28 Eylül bn EE (bir ral Seyaha unlar Bir san'atkâr: Hayri Ozaksoy Yazan: Halid Fahri Ozansoy yz ir aktörde bilhassa şunu ararım: mâni Bu mâna Snum şahsiyetinden ve cemiyetin onda uyandırdığı akislerden do- ğar. Fakat o, en ufak hareketten en girift psikolojik bir hamleye kadar, cemiyette gördükleri v derin şahsiyeti içinde eritmesini, bütün bu hareketlere, bu hamle- lere yepyeni bir şekil vermesini bilir. O zaman: — Askolsun, ne canlı tip yarattı!» deriz. Ancak onun yarattığı tip, aynen muhit- te rastladığı bir tek tipten ül değildir, bunu ekseriya düş meyiz. Zaten yalnız aktör değil, aktörün oynadığı piyesin karak- terin! ilk defa tesbit eden müel- lif de böyle hareket etmistir. Molier'in Harpagon'u bir tek ha- sis değil, birçok hasislerde ayrı) ayrı rastalanabilecek dağınık e- lomanların bir yere toplanmuşını terir. İşte İyi aktörde, herhan ir tipi yaratırken böyle dü- şünür, böyle yapar. Ancak bu su- retledir ki onda bir mâna, kuv- vetli bir ifade bulabiliriz. Hiç bir eatetikçi, bu ibdaların dışın- a daha kuvvetli bir ibda tarav- vur edemez. Bilhassa bu,plâstik| san'atlarda daha gizli olsa bile hem zamana, hem de mekâna melik olan san'atlarda ohalkın| derhal gözüne o çarpmâktadır. uHele ibdaı yalnız yaratanının hayatı 3 kaim olan ve bunun için bütün sar'atların sam'atkâr hesabına belki en nankörü sayı- labilen sahne artistliği, bu «mâ na» ve sifaden kudretini, dah ilk hareketlerinde fazlasile belli edebiliyor, Halk, sahnedeki ak- törde kendisini bulmaktadır, et- rafındaki insanları bulmaktadır ye nihayet bütün insanlığı bul - kadar büyük sahnelere lüzum vardır, ne de büyük mizansenle- re. «Mâna olan, orijinalite: mi halkın yüzlerce karakterleri içinden çekip çıkarmasını bilen, bu karakterleri duyan ve duyu- ran aktördür ki, her zaman, her yerde ve hattâ en basit ve en mütevazı şartlar içinde bile umu mun takdir ve hayranlığını ka- , İste Denizlide birkaç temsilini “seyrâttiğim Hayri Öz- aksoy böyle bir san'atkârdır. Hayri Özaksoyu muhteşem bir sahnede de görse idim hay- yanlığım vina daha fn»'x olmi- scaktı, Fakat bir halk bahçem ( sarmaşıklı ve asmalı tabii dekoru salaştan ve şerefi olarak gördüm. Ne o gece, ne de başka geceler, dolu bir kese ve osahnede kendisine takdim edilecek buketler bekli- yordu. Gazeteler ona parlak. sa- tırlarla medhiyeler yazacak de- &ildi. O, bunların hepsine göz yummuş, çeyrek asrı geçen sah- ne hayatında, yalnız, Anadolu - daki yurttaşlarına daha çok neşe ve dilim im hayat levhaları götürmeği ülkü edinmişti. Etra- İma bakıyor, halkı görüyor, hal kı seviyor ve bu sevz'li halka yü celikleri gibi zaaflarını da, her gün başka bir kalıba girerek, her gün başka bir tip adam olarak #““ rmeğe çalışıyordu. Ben onu İ Yu hususiyeti içinde gördüm ve sunun için ona hayran oldum. in en ucuz otelindeki odesıni göstermeğe götürdü. Binanın ze- min katında, karanlık bir taşlı ğın köşesinde bir odanın kapısını itti ve sadece kapının eşiğinden onu, Denizlide! ucunda İve kirpiklarinde bir üçük bir sahnenin suğı| yaşın belirdiğini gördüm. Titrek temsilden sonra, beni, Deniz;| jmaktadır. Bunun için de ne o) içerideki sefalet manzarasını gös terdi. Bu anda yüzü ihtimal bi- raz elemle tekallüs etmişti, fa- at ruhu aydınlıktı ve gözleri bu ruhun büyük saadeti ile parlıyor) du. Sefaleti maddi hayat şartla- rından doğmuştu ve öyle devam! ediyordu, fakat gözlerine vuran ve içinde haklı olarak biraz gurur okunan ışıkta kendisini! Yaratıcı bir san'atkâr hissetme - nin saadeti vardı. Fakat ka pıyı açan el, ayni zamanda, ba- na, odanın köşesindeki eski de- mir kar-olayı ve karyolanın ya nında duran iki büyük sandığı gösteriyordu. İşte o zaman, bir- denbire, o san'atkâr gururu ile parlayan gözlerin bulutlandığını iki damla bir sesle: — Bu sandıklarda, dedi, bü- tün oynadığımız oyunların kos tümleri var. Otuz senedir hay tımda mal olarak edindiklerim bunlardır.» ve ilâve etti: — Ve sonra'içimdeki bu son-| suz sahne aşki... Zaten hâyat - tan fazla bir talih bekledi yok'u Ne garib hâdise ki, bir mimi bir teessürün sö sözlerin arkasından yine birden-| bire değişti. Gülümsedi: » — Haydi, dedi, simdi gidelim. Bu akçam' daha büyük neş'e ile| oynıyacağım. İ Ve oynadı. O gece tulüat re pertuvarından bif temsil veriyor lardı. O temsilde bütün çevil bütün canlılığı üstünde ii kıa oynadığı rol, bir uşak rolü idi, fakrt bu rol, Mol'&r'in Ska- pe gibi Hayri OÖzaksoy'un san'atile genişledi, genişledi, öy- (Devamı 4/2 de) > SPOR) imi: Dünkü lis maçları çok zevkli oldu İstanbul liz maçları dün, Fe nerbahçe ve Şeref sahasında pıldı. Malüm olduğu üzere dün!'d Galatasaray - Fenerbahçe lig ma vardı. Fakat bu maç oynanma- dığından, Fenerbahçe ile Beşik- taş hususi bir maç yaptılar. Ka. dıköy sahasında Fenerbahçe kar şısında müşkül vaziyette kalan iktaş, lip o maçında Beykoz takımını maçın neticesi saniye kalmışken yaptı ile yenebilmiştir. Ayni gün, baş- ka başka sahalarda iki maç yap- mak esasen biraz fazla cesaret- ti doğrusu... Dün yapılan liğ maçlarında en parlak neticeyi genç ve cev- val bir takım olan Davutpaşa al miştir. Kasımpasayı 7.1 yenmek gibi bir muvaffakıvel gösteren Davutpaşahlar cidden takdire lâ vıiktir. Fenerbahçe stadında Süleymaniye 4 — Taksim 3 Sahanın ilk maçı ligte sonun- cu vaziyette olan Süleymaniye ile Taksim arasında yapıldı. Mü- savi kuvvetlerin bu İcarşılaşmala n en ziyade iztifade edebilen f maçı kazanacak- Nitekim birinci devreyi 21 iren Süleymaniye 4-3 sayı ile lib geldi. Vefa 1 —İ. Spor i İki takım içinde maçın netice. i ayni derecede (o ehemmiyetli idi. Oyun kasdi olmamakla bura: ber sert cereyan etti. Devre bu hald 2.0 berabere bi rında fursi bir oyunla İkinci devrenin 6 ncı dakika «| sında Vefalılar Haydarın çok soğukkanlı vuruşile bir gol ka zandılar. Vefalılar bundan son- ra mütemadiyen fırsat kaçırdı lar, men hemen bir eşini yaka yan İstanbulspor 22 nci dakika. şütile beraberlik | sayısını yaptı. Oyun böylece 1-1 bürebepe Biki Fenerbahç 3 — Beşiktaş 9 | Fenerbahçe - Beşiktaş arasın- daki ikinci egzersiz maçı dün Kadıköyde yapıldı. Beşiktaş ta- kımı bir sürprize kurban gitme- mek için sağlam takımını Şeref sahasında Beykoza çıkarmış, Ka Idıköyde de genç takımile Fener. bahçeye karşı oynamıştır. Oynun başında Fenerbahçeye karşı dayanma kudretini kaybe- den Beşiktaş mütemadiyen boca” yordu. Her an gol i ren Fenerbahçe 7 n sol açığın güzel bir şü lü yaptı. * Durmadan devam eden Fener bahçe tazyıkında Beşiktaş kale- si 19 uncu dakikada bütün ve ğım ortaya koymak suretile ikin. ci gole mâni oldu. Devrenin 80- nuna kadar yapılan mücadele esnasında diğer bir sayı kaydet- mek mümkün olamadı. Esasen devre 1-0 Fenerin lehine bittiği zamana kadar oyun uzun müd- det karışık devam etmişti. Fener hücum hattı ikinci dev- reyi tek kale haline soktu. Hü. cum hattını teşkil eden oyuncu- ların hemen hepsi de kendilerine karşı bir itimadaızlık içinde boca layıp duruyorlardı. Kaçırdıkları| fırsatları saymak kabil olma İşte böyle bir an arasında emek- tar Rebii 10 uncu dakikada çok- İtan yapılması beklenen il i golü yaptı. İ Beşiktaşın ilk baş vurduğu ça- İre takımda yer değiştirme oldu. Fenerbahçenin gittikçe parla; ti, sİoyunu karşısında alınacak hiçi tedbir kalmadan korkunç bir hi Vefanın kaçırdığı fırsatlardan! çumda sağdan gelen topu Müj- sol açık Vakur'un güzel bir| jdad 16 nci dakikada üçüncü de. | fa kaleye sokarak hak edilen ga- libiyeti ilân etmiş oldu. Artık bu maçın neticesi üzerinde Beşik taşın müessir olmasına imkân kal mamıştı. Buna mukabil, Beşiktaş bu vaziyette yakalayan o Fener- bahçenin daha yüksek bir ga yet için u; ğ la sayı kaydına imkân olamadı. Maç da 3-0 Fenerbahçenin lehin. de bitti. Beşiktaş: Mehmed —- Yavuz, Yani — Rifat, Osman, Feyzi — Vecdi, Cahid, Mehmed, Hüse- yin, Şükrü. Fenerbahçe: Cihad — Muam- mer, Murad — Ömer, Ali Esad — Fikret, Naci, Müjded Rebii, Halid. Hakem: Nihad. Ömer Besim Şeref sahasında Davudpaşa 7 — Kasımpaşa 1 Mevsimin ilk sürprizli maçı bu iki takim arasında oldu. İlk devre güsel, ve heyecanlı bir şekilde 1-1 berabere bitti. İkinci devre Kasım- paşa müdafaası İçin âdeta bir felâ- ket oldu, Birbirinden güzel 6 gol zum Davudpaşa maçı 7-1 kazan i. Besiktas 2 — Beykoz 1 Beşiktaş takımı dün Beykozu ih- mal etmeğe kalkmış olsaydı, cid- den çok müşkül bir vaziyette ka - “İİ lacaktı. İlk devrenin 1-1 berabere bitmesi, ikinci devrenin çetin olaca (Devamı 5 inci sayfada) Bulmacamız (Bugün sayfa 4/2 dedir)