zerinde hex memleketin büyük müş- külüt: vardır. Mübaliğaszca söyli- yebiliriz ki, Rusya hariç, gezi asa Türkiyeden masada bir memleket yoktur ki, bem inşe maddelerini ken disine kifayet edecek mikdardan fazla istibsal edebilsin, hem de bun- İnra dilediği gibi tasarruf etme mev- künde bulunsun. Fazla olarak, hari- ci münasebetleri bakımından, it - halâtta en çok kolaylığa sahib olan memleket de yalnız Türkiyedir. İstihsal ve imkânlar bakımından Türkiyenin vaziyeti bu olduğu hal- de piyasa bakımmdan Türkiye en kötü şartlar içinde bulunuyor. Ha - yat, bizde birçok taraflardan fazla pahalanmıştır ve daha da pahala - nacaklır: Ekmek fish, ot Bati, a - yakkabı fiat, peynir fiatı ve ih. Muharib, bitaraf ve mağlâb (Fran- şa) hangi o zmemleketle O mukayese yapacak olsek bizim £ piyasamızda pahalılığın daha fazla olduğunu gö- rürüz. Bu sözleri gelişi güzel söyle - miyorum. Hı ve mukayeseye istinad ederek yazıyorum. Bu neden böyle oluyor? Bizim münevverlerimize sorulacak oluren, SON P Bir kütle işinden gelişi güzel birkaç kiyiyi almız, kendilerde konuşunuz, derhal varacağınız netice şudur: Bazılarının ufukları kendi şahıslarınm, kendi mesleklerinin hodudile ni, hayel bulur, bazılarında ie o hududu azar, daha geniştir. İnssnda görme, bime ve anlama sebeb «ihtikâra dır. Ekseriyet bu hususta müttefiktir ve bu ittifak ga- zete sütunlarında kendisini vazı - han gösterir. Okuyucularım bilirler | ki, ben de, ne kerim, Çünicü, bana göre, pahalılık ihtikârdan değildir; teşkilitmzlek - tandır; hesabsırlıktandır. Bizim hep birden iktisadi hüdineleri ters bir zih siyet içinde mütalen etmemizden - dir. Yeniden yazı yazmaya ğım zamandenberi, vesile düştükçe üzerinde durduğum bu meselenin bilihana şu devirde daha büyük bir shemmiyeti olduğu için, bugün de "bu meseleyi başka bir taraftan teş- rih etmek istiyorum. * Avrupanın hemen her memleke- N günde, perakendecilik işleri, arkale- ında toptancı merkezleri bulunan İ muhtelif rzda teşkilâta tâbidirler. 4Bu tesk sit bir fikir vereyim: > Meselâ, Almanyada ili mevi'tep İkilât vardır: Biri, doğrudan doğre- İya istihlâk kooperatifleri teşkili İdir ki, Almanyanın her tarafına ya- Üyilmeş ve hendisine 23 olan müs - ş tehliklerin ihtiyaçları tatınin işini üzerine almıştır. Çok mükemmel iş- iler. Bu, kooperatif esneme istinad eden ve daha ziyade fakir sınıfları kendisine bağlıyan tevsi şebekesi - * dir. Buna mukabil de humasi tica İretin bir teşkili varır. Büyük bak İkallar veyahud, daha umumi ma - hiyeti ile, perakendeciler, kendi & fralarında kooperatife mümasil ma hiyette bir teşkilât vücuda getirmiş- lerdir Her iki tarrda teşekkül de) ier merkeze (yani toptancı teşki- lata) bağlıdırlar. Bu toptancı taşki- ttlar, her şeyi en ucuz tederik veya| istihsal veya imal vasıtalarını ma - İiktirler. Ayni'iş üzerinde bunlar « - İ anında rekabet de mevcud oldu - İğundan, her iki teşkilktm da bütün İgeyretleri her nevi mamaflar -| i#altmak, tevzi işini en rasyonel şek- İle koymak ve perâkende Satlarını Bicuz hadde indirmekten ibaret o - öz Bu ağazalardan beaysine gi İrermeniz giriniz, pazarhk etmeğe ih- şiyaç yoktur, Onlar, bir malin fiatın şazami dercnede cuz. kalitesini a - İmami derecede iyi ve bilhasan dürüst Öhale getirmek için her ne yapmak kabilse yapmışlardır. Bunları işle- rine yalan ve hile karışamaz. iz Ayni misali Fransa için de tatbik «debilirsiniz. Orada da bü iki nevi teşekkül yan yana ayni tarzda bir - birlerile rekabet ederler. Şu kadar var ki, Fransa teekilâtçıhkta Al - manyaya nisbetle daha geri olduğu için, bu teşkilâtlanın randımanı Al manvadaki derecesinde mükemmel | vetlidir. olduğu gibi büyük ( pergkendeciler teşekkülü ve bir de Migros ünvanını taşıyan büsbütün ayrı bir teşekkül ki, her nevi ihtiyaçlarınızı evlere teslim suretile temin etmek derece - sinde işi ileri götürmüştür. Bu üç teşkilât kuvveti birbirlerile rekabet halinde olduklarından, İsviçrede fiat kantroluna hiç bir ihtiyaç yoktur. Başka bir misal: Macaristanda da bu teşekküller mevcuddur. Fakat, orada, Hangia (macarca kannca de- mektir )isminde ayrı bir teşekkül vardır ki bir ziraat memleketi olan Macaristan ön ayrıca hususi bir kıymeti haiz bulunur, Bu, tâbir caiz- se, emme-basna bir kooperatiftir: ilât hakkında size çek ba ki İtemin olunacak faydanın Odununda Yeni posta pullarının ekserisi harbe ve milli müdafaaya aid resimleri ihtiva etmektedirler İngüterenin sahib bulunduğu büyük! servetine bakıldığı zaman bunun na, #l olup ta temin olunabilmiş olması, sa hayret edâir. Halbuki, İngiliz bün-| yesini bilenler işin bunda hayret edi, lecek bir şey olmadığı aşikârdır. İngiltere her millekten fakin hesabi, dir ve her ne iş için olursa olsun mu, ayyen bir bütçenin çerçevesinden çık. maz, Meselâ bir mübaşir adil bir teb, © yapmak için İngiliz hazinesine ka, ça mal olur! Buna mukabil, bu tebliğ ic itiheml owinacak netice ölçülür Şayed yapılacak masraf, hazine için kalıyorsa o mübaşir o işde kullanılır.) Aks takdirde bebemehal bu işin max, ralde vardalını denk getirecek bir çare bulunur. İngilizlerin bu hesn - bilikleridir ki bugln devletler için mâ, bün bir gelir kaynağı olan posta pu, lanun icadına sebeb. olmuştur. Belk: bizzat birçok pöstacıların dahi bilmedikleri bu bukikalin oldukça ba, 71 tuhaf teferrüati da vardır. İngiltere posta pulunu bundan bir asır evvel kabal etmiştir ve bunu, İn. giz — postaları umumi o mületsşi Rowland Fill namındaki zatın bir ra, poru üzerine lümumlu görmüştür Ondan evvel İngilterede mektublar pulsuz yollanırdı. Her mektub için de) mektubu yollıyan değil, mektub ken. İdisine gönderilen adam posta mü vessiine (omuayyen bir ücrel verirdi Bir ara, İngülerenin Bristol mıntaka. sının pasta haslüt ümid o edilmedik! bir düşüklük arzetmiye başladı. İngi. iz posta idaresi iamun sebebini tah, (Devamı 8 inci sayfada) İSTE Belçika toprağı harb sahası haline talebeleri ikiye ayrdalar bir ıztırab ve mahrumiyet çekerek katetii, İsvere hududuna (yaklaştı, döndü. likesine harb sahası içinde kalmak durdu, fakat parasız kaldı, 5ç kaldı, çarelerini aradı. Şimdi şunu öğreniyoruz? Köyün mhasullerini topler şehre ge- rit ve köyün Zine olan şeyleri (Devamı 4 Eneü sayfada) masını giğrmişdi. Birinci kısım Belçika muhacirlerin aramna katılarak oradan bu defa da Pransmların ıltibakı ile büyüyen kafile arasında bin| Bu ikinci kısım talebelerden bazıları Belçikadaki oteritelere beşvuru . yorlar, velan hududuna kadar paramız alarak yollanmaların: istiyorlar, kimbüir ne kadar güçlük ve ıztırabtan sonra Heaları TE | hududlarını genişleten bir tek vasıta yor. Bana gelince anlayor ahlmmayor miyim, bana tam mw le vâkıf değlim. Kğer bu mu'am , mayı, hayatın mu'tad ke'deleri bari, Ginde cereyan eden bu harikayı şu Jsatarlamı tevdi” öderken bunlarin baş, kaları tarafından © görülebileceğine ihtimal versem, devam edemeyeceğ'm. Benim mullaka mecnun olduğuma hükmedilecek. Mecnun olmadığıma, bü'eki büşün muhakememe aahib ol. duğmu kuna'stan var. Bu garib hi, diseyi tesbit etmeğe çalışırken yezâ, ne maksad oni kağıdın üzerinde nakş edümiş görerek tahil o edebümekrien, ve bu #wretle oni anlamağa çahemik. dan ibaret... Şu halde, nasl başlamalı? Her İşey'den evvel demeliyim ki bende bir #ahsiyet iminsamı oluyor. Bu La'bir kâ. fi derecede vazıh mı? Demek öte , yorum ki varlığımda biri şuur mu . hafama çden, fakat kalın bir siz taba, kasmı yer yer yırtarak meydana çi kan bir şuur de, diğeri own haricin, İde, oni yer yer örten, ondan boş ka, lan kısımları kendisine mahsus bir hâkimiyetle işgal eden bir başka türlü şa'ur ile, iki mevewd husule geliyor. Bunlar vakıt vakıt biri birme karışı, yor, iklenin arasını ayıran O hududı ta'yin etmek mümkin deği; ekser yet üzere de biri birimden müirez| üstaki, eyri ayrı yaşaya iki gah sipet, oluyor. Vamh mi? Hiç değü!. Eğer Obuni ben anlayabisem bu ta'nide daha fazla bir vuruh olacak. Ancak bu sır, nn mahiyetini bilmeyorum ki on an, amağa ve anlatmağa muvaffak ola-| bileyim. Demek oluyor bundan. bahsederken on! bu mübhemiyetin al. tande böylece birakmakdan başka çâ, re yok. Masıl başladı? Bun Jâyiküe, bütün tatsibtile bilmeyorım. O, tabutunın işinde yatıyordı, gözleri açıkdı, solgun bir ama ie, gülümseyen dudaklarla Garibdir, kefen çinde değildi. Pica , Ben tabutın kena - rında oturuyordum. Kuru boğazım . .İdan çıkan bir sesle .bir sen ki oni ken, dim de işitmeyordım, fakat © işitiyor. dı, tü kulağına eğilerek: Oğlum ca, bim yavrım!... dedim, ben geldim — Biliyorum, babacığım, eanım bâ, basığım|.. diye cevab verdi. Sesini işi tiyor mı idim, bümeyorum, zan ederim! R İNAN, gelinee orada okumakla olan Pürk | Pransaya geçti, l bütün fransız toprağını yaya olarak | nihayet yardım (görerek ovalama İkinci kısım talebelermiz se muhacir kafileleri arasında yürümek teh, riskini Bulunduğu yerde dönmenin tercih ei bu vaziyetie de vatana kabul ediliyor, iNAN, ISTER LET ESR OSTA | vardır. O da okumak, mümkün olduğu kadar çok ve mütenevvi eser oku, maktır. Fakat okumanm da fayda vermesi için küçükten ve bâslien baş- lıyarak tedricen genişleyip derinleşen muntazam bir program dahilinde Üstad, tedfin oğlunun mezarı başında «... O Kartaltepe mezarlığında lâhdinin ve tabutunun içinde idi. Ben kenarında oturmuştum. o Aymile tedfin günü gibi... Gözlerim. ona dikilmiş, inliye inliye ağlıyordum... ki işdemeyordum, fakat odediklerimilediyor, Eliç kimsenin baker olüünden anlayordım, |amınia böylece buluşuyorız; ba'zen o İlâve eldi: —Sizi ben istedim. Bü ,'öldüğüne vâkıf deği imişcesine, ba'zen seni ne kadar göreceğim geldi Sizin (ben onın yaşadığından şübhe ederek de beni göreceğiniz gelmizdir, diye dü, |biribirimizi görüyorz, ben oni bulmak. şündüm, dan müteselli, o ben: görmekden mün.. — Ne için külkmayorsn? diye sor. ışerih, vakıt vakıt tatlı, arasıra da İdim. Dudaklarında hafif o tebessimü|müdhiş hakıkat çirkin çehresde sır, İbir az daha genişledi: —Uykum var.|tap aramızan kendisini göstererek, &- Hep uykum var, bu uykunın işindelci acı konuşuyorız. öyle müsterih, öyle mes'odum ki hiç| Bir gece, sabaha karşı, ikinci uyku. uyanmak istemeyorum. Beni öpünüz,İda 44, görülen rü'yaların vah isler, sonra yanağınızı, haniya bilirsiniz ya,İle dimağda çalkandığın sabah uy . kılsır tarafından dudaklarıma kadar) gusunda... geliriniz. Sonra bırakınız, den Öpe -| sen Yeşilköy köşkünün birine ka. yam, si de uyanımız» (o Ve uyandım.) nden mermer merdivenden iniyor. daha tamamile uyanmadan evvel tâlgım. On aşağı katdan çıkıyor gör . içimde yine kendi sesimle: —Demeklayn. O dönüp de merdivenin hizası, yaşayor!... dedin, Ba gelince son basamakda buluşdik. * Kolundan © yakaladım: —Vedadım; Böyie başlayan O telâkiler İsen misir?... dedim. —Evet, babası - sonra hep devam eldi, hölâ Bum... dedi; biraz bağçede dolaşmak, orsa ee hava almak istedim... F Arkasında kollarımı yarı açık bıra,| İken, yün örgüden bir sweter vardı! Parmaklarımın altında dolgun ve ka, vi bazısını hissediyordum: —Üyüye - İlceksin, dedim. Güldü, benim merak. larımla istihza eden sesile: —HAl4 me, rakdan vazgeçmediniz. Zaten şimdi güneş yayılacak. Galiba gündüz başlayordı,. yahud, benüz gece idi, fakat ben oni görü . (Devami 6 ncı sayfada) bundan devam i bir kıymeti edebiyesi olan bu yazı, $ düsinin muvafakadini aldık. Son Posta i Emme e iNANMA! vetam hududuna kadar (geliyorlar, fakat orada demiryolu idaremiz kar, gılarına çıkıyor: Bilet parası, diyor. Bu çocuklarda para ne gezer ki, bilet alabilsinler, vatan toprağına sa, himen ayak basabümiş olmalarına şükür. Yakht demiryolu memurunun elinde bir nizamname var, onunla mu - kayyeddir. Çocukları hnduddun İstanbula kadar getiriyor anma, derhal de mahkemeye veriyor. Mnbkeme de kanunla mukayyeddir, blet paralarının ödenmesine hük , mediyor. Ne nizamneameye, ne kanuna, ne de vazifeleri icabi onları aynen tatbik | edenlere diyeceğimiz hiç bir şey yoktur. Fakat fevkalâde ahval ve şermtl| içinde vatan haricinde binlerce kilometrelik yolu bedava geçmek imkâ, nını bulmuş olan bu gençleri kendi topraklarımızda /ki yüz kilometrelik bir saha dahdinde bedava getirmenin yolunu idari şekide ve derhal bula, mamış olmaklığımıza: INANMA! Öğrenmek için & | Subat Mai bulan Wağribiler (Baştarafı 1 inci sayfada) — Siz çekilin de yerinize biz ge- gelim. Tarzındaki gülünç iddinlarile ke- paze olan çoluk çocuğun bugün ai lerine geçen fırsat, onları «mal muş mağribi» gibi sevindiren : - dise bul Nâçiz şahsımdan teşvik, yardım himaye, hizmet amdukça ve bekle- dikçe: «Muhterem üstad!» diyerek elimi öpen, değersiz imzamı kendi sütunlarında görmek arzusunu çok defa izhar eden, eserlerini reklâm edeyim diye cemilekâr ve hürmet kâr cümlelerle bana göndermek, s0- kakta rastlaştığımız vakit dostça e- limi sıkmak, hal ve hatırımı sormak gibi tezahürlerde bulunan hu kim - selerin böyle ehemmiyeti izam olun- muş bir münasebetle bana salaşma- lari benim oldukça eski edebi kıy- met ve şöhretimi elbette sarsamaz, Mâkin onların mahiyetini bir kere daha meydana koyar, Onlar ki benim ferah ferah otuz beş senedir lâyenkati devam eden geceli gündüzlü bir calısmanın mah- sulü olan mütevazı, fakat emin ve metin mevkiime erişebilmek kabi « liyetinden tamamile mahrumdurlar, zannederler ki o şöhret ve o mevki onların bu hücumlarından müteessir olur, Zavallılar! Sasarım akıllarınaf.. Dört bini mütecaviz hikâye, yirmi (cilde yakın roman yazarak. sene « gazetelerde, Tanrının günü fıkra, mecmualarda e neşrederek, en çetin şartlar içerisin- de ve kendi kendine söhret yapan bir fikir amele #wef bu sayede İ girdiği edebiyat tarihinden tard ve hac etmek © cücelerin basa- vazakları iş değildir. İsterlerse ben knedilerine daha baska silâhlar da veririm. Kurdu - #um binada daha baska cürük taş- lar da vardır. Fle aldıkları hikâye - den Baska da avni yolda adapte e dilmiş birkaç bikâyemin adlarını ve bulundukları yerleri merak edene haber veririm. Fakat onların, vik - mak kasdinde ndukları binaya hiç bir hattâ hiç bir nakise getirmediğini de ilâve ederim Beni akılları sira yere vurmak, beni Türk edebiyat tarihi sayfala - undan uzaklaştırmak sevdasında bulunanlar o (Evliy Cedid) e, (Meshedi) lere, (Beyaz semsiyeli) ye tariz etsinler, hücumlarım benim söhretime esas olan o cephelere tev- cih eylasinler de görevim. Ben yiki- brsam oralardan yıkılırım. Bir mi zah mecmuasın: undan on sene evvel çıkmış bir hikâyecik ile beni ilzam edemezler, Hele kötü hir rekabet zihniyeti ile ve sürümü çok, okuyucum ziyade bir gazetenin mühimce bir muhar « ririni teşhir etmek ve dolayısile © gazetenin efkâri umtmiye nazarm- da kadir ve havsiyeini küçültmek daiyesile yapılan nesriyata omuz sil. ker, güler. ve gecerim lerdir yevmi Alman'ar İzmirden palamut, yağlı tohum ve zahire istiyorlar İzmir (Hususi) İzmirdeki tüccar birliğini elik umumi bey eti toplantıları önümüzdeki hafta i çinde yapılacaktır. Bu hususta ha - zırlıklara başlanmıştır. Toplantı - larda bilânçolar tetkik ve yeni ha - prlenen bütçeler müzakere edile - cekti Geçirdiğimiz bir sene içinde İz « mirdeki tüccar birlikleri, | bilhassa ihracat işlerinde ittihaz olunan ye - rinde kararlarla muvaffak © olmuş dış piyasaların ihtiyaç ve seyirleri gayet iyi bir sekilde takib edilmiş, tüccar ve müstahsil menfaatlerinin telifi hususunda büyük bir hi nie yet ve gayret gösterilmistir. Ba: nlan ler mükemmel olmustur. Zahire ihracatçıları birliği idare heyeti dün sabah toplanarak Alman yaya yapılacak satış işleri Üzerinde görüşmelerde bulunmuş ve bazı ka- rarlar ittihaz eylemi Alma palümek: sülhipe YU ber Giri yiye tohumlar satılması mevzuubahatir.