| zannetmeyin; gider, münasna (bayılırım. Annem evvelki akşam, bana er. İsi gün bir uçurtma slacağını vâ- i. Ben de sevinçle o yatağıma gün oldu, Uçurtma alındı. n bir uçurtma idi, Koca bir da sicim "alınmıştı Sokağa uçurtmayı havalandıtdını. Srde ne göreyim, Komşunun kedi- “e uçurtmanın kuyruğuna takıl Pmiş mu, Kedinin sahibi benden) bir çocuktur. — Kedim uçuyor. Diya bağırarak o da kedinin kayruğuna yapıştı. Rüzgür da faz - havslamıyor. Çocuk da mı, dadısı oracıkta fi şi fr ii İfsE, kaçma diş >— Bizim küçük bay gökyüzüne "ii çıkıyor, Diyerek çocuğun bacaklarına ya hdei Kedi uçurtmanın O kuyruğuna ie sarılmış. Çocuk kedinin nu bırakmaz, dadı çocuğun yazalım birakmaz, rüzgâr gene faz bu sefer de dadi da havalandı uçurtma yükseldikçe Minarslerin o tepesini aştı, efendim ip O kopuvermesin! > verde. > — Düşüyorlar, * bir bağırış bağırdım. Ve o da uyandım. Meğer bütün bu im rüya imiş, Aida Bördük Ak Geçen bilmecemizde kazananlar Geçen bilmecemizde kaza - nanların isimleri Pazartesi günü pkacak sayımızda ilân edile - İ İediye kazananlardan yuanbulla bulunanlar, hediye » rini Pazaitesi ve Perşembe ia ri idarehanemizden alı ilirler. Taşrada bulunanı ediyeleri posta ile adreslerine Sönderilir, si ,Bay Ahmed odasında oturmuş, gayet ciddi bir kitab okuyordu. Birden dışarıdan bir müzik sesi duyuldu. Bay Ahmed düşündü; *Şu, çalgıcıya para vereyim de gitsin başımdan» Bay Ahmedin aklına birden iyi bir fikir geldi. Aşağı ini sulama hortumunu musluğa taktı, “ e e Öbür ucunu da musiki aletinin içine sokup musluğu çevirince oya tepeden tırnağa sırsıklam oldu. Bay Ahmed de ondan kur. Mid, Boşlukta gezer, Mevsimler olmaz, Nurunu döker, Çiçekler açmaz, Yüzlere güler, Kelebek uçmaz, Doğunca güneş. Olmasa güneş. Toprak çimlenmez, Yohuşu çıkar, Ağaç yeşermez, Tepeyi aşar, Çiftçi gülemez, Geceye koşar, Batınca Doğmasa güneş. Bilgiler - Eğlenceler iermomatrelerde derece taksimatı Havanın hararet derecesini tes- bite yaryan termometrelerin bazı- larında iki tarafında ayrı ayrı tak. tigrad, diğeri de Reomür taksima- İtidir. Santigrad taksimatında eriyen buzun harareti sıfır, tebahhür ede - cek halde kayriamış suyun harare- G yüz addedilmiştir. Ve taksimat afırla yüz arasında (yapılmıştır. Renmüşde ise kaynıyan suyun ba. rareti yüz addedilmeyip seksen ad. dedilmiş. Ve taksimat sıfırla seksen arasmda yapılmıştır, Termometreler üzerinde taksi - matın hangi ölçü üzerine yapıldığı yazılıdır. Yazılı olmasa da her iki taksimat görünüyorsa anlamak ge- ne kolaydır. Taksimatı diğerinden daha fazla aralıklı olan Reomürdür. Yeni h Imecemiz «Toprak» dan çıkaracağınız oyuncak üç harflidir. Çok hoşu. muza gidecektir. Yalnız size tav siyem, toprağı kazmayın, par çalayın, üçü sizin o oyuncağınız olsun, atın zplasin. Geriye ka İan üçü işinize o yarsmıyacakbır. Onu bir kenara birakin. Bilin bakalım nedir? Bilirseni4 bilmece | kısmını güzetemizden kesiniz, © altına hallini yazınız ve bize gönderi. niz. Doğru bilenlerden bir kişi- ye dört İiralık kitab ve otuz ki- şiye ayn ayrı güzel ve kıymetli hediyeler vereceğiz. Bu bilme. cenin en geç cevabı 25 Nisan Cumâ gününe kadar gazetemize gönderilmiş olmalıdır. Bilmece cevabını gönderdiğiniz zarfın bir kenarına «Bilmece» kelime- sni ve bilmecenin gazetede çık tığı tarihi yazınız. — Yokuşa geldik, fakat ... Haydi be ... Sırtımda -. Sana ceza olsun kuş #ibi uçar geçeriz. nim tonton bi- taşıyacağım zah o diye benim gibi yaya sikletim. netme, Vürüteceğim, "Son Posta» nn tefrika: 15 Çe - ma iran bu hamal iyi bir ha- b di, Bahşiş hakketmişti. Dürrü © sikara uzattı: 7 Al bakalım sunu azizim... “i ve salonun holünde do- İpi, a başladı. Kemali sabir ile, ing, başındaki kasketin üzerinde! dim sirmayla yanlı bir otelin Mana gibi bekliyordu. o Melpo- iye hizmet etmek zevki ken Magi, basla düşüncelere dalmağa kendi se etmiş “olsaydı, Dürrü kendine: Ma, Ne günlere kaldık!... Su Yay vMeni bana meler yaptırı- ;*« Benim buralarda ne 'şim Nerede benim eski hülva- h, »s Nerede Nisin stüdyola- | Kepolivud ve sinema yıldızlı? ty san'at, şöhret ve servet?.! Maine vazilemin ağırlığına Mel-| Cüyyeninim hatırı için katlandım. © onu seviyorum!... Halbuki! onun hayatı hiçbir; ” işgal etmiyorum... Aşkıma! . YAZAN : EKREM REŞİD edi- /Fıhtımına yanaştı. Şetvan, koltu- İğunda bohçan iskelenin (başında İbekliyordu. Hemen kalabalığın &- Fakat Melpomeniye hizmet et. Tasından sıyrılarak karaya ayak mek, ona, emsalsiz san'atını alkış best. Besiktaşta çocukluk arkada- bir nevi şefkatle mukabele | yor, baha küçük maymun diyor! İşte bu kadar!... kyacak seyirciler bulmak (zevki $i Hafız Sebat'nin evine misafir Dürrüye başka düşüncelere dal.jolmafı vapurda kurmuştu. Resa- mağı müsaade etmiyordu, Aşka diye caddesini katetti, (köprüye arkâdaşlıkla mukabele cden bir) geldi. Hızlı bız ilerliyordu. kadının sevgilisi içm ne rahat) Şiddetli bir müsademe Temeli vardır, ne huzur. Halbuki Dürrü|de, Setvanı da sarsmıştı, Temel vapuru beklerken kemali rahat ve| doğruldu ve kendisine çarpana: huzurla yolcu salonunun ho'ünde| — Dikkat etsene bel... diye beş aşağı, beş yukarı dolaştyordu. | bağırdı. - Müsademede #uçlunun kim ol- Temeli getiren vapur Galata|duğu malüm olmamakla beraber rıbtımına yanaştı. Temel, elinde| Şetvan kabahati üzerine aldı ve bavulu, iskelenin başında (o bekli-| kemali nezaketle: — Aman efendim, affınızy dile- rim... dedi, #akat Temelin nevri dünmüş- tü. Haykırdı: — Dileme!... — Aftedini; — Etmiyeceği yordu, Hemen Kalabalığın avasın- dan sıyrılarak karaya ayak bastı. Sirkecide bir hemşerinin oleline inecekti. Rıhtım boyunca yürüdü, köprüye geldi. Hizli hızlı ilerli- yordu. a İ Şetvanı getiren vapur Sirkesi — Küsurum pek büyükl... Temelin sesi yükseldikçe Set- varan nezaketi artıyordu. Şetve- mn nezaketi arttıkça da Temelin sesi yükseliyordu. — Büyük ya!.., — Son derece mahcubum!. — Serde mahcub olacak var mı?... Şu surata bakın!... — Ne çare efend'm!.. Simamı kendim intihab etmedim ki... — Ben fazla lâf dinlemem!... Söyle bana... Söyle, neden geldin de carptın? Neden yolumu kestin de bodoslamadan omüsademe et- #in?... Sen'nle çarpısmamak isin düdük mü çalmalı*... Calsam da para etiniyecek... Be adam ben iskeleden açıldım. Sen de iskele- den açılmış olsaydın bana çarp- mazdın... Amma ne edelim ki İs- keleden gideceğine sancaktan git- tin... Borda bordava o geleydin at haydi ne ise derdik amma sen bo-İsin?... Bana Temel reis derler. doslamadan geldin... Ben de baş-| Oflu Temel reis*... Anladın mı?..| tan kara gidiyordum... , Kelimeleri üstüste, büyük bir süratle yetiştiren bu adama Şef- van hayretle bakıyordu. Seyahati İ yorgunluğu ve heyecam, İstanbu- (Jun kalabalığı, hele su ani çarpış- (madan sonraki bu sözler onu ser-| bilmiyor musun?... semletmişti, | — Vah, vah efendim, vah, vah... döyip meseleyi kapatmak İsimat görünür. Bunlar biri san - İ | hamuru içinde yapıskan nişasta bu- #k gibi, genişler, şişer, i ri, ler, şişer, İdinin yuğurduğu hamur kabardıkça letmez!. Onu, tasarladığı büyüklük. koyul Puf böreği niçin kabarır ? İunmasa, hamızı karbon derhal u- çup giderdi. Fakat nişsta yapışkan dır, karbon gazi habbeciklerinin sımsıkı yakasına sarilmiştir. Bunun için hamızi karbon, İster istemez hamurun içinde kalmıya mecbur - *, Karbon gazi dışan o çikmak için yacaksınızdır. du ve diğer işlerine bakmıya bar-|bir bal alı, bu arada, çatlayarak dı, az emek sarfetrez.. içinde — bulun-! O Olup olmadığını hep beraber tet Et suyu bizim zannettiğimiz kadar mugaddi bir yemek midir ? Şimdi ben bir puf böreğinin ya. hud bir fıranculanın başına o gelen- leri baştan sonuna kadar anlatabi » birim. Evvelce oanlattıklarıma is - tnaden, puf böreği hakkında söy. Byeceklerimin hepsini kolayca anla- — Evinizdeki aşçı kadın, mevcud 2 si yemekler söyle bir sözden gecid. NEE7 Gelecek misafirlerin miktarını he- > sabladı. Nihayet mevcud yemekle- <E 5 rin kâfi gelmiyeceklerine kanaat ge tirdi. Bunun üzerine derhal kolla. nnı svadı. Ün, su tedarik etti, Bun/ruz bulunan diş kısmı deks trin ha- lan karıştırdı. Tabii tuz köymasınilline tahavvül ederek katılaşır, Ka da unutmadı, Biraz ekmek mayasıllın ve sert bir kabuk meydana ge. ilâve etti, Meydana gelen, hamaru.İlir, Böreğin yahud fırmacılanın işi” kabarması için, scak bir yere koy-İdeki nişasta kabarır ve yumuşak içinde mahpus tuttuğu karbon ga- Ekmek humura içine giten maya.İzine yol verir. Ve nihayet ortalığı, derhal kendi vazifesini yaptı: hamı)acacık, mıs gibi pişmiş | fıra; zı karbon istihmi erti. Şayed ekmek veyahud kızarmış puf böreği koku su yayılır, Çorba nedir? Bir çokları et suyunun (Bolyon) gok gıdalı bir şey olduğunu zanne. derler, Halbuki hakikatte et #iyu- nun alelâde sudan pek fazla farkı yoktur, Böyle şeş olur #2, duğu hapishanenin hamurdan ve ni kik edelim. Yapılan hesablara naza sastadan duvarların zorladıkça zer/ran bir kâse et suyunda 19 kaşık su lar. Fakat nisasta yapışkan olduğu ve bir kaşık da diğer maddeler bu- kadar elâstiklidir. Zorlandıkça, İâs lunmaktadır. fakat pat-| o Şayed et suyunu ateşin Östünde İbütün su tel edinceye kadar kaynatacak olursak, tencetenin yi bin emen hemen hiçbir kabarır, bulunduğu kabdan dışarı madığını göreceğiz. pire taşmıya başlar. Bunu görür görmez.) o Şayed et suyu dolu bir çorba aşçı kadın hamuru daha fazla bek- kâsesini Jâboratusra götürerek tab- ', İşte bundan ötürüdür ki, aşçı ka KI ettirecek olursak kâsenin içinde 19 kaşık sudan manda 0,25 kaşık yağ, 0,25 kaşık da azot, biraz tuz (akat çu bildiğimiz yalnız aledde sofra tuzu değil, diğer bir takım kim yevi tuzlar) vardır. Geri kalan şey» rkası sayfa 8 sütün 3 te) teki Ye bölerek pişirmiye Hamur pismiye veyahud yağda, kızarmıya başlayınca, yeni yeni bir takım kimyevi değişikliklere uğrar, Yersiz bir endişe. Oukuyucularımdan genç birforta yerinde bir genç erkekle çe. kek nişanlanmış, evlenmek e konuşması çekinilecek re, hem de pek yakında. Yalnızibir şey olmadığını göstermez mi? tesadüfen görmüş ki, nişanlısı) Yapılacak hiçbir sey yoktur, de- Beyoflunun orta yerinde bir genç| miştim. Fakat okuyucum iiera- erkekle konuşmaktadır. Bu genç|kına galebe. çalamazsa nihayet erkek genç kızın akrabasından ve-| xenç kızdan: ya ail edostlarından değildir. O-| — Geçerken sizi gördüm. Biri- kuyucumu merak, hattâ şüphelsile konuşuvordunuz, #ramvay- kaplamış, şimdi benden soruyor: |daydım, inemedim, şeklinde basit — Ne yapmalı? bir cümle ile sorması da müm- kündür. sanlının akrabasından veya sile Yalnız bir noktayı kavdedeyim: dostlarından olmayabilir. İlk mek-| İnsan güç itimad etmeli, fakat teblerimizde tedrisat muhtelittir, |bir defa da inandı mı, mücbir se sonra da cemiyet hayatı yaşıyo-İ|beb olmadıkça itimadını muhafa- ruz, kadın erkek hepimizin kimlza etmelidir. Bu cümleden gözü bilir kaçar düzüne çocukluk arka-| ve kulafp kapamak manasım çi dası, daire, is, yahud salon tanı-İ kormayınız. istediğim sey kalbini- dığımız bulunabilir. Hem bütün zin her şüpheye açık bulunmama. bunları düşünmeye ne lüzum var?| sidir. Gene kızın kalabalık bir sokağın TEYZE istedi. Fakat muhatabı devam ni-| — Affedini... yetindeydi: — Etmiyeceğim!... Ben senin ei vah diyeceğine dümeni-| gibi sersem hiç görmedim!... Kal Bİ eteöbbanellehi... Bu adam da yolu yıka e karşısına nereden çıkmıştı. sancağu bakmazsın, rastgelenle müsademe edersin, senin gibi sa- li va De lk e ki ittikçe letleniyor-; lak, sarsak, ahmak. avanakları ne ee gtlkçi iy diye h Jar... — Ne dedün!, Ne dedünl... Dü-İ o Artık biçak kemiğe dayanmış menin yok mu?,.. Dümensiz nasıl|tı, Şetvenın gözü kızdı, sesi bir yola çıkarsın!... perde yükseldi: — Ah efendim, yola nasıl çıkı-| — A... Yeter... Yeter aıtik!... Canıma tak etti. Elendi, demin. denberi sesimi çıkarmadığım için binbir tabiratı acemiy cile o ks- dar elfazı galiza kullanarak beni tahkir ettin!,.. Amma malüm ©- Ja ki sabrım tükendi. Şunu da bil ki sana bilmem nereli kazık der. ge fırtınaları bizim Kar: fırtınalarına 'lerse,., Kazık değil, Temeli... fırtınaların bana Viz gel de j ... n şen'n ellik mi veririm! Baksana sen| — bana... Bana kim derler bilir mi- eniz- — Kazık, Temel, ne nlursan ol!... Yalnız aklını başına tela... Ben yolumu tutturmuş güzel gü“ ek fendim! a ikin mu. İzel gidiyordum, bana evvelâ çarp- — Of nereded'r biliyor sun?... tın, sonra çattın, daha sonra da — Pavır efendim! bir takım münâsebetsizlikler söy- — Sen ne biçim oadamsın?.|lemeğe başladın. > z ndaki Temeli soğuk bir hiddet sar- Sürmene ile Rize arasındaki Ofu uışta, Kendi kendine: «Herifi al — Maalesef bilmiyorum, mazur | ayağının altına, tavada hams: gi- görün!... bi oynat!,.. — Görmiyeceğim!... (Arkası ver) A