lan selâmlığın büyük odasında idik, bürası ayni zamanda salon vazifesini de görüyordu, Orteda yuvarlak bir masa, etrafında san dalyalar yemek zamanına maun. tazırdı. O tarihte Türk evlerinde caki usul ile sofra kurulması mumi idi. Yerde mindercikler, or tada açılır kapanır bir iskemle, üzerinde bir sini, onun üzerinde bir çorba kâsesi yahud bir ye- mek tabağı, herkesin önünde bir kaşık ve birkaç dilim ekmek, bir peşkir, sofra bununla tamam ol- muş bulunurdu. Hattâ çatal ko- nulmaz, su istiyenlere tek bar- dakla ötede duran surahiden su verilirdi. Yalnız büyük evlerde bu iptidai şark usulile şarb sof Tası arasında bir mütavassıt şekil bulunmuştu, yavaş yavaş yeni bir usul aranıyor ve bu da yukarı ta- bakadan başlıyarak cemiyetin daha aşağı saflarına iniyordu. Bizim evlerinde bu muta vassıt usul tatbik ediliyordu. Yer de değil, sandalyelerde ve bir masa etrafında toplanılıyordu. Herkesin önfinde bir iki tabak, Şatal bıçak, bir bardak vardı; ye wek masanın ortasina bırakılı - Yordu. Bir aralık emre muntazır bir vaziyette duran genç uşak Os - man Kerim Behçet Beyin bir işa. retine tebaiyetle onun yanına Yaklaştı. Büyük Beyefendi yavas sesle ona bir emir verdi, sonra ilk önce Cemal Bıyin. sonra ho. <a Salih Efendinin yüzlerine ba- karak: — Efendim, ikbal buyu- rurlar mı) Dedi. Bunun mânasını Cemal Bey: iz, dedi; hoca Sa- diyerek başından © İğa meze koyarak büyük Beyefen | vıklı fesini, arkasında, cübbesini! Sıkardı, biraz evvel Affanın © dasmdaki kılığına girdi. On dakika sonra genç uşak sman daha evvelden hazırlar. Miş olduğunda şüphe bulunmi - yan büyük bir gümüş tepsi ile, , Mezelerle dolu rakı takımını ge- ye HİKÂYESİ ATIR tirip kenarda duran küçük bir masaya yerleştirdi. Affan omuzu omuzuma doku- nacak kadar yanıma sokulmuştu, kulağıma fısıldadı: — Dikkat et! Dedi. En önce Şevket Kemal Bey kalktı, bir kadeh doldurdu. üze- rine su İlâve etti, bir kücük taba. İdiye gitti: — Efendimiz! Dedi, herkesten evvel siz lütfedersi - Diz Affan: — Gördün mii, dalka- yukluğu!.. Dedi, sonra daha yak: laşarak ilâve eti Demin bü-! yük babamın davasına dair söyle. diklerini dinledin, bir şeyler an.! ladin mı? Başımla; — Hayır! Dedim. — Ben de anlamadım, dedi: amma anlaşılan tek bir hakikat var. Bu adamın bir yamen tilki olduğunda şüphe yok. Büyük be bamın, büyük annemin bütün İş lerini eline almıştır. Ne fırıldak- İar çeviriyor, orasını bilmem. Bil diğim bir şey varsa o da sonun- de bize avucumuzu yalamak ka- lacak... Kerim Behçet Bey ilk kadehi! vuvarladıktan, dudaklarını dikten sonra Affana baktı, o da sustu. Hoca Salih Efendi teklif bek. lemeden rakı tepsisinin başında duruyordu. Onun üstüste iki ka deh içtiğini, muhtelif o mezelere çatal battığını gördüm. Sonra doğrularak: — Beyefendi haz - dedi, Allah ömürler ver-| sin. Bizleri ihya ediyorsunuz. Ce-| mal Beyefendi de inayet buyur- sa da bize biraz kanun dinletse-| ler... Neş'e tamam olacak. Herkesin emeli bu idi amma Cemal Beye böyle bir teklifte bu lunmağa cesaret edilemiyordu Bu zarif adam hiç tereddüd et- meden: — Affan Bey! Dedi, ka- nun nerede?... Affan fırladı, biraz sonra ka- nunla geldi ve onu Cemal Beyin dizlerine o koydu; & mızrabları, yüksükleri eline verdi. Cemal Bey Kerim Behçet Be- Beyefendi, dedi: .İsonra gözlerinde bir baygmlık SON POSTA kış geçirdikten sonra atlattı, fa- kat ihtiyat eder. Ancak bir ka. deh rakı ya içer, ya içmez... Peşrevden sonra Şevket Ke * mal Beyle ufak bir fıskostan sonra bir şarkıya başladı. Şevket Kemal Beyle beraber pek pesi sesle şarkıyı okudular. Bu şarkıyı ben de bilirdim: Hiç seni sevmiyeni o sevmede lezzet mi olar.. Ben de dayanamıyarak kendi kendime mırıldanıyordum. öte İden Kerim Behçet Bey farketti — Aferin, Halid Bey!.. Dedi.| A G3 Affan Bey oğlunuzdu çok kabi. liyet var. Bu son günlerde niha. vend peşrevini çalmağa başladı. Bir yandan da nota öğreniyor, fakat nota ile çalmak (başkadır. ona her san'at sahibinin ken, duygusundan, kendi çalışından bir çeşni, bir ahenk vermesi yine İbaşkadır. o Müsande ederseniz ben de nihavendle başlayayım da Affan Bey dinlesin... Sonra kanunu tıngırdatarak ilâve etti: — Kanun kolay görü nür amma hakikatte hiç öyle de ğildir. Hele âleti kurmak en zor bir iştir, Tellerin şurasına burasına do. kundu, anahtarların — birkaçını gevsetti, bir kaçını sıkıştırdı. Sonra başladı: İlk önce bir tak- Biraz daha sesini işitir... Ben cesaret edemedim. Zaten sesime güvenecek halde değil . dim. Affan beni dürterek: — Ye fimek yense de, sıvışsak!.. Diyor. du, * Onun bu arzusu tahakkuk et- mekte gecikmedi. Yemek bitti, biz izin alarak hareme geçtik. Annemle bana bir odada iki ırlanmıştı. Kasnak iş i yorganlar, lavanta ği kokusile keten çarşaflar, bir küçük masanın üzerinde lime nata surahisi, bir tabakta badem kurabiyeleri, bir küçük kâsede çevirme, iki küçük gümüş ka - ık... * Kevser Hanımefendi kibar) Türk ailesi ikramının en müstes- na tezahürlerile bizi iz'âç edi- sim Hoca Salih Efendi yine fırla. dı, üstüste, dolu dolu iki kadeh daha “içti, birkaç mezeye daldı, Sevket Kemal Bey kendisi içme. den evvel Kerim Behçet Beye İbaktı: — Efendimiz, bir tanecik daha?... Diye sordu. O: — Ya- rım.. Dedi. Taksim devam ediyordu. Hoca Salih yine kalktı, oturduktan yordu. Pek güzel bir uyku ile sabahi 17 Birinciteşrin 1) Birmekeşrin taralı bilmecemizde #ağıda yazılıdır. Istanbulda bulunan a, Kuyurularımızın hediyelerini Pagartesi, Perşembe günleri öğleden senra bizsal <darebanemizden almaları Mizumdar. Taşrada bulunanların hediyeleri pos'a e adreslerine gönderilir. Bir şişe kolonya İstanbul Kabataş lisesi yınıf 3 talebe, sinden Salâhatlin Uğur, Bir elişi kasteti İzmit orda okun Emet A/A dan 1139 Hacer Coşkun, Bir Atatürk tablosu ermk > Hsesi sunul S/A dan 609 Cahid Toros, Diş Fırçası (Son Postu Hatiralı) Karadeniz Ereğilej Yeni mahalle cad. desi 15 numuruda Muzaffer Bülbül, Zon guldak askeri posla 3212. emir subayı! önyüzbaşı Oğur oğlu Tanjı, İstanbu Cağaloğlu erkek ora ozniu sın/ */A an $53 Naci, İslanbal o Yenimahalle 3 üncü sokak Yanıkses çıkmazı 19 mu, marada Selma, Diş macunu | Biç ilkeksi talebesinden Güzin Gü. leş, Denisli Belediye karyu Alibey ev. leri 10,li numarada Nevval Abazaoğlu, gördüm ve dikkat ettim; bu bay- gm gözler etrafı dolaştıktan son ra hep gelip Affanın yüzüne di- kiliyor ve orada duraklıyarak gecikiyordu. Affanın sinirlendiğine dikkat ettim, bir aralık: — Herif de. di; yüz bulsa sulanacak. unu daha anlayacak yaşta de | Samsun (Hususi) — «Yardım gilsin. sevenler Cemiyeti» halkevinde Affan bu hususta aldanıyordu. muhtaç mekteb talebelerile halk Bende de bir mekteb hayatı ve|tan birçok kimselere giyimlik iç| ondan alınmış türlü türlü bilgi. | eşyası tevziatına başlamıştır. Bil.| ler vardı. Ses çıkarmadım; Af - hassa mekteb talebelerine siyah İfan iskemlesini çevirdi, Hoca Sa:|önlük tevzii işi muhtaç yavrula. lih Efendinin gözlerinden (kaçı-İrın ailelerini çok memnun bırak- narak beni kendisine siper yaptı. | mıştır. Cemiyet yakında fakir Peşrev başlamıştı. Cemal Bey | halka odun ve kömür de tevzi e peşrevin yalnız iki hanesini çal-| decektir. dı, sonra yavaşça Şevket Kemal! Henüz bir yılı bile doldurma- Beye eğilerek bir şey söyledi. Kü|mış olan cemiyetin kuruluşundan cük damad Bey Cemal Beye bir| beri müsbet birçok mesaide bu- buldum. (Arkası var) il İstanimi Cağaloğlu kz orin ozku saf 2/B den 343 Nuran Kaygın, İstanbal 44 üncü ieuket sınıf 2/B den Meral Güreli, Büyük muhtıra defteri Bafra Frengi mücadele başkütibi Şev, kot Ergenekon oğ'u Başar Ergenekon, Hayrabolu Belediye Meelisi azası (Alİ Saygılı kıri Sehri Saygul, İstanbul Sa. maya Arabkuyusu 4 mumarada Farak Yümüyen, Küçük muhtıra defteri Zile Onmilierbir mahallesi 5 mumara. da Rüştü Günal, Eskişehir Hee sef 4/C de 1903 Refik Seymen, İstanbul Sişii Osmanhey Rumeli caddesi 64 m, manalı Nuretlin Pelcan, Albüm Adıyaman hususi muhaseb: lahsil memara Alâetün kızı Nevin Gülen, An, kazanan oküyucularımızın İsimleri m 5 bilmecemizde k p— Küçük okuyucularımız Gazetemize gönderilen bilmece mektublarının üzerine bebeme. , bal (Bilmece) kelimesinin ve $ bilmecenin çıktığı tarihin ya. $ zılması lâzımdır. Bu Kayıdlara rlayet edilmeden | gönderilen İ mektublar kur'aya sokulma İ maktadır. Ni yle Kokulu saban (Son Posta Hatıralı) Palirne ise seni 4/C de LIGR İhsae Adalı, Balikesir tise orta kasım 3/0 der 1940 Erdoğan Üner, Kastamonu pos? telgraf şefi Hikmet Fırat km Sevi Pırak, Alüminyom bardak (Son Postu Hatiralı) Ankara Maarif Vekile o Muhasebe Müdür Muarini Mehmed Al Gürler oğlu Muammer Güran, M üncü okul snf 5 ten 132 Neriman, İstanbul Çen, beriitaş Peyihame ondelesi 33 mamam, da Nimet Ayna (Son Posta hatıralı) İstanbul Merkez postanesi havale şe, ft Zihni Özerden elik Leman Özerden, İstanbul Samatya Arabkuyusu 1? ww, marağa Mali) Erginaip, İstanbul 5 önel ilkokul snf 4/A dan 98 Türkân, Kitab Çanakkale Alalğrk mahallesi Mahke, me sokak 24 mumarada Bigi Tekiz Alaşehir belediye fen memuru Al oğlu Sedad Akün, Tekirdağ Namik Kema okulu karşısı ŞMa sokak B tvwmarada. Hikmet Eren, İmit Fethiye caddesi # »umarağa İsmalı Ekmen, İstanbul Be, s#iklaş 24 üncü ilkalmuldan Munazez Çam, İstanbul Fafih Sarıgüzel Mülemed m, kak 43 mermaradı Naci Çalış, Kartpostal Alpalin ilsökel sınıf 1 den 45 numa, kara Işıklar caddesi Kardeşler apartı, |ralı Gülay Yalaç, Kekişehir Ülkü okulu man birindi kat 5 numarada Ayşe Pı.| sın 4 den 137Yedad, İstanbul Sullanadı kadeh doldurarak verdi. Affan|lunan cemiyet mensublarınn bu bana dedi ki: — Cemal Bey mü-| insani yardımları muhitte teverrimdir. Hattâ Mısırda iki vanla anılmaktadır. lam İstanbul Fatih Büyük karaman cad| mej Akbıyık Hisar sökük 2 wamarada 49 numarada Rabiye Mtameğin | Şasi a ai