e e Kevser Hanrm elini odamın ka- pısına doğru uzatarak içeriye gi- ren sekiz yaşlarında bir kızı ba- na gösterdi: — Bak, Halid! de- di; sana bir kardeş daha... Sa lime ablanın kızı, iye. Ben ilk önce Naciyeye, sonra annemin yanında oturarak yavaş len genç ve güzel kadına bak - tım. Salime abla ancak yirmi beş yaslarında saz i saçlı, sarı ve iri gözleri pek tatlı bakışlı, büyük annesine çok ben riyen bir kadındı. Kevser Han: - rn vefat eden büyük kızından mış olan bu kadın ile kızı Na ciye arasında hiç bir benzerlik yoktu. Naciye cız, esmer, sekiz ya- sında olmasına rağmen serpile - miyerek kavrulmuş bir kızcağız idi ki ilk görüşte insana merha meti andırır bir duygu veriyordu. Bana sokulmadı, benim de göz- lerim onda tevakkuf etm: ha ziyade annesine, Salime ab * laya, bu güzel kadma gülümsi - yerek baktım, 6 da bana gözleri- pin okşıyan bir ifadesile bakı - yordu. Birden, Kevser Hanım Affanın a bırsızca: — Bu oğlan nerede aldı? diye ellerini oçırptı: — Kız! 1.. diye emir verdi. Hemen içeriye bir cariye gir- di. Bu demin Nevber adile hitab edilen kız değildi. Ancak yiri bes yaşlarında, esmer güzeli, ça- tık kaşlı, mevzun endamlı (o bir Çerkes kızı, o tarihte İstanbul ve İzmirin büyük evlerinde pek çok emsali görünen ( halayıklardan biri... Biraz evvel gördüğüm Nev berin asık suratına mukabil bu kız bana pek tatlı göründü. Eğer bu evde ilk defa sevdiğim sima- ları sevgi duyg sıralamak lâzım gelirse başta Kevser Ha - mm yengeyi, Salime Hanım ab layı zikrederek üçü derece- de Dilberi kaydede: m; fakat bu tasnif biraz sonra daha başka bir tertibe girdi. Kevser Hanım Dilbere: — Af- sesle konuşan Salime abin deni-| Jâği İ bedbaht Sürur ile veda AK HATIRAL LE Mİ SE GN fan nerelerde acaba? diye sor -| duktan sonra emir verdi: — Ba na Zarif ağayı gönder! dedi. Bir dakika sonra Zarif ağa girdi. Biz İstanbulda Sar evinde iken babamın minde ancak on sekiz, larında bir kölesi vardı ki erkek- nez' edilmiş zavallılardan biriydi. Babamla beraber biz he pimiz ona meftun idik, açık ha) beş renginde, uzun ve ince en damlı, cl cıvıl zekâ parıltılar! rile ışıldıyan baygınca gözlü, kı vircik ve gür kaşlı olan bu güzel| oğlan afvetmiyen bir hastalığa müptelâ olunca biz yaz için İh-| açhanebaşı Si İsaniye sayfiyesine naklederken| Zavallı demek doğrumu idi o da Gureba hastanesine gönde- rilmişti. Bir aralık (Oo yaz sonuna doğru babam beni ağabeyimle beraber hastaneye ( göndererek etmeğe yollamıştı. SON POSTA takib etti: — Zarif! dedi, selâm- lığa çıkarken Mecbur bacıya söy le, çocuklara kahvaltı hazırlat sın da Arnavud Süleymanla tep- siyi onlara göndersin. Zarif hakkında hemen duy - nüşünde beraberinde £ getirdiği haremağasının, Refik ağanın ta- mamile zıddı olması... Refik ağa hilkatin kendisini en kara bir renkle boyamakla iktifa etmiye. rek ne kadar çirkin olmak mü künse o kadar çirkin yaratlığış ve bununla da kanamıyarak-çi çek bozukluğile bütün çehre: kalbura çevirdiği bir zavallı > Herkeste uyandırdığı bir ürper menin öcünü herkese karşı hı - şım, hiddet, gazab, hattâ kin ile almak için fırsat arıyan Refik a- ğn bütün konak halkının, hanım ların, uşakların, kızların, ve ber- kesten ziyade çocukların bir ne- “İkadar büyüm .) Mutfakla selâmlık ğuran genç zenciyelere nezaret etmekle meşguldü. O tarihte İz- mir evlerinde fırın ekmeğinden ziyade evde yuğurulmuş ekmek. lere rağbet vardı. Bu ekmek bi- rez sert kabuklu olmakin bera. ber fırmın iyi bir saatinc tesadüf eder de iyi pişmiş olursa, hâlis buğday unundan yıplmış oldu - hu | SP İğundan çok daha leziz olurdu; pişkin ve kabarık olmak sartile Mecbur bacı, Zarif kendisine Kevser Hanımın emrini anlatır - ken gülen gözlerle bana bakıyor du ve İzmirde bütün sonradan gelen Çerkeslerle Arabların türk çe öğrenirken taklid ettikleri İz- mir şivesile: — Naha yavrum. Allahın birliğine emanet!.. Ne « Garim nere -| deyse Affanıma yetisecek. Ben onu görmiyeli ne kadar oldu? | Daha dün diyeceğim geliyor. arasında bir ittisal vazifesi gören bir dön- me dolap vardı ki o zamanın bü- tün evlerinde selâmlıkla haremi ayıran bu dolap bizim selâmlığa geçmemize müsaade (edemezdi elbette, Gerçi bu dolap vasıta - sile baremden selâmlığa geçen kızlardan, selâmliktan o hareme Savfn 4/x OR | Levsky takımı dün geldi, yün Beşiktaş la karşılaşıyor EE Hâlâ bugün onu düşünürken | yüreğimde bir sızı duyarım. İşte| vi düşmanı mesabesinde idi. Her Kevser Hanımın Dilberi gönde -İkesle beraber onu ben de sev - rerek celbettiği Zarif ağayı ka-|mezdim, vâkıâ sevmemekle be pının çerçevesinde görünce bir-|raber bunu ona karşı belli etmez den Sürur dirilmiş de orada kar-!dim. O da elbette kimseyi sevme- sma çıkmış zannettim, o kadaridiği gibi beni de sevmezdi, #m- görünmeyişine sinirlenerek| ikisinin arasında gözlere çarpan bir benzerlik vardı; az kaldı: Sürur! Sen nereden çıktım? diye bağıracaktım. Ona bakarken gözlerimle san ki yanaklarından öptüm, o da bana sıcak bir nazarla baktıktan sonra hanımının emrini telâkki! etti, Kevser Hanım diyordu ki: | Zarif! Affan mutlaka selâm-| lhkta odasındadır. e Kitablarına, İçalgısına o kadar dalmış olacak İki misafirlerimizin geldiğinden haberi olmamıştır. Halid Beyi a.) onu Affan Beyin yanına götür,| iki kardeş tanışsınlar, sonra bu. raya gelsin, teyzesinin elini öp-| sün. Ben ayağa kalktım ve ihtiyar- «ız bir hareketle Zarif ağanın, benim acısını hâlâ unutmadığım Süruruma bu derece benziyen gü zel habeş gencinin elini tutarak odadan çıkmağa (o hazırlanırken | ma o da bunu bana sarahatle belli etmezdi. Bu Refik ağanın dedemin konağ#mda bıraktığı bir acı hatıra vardır ki onu da ay- rıca hikâye etmelidir. İşte Refik ağa ile Zarif ağa arasında bu tezad beni ikincisi- ne hemen ilk görüşte cezbeden sebeblerden biri oluyordu. Zarifle beraber odadan çık - tık, o benim elimi bırakmıyordu. Merdivenleri indik: — Mutfağa uğrayalım da büyük hanımefen- dinin emrini Mecbur bacıya söy- Hiyelim; dedi. Mutfağa uğradık, Mecbur ba ciyı bulduk. Mecbur bacı uzun boylu, gövdeli, epeyce yaşlanmış, şiş - kin karınlı, serha şerha çiziklerle sarkık yanaklı, fakat hâlâ hiç bir eksiği olmıyan beyaz ve ka vi dislerini gösteren güleç yüzlü bir kadıncıktı. Mutfakta fırma Kevser Hanımın tekrar sesi bizi! gönderilmek üzere ev ekmeği yu. küyeler de yok değildi amma Biz Zarifle bahçeye çıktık. Bü yük, fakat tek tük ihtiyar ağaç lardan başka loşluğuna bir neb- İze neş'e verecek yeşillikten mah- rum olan boş bir bahçe... Zarif bana uzakt bir tavuk kümesile bir güvercinlik gösterdi: — Kü- çük damad beyefendinin tavuk- larile güvercinleri işte burada - dır, Başka bir gün onları gezdiririm. Bak ne güzel hay - İyancıkları vardır, dedi. İ Sonra cebinden bir iri anab- tar çıkararak bahçede küçük bir kapı açtı. Ve ilâve etti: — Bu a nahtarın bir eşi küçük beydedir. Selâmlığa giderken kapıyı o a- çar, sonra gelirken gene o kapar, fakat dalgınlıkla belki iyi kilid lemez diye arkasından ben her ,İvakit yoklarım; dedi, geçen uşaklardan bahseden hi -| *| Bulgar Levsky takımı dü Bulgar Levshy takımı şehrimizde ya takımı ile 0-0 berabere kak dık. Kral kupası maçlarında ize Slavyayı 5.0, Varnanın o Titeha takımını 4-0, Makedonya takı mını 3-0 mağlüb eden takımımız olarak bu seyahati (o yapmakta-!bu maçlarda en parlak neticeleri İdır. Takımla beraber dört gaze-|almiştır. İstanbulda & yapacağı" İteci ve birçok seyirci de beraber | 1 maçlara lâyık olduğu chem- | iştir. Bütün kafile 41 kişiden | Diyeti veriyoruz. ibarettir. Kafilenin reisi Bay Re-| (Bu güzel şehri bu fırsatla zi coftur, klüp umumi kâtibi Bay Yaret ettiğimizden dolayı cidden bahtiyarız. Bugün Beşiktaşla karşılaşacak olan Levsky şu kadro ile sahaya çıkacaktır: Alaef - Zografof, Petkot - Gör .. bah şehrimize geldi. Bugün ilk | maçını Şeref sahasında (Beşik. taşla yapacaktır. Misafir Bulgar takımı 19 kişilik bir spor kafile İ Asyançin ile takımla beraber an.| İtrenör Pançef te şehrimize gel mişlerdir. Klübün umumi kâtibile görüş- 7 Asyançin bize takım giyef, Radef, Stamboliyef (kap- akkında şu izahatı verdi: tan) » Svetkof, Spasof, Laskof, , Re Levsky Sofya spor tari-| Belokapof, Sinemof. den zengin bir isim taşmal-| Şu kısa izahattan anlaşıldığı. r. Levsky hem şampiyonayı,|na göre misafir takım derli top- hem de kral kupasını kazanmış. fu futbol oynayan bir haldedir, tır. Klübümüz basketbol, voleY-| Uzunca süren bir yolculuktan CArkam var) | yolda kadınlara bile yer ver miştir. Levsky'nin futbolda aldığı ne- ticeleri şöylece hülâsa oedebili- İriz: Viyana takımımı 3-2, Rapi 20 yendik. Zağrebin Könkordi İnönü, Türk birliğinin ta kendisidir sonra bugün yapacağı ilk maçta alacağı neticeyi merakla bekle- mek lâzımdır. Beşiktaş yapacağı maçın bemmiyetini müdrik olduğu İbugünkü oyun herhalde caz Tacaktı İmer Resim « o.