6 Sayfa Ceyhanda iki defa sevgilisine kaçıp, ailesine iade edilen genç kız bu sefer muvaffak oldu Ceyhan (Basusi) — Ceyhanda ga- rib bir vak'a olmuştur. Enteresan ve kayde değer olduğundan tafsilâı ile yazıyorum. Çeyhamm Aytemeroğlu mahallesin den İmal kın Fatma Çınar, ayni mahalleden Receb Menef adındaki delikanlıya âşık olmuş, bir müdde evvel bürbirlerde kaçmışlardı. İş zabı taya ve nihayet adliyeye inskal et- Miş ve sevgililerin iadeleri alındı, ve kız delikanlıyı çıldıramya (o sevdiğini ve ona gitmek islediğini zausirran söylemiş olmasına rağmen, neticede babasına teslim olunmuş ve bu yüz, den iki genç sergili biribinmden ayrıl. mışlardı. Aradan bir ay kadar bir müddet geçtikten sonra, Fatma Gi. yar bir gece gön sevgilisi Recebin ar kaduşınn evine Hüca eğerk delikan- ya haber göndermiştir. Menöz ser. gilsini göremeden, tekrar | zabstaya| ve aradan da adliyeye sevkedilen Fat ma Çınarın ve osibalunan (sevgilisi Recebin sorgu Ohâkimliğince alının ifadeleri sonunda, balen nüfus mek $um bulunan Fatmanın nüfus kayıd ve lesçilini müteakib Receble evlen, me muamelesini yaptırmak üzere ken disinin yedi emine teslimi suretile salıvermişlerdir. Patma Çımarın, genç sevgilisine bir an evvel kavuşmak v6 mâs'nd bir yuva kurmak maksadile ebeveynini inei dela terkederek ka çışı, delikanlıya olan ateşin sakını! açıkça göstermekledir, Şrndi nüfusa kayki ve evlenme myamelelerini yap- urmak zze faaliyete geçmişlerdir. S:msunda tülün tohumu tevzi ediliyor Samandau — yarılıyor: İnhisar lar Tütün Islah İstasyorn tarafından yetiştirilen ve ekici ile abcı özak dan çok rağbet gören tütün tohum- ları bu sene geniz mikyasta o halka parasız olarak dağıtılmaktadır. Is- İh istasyonu halka gürbüz ve sağ lam fide yetiştirme usullerini göste- ren birde örmek Fideliği tesis etmiş- Şifalı sularile birçok kaplıcaların propaga SON POSTA Memleket Elaberleri i Afyon kaplıcaları hastaları iyi eden bu ndaya ihtiyaçları var Afyondan Afyon, (Hususi) — Afyonun en büyük hususiyeti, pek şifalı kaplıca- lara malik bulunmasındadır. «Ge cek», «Gazlı gölü ve «Hüzaiv adını taşıyan bu kapkcaların ikisi mer- kezde, biri Sandıklıdadır. Evvelce bir İsviçreli profesör, bu kaplıcalar üzerinde tetkikat yapmış; ve Gazlı gölün suyundaki çifa has- samnın ancak nen meşhur bir kapbensında bulunduğunu, dünye- nın, diğer sularının bu hassadan mahrum olduğunu söylemiştir. Bu kaplıca senenin her omevsi- minde hastular ve ziyaretçiler çeker, Bundan başka Gecek ve Sandıklı” daki Hilzmi ıhcaları da üzerimde du- rulacak derecede faydalı ve çifah sulara maliktir. Birçok O kimseleri kum, mide, romatizma ve siyatik gi- bi rahatgzkklerdan kurtarmaktadır. Hiç ii Hüzsi kapkcnnn- da tedavi görmüş bir hasta anlattı: — Siyatikten müthiş o muztarib- dim. Zaman zaman hastalık şidde- tini artırdı. Yüörüyemez oldum, Kol-| tuk değneği kullanıyordum. Bana Hüzniyi tavsiye ettiler. Kâmil bir kanaatim olmadığı belde gittim. O- rada çamur hanyosunda on gün ka- dar kaldım. Her sey bu kadarmış! | Dönüşte en ufak bir sezi kalmadığı gibi en sağlam bir insan gibi arıza- bir manzara bilir, Bu kapleslarin senevi iradı demektir. Maden suyunun günde 40 ton miktarında aktığım ve bunun ancak on ton miktarının alındığını söylüyorlar. Şu hals göre günde 30 ton içme suyu bosu akmaktadır. Bu suyu bizler, birkaç hususü sn tş yeri istima edilirse, eczaneler den başka yerde bulamıyoruz ve ta- biatile pahak alıyoruz. Bünün sebe bini, nakliye masrafının ağırlığında buluyorlar ve Devlet Demiryolları- nin bünusi bir tarife kabul etmesini temenni ediyorlar. Sa” suna istasyon binası Samsundan yazılıyor: Yeni istas- yon binasının resmi küşadı bugün- lerde yapılacaktır, Modern bir hak de yapılan bu istnsyon binasi sirin Samsunu bir kat daha o şenlendir. mektedir. 8-10 bin lira arasında dalgalandığı- | na göre bazünkti kazanç pek cüz'i) İzmitte Halkevi faaliyeti hızla devam ediyor re heyeti azaları evvelki aksım Halkevinde Ev reisi Mehmed Ak| Kâğıtçının başkanlığında bir top- lantı © yapmışlardır. o Toplantıda Halkevinim son 6 aylık. Faaliyet ra- poru okunmuş ve üzerinde alâkalı, uzun münakaşalar cereyan etmiştir. | İ Bilhassa İzmitin tarihim yazmal İ üzere seçilen heyetin matlab olen İsürati gösteremediğinden şikâyet &- dilmiş ve bu heyetin, faaliyetine da-| İba fazla hiz vermesi temennisi iz- har olunmuştur. Halkevi vnlikliniğ'ne fakir hasta- ların müracaati fszik olmaktadır. | Buraya yalasz bir doktorun devam ederek diğerlerinin gelmedikleri gö-| rülmüştür. Bazı mücbir sebeblerle gelemiyen 'yu doktorların da Halke- vi polikinliğinde vazife almaları is- tenmisti Bu arada, İzmitin bir Halkevi dergisine olan | ihtiyacı da | bahis! mevzuu olmuş ve böyle bi anın neşri muvafık görülmüstür, İ Halkevinde sile toplantlarının da sik wk yapılması arzusu gösteril. miştir. Baltacıoğlunun konferansı Yeni Adam mecmuau sahibi, İ profesör İsmail Hakkı Baltacıoğlu Halkevi salonunda (Türkün ölmi- yen ruhu) mevzulu alâka ile dirle- İnilen mühim bir konferans vermiş tir. Halkevi temsili Şehrimiz Halkevi temsil kolu ev- velki akşam Kafa tamircisi ve Er- kek kukla isimli etetleri temsil et-! miştir, | Temsil kolu bu eserler ikin yesi| yeni, elemanlar yeti Te sil bu bakimdan da alâkayı idi, Kafa tamircisinde Cabir Cop kun Hamdi Üzel Helid Basaran, Halil Özer, Farsf Dina- muvaffak ol muslardır. Gaistal diyor ki (Baştarafı 1 imei sayfada) Subat Denizcilik: Tayya mi, zırhlı mı? (Baştarafı 2 nei sayfad Fransanın askeri mukavemeti ni-| ğü gibi, korkunç bir savlet ile hayete erecek orduları Almanlar ta-| man tersanelerini yakmış olsal rafmday inhizema sonra, İtalyanın harbe karışınısile de İngilterenin düşman! iki olmuştur. ve onun kara ve hava orduları Le histan ve Norveç şimşek seferlerile Holânda - Belçika - Fransa büyük yıldırım savaşısını başarmıştır. De- niz kuvvetleri de bu harbin bida - yetindenberi, hermen bütün denizle- rin üst ve altlarında faaliyet göster-| mekte ve İngiliz ablukasına muka- bil ve tesisine gayret etmekte- r. O halde Almanyanın şu ana ka- dar sarfettiği harb faaliyet ve gay- ret kismi İngilizlerinkile kıydı e - ür ki Almanya hem da- an harbetmiştir ve hem da harblarde daha çok kuvvet sar feylemiştir. Bu hususlarda Alman »| yadan sonra İngiltere gelir. İtalya| ve Yunanistanın harb müddet ve| faaliyetleri bunlardan sonra arrala- nır, Bununla beraber İtalyanın ma- nevi ve maddi harb kudreti evvelâ | Elenler tarafından Arnavudlukta ve İ sonra alslümum havalarla denizler» de ve şimal, doğu Afrikada en ev -| vel sarsılmış ve tükenmiş görün - mektedir. Hele İtalyanın hava kuv-| vetleri #k Trablus hezimetlerinden sonra artık görünmez oldular; de niz kuvvetleri &e limanlara sığınmış ve ortalıktan çekilmiş bulunmakta «| dır. Kara ordularna gelince bön -| ların da gerek Arnavudlukta ve ge- rek Afrikada uğradıkları ağır mağ- libiyetlerle fevkalâde zayiatı ma lümdur. Mussolini ile faşizmin, bu askeri! mağlübiyetler sebebile, İtalyada ne derecelere kadar itibardan düştük- lerini sayıp dökmeğe hacet yoktur. Çünkü bunlar kendiliğinden anla - sılır şeylerdir. Bununla beraber İtal yanın İngilizlere hemen teslim ola - cağını ve onlarda, sulh dileneceğini zannetmek ve bekiemek abes oldu- ğunu dün de izah etiniştim Zira Al- manya İtslyayı elinden tutarak ka dıracak ve onun münferid sulh yap- masina mâni olacaktır. Fakat her seye rağmen İtalya bundan sonra 'bir harb âmil kalmakta ziyade bir sulh unsuru olacaktır. O, bugün gir- diği bu belâdan zararsız kurtulma - nin yolunu aramakta ve Habeşistan- daki İtalyanların yakın bir gönde uğraldıktan | harb gene kazanılmıştı. Şüphesiz hava kuvvetlerinin & bir iken) şi dn : : | Fakat Almanya Gileni| kai e a çok fazladır. İzmit, (Hususi) — Halkevi ida-| harbe başlıyalı bir buçuk yıl olmuş| çok yanlış bir hareket olur. Du öldürücü addetn kergue ric'ati ağır Alman hava Tolarının bombaları altında çok yiatlı olmuştur. Fakat ric'at gene ticeye ulaşmış, mühim İngilz kı vetleri Adaya geçmişlerdir. Zırhlılar çok mukaveme ediyorlar Tayyarelerin bu mübalâğalı çi rülen faaliyetlerine modern zırhlı ziyadesile mukavemet etmektedl ler. Modern zırhlılarda her biri (3 santmetreden fazla kalınlıkta zırhlı güverte vardır. Geminin yati aksamı ikinci zırh güvertesi tında bulunmaktadır, Tayyare bo bası birinci zırh güvertede iştisi diyor bu zırhlı güverteyi deli; amma; ikinciyi delmeğa kudret lamıyor. Bu süretiz gemi de kurt muş oluyor. Buna mukabil kruvazör ve mi ribler tayyarelere karşı zayıf bul) maktadırlar. Nitekim zaman za; bu gibi gemilerin tayyare borab. na mukavemet edemiyerek battı nı görüyoruz. Fakat bu kayıbil tayyarelerin aman vermez bir sil olduklarını isbat edecek (o vak'a şeklinde anlamamatıdır. Şüphesiz harbde kayıblar olac: bir. Burun kanamadan kazanlı harb mevcud değildir. Konsutanl| bir barb veya burekât plâm larken bu gibi ufak kayıbları gi alırlar, Maksad silâhı kazanmak e ğil, harbi kazanmaktır. Bunun büyük delilini Tarantoda gördi Silâhını kaybetmek istemiyen İt ya, filosunu denize verdi. Bina, leyh her batan gemiyi hava silül run umumi bir vaferi olarak tel ki etmemelidir. Oradaki zafer | İece tayyareyi kullanan insanlara iddir. Yoksa tek bir kayıb netice tesir etmez. Harbden evvel çok yazdık, ç konuştuk. Bugün ise omücadelej denizler üzerinde yapıldığım ve « nanması olan devletlerin, çene, 1) söylediğini görüyoruz. Hiçbir görmüyormuş gibi İlmanlarında 9| tan İngiliz zırklıları, ticaret kafi tir. Bu fidekkler halk üzerinde bü. | 9i ©r | Hab e e e Sa i ezen galler lane ir gr Habeş mim ansmaksadin | rine iyii desteklik yaparlar. Hayda otlandırılacak Suriyı ve Irak koyunları Adana (Hususi) — Suriye ve İrak koyun tüccarlarının hüküreti- mize yaptığı müracaat özerine Da- hiliye Vekâletimiz, Suriye ve İruka aid 150,009 koyunun Hatayda A- mik ovasında otlarmasına müsaade etmiştir, Bu koyunlar bu hafta için de Hataya getirilecektir. Kanga'da askerimize kışlık hed'y3 Sivas, (iususi) — Kahraman askerlerimiz için hazırlanan hediye- lerden bu defa da 1835 çift çori 741 çift eldiven toplanmıştır. Bu mühim memleket işine hararetle de- vam edilmektedir. Bitlis - Diyarbakır postaları intzamsız hala geldi Bitlir (Hususi) — Diyarbakır. | Kurumu, bu ruyu eilâçe halinden |lamıtr. Evin en çalışkan Molu Ola, Sn A e ve bu vede ie * ismini geniş propuzanda şefliği yapıyor. muhakkak ki, doğrudur. Esasen bunun gibi daha birçok romatizmalılar, bir hayli si- yatikliler Hüzai kaş hatasını şalt bir ocak diye anıyorlar. Fakat bu gifah ıhca birçok kimselerce elin meç huldür. Gecek ve Gazlıgöl kaplıcaları da ayrı ayn hessalara malik bulunduk. larından bilhasaa böbrek ve mide hastalıklarına karş müessirdirler, Bu kaynaklardan fışkıran ve «Afyon maden suyun ismile satılan icme sw- yanun terkibindeki hasen, biliyoruz ki, şöhretini memleketin her yanına yaymıştır. Lâkin gerek bu sudan ve gerekse kaphenlardan beklenilen mumt istifade elde edilememekte- dir. Her şeyden evvel kapkcaların yapmalı, sonra da hunlar moder lestirmelidir. Vilâyetin, elden geldi- #i nisbette, buraya himmet | sarfer- miş olmasına rafmen bugünkü tesi- sata mükemmel denilemez. Bize kalırsa Afyon suyunun satış” imtiyazına melik bulunan © Kızılay meva | Tokat (Husnsi) — Şehrimiz Halke, vi köyeülük kolu Emin Bayav, Hilmi Hız, FPevs Çubukçu, Tevfik Demirel ve Asa Erwy kombinezönü ile işe baş- jmenmeb 25 avcıyı da beraberine 5). miştir. Avcılar avlanırken diğerleride Turhalda köylüler Je lemasa geç mijler ve onlarla hasbihallerde bu lunmuşlardır. Yakmda bir de sürer Harbe henüz girerek düşmenı memlekstlerinden attıktan sona Arnavudlukta da takibe muvaffak olan ve bu suretle muvaffakiyet şevkile yarın Yunanlılardan şim - dilik sarfh nazar ederek iki baş mu- harib olan İngiltereyi ve Alman - İyayı ele alam ve bunlardan acaba hangisi sulha dahı çok O teşnedir? Veyahud bunlardan hangisi harbe daha çok dayannbilir?1.. Suullerini ortaya atalım. Fakat bunların ce - vablarını ne biz ve ne de bir başkası riyazi bir katiyetle veya hattâ ih - timali bir hesabla veremez. Bunun- la beraber diyebiliriz ki. her iki ta - raf sulha teşnedir ve İngiltere Ame- rikanın, Almanya da Sovyet Rus - yanın iküsadi, zirai ve sınai yardım- I sayesinde uzun müddet harbe şka bu » gün, iki tnraftan hiç birisinin kolay vurulur ve yaralanır tarafları yok- tur. O halde bu vaziyette harbin yeni müsadems ve savaşlara doğru mu, yahu daha ziyade, muhtemel bir milh (istikametinde mi inkişafı beklenebilir?. Yolunda bir snal va- rid olan da buna cevab vermek ge- muazzam ticareti imha edecek ge donanmadır. Hülüsa! Büyük Harbde Alm orduları ile İrgilik donanması w cadele etmişti. Yani o zaman kı ve deniz silâhları çarpınyordu. boğuşmada donanma harbin m sesini aldı. Bugün ise Alman ha kuvvetleri ile İngiliz donanması ç pışmaktadır. Bugün İngiltere yan da, Büyük Harbdeki gibi, muazr ansız ordusunun bulunmayısı E tanya donanmasının © vazifeler güçleştirmektedir. Fakat mesele kadar güç ve ne kadar geç olsa gene denizlere sahib devlet leh sona erecektir. Bu vadide de kuvvetlerinin ehemmiyeti hava kı vetlerinden pek çok fazladır. FU — — —— tarafın tam bir seze düşmüş olm masındandır. Çünkü bir tarafın ç zayıfladığı belli olduğu takdirde ğer cihetin kat'i zafere kadar yü mesi çok melhuz olur, Bu ıtibsi Japon hariciye nazırının Edene y ladıği bir mesajda, tabii halin iad ki ok | cıkarıp öçimini vmumilertirmek için |köycülük kolu yeniden derhal faali imtizsmez bir hale gelmiştir. çöle bem e elik hat vurmalıdır. yete geçerek ilk defa başlarında va, hem köylülerle yakından temas edi. sebebi de posta işlerini taahhüd e-! (Sonra, hu suda mevcud bulunan|limiz İrsettin Çağpar ve diğer basi lecek, hem de bu vesile ile köylünün! Bitlis arasında post hakkında yazmış olduğu umumi : talesları, Jeponyanın ve onun m ler İngiltereden sulh yal ne kalay değildir. Yalnız buzün. ne bu ve ne de o den iki ortaktan birinin vefat etme-| saz hassasiie diğer maddeleri teksif sidir. P, T. T. Umum Müdürlüğün-| Ts memba vakınında büyük bir gö» den halkı müşkölüta uğratan bu va-| 107 imalthanesi semak, harcana- #iyetin slahını bekleriz. sak bara ve emeği ziyadesile ödeye- Yazan: Valentin Williams — Püylis'ten meseleyi dinledik-) ler. Bu, başhizmetçi Duncan idi, O- ton sonra şato sahibi ile konuşma-| danın ortasina gelmişti ki Hurdu.|” muz münasib olacak, dedi. | Amerikalılar, onun bir kibrit çaktı- Fakat merdivenin başına ulaştık | ğini gördüler. Bir mum yaktı ve ları zaman, Stephen derhal durlu| sonra ouların bakışları altında, gar! ve arkadaşına, isığı söndürmesi için | lerinin alında kayboldu. işaret etti, Vörty onun isleğini ye: Stephen yürümeğe devam etti De getirdi. Etraflarını sarımı! olan | ve iki dost, mumun yanmakta oldu- zslmet içinde yürürlerken üstlerin-| ğu mazgallı odaya ulaşılar; d'A- deki salondan ayak sesleri çeldiğini renne'in cesedi hâlâ yerde yatıyor- işistiler. İdu. Vörity yeniden büyük bir korku Kendilerini sarmız olen bu ka | geçirdi. duyduğu his arkadaşına da ranlık içinde adunların kime sid ol-| sirayet etmiş gibi idi, Zira, Garrison dağunu keşfedemiyeceklerini anla-| cesedi görür görmez, gayri ihtiyari ddar, fakat büyük holün vencerele-| bir adım geri çekilmiş ve dostuna sinden ortada ne olup bittiğini anlı- | şaşkın bir bakısla bakmıştır yabilecekleri kadar bir işik siziyor-) — Aman Allahım! diye mink .devair müdiranı da dahil olduğu halde bir köy gesim tertib etmiş ve bu gezi- nin Turhal nahiyesine yapılmasını muvafık görerek Evn spor koluna Ayni gece, uyni odada, ayni şekilde ve ayni yerde. Bu, tabii bir şey değil, Steve. Bu, ne demek o- Juyor? Bir müddet için Vörity'nin sükü- neti, değişmez berraklığını kaybet - miş. Arkadaşı cesedin yanına diz çök- ti, fakat ona dokunmadı. Başını yakar kaldırarık: — Bu, şato sahibinin o hançeri, dedi. Polise baber vermek lâzm, Pil, Sonra, kapıya doğru yaklaşarak, içeri ta konmuş olan anahtarın, delikte iyice dönüp o dönmediğine baktı; sonra, mumu işaret ederek: — Onu söndürmek lâzım, Hive ilâve etti, zira bir yangın çıkarabi- liriz. Vöriev izahı imkânerz bir hissi #ablebrukuu tesiri altında idi, snm- danı söndürmeden önce du. Karmlarında, bir mante giymiş | dandı, Hezh Mae Neil'in katki te- ve merdivena doğru sükünetle yü-| kerr ediyor. Tümekte olan bir uzuy gölge gördü-! — Philippe cevab verdi: mahsullerini kemiren müzir hayvan -) tarafın diğer taraftan selh dilenmek larla mücadele edilecektir. Resim KÖY. mevkiinde olmadığı söylenebilir ve lülerie vaki İzzettin Çağparı ve avci; bizde şayed zerre kadar bir selh ümü ları göstermektedir. hızlı hızlı yürümeğe başladılar. Merdivenin basamağına ( yaklaş-| mamışlardı ki, bir takım sesler işit-| tiler ve bütün elbiselerini giymiş o- lan Torray'ın, kızının koluna yaz- lanmış bir halde, i yavaş yavaş çıkmakta olduğunu gördüler. Genç kız ise siyah bir kimono giy- mişti ve saçları omuzları üzerine dö- külmüştü. Floranın yüzü, iki Amerikalının da tanıdığı gibi sürpriz. şüphe ve! korku hislerini ifade ediyordu; iç! sikantısı ile: — Babam biraz rahatsız, dedi. Çalışma odasında geç vakte kadar çalısı, kendini fena hissediyor, Birdenbire iki erkeğin yüzündeki gayri tabü ifadeyi okudu ve sinirli bir eda ile sordu: — Fakat sirin burada işiniz ne? Ne oluyor? Babası kızının kolundan çıktı ve kendisini tetkik eden yeri gelenlere gözlerini dikerek duvara yaslandı: — Na oluyor? diye sordu. Sizin yaziyetinizden baz şeyler olup bit- tiğini anlıyorum. Cevab verecek yerde, Garrison di doğmuyorsa, bundandır: yani bir cebinden cinayet odasının anahtarı- ni çıkardı ve onu Torraya uzatarak tannan bir sesle cevab ver — Müthiş bazı şeyler, mösyö, de- di; Vikont d'Arenne bu gece maz- gallı oadada katledildi. Şato sahibi cevab vermedi, fakat ağzı çok sert bir ifade aldı, Bir sa- niye bir zafer bakısile (Obaktıktan Yonra iri göz kapaklarını asnğı in- dirdi. O konuşmuğu o başlamadan, Flora anahtarı kaptı ve galerdie koşa koşa uzaklaştı. XIV Stephen genç kızı takib etmek ister gibi bir hareket yaptı, fakat Torray onu kolundan yakaladı ve yavaşça mırıldandı: — Beni bırakıp gitmeyiniz, ken- dimi fena hissediyorum: bir daki. kada iyileşirim... Gözlerini kapattı, yüzü mosmor olmuştu, bütün ağırlığı ile CGarri- sonun koluna abandı. Süratle: — Odamda, tuvalet masamın &- zerinde bulunan konyak şişesini gi- dip getiriniz, dedi. £— (va www) ak bir hel ve vaziyete dü! tükleri yolunda tefsir etmek her tarafın şu andaki umumi vaziyel yanhş zörmek ve yanlış ölçmeki başka bir şey değildir. Bundan b ka böyle bir ihtimai sulhu tehlikt düşürebilir de Bir tarafın tamamile tahribind evvel sayed sulh olacak ise bu, i cak diri ve kuvvetli kaldıkları ? sulh yolunda söz söyliyeb'lscek söyliyecekleri sözler dinlenebilec devletlerin ve devlet adamları! tavasuderile bir eti vaki olab lir. Ne olursa olsun, gerek Türk Bulgar deklirasyonuna Japon hariziye Barırının Edene ni sajını ve nihayet General Franki nun son seyahatini banşa doğru tılmış adımlar telâkki etmek 8 yanlış olmaz. Fakat bunlara baki rak şimdiden sulhun kapıları çe makta olduğu hayi kapılmak leh veya aleyhte de bir takım küm ve zehablara sapmak siyasi ihtiyatsızlıktan *başka bir şey ol/ Mü