24 Haziran: İngiliz hava akınları Londra 23 (AA) — İneilz hasa nezaretinin dün skşam meşe İngiliz av tayyareleri büyük kuvvetler. halin- de Manş denizinde ve şimali Fran- anda harekâtta bulanmuşlardir. Bur larin yanında giden Blenheim tpin deki o bombardıman O tayyareleri Manş limanlarile münakaleyi temin eden Hazebrouck eşya istasyonunu bombardıman etmişlerdir Birçok Alman avcilarile katşı' - daşmalar olmuş ve bunlara ağır za- Yiat verdirilmiştir. Avcılarımız 2 düşman tayyaresi düşürmüşler | Ye gene avcılarımız ve bombe tayya » selerimiz diğer birçok düşman tey- yaresini hasara uğratmışlardir. zim bir tek tayyaremiz kaybolmuş- tur Londm 23 (A.A) zaretinin tebliğinde 27 düşman ta yaresi düşürülmüş olduğu bildiril yorsa da sonradan alinan raporlar 30 düşman tayyaresinin güşürüldü- ğünü tesbit etmektedir. Bütün ba tayyareler dün öğleden sopra Manş denizi ve şimali Fransa üzerinde ya plan harekâta tahrib edilmişler - dir. Londra 23 (A.A.) — Dün gece bombardıman agyvisine mensub İn- &ibz tayyareleri Almanyanın şimahi garbi inintakasındaki hedeflere ye- niden taarruz etmişlerdir. İngiliz tayyareleri muntazaman on İki ge ce Almanyayı bombardıman etmiş lerdir. D. N. B. düşman teyyarelerinin dün gece Rhin mintakası üzerinde uçtuklarını itiraf etmekle beraber bu skinler hakkında malümat ver- #meinektedir. İalyan tebliği Roma, 23 (AA) — İtalyan orduları umumi karargâhinın 303 numaralı tebli, İtalyan av tayyareleri Malta ü - zerinde cereyan eden muharebeler &unasında Hur*ane bipinde bir tayyare düşü derdi Örta Akdenizde av tayyareleri - miz İngiliz tayyarelerinin yolunü kes mişlerdir. Blenheim tipinde bir tay yare düşürülmüştür. Diğer iki Blen heim de İtalyan torpitolarinin tay- yare dahi topları tarafından düşü rülmüştür. Şimali Afrikada Mihver devlet. İleri Tobrek'ta düşmanın iaşe ter - Wbatini, mevzilerini ve barakalari- m bembardiman etmişlerdir. İngiliz tayyareleri Bingazi üze - rine yeni bir akın yapn dir. » Sarki Afrikada Gondar'da Uol . ehefit gamizanunun bir taarruzu neticesinde mühim düşman kuvvet Teri k ğa mecbur olmuşlardır. am mama PA EŞ — Hava ne- (Meddah üç dön gece kald Fakat orada da lord gibi yaşıyordu. (Bu akşam meddah var.) diye geceleri koğuş- lar bir araya toplanıyor; meddah Küzmm bir karyolanin üstüne ko -| nulmuş sandalyasına çikarak * — Hak dostum hakl... diye hi- küyesine başlıyordu. (Bir tiryaki Hasan baba varmış. İsmi üstünde tiryaki mi tiryaki! Hey hamama gidişinde: «Şuyum kay « boldu diye kavga çikarırmış adamin elinden e! Nihayet sözbirliği yapmışlar, tirya ki Hasan babayı bir daha hamami rina kabul etmemiye karar verm ler. mama gitmek istemiş Mahmudpa- #a hamamına gitmiş, hamamel içeri almamış. Şengül hamamına gitmi; hamamcı içeri almamiş ya hamamina gitmiş, keza. 3: «Hiç bir kavga etmiyeceğim. Bir şeyim kay. boldu diye maraza çikarınyaca - ğim..» diye yemin eti Sör ver - miş. Bunun üzerine bamamcı Tirya- kiyi kabul etmiş. Hasan baba »0 — yunmuş, elbiselerini bohçaya koy. peştemalını kuşaniniş, hama- Bu hali gören külhi beyinin biri tiryakinin elbise bohça. sini alip külhana atmiş. Elbiseler de yanmiş, kül olmuş. Tiryaki hamanı- darı çikmiş, aşağı bakmış bohça yok, yukarı bakmiş bohça yok. A- Yamiş taramış, bohça yok. Ne elbi- seler var, ne bohça var, Doğru b mamcinin yanma gitmiş: orlamam- ei dayı, demiş: haydi ben söz ver dim; yemin etlim; bir şeyim kay- boldu diye niza çıkarmiyacağ fakat sende de din, iman varsa insaf ct: Bes de hamama gelirken böyle dençınlak pontamala' gelmemi ya? 5 (Meddah Kâzım) Eskizaptiye - #öyet mühim den sultan Hamide maruzati olduğuna dair bir telgraf muş: ma girmiş Közim) Eskizaptiyede | Hasan baba bir gün gene ha-|* SONP ma OSTA i | Yıldönümü tebrikleri Yazan: Muazzez Tahsin Berkand | i bey terliklerini sürüye sü imanın bir odasindan ö. x, geri dönüyor, pence eden karşıki boş arsaya bakıyor, ın dumanını ülliyerek .tek- rar koltuğuna uzanıyordu. İçi, sikalmiştı. Yepyeni a iz meğğul edecel manda kendini saree” fakat bu sicak havada ince pijamasını çıkarip yerine k İlin sokak esvabini giymek, yakalı ve kroval takmak ve güneşli 49 » kaklarda dolaşmak biç de hoşa İdecek bir şey değildi. Evin içinde kedi adımlar» ğı yukari dolaşırken, nasi ray odasına girdi? Burası kapalı perdelerile apartımanin en serin bir yeri idi, Elektrik düğmesi- ni çevirdi. Dudaklarından bilâiht- yar bir tebessüm geçti, Karisi yar inda olsa, onu tebrik edecek, böy- İle temiz bir sandık odasını tasavvur etmediğini ona söyliyecekti. Filha- kika burada eski dolablar, kulla - sılmıyan maszlar, koltuklar vesair eşya munlazam bit surstte yanyana dizilmişti. Bazı evlerin karmakari- şik ve tozlu sandık odalarına ben zemiyordu. Bir sandalya çekerek eski bir ma sanın Önüne oturdu. Bu masa anne- sine aiddi ve çocukluğunun bin bi hatırasile dolu idi. Ortadaki büyük çekmeceyi açti, Sararmış Tesimler İve kâğıdlar... TA dipte, renksiz bir şeridle bağlanmış bir paket vardı. Merak etti, şeridi açtı. İrili ufaklı kâğıdlar masanın üzerne dağıldı. Bunların arasında muhtelif tTenkler- de telgraf dari, kartpostallar, kartvizitler ve kimisi omürekkebie, kimisi kurşun kalemile yazilmiş b çok mektublar vardı. En alttaki telgrafı çekti ve okudu Selâ irüye api İtekine gidiyor sigarasin! iş bulamıyor mak istedi; basması münasebetile sizi teb e vali olduğunu hafirlyarak gülüm sedi.. © Kâğıd yığınının arasından baş - mektub çekti: «Sevgili Selâmi, bagün on beş yaşına girdin. Bu mübarek günde senin yanında olup annenle baba. nin mes'ud yüzlerini. senin neşeli gözlerini göremediğime pek müte : Mam mm ! çekmişti. Üç dört gün sonra iki ya-| elip meddah © Kâzımi alarak| ler, Ben de iki gün sonra (be - raet) ederek oçiktim. Beyazıda doğru gidiyordum. Arkamdan £e- len bir polis omuzuma dokundi — Mahmud Saim efendi, de: * İsizi başkomiser bey istiyorl, | Çingene yap: a Hiç bir suçum yoktu. karılarını hısım akraba kalktığımdan dolayı (zan inmiş; fakat ortada bir (cürüm) olmadığından (be e) etmiştim. — Komiser bey Bi ne yapa - cak? dedim. polis gülümsedi: — Aman beyim; dedi; biz re bunu sorabilir miyiz? — Ya gitmek istemezsem?. Po- in suratı değiştir — Zorla götürmiye beyim!.. dedi. Çarnaçar (kuzu gibi) önüne düş. tüm, Gedikpaşa merkezine geldik. Beni bir kapının önüne getirdi. — Beyim; başkomiser bey bu odadadır. Kapiy! vurup içeri girer iniz. dedi. Kapıyı vurdum. ne bir ses: — Geli. dedi. İçeri girdim. Bü- yük ve mükellef bir oda, Pencere. İlin önünde mükellef bir masa.. baş komiser elinde (Sabah) gazetesini okuyor. Gazeteye o kadar dalmış ki yalnız kırmız! fesini görüyorum. 2 Efendim beni istemişsiriz! memurum içeriden âmira- hix| «Minimini Selâminin bir yaşına| tina) | esirim. 'Mektebdeki parlak muvuf- fakiyetlerini ânnenden gelen mek- tublarda memnuniyetle okuyorum. İçim iftiharla doluyor. Büyük zekân, yüksek karakterin sayesinde östik » bale emniyetle bakubileceğine emi-| vim. Her zaman bu yolda yürü oğ-| lum, Senin için Allahtan uzun ve| mes'ud bir hayat diler, gözlerinden öperim. İmza: Teyzen Nezil | tradan başka bir şey değildi Selâmi yavaş yavaş maziye gö. İmülmiye başlamış, bu O kâğıdlarin İkarşismdaki alâkası artmişi. Şimdi bu paketin annesi tarafından bağ- Jlandığını ve kendi yıldönümlerine âid tebrik yazılar olduğunu unla - mişti. Zavallı müşfik, muhabbetli | annesi!.. Bugün oğlumu görse acaba ne derdi? İstikbalinden o kadar €-| min olduğu oğlunun... | Bir kâğıd daha çekti | iciğim, bugün senin ya - nında olmadığıma çok müteessirim. Yirminci senei devriyen münasebe- tile kimbilir ne güzel eğlenceler ter. tib edilmiştir?, Annenin bu merasi- me ne derece ehemmiyet verdiğini bilirim. İnşallah gelecek sene sizin İsanmızda olurum. Şimdilik ellerin den sıkar, seni tebrik ederim kar- 'deşim. İmza: Nermim Nermin... Bu uzak bir akraba ki- aydı ve Selimiye karşi gizli bir sevgisi vardı. O zaman gençlik gu- rür ve ateşile etrafa bakan Selâmi İo kizcağizin aşkina dudak büker, — m İ dedim. Hiç istifini bozmıyarak aksi bir sesle: — Sen kimsin?, dedi. — Mahmud Saim!. dedim. sesi daha aksile, — Babanin adı ne? — Ahmed... — Yaşin kaç? — Otuz. otuz beş. — Beşer beşer çikiyorsunl. Güzetenin arkasından eoert sesi- şittiğim ve yalnız fesini gördü İğüm bu adam amma da aksi bir a- damdı. — Ne iş yaparsın? — Hem matbaacıyım?. Hem ti. yatre kumpanyam var! İyit.. Biri; dümen; biri; yelken olmalı... (Hapishane lisanında: Dümen - öleriş olmak © üzere yapılan işi İYelken - paraların sarfedildiği yer demektir.) — Herhalde matbaayı dümen edip; tiyatrolarda şantözlere yelken açiyorsun?. Değil Amma da belüya çatmiştım. Şöyle ileri gel bakayım!, de- di. Biraz yanina yaklaştım.. gazete. yi yüzünden çekti, Şaştrdım: — Ulan imeddah Kâzım. diye haykırdım. gözyaşlarile istihza ederdi. vd zamanlarmış onlar! Yirmi yaşin da yakışıklı, dinç, ümid ve neş'e ile dolu bir delikanlı... Bugün elli be- şinde, yarı hası mekteb müdürü... Kâğdların en östünde pembe bir mektub: «Yirmi iki yaşına girdin çocu - ğum, benim nazarımda hâlâ mini Nezihe teyze bugün uzak bir ha-İmini Selâmisin, hâlâ. kalbim senin| için ayni korku, ayni şefkat ve ayni sevgi ile çarptyor. Bugün seni ninda değilim yavrum, bu büyük ve benim için her şeyden mukaddes tarihi senden uzaklarda geçirmiye mecbur kaldım; fakat bütün varlı- ğim seninle beraberdir. «Yizmi iki sene asil" feçti Se- lâmi? Bunu düşüntlükçe hayret et mekten kendini “alamı ? kadar şaşsam, ne kadar düşünsem ortada büyük bir hakikat var: Sen ânanin hergün iftiharla düşündüğü sen... Bil senin için kalbim ne kadar büyük ümid ve emellerle do- İa!, Sen mutlaka imes'ud olacaksin Selâmi, başka türlü olacağını hav- salam almiyor; çünkü mes'ud ol - mak için her geyi yapiyorsun. Bu kansatimin boş bir hülya olmama. sini ve seni saadete kavuşturmasını Allahtan diler, gözlerinden öperim benim biricik oğlum.» Selimi nemlenen gözlerini silmi- İya büzem görmeden tekrar bu pa- kei bağladı, çekmeceye koydu (Arkası sayfa 7 sütun 3 te) <İne &âti değillerdir. Içkinin bu mü. | , çok yorgun bir ilk /” İçi yasak e müddetinin 10 gün Çe “Bizim rakımız diğer mille lerin içk lerinden| ehvenişerdir,, © İstanbul okuyucularımız dan Z. Y. «— Birç celerini anl ânketiniz, e yerinde bir te şebbüstür. Zira he etrafında olursa iyi ve fena bir Karar verebilmek kütlenin nokta naza tanımak icab eder, İçkiyi ortadan kaldırmak içn bazı makul gibi görünen sebebler varsa da, bunlar müskiratın men'i- T ik doğu. lâhazalara atfen k: tısadi ve içtimai mahzurlar r tır, Meselâ son yıllarda bir hay) kişsi eden bağcılığımı recektir. Rakı, aşağı yukar: bizim milli bir içkimizdir de diyebiliriz. Yugoslavların erikten isühsal ettikleri bir nevi içki dır ki; derece itibarile bizim rakıdan çok daha yüksektir. Diğer milletlerin kullandıkları içkilerle kıyas uğu takdirde bizim rakımız, muhakkak ki hep. sinden &hveni şerdir, İçkiyi, kalı hizmet değil, be Yy in. H Bi Y cemiyı İçakçılığa yol asınak gibi...) İ Eğer içki ipilâsını azaltmak is. tiyorsak, bu iş için name V ya kanun tanzim etmeyip, bilâk bu gibi kötü bir hale düşenleri ve. ya düşmiye mütemayil olanları telkin yolile islaha çalışmalıyız.» © Eskişehir, Işıklar mahal lesi Tuğrul sokak Mahmud E- ker: «— Ben arasıra rakı içerim ve içkinin de lüzumlu olduğuna ina. mrım. İğki, ierdin kendi şahsi zevk vakıtalarından - biri ve odu kullanmak ta tabii hakkıdır, Bu- (Arkası sayfa 7 sütun 2 de) Keyf nerede? Saati Yücudlerı harab eder, İKeyf yerine çil Akıl gider, fenalıklar, kafasını belir Sava 5 dilmeti mi? Cevab gönderme bitmesine kaldı ARAT “50 kuruşluk rakıyı 250 ye çıkarırsak içenler azalır,, © Vevşehir Hükümet cad - desi halk şairi Osman Çine: Lönet olsun bu ii :, çiğerlerim söküldü, ağzımdan » döküldü. Ölümün bir pençesidir. kimse bu. na ürk gencine heram “ols damlacık içmesin... Neşesi yok, zürarı çok, ken kusa. rak yatırır, nesilleri bâlrır wlan yere söyletmişler; b nül cilde, ,, ayır. hâşâ.. yanlış fikir hakkı ip. tal e İnsanlığı berbat edip, yan ir şişesi bir er yıkar, cineyetler işletir, İçenleri deli yapar, üz binlerce lönet olsun, her içki. nin adına, eder, Hoyatında sefil olur, mezera da aç gider w. gibi, maceraya atılır, Parasile belâ alır, felâkete katılır. Yüz binlerce kurbanı z ki Katil, harsız, hirs, $ ler meyda; rür, il d lerdi, hastasını, uçurun sü. rükler, (Arkasi sayfa 7 sütün 1 de) İçki — İki saattir tanıyamadin mi; tatli su kurnazı? — Küzim bu ne hal?. Gene mi polislik komiserlik oyunul, Vallahi bu defa derimi yüzerler içine saman doldururlar... Zile bastı; gelen polise: — Bize iki kahve söyle, dedi. — Aman Küâzimciğim; beni affet. ben kahve mahve bir İsey istemem. Nerede ise hakiki po- hisler gelir. Bu defa o Gedikpaşanın ortasında ağ kurmuşmun.. fakat bu- vasi Zeyrek yangin yerine benze - mez, Her yahadi de kolay kolay bodruma girmez. beni de beraber yakarsin.. aman ben gideyim. de. dim O gülüyordu... — Yahü; dedi; hâlâ anlıyama- dın mı? Burası öyle sahte pölis ka- rakoluna benziyor mu? Bak: Kos koca dairei resmiye.. o pencereden sokağa baktim. Hakikaten bir dai tei resmiyede bulunuyorduk.. Kapi- da müteaddid polisler var. Esbabı mesalih girip çikiyor. fakat ben bir türlü inanamıyorum... Sabikah bir adamin başkomiser olması dedim; vellah! bu sefer ipe gidersin! Cesaretin fazlası ahmaklıktır. Hem yalnız sen değil; bu kadur kişiyi de beraber ipe gö - türürsün... Bana müsaade et, Ben gidiyorum.. diye ayağa kalktım. dedim;| m il an si si iç — Yahu otur.. vallahi burasi resmi merkez... Kapı açıldı. Polisin biri iki kab- ve getirdi. Kahveleri getiren adama İdikkatle baktım. Meşhur gece hir. #12) Sari Mustafa değil mi? ,7> Bu adam Sarı Mustafa değil « — Daha artık resmi dairesi, mı iresi kaldı mi? Sizin kumpanya t mam. Burada urşumi hapishanenin şubesini açmaşsınız. Bir de bana ©-| tur diyorsun. burası dağbaşı değil be Kâzım. bu mum yatsiya kadar İbile yanmaz . — Dinle; diye beni zorla oturt. tu, — Hani ben Fskizaptiyeden suk tan Hamide (acele ve mühim ma- ruzatim var...) diye telgraf çek - Yıldız sarayina götür. di. Saraya gittik. Evvelâ kar-| şıma Tahsin paşa çıktı. (Ne söyli- yeceksen bana söyle.) dedi. Ben! (Olmaz.. uncak söyliyebilirim..) dedim fa gebp gittiler, Kabil söyletemediler. Nihayet bir odaya aldılar. Yaverler yanımda elpençe divan duruyorlardı. 5 Perdenin arkasından bir ses gei- is — Kizim; oğlum; baha ne söy- liyeceksin? im di. Yi efendimize | 8 Birkaç de- değil beni yi da başladım; fine vuhteşem | halde bu hikâyeyi dinlerken kahve- Padişahın karşısında olduğumu aladım, — Maruzatım dim. — Söyle. n? — Gece hirsiziyim şevketlüm. var şevketlğim, dedi, Sen ne iş yapar dedim. Padişah güldü. o kadar güldü ki perdenin arkasından gülüşü işiti - yordu. — Benden ne istiyorsun? dedi, — Padişahım; diye oanlatmıya ( ) falan yere hr. zlık maksadile | gitmiştim, Gece eri girdim. Müteaddid sandıklar gördüm. Gümüş takımı falan zan - netim. Sandıkları (Bomba) idi açtim. o Hepsi Bu kelime Abdülhamidi zaten korkutmiya kâfi id — Bomba mı?. diye sertlendi. — Evet!. Yalan söylüyer zan « netineyin. Boynum kıldan incedir. Hepsini göstermiye muktedirim. Sultan Hamid: — Peki: dedi; onlara dokundun .? — Hayır. sandıkları tekrar ku. padim ve izimi belli etmiyerek geri döndüm. Padişah bir iki saniye durdu: — Közim; dedi: sözün hakikat sana yardımım olacak. Fakat ya- lansa,, senin için bu yalan iyi ol - maz. Derhal memurlara emirler veril » Türif ettiğim mahal kuşetıldi, irmi sandık (bomba) çikmaz mi? Bu ihbarim sultan Hamidin o kadar hoşuna gitmişti ki.. beni baş komiser yaptılar. Ve işte gördüğün ibi şurada bulunuyorum.. dedi. Ağzım açik * kalmisti. Kahve anrmin boş olmasina göre her içmiştim. Ne diyeyim? Bilemem eyliyecek girye midir, handemidir? Mahmud Saim Altındağ (Arkası var)