kimi ve a aaa VE EN e 2 a za! Ressam Bay Aygün, yaz mev. siminde bir köye çekilir, aylarca orada kalır, güzel tablolar yapar. dı. Bu yazım başında gene her yıl olduğu gibi bir köye gitmişti. Bu köy çok güzeldi. Her taref ağaçlık, her tarafta gürül gürül sular akı. yordu, Bay Aygün hergün sabah jerkenden kalkar, boyalarını, - fır. çalarını, tuval dedikleri - ressam. ların üzerine resim yaptıkları çer- çeveye gerili bezleri abr, bir ta). Bisikletim üç tekerlek, Ne sevilir ona binmek. Gidonunda vardır zili; Ben çaldım mu bir görmeli. Sesi duyumlar kaçışırlar. Herkes hemen bir yer arar. Yokuşlarda çok hızlanır, Yolda beni herkes tanır. *Derler, işte bisikletli, Görünüşü ne heğbetli, , Tavşan avlıyan ressam ||, Yeni bilmecemiz harfli kelimenin içindeyiz. Baştan iki harf: bir nidadır. Sondan iki harfi «çok: olma. yandır. Üç harfi birden Ağustos sonun. da gider. Onlar dört kardeştirler, gitse öteki gelir, Nedir hilinis, Doğru bilenelrden birinciye 78.İseferi için yola çiktiğmi biliyordu, rİf bir masa saati, ikinciye bir gü. |Napolyonun geçtiği her şehirde, Na y şişe neş gözlüğü üçüncüye bir 99 kişiye de ayri biri apolyon ordusu Rus hududuna doğru yürürken Yazan: Hasan Âli Ediz çen büyük ordusunun miktari hak. kinda belki ona yakın faraziye var- dir, Bizzat Napolyonun kendisi bu ordunun 400.000 kişi olduğunu 4öy. yonda; Napolyosun Kamll KAL Baron Fen ise, bu ordunun 360.000 silâhlı kuvvetten mürekkeb olduğu. nu iddia ewmmişti Segür bu ordunun 375.000 kişiden, (o Fezanzak ise 500.000 kişiden ibaret olduğunu İiddin etmişlerdi, Semt - İlerin vermiş oolduğu 614.000 rakamı ile Labom'un ver. diği 680.000 rakam!, biraz mübalâ. 5 indi Napolyon 1812 yılı 9 Mayısında, yanında İmparstori;e de olduğu halde Drezden'e hareket etti. Na. -İpolyonun ba seyahati, © hav karargâh kurmuş bulunan bü ordusunu tehtişle | alâkadarmış gibi gösterilmek istendi. Fakat herkes, Napolyonm Rus polyona tabi Alman prensleri, d ı İkaları, yerlere kadar eğilmek ve ba, şi açik durmak suretile onu kargılı- Bisikletim üç tekerlek, Lâzım fakot cz beklemek; Hele mekteb bitibersin.. Diploman de hasır, densin; Babam bana vüdetmşiti, Ben alırım da demişti. Tekerleği iki olur. Selesine sen kurulur, Koşa koşu dalaşı:nın. Hem her yere ulaşırsın. Derslerime ralışırım. Çalışmaya. alışırım. Hiç durmadan gündüz gece. Mektebini bitirince Bisikletim değişecek. Olacaktır çifi tekerlek, ** Meneasananz | Maraklı ve Faydalı | Afrikada çiçek merakı nasıldır ? Avrupalılar çiçeği severler. Gö. ğüslerinde, başlarında taşırlar. Fa. kat Afrikanın ortasındaki bazı ka. | bilelerde çiçek sevgisi daha fazla. dır. Başlarında çiçekler taşıdıkları gibi, iri halkalı küpelerinin halka. İarı içine, çiçek dikili ufak saksı. lar da koyarlar, SEN Küçük okuyucularımıza 28 Haziran tarihli Çocuk ? bilmecemizde kazananlamn i - $ simlerini oyarinki nüshamizda 5 neşredeceğiz: Jİ sas man 77/5 7 GR (44 k N —15-— — Yalnız uzaktan e olmasın, mi? i Oda çel araladılar, Üzeri- Me çekilen beyaz örüüden yalnız Saçları maş. gözüken kardeşini hemen Başında iki hastabakıcı yordu. Hıçkırarak doktorun e sarıldı: — Hayatı tehlikede mi? Kur. Yamak Nöbetçi 1 ümidi yok mu?... doktor sakindi: e nisan hiçbir zaman ümid | döndü. Annesine İş yavaş yavaş gey anlattı. İhtiyar kadınca- büsbütün mahvetmemek için, Mide, konuştuğunu, endişe €- edi, i hiçbir şey olmadığını söY- ayak hastane kapısında bul İm mügitle mecbur eden sebebi bur lişmak gibi bir a7 ep p Kardeşi aciz hafta içinde adeti erimiş, değildi. Bunu her fırsattal Mumya halinde bir insandı, An. — ” göreyim, bir| söylüyordu. o Fakat bu memnuni. acaba benim! yelsizlik, kendini denize attıracak kadar şidletli bir sebeb £ soyıla-|araştırmağa çalışmışlar, sadece: resim yapardı. Bay Aygün, resim yaparken oralarda birçok tavşan. lar görmüştü. Bu köyün civarında da ne kâdar tavşan vardı, Meşhur sözdür. «Köpeksiz köyü bulmuş, deyneksiz gezer> derler. Tavşan. lar da avcısız köyde bulundukları için hiçbir şeyden korkmadan tarlalarda, yollarda alabildikleri. ne geziyor, koşuyor, oynuyorlardı, Bay Aygün ressamdı, ömründe bir kere avcılığı merak etmemişti. Hem avcılık odun hiç te becere leceği bir iş değildi. Avcı olan kimsenin, tüfeği olurdu. Kurşun. lacı olurdu. İyi nişan almı lirdi. Bay Aygünün ne tüfe, *İdi, ne kurşunalrı, ne de nişan al mak bilirdi. Fakat tavşanı bu ka.! dar bol bir köyde o da birkaç tav. $ân tutmak merakma koyulmuştu. canh canlı tutmak, dönüşte onları şehre gö. türmek istiyordu. Tavşan bu, arka ayakları kısa olduğu için yokuş aşağı pek hızlı koşamaz amma, yo. kuş yukarı veyahud düz arazide oldu mu, ona tazıdan başka hiçbir şey yaklaşamaz. Tabii Bay Aygün de bir kedi yakalar gibi, peşinden koşup yakalayamazdı. Bay Aygün ne olursa olsun bir mazâı. Aklından her kötü ihtimali geçirmiş; fakat hiç birin Selma için varid görmemişti, Sertabib ona şöyle bri sual sor- MUŞ: — Sizin isminiz Ecved mi?... — Hayır! , — Kızcağız hep bu ismi sayık- hıyor da... Bu adi duyar duymaz beyn'n. den vurulmuşa dönmüştü. Ecved, Nevinin kocası değil miydi? Sel manın bü adamla bir münasebeti mi vardı? Yoksa bu başka bir Ee ved miydi? Bir hafta sonra Selmayı hasta. neden çikarmışlardı, Genç kız, de- nize fazla kalmış, çok su yutmuş. tu. Üstelik bu heyecan da onu bir hayli sarstığı için kendisine gel. kafasında (o Selmayı bulmesi pek uzun sürmüştü. Bu Vuh- ran devreleri aras'nda da kardeşi bu ismi tekrarlamıştı, bi işti, Yazan: Nusret Safa Coşkun | ile, üzmemeğe çalışarak, arekete mezi i | muş, heyerarlı bir intizar alla eğrpakimll perlit tam bir hafta beklemişti. rafa gider, orada saailerce oturur,|kaç tavşan yakalamaya ahdetmiş.|ayrı güzellikte muhtelif hediyeler ti. Bu iş! nasıl bererebileceğini dü.İ verilecektir. şündü. Nihsyet aklına geldi, Re. | sim yapmak san'atı ona, tavşan Oyunlar, tutmakta da yardımc; olabilizdi Eğlenceler > Sa li Bir akşam oturdu. Güzel bir . resim yaptı. Bu resim, ik: kenarı ağaçlıklı bir yolu gösteriyordu. Bay Aygün yaplığı resmi aldı, Tavşanların en çok o gezindikleri yol Üzerine koydu. Resim o tarzda yapılmıştı ki, yol üzerine konu. Tunca uzaktan bakan her kim ol, sa, bu resmin resim olduğunu an. Luyamaz, yolun uzayıp gittiğine İhükmederdi. 'Tavşanlar da yer sltındaki yu. valarımdan çıkmışlardı, Yol üze rinde yürüyorlardı. Yola bir resim a konulduğunun nereden farkına) yişiniz. Koskoca fabrika bakin varsınlar, yol uzayıp gidiyor zan.| ne oluverdi, nettiler, ve resmin olduğu istika. mette ilerlediler. İçlerinden her zaman önde yürümek sevdasında olan bir tavşan resme doğru hızla koştu ve sanki orada resim yok. muş gibi, hiç duralamadı. Resimin bezini yırtmış ileri geçmişti, Fa. at Bay Aygün daha evvelden resmin arkasına bir ağ torba çivi. lemişti, Tavşan bu torbanın içine düştü, ve böylece diri diri ressam AAygünün eline geçmiş oldu. Ressam Aygür ertesi gün gene ayni tecrübeyi yaptı. Ertesi gün de gene bir tavşan ele geçirdi. Böyle ce bütün yaz mevsiminde resim yaptığı gibi boş kalan vakitlerde de tavşan avladı. Pipo ters de içilirmiş, bir ke- re de resmi ters çevirip ba - kınız. — Çamaşır yicıyanlar, pat vuruyonar? Çamaşırlardaki *k ölsün diyedir. kında biğbiz fikri de yoktu. Fakat, kendisini bu işe vakfed. rulmak bilmiyen enerjisile altın. dan kalkabileceğini aklı kesmişti. İstanbuldan uzaklaşmak... Tabiat. le, topraxla, temiz insanlarla baş. “Son Posta, nın edebi romanı fırsattı... onu|ğu gibi anlatan bir mektub yaz. içinde Celen : sbetti, C'fU — Yaşamak istemiyorum, haya.|cevab müsbetti. Ç'ftliğ tın bence hiçbir tadı yok! böyle çalışkan, #nüs genç Demekle iktifa etmişti. Sedad,| aradığın siftlik meidür. bir ağabey sıfatile Selmanın ha.jlüğü vâzi başarılmıyacak yatına, daha doğrusu sırlarına mi.) Kadar müşkül bir iş olmadığın, dahale etmek istemiş, fakat bunu| müstald bir gencin pek çabuk 0 günler İçin mevsimsiz bulmuştu. | kavrayabileceğini öve ediyordu. Bu Ecved muamması balledilme.| o Çiftlik sahibi şimdilik ona ay. liydi. Selmanm geçirdiği bu teh.|ds 50 lira verecekti. Derhal cevab likeli devre arasında bütün zihni | yazdı, teşekkür etti. Şimdi avda onunla meşgul olmasına rağmen, |30 lira kazonıyordu. Çiftlikte ka. Nevinin ıstırabı da, bir müddet |zandığının 35 Iirasım eve gönder. için unutulmuş değildi. İlk fırsat |se, bu taraftan da ev biraz rahat, ta İstanbuldan kaçmak kararı, ay.| lamış olacaktı. İleride O annesile ni İazelikte kafasının ortasına) Selmayı da çiftliğe aldırmak yolü. asılmış duruyorda Bitmesine ikilnu bulursa. işler büsbütün yoluna yıl kalan yüksek tahsilini yarıda| girecekti. bırakmak pahasına da olsa İstan.| o Tabiatin zulmüne uğrayanlar, buldan uzaklaşacaktı. gene tabiate iltica ederler, Kendi. İşte, tam bu sıralarda güzetede| sinde, aradığı ilâcı İstanbulun di. okuduğu bir ilân imdadına yetiş.İşında; tabiatın emeülsiz güzellik. mişti. İstanbulu uzak olmayan birileri arasında bulabileceğine tam vilâyetteki büyük bir çiftliğe mü-|'bir inanç verdı. İstanbuldan gider. ecaba niçin tokaçlarla çamaşırlara pur| çer sahibi de| yorlar, ve kendi hududları dişina kader onu £ uğurluyorlardı. Fakat halk, sakin ve tok bir nefret izhar etmekten çekinmiyor, ve bu vazi . yet, Napolyonun gözünden kaçmi- yordu. Napolyonu ve maiyeti bhalkini taşıyan arabalar upuzun bir katar teşkil etmekte idiler, Saksonya kralı ile kraliçesi, Dresden'e yak Taşmakta olan Napolyonu karşıla » mak üzere, Drezden'in pek uzak - larina kadar çıkmışlardı. Avusturya İmparatorü Frans $ da Drezden'e geldi. Napolyon gerek Avusturya İm. paratoruna, gereke Saksonya kra. lina kanı pek kibar davraniyor, hepsme ayr ayı! alifatlarda bulu nuyordu. Fakat ortada gizlehmi; açıkça göze çarpan bir vakta vardı: Napolyonun bütün zahiri tevazuuna rağmen, Nspolyonla bu tabi kıral lar arasındaki fark derhal belk olu yordu: Gerek Avusturya İmparato- ru, gerekse İyonun yanında başı açık duruyor, ve Napolyonla bu şekilde konuşu - sından şapka hiç çıkmıyordu Bu vaziyet, bir araya gelen bu hü. kümdarlarin karşılıklı münasebet- İlerini, tabilyet ve metbuiyet halle. İrini çek iyı gösteriyordu. Başin Napolyon olmak üzere, Na polyona tabi bu muhtelif | hüküm- darların Drezden'deki bu toplantı. ları, Rusluk alyhtart muhteşem bir tezahürden başka bir şey değildi Napolyon, Vilno şehrinde Çar Alek sandıla mülâkat yapmış olan Nar. bonun raporunu işte bu sirada al anaşti, Napolyon. karisi Mari - Luir'i, kendisine tabi hükümdanları ve bü- tün maiyetini Drezden'de birakarak müteaddid seller halinde Niemen ehrine doğru akmakta olan büyük ordusuna mülâki olmek üzere yola çaksı, Poznan, Tom, Danzig, Kö - nigaberg, İnsterburg, Humbinen şe. hirlerinden geçti.1812 yılı 2! Hazi ran günü şafakla bersber Vilkoviş- ki denilen yere geldi. Burası Nismen den birkaç kilometrelik bir mesa- fede bulunmakta idi. 22 Haziran sabahi, büyük ören Vilkewimki'den nehrine doğru bareket etti. nikrobter| Napolyonun büyük ordusu Napolyonun, Niemen nehrini ge, sızıları mutlaka dinecekti. Henüz, ne dair bir haber gelmediği için patronuna her ihismale karşı bir şey söylememişti. Annesile, kar. deşile mutabık kalmış, yavaş ya. başa kalmaz... Bu bulunmaz birjvaş hazırlıkları başlamıştı. Şimdi| meğiğim iç ona bu seyahat bir parça iç rahat. nın yanındu 0 kadar azdı ki... Güzleri defterierle, kafası bu düşüncelerle yurulmuştu. o Vücu. dunu arkaya birakarak, kollerim yana açtı, gerindi. Tam bu sırada İda kapı yarım aralanmıştı. Doğ. ruldu. Fako: bakmas'le beraber de hayretinden olduğu şekilde kalması 'bir oldu. Nevin içeri giriyordu. Gözlerini kırpıştırdı. Ellerile oğalad Rüya iu görü Evet, Nevin... Odanın ortasına kadar gülerek irlerliyen Kevindi. Başında geniş kenarlı bir şapka, ü. zerinde lâciverd, yâkası, kemeri, kol kenarları beyaz bir rop vardı. Bir an ne yapacağını şaşırdı. Ne. vinin burada ne işi vardı? Niçin gelmişti? — Seda misafirini ku soğuk mu karşılarsın? Genç kadın elini uzatmış gülü. yordu. Hayret delikalınım omuzlarma kadar Saksonya kralı, Napol.! yorlardı. Halbuki Napolyonun ba -| galı görünmekle beraber, Napol - yon ordusunun Almanya ve Polon yada kalan ihtiyat kuvvteleri de hesaba katıldığı takdirde, bu ra. kamlar da doğru telâkki edilebilir. Maamafih ekseriyet, o Napolyon ordusunun 400-470 bin arssinda olduğunu söylemekte, ve bu rakam. İlar özetinde hemen hemen ittifak hasıl olmaktadır. Bazı mehazlar, Napolyon ordusu nun 420 bin kişiden mürekkeb ol. duğunu, fakat Tunes geçen hakiki miktarın bundan daha az olduğunu iddin etmektedirler, Napolyon ordusunun terkibinden ve bunun hususiyeilerinden ileride ayrıca bahsedeceğiz. Yalniz bura - a şunu kaydetmekle iktifa edece- Biz: Napolyon ordusu Niemen neh- rini geçerken, maneviyat | itibarile fevkalâde iyı idi. Ordunun her ferdi bütün kumandanlar Napolyonun ga Nb geleceğine kat'i bir nazarla ba, kiyorlardr. Hattâ, Napolyon ordu. sunda bulunan daha nikbin kimse - er ise, Napolyonun Rus zaferinden sonra Rusyada tevakkuf etmiyece. ğini, daha ilerilere, Hindistana ka- dar uzanacağını söylüyorlar, ve şimdiden Delhi'den ve Benares'ten yorlardi. Moskova seferi dolayısile Napak. iyon karargâhindi Hindisendan ilmes: bilhassa çok dikkate şayandar. Acaba Napolyon hakikaten Rus ya tarikile Hindistana varmağı dü- şünüyor mu idi). Bunu kat'i ola. rak bilmiyoşuz. Fakat 1812 yilmin geri teknik şeraitinde hatıra gelen bu ibtimelin, bugünkü motör devrin de haydi haydi hatıra getirilebile < ceğini kabul etmek mecburiyetinde yiz! Binaenaleyh Almanların Sov » yetler Birliği arkasında jistikametten Hindistana gitmek plâ, ininin gizli bulunduğunu işiterek €- hursak şamamamız lâzimdir. Napolyorun Moskova seferi mu- ba a muazzam seletin ne gibi gayeler is- thdaf ettiğini kat'i olarak kimse ün edemez!. Hattâ ordusunun idarecileri bile sefere çi kaldığı anlarda | bile, İyonun kat'i niyetlerini bilmekten, veyahud. kestirmekten bir hayli uzaktılar. Napolyon ordusunun hareket &. ninda, maneviyat itibarile çok yük- sek olduğunu yukarıda söylemiştik. (Devamı 7 nci sayfada) — Yoksa geldiğime memnün gülmek. lerek, ye.İçiftiik sahibinden hareket etmesi.| olmadın mı?... Nevin, şuh bir eda ile te devam ediyordu. Keköledi: — Gelereği ize hiç ihtimal ver. şaşırdım. riyiz. Elimi sikm. Genç kadının, eli hâlâ boşlukta bekliyordu Sedad, ne yapacağını bilmiyor. du. Klini uzatmakla uzatmamak arasmda kısı bir tereddüd fasılası dâha geçirdi. Nevin, hemen masanın vanı ba. şihdaki hasır koltuğa gı Müş, ayak avak üstüne Sedad, şimdi masanın öründe ayakta şaşkın şaşkın bakınıyordu. Bir hareket yapmış olmak için, defterleri, hokkanın kapağını ka. padı. Kalemleri düzeltti. Ne söy- Jiyeceğini, ne yapmak lâzım geldi. ğini bir türlü kestiremiyordu. Bu ziyaretten memnun muydu? Şüp. hesiz hayır... Fakat şikâyetçi de sayılamazdı. Ancak bu ziyaretin bir parça sükün bulan sizılarını tekrar tanammül edilmez bir hale gelirmek hususunda çok büyük bir rolü olacaktı, Nevin, bir sigara yakmıştı: — Görüyorsun ki sözümde du. ruyorum Sedad?. Sana geleceğimi — Dürgn Çiftlik sahibine, kendisini oldu. |luiğı veriyordu. Fakat bu, ıztırabı.| yacak musın?. dür aranıyordu. Ziraatten oanla.lse, tabiatle yalnız kalırsa ovarasılo derece çullanmıştı ki, doğrula.| vâdetmemiş mi iim?. mazdı, çifibk, çiftlik idaresi hak-İmuhaldkaik kapanacak, kalbinin meyordu Bili (Arlensı var) bir de bu