Kırım Hamı ayağa kalkıp tat:lmaklığa yakım birinin ardındaki-| dahi vezir olup ( geçinişlerini u- ne “İşte Patrona yoldas çıktı. nutmazlar mı sanursın? h tathı gülümsedi: — O halde sefer hususuna hu- zuru hümayunda fatiha okuya-İ ğini kulakları ovuldaya ovuldaya| lardan birinin omuzunu Sadrazam dahi yanında!» dedi. hım ve Halil ağa dahi ovada hil-İ duydu. at giysün. | Bir ihülâlei elini kaldırıp yük- Urlu başını eğdi: jsek sesle söyledi: — Ahsen olur. — Urlu yoldaş dahi andadır. Sadrazam da ayağa kalkmış. | tı, kapıda duran çavuş başı ağa-| ya seslendi: — Baka çavuş başı ağa. Çavuş başı koştu. Mehmed Pa- şa sesi titreyerek emir verdi: — Muhafızlara söylen, sarayı bhümayunadek alayımızı tekib ey Tesünler, (Meclistekilere döndü) buyurun benim efendilerim, sara yı bümayuna varalım ve şevktlü padişah huzuru şerifinde fatiha okuyalım! Çavuş başı dış merdivenlere seğirterek muhafız zabitlerine seslendi: — Durman ağalar, a; meclis erkânmı sarayı hümayu- na kadar isal eylen. Vezir (osarayı (o avlusundaki muhafızlar sıraya dizildiler. Dış kapılar ardından şakır şukur sürgülendiği için dışardaki ihü. lâlci kalabalığı olduğu yerde kal muıştı. Birbirinin omuzları üzerin. den başlarını uzatarak demir par maklıklardan saraya (gideceği söylenen alayı seyretmeğe başla- dılar. Kalablık arasında elleri ve du. dakları titreyen köse bir adam önündekilere sordu: — Saraya mı gidecekler? — Beli, saraya gidecekler imiş. İhtiyar daha sokuldu, demir parmaklıktan bakmak istiyordu, fakat önündekileri acamadı. Par- — Beli, vezir olacaklar imiş! | — Vezir mi) ! —Ya, ne sanurun? Anlar Köse adam önünde konuşan. telâşla sarsaladı: — Patrona Halil avluya çıktı m? Öteki aksi aksi döndü; — Gözünü eyu aç. Elbet çıktı. İhtiyar syaklarmın ucuna ba” sarak sz daha yükselmek istedi. (Arkası var) SON POSTA «Son Posta» nm “>. romanı: nı kavuşturmuş, başını dayamış arkalarından bakarken| ğını duymuştu. Hiç süphe Semahat, onları yaşlı teşyi etmişti. Semahatin ba bali ona ne kadar dokunmuşaa, Gö. nülün, bembeyaz rikulâde güzelliği o derece başı- Bı döndürmüştü. Genç kız, he İmen bir fırsatını bulmuş, yavaş ça: — Beni nasıl buluyorsun sev. İgilim! demişti. Kendimi sana biraz daha beğendirmek için bü. İtün bunlar. He İdansetmiyeceksin değil mi? | Hâlâk Semahatla meş. guldü. Neş'esi k bir durgunluk çök Semahatin gelmeyişi bir iyi olmuştu; Gönülle, baş basa kalacaktı, lâkin, onu müteessir ve yalnız bırakmak ta rikkatine dokunmuştu Eniştesi, akşam ye- meğinde fazla kaçırdığı için bir hayli o sarhostu. Mütemadiyen, gülüyor, söylüyordu. Teklifini kubul edip içmediğine pisman olmuştu. İspirtolu kafa, düşün- celeri bu kadar büyütmez. Ken- dini tamamen kaybetmeğe, dur. madan Gönülün kolları arasında idönmeğe karar verdi. Caz, bir tangoyâ başlamıştı. Oturdukları dakikadan itibaren, genç kız dansetmek için gözünün içine ba kıyordu zaten. Kalktılar. Kallarının arasındaki bir tüy İkadar hafif ve taze vücudu göğ- süne baslırdı. Çiftlerin arasına karıştılar. Genç kız, mes'ud ve bahtiyardı. Zaman zaman göz. lerini kaldırıyor, sevgi dolu na- zarlar birbirini buluyordu. — Bu gece öyle mes'udum ki Vedad!.. Fakat sen durgunsun! Bu durgunluk ssadetten ikulâdeni — Ye ben.. ya ben. bak ker- tuvaletile ha-| Onu bahçe kapısında, 'kolları-| kes bize bakıyar. 153 Korkuyorum, kapıya| başkaları ile de dansedeceksin! Buna tahammül edemem.Ablasile gördüğü an, kalbinin parçalandı-| eniştesi de kalkmışlardı. Enişte- yok,!si, çiftlere çarpa çarpa, tanıdık- gözlerile |larna âşinalık ederek dönüyor.| | idu. Yanlarından geçerken; — Hanım, dedi, na, Şu- gunlukla gençlik kucak kucağa. Gülümsiyerek uzaklaştılar — Birbirimize o kadar yakı: şiyoruz ki Vedad! Herkesin gö- v bizde.. öyle gurur duyuyorum Musikinin tat ahengi içinde, kendilerinden geçmiş, mütemadi- yen renk değiştiren ışıklar altın. da, göz göze, birbirlerinin nefes- lerini emerek dönüyorlardı. Danstan sonra büfeye ler, — Sen ne içeceksin Gönül! — Een hiç içki içmedim şimdi- ye kadar. amma, sen ne İster. sen onu İçerim, — Sana bir bardak viski ik- ram edebilir miyim! Genç kız, şuh bir (o hareketle raya bak, san'atle güzellik, ol:| geçti- | a — Lütfedersiniz üstad! | Bardaklarını çarptılar. —Sevgimize Vedad!. Gönül, daha ilk yudunıda, yü. zünü buruşturarak, başını sallar“ ken, Vedad bardağını çoktan bi- İtirmişti. İkinciyi istedi: — Çok içiyorsun, Jolursan? Genç kız gözlerinin içine bak- lı. Sonra nazarları, bir heykel ka dar muntazam vücudu kucakla- dı. Gözündeki, kafasındaki âlem değişmişti birdenbire.. Gönülün güzelliği gözlerini kamaştırıyor- du. Çıplak omuzlarına dökülmüş saçlarını koklamak, nar çiçeği rengindeki taze dudaklarım öp- mek ihtiyaciyle kıvranmağa baş i kamıştı. Caz başlar başlamaz, tekrar İbirbirlerinin kollarıma — atıldılar. Vedad, doktor Muhittinin tavsi" vesini hatırlıyordu, fakat, ken dinde öyle hafiflik ve rahatlık hissediyordu ki.. sanki ayaklar! yere basmıyordu. Bir hayal dün. gibiydi ya sarhoş kollarmı yana açtır yasında li. (Arkası var) Kapah zarf usulile eksiltme ilânı Antalya Vilâyet Encümeninden: 1 — Bi meye komulam iş: LAnlalya. danavcat yolumun 75-4-000—89 5.000 Wilomeireleri aram kamirakı “*masiye İsi: A — Keşii bedeli (17,510) ira (56) kuruşlar, 3 — Bu işe aki şarleame ve evrik şunlardır; AP Kaşil, B) Husesi, fenni şar'nanıe, C) Grafik, D) Şarimame, E| Mukavelename (bu evraklar müdürlüğünde görüebilir.) 4 — Eksilime 16/10/942 tarihinden vilâyet encümeninde ve Anla'ya nafi” Mübanen 10/11/912 tarihine rastlayan Sah günü saat 15 de Anlalyada vüğyet encümeninde yapılacaklar, 5 — Evsiitme kapalı zarf usulle ve vahidi fiat üzerinden yapılacaktır. 6 — Taliblerin 2490 sayılı kanunun 32 nci madllesinin tarlfakı dairesinde bamrim edreskleri, teklif mektublarını Mwyyen güne sizi 15 6 kadar vilâyei mükimına vermiş veya posla İle göndermiş olmları Yizımdır, 7 — Esilkmeye girebilmek için 131 4 ra RO kuruşluk muvakkak temissi yatırmaları ve bımdan başka aşagıdakiveyikaları ibraz etmeleri şarttır. 1) Bu iye girebilmek İçin malla müğüriyeği ehliyet komisyonundan ab muş müteahbdilik vesikası, 2i Cari seneye sid Ticaret Odam veskasi, 1891) KALA li