Sivasta İlkbahar at yarışları sona erdi Sivas (Hususi) — Yüksek yanş Ve vilih encümeninin tertib o ettiği st yarışlarının ilkbahar kisminin son haftam da Pazar günü büyük bir seyirci kütl, ünde Aygır de- posu civarind. sahada yapılmış- tr Birinci koşu Sivas vilâyeti dahi- binde doğmuş üç yaşındaki saf kan arab ve erkek taylar arasında idi. Mesafesi 1200 metre olan bu ko- şuda birinciliği Cemil Eryudun Tar zanı kazandı, İkinci koyu: Dört ve duha yu- taki saf kan arab at ve kıs mahsus olan bu koşunun da 2000 metrelik mesafenin birincili- ini Bahaeddin Göksel — Seyfisi, ikinciliği Kerim Göktenerin Paya. zasi, üçüncülüğü Musa Çenetin Se nemi kazanmışlardir. Üçüncü koşu: Dört ve daha yu. karı yaştaki saf kan srab ve yalniz kisraklar arasında olan bu koşuda da birinciliği Cemil Eryadun Rüz. gân, ikinciliği Ali Arpacının Suna-| si, üçüncülüğü İbrahimin Emini ka. Zaydılar, Dördüncü koşu: Dört ve daha yukari yaştaki saf kan arab at ve kısraklara mahsus olan bu koşu - nun 2400 metrelik mesafenin birin- © giliğini Mehmed Ali Özcanin Dö - i, ikinciliği Sabri (o Yertutanın öncülüğü Ziya Yilmâ. zin, Yıldızı kazanmışlardır. Koşular büyük bir intzam ve heyecan içerisinde sona ermiştir. İzmirde üç kız kaçırma ' vak'ası İzmir (Hususi) — Son günler- de şehrimiz ve civar köylerinde üç kiz kaçınma vak İsri yaziyorum: Narlidere köyü civarında Trazca köyünde Ahmed oğlu İsmail Kiv.- rak, yanına aldıği Mehmed Doğan. İa birlikte nişanlısı Mustafa kızı 24 yaşinda Hayriyeyi tütün tarlasından eniştesi ile svine dönerken zorla ka. girmiştir. Suçlular jandarma ta: findan tutulmuş adliyeye verilmiş. ör. Saman iskelesi mevkiinde Ibra- him oğlu Hasan, Salâhattin kızı 16 yaşlarında Fevziye naminda bir kı- n, Bayraklıda Taksim (sokağında Hakkı oğlu Nihad da Mümin kizi 17 yaşında Gülsüms kaçırmışlar - dir. Bunlar da yakalanmıştır. ( Küçük Haberler ) # İnegöl belediyesinde bir sene içinde 114 çiftin evlenmeleri yapıl- #niştir, # Bizada senelerdenberi tahri- rat kâtibliğini yapmakta olan Ab- dullah Emre, Ye kazasına bi b Hamdibey nahiyesi müdürlü; se tayin edilmiştir. Hamdibey na. biyesi müdürü Şevket Fırat da Bay Fâmiç kazavina bağli: Gölcük nahi- yesi müdürlüğüne © tayin olunmuş ve gidip yeni vazifesine başlamiş. tir «Son Posta» sin tefrikam; 81 Bura, rağmen Melpomeni Pariste Comâdie Françaisede sey- retmiş olduğu klâsik trajedyalar- daki meşhur san m tavır ve harketlerini hatırlıyarak çar muha gerilmiş gibi kollarını iki ya. Da açtı, başını arkaya attı ve en deruni, kalın bir sesle söze baş - tadı, — Mademki Temel aramı bu kadar büyük... Nasıl derlet Uçurtmalar... Yok söyle nedit?;.. — Hingisi güzelim?, — Nasıl ki düşerler... Pos - toloni?... Uçu... Uçurt, — Evet... Uçurum... — Mademki Temel, . aramızda bu kadar büyük uçurum açıldı.. Ben karar verdim, yorum! “Evet Temel!... Ben burada dur - © — Nasıl bilmiyorsun?... Gece. “leri uyumuyorum... Acaba tahtakuru- — Yek vire!.,. Ti tahtakurul... 1 olmuştur. Bun-|* Çorlu (Hususi) — Bel ve fa dahı mevsim yağmurları gören mın. takamızda, toprak o mabhevilerinden başka, ağaç #aa'sulü de bol ve be- reketlidir. Çohuğu çocuğu ile güne- sin doğuşundan batişina kadar; yıl- madan, usanmadan, alninin terini we, ele çalışmaktan zevk duyan çi cömert toprağının, kucağında sararmıya başlıyan mahsulüne, al- tn yiğinma bakar gibi ta; | gönüle ferahlık veren bu manzara- Yı yüzünün her tarafına yayılan bir İtebessiimle seyretmektedir. Hasad zamanı gelmiş olduğun - dan biçmek, harman yapmak ve dövmek gibi muhtelif işlerde çalış. tırılacak ve kullanılacak, motör ve gerekse bayvan'a #nüteharrik bütün ziraat alitinin faaliyete getirilmesi için halkımızda büyük bir hazir - İanma ve çalışma hareketi göze çarpmaktadır. Bu sene misir, ayçi- çeği, kavun, karpuz ve emanli şey- ler de gelişimli ve verimlidir. İzmirde İzmir (Hususi) — Vilâyetimiz dahilinde bu seneki yazlık zeriya- tın çok bereketli ve İyi kalitede ol- duğu anlaşılmıştır, Yazlık zer'iyatij tan bilhassa misir, arpa ve patates mebzul bir surette yetişmiştir. | Big Biga (Hurusi) — Şu aralık şek. rmizde çok faydali yağmurlar yağ- makta, bundan sebze ve bostan Yaları azami istifade etmekte, ylülerimiz. umumiyetle orak biç- iye başlamışlardır. Bu yıl, her hububatta halkın yüzünü gül düretek feyz ve beteket mevcud- dur, Bazi köylüler mahsulden aç harmanı bile dövmüşler, & zahirece bolluğa erişmişlerdir. İleride bir samyeli esip de kav. rulmadıği o takdirde meyvalar ve Ermiram Akşam Kız San'at okul sergi açmiştır. Sergi davetliler tara! takdir edilmişlerdir. Resim bu mu Hayır, hayır... Temel kadim Yunan faciâsında çol almağa muktedir değildi. Kalb fırtınala , rına, ruh kasırgalarına tahtaku » süsundan bahisle mukabele edi - yordu, Melpomeni kollarını indir- di, tıpkı kanadları kırılan bir kuş gibi. Her türlü heyecanı, galeyanı sönmüştü. Demin üzerine konmuş olduğu Phidias veya herhangi bir eski Yunan san'atkârının hey! Bine tahsis ettiği kaideden Yok, yok. 'Temel alelâde bir mah. Yüktu. Daha doğrusu böyle olmuş. tu. Kendisile facia sahasında k; şılâşacak kudretta, kuvvette de di. Phödre, Andromaguc, Antigo- ne vesaire olmaktansa sadece Mel. pomeni olmak hayırlıydı. Bu se - | beble Melpömeni sözüne kendi sesi ve edasile devam ettiz — Uyumuyorum niçin ginirli . yimt.,. Niçin sen yoksun yanım - da! — Me ni içimi paralıyor- 'sün!.:. Bu “derece merhametsiz, bu kadar insafsız Olma,. İlana İiçin pahalıca satılmaktadır, SONP Memlekette yeni mahsul | Bar hol ve hereketlidir Çorluda: her türlü toprak mahsulü verimli yetişiyor, Bigada da oraklar biçilmiye başlandı bağlar da şimdilik çok iyidir. Bağcı lar, hergün #ömaklari göztaşı mah- lübile ilâçlamakta ve © kükürt tozü serpmek suretile bağlarını tımar et mektedir. Meyva ağaçları, kireç kaymağile kâmilen . badanalanmış ve zararlı böcekler imha edilmiştir. Erken yetişen sebzeler bollan * miş ise de müstehlik çok olduğu Edremidde korkunç bir cinayetin muhakemesi Edremid, (Hususi) — Mart ayı. can ilk haftasında kazamızın Al- #inoluk nahiyesinde bir cinayet iş- lenmişti. Bu nahiyeden Mustafa oğlu Necmi Somalı, eski bir husu- met yüzünden araları açık olsn Halil oğlu Behçeti köyün tenha bir yerinde pusuya düşürmüş ve bıçakla hançeresini keserek bir şekilde öldürmüştü, Katil iki gün sonra yakalanmış ve geçen hattâ da 'mühâkemesi olmuştur. Katil hafifletici sebbelerden dola- ya 12 sene ağır hapse mahküm ol- muştur, Denizlide Yardımsevenler Cemiyeti faaliyetle Deniz (Hususi) — Halkevi sa- fonunda valimiz Osman Nuri feke- Ülnin eşinin riyâsetinde toplanan memleketin o aydin bayanlari bir Yardımsevenler © Cemi ne karar vererek heyeti habini yapmışlar ve derhal başlamışlardır. hu ders yili sonu münasebetile bir findan çok beğeniliniş, kızlarımız vaffak sergiden bir köşeyi gösteri- YAZAN : EKREM REŞİD karşı biraz şefkatli olman lâzım... Ben zayıf, âciz bir mahlükum.., Ben... Ben.., Melpomeni.., "Temel ağlamak üzereydi. Elle durmadan yanında bir şey arıyor. du, Melpomeni merak edip sordu, — Niçin elini böyle sallıyorsun? — Bilmem... Bir şey eksik!... Yanımda bir boş'uk hissediyorum. — Nasıl boşluk? — Anlatılmaz bir his,,, Melpo. meni beni iyi dinle, sözlerimi an- lamağa çalış... Melpomeni, beh artık bir bütün değilim! Ban ar- tik yarım adamım!... Bu itirafı o derece acıklı bir sureite yapmıştı ki Melpomeni gay rI dıtiyari kendisine karşı bir mer, hamet dudyu. — Vah zavallı... Temel... — Evet ben artık yarım ada. mem... Daha doğrusu bir adamın yansı Yi. 5 — Bu ne saçma lâflarf..,. Ben seni görüyorum. Sen tamamsın! Bir başın, bir gövden, it kolun, iki bacağın, iki ayağın var..; ilde Biga çayinin karşi OSTA emidde Bir genç kızı kaçıran dört mütecaviz ağır apse mahküm oldular Edremid (Hususi) — Bundan bir müddet evvel Ayvalığın Altıs- ovâ nahiyesinde bir kız kaçırma vak'asi olmuştu: Sekimiye mahallesinden Bahriye adında bir genç kıza göz diken dört kafadar, kizi kaçirmiya karar ver. mişler, bir gece dördü de bir olup kızın evine hücum etmişler, Bahri- yeyi ahp kaçmışlardır. Bu dört ser- seri masum kudı nahiye civarinda bir yere götürerek orada kendisine şeni bir şekilde taarruz etmişlerdir. Fakat hâdise zabita tarafından du- yulunca mütecavizlerin dördü de yakalanmış ve adliyeye verilmiştir. Evvelki gün Bürhaniye ağir ce! zasında yapılan muhakeme netice-| sinde maznunlardan Kâzim Çaylak| B sene, 17 ay, 10 güne, Lâtif 3 se. neye, Hazım ve Zaim ikişer buçuk seneye, Ali Riza üç buçuk seneye mahküm olmuşlardır. Biga panayırı dağıldı Biga (Hususi) — Her söhö Ha: ranin sekizinde kurulmakta olan Biga panayır bu yıl gene ayni köy. yakasinda belediye tarafından satin alınan ar- sada kurulmuş ve üç gün devam et: tikten sonra dağılmıştır. Panayir devam ettiği müddetçe orayla elektrik cereyan! (o vetilmiş, Karşi yakaya geçmek için bir köp- rü yaptırılmış, çok hizli devam «- den bu panayirde muhtelif birçok! eşya satilmiş, 80.000 İliraya yakin hayvan ahşverişi yapilmiştir. Pana- yinn ziyaretçileri 20.000 kişiyi bul. #Mmüş son günü şehir pazarina Fastla. dığı için, çarşılar, caddeler çok ka- İabahik olmuştur. Kesif bir halk küt tesi, Gönen panayirina akin etmiş. tir. HİKÂYE (Baştarahı 5 inci sayfada) giklim artık, yedi sene evvelki, on sekiz yaşında kızdim Bir ağacın arkasina" gizlenmiş, Müeyyedin yü. zünü görüyordum. Tipki bu geteki gibi, ışığında sapsari olmuş, ge- ne bu sicak sesile Samraya ilâni aşk ediyordu. İçimde çok garib bir değişiklik u. Yedi senedenberi sevdiğim bu adamın sözlerine körü körüne imanacağimi ve hayatımı severek ona vereceğimi zannettiğim halde, bördeobire itademi ve muhakeme. mi buldum. Bu manzara bana, kar şimdaki adamin yeminleriin ne kadar boş kelimeler olduğunu an- Tatti, O, bendeki tebeddi mişti; larar ediyor, yalvar, — Cevab ver Neri, Nericiğim, benim karın olmak istiyor musun? Ellerimi ellerinden © kurtardım. başi eğdim: İsyiri Dedim ve onun cevabini bekle- maden yerimden kalktim, ağir a. dımlarla köşke döndüm. lama - — Sana övle geliyor Melpomeni, gözüne inanma... Ben bir adamın yarısıyım... Öbür yarımı isterim!, — Temel... Sen deli oldun!... Ah pauvre Melpomeni!,.. Aklım henüz Fakat ne edeyim ki ben bir yarımı... — Ne desem haklısın!... Zarar — Hâlas!... Helasl,.. — Yok canım, ben kendime ağ- İiyorum... Aman burak şu elini sallama böyle,,, Yanını yoklama böyle.., — Ben elimi mi sallıyorum?... Ben yânım; mı yokluyorüm?.. Hiç farkında değilim... Melpomeninin fazla mukave , mete kuvveti kalmamıştı. Vak'a . ran dehşeti, fecsati altında ezil - müâşti, En büyük felâketi, en de- rin iatırabı göze almıştı. Son bir feryad kopardı, — Temel, ne oldu sana?... — Bak söyliyeyim... Ben artık Temel değilim... Ben artık bura. da balıkçıların arasında yaşiya - mâm,.. Ben Havayım, ben Civw yım, ben Hava-Civanın yarisiyim.. Nerede benim yarım?... Yanımda büyük bir boşluk var... Ben artık hiç bir işe yaramam... Tek ayaklı yürür mi, tek kanadlı uçar mı?... Melpomeni ağlıyordu. Hüngür İhtiyar pehlivan Aliço elli altı yaşına geldiği halde, hâlâ 27 senedir elinde tuttuğu başpehlivanlığı bir türlü başkalarına vermek istemiyordu -— Ne yapacakmış burada be? “| — Güreşs gelmiş usta! - Tel Hel Kimle güteşek be? — Seninle weta bel — Baka; baka beyi, mekteb mi açtık be? Çopür, Aliçonun bu son sözüne dayanamıyark, içten gelen eski in tikamın hıncile cevab verdi: — Tel Bel Görürsün - mektebi usta bel — Susak ağızlı ne görecek mi - şim be? — Gel, göresin kizancazil, Hü- seyin dayının buğasına benzer bel Aliço: kizmiştt. Kirantalaşmış bi - yıklarını parmakları arasina alarak iki tarafa büküştürdü, Ve sert, sert mukabele ettiz —— Ülen susuk ağtzlı, hepten çi- kin meydana bel Yusuf ve arkadaşlarini Şurnnü beyleri karmladiler, çadırlarına bu- yar ediyorlardı Gümülüne; Serez, Selânik, -Ma- nastir, Filibe ilâh... Beyleri de Yu- sufun gelişine merak etmişletdi. Yusuf; Kırkpınara gelmeden ev- vel gıyaben epeyce nam almıştı. O- nun meziyetlerini orada burada söy Büyorlardı. Karagöz Ali; çadırda bir patça oturduktan sönra; Aliçoyu yaninda kilerden birine sordi — Bura da mi bi Aliço be? — Burada bekler durur daha hâlâ meydan yerini... —— Kimler var, baş güreşe bel — Pamukcunlu, Hanço, Adalı, Kavasoğlu. Aliço, Çopur, — E biz ds geldik bet... — Öyleyse, tam düğün dernek olacak desenize? — Öyle olacak bel Diye Wifi kesti, Oturduğu yer. den kalkarak Filibeli Kara Ahme- de hitaben: — Ahmed bel... Âyıb olur, gi- deyim şu Aliçoya dar bel... Gitme Karagöz bel... Abuk sabuk konuşmak olur bet Olmaz be usta! ayib olur be Ahmed ta olur — Sen bilirsin» Karagözl, — Hem merak eder ö, Yusufu bel Dedi ve lâfı burada bırakti. Ab- çonun oturduğu yere doğru yürü » meğe başladı. Aliço; Karagöz Alinin uzaktan kendine doğru geldiğini görmüştü. Yanındaki arkadaşlarile konuşu - yordu amma; bir yandan da bu he- rifleri& kozunu nasıl pay edeceğini mülâhaza ediyordü. Karşısında bir sürü pehlivan yir. mi yedi senelik acıyı çikarmak için firsat bekliyorlardı. Ne de olsa gençlik kuvveti kalmamış. o Yaş, eli beş, elli akı idi Adalının, belâ dindi bir de Y Hepten İhtiyardır » Badanak yetişmez iken çıkmıştı. Bu çö- teessir olmuştu. Kalbi parçalanı - yordu. — Ah yazık bana, çok yazık Mon Disu!... Ne olacak Şimdi Ben yatım alam ne yapacağım! Ben yarım âdam istememi,,, Melpomeni, ah kaymenil... Ba- şına neler geldi... Nasıl düştün burada Comme &'est drama » tigue! lomme c'#st palhetigve... Şimdi ne yapacaksın?... Temel, Melpomeninin bu şef - kat eseri karşısında duyduğu izti. rabı köşesinde büzülerek izhar e - Melpomeni kendine acıyarak dök. tüğü göz yaşlarını dindirdi. Fakat Temeli teselli için değil Eski sevgilisini böyle miskin, âciz gör- mek, öna karşı kalbinde büyük bir hiddet uyandırmıştı Mümkün ol- sa Temeli didik didik didkiliye - cek, parça parça © parçalıyacaklı Böyle bir adama - Temele hâlâ bu sılat izafe edilebilir miydi? . cuğu çok darbtı ve iyi bir pehlivan hattâ; Adalidan daha usta diyor * İardı. Okkası da yüz yirmi okka vardı. İçinden; Allahına niyaz ediyor. du: — Allahim beni utandırma, şu âhir zamanımda şu çoluk o çocuğa rezil eyleme... Diyordu. Yirmi yedi senedir, sirt yere gelmiyen ihtiyar Aliço şa. girmiş. Kolay değil, sırtı yere ge- İrse, maazallah asabiyetinden tmey- dan yerinde ölürdü. Arada sirada belli etmeden içini çekerek: — Hey gidi ihtiyarlık hey... di- ye düşüncelere dalıyordu. Karagöz Ali, geldi. Aliço, bata- nağına nözâket göstererek (ayağa kalkmıştı. Karagöz, daha küçük işin. ihtiyarin elini öptü, Herkes, OKaragözle, Aliçonux karşdaşıdaşına; ve : konuşmalarına göz ve kulak açmiştı. Akço, hoş beşten sonra; dordut — Geç kaldiniz bel — Öyle oldu ustab el —— Kiminle geldin be? — Filibeli Kara Ahmedle Yu « suf usta bel Aliço; Filibelinin İsmini işitince: — Tel Hey! i gene mi getirdin Kırıp dökütükten sonra, doğrula - bildi mi be! Diye alay etti. Karagö; nun bu alayına diğer bir kabele etti: — Kırılip, dökülmiyen var usta bel — O da kim oluyormuş be? — Kayalalı Yusuf bel — Hepten bu meydani, gocuk yuvasi yaptiniz bel. — Yok usta bel, Yusuf çoluk gocuk değil bel, Aliço; ainirleniyordu. ba Karagöze çattı. Ayrıldılar... güreş başlamak üze re idi. Ortalıkta, dehşetli bir dedi. kodu hüküm sürüyordu. — Bazilari şöyle diyordu: — Artık, . Abçonun son günü geldi, Bugün onu ya, Adalı yener, veyahud da Yusuf... Bazları da şöyle anlatiyordat — Zavallı Aliço, hiç güreşmese daha iyi eder... İikân yok bugü güreşi çikaramaz... Gidip söyleme. 5 güreşmesin... (Arkas var) RADYO SALI 17/6/941 730; Sant ayarı, 733: Hafif müsk (PU), 745: Ajans haberleri, 8: Hafif senfonik müzfk (PL), 830: Evin sm. ati, 1220; Saai ayarı, 1233: Türkçe plâklar, 1245, Ajans haberleri, 13 * Karışık müzk (PL), 1315: Türkçe olduğu çoluk Bir iki da- yiâklar, 1330: Karışık müzik GPL), 8: Sant ayarı, 1803: Pami saad, 1830; Ziraat tekrimi ve toprak mah- s#uBöri borunsı, 1840: Dans müziği (PL), 19; (Yuva sast) 1915: Radye salon orkestrası, 2115; Radyo güzele, 4, 2045: Radyo salon orkestrası, 21: Memleket postası, 2110: Keman soloları, 2130: Konuşma, 2145: Klâ- «ik program, 2230: Sant ayarı, ajans haberleri; bor, 2145: Dans müziği ©. İstanbul borsası 16/6/1941 açılış - kapanış hatları — e ——— 12445 30915 30.525 200 2 yar bir gramlık külçe mun B Böyle bir adama âncak hakaret eğilirdi. Melpormeninin gözleri kin ve hakaretie doldu. — Temel... Sen İstersen yürü, istersen uç, karışmam!... Ne ya- parsan yapi... Ben gidiyorum... Esham ve Tabvilâ? İkramiyeli * 5 1933 Ergani ABC Srs. Brzurum II Mâ VEL, 'T. O. Merkez Bankasi İtnisss senedi