riya set divanı seçimini mütcakıb ce- miyet reisi Kemal Erel tarafın- dan yıllık faaliyet raporu okun- muştur. Raporda cemiyetin bir “yıllık faaliyeti hakkında geniş malü. mat verilmekte idi. Müzakere lerden sonra seçime geçilmiş, $8- ref Güçlü, Hilmi Kutlubay, Edib Çapa, Kadri Aybet ve Kenan Şener yeni idare heyetini teşkil etmislerdir. kemleye oturttum. Senki bir sıt- ma nöbeti geçiriyordum. Dişlerim gözler Nilüferin gözleri değildi, Artık... Bu gözler iki siyah çu - kurdu ki onlara bakarken avaz avaz ağlamak, üstümü başımı amak ve ellerimle kendi m basarak kendi kendi. Ti boğmak istiyordum. oturmamış, Âdeta yığılmıştı. Halsizliğine rağmen söylediklerimi kusursuz yapıyor- du. Defteri uzattık, imzaladı, (ayağa kalk) dedim kalktı, (o - tur dedim) oturdu. (Biraz m - Tümse) dedim, göküzmedi. la- yır ben bunları m e bu sessizliği beğenm. B ii Fırtınaya takaği kunç süküneliydi bu... Öyle bir sükünet ki arkasın: belli değildi. Nikâh memuru saadet temen- da ne gizlediği) şeyi hakkında hüküm verem'yen mü. nekkid sayılmaz. Piyesin hususi- yetlerini, nev'ini, mı irini; #ahsiyetini anlatmak başka iştir. Hattâ kanaatime göre; münek - kid eserin mevzuunu bile anlat makta müstağni davranmalıdır. Art'stlerin rollerini ne derece gi- yinebildiklerini, piyesin havasını ne dereceye kadar verebildikleri- ni anlatmak, mizanseni, tekniği dekoru, sahneye konuluşu müna- kaşa münekkidin başlıca vazife- sidir. Üstad bunlara aslâ sürtün. mediğine göre, nasıl olur da ti - yatro münekkidi sayılabilir. Bir münekkidin süphesiz zengin bir kütüphanesi bulunmalıdır. Faku* her kütübhanesi bulunan zat ta Eyatro münekkidi midir? Hele bu kütübhaneler, üstad da görül- düğü gibi, imsanı iğfal ederse? Unutmamak merek ki, kütüt. bane temsil hakkında büküm vermek için değil, eser ve sahibi (Devri 7 inci savfoda) dei kapadı. Aya ğa kalktı. Nilüferin koluna gir « dim, biz de onu taklit ettik. Ka- rum babasile anasını bulunduğu tarafa götürdüm. İki ihtiyarın ellerini öptük. İhtiyar baba du- daklarını kızının alnına dokun - dururken bana işitörmek isteme- diği bir sesle fısıldadı: — Teşekkür ederim yavrum! Kulağıma çarparak zehirli bir mayi gibi içime akan bu cümle üzerine ihtiyara baktım. Bunu farkedince sesini yükselttiz — Tabii şimdi hep beraber bize gidiyoruz, değil mi? Etrafımızda davetlilerden bir halka hâsıl olmuştu. Herkes bizi dinliyordu. Nilüferin sesi ağır ağır, hazin bir musiki gibi yükseldi: — Hayır baba, Cemil evimize gidecek, ben de sizinle apartı - mans uğrayıp unuttuğum birkaç im, Bu akşam mi Se Öyle daki 3! Beynelmilel adamı milletleri rin bütün eserleri 137 cildlik mu. azzam bir küllüyatta Bundan başka cildiik daha kisa külliyatlar da çıka rilmiştir. Her sinif halkın İhtiyaç ve arzularına göre seriler meydana 137 cildiik bir külliyat baştan sona kadar vecizelerle ve mefis eserlerle dolu değildir. Bilâkis o kadar kayi- de teferrüst vardir ki bunlar nasıl olmaş da bir kitaba alınmışlar di. ye hayret etmek mümkündür. Fa. kat halk, Goethenin hayatına ald | n, bit edilmiştir. en küçük teferrüat öylç sevgi ve hayranlıkla karşılayor ve her şeyi bümek istiyor. Böylece denebilir ki Goethenin uzun ömrü esnasında ağ zindan çikan her şeyi zapt ve tes. vaktile ona en büyük (hayranlığını göstermiş ve eserlerinden mülbelm olmuş bulunanlar bile ona bir bü. yük şair vasfı yakıştıramamaz oldu İar,Kahvehanelerde, dedikodu do. laşmıya başladı. Hâmid sadece şiş. kin lâf söylemiş bir adammış, Bü. yük bir ilim adamımız var: Erzw. İramlbu İbrahim Hakkt. Bu adam, İtekâmül nazariyesini ilk olarak vu. ruhla fade eylemiştir. Bunu yazar. smiz, fakat derhal itirazlar yükse. lir. Bumu, ondan evvel bilmem kim kapalı bir şekilde ifade etmişmiş. Koca Nainik Kemal için Burjuva ve aportunist dediler. Fikret, bir / Amerika mektebinde ders verdi diye valansiz oldu. gösteriniz, derhal ona Mevlânanin İitenun mütercimidir. olen Salih Zekiyi memlekette İsveçte çıkmakta olan «Arbe. pinye şehrinde, günde 6 bin kilo sun'i yün yapmaktadır. Sun'i yü- nün iptidai maddesi, fevkalâde beyazlatılmış, yüksek evsafı haiz sulfat dö sellülozdur. | İ (YENİ KEŞİ YAZAN Prof. doktor Sadi Irmak eçen gün yine Goethe külli. kişi bilir ve ona karşı hangi bür - yatımı karışıtırıyordum. Şal. meti gösterebildik? Âkil Muhtarı Fransiz Akademisi toplanmıştır. âza seçti, derhal, bu şahis temaslar yeni on, on yedi bilmiyor, ilimle alâkası yoktur, de. diler. Sanki bir ilim akademisi bir) siyaset klübüdür. Birimizin adını bir ecnebi kitabı kaydetse dudak büleriz «Kim bilir altında ne vardir.» Meşhes | âlimieniz şunu dedi: «Milliyetçilikte romantizm yopmıyalım: tam bu. nun alesine kanilm: Her türlü sevgi İgibi millet sevgisi de ancak roman tik olduğu zaman samimidir. MiL liyetçi süleman sevemem, Milleti, imi bsğenmem için onun beğenilmi, ye değer olduğuna dair ilmi delil. ler bekliyemem, İçimden geldiği içim severim ve ona aid her iyi ve güzel şey için hayranlık ve he. yecan beslerim. İsterlerse bu sevgi. İye «Cabilâne» ve «Romantik» de. sönler. Ben milletimi cahilâne ve romantik bir şekilde seviyorum, Nİ. tekim Almanlar Goethe'yi ve İn. gilizler Şekspir'i öyle seviyorlar, öy. le sevinesrler 137 cildlik külliyatlar meydana gelir miydi? Bu 137 elld içinde şairin falanca günü öğle ye. meğinde hangi yemeği yediği bile yazılıdır. Bizin ilmi | milliyetçiler okalar hemen «bunun ne lüzumu var» diyeceklerdir. Fakat o Alman ve İngiliz milletleri böyle düşünmü. yorlar. Milet büyüklerine karşı iç. ten duydukları sevgi dolayisi on. ların hayatlarına ald en hurda te, feruat için bile alâka ve sevgi gös. teriyorlar, Göorthe'yi Beynelmilel yapan â. millerden en birincisi onu kendi Pek büyük bir çapta bir şair G-İşyilletinin bur şekilde benimsemesi. lan Yunus Emre için bir hayranlıkİ gir, Biz Hâmidi, Namık Kemal'i Sa. mukallidi derler. Mevlâna da Ef-İyih Zekiyi yerden yere vurmakta yetiştirir İtemel taşi olan millet sevgisi İeder, ve onu büyük bir şahsiyet 0. Sayfa 5 $ yinca da dünya bize kiymet Over. mez, bürmet etmez. Bari kendi enlüsi kanaatlerimizi aşılamayıp o onları (o zehirlemesek, 5 genç mesi kendi milleti çinden © bayram olabileceği a * damlara muhtaçtır. Edebiyat hoca larımız Türk büyüklerin! sevmeğe lâyık adamlar olarak göstermezlerse j genç ruhlarda ecnebi hayranlığı baş gösterir. Böylece milli varliğimizm ve hayranlığı kaybolur ki bundan daha © büyük tehlike düşünülemez, İşte Avrupalıları, büyülderi içini heykeller, müzeler, kütüphaneler, sergiler meydana getirmiye sevke, den sebeb bu milli heyecani yaşat. maktadır. Unutmiyalım ki millet demek büyük adamlar demektir. Ve büyük adama evvelâ kendi milleti bu sıfatı verir. Ve onda #srar eder, O zaman dünya da buna dikkat larak tarımıya alişir. Muayyen fırınlardan ekmek alma kararı tatbik edilecek İkincikânun ve Şubat aylarına aid ekmek kartlarının maballe. lerde evlere dağıtılmasına yarın- dan itibaren başlanacaktır, Ekmek kartları Belediye İkti- sad Müdürlüğü tarafından halk birliklerine tevzi olunmuştur. Memurlarla diğer sabit gelir- lilerin karneleri de mutemedler tarafından Belediye İktısad Mü. dürlüğünden alınacak ve memur- lara düğitilacaktır. Her şnhsm oturduğu semtin fırmından ekmek almasını temin "çin yapılmakta: olan hazırlıklar devam edersek ve bunu bir nevi Tek baş'na bir riyariye kamusulobjektiflik ve zekâ eseri (sayarsak ve asari riyaziye maydana getirmiş) bizim İçimizden biçbir zaman bey.| tatbikine Kânunusani içinde baş kaç nelmilel adam çıkamaz, çikama, tedu gazetes'nin yazdığına göre, | miştir. İsveç mensucat tröstü, o Norçe-| Tayyaraciler İÇİN yeni Lp kombinezonlar «Nord Çayna Deyli Niyüs» zetesinin yazdığma nazaran, merikada yeni tipte bir kombine- zon icad edilmiştir. Bilindiği ü- zere tayyareler pike uçuşların - Sun'i yün istisnasız olarak her| dan doğrulup da ufki bir hal al. şeyde kullanılabilmekte, ve ev - saf itibarile tabii yünden fırksız bir manzara arzetmektedir. Sun'i | dıkları zaraan (ayyarocilerin baş- ları dönmektedir. İşte bu yeni tip korabinezonlar bilhassn bu baş dönmelerinin önüne geçmekte - yünden yapılmakta olan elbise «| dirler. lik kumaşlar, diğer cins kumas - lardan fevkalâde beğenilmekte - dir. Sun'i yünün gördüğü bu rağ- mensucat trös- ihsalini günde 18 Onu otomobile kadar gölür - düm, kapıyı kapatırken: — Çabuk gel, seni sabırsızlık” la bekliyorum! dedim, Beni din- le ve ondan sonra hükmünü ver.. Emin ol affedeceksin. Acı acı gülümsedi: — Böyle sözlere ne lüzum var, dedi. Bugün bizim en mes'ud gü- nümüz değil mi? Senelerce, bir- birimizi gördüğümüz ilk günden beri bu günü beklemedik mi? Şoför makineyi hareket ettir- di. Otomobille b-r-her birkaç a- dım koşarak bağırdım: — Beni çok bekletme... Me - raktan çıldırırım Şimdi bu satırları yazarken e. vimdeyim ve yalnızım. Pencere i Sora ona #tihak | lerdeki siyahlık yavaş yavaş 50- v2 “misafirleri. | huyor. Güneş doğuyor. Nilüfer - Cemil? 'den ayrılalı on iki saat oldu. Hâ | i Ja Yeni tip kombinezonlar iki katlıdır. Birinci katları elâstiki bir maddeden, ikinci katları ise sert bir maddeden ( yapılmışlır. Bu iki kat, yahud bu iki tabaka- nm arası bos olup, bu boslukta —— , Bal apartıma - ramiş ve çıkıp gitmiş. Gidiş o .. Şimdiye kadar evimle apartıman arasında mekik doku- dum. Hayır artık gelmiyecek, hiç gelmiyecek... Bunu iyi biliyo - rum. Gördüğüm bir rüya idi. Ni- lüfer bir rüya oldu ve sönüp gitti. Onu tekrar görmek Üzere uyu » maya hazırlanmalıyım, Ebedi bir uyku... Uyanması olmayan bir uyku... Ölüm... Çok yorgunum ve artık hiç bir şey istemiyorum. Bu defteri yazarken birçok defalar ne işe yarayacağını ken. di kendime sordum, Meğer yanı- lıyormuşum. Nilüfer, eğer gittiğin o yerden bir gün dönersen, eğer dönülmi- yecek bir yere gitmişsen ve ruh olarak elân varsan bunları oku .. Beni affet. Seni senin istediği den ve beklediğinden çok daha fazla sevdim. —BİTTİ — VE İCADLAR —| İsveç günde 18.000 kilo suni yün yapıyor in kiloya çıkarmağa karar ver-| su veyahud diğer bir mayi ser « 1a ikmal edilmek üzeredir. Fırmlara bağlanma kararının Janacaktır. bestçe cereyan edebilm:ktedir, Temin edildiğine göre tayyare pikeden ufki bir vaziyete gelir - ken, komibnezonun iki tabakası arasında bulunmakta olan mayi, pilotun baş tarafına intikal et- mekte ve hava tazyikinin başa intikal etmesine mâni olmakta » dır, Ayni gazetenin bildirdiğine göre, Amerikalılar, pilotların vü. cudlarını sıcak tutabilen bir baş- ka kombinezon da icad etmişler» dir. Bu yeni tip kombinezon kati» guktan olup, elektrik cereyanını geçirmek gibi bir hassayı haiz » dir, Bu sayede, tayyarenin pilo- tu veyahud rasidi, her hangi bir elektrik cerayanından istifade &- derek ısınabilir.. Bu icaddan son» ra, ayni maddeden eldiven ve kundura da yapılabilmektedir. Top namlu'arını aşınmaklan muhafaza için yeni bir usul »Nevyork Taymis. gazetesi « © nin yazdığına göre, Birleşik Ame rika (o eüümhuriyetlerinde, (o top namlularının vaktinden evvel © yıpranmaması için yeni bir mus © hafaza usulü icad edilmiştir, Bu * usul şundan ibarettir; Topların © atışları esnasında kullanılmakta İ olan barutun içine “e 2 den 97 10 nisbetine kadar fosfor ilâve edil. mektedir. Barutun infilâkında fosfor, hamiz fosfor hal'ne gel « mektedir. Bu hamizi fosfor, nam- lumun dahili ocidarlarındı, * bir tabaka teşkil etmektedir ki bu tahska namluyu aşınmakton mu hafaza eder. Gazetenin kaydet tiğine göre, yapılan tecrübelere göre, havanın fevkalâde rutubet- Ti oluşuna rağmen, 1900 saat zar. fında, namlunun içinde en ufak bir aşınma veyahud pas görül « © meraiştir,