| 10 Eylül | Bir Anadolu seyahatinin notları | - TARİ SON POSTA Sayfa 3/1 HTEN SAYFALAR Dil kurultayında | Padişah koçunun tosu ve Çankayada Yazan : Halid Fahri Ozansoy —3— /mun düzeltildiği, bir sağa bir 80-| Kğarih ve Dil Fakültesinin'la bir vaziyet verilmeğe çalışıl - geniş ve ayna gibi par - diği göze çarpıyor. Eşyada bi kalabalık kaynaşıyor. Bu, çağı rıldığmız büyük davanın ruhl, sezilmekte... 1690 da Avusturya ile yapmak üzere Zülfikar adında bir murahhasımız git: ımet çekmiş» Devlet merkosine gönderdiği 'öporlar padişahı kızdırıyordu. Nutkunu, ağır ve vakur bir İsesle okuyor ve bitirdiği zaman, İgözleri, karşıya Şefin gözlerine Mağlüb vaziyelie © bulunmakla! Onların ar4elarında ağır kürk- lak holü üstünde heyecanlı bir) bugüne uygun bir şekil arandığı dikiliyor. Vücudunun eğilişinde, beraber manevi kuvvetimiz 30-)ler, başlarında iri kavaklur, ba- İbütün Kurultayın, bütün burada silmiş değildi. Ortalıkta bir ta-| caklarındı hol salvarlar olduğu Başımı arkaya çeviriyorum.) toplananların ve yurdum her tas) kım şayialar dolaşıyordu. Nemse|halde sarı ve hıymızı pahuçlari- mişti; fakat uyuşmak mümkün çeri ve sipahi ocakları nğalarına Yazan: Kadircan Kajlı sulh | dığı gibi başında adam da yok-jle sürü halinde gidişleri gerçel etendi| tu. ten heybetli bir manzaraydı. O Kabul merasiminde sıra yeni- kadar ki bu manzara koça da tesir etti; o de koştu. Cesur hay- batık oldukları ivan bir ga var sanıyı çin hızlı hızlı yürüyorlar, el öpü- yorlar; sonra adeta koşarak bah- çe kapımın doğru gidiyorlardı. yahud onların kendisine doğru geldikleri vehmine düşmüştü. Birdenbi-e yerinden fırladı; a- ğalarla birtikte o da koşmağa başladı. O s:rada padişahın mu- hafazasını memur teberli ve sa (Devamı sayfa 1/1 de) verdiği heyecandır, değil mi ki dil davası, bir memleket devası olmuştur. Şimdi bu, bir mimarlık san'at e- serinin bütün güzelliği, ferahlığı Ye cazibesile etrafımızda açılan aydınlık salonda toplananlar, biraz evvel, Dördüncü Dil Ku - rultayının ilk gününün ilk cel - #esine iştirak edecek olan üye - lerdir, Tarıdığım, tanımadığın bütün çehrelerde taşkın bir saa- st manası okuyorum ve uzak tan selâmlaştığım dostlarla, ruh ruha, göz göze konusuyorum. Sıktığım en yaşlı silerde bile, bir bahar gençliği ve sıcaklığı his m Hakikaten ne gü- '*l gün, he muhteşem gün vene unutulmaz hatıra! ü Kalabalık, yavaş yavaş, salona olmağa başladı. Ben de, içeriye giriyorum. Bir tarafı bir uçtan ir uca geniş ve yüksek came - kânl salon, şimdiden yarısına ka dar dolu. Ortada, bir yerde ben oturuyorum, Karşıda, yüksekte, dipteki ta- vandan zarif bir açılıala tâ aşa Bıya kadar sarkan büyük per delarin önünde masalar hazı Ri Yâset masası, hatiblerin masası ve kâtiblerin masast... Vazifesi ar yerlerini çoktan işgal et- misler. Kötibler kâğıdları Lırış. priyor. Dil Kurumunun yorgun- şk nedir bilmiyen genel sekra - Yeri İbrahim Necmi Dilmenin bir ralık onların yanına gidip bir tezler söylediği görülüyor, bir aftan da, ortadaki miksofo - gittikçe o genişliyen' Birden, içim sevinç ve saygı İs. rafında çarpan cn sekiz milyon! Ça: lerile dolup taşıyor, Varlığıma, kalbin aziz Milli Şefine duyduğu|ki: Türkdüğüme, yurdumun, dilimin; hürmet ve şükranın bir ifadesi — Oşmarlı askeri avımızdır. Ne sulh iste sarı güya elçimize diyormuş oklanmı, ik, ve dn ve bütün mukaddes ve aziz duy.) Yar. gularımın ufkuna yayılan bir gü- neş sıcaklı; karşılaşıyorum. Atatürkün büyük ar kün büyük şerefi ve li Şef, orada, kendi yüksek mav- kündedir. Bir zamenlar zaferi yaratan, şimdi de, gene kendi &- seri olan ve dü yandığı bir devirde memleketini sulh ve saadet içinde tutan elleri, il ruirasların « an Türk dili davasını da ayni kuvvet ve asaletle tut . maktadır. Onun tuttuğu her şey gibi, bu dil ve kültür hazinesi de gitiikçe yücelecek, dirilecek ve serpilecektir. Büna, etrafımda heyecanla bekleşen herkes gibi, bütün varlığımla, ruhumun bi » tün İnanmak, sevmek” ve şeref duymak hislerile inaniyorum. O başımızda iken muvaffak olmıya- çağımız hiç bir dava yoktur, na- wi ki en çetin, fakat en zengin ve| bal renkli bir dil davası da, bu zefe- re, tam bir isabetle erişecektir. Bunu, bütün salonda dalgalanan vöcudlarda, arkay: ilen baş” larda ve İzmet İnönünün asil çeh| resine sevgi, saygi ve hayranlık» la bakan gözlerde okuyorum. Hak'kateü ne büyük gün ve ne unutulmaz hatıra! , Her şey tamam. İşte reis, mev kine geldi. Sayın OMarif Vekili Hasan Âli Yücel, çimdi Dördün- cü Dil Kurultayını açacak... dünyanm kana bo O gün, diğer günler gibi, Ku-ladam muratl etik, Kızıl yumur- rultaydan, bağrımız derin ve son. |tadan sunra (o varacağımız yer suz bir gururla dolu çılıyoruz. |doğruca o İstanbulder. Eskiden Bes gün sonra, bir ak;am bü-| sefer başlarken elçimizi Budin. tün kurultay üyeleri, Milli Şefin|den koyuv: iniz. Şimdi biz de Çankayadaki közküne çeya da -İseni Edirnelen sahiveririz, vetliyiz. Daha, otomobillerle o -| Bu hakaret ve meydan oku tobüslerin ilerlediği parktan iti.|manm neticesi Osmanlı impara- baren, sadelik içinde bir haşme-| torluğunda umumiyetle bir a #n, bir büyüklüğün ruhunu se *|yaklanma yaptı, Padişah Ücüncü ziyoruz. Bu bahçe tam manasile| Süleymnau Edirnede o bulunuyor- Türktür. Ankaranın kendi yüceldu, harb hazırlkiar: yapılması. saçları, gökce doğru serpilen|nı emrett. Tuğlar çıkarıldı; gö heybetli gövdelerile bü bahçenin| nüllü toplanmağa başlad. Tık en' güzel süsü, en derin manalı Jâllar ba manzarasıdır. Burada ne palmi:| vullar 5 » her tarafla si. yeler, ne sıcak memleket nebat-'Tâhlı yiğitlerden mürekkeb renk ları, ne Holânda lâleleri arayın.| renk elbiseli alaylar delaşıyer; Burada yalnız, ilk göze çarpan balkın harb hevesimi arlırıyordu. haşmetlerile, Ankaranın ve Tür-| Mert üçü olmuştu. Padişah kün bahçesine hayran olun. Bu -| Edirne sarayında büyük bir me- rası, şerefli bir tarihin, ve dün|rasim tertib etmişti; o vezirire gibi bugün de en yüksek insanm| ve ileri gelen beylerle ağu'ara Lüksüi iten, o zarafet|anmur kürkler veriliyor, bil'atler en güzel bir süz ola-| dağıtılıyordu. Devlet ve ordu. larına yerlestiren bah -İnun büyükleri birbiri ardından çedir burası... Nasıl ki, ayni asa-| padişah tara'ındaa kabul olu letli ruhla, köskiin işinde de kar-| nuyor; sultanım oturduğu slaşıyoruz. Büyük terasın üs *İrir. in M'bine yüz sürüver! tünden uzaktaki Ankaraya da -| O günlerde sadrazam OH yor, zurnalar ve das | rinden birisi lan gözlerimiz. sevinç ve “si Paşa padişaha bir koç hh ie karışık milli bir gururun su! ve etmişti: iri kıvırcık türleri, lesile parlıyor ve Milli Sef. du -| kalın sirk yüksek boyu, iri kara daklarında baba tebessimii o ve| gözleri ke buvır sözlerinde en çetin müskülleriliri ve heybetli bir hayvandı. Sa- halleden zekk ısıklarile hevimi-| ray bahçesinde dolaşıyordu: boy (Devamı 6 ıncı sayfada) nunda tasması veya bağı olma- | “Son Posta, nın bulmacası: 24-5 ka Bunlardan 30 tanesini hallederek bir arada yollıyan her okuyucumuza bir hediye takdim edeceğiz i Soldan sağa doğ ru: Göği şahsi mümes, sil (5). Beslemek, 2İİ geçindirmek 44) . 2 — İsyan eden * insanlar (10). | 3 — Pahahiıkla mücadele şekille - £ “. Neta 12). & 4 — Kan koca ve çocukları CA). 7 Bir sarı (3). 4 — Zavş va $ zöret (2), Ayaklar Ga batunur (5). O ö—Sö (8), Dişin zarı (4) pin abı (4), Nam (3), 8 — İnşa eden insan (8). | 9 — Eski adile Keşiş dağı (6) Denis Yukarıdan aşağıya doğra: 1 — Soklan sağa doğru olan kısım, de bulunur (3). 15). , 4 — Bir nevi Taken (5), Ses (6). 5 , | ölüsü (8), Bayram (1), Yeni türkçe Sia am. 7 19 — Camın benzeri bir madde (4).ilam (4). Ortada (5). $ — Açik (5), Bir ünvan (8. 7 — Kinaye (3), Ahide (4). 8 — Bir renk (33, Şart ile eder (8), boynuzlarile | âa ismi geçen satm lik sâı (6), Çöller.| Kör (3), . * — Terane (5), Umuma (6). 2 — Bir peygamber (3), Hemdesi birl (10 — Asker (2), Bir komşumuz (4), tahir (0). Arabondn mefy harfi (3),