9 Kasım 1942 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

9 Kasım 1942 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

10 İkinciteşrin SON POSTA Sayfa 5 Atatürk ile uzun bir || TETKİKLER | Fransız şimali Afrikası Fas, Cezayir, Tunus müstemlekelerine kısa ve toplu bir bakış gorü Atanın huzurunda fasılasız on allı Saat kalmıştık. Fakat zaman bir saniye gibi geçmişti tor Sadi Irmak Yazan: Profesör dok girdi. Derhal anladik ki çağ stılahlarının yeniden ile ilgilidir. biz Üniversitede terimleri dar bir sıkıntı içindeydik. menşeleri hususunda ancak lâtin. ce ve grekçeye kadar gidebiliyor birçek ilim terimlerinin 'katle aramış ve lâtince den daha eski kaynaklara ver - #mıştı. O zamana kadar hâlis lâa- tnce kabul ettiğimiz birçok — syalı milletlerden g' iz oldi Dizi birçok deliller öğreniyor ve bayretten hayrete düşüyorduk. Bu kelimelerden Therapi, Tonalite, Chirurgie bu gün gibi hatırımdadır. Ata bu ve buna benzer kelimelerin etimole- jisini araştırmış en eski menşele. ve kadar gitmişti. Onun kanaa. Ünce bütün bu kültür kelimeleri- nin aslı Türk köklerinden gel - mekte idi. Onun için Türkçeye lâzım olan terimler hasusunda bu kelimelerden faydalanmakta mahzur yoktu. Bilhassa Türkçe- nin Uygur ve Yakut şivelerinde bu kelimelerin asıllarının hâlâ yaşamakta olduğuna dair uzun şmenin hatıraları Ebedi Şefin şimdiye kadar neşredilmemiş bir resimleri say Cev u d Abbas Gürerin koleksiyonundan) izahat verdi. Bunları istifadeyle) g1 riyazi ilimlerle meşgul olması! sini ve Sisi okumamızı emretti, ve hayranlıkla takib ediyorduk. Dolmabahçe sarayına »i ö te gelmiştik. Terimlere lan bu görüşme saat yediye ka- dar sürdü, Asıl hoş örüşmen bit , bize bk vereceğini düşünürken Florya köşküne beraber gitmek emrini aldık. Florya köşkünde uzun bir masaya oturduk, Atanın pek neş- eli bir gönü idi. Dil meselesine dair hepimize ayrı ayrı sualler tevcih ediyor. Edebiyata, san'ate geçiyor ve büyük bir vecd ve haz içimde pek çok şeyler anlatıyor- du. Saat gecenin on olmuş” tu, fukat Ata da hiç bir yorgun- Yuk âlâmeti görülmüyor, bilâkis enerjisi ve uyanıklığını bize sira. yet ettiriyordu. Ata, pek büyük bir lütuf göstererek hususi ha tıralarından anlatmıya başlıyor- du, Bunlardan bir ikisini ben de nakletmek istiyorum. Ata, Manastır askeri idadişin- de talebeyken edebiyat ve $i merak sardırmıştır, dikkate şa - yandır ki bu devirde yazdığı $eY İer marazi bir hassasiyet gösteri. yor, müstakbel başkumandan dan tamamen ayrı bir ruh akset triyordu. Ata, bu bedbin şiirle - rinden bazılarını bize de okudu Bunu o devirde esen tanısub ve tazyik havasına irca etti, Manas- tr idadisinin plak Kva zat Atayı bir güu yanma pek bu memlekete büyük edecek bir genç ©- Pars wçocuklar ben bu aksam İçim SİZ) Yazan; Cevad Fehmi Muharrir deği, aklör olacak mam nişi bön. Kolüml ne güsel, me İN Wü oynuyorum. Saat şecenlu on biri Bütün apariıman karanlık. Yalma ya- tak odasmöz karyolanin yanımdaki ke. modin üstünde duran gece Hmbam ya, mryor, Birden Kapının zili ae aci üllü. Yanımda yarı çıplak yalan genç kadın korirayor. Ben de gaşmiş görünüyorum. Kim gelmiş olabilir? Korkacak me var? Hüyir kerkücük çok gey var. Gelenlerin kim oldaklarını biliyorum, onları ben daret otm, Kadının mümanaalana rağ, men gidip kapıyı açıyorum. Gelenlerin bensi sarhoş, Meslek arkadaşları, Onu lüzumunu ihtar ediyor. Kendi yünebilen bu hocaya Ata hâlâ bir sürprizler| minettarlık hissi taşımaktaydı.) almış» marşını hep O aman karşılaştık. Çünkü biz| Ata bu ihtar üzerine riyazi deri tiğini ve Atanın)|lere daha fazla ehemmiyet ver- miye başlıyor, bunun neticesi ola rak sene sonunda yapılan imti | hanların sınıfının en kavvetli riya | İziyecisi oluyor. Onda erkânıharb Tiğin ilk temeli böylece atılmış o- luyor. * Atatürk genç bir zabitken patlak veren Trablusçarb harbi- işini anlatıyordu. Trablus- garbe, devletin şerefini koruma uğuruna gittiğini söylüyor ve zehri hand içinde «hem de nasıl şerefli devlet» diyordu. İ Derneden Mısıra dönüşte bir) il trene ( atlıyarak| Kemal nammda mavi gözlü, sarı saçlı bir zabiti tevkif etmek kararını bildiriyor. Ata va genun penceresinden başını Çi- kararak İngiliz zab'tine «aradığı nız Mustafa Kemal benim, buyu run tevkif edin» diyor. Ummadi. kı bir tecellüd karsısında ki ecnebi zabiti vazifesini başara-| mayacağım anlıyarak en yalan istasyonda inip gidiyor. # Ata, daha birçok şehsi hatı ralarını nakletti. Tükenmez bir hayatiyet ve heyecan gösteri" vordu. Akşamın sekizinde otur- duğumuz masanm basında şafak ökmüştü. Sen olarak Fikretten barı nağamkâru ame“ Teri Gnvet eğimi unuf'um. diyorum. (Roman devam ediyor) Belki on ses birden oyükseli yor: — Nasıl olur!... istiyor ?.. Bu ne biçim ov sahibi? İçlerinde en sarhoşu Muhsin i En lâübalisinin ve en inin de o olduğu £gi- İbi... Arkasını kapının kapal ka- İnadına dayamış, şeytanca parıl İtilarla yanan gözleri bende, yay- van, salyalı bir tebessümle gülü- İtirazlar biraz ohafifleyinee birden doğruldu ve bağırdı” — Beni dinleyin. Boşuna pa- tartı ediyorsunuz. Cemil'in ya” bancısı değiliz. Bizi davet ett'ği- ni mmutmuş olabilir. Fal iste mademki geldik, o da davetini hatırladı, mesele yok demektir. Haydi çıkarın o şapkalarınızı-. Şimdi evi kolaçan eder, ne bu. Jursak ser. iceriz. Bu manzumelerin onda p*k derin *İdersinin dar taassubu dışına çıka |bir tesir yaptığı ve en eski ha rak memleket menfaatlerini dü-| tıraları coşturduğu belli oluyor. daman raber süy- ledilr. Samsundan Erzuruma bu marşı söyliyerek ve | söyleterek! g'tmiş olduğunu ilâve etti. Güneşin ille aşıkları görünme- ye başlamıştı ki Ata, huzurun- dan ayrılmamıza izin verdi. Huzurunda fasılasız on altı du. Nihayet sDağ ba; aş | saat kalmıstık. Fakat zaman bir! Fasın merkezi Fas şehrinden bir manzara A merikalıların, Afrik kl: garbındaki Liberya Ci huriyetini işgal etmeleri, İngiliz. lerin Cebelüttarıka, aralarında asker yüklü nakliye gemileri de) bulunan, büyük bir filo yığma- ları, hiç te sebebsiz değilmiş. Şimdi anlaşılıyor ki, bütün bun.| lar x şirsal Afrikasınm işe) gali için gereken bir takım hazır. | lıklarmış. .. Son iki üç gündür gelen ha berler, sayıları 140 bin okadar tahmin edilen Amerikan kuvvet- lerinin, İngiliz deniz “ ve hava kuvvetlerinin yardımlarına daya | şimal Afrikasının birçok noktalarına çıkarıldığını U bildir. mektedir. Batı çölünde (o mütte- fiklerin taarruza geçtikleri bir ada vukua gelen bu hareketin ihdaf ettiği gayeler çok bü. yüktür. Biz bu yazımızda bu nokta üzerinde durmayacağız. Şimdi burada izah etmek istedi. Zimiz cihet, Fransız şimal Afri. kasmın hangi müstenlekelerden ret olduğu ve bunların iktısa- , askeri, coğrafi bakımlardan haiz olduğu ehemmiyettir. Fransız şimal Afrikası, Atlan- tk sahillerinden başlıyarak bir yandan Libya hududuna, diğer yandan büyük sahraya dayanan cem'an 2.775.000 kilometre mu- rabbaıda 16.139.000 nüfusu ha- vi büyük bir kara parçandır. Bu kara parçasının batısında Atlan. saniye gibi geçmişti. Atada daltik denizi, doğusunda İtalyanla- en küçük bir yorgunluk izi yoktu. Ben en çok Atadaki sıhhat ve hayatiyete sevinmiş ve ertesi gün | bütün dostlarıma Atanın daha pek uzun zaman muammer ola cağmı tahmin ettiğimi müjdel miştim. Sıhhat, nes'a ve kudret «scan © eşsiz varlığı bu tarihten iki yıl sonra kaybettiğimiz za. man bu isabetsiz tahmini acı acı katırladım. Haydarpaşada bekleyen emtea vagonlara konuluyor laydarpaşa limanında 80 kadar nicin bekliyen 20 m lira kiymetindeki sigortasız emri ein hava tahavvüllerinden koru. mak üzere vagonlara yüklemek i- çin Ticmret Odasında tacirlerin İş- ürakile bir toplantı yapılacağını yı Gumertesi günü D. D. Y. mümessillerinin de iştirakile ya- pilan toplantıda 10 gün zarfında mezkür emtlanm tahliye edilerek| vagonlara yükletilmesine karar ve. ilm rum: . — Fakat olamaz çocuklar... Bu akşam olamaz. Size söz veri. yorum yarın akşam. İstediğiniz- den âlâsı Onları iz Bu okşa olamizz! tekrarlıyarak bağlıyorum, Müthiş bir itiraz tufanı yük. sekiyor. En hâkim ses gene Muh- sin Niyazininki... .— Ben demedim mi size) Ce- mil evde yalnız değil. Canım he çıkar bundan? Biz halden an. larız. Hem onun arkadaşları de- #il miyiz? Görelim, minimini sevgiliyi görelim. Beraber içe Hm... Hangi devirde yaşıyoruz. bizden niçin kaçırıyor? Haydi yatak odasına... tahrik etmek İçin sö- diye — Evet, evet yatak odasına! O kadar gürükü ediyorlardı ki sesimi kendim bile güç duyu yordum. Hâdise istediğim gibi, fa kat istediğimden biraz süratle rın Libya müstemlekesi, simalim. de Cebelüttarık ve Akdeniz, ce- nubunda büyük sahra bulunmak. tadır. Bugün birçok noktalarına A- -İmerikan askerlerinin çıkarıldığı i çarpışmaların devam ildirilen Fransız şimal AF. rikası, başlıca üç kısımdan mü- rekkebdir. Bunlar da sirasile ba. tıdan doğuya doğru olmak üze- râ: Fas, Cezayir, Tunustur. Şim- di kısaca bunlar ve bunların ik- tısadi, askeri ehemmiyeti Üze- rinde duralım, Fransızların Fas müstemleke. si: Afrikanın batı şimalinde bu- Tunmaktadır. Şimalinde Akdeniz! ve Cebelüttarık boğazı, batısın da Atlantik denizi, cenubunda ik sabra, doğusunda gene) Fransızlara aid Cezâyir müstem- lekesi vardır. Fasın nüfusu 6.296.000 olup bunun ancak 237.000 i Avrupalı dır. Fasın arazisi 415.000 kilo- metre murabhat tutarındadır. tidir. Halkı başlıca ularak ziraat ve çobanlıkla meşguldür. Başlı. |em mahsulâtı: Buğday, arpa, yu- laf, mısırdır. Ayrıca sıvak ve Ak deniz iklimine has üzüm, porta- kal, limon, mandalina gibi mey- valar da yetişir. Burunda zeytin mahsulü de ol- dukça verimlidir. Yılda 60-80 bin ton zeytinyağı istihsal edilir. Fas bazı madenler bakımından da zengin bir memleket sayıl maktadır. Bilhassa burası fos fat bakımından çok zengindir. Fas toprakları altında yatan fos. fat ihtiyatı 110-130 milyon ton olarak tahmin edilmektedir. Bas- lıca ihracatı fosfattır. 1938 yi- lında fosfat ihracatı 1.447.000 tonu bulmuştu. Bunun 409.000 tonu İtalyaya ihraç edilmişti. Fasın ihracatında gıda mad. deleri, muhtelif Ocins karablık hayvanlar birinci plânda bulun. maktadır. İ Başlıca şehirleri: 257 bin nü. fuslu Kazablanka, 190 bin ni. fuslu Merakeş, 144 bin nüfuslu Fas, 83 bin nüfuslu Rabat, 75 bin nüfuslu Meknes sehirleridir. Bun lardan Kazablanka Rabat bi- rer limandır. l Fransızların Cezayir müstem- lekesi: Cezayir, Akdeniz kıyıla-| rında, Tunus ile Fas (arasında; bulunmaktadır. Büyük sahra da dahil (olduğu bhaide O arazisi 2.204.000 kilometre murahbaı, nüfusu ise 7.235.000 dir. Bu nür fusun 987 bini Avrupalıdır. Nü. fusunun büyük bir kısmı Berbe- rilerden ve Arablardan ibarettir. Fakat memleketin hâkimi, hiç şüphe yok ki ekalliyeti teşkil e- den Fransızlardır. Cezayir esas itibarile bir zira- at memleketi olup Fransanın ix- şesinde çok mühim bir rol oyna- maktadır. Başlıca mahsulâtı buğ- daydır. 1938 yılında buğday is. tihsalâtı 12 milyon kentala baliğ olmuştu. Diğer zira? mahsulâtır Mısır, at otu, keten ve zeytin tanesidir. İklim müsaid olduğu için bağ- cılık ve şarabcılık ta inkişaf hm. lindedir. Bilhassa şarabcılık Mas- karada, Medeyada, Mil'yanada ve Oranda çok ileridedi Cezayirin başlıca zsuginlikle- rinden biri de hurmadır. Aşağı! yukarı 5 milyon hurma oğarı #evcuddur. Yıllık hurma ihraca- tu 100 bin kentali bulmaktadır. Ce in mülem mahsulâtın- ik odasına;de de duruyor. giden dar koridora doğru koş.| kalım, esmer mi, sarışın mı? Bo- tum. İki elimi iki duvara daya- yu uzun, fakat ya rengi?... Ya şan yapmacık bir hiddetle el yarak ve ayaklarımı açarak yolu|çehresi?... Vay vay vay bu na'triği yakmağa çalışanlara doi kapadım. Bağırdım: — Durun, geçemezsiniz... Kim aldırıyor? Lâübalı ve sar- hoş sürü tekrar bir insan seli ha- lini aldı, Bir el ağzımı tıkadı, di- ğer birkaç tanesi kollarımı du- varlardan çözdüler. Bir kenara atıldım. Onlar gülerek, bağıra. rak kendilerini duvarlara çarpa çarpa yatak odasına saldırdılar. Başım zonkluyor. Kalbim çat- lıyacak gibi... Bir saniye tırnak- larımı avuçlarıma batırarak ken- dime gelmeğe o çalışıyorum ve sönra onları takib ediyorum. Muhsin Niyazinin sesi tekrar yükseliyor: -—— Tamam, işte tahminimiz ta. hakkuk etti. Çocuklar lâmbayı açmayın. Bu alaca karanlık da- — Açmayın, açmayın... — İşte Romeo dışarıda... Jü. Ücerevan ediyordu. Bu »ürati kış-'liyeti de burada... Işık az, gölge. güzel lâvanta... Duyuyor musu. muz? — Duyuyoruz, evet ruz. duyuyo- İcud zeytin ağaçlarının mahsulâtı 20 bin tonu bulmakta, dır. Tütün mahsulâtının 75 60 şı Fransaya ihraç edilmektedir. Kasablık hayvanlar arasında koyun mühim bir mevki isgal et- mektedir. Koyun sayısı 6 milyon kadardır. Yün ihracatının “ç 45 şi Fransaya gider, Başlıca şehirleri: 264 bin nil fuslu Cezayir limanı ile 201 bin nüfuslu Oran şehridir. Son ha- berlere göre bu iki şehir halen Amerikan askerlerine teslim ole | mus bulunmaktadırlar. | Fransızların Tunirs müstemles kesi: Tunus, gene Akdeniz kıyı sında Cezayir ile Libya arasında bulunmaktadır... Tunus, © gerek stratejik vaziyeti, gerekse ipti. dai kaynaklarının zenginliği bas mından mühim bir mevkii ha. dir. Tunus 1831 yılında Fransa tas rafından işgal edilmişli. Arazisi 156.000 kilometre murabbaı olup Jİ“ nüfusu 2.608.000 dir. Nüfusunun gin 214 108 bini Fransız, 94 bini İtalyan. dır. Turfus ta bir zi tidir. Başlıca mabsulâtı buğday: dır. Zeytine! te mühim bişi mevki işgal etmektedir. Tunus buğdayı, kalite itibarile dünya.ği Ç m t memlekes n mm en güzel buğdaylarından biriği'ar addedilmektedir. Tunusta omevsji, , miktarı 17 milyon kadar addedilmekterği dir. 1938 yılında zeytinyağı mahği ” sulü 30 bin tondan fazla idi. Tunus Misket şarablarile de meşhurdur. 1938 yılmda şarab mahsulünü O miktar o 1.976.000 hektolitre tutmakta idi. Mer'alarının bolluğu dolayısis le kasablık hayvanlar da o pek çoktur. Tunusun başlıca o madenleri Fosfat, demir, çinko, kalay bakırdır. Tunus fosfat istih; tında Birleşik Amerikadan son dünyada ikinci gelmektedir. Tunusun ihracatının bir kısmı İtal; gider. B sa askeri ve stratejik ehemmi ti haiz bakır, fosfat, demir gi madeni mahsulât umumiyetle talyaya sevkedilir... İtalyanlarımlı, «Montecateni» namındaki kamya teöstü, istimal ettiği fosfatın Sğİİ 50 sinden fazlasını Tunustan âHiİ bal eder. ii Tunusun dış ticareti, bill bu son yıllarda gittikçe inkişaf etmektedir. Bu hususta Fran: sayfada) ir orospu için. Dakikadan dakikaya faz) atıldım. Bir anda dört beş ki saim tuttular ve lâmba N Bu levhayı ömrüm oldukça d 'i Avrupalıdır, ki bunun ğü bs yo. be ? m Mira. ki içim duk, İm Mihsii — Bu akşam onun serefine İ.| nutamıyacağım. Karyolanı i e gre pey İsale hama kaca snap emre Kaba kraliçesi olacak, Haydi elektriği! nu sırtma geçirmişti. Sapsarı idil,” açınız, yaşasın kraliçemiz! Fakat her şeye rağmen başın. — Yaşasın! imdik tutuyordu. Her zamankği ** Odaya atıldığım zaman bir al-| gibi mağrur ve her zamankinden <Ü kış sesi yükseliyor ve üç dört kişi|daha güzeldi, Gözleri kala: bare birden kapının yanındaki elek-| mrasında beni arıyordu. ) trik düğmesini arıyorlardı. Odayı dolduranlar sahte: bigi) b — Çocuklar çıkın dışarı! diye| haya duygusu içinde eline iile gezi bağırdım. Çıkın diyorum size ..İçen bez parçası ile yarı buçulglari — Çıkmıyacağız, neden cıka-| örtünmeye çalışan, biraz mahojak cakmısız! O davetli ize biz de|cub, fakat daha fazla erman n davetliyiz! zavallı bir sokak kadım görmeğiiuil — Cemile ne oldu böyle, satı.| ye hazmlanırlarken tamamile aki PU Vk bir kadın için nerede ise bize|si bir manzara ile karşıla silâh çekecek... lardı. Bir tokat yemiş gibi Karanlıkta kimin olduğunu|birden sustular, İçlerinden tahmin edemediğim bir ses tek-| kısmının hayroti iki katlı idi " rarladı: (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: