SON POSTA»: Borsaların Muhittin Birgen ç..# tedenberi bir kaide vardır; borsalar siyaset hayatının göyet hasan ibreleri olarak telâkki edilir. Siyasi hareketlerin gidişleri hakkında fikir edinmek istiyenler borsaları tetkik ederler ve bu tetkik sayesinde bir takım doğruya yakın fikirler toplamıya muvaffak olur - lar, Vâksâ, içinde yaşadığımız dev- rin büyük kargaşalığı arasında bor. saların da ibre vazifeleri görmeleri- ne imkân kalmış değildir. Ancak, na de olsa, borsa, bizim elimizde gene güzel bir müşahede ve tetkik âleti olur; onun kılavuzluğu ile hiç 379n dünya işlerinin karışıklık hakkında daha iyi bir fikir iz. z alar sözile her borsayı 'ünyann lak borsalarını m olduğunu söylemeğe hacet olmasa gerek. Meselâ, Berlin, Paris, Londra, Nevyork borsaları, * Son zamanlarda o bu bakımdan dünyuya bir göz gezdirecek olursa- nız görürsünüz ki borsa denilen me. deniyet icadı âdeta ölüm halinde- dir. Borsanın ilk bayat şartı hümi-| yektir; geniş, ölçüsüz bir hareket hürriyeti, Halbuki, iküsad ve mali. sahasında dünyama hiç bir ta olmadığına | ye İnda hürriyet kalmı yaşaması için de artık r hayat muhiti yok deme Her iarafta, borsa havasızlık içindedir. Mubarib, gay- zi muharib, bifaraf, yarı hitaraf, tam bitaraf, hülâsa bütün memleket — lerde türlü tüzlü kayıdlar ak| nyor. Bu, harbden evvel | da kısmen böyle idi; harbden sonra büsbütün bu hali aldı. Demek olu- yor ki dünyanın iktıs bir değişme var; aramndaki daya ne olursa muzafferiyeti hangi l göre, i ve n n i ve mi nizammda bir değişiklik vukuu mü- hakkaktır. Çünkü, borsa, sade bir yerde değil, her yetde bütün varlık şartını kaybetmiş bir mevkide bulu nuyor. ! Borsalara umumi bir bakışla ilk elde ettiğimiz netice ve çıkardığı - mız hüküm budur. İkinci bir hük - mü de şöyle çıkarabiliriz: Borsalar her tarafta milli bududlar içinde! milli şartlara o bağlanmaktadırlar. | Artık, dünya kapita denilen ve keyfi neresini ister, menfaatini ne - vede görürse oraya giden sermay&, | &ski hürriyetlerine sahib değildir.| Artık sermayenin hâkimi gene ser - mayeden ibarettir — diyemiyoruz. | Sermayeler, her tarafta millileşiyor, | ber tarafta onun hâkimi millet ve! milletin namına da devlet oluyor. Demek oluyor ki, dünya hayatında; millileşme ve devletleşme (hareketi » yürüyor ve önüne geçen rı mütemadiyen deviriyor. * Bu hâdiseyi, halen dünya kapi talizminin yegüne merkezi, başka bir tabire, dünya kapitalizminin | anlatacağım. E Söz ve fikre tahammül etmeyi bilmek lâzım & ALEMİNDE !* Kuğu kuşları Dünyada 7 muhtelif cinsi bulunan kuğu ;Jkuşları İngilterede hanedan malı addedilirler Yazan: Londra hayvanat bahçesi müdürü D. $. Smith galibarda kırmızıdır. Şamatacı ku-| ismini verdiğimiz hayvanlar Rus. yadan gelmiştir. Dünyanın en büyük yabani kuğu.! uğ Bilhassa ilkbaharda boynu bir yay gibi gerilmiş, kanad. Aarı, *twpkı, büyük bir nilüfer çiçeği. | Fikre fikir ile mukabele edir'ş ve kendi ei hürmet edil- mesini İstiyorsanız başkaların kündür, hatanızı düzeltmiş olu - sapmış olması muhtemeldir, bu BKİ AŞ Ü Büyük Fransız ve İngiliz. edibleri ( ( Sully Prudhomme (SÜLLi P Yazan : Halid 2m Uşaklıgil dm Şairin fehselesini icmal için — nebilir ki onun reybiyyetle mümtezic | İbi dini, iman ile mahlut bir inkâr vardır, Nazarında insan ıztu blarla | mahmul bir tevekküle mahkümdur. , Toprak üzerinde (yaşayan. bütün İ mahlüklerm ekmeli olan insan şüp- heler içinde yapyalnız, kendi hali. İne bırakılmış bir badbahttır. Bir manawmesinde diyor kis «Kendisini ezen kyelenahi altında, Nevmidane secdeye kapanarak, Anlamak mümkün san, Endişe veren sükütena lili Ağır çeken bir başla, Boş kalmış bir kalble, Daba fazla bir vukuflan ürkerek | Sen mabedin külleri arasında Hâlâ diz çökerek ağlamaktadır.» Ne zemine ve ne sımfa mensub olursa" olsun bu şairi okuyup anlı- yacak olanlar onda müşfik bir dos.| tun tesliyetlerini bulacaklardır. ml m a, Şairin pek yüksek mintakalardan , pek beşeri zeminlere indiğine de sahid oluruz. O neviden yazılmış, İ birçok manzumeleri vardır. Bun- İlardan bir küçük nümune verelim: RİCA İ | fikirle hiçbir zaman münakaşıdan çek tmeyi T umuz. unu da İyi yola getirmiş sin yaprakları gibi açılmış, sular yara yara gelen kuğu kuşunun gü- zelliği, göz akıcılığı, zarifliliği hiçbir su, bugün neslinin tükenmiş olduğu- Bu sandığım borazancı kuğudur. Bu hayvan da boynunu pek dik tutar, Ah! İnsanm nasl ağladığını bil kuşta bulunmaz. Kuğular, boyunları ye borazan sesini andıran sesler çi. payitabtı olan New-York borsası. da daha güzel görürüz: Bir zamandanberi bu borsa da söhüyor; onun yözlerindeki o ker kin hayat şulesi de fersiz kalmıştır. Eskiden bir günde milyonlarca kâ- ğrd üzerinde muamele yapan bu borsanın bugün iki yüz bini geçmi. yen tahvil munenelesi ile iküfa et tiği günler çok olmuya başlamıştır. 928 de Nevyork borsasının bir sim. sar yazıhanesi senevi 050,000 do-, lara kiraya verilirken ve bu mik tar, 930 buhranında en âz altmış bin dolâra o inmişken bugün bu borsada simsarlık etmek istiyen bir maliyeci, yazıhaneye ancak 25,000 dolar kira vermeğe razı oluyar. Sön rakam budur, Bu borsada daha dikkate değer hâdiseler var: Meselâ, şu dakikada Amerikada en büyük faaliyet çelik sanayiindedir. Bu sanayi, geceli g'indüzlü çalışacak ve gerek Ame - tikaya, gerek Avrupaya malzeme yapacaktır. Parayı verecek olan du bizzat Amerika bütçesidir; yı bakımdan emniyet tamamdır. en, çelik sanayiinin sahamında | hiç bir hareket yoktur; bir gün bir | aksiyon yarım puan yükselmeğe| çalışıyorsa, ertesi gün ayni miktarı kaybediyor, Niçin? Bunun türlü tür. ebebleri var, Fakat, bu sebeb lerin hepsini bir araya o toplıyacak| olursanız görürsünüz ki netice, bor. sanın ölmekte olduğunu gösterir. Evet, borsa or. Borsanın 8 - lümü, bütün dünyada bir iktsad ve! maliye sisteminin de ölümü demek! olur. Biraz yukarda £ söylediğimiz! gibi bu muharsbenin neticesi ne olursa olsun, dünya hayatında bü - yük bir değişme olacak ve Paranın! kayıdsız ve şartsız hürriyetine, ser-| mayenin mukadde, hakimiyetine nike “xi hulünscnkter Muhitt Dirgen öne doğru dimdik uzanmış bir hal. de, bembeyaz tüyleri güneşten pr nldayarak uçarken de pek | zarif- tirler, Dünyada yedi cins kuğu 'kuşu vardır, Cenubi Amerikada bulunan ve bir kuğudan ziyade bir kazı an- dıran Koskoroba kuğusunu bu liste me koymuyorum. Bu yedi cins ku. ğudan üçü yerlidir. Yani haliskan İngiliz kaşesini haizdir. Bunlardan bir tanesine dilsiz kuğu derler. Çün- vanı diye telâkki etüğimiz halde, kü pek seyrek olarak ses çıkarır. | bunlara Danimarka ve Avrupa ve Şamatacı ve Bevik kuğular da” Asyanın birçok yerlerinde daha hâ. daha ziyade şimalde soğuk iklimde Jâ yabani şekli ile de raslıyoruz, De- yaşar ve oralarda çok soğuk olup! nildiğine göre, İngiltereye kuğu ku. ta, yetecek kadar yiyecek -İ şunu 1189 da ilk defa olarak geti- karır ki, boruzancı ismini de bura- dan almıştır. İngilizlerin o şamatecı kuğusunun azmanı olan bu hayvanım yegâne İatki gaçasında sar bulun” mamasıdır. Diğer bir kuğuya da 1s- verilmiştir. Bütün bu Havada uçarken de | bağfrıştıkları zaman bu sesleri kulağımıza pek hoş skseder. Dilsiz kuğuyu itibarile ehbleşmiş veya kümca hay- İ dıklar» zaman İngiliz sahillerine akın! yen kral birinci Rişardır. O zaman şimal danberi bu hayvanlara mümtaz bir, ederler. Şamatacı kuğuların İskoçyasında da yuva vakidir. Avrupalı yabani kuğular boyun- bu telâkki değişmemiştir. Dolavısile larını dilsiz kuğulardan daha dik diğer kuşlar gibi pek öyle sık sik av. tutar, ve siyah cıların gaddar tasrruzlarına maruz bet eden kısımda parça parça sarı kalarak avlanılmamış, dalma Üre- i vardır. Dilsiz kuğunun gagası (Devamı 6 ncı sayfada) İSTER iNAN, I Dünyanın istikbalde alacağı manzara üzerinde düşünenler şöyle söylüyorlar: — «Muharebe İngilterenin tahmin ettiği gibi 1941 sonbeharına kadar mı sürecek, yöksa Almanyanın a ettiği gibi hirkaç ay içinde mi bitecek, muhakkak olan şu var ki, ne şekilde ve ne za» man biterse bitsin dünyanın yüzü ve politik şekli tamamen öeği- şecektir. Öyle şevler oldu ki, artık hiçbir mu: fikirler eskidi ki, artık hiçbir kuvvet o mez: Medeniyet tarihinin dönüm nokt. Bu nokta üzerinde tamamen mutab di. Alman devlet relsi tekrar etti. Aral: yaptıkları" mevki verilmiş hanedan malı ola onları diriltemez, öle nlara yeniden hayat i m gelmiştir, 1 *laka olacağıdır. Yal ne şekilde olacağı ası adarların kafaların le tebellür etmemiş olsa dahi her göre İSTER İNAN, 'rak addedilmişler, bugüne kadar da| İŞTER Yalnıs ve yurdsuz yaşamaktan... Arasıra meskenimin önünden, Geçerdiniz. * Eğer büseydiniz ne husule getirdi. Saf bir mazarın mahzun bir ruhti Pencereme bakardmız, Güya tesadüfle. umüumiyet | * Bir kalbe başka bir kalbin huzuru, Kapımın altında otururdunuz, Bir hemsire gibi, * Bilseydiniz ki ben sizi seviyorum, Hususile ması) sevdiğimi bilseydiniz, Hattâ belki içeri girerdiniz, İ Sadece, Şairden birkaç kücük parça da » ha nakledelim: BİR RÜYA | Rüyada bana çiftçi; «Ekmeğini yap, gi yekdiğerininkinden tamamen farklı ler şi kbel vette Meseleler üzerinde düşü, — Bununla beraber müs görülmese dahi iptidai mah dür: Bir tarafla İngiliz imparatorluğu, müstemlekeleri İ Amerika bir Anglo-Sakson âlem İpanyva, Portekiz bir Lâtin âlemi. Cermen âler şarkta bir Sarı ırklar âlemi Bu tahminde uzak yakın bir isabet ihtimali dur, hüküm vermek gerçekten giç. Yalnız bize öyle gel “İki dünya eski şekli ve binbir türlü mayan yenisine elbette müreccahtı deniyet için bir belâ oldu hede yere karanlıkları yokluyorum. İNANMA! sonra şarkta bir Slâv âlemi, iNANMA! hürmet iii Gürani Muhatabınızın hatalı bir yo olursu- | BEŞE e ————— RÜDOM) | Seni artık doyurmayacağım, O top- rağı kaz ve ek» «Esvabıpi, dedi; kendin yap!» dedi. Oya: «Malayı eline alin * Ve büyle bütün Insanlar tarafın, dan terkalumarak, Onların zalim İa'nelini sürükle yerek, Gökten sen bir merhamet dilerken,| Yolumun üzerinde ayağa kalkmış arslanlar bulayerdum. k Gözlerimi açtım, hakikaten © sabah odulundanşöphe ederek; Cestir yoldaşlar iskelelerinin üre. rinde wliklarım çalıyor, Tergihlar uğulduyordu, ve tarla” tar ekilmişti. * O zaman saadetimi anladım, ve içinde bulundufumuz dünyada, Fiç kimsenin insanlardan istiğna edemiyeceklerini görerek O ründenberi onların hepsini sev. Duvarcı: | Sözün kısası Bir yıldönümü |... kösem Tan N & temiz adamdı, yarebbil İçi ve dışı. Ankarada, ay. larca bir dam altında barındık, Bir gün bile üzerinde bir toz görme & ağzından bir kötü lâf, şu ka- darcık olsun bayağı bir tabir işit edim. Sade ben değil, Besim Örer Paşa methumun uzak, yakın itün dostlar, tekmil aşinaları bu - na böylece şehadet ederler. O, üstelik hakiki bir âlimdi. Çok »kumuş, çok görmüş, çok tecrübe etmiş ve ne okudu We mantık ve muhakemenin sık eleğinden geçir. dikten sonra hazmetmiş, gördük- lerinden ibret almış, tecrübelerin- den Faydalı hükümler çıkarmış tam bir âlim, İlmin hodgömlikla bir arada, git miyeceğini takdir eylediği için, w- zun olduğu nisbette yorgun ömrü. nün son yıllarında bile o mesleğini icradan © vazgeçmemişti. & Geceler müstesna, ne vakit, hangi hastaya ılsa asil bir feragatle koşar, bilgi ve tecrübesini, dileyenlerin emrine amade kılardı. Mütevazıdı. Hazakatinin diller. İde dölaşan büyük nz başarıla- İ rım kendisine güç olurdu. nl “barika baş- kalarına ibret olabilecek bazı vak'a ları, kendi kendine berhangi bir ye ref pay: ayırmadan ( nakletmekten de çekinmezdi. Bizzat yaşayışı, giyim evzaı da ibret alınacak ne idi. Türkün an'anevi kibazlığını muvaffakiyetle temsili o edenlerden biri de o idi. Besim Ömer Paşayı hiç tanımıyan, kim olduğunu bil miyen bir yabancının, bir akşam Ankarapalasın kapısından içeriye girerken görür görmez: — Ohl La belle töte de savant! — Oh! Ne güzel bir âlim başıl, Diyerek hayranlığım nani ifa- de eylediğini hâlâ hatırlarım, Gözlük camlarının arkasında, te miz bir zuhun ülemi vücuda açıl- miş pencereleri gibi duran gözle- j rinde, beşerin İzturlablarile yıllarca ve, yıllarca haşırneşir olmaktan doğma bir merhametin, bir hüsnü. niyetin ve ayni zamanda vakar, cid diyet, şeref ve haytiyetin sade say- gı ve sevgi uyandıran akisleri zö- rülürdü, Pek sevdiği ve cana pek yakin bulduğu Ankarada, bir kış günü, dişlisi kırılan çok faal bir makine gibi birdenbire duran kalbi hepi mizi samimi bir mateme uğratmıstı. 19 Martta tam bir yıl oldu, Bir yıl epeyce uzun bir zamandır, Fakat Besim Ömer Paşayı yakından tanı. mış ve sevmiş olanların gönüllerin deki yara henüz taptaze duruyor. Unutulmak bu nevi insanlar için değildir. Besim er Pasa gibilerin dim.| faniliği ebediyete çok yaklaşır. ŞÜPHE Beyaz hakikat büyük bir kuyunun dibinde uyuyor. Pek çok kimseler ondan kaçar, ya. hud, ona dikkat elmer; Ben bir muzlim sevda İle, yapyal.! mız, oraya uğrar, Ve kapkara geceler içinde kuyuya! önerim, * Ve ipi, muktedir olabildiğim kadar çekerim. | İşte, onu sonuna kadar açtım, ve, bakıyotum.| Kollarımı açarak, dehşet dolu göz-| terle, | Miçbir şeyler göremeyerek, hiçbir tutunacak yer bulamayarak, sala. mıyerum. | | . Halbuki hakikat oradadır, teneffü. sönü işliyorum; Ben ise onun cazibesine meclâb, ©- bediyen sallanan bir rakkase gibi, Geçlyorum, gene geçiyorum ve bey- N Bu sallanan ipi uzalamaz mıyım, Ve şetareti beni davet eden gün. düze tekrar çıkamaz mayın? Ve bir haşyet içinde olacağı muhakkak unu ilâve ediyorar: dünya binasının şekli şimdiden bir tahmin yapmak mümkün - ve şimsli bir tarafta Fransa, İteiye, İs - Bir tarafta Orta Avrupada bir nihayet daha Uzak - w mıdır, yok mu - kusuruile ne olacağı belli ol - ı ve küçük «Danzigs şehri me- MEFKÜRE Ay büyük, gök parlak Ve yıldızlarla dolu, yer sapsarı, Dünyanın ruhu havada, Ben ise, ulvi bir yıldmı düşünüyo. rum, * Henüz görülemeyen Fakat yiyas yola çıkarak, Buraya kadar gelecek Ve başka bir karnin gözlerini tet6f edecek, Olam yıldı... * Bir gün o yıldız, en güzel ve en uzak Olan o yıldız parlayınca, Ey beşer neslinin sonumcuları, Ona söyleyiniz ki ben onun Âşıkı idim YABANCI Ekseriya kendi kendime sorarım: «Hangi wktansın?, diye Gönlün onu bağlıyacak ve teshir edecek bir şey bulamıyor, (Devamı 4 üncü sayfada) TAKVİM