arih seyrini takib ediyor; barb, yeni bir ihtilât ya- mıştır. Silâhin o söylemeğe başladığı harb safhası, bundan evvelki mu- harebe osafhalarından büsbütün başka bir karuktere sahib olacak- tir. Bu safhanm başkalığını ben $u iki unsurun delâleti arasında e Evvelâ, Balkanlarda “yaşayan milletler, garb milletlerine nisbet- le çok basit insanlardan ommürek- kebdirler. Bu basit insanlar için, de yâşayan insanlardaki mefhum- dan büsbütün baska bir şeydir. Onlar, hemen umümiyetle, «bu toprağın altı da bir, üstü de bir's felsefesini takib ederek yaşarlar. Onların yaşayışlarına göre de, bu toprağın üstü ile altı arasında o kadar çok fark zaten yoktur. Bu nevi insanlar içim ölmek daha ko- Jay, ölüm daha küçük, bunlara mukabil de şeref duygusu ve va- tan sevgisi çok daha büyüktür. İkinci derecede, Balkanlar, ne Tehistan ovaları gibi geniş, ne de Holanda ve Belçika gibi sürati: hareketlere müsabidir. , basit insanlığın besit hayatlı fe. daileri, kendi topraklarının, yer yer alçalıp yükselen dalgaları ara- sında ve kendi evlerindedir. Bal- kan toprağı haşin, Balkan insani çetindir. Bunun için, Almanya, harbin bu safhasında yeni bir in- sanlar âlemi ve yeni bir tabiat perçasile harbedecektir. Bu mü- cadelenin ötekiler gibi kolay ko- lay bir mücadele olabileceğini ke- bul edemeyiz. * Eminiz ki, mücadelenin bu ye- ni safhası, bu harbin seyri bakı mundan, kendisine mahsus bir ka- raktere sahib olacaklır. Büyük kelimeli edebiyata taraftar olma- dığımız için, simdiden bu nokta üzerinde fazla mübalâğaya kaç- maktan ictinab ediyoruz. Wakat, hâdiselerin seyri gösterecektir ki buradaki omücadele, (büsbütün başka tarzda bir mücadeledir. Almanya, yeniden iki milletin topraklarını toplan işgsl hedefile. dir ki bu harbe girişmiş bülunu- vor. Bu milletlerin her fkisi de, mından imtihanlar geçirmisler ve neticeler elde etmişler, deliller vermişlerdir. Mic süphe etmiyo- Tuz ki, bu milletler, bu veni mü- cadeleyi de avni keskin ruh ile kabul edecekler ve öyle dövüşe- çeklerdir. Bilhassa, bu Milletler, ağır bir kuvvet karsısında giriş. tikleri bu çetin muharebeyi va-| parken, arkalarında bütün dünya-! nın mazlumlar lehine çarpan kal. | binin müzaheretini duyacakları icin, bu defa daha cesur, daha kahraman ve daha çetin olacak- Jardır, Hiç süvhe etmiyoruz; yakın hâ- diseler, bizim böyle düşünmekte ne kadar haklı olduğumuzu sö5- terecektir, Ağır bir İaarruza karşı harbedecek olan bu milletlerin mutlaka mağlüb Glmıyacaklarını iddia etmek belki fazla olur. Fa- kat, mağlüb olsunlar veya olmas sınlar, herhalde, Balkan çocukla. Yi Avrupalılara nisbetle büsbütün başka tarzda dövüşüp başka türlü neticeler alacaklardır. Bu netice- İmeyiniz!. Meşhur Rus edibi Tolstoi'bir kitabında dünyanın meşhur zengin Terinden bahsederken şöyle der: — Büyük servet ekseriya maşru yolda kazanılmaz, temelini ka - zarsanız sahibinin yüzünü kızartacak bir mazi hikâyesile karşılasırsı- Biz. Kolalı çamaşır niçin serttir ? Kibrit üfleyince neden söner, patatesi çiy olarak niçin yemeyiz, ekmeğin üzerindeki kabuk nasıl hasıl olur? istediğimi; Ağzımız hem havanın girmesine Söndürmek istediğimiz mahsus soba kapağıdır: hem de du. zaman kibriti niçin ÜfİerİZ? İmanın çıkmasına mahsus soba bo - rusu ve bacadır. Yanmakta olan bir mumu ve »İ Sobamızda m şey İse, yedi- yahud bir köbriti söndürmek icabİğimiz yemeklerdir, İşte bunun için ettiği zaman hiç bir vakit su dök-İdir ki vücudümüz daima sıcaktır, Mutfak lâboratuarı Kuru meşe odunları oyanarken. güzel, hoş bir çıtırdı - neşrederler. Şen alevler, tapkı eski zaman çalğı- Biliyoraunuz ki kibriti yakmak'cıları gibi, ocağın üzerinde bulunan için onu wıtmak lâzımdır: Yani birimadeni eşyaları sıçramıya, zıplar. kibriti yakmak için onu ya kibritiya, bir kelime ile dansetmiye, mec- kutusuna sürtmek Awretil isıtırız, bur ediyorlar. hele şu mavi cmaye veyahud sicak bir şeye teman etGr. !çaydanlığın neş'esina bakın; key - riz, İfinden şapkasını (kapağını) havaya Peki, kibrit sınınca yandığınalatıp duruyor, ve gene ustalıkla ya. nazaran onu soğutmak suretile sön- | kaıyarak başına geçiriyor. Ya şu düremez miyiz?, Tabii söndürebili- bakır tavaya ne dersiniz? Neş'esin- riz. İşte kibriti üflemek demek, onu'den tir tir titriyor, cızırdayor, garib soğutmak demektir; oraya (o soğuk/garib ecsler oçikanyor. Kocaman hava sevketmek demektir. #İtencereyi hiç sormayın: Ağırlığına, Küçük bir ateşi söndürmek için üflemek kâfidir. İşte size bir suale Öfleyince küçük bir ateş niçin söner? İşte bunun içindir ki kibsit üf İazametine bakmadan, bir genç kız! İğy ince siler. Simdi fu Bilheğiyi' hallediniz: |kmdaşış © eemanndâ, —*yanıkaşmda Üzme Tabak” tn ok hava İolirianbin vülmn” Gelenek arkdni nın girdiği delikten dumanı çıkıyor. nın üzerine meak, kaynar sular püs. Kl bliayuzn b sedir? kürüyeri nsan değil mi? Size Biz nefes alırken; Seimize “hava ii bazlar gedir) alnış oluyomuz, Nefes verirken © mal © Diye edtnain, Ki; tereddüd etme- ve hamiz karion çıkaryorur. Tıp-İden: lerin kolay zaferlere doğru vürü- meğe alışmış olan Alman ordusu. na veni cesaretler verecek mahi- yette oolmıyacağından herhalde eminiz. Müharebenin veni bir safhası içindeyiz ve diyebiliriz ki bu safha da ölcüler geniş olmasa bile ruh, evvelki safhalardan daha mühim- dir. Hâdiseleri bu ruh bakımın- dan takib edelim. Muhittin 111, ENE İlam — LEE İğ 19 Mayıs hazırlıkları Dün Vali muavini Ahmed Kin ğın Feisliğinde Maarif Müdürü Tev- fik Kut, beden terbiyesi | İstanbul bölgesi ikinci reisi ve alâkadar öğ- etmenlerden müteşekkil bir komis- yon, vilâyette bir toplantı yaparak 19 Mayıs gençlik bayramına aid hazrlıklan gözden geçirmiştir. Bu seneki şenliklerin diğer yıl - > İsra nâzaran daha mükemmel ve — perlak olması için gerek okullarda, gençlik o klüblerinde esaslı kı bir soba gibi, — Mutfaki, Bunu tecrübe etmek gayet kolay ip çıkacaksınız!, dır. Aynanın üzerine o hohlayırız!.İ o Halbuki siz bana ayni seyi sor - Göreceksiniz ki ayna boğulanacak-İsanız. ben, size: tr İşte size mu, Simdi de, küçük'bir) | — Kimya lâboratuanl. cevabini saman çöpü (vasıtasile kireçli | salverirdim. içerisine üfleyiniz: Göreceksiniz kil O Çünkü burada da, tıpkı bir kim- su bulanacaktır. İşte size o hamızılya İâboratuarında olduğu gibi, ci - katbin. (Arkan sayfa 6 sütun 5 te) İSTER iNAN, Bir dostumuz anlattı; — İşgal altına giren memileketlerden birinde'bir gün bir lokan- tanın camekânına şöyle bir levha asmış olduğu görüldü: ee İşgel kuvvetlerinin mensublarına bedava yemek ve - riliro Bu lokantada o şehrin öz hemşebrileri de yemek yerlerdi, Tev- hayı görenler kızdılar, içlerinden lokanta sahibini yakından tanı - yanlar gidip sordular: — İşgal kuvvetlerine karşı Tâkayid. münasebet düşerse sadece nazik davranmak hepimizin yaptığı, katlandığı şeydir, fakat onla- İSTER iNAN, İsibi fıkır fıkır fıkırdayor; ve bu $i-| İSTER re bedava yemek verecek derecede ileri uymaz, neden yaptın bu işi? dediler. ISTER SON POSTA Az kazançla iktifa etmek, ele ne geçerse onunla geçinmek; — Orta yol. s her törlü yükselme ümidlerini bir kenara bırakmak insanda hayatiyet olmadığını gösterir, çok kazanç hirs; ise insanı ekseriya dürüst yoldan ayırır, bulmaya çalışınız. sseseasssszssssammzasza, —— es sız ve fakat bu iki nokta arasında mutavassıt yol da vardır, onu İŞ DE İngiliz edibleri Paul Verlaine GPGL MM ERLEN) Yazan : Halid Ziya Uşaklıgil Bu şairin edebiyat telâkkilerin- de bir hususi ehemmiyeti vardır: Tomantigue hareketinden sonra parnassien zümresinde vukua gö Jen inkılâb - ki zamanın bötün genç şairlerini çevresine almişti - © zamana kadar şiir hakkında ka- dimdenberi mevcud olan telâkki. de büyük bir tahavvül getirme mişti; başlıca tahavvül oüslübda, lisanda, nazmın şeklinde görülü- yordu; bu zümrede mümeyyiz va- mi ta symfbole için fazla bir geniş Jiğe yer bırakmantan ibaretti. Bu- nun içindir ki ona intisab eden şa irler symboliste - timseli tinvanile tanılmakta gecikmediler. Timsal, şürin esas mayasının tabii muzaf- larından olan teşbih diğer bir nev'i demeli ve ötedenberi de, fa satlarda kullanılan bir baret bulunduğundan sv timsali şairler büyük bir iktilâ? yapmış değillerdi. Hakikatte de timsal, mneviyat ve hissiyatı ha «| rieden alınan misallerle göster. mekten ibaret bir usuldu ki şiir- de olduğu gibi resimde ve heykel- de de en eski zamanlarda kullanıl- miştı, ve gere böyle kullanılmak-| tadır. Her inkılâbda görülen ifrat ve tefrit tehlikesine kapılmamış ol- saydılar bu yeni Şairler zümresi sörde mantıki ve makul tekâmül devrelerini inbitata o düşmeksizin geçirirlerdi, fakat beşeri; her vakit hükmünü icradan hâli kal mıyan 'bir «daha (leri"..» meyli ol- duğundan bu zümre içinde timsal usulünü hadden aşırı bir zemine sevkedenler bulundu ve bi başında Paul Verlaine görüldü. Tesirile başlıyan bu inhitat hare- keti neticesile şlir ta'kid ve iphsm sisleri boğularak salikleri | de döcaderi - mütedenniler nemile | anıldı. Bizde de bugünün şiir fezahür- lerinde ayni inkilâhinra ve ayni tücelere sahid olmakta değil * İnkıldibların revişine tek yet edenler ve bunun mühle safhalerına karsı inad ile muarz olmayanl, ki ben bunlardan bi-| riyim - büyük bir mümasat f#ikrile meselâ âruzun terkeditm ki hece usulüne dö: , da- ha sonra bunun da bırakılarak ve- zinden, kafiyeden, her türlü ma'- ruf nazım şekillerinden vazgecil- mesine karşı «elbette bu zeminde de iftihar olunacak sahsivetler cı- kacaktır!» ümldile beklediler. Bu ümidde aldanmadıklarına da ken- dilerini inandıracak hircok ema- reler vardı. «Yetisir ki nazım ne sekle girerse girsin içinde heve- | Adam şu cevabı verdi; — Cünkü mecburum, çünkü işgal kuvvetine mensub Olanlar sra gra buraya geliyorlar, bir liralık yemek yedikten sonra bana kendi memleketlerinin kıymetsiz not veriyorlar, bönden 49 liralık kendi memleketimin parasını alı- yorlardı. Beher yemekte tam 49 ziyanım sâdece bir yemeğe inhisa Biz bu hikâyeyi bir dostumuzdan dinledik, fakat doğru oldu- INANMA! Kuna : e-| iken, bir istihkâm Zabiti olan ve . | delerx, INANMA! can verecek şiir bulunsun: diyor- lardı. İsim zikretmekten hazer e- deceğim rasında bir çokları bize böyle şiir | kabiliyetlerile, fakat yepyeni Şşe-| killerde eserler getirdiler, ve de - vam ediyorlar. Fakat bunlarin ya- nında, aynile Fransızların timsali- -İlerinden azan mütedenniler ka - bilinden iirata kapılan ve gözle- rimizin önüne şiir değil, mw'akkad! mu'ammalar getirenlet var. Gene isim zikretmekten çekinerek oşu küçük mülâhaza ile iktifa, ve asıl makale mevzuuna avdet (o edece- Bim, Zamanında bazı dostlarının çi- gırtkanlığile en büyük şair olarsk di edilen Veriaine kimdi?. ve ço: Monpeliyede fırkasına iltihak e- den babasile beraber bu şehre idi. 1851 de babası ordudan ce- ve oğüldün mü- rekkeb olan bu küçük aile Parise gelip orada yerleşti. Verlaine Bo- napâri mektebinde tahsile başla- dı. Bürade bircok güzide âile ev- lâdile berâber bulundu; 1862 de ilkönce bir sigorta sirketinde, son- ra belediye dairesinde sevk vaz: fesile bir iş buldu. Ondasedebiyat ile iştigal hevesleri bu sırada baş- ladı ve şurada burada miste'sr isimle ik manzurreleri neşro- hindu. Vaktaki yeni PFarüasse mecmuası intişara başladı, o da zamanın r gençleri gibi bu mecmuaya işlirak etti ve sıresile Potmes saturniens - Zuhali nesi- «Les fötes galantes», «La Bonne chanson» namlarile üç cild manzume külliyatı bastırdı. Bun- lar; hakkında fazla bir rağbet ve dikkat nazarı celbetmedi ise de edilmemek mümkün. olmadı ir sanihslarında ve onlara yerilen şekilde pürnassien refikle- rinden ayrı bir çığıa girmiştir, İş- te mütedennilerin zühüru bu Su - zetle başlamış olur, Bu eserlerinin intisarmdan şon- ra evlenir ve 1870 harbini takib eden ihtilâl hareketlerine iştirak ederek Pariste kalamayacak bir vaziyete düşünce Londraya, ora- İdan Brüksele geçer. Perise avde- tinde burada Arthur Rimbaud ile tanışır ve bu genç Şairin tesirine meshur Olaruk karısmı, evini terkeder, yeni dostile beraber tek- rar Londraya ve Brüksele gider. Bu son sehirde aralarında zuhür cden bir münakaşa üzerine dostu- man üzerine iki el kurşun atar ve bundan dolayı on sekiz &y hapis- gitmek vâtanseverliğe parasından 50 Jiralık bir bank- lira ziyanda yım, şimdi bu sayede r edecektir, dedi. : Görüldü ki gençlerin a-! Bir genç iki vinç demiri arasında . . “—i feci şekilde ezildi Evvelki gün, Ege vapurunda bir yencin ölümile nelicelenen feci bir kuza olmuştur. Evvelki gün Karadenizden lima- numuza gelmekte olan Eze vapuru Salıpazarı önlerinden geçerken, yol culardan İbrahim adında bir genç o esnada birdenbire harekete ge « len iki vinç demiri arasında kala - rak feci bir şekilde ezilmiştir. Bay. gm bir halde Beyoğlu hastanesine kaldırılan İbrahim, bir müddet son ra aldığı yaraların tesirile ölmüş - tür. Zabıta ve adliye kaza etrafında tahkikat yapmaktadır. Dün mühim miktarda ihracat yaptık Dün 1,200,000 liralık ihracat va- pılmıştır. İhracatın eb mühim kısmını İngillereye (sevkedilen 1,000,000 liralık tiftik teşkil et - imektedir. Diğer ihracat meyanm « İda Yugoslavya ve Bulgaristana ibahk, Almanyaya fındık içi, Fi » listine tütü İktısad Vekili gitti Bir müddettenberi | şehrimizde tetkiklerde bulunan | İktisad Vekili Hüsnü Çakır, dün akşam Anka - raya avdet etmiştir. Vekil dün Sü. l rak iplik tevziatı ve fabrikalarımi- zın azami (istihsal O öşleri üzerinde tetkiklerde bulunmuş ye alikadar e İnrdan izahat ulmıştır. İftihar albümü busene de | çıkarılacak | Maarif Vekâleti, geçen sene o » Jkullarda her türlü meziyetlerile ar. kadaşları avasında o temayüz etmiş İtalebelerin hal tercümelerile sesim. İlerini ihtiva eden bir «İftihar albü- mü» neşrelmişti. | * Vekâlet, bu sene de iftihar ak bümünü nesretmek için İâzım ge « İlen hazırlıklara başlamış bulunm dir. Okullar, iftihar albümüne, resmi girecek talebelerin fişle « rini doldurarak 15 Mayısa okadar Maarif Vekilliğine göndermiş bu » İunacaklardır. b | İfühar albümüne Türk hususi se ve ortaokullarında okuyan ta » İebelerin de yesmi konulacaktır. Halide Edibin konferansı | Dün sant 18,30 da Üniversite konferans salonunda profesör Ha «| Hide Edib tarafındı İlo - Sakson edebi İkonferans o verilmiş ve konferans! kulabahk bir halk ve gençlik kütle! wi tarafından alâka ile takib edil «| l ——— hanede kalır. Bu müddet zarfında onun her türlü isyan duyguları yalışmış gidir, hattâ dini akidele- «Saxesse - Hikmet» eserleri devrenin mahsulüdür. 1875 te «hissen ve fikren ihti. yarlamış, ebediyen derin bir mera bu retle dolmuş» olarak, tahliyesini müteakıb Parise avdet eder. Ka- Dsi gıyabında talâk için malke. meye müracaat etmiş ve davasını kazanmıştır. - Böylelikle bayatta yapayalnız kalınca malşetini te min edebilmek üzere - Londraya geçerek 1877 tarihine kadar ora- da fransızca ve resim dersleri ver. mekle recinir, Tekrar Parise av- detinde gene bir milddet muallim- lik yapar, daha sonra bir çiftlik tedarik ederek ziraatle mesgul o- lur. Bunda da muvaffak olama- ymca gene lisan ve edebivat ders- leri vermek üzere Paris ve çiva- rında muhtelif mekteblerde haya- tını kazanmağa çalışır. Şair « » 050. rini ıslah ve İkmal etmek için altı sene çalışmıştı. Sefalet ve meşak- kat hayatının mahsulü olan bu c- ser 1881 de son seklile intişar e- dince ona büyük bir şöhret kâ- zandırdı. Bundan sonra «Les poe- çi ME e a) TAK VİM