7 Nisan 1941 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

7 Nisan 1941 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Büyük zamanlara Mahsus ruh temizliği Muhittin Birgen. # B iz içinde olduğumuz ve bü- tün bâdiselerini içimize Lat © ve katre naklettiğimiz için yaşadığı. © muz devrin azametini anhyamayız. © Daima bir «tarih fırtınası diye tav- aif etüğim bugünkü büyük mücade. “lenin, milletler ve cemiyetler için “haiz olduğu fevkalâde ehemmiyeti “ izah etmek, belki koskoca bit cil din sayfaları arasına ancak sığabi- ie Böyük bir zaman içindeyiz ve büyük imtihanlar geçiren milletler © gibi, biz de hüdisat öleminin eşiğin. e bulunuyoruz. Hiçbir şey henüz belki değildir: Her virlü tehlike ll. da diyebiliriz, hiçbir tehlike yoktur demek te mümkündür. Her © şey bize bakar ve bize tâbidir. Ha- “o yır da, şar de, bize, her yerden ev- vel, gene ancak bizden gelir. Yaşamak isteyen milletler, böyle “büyük zamanları, büyük bir ruh te- mizliği ile karşılamaya mecburdur- “lar; başka bir ifade ile, ancak böy- “le bir ruh temizliğini anlıyan ve onu vukuat Peyk lik İâzmder. Evet bu lâzımdır. Fa- kat, bu mami bir birlik olmalıdır ki her ilhmalde ve her hâdise İn selâmet getirsin? Bugün © de, birkaç kelime ile, bu suale ce. e yemceğim. * © Milk birliğin birinci şartı ruh te- mizliğidir. Bu temizliği e ü izi milletin varlık kü besine çevirerek, kendi kendimize ir istiğraka dalmamız İâzimdir. bi selâmeti, mili emniyet, milli sadık ve saadeti her türlü ferdi 46-|| baret olan bu ruh temizliği, nk pe birbirimize daha fazla yaklaş tmcak, daha fazla bağlıyacak ve yaamcak bir sevgi kaynağı olur. ” Bu sevgi ile biz, birbirimize bağlı olduğumuzu daha iyi duyarız. Bir- izin hakkına tecavüzden kor| ; ismaftan kaçarız; haram ye. ekten istikrah ederiz. Birbirimizin hinde söylemekten (dedikodu. “içtinab ederiz. Birbirlerimizin sine hürmet etmeği, fakat bü- fikirleri hep temiz rahlu vatan. lardan mürekkeb bir millet ha- in hürriyet ve istiklâlini temin ne sevkeyleneği kendimize | rife biliriz. Bütün bunlarla bera- r bir yerine iki çalışmak ta mw. es bir borçtur. Toprakin, fab- da, yazıhanede, hülâsa, bir mil müşterek işi demek olan her sahasında çalışma kuvvetimizi hadde çıkarmayı gaye edin. vazifemizdir. fikii yardım etmek te rih temiz» ön birinci şartıdır. Nerede biri. miz. İçin bir fenalık görürsek orada ona yardımla mükellefiz: ü yardım, elimizde mevcud nkânlar dahilinde, kuyıdsız; şart garezsiz ve ivazsız yardım. Bir in. bütünlüğünü, birlik kudre- yapacak olar unsurlar, bunlar. dır, Bunlar ise #mcak, insanların 7a- zaman kendi içlerinde yapa- il ve bir ruh temizliği ile meydana çıkar. n rda bu cevherler r. Ruh temizliği de işte bunun lâzımdır. & İşte milli birlik, ancak böyle te- smiş bir ruh temeli üzerine lduğu o zamandır ki kuvvetli, etli, yenilmez ve yıkılmaz bir olur. Böyle birlik karşısında fabrika silâhinn kuvveti kâfi bir ahlâk temelidir: içtimai i i birlik bu » Bu zamanda Taliyenle hatıra bile gelim Ancak, siyasi birliğimizi. böy” e temizlenmiş bir ruh ve ahlâk ha. içinde tesis etmezsek tinden endişeye düşm iş gelir. Halbuki bize. ancak. her endişeden uzak bir birlik lâ- , Biz temiz zevkli, temiz e hayır düşünen, iyilik istiyen, kktan kurtulmuş > Me galşkan. kanaatli insanlar olma! Eösr böyle olursak bize hiçbir bir şey yapamaz. Rüzgürlari özle karşılar ve talihle ka. | önümüze katıp yürütürüz. Se-| le bizim, siyasi sevk ve idaremize| emin olmamız. başımızda Tür en kuvvetli insanı olduğu. rahatça uykuyn dalma- değildir: siyasi sevk ve i- are de, bilmekabele, bize © (Arakası sayfa 4 sütun 5 te) eli ie. |şok küçük çocuklar zehirlendiği gi-! İteden kükürt bulunmadığı gibi, di- 16-İ duğu için son zamanlarda Fransız içtimaiyatcın La Brujere — «Şüpheli bir işe girişmek te ortağı olmak büsbütün tehlikelidir. sayrıler, ceza çift katlı olarak kü M— enn meram. ük SON POSTA şöyle demiştir; hlikeli ise, o işde bir büyüğün suş Büyük olan ortak işin içinden ,Srtağın üzerine yüklenir. Su niçin yanmaz? Soba yandığı zaman odunlar ne oluyor? Bir mum yandığı zaman, tı pkı odun gibi ortadân kayboluyor, mum büsbütün mü yok oluyor ? |sö Fosfor medir?.. Fosfor, ufak bir hararet - 60 de. recelik bir sıcaklık - karşısında ko. cacık yanan kiymevi bir med- dedir. Fosfor buhumur bulunmaz, kib. ritler için bundan iyi ve bundan münasib bir madde olamıyacağı söylendi. Fakat, şu çoğumuzun har Bırladığımız krımzi başlı fosforlu 8 kibritler de, bizim bugün kullan makta olduğumuz kibritlere maza- ran, her bakımdan kötü ve işe ya- ramaz şeylerdi. Çünkür Bu fosforlu kibritler her veyden önce fevkalâde zehi ler; saniyen, en ufak bir gayet çabuk yanıyorlardı.. Meselâ bu kibritleri yakmak için, duvara, battâ elbiseye, ayakkabının altma| şöyle hafifçe sürtmek kâfi idi. Bun.| dan maada bu kibitler yandıktan | sonra gayet fena bir de koku neşre- derleidi. Kibrit çakıldığı o zaman,| siddetli sesler çıkanr, kibrit parça cıkları küçük bombacıklar gibi et rafa sıçradı. Bütün. bunları birçok mahzurla. nı vardı. Bu kibritler yüzünden, bir| temasla , hi, birçok ta yangınlar çıkmıştır. Nihayet, takriben bundan yetmiş yıl önse «İsvüç kibritlerin. denilen şöndiki etehlikesiz kibritler» o icad edildi. Bu kibritlerin : başlarında fosfor yerine diğer bir yakıcı ve ya nıcı madde kullanılmaktadır. Şim. diki kibritlerde fena bir koku mes eri kadar yehilir de değildir. Su niçin yanmaz ?. Birçok siaddeler vardır ki çok isatıldıklar zaman o yanarlar, Baz maddeler de vardır ki, çok ısıtmak şöyle dursun; ufak bir harsret kar. şunda parlayıverirler, Fakat bazı maddeler de vardır ki ne kadar ısıtsanız yanmazlar, İşte su bu maddelerden biridir. Acaba su niçin yanmıyor? Kül niçin yanmıyorsa su da ayni sebeb-| den ötürü yanmıyor. Çünkü su bir Suyun meydana gelmesi için ne. yi yakmak lâzımdır? «Suyun meydana gelmesi için şu mira kullanılan o müvellidük 2 rim in yanması İzm dır. İşte müvellidülmanın panması neticesinde hasıl olan kül sudur, Müvellidülme havadan hafif ol. balon- İsrda kullanılmakta idi. Fakat yan- ma hassası onun kıymetini azalt. dha, Şimdi Amerikada balonlar zehirli idi ve Heliyüm tesmiye deilen bir mad, de kullanılmaktadır. Helyomun en büyük hususiyeti o yanmaması sm ötürü de tehlikesiz lek: ur, Soba yandığı zaman odunlar ne oluyor ?. Soğuk bir kış günü kendinizi bir köy evinde farzediniz!, Köylü dayt, kocaman bir kucak karlı meşe odu. nile içeri giriyor. Odurları, sobanın |civarma yere koyuyor. Sonra, bun ların üzerindeki karları silkmeğe bile lüzum götmeden, odunları 80- bamın içine dokluruyor, Odunlar o kadar kuvvetli ve sağlam ki, odanın içini sia gibi bir. meşe kokusu, ve- yahud bir çam kokusu kaplıyor. Odunlar sobanın içinde, cızırda- yarak, çıtırdayarak büyük bir neş'e içinde yarıyorlar. Odaya tatlı bir mcakhık yayılıyor. Aradan bir iki sat geçtikten sonra sobanın için- de bakacak olursanız, oca kucak! odundan yalnız bir iki avuç kül kal, mış olduğunu farkedetsiniz!. Yerde, sobanın önünde, odunlardan 'dökü- Ten karların teşkil ettiği yaşhk ve su lekeleri olmasa, insan bu odunların içeri girdiğinden bile şüphe edecek. eki, bir kucuk odun ne oldu? Yandı. Yamnak ne demek), Bu meseleyi incelemek zim. Bir mum da yandığı zaman, ei odun gibi, ortslan kaybolur. Aca ba mum büsbütün mü yok olayak, İyoksa bize mi öyle geliyor? Bumu anlamak için şö ki İsübe yapahım: Madeni bir mum alalım, mumu yi biraz yüksekten olmak üzere üze- rine kaşığı tutalım. Kaşık, ilkönce buğulanır, sonra bu buğular küçük küçük se damlacıkları haline gelir|da ler, Bu su damlacıkları nereden pey- da oldur. Hiç şüphe yok ki mum- dan. Çünkü bir başka yerden gel- melerine imkân yok. müivellidülmadan daha SE hafif! — (Arkas sayfa 4 sütün 6 de) R iNAN, Kömür Batlarma yüzde 25 zam yapılacak, şüphe yok, harb dola- yesile istihsal unasrafları arttı, artışı karşılamak zarureti, Fakat bu zammın tesiri ne olacak? Bir meslektaş Ankaradan Siğrenmişi — Bu zam kömür istihlâk eden mücseşelerin yükseltmelerini intae etmiyecek, diyor. Mile muhtelif sekilde İSTER Kase satış o fiatİlinmi iNAN, SG ISTER Yüksek mevki sahibi olandan makszn İdtuf görmek mümkündü ye benzer, binde bir kişiye düşer, senın iyi işde ve kötü işde daima — Büyük fırına. 8 N Sözün ma san 7 Nekahet 1 | E. Ekrem Talu BB viörkü Türk sürünün biri - cik ve büyük üstadı Y. - «Seso adlı manzümesinde: «Hiz var mr bu âlemde gekühet gibi tatlı?» Diye sorar. Yoktur, gerçek! Ve. lev üç günlük bir buhrandan, bir iztırabdan, bir keyifsizlikten “sonra sıbbate kavuşmanın hazzını ben de şimdiye kadar hiçbir şeyde duyına dum, Benim neslimin ne güç hayat şart ları içinde gelişip kocadığını nazarı İinibara alarak gene de-bu-halde tu- hiç bir garaz ve ivaz mukabili ok r, fakat bu lütuf büyük ikramiye- umumi kaide, sigortalı kaide in- kendi ayarında bulunanlar ile mü- leri Jai Nümasil (JAK NORMAN) Yazan : Halid Ziya Uşaklıgil Kimb dolablannın rafları önün-lce er en mühim sahnelerinden | unsurlaı oyuncağı oluyor. de uzum uzun bugün gecikerek bahsolunlacak bir şair aradım o ve|det biri olan Gymnase.da uzun müd. temsilleri devam eden bu eser tunabildiğime şükretmekle beraber son yıllarda beni sık yoklamıya bas yan bir takım arızalar yüzünden oldukça bedbahtım. Bunlar; pek sev diğim mesleğimin. icrasından beni alıkomasalar © bedbahtlığı duymu yacağım, ü yo İun nasıl bir yol olduğunu ve nere- ye ulaştırdığını bilenlerden ve bu yol culuğun. tabii icablarma kail olanlar danım. Oradan, benden önce kim. ler geçip, ufukta kayboldul, Benden sonra da gene kimler geçecek!, Bu acı düşüncenin 'ben, hiç - olmazsa, tesellisini gene o düşüncenin içinde bulmuşum. Günün birinde: — Geli Diye sağ r.ve gideceğim. Fakat ah. iztırab olmasa! İşte ben bundan şiküyetçiyim. Ve onun içindir ki her buhranın ferdasında huzura, süküna ve sibhate kavuş tuğum zaman büyük üstadın o nefis masramda işaret ettiği eşsiz hazzı eğe ne acalb mahlâk! Hele bir çağdan sonra kâinattaki bütün mevsim, hararet derecesi, keder, sevinç, yorgunluk, hava değişiklik- gözlerime ilişen bir cildin karşısın. | hemen bütün vilâyetleri de dola-İleri, daha ne bileyim? Zavallı, âciz ederek tereddüde düş-işarak artık kendisini o memleketin|lerden âciz vaylığımızın ln onu çektim. Bundan evvellen çok sevilen temaşa mmharrirleri|her birinin ayrı ayrı yazılan makalede Fransızların siyah şirile meşgul olduktan ve önün, arasına geçirmiş oldu, Bundan sonra sahnede mruvaffa- üzerinde tesirleri var. Sonra, bizi sevk ve ydare aden, mu kadderatımızı tayin ve tesbit eyle. beşetiyetten tiksinen ka-|kiyetleri tevali etti: En mühim sah.İyen Ulu Kudret de her birimizi, biz ranhk bunaldıktan son. | ra kara bulutlar alında, melâl ve- ven yağmur sağnaklarında — tubuş- mug bir sk ormanda katran du. i neşat ve neşve verecek serin ve taze bir hava ihtiyacımı bu şairde bulacağıma kanaat ettim, ve kitabını karıştımrken ondan gençli- ömden kalmış hauralardan o cecn bir nefesle muattar bir vadiye çık- muş oldum. Jaciwes Normand en sevgili şa- örlerimden biriydi, ne zaman ben de fütura kapılşam hayatın — şiirlerini| ihtizaza getirerek inşiruh veren ha-| vayı onda ve'önün gibilerde bulur- | dum. O, zamanının şairleri içinde! ön safin bulunanlar arasında değil di, daha ziyade mütevazi sayılan bir sevkide idi. Bu makaleler sil besinin tamam addolunabilmesi için | kendilerinden biraz sonra bahsat- | mek mecburiyetinde © bulunacağım! şairler kadar, meselâ O parnasien zümyesinden ingi'ab ederek epmbö. liske ve döcadent namile O tanılan edebi mektebin o pişdaraln OVer- İsine, Rümbaud, Malların& gibi & simleri etrafında ifrat ile şöhret bo. ürültüsü uğuldamış bir şahsiyet değildi; fakat, nasil ta'bir etmeli, onun da kendisine mahsus ve pek ziyade cana yakın bir şah- siyeti vardı; işte mariz bir ruhun © siri olarak işkence içinde yaşarmış olan melâl şairile gür hakiki çığ padan ayırarak bir uçuruma doğru İsürtiklemek istiyen berikiler arama- amda, bu şairin inşirah veren he vasında tevakkuf etmek istiyorum. Tercemsi halinden buhsetmekle i başlıyalım: 1848 de Pariste doğdu, yetmiş yaşlarına kadar yaşadı, henüz yir- mi bir yaşında iken hukuk imithan- lannda muvaffak olarak dava ve. kâletine sülük etti, fakat harb zw- hur edince askerlik vazifesini ifaya - koştu. Sulbu müteakıb bütün faali- yetini ediebiyain hüsrederek şiir, 70. man, monologue (yalnız bir kişi ta- rafından imşad edilmeğe o mahsun manzum yahsi mensur | fikralar) tarzında biribirini tekib eden kitab- lar neşvetti. Bunlara büyük bir mu. vaffskiyet kazandığını görerek ce- sareti artan Şair, irişerek yük bir rağbete meşhur (Bel-Ami - Güzel Dost) ro. manın, milelifi Guy de Mavpas. sent ile müştereken Musotte ismin. 'de bir büyük mudhike yazdı. İlkön- TER kirlekde temaşa mevkiine konulan eserleri arasında pek güzel bir mud- bike olan Les Petits Marmites - Kü. çük bencereler, Eski dostlar, Baba ve kazı Blekson, Mr. et Mme. Du- gazon ve nihayet Thöütre français- de oynalılarak muharririn o nama en yüksek şöhret derecelerine çık- mağa hizmet eden L'Amiral mud- hikesi, ve bunlardan sonra da «İ. nancın tatlılığı ve Unutulmaz mudhikeleri tezkâr e d Bu eserleri bizde T şahşanların dikkut mazanma areede- rim, Ekserisi manzum olan bu te-İdiği İmaşa eserleri taravetinden biç kay. betmemişlerdir. Şairin, gir mermmaları, rToman- ilan, küçük hikâyeleri, hüsüsile mo- peder ve muhtelif gazeteler İe mecmuslarda mütenevvi meka-| İleleri pek dolgun bir yekön teşkil eder. Mensur eserlerinden («İçinde bulunduğumuz âlemv, oGMadama hikâyeler», nHüzünden süruran, şi. ir mecmualarından da «Kış güneşin, «Serbest serçeler», «Samimi görüş. | Jeru kayda şayandır. Şairm nazını son derece selâset ve cibilli bir zarafetle mütemayiz- diz. Mareumelerinin ekseri büyük bir şöhret kazanmış ve halkıa ezbe- Yine geçmiştir. Bunlardan nümune verelim: ANAHTARLAR Parmaklarımızın seri Otemasile ” “ canlanarak, İsteğimize göre itaatle, Bir narin çekmeceyi yahud bir ağır yazı masasını, Açıp kapayan, bu parlak küçük hiçlerin, Esrar vardır. | İ INANMA! tedbirler almabilir, en doğru yol bulunabilir, fakat en kestirmesi, hele en kolayı nedir, diye düşündük, hatirmiza hemen geliverdi. Fransızların takib ettikleri usule uyarak sarfiyatı yüzde 25 eksik tebiliriz. Fist artırmakla enbe masrafı lü bukmabileceğine: artırmamanın. daha basit bir wsü- INANMA! zat ön kıymet verdiğimiz yerden vutuyor. Merhum babam, sökteden vefat eden akrabasından biri için: «Ne hazindir ki kalb hassas ye merki #cil oldu onal» işti, Bu söz, kailinin de akı- be zah #der, oba da yak'sır. Zira, Recaizade de, hir kıp günü ölen evladlarına; parcalanan yur - duna yana yana zedeleniniş, yıpran em, sevgi dolu kalbinin durmasile gözlerini dünyaya kapamıştı. Hatırlarım: Her anjin krizini mü tenkib, kan ter içinde kendine gel ği zaman: , — Ooh! Derdi; şu anda duydu. ğum rahatı ebedileştirmek isterim! Şimdi ayni duyguyu ben hisse - der oldum. Nekahet.. Hakikaten ne kadar tatlı! Acaba tabiat, üzerimize yağ- dırdığı bunca musibeti, sonunda © hazzı bize tattırmak için mi yağdı - İiyor? Her halde öyle olacak, harb ol- masa selhün, kış olmasa; baharın hastalık olmasa sıhhatin, korku ol İmana emniyetin tadını belki de bu türlü duymaz, onlara hiçbir kıymet vermezdl Şu üç dört gün içinde “geçirdi - gim kisa bir buhran işte bana bu değersiz satırları ilham etti. E Elzam “Cali zon zaman, Kemiren saatlete ve yutan nis- yana rağmen, Donuk mailikleri parıldayan bu ince amahtarlar sayesinde, Gizli bir köşecikte bizi tekrar bu- labilecekler. Benim sakin bir uykusuzluğun aydmlatan limbanın altında, Bunlardan birini, oldukça paslan. tanesini en Şeri Lâkin iki yüz senedenberi benim kanımdan olanlar, sütün 5 te)

Bu sayıdan diğer sayfalar: