17 Birincikânun Tarihten bir yaprak: Goethe Napolyon ile nasıl g olan bir adam değildi. Onun nazarında insanlık için en hayırlı gelişme, tedrici bir te » kâmüldür. We'mar sarayından pek çok iyilik ve himaye görmüş olması siyasi kanaatinde bir mu. hafazakirlık ve hanedan dostlu. ğu uyandırmıştı. Beşeriyetin is- İâhı için siyasi rejimlerim yıkıl masına lüzum görmüyordu. Hat- tâ bu sebeble Sehillerin ihtilâlci fikirlerini o tasvibi o etmyordu.! «Haydudlar» eseri yüzünden bu iki dâhinin araları açılmıştı. E - ğer erin karısı tavassut et- nil belki birbirlerine ebedi. yen dargın kalacaklardı. Bütün bunlara rağmen bir büyük ihi lâlci vardır ki Goethe ona aleyh- tar olamamıştır. Bu Napoleon - dur. Goethe, vatanını istilâ eden orduların başkumandanı olması- na rağmen, Napoleona karşı de rin bir hayranlık beslemiştir. Hattâ «Napoleon daimi bir ma ve parlama balindeydi i Goethe'nindir. Böyle olduğu için bu iki büyük adamın görüşme - leri elbette enteresandır. Goethe u$'ir ve hakikat» adh eserinde Napoleonla görüşmesi: şöyle anlatır: N Erfurt 1808, 2 İlkteşrin. Saat on birde im. parator tarafından çağırıldım. Polonyalı şişman bir maiyet me- muru beklemeıni söyledi. Kala - balık dağılıyordu. Savary ve Ta. leyran imparalorun yanında idi- ler, İçeri çağırıldım, fakat ayni zamanda Daru da huzura gir -| mekte olduğundan bir tereddüd geçirdim. Fakat tekrar çağır! - dım ve içeri girdim. N İmparator büyük yuvarlak bir masaya oturmuş kahvaltı ediyor- du. Sağ ta afında masadan 5z uzakta Taleyran bulunuyor - du. Sol yakınında Daru duruyor. du. Ve kendisile tazminat mese eleri hakkında konuşuyorlardı. İmparsiur elile yaklarmamı işa- ret ett., Münasb bir mesafede karşısında durdum. Beni dikkat. le süzdükten sonra; Siz tam bir! adamsınız dedi. Bir reverans yap tım. Ka, yaşında olduğumu 80r- du 60 dedim. Kendinizi iyi muba| faza etmişsiniz dedi. Dram yazı; yorsunuz dedi, Lâzım gelen ce- vabı verdim. Burada da Daru sö: l ze kar,ştı. Çok tazib etmiye me ! bur kaldığı Almanlara biraz görünmek için Alman edebi “e movi, di Ba a ra hamilermmin e konuşabileceği bir şekide bahsetti, Bu, sözlerin m zihniyet a ampli Vol Yazan: Cevad Fehmi Bir el omuzuma dokundu. A vukut Hayri yerinden kalkmış Ve yanıma gelmişti. i — Delikanlı bil ki çeresi bu mıyan yalnız ölümdür! dedi ok inandın, çok acemilik ettin ve çok fena bir hareket Yaptın. Nilüfere, bu zavallı kadına reva gördüğün muameleyi de duy dum, Zaten bu bütün şehrin #ğ- zmda,.. Fakat dediğim gibi her| tey tamir edilebilir. Elverir bi kendine hâkim ol. Fazla teessür. i Yersiz heyecan hayat denen Yanda en fena kâğıdlardır. Dat ma partiyi kaybattirizler. B Ja 2 Temmuz 940 Bir akpli Mackava giden / örüşmü Yazan: D.. Prof. Sadi Irmak rma İLDE ER bir | meselelerini konuşmıya | başladı tü? tiğimi ilâve etti, yayı yenen bir kendisinden bu kadar ri müsad bir setmenin münasebetsiz oldu - Zunu etrafile izab etti Sonra sö zü mceden inceye okuduğunu an- ladığım Vertere naklet, Birçok! doğru mülahazalardan sonra ese rin muayyen bir yerine işaret &-, derek niçin böyle yaptınız? Bu' hate uygun değildir dedi. Fik. rini çok etraflı ve doğru olarık izah etti. Onu şen bir çehre ile dinliyordum ve sevinçli bir tebes- sömle cevab veriyordum. Ve başkası tarafından böyle bir tenkide maruz kal - dığımı — hatırlamadığım fa - kat bu tenkidin doğru olduğu. nu eser'n bu noktasında gayri ta- bü bir nokta bulunduğunu itiraf ettiğimi söyledim ve dedim ki ; Şaire tabii yollardan elde ede- miyeceği bazı tes'rleri uyandır . mak için kolay keşfedilemiyecek sun'i bir müdahale yapması ma- zur görülmelidir. imparator bü cevabdan mem- nun oldu ve dram bahsine döne. rek pek müh'm nokislara işaret etti. Dram sahnesini bir cinayet hâkimi gibi en büyük hir d'kkat- le takib ettiğini gösterdi ve Fran sız #yatrosunun & tten ve har kikatten ayrılmasını pek derin olarak duyduğunu gösterdi. Fa. talist eserler hakında hoşnud - suzluğunu söyliyerek bunların daha karanlık zamanlara aid ol- duğunu ilâve etti ve dedi ki: Ka. derden ne istiyorlar, kader siya settir, İmparator bundan sonra tek-| rar Daruya döndü ve lazminat ben biraz geri çekildim. Böylece otuz sene evvel bazı acı ve tatlı saatler geçirdiğim balkonun önü. ne geldim. Sağ tarafında giriş ka pısına doğru Bertiye, Savarı ve tanımadığım birisi bulunuyordu. Taleyran uzaklaşmıştı. Mareçal Sult'un geldiği bildirildi. Bu u - zun boylu çok saçlı adam içeri girdi. İmparator Lehistana aid! bazı nahoş hâdiseler hakkı onunla şakalaştı, ben bu os etrafıma Zukmak ve maziyi dü fırsatını buldum. Tapet- ler eski tapetlerdi. Fakat duvar.| kürküm ye» yi adapte eden Ce - lardaki portreler o kaybolmuştu.) mil Cahid Cem için &ilk defa is duvarda bârones Amelyanın|mini duyuyoruz lı idi. Akşam tuvale-İrem derleme müdürüne âcizane yarı Dare seen “ sala yordu. Ailenin di .| Cemliğini ilk defa duymuş Fireifer im | lardır amma, baştaki iki cim ile başlıyan isim hiç de yeni değil kalktı bana|dir. Daha garibini arm portresi ası tnde ve elinde . siyah bir ğer ferdlerin'n ve valilerin res di ağı fakat başı açık genç #176 demeğe dilim varmıyor. SON POSTA —— HARB ÜZERİNDE TETKIKLER — Gizli silâhlara dair ——— YAZAN Muhariblerin bazılarında gizli si! lâhlar yapıldığı hakkında arasıra! şayialar çıkmaktadır. Her gizli şey haberler yayılmıştı; hiçbirisinin aslı |ve tali gibi bu nevi silâhlar da insanlarda bir merak ve tecessüs uyandirir.| !Bu haberlerin bazıları doğru çıkmış! gizli silâhlarından tekrar bahsedil . Janamadılar, Fakat gelen haberler İfakat çoğunun yalan olduğu anla - meğe başlanılmıştı, Hakikatın "zl şilmiştir. i Gizli silâh, yepyeni bir harb va .' sılası veya mevcud silâhların tesir veya kullanişinda bir yenilik mey - «iel yaparlar, Bunları kullanan taraf, i — İdüşmanının — şaşkınlığından azami! oethe ihüilâllere taraftar! terin Muhammedini tercüme et, istifadeye çalışır. Fakat İmparator, iyi yeni silâhı kullanan taraf de, henüz patlamalarına bir de havadan inen| bir parça değildir dedi. Ve dün.'kâfi derecede tecrübe sahibi okna. bombaların çıkardıkları islik sesleri adamın dığından elde ettiği baskın tesirini katilmen düşmanın maneviyahı ü- gay. genişletemez. Her yeni silâha karşı zerinde hâsıl olacak tesirin ne kadar! ekseriya, İleri ve hazirlikli memlekstlerde bas | km tesiri çok devam etmez, birli gaz ve tank olmuştu. Her ikl-| vasıtaları miş olduğu, sam'mi bir (heyecanla, oŞelür| dram tiyatrosunda oynanan « yük ihtilâl» i öğmüştüm, Bugün komedi tiyatrosundaki eseri hır- palamak mecburiyetindeyim. Bu benim için çok acı. Zira bitirim ki, «brini kazara methetti, öte- kine mutlaka vurması lâzımdı!» diyecekler var. Böyle bir taktiğe lüzum ne? Bir kıç mülâhaza: Müsamahakâr olmağa çok ö zendim, Şehir komedi tiyatrosu- nun ende doğru dürüst eser ol. madığmı, birçoklarının da garib bir zihniyetle tasdik edilmediği. ni biliyorum. Komedi tiyatrosu- nun, sadece halkı güldürüp, eğ - lendirmek gibi bir vazife yük- lendiğini yazan da benim.. Lâkin aklıma, eser buhranı karşısında, niçin hâlâ tazeliklerini muhafaza eden, eski vodviller oynanmı - yor? diye bir sua) geliyor... «Hissei Şayia» yı, «Süt kardeş - ler» i, «Çifte Keramet» i, «Ceza Kanunun nu, «Donanma Gecesi» ni hatırlıyorum. «Ye kürküm y. komedisime, hiç olmazsa «zarar- Eser ve müelli; Selim Nüzhet ustadunız «Ye iyor. Muhte. Cahidin söyliyelim, ileyhi, hi gi işan bir çehre ve yaşlı gözler. hizmetçi kız ürkek bakışlarla ba- İe bir çılgın gibi koştuğunu gö-/na bakıyordu. her halde pek şaşmışlar- Po bendim .Hayır bu, neda- metin, affedilmek (ihtiyacının) alvarışın bir hâlitası idi. Öyle bir hâlita ki imsan şekline sokul- muştu ve yeke birbiri göz yaşlarının yarısını > yarısını içine akıtarak ei bei ordu. ,abalıy: ni alim evinde kapıyı mutad bilâfına pek geç astılar. Daha | içeride kapımı dışma ka- İla birçok fısıltılar, ko- Çatlak, acaib bir sesle ve müş- külâtla; — Nilüfer Hanımın pederini irmek istiyorum! dedim. — Nilüfer Hanımın pederini ine ka.'mi? diye tekrarladı. — Evet, evdi, Gabuk olan... — İçeriye buyurun, haber ve. açlara çarpa çarpa relim. Kim olduğumu anlamak iste- medi. Demek tahminim gibi be- ni daha evvel görmüşler ve tanı rdı. Misafir odasına doğru oldu. Her halde beni|pıyı açtım ve orada, eşikte öylece di ve kapıyı açıp aç -|kal dım. gere ü iyorlardı Nilüferin babası içerde idi. A. le ee a ii yakta, kollarını kavuşturmuş, ydi belki hıçkıra hıçkıra, tır-| beni bekliyordu. Saçı enez tahtalara geçirmeğe ar — yaz iŞ çalışarak 'b -İrengi de heme: büs za yazlıkta... rsi it Ka gi kapının bir kanadı a-| yavaş yavaş ve yarı kıs Mn Dale fazla beklemeğe tiği göz kapakları arasından tâ'na aldanan sonü budur, Ben İ ifimeğe almamız berlumseydık, | Sey törlerini yerden durdurarak onları inmeğe mecbur ettikleri hakkinda | çıkmadı. | Bu harbin başinda Almanların e bazi yeni silâhların kul. lanildiği görülmüştür. Bunlardan bi risi mıknatıslı maynlerdir. o Fakat İngilizler çok © geçmeden bunlara İdana getirilmesi demektir. Yeni si- karşı korunmak çarelerini buldular. ilâhlar ve harb usulleri ilk zamanlar. | Almanların diğer bir yeniliği de ida düşman üzerinde bir baskm te- tayyare bombalarını havadan düşer ken ses çikarici bir şekilde yapmış olmalarıdır. Tayyarelerin Omotör gürültülerine, bombaların müthiş şekilde bah- bir müdafaa vasıtası bulunmuştur. böyük olacağı tasavvur (edilebilir. Almanların diğer yeni bir silâhi da paraşit kıt'aları olmuştur. Her ne | Geçen havbin gizli sğlühleri ze - kadar geçen harbde de düşmün ye, rulman! imkim: hâsil oluru muha.| 0“ mia'eii paraşütçüler atıl! İsins karşi da müdafaa ve korunma miş ve hattâ sulh zamanına Rusya: Meletir, Şimdilik banu da uydurma . O harbin da manevralırda bir defada 600 bir haber telâkki etmek muvafık o. sonunda Almanların güneş ziyaâin- paraşütçü at'lmak suretile tatkiket. |lur. Fakat Japonların bakikâten kul dan irtifade ederek ölüm şuni yap-'lar yapılmışsa da bu yeni muharebe |landıkları bir yeni silâh vardır ki tayyarelerin mo - usulünün geniş mikyasta ük defa o da 2 kişi'ik denizaltı gemisidir. ve enerji ile kullanmak lâzımdır. Şehir komedi tiyatrosunda “Ye kürküm, ye İki gün evvelki yazımda, en; Halkevi sahnelerinde oynanan e-| kanlının buluşması. | çıkar. Son yazısında yarım sülün! fakiri zengin, zengini fakir sa - serleri mevcuddur. Üstelik her tü) Allahın günü bir mecmunda is mi en küçük 16 punto harflerle bana çatmak bütüfkârlığını gös- teren sayın üstadımız, irt'far ta. vunâ kadar uzanan kütübhanesi- nin raflarına, her eser vesilesile el atığını söylerken, üç Cimli mubarriri tanımadığını yazmak. la kendi kendini tekzib etmiş o- Tuyor, Maamafih üstadın cevabın dan, diğer yazımda, birkaç nok- tadan yakayı ele verdiği için bah setmek fırsatını bulacağım. Ce- mil Cahid hakkında şunları sö; lemeliyim: Mecmualarda mu »- vaffak yanlarını okuduğumuz genç muharrir, bize «Ye kürküm ye» den çok daha güzel bir eser verebilirdi. Bu komedi, sade suya çorba kabilinden bir şey... Tatsız, tuz. suz ve... Yavan!... Amma, halk gülüyormuş. Biz kardan oayağı kayıp düşen adama da kakkaha- yı basarız. Maazallah Vasfi Rı- sayi her © gördüğümüz Ozaman nice olurdu? saim hal Basit ve entirik çok zayıf., Fa. kir görünmek sevdasında bir mi yoner. Buna mukabil bir adamı na fazla para harcatmak mera. kında. O da bu kadar parayı harcıyamamak ıztırabını duş - makta.. Terziden yanlış bir elbisenin ortaya çıkardığı sü züm ona komik bir sahne.. Pi - vangodan bedeva seyahat ve Bursada «Yeşilpalaz» da ikamet hakkmı kazanan milvonerle, av- »i hakla İesranan fakir bir deli- delikanlı! idi. Şaş- kın şaşkın itaat ettim, /fi Kurtbek sayfa 5 | kullanılması Almanlara nasib ol - Başka bir geminin İçinde bul, muştur, Paraşüt | kıl'alarının teşkililiş göreceği saman suye İndirlen En im ve terbiyeleri çok zor ol -İküçük denizalti gemilerinin mede - duğundan diğer muharibler şimdiye receye kadar muvaffakiyetle çalış, kadar bu silâhı büyük mikyasta kul| teklari hakkında henüz bilgimiz İyoktur, doğru ise Amerikalılar Cezayirin iş-| | Japonların bir yeni silâ galinde - çokça paraşütçü kullanmış” vardır ki o da fedai Sapenimlizi lardır. Bu milletin ne kadar fedakâr oldu- Japonların da bazı gizli silâhları|ğu eskidenberi malünudur. Fakat bu mevcud olduğu söyleniyor. Pilot -|harbde bir yenilik olmak üzere Jar suz tayyare yapmışlar ve İnsan kal -İpon tayyarecileri Amerikan harb bini durduracak enakine icad etmiş.| gemilerine tayyarelerile çarparak lermiş! hücum etmişler ve onları batırmış, Gemilerin tekiz vasıtasile kara. lardır. Bu söretle kendilerini vazife im sevk ve düre iliği vâkidir. uğrunda feda edenler, yalnız vazife. tayyarelerin pilotsuz uçurul - lerini başarmakla kalmıyorlar, ayni duğu benüz işitilmemişti, Bu haber Maneviyetmi henüz tahakkuk etmemiştir. İnsan ik ermiş eyi > kalbini durduran makineye gelince,| (O Harblerde gizli ve yeni le bir tabanca mermisinin pek kolay. kullanan elele Marie hill derdunduğu insan kalbinin U-İmin edebilirler. Fakat zamanımızda zaktan bir makine vasitaslle durdu. harbin neticesi böyle bir iki yeni ve, ya gizli silâhla kazanılamaz. Harb den galib çikmak için silâhlı kuv « vetler de, iktisadi ve manevi kuv. vetler de düşmana üstün bütün bu kuvvetleri birbirile VW olarak tam zamanında meh rebe'er artık pek sessiz olacak de - I "33 Yazin: Nusret Safa Coşkun Milyonerin | kuvvetli buldum, Dinamik ve pi- &izı babasının hakki hüviyetini! yesin lâyık olduğundan çok daha saklıyarak geleceğini söylemesi fazla şeyler .yapmağa çalışarak üzerine, otel müdür ve kâtibinin,| oynadı. Komedi tiyatromuzun kadrosunda tekrar bu müstaid san'atkârı görmekten memnunuz, Melâhat İçli, tam rolünün is | tediği meşrebde idi. Lâkin, Ya. rabbi ne kötü konuşuyor bu ha- nım kızımız. Biraz Öikkat etse, belki gırtlağına biraz ahenk ge lir. Refik Kemal, otel kâtibi ro. lünde, hakikaten güzel bir tip olmuştu. Makyajı, mimikleri, jestleri mübalâğasile beraber öl. çülü... Basit bir rol içinde bu ka. dar tebarüz etmek kolay değil. dir. Eserde yalnız Reşid Akiften sonra Refik Kemalin rolüne kıy- met verdiği sarahatle gözü 3 yordu. Tebrik ederim. Said, her zamanki babacan, sevimli ve ça-. Tâk Sa'ddi. Tipinm de müsaade sile tam bir arabacılar kâhyası olmuştu. Ferahfeza rolünde Mi azzex Arçaydan da takdirle bah setmek lâzım! Muazzez, iyi bir Grande-Dame olarak yetişiyor, narak, ters muamele etmeleri. A- rabacılar kâhyasımu kızile, mil- yonerin adamı arasında zorla icad edilmiş bir macera. Nihayet mölyonerin kızile, hayatta mu - vaffak olamamış fakir delikanlı mın izdivacı. «Ye kürküm ye» zengin olduğu halde, eski püskü giyindiğinden ötürü anlaşılamı » yarak, bulaşık dahi yıkattırılan bu garib adamcağızın karşılaştı. » ve buda'#-a tahammül ettiği vaziyetleri kastediyor. Görmek niyetinde olanların iştihasını ka- çırmamak için, birkaç kalem dar besile eserin portresini oçizmeği daha doğru buldum. Temsil «Ye kürküm yes yi Behzad ca- nmdan bezmiş, Vasfi Rıza pey. nir ekmek yer gibi oynadılar. Behzad, rolünün kalıbına girme- mekte, prova yapan bir aktör e- dasile oynamaktadır. Vasfi Rıza ise, bu çok basit rule sadece halk üzerindeki sempatisini koymakla iktifa etmiş! Bahzad niçin bu kadar müstağni? Vaifi neden bu i.İderece umursamaz o görünüyor? Behzad haksızdır. Vasfi Rıza mazurdur. Çünkü, öyle bir rol ki, biç bir tip ibdama müsaade ver miyor. Piyeste, Vasfi Rızanm, «Ticaret mel & mezunuyumiu “İ| demesi garib karşılanmış. Bu zihniyete aklımın ermediğini iti. raf etmeği yazmaktan kendimi alamıvacağım, Reşid Akifi, sahneden 3 yıl w. xaklasmıs olmasına rağmen çok en başka hesab s0 ruyorum. Sür'atle geri döndü. Yaşından hiç umulmayan çeviklikle bir — Ben de şimdi evinize gel - miye hazırlanıyordum. Göster - diğiniz cür'etle hiç olmazsa beni o namus mezbahasına ayak at - mak hicabından kurtardınız, te- şokkür ederim. Ne söyliyeceğimi birden kestire- miyerek: — Fakat müsaade ediniz! diye mırıldandım. Parmağımı dudaklarının üstü . ne götürdü ve sesini yavaşlata. rak: — Kızım yukarıda ölüm ha - nde! dedi. İki doktor başucun- da nöbet bekliyorlar, İnsallah kurtulur. Bu bir baba olmak ha- sebile yegâne düşüncem ve ye - güne temennimdir. Fakat ben siz den bunun hesabımı sormuyorum. «Kızımı niçin bu hale getirdi . niz» demiyorum. Irz düşmanları- İl kanapenin üstüne atladı. Duvar. daki yağlı boya yeniçeri resmi » nin çerçevesini yakaladı. Bunu asıh bulunduğu çividen kopardı. Yere indi ve yanıma doğru geldi. Resmi gösterdi. Sesi tekrar dik- leşmişti. Şimdi gür, pervasız bir tonla âdeta bağırıyordu: — Bu adam öleli üç yüz sene oluyor! Ailemizin adını öğrene - bildiğimiz ilk reisidir. Beylerbe- yi Kara Mehmed... O da asker- di, ben de askerim. Ondan bana kadar üç yüz sene geçti, Bu üç yüz sene içinile ailemizin şexfi- ne ve namusuna kimse dokuna - madı. Bu küstahlığı yapmak ce- saretini gösteren ilk bedmaye sensin delikanlı, Yaptığın öğünü. lecek şeyse var öğün, benden «a- na İzin... Ancak daha evvel ba- na hesab vereceksin... CArkazı var) İİK dini Yin mk 0000000 k İponlarını almaları ve bu kuponlar Necliya geçen senedenberi bir uyuşukluk âriz oldu. Vâkıâ, bu defaki rolü pek ahım şahım bir lâkayd! Nerede ise, seyirciler #nasılsınız, piyesi beğendiniz mi?s diye soracak sanıyorum. Mehmed Karaca, otel müdürü rolünü, rolünün verebildiği ka . dar yaptı. Necdet Mahfi o, ağ- İrebi garaibi kâinat makyajile bir iâlemdi. Halbuki daha apukurya- ya vakit var, Şevkiye de, milyo. nerin kızını, mutadı hilâfına, pek hareketsiz oynadı. Netice: Selim Nüzhet üstadımıza göreş münekkid, şahsi değil, umumi mütalea yürütmeliymis! Umumi mütalcanın memba sahne değil, halktır. Halk da mebzulen gü Töyor. Şu halde, ben de neticeyi #stadınkine benzetmeğe çahşa » yım. Halk bol bol güldüğüne gö. re «ne yapmalı bilmem?» Nusret Safa C, Pamuklu. mensucat oponları dağıtılıyor Yerli Mallar Pazarları tarafından, başlanacak iklnel tevziata aid pa. muklu mensucat kuponları mahalle birliklerine m ine dağıtılmıştır. yin halkımızın bağlı bulundule lari birlillere müracaat ederek kı üzerinde yazılı umarslara göre Yerli Mallar Pazarları tarafından; jilân edilecek günlerde İstihkakları,. bni aabilecekleri tebliğ olunar, şey değil amma, niçin bu derece arasında bulunan tanıdıklarına, i i | | 7 1 4 i 1