3/2 Suzfa «Son Posta» mın tarihi teftikamı — Bilüriz, bilüriz aslanım. Merdsiz, bir yiğitsizkim bu ci - handa «menendiniz» bulunmaz. Amma, Patrona dahi az «kap * lan» değil imiş. — Anı size kim söyledi? — Her yanda öyle derler! Urlunun yüzündeki ( çizgiler ciddi manalar aldılar: — Baka Çelebi, her denilene inanılacak olsa idi Âsitane (1) kaldırımlarındaki çomarları «as- lan» bellemek lâzım gelür idi! —ı,. — Am âdem mi sanursız? Esircinin gözleri parladı. Ağ- zından lâkırdıları boğazını zor. hyan ıslığa benzer seluklar gibi çıkmağa başladı? — Mademki öyledir, ya, ne. den «kedi» ölüsüne itibar eyler ve bu lüşeyi bertaraf eylemez - siz? Urlu bir kahkaha bastı: — Neden anın murdar kanı ile pâk ellerimizi boyalım ve kan Iu olalım? — Amma o Söyle demez imiş! — Beli, fırsat bulur ve gücü yeter İse yapsın! —Yok aksine alman ve hilâf an; laman sultanım. Biz ww mutlek! katleylen dimeyüz ve bu denlü © nesneyi hatırımızdan dahi geçir- meyüz, Patrona Halil bir başka suretle ve sühuleti ile ortadan «yoğ» etmek var idi. Urlu dikkatle gözlerini açtı, acele acele sordu: içedür? ie barışup #sarayı| hümayuma getürebilür mi idiniz? Urlu yerinden bir karış sıçra- | dı: İ — Saraya mı dersiz? | — Beli, sarayı hümayıma. — Anda cellâda mı teslim & dilecektir? — Ol zaman görür ve anlar. mz sultanım, : © Urlu kaba kaba güldü, güler. © ken silâhlığı «bop hop oynu - — Bizi dahi bile mi7? Esirci bir elini kaldırıp gözle rini fincanlaştırdı: — Haşaa.. Ne mümkün? Az sustular, ikisi de düşünü yordu. Şüca Çelebi gözlerini kak dırda: kendilerini oradan dinliyen biri mi vardı? Bir defa yan odayı sandık © dası gibi kullanıyorlardı. sonra odaya cariyelerin de girdiği yok- tu. «Daye» kadın girmiş de ka- ranlıkta perdeye. çarpınıs dese, İbuna da gecenin şu saatinde b sebeb olamazdı. Şu halde? Şu halde Urlu ile ne konuştuklarını! keyi: dinleyip öğrenmek istiyen o biri mi vardı? Kendi evinde bir ca. sus mu bulunuyordu? Şüca Çelebi acı acı gülümsedi, bahsi birdenbire © değiştirerek yüksek sesle dedi: — Kerem buyurun sultanım, biraz sarab tedarik eyliyelim, Urlunun cevab vermesine mey- dan bırakmadan sarab getirmeğe gidiyormuş gibi yerinden sıçradı. | Dışarıdaki koca sofa karanlık. #. Halbuki burada, merdiven başımda daima yuvarlak karpuz. lu bir fanüs içinde zeytinyağı » 1 yanıyordu. Demel “ a söndürmüş olan biri vardı. El yurdamile sandık odası kapı- sm bulduğu zaman, demir gibi v el, bileklerini kelepçeliyerek a Çelebiyi içeriys çekiverdi. Enirci kuvvetli adamdı, bilekle.| avrıyan ellerden sıyrılmağa | Sik oldu. bu sefer basina kamıldadığını | bi görüyorum gibi oluyordu. Yoksa! SON POSTA «Son Posta» nın edebi romanı: — Koman Urlu ağa, Urlu içeride şarab beklerken yan odadaki gürültüyü işitmişti. | Esircinin bağırışmı duyar duy - -İmaz yatağan bıçağını siyırarak ırladı, acı acı böğürür gibi sor- İdu: : | — Ne var? Baskın mi var? Cevab olarak sürekli bir hırıltı İgeldi. Urlu nereye gideceğini, ne ya- pacağını bilmiyordu. Oda kapı , — Şevketlâ efendimiz sizi ye. niçeri ağası eyler idi. Urla gülümsüyordu. Burada Şöcn Çelebinin gözleri, bitişik teki odadan bulundukları odaya açılan küçük pencereye o kaydı Pencerede sarı bir perde vardı. Esirci bakınca sarardı. Amen Ya rabbi.. Perdenin -İsina doğru saldırdı! * Cemaziyülevvel ayının on be. şinci Cumartesi sabahı, hava le İkesiz ve berraktı. İstanbul bol Itında yıka. Çelebinin evinde sanki gece bir şey olmu- mış giti or sessizlik vardı. Esir. i uyandıktan sonra oturdu, yumuk elleri İkapakları şişkin gözlerini oğuş- turduktan sonra geceki hâdiseyi latmışlardı, Ya, “Ur Mapını. aralayıp gülümsiyerekten başını uzattı: yandınız mı sultanım? Çelebi başını salladı: — Köse âdeme su vermiş mi idin? İhtiyar kadının rengi uçtu: — Vermen demis idiniz. İ — Doğru, öyle demiş idük. İUrlu ağadan bir haber var mı- İdır? Kadın omuzlarını kaldırdı: — Yoktur Kahve, Jşubuk ister ? — Enfiye dahi Başka bir şey Dâye kadın kapıyı ştı, birkaç dakika bir tepsi içinde kah ardından güzel iki kı ri Çelebinin ağız yeri vumruk kadar kehribarlı uzun çukuğunu İtutuyor, öteki altın enfiye kutu. söyleşmediler. ip uzak- "İdüşünceli buluyorum. Annem de düşündü. Evet büyük tehlike at-| .Js— Dur Gönül, buradan dinli »İkalbini tuşlarda dile 5, tahammül edemem. Erkeğ > Bir müddet ikimiz de sustuk.| avaş yavaş gözlerimiz! i buldu, Güldü, güldüm. Barışmıştık, «— Yarın bisikletle Çekmeceye gidelim mi Gönel!e Bu teklifi tehalüâkle kabul et tim. Gezimtimiz, zevkli ve neş'eli oldu. Lâkin ne ben açılabildim, ne o bana böyle bir fırsat verdi. Bugünlerde onu biraz dalgın ve ayni kanaatte, Dün gece, babam yorgun ol - duğu için, biz annemle onlara gittik. Köşke yaklaşırken bizi ne- fis bir musiki karşıladı. O, piya») nosunun başındaydı ve.. «Beni se! ven bir kadın vardın isimli ese - rini çalıyordu. Annem birdenbire Furdu, kolumu yaksladı: w— İşi tiyor musun Gönüll. o Anneme belli etmemeğ; salışıyordum, hid detlenmiştim, sinirden her tara- hım titriyordu. Demek şu daki - kada gene o kadını düşünüyor, ruhan onunla beraber bulunu » i| yordü. Annem, yolun kenarın daki ağaçlardan birine dayandı: İ yelim!» cevab vermedim. Gece-| nin sükütu içinde, piyanonun se.| si, ekisler bırakıyordu. Civar köşklerin pancurları açılmış, ön- lerine gölgeler birikmişti, Kıskançlık, damarlarımdaki ka nı tutuşturmuştu, damarlerım - dan kan değil, lâv akıyordu san. ki.. Annem, ellerini arkasına bağ lıyarak, ağaca dayanmıs, başını İ geriye sarkıtmıştı. o Vecd içinde İ dinliyordu. Annemin musikiye İkarşı derin bir incizabı, bilhsssa Vedadın san'atına büyük bir hay- ranlığı vi akat ben bu akşam, bu harikulâde bahar gecesinde, onun unutamadığı sevgilisi getirişine «— Anne, dedim. Vedad Bey İ gene unutulmıyan sevgili ile baş başa bu aksam galiba. Onu bulni derece kendine bağlıyan bahti - | davrandım ona karşı.. i kadı n NUSRET SATA oi dar mıdır?.. Kuzum anne, kim bu kadın? Öyle merak ediyorum ki..2 Cevab vermedi annem. Eser bitmişti, yürüdük. Gayet ağır — Sende bir neş'esizlik varlı diye sordu- ğu zaman, başımı çevirerek: «— Biraz başım ağırıyor!s ce - vabını verdim. Taşı gediğine koy- mağı ihmal etmedim. — Siz bu akşam, kimin neş'e- li, kimin neş'esiz olduğunun far. kına varamazsınız ki..n hayretle yüzüme bak: .— Niçin istehzi bir kah- kaha fırlattım: «— Çünkü bu akşam hisleriniz pek coşkun. Gelirken duyduğumuz parça, bu geceki haleti ruhiyenizi çok gü. zel canlandırıyordu.» Hiddeti bile güzel bu adamın Yarabbi,. Kesları birdenbire ça: ö i donuklaşıyor, di, Ayrılıncıya kadar soğuk dav- rsndım, Konuşmaların en hr-x- retli bir anmda anneme, kalk . mağı teklif ettim. Bir yaz gecesi Gündüzün hararetini emen topraktan fışkıran bir yaz gece si kokusu.. Ağustos böceklerinin senfon! Yıldızların vale oynadığı gök yüzü, Ve.. nihayet bütün ihtişa. mile bir yaz gecesi. Vedad, mutad gezintisine çık: tı. Köşklerin bahçelerinden kah- kahalar, pencerelerinden radyo. nun sesi fışkırıyor. Sokaklar ol « dukça kalabalık. Neş'eli gruplar parka, Fenere doğru akıyor. Se. ,Imahatlerin köşküne doğru saptı. Bahçedeler.. Misafirleri var: Ad nan Bey.. Bu sdam hâlâ sinirime doku. suyor. Yanında da mahud yeğe- Gördüler, Gi bahçe kapı - — Girmiyeceğim Gönül.. Böy le le bir gecede oturmak istemiyo " Bahçedekileri selâmladı. — Nereye gidiyorsunuz? — Fenere kadar uzanacağım! Gönül atılmıştı. | — Muhterem hocam, beni de İ yanlarına almak ( tütüfkârliğim i gösterirler mi? | — Memnuniyetle. Gönül, hemen bahçe kapısın bızla örtüp çıkıvermişti. Annesi seslendi: — Vedad Bey, bize yarım a. ğiz olsun “buyurun!e demiyor. Sen de Gönül, arkadaşına karşı ayni ilde hareket ediyorsun! Hakikaten Adnan Beyin yeğe ni, Gönülün Vedadla gitmesin - den dolayı suratını asmıstı. Ya pılacak teklifin sadece bir ne . zaket eseri olacağını hesablıya. rak: w— Ben oturmağı tercih edi » yorum!» Dedi" Semahat, kızına süveterin alması için sesleniyordu. Gönül, Vedadı kolundan tet, muş, bir an evvel yürütmek isti. yordu. — Simdi peşimize takılacak . lar. Annesine cevab veriyor” — Bu havada süveter alınır mı anne?.. Köşkün önünden uzaklaştıkla. ri zaman: — Ne iyi ettiniz uğradınız, de- di.. Benim de gözüm yoldaydı. Bu gece mutlaka Vedad Pey bi ze uğrar diyordum. (Arkası rar) #> GÖZ DOKTORU * Nuri Fehmi Ayberk Haydarpaşa Nümuüns hastanesl göz mütehnasm karşısı, Belediye Tel 23113