Hergün Tüccara ve Ticarete dair Muhittin Birgen ima dikkat ederim; Bizim) bütün münevver mı de tacire ve ticarete karşı bir husu- met vardır. Bunu tabil görmek icab eder; çünkü münevverin ikhsadi konfesyomu dece müstehlk Ol. maktır. Müstehlik ise herhangi bir maddenin fiatı düştüğü zaman mem- nun, çıktığı zaman gayri memnun olur. Fakat, işin garib - ve ayni za. manda haksız - tarafı şadur ki bir malım fiatı düştüğü zaman kimse tüccara acımaz; çıktığı ozaman ise ona küfretmekte adeta ittifak edilir. Gazetelerimiz münevverler elin. dedir: memleketin işleri (üzerinde hüküm vermek te gene münevverle rin işidir. Bunun neticesi olarak es- naf ile tüccar, münevverlerin gözün. de dai; fena insan olazak mü- talea edilir. Acaba ticcar bu kadar fena insan mıdır? Acaba, ondan bu kadar şikâyet etmek haklı ıms- dır? Acaba, şikâyet derecesi bazan haksızlığa kadar yor mu? Ticaret, bugünkü cemiyet içinde| meşru bir işdir. Her ne kadar tacir. siz cemiyet hayatı ve ticaretsiz mü- badele usulü tesis etmeğe o çahsan mefküreler ve nizamlar yok değil dir. Fakat, bu nizamın, bugünkün.) den 'mes'ed bir. bayat tesis © bir! delil dirilmiş görmedik. Şu halde, ücareti, bütün kusurlarile | birlikte, bizim mübadele ihtiyaclarımızı bu- gün için en iyi temin eden bir yasta olarak telikkide devam etmek mec.! büriyetindeyiz. Böyle olunca, tice-| rete fena bir iş, tacire de mutlaka fena bir adam olarak bakmaya ma- hal yoktur. Bununla beraber, ticareti başıboş bırakmak eniz midir? Hayır. Zaten bu işin başıboş bırakılması devri çok yenidir. Uzun asırlar arasında bu işin bilhassa manevi ve ahlâki tarafı sıkı bir cemiyet ahlâkının kontrolu alunda bulunmuştur. Eski esnaf ce. miyetleri, ticareti çok sıkı bir ahlâki| nizam altında tutan müesseseler imiş. Liberal iktısad sistemi çıkıp, iş insan, iş ve meslek ahlâkının! elinden alarak sirf sermayenin hi- kimiyetine teslim ettiği zamana ka- dar ticaretin ahlâki ve manevi tara, f çok mazbut ve mübadele de çok| namuskârane şartlar içinde cereyan edermiş. Bu teşkilât bozulduğu ve| yerine yenileri kurulmadığı zamem dan itibaren de ticaret ahlâkı harab | olmuş ve nihayet otacirlik», bilbas. sa bizim gibi teşkilâtsız merleket. en | Deniz SON POSTA Bir genç adam yeni evlenmişti. Beyoğlu caddesinin kalabalıktan öoşup taştığı bir yaz akşumında karşısına çıkan bir dostuna şöyle söyledi: Çocuk mu, dedin, hayır, onu hiç düşünmüyoruz, 20 inci asırda şehir halkı kendi işine ve eğlencesine dalmıştır, çocufa bakmak için vakit bulamaz, bu vamfeyi köy halkıma bırakır, Ayni adam ayni dostuna 26 yıl sonra şöyle derd yandı Evkliğin ilk yıllarında hata ettik, sonra da Allah bizo çocuk verme mükâfatını çok gördü, şimdi sessiz ve hedefsiz sinemadan sisemaya, yahud kahveden kahveye dolaşarak günlerimizi öldürmiye çalışmakla Cİ N * Almanya İngilterenin deniz yollarını kesebilecek mi ? ( “Son Posta,, nın denizci muharrir yazıyor ) lerde yalancılık ve hilekârlik demek | z olmaya başlamıştır. Hakikat böyle değildir. Kabahat, tacirde ve tic | retie değil, onu tanzim o edemiyen cemiyetin kendisindedir. İ * Bir memlekette tcarsi hayatının, mümkün mertebe, herkesi menisun| edebilecek bir nizam içinde cereyan edebilmesi için başlıca iki kuvveti unsurun bulunması şarttır: A — Memleketin umumi iktmad hayatı, herkesin arzularına cevab verecek ve her nevi ihtiyaçları meb-i zulen tatmin eyliyebilecek şartlarla ! mücehhez olmak Bu şartlar, ivtibsalin en iptidal| hareketinden başlıyarak ( ösöhlükin| en son safhasına kadar, bütün ikti. wi sinde te- min olunur. İnsallah, bir gün gelir, bu bakımdan meevrnd olan nek.| sanlarımız izale edilir; fakat, halen, | bu sahada her şeyimizin hoksan & çinde bulunduğu muhakkaktır. İkinci bir unsur da şodur:| Ticaretin kuvvetli ahlâk sahibi ol ması lâzımdır. Nerede bu ahlâk var. | orada ticaretin fena tarafları â-| zalmıştır. | Bir misal zikredeyim: 939 Eylü- lünde Budapeştede, oraya yeni gel. miş bir dostum, akşam üstü altı bu- kolonya ve sabun almak isfe- mişti, Kendisine bu matte bunun mümkün olmadığın söyledim, inan. madı, beni atlatmakla itham eyledi. Onun fikrince eczanelerden pekâlâ alınabileceği merkezinde idi, Ken- disini ikna edemediğim için bera- berce çıktık, dört eczane dolaştık, dördünden ayni cevabı aldık: eltri. yat mağazalarının kapalı bulunduk- İarı bir sastt-, biz kolanva ve sabun z» dediler. Fenebi olduğu vwuzu sövledik, istediklerimirin sh. arle alâ olduğunu söyledik, a para verebilece su cevabi verdi: in ahlâkımızı bo. Harb ve Sinir Profesör Dr. Fahrettin Keri- min dü! sayımızda çıkan şa- yanı dikkat makalesinin mabad £ ve sonunu bugün 6 ncı sayfa, | "zda bulacakamız. Pi ! : i İngiliz donanmasına aid bir görünüş İlkbahar yaklaştıkça Almanların! hava kuvvetleri, tanklar ile birlikte taarruz plânlarını tatbik etmek za- büyük varlıklar göstermiştir. İşte bu manı da geliyor. Taarruz ihümalle - muvaffakiyetten cesaret alan Alman rinin en kuvvetli İngilterenin isti- ;ideri hava kuvvetlerinin denize de İasıdır. Nitekim devlet reisi Hitler! tesir edebileceğini düşünerek oçok de, nutkunun mühim bir kısmını İn-! kuvvetli konuşmuştur. Fakat yap - giltere imparatorluğunun, yıkılına -| tığı büyük hazırlık netice vermemiş sına hasrediy İngiltere adnlan -| ve İngilterenin başka yollardan mağ nın isölâsı için iki şekli vardı Jab edilmesi düşünülmeğe başlan - | — Askeri kuvvetle: çıkararak | mıştır. Bu arzunun ilk kuvvetli de- adaları düşürmek, Nilinâ gene Hitlerin son sutkunda, Adanın deniz yollarını ke «| ağzından işidiyoruz: «Amerikadan serek memleketi aç bırakmak. İngiltereye gelecek her gemiyi tor - Son günlere kadar Hitlerin ağ Kiz zından birinci şekli, yani adanın a-| * keri kavvetlerle işgal | edileceğini| | Esasen İngiltereyi istilâ etmek ar duyuyorduk. Hitlerin, harbin başın-| zusu, dünyada ilk defn, Hitle da, «İngilterenin donanması varın, | aklına gelmiş değildir. Tarihin muh. bizim de o donanmaya karşı yeni! telif harb vamtalarının kullanıldığı vamtalarımız var. Onu zamanında muhtelif devirlerde bu adanın istil kullanacağız» dediği unutulmamış . | edilmesi daima düşünülmüştür. Kü bır. Bu zikrolman kuvvet Alman'rek devri, yelken devri ve makine 2m hava kuvvetleri idi. Filvaki Polon- devrinin tarihlerinde böyle bir ar - ya ve Franan kara muharebelerinde (Devamı 7 inci sayfada) İSTER iNAN, i Bu sabah gazeteler; gözden geçirirken hatırmıza birdenbire bir big. rafide okumuş olduğumuz bir fıkca geldi: Bir numaralı Büyük Harbin ilk günlerinde Fransız hükümeti Frans or- duları başkumandanı general «loffres a müracaat ederek sorar: Muharebe münasebetile matbuatmın ne gibi neşriya'ia bulunma - sını münasib görürsünüz? O günlerde Alman orduları harekete de muharbe başlamıştır. Fakat ımuh hârebesidir. Hakikatte münhasıran düşmanın istediği şekilde yapılmasını işkâle matuf, mahalli hiycile bir kaç taarruz hareketi müstesna ol mak üyere Pransz kuvvetleri çekilmektedirler, daha da çekileceklerdir. Bu veziyetie matbuatın ne söylemes mfünasibdir, geli maksadları işa elmiyecek şekille ne söylenebilir? General Jolire suni karşumda kalınca hiç tereddüd etmeden gu ce - vabı verir «Prama bugün bir ölüm dirun mücadelesinin ük salbasına girmiş- ISTER INAN, seçmiş ve Pransz hududu Üzel ebe bir öncü ve yarım öncü mu e Zehir saçan prensipler & vardır ki girerler, Bazan öyle esassız, çürük, ya: tâ zehirli düşünceler belki bir kitabı okurken, belki de bir dostu dinlerken kafamıza ensib görünen tarafları vardır Kaf am zamanla bir kade, bir prens kök budak aslarlar. Artık bu pronaiplerden kurtulma: Onun tesiri altında kalırız, yavaş yavaş rehiri d€ X anladığımız zaman ise vakit tamamen geçmiş Herhangi bir düşünceyi, felsefeyi, kaideyi hayat programı yapmadan önce dikkatle inceleyip elemek, hem doğru olup olmadığına, hem de ken, &mae uyup halini alarak nı yoktur. , Mehioesini ( İktisadi tetkikler Harb ve altın APA ZAN Hasan Ali Ediz | Bu harbin ge - çen Dünya Hari Altın, bugünkü — harb mefhumile | sıkıya bi “İ dir Harbin baş . lamasde beraber öllın, iç pazarla bir mübadele vasıtası olmaktan çıkar sadece dış tediye vasıtası ve bir ih - racat mah olarak © vazife ifa eder.'gillere, (o gereksö oya iin, Bunun içindir Ki harbe hazı 1914 - 1915 yılına nazaran 4 misli da. devletler » girmeden bir huyli ha pahaliya mal olmuştur. Bu bast zaman önce altın para sistemini ve kabataslak hes n, bu kederek kâğıd para sistemine * r.İharbin dört yıl devam edeceğini na, Ver. Bu vasiyet karşımda & ferdlerin!zarı ölibara alırsak, bunun umumi elinde bulunan altın, tedseen dev masrafı 639 — 7X4 milyar uilan iletin elinde toplanır. o Devlet bunu,/dolar eder, Haibuk; her çeçen sene Yizumuna göre ye bir ihrecat © altını 'harbin deha şiddet t gibi kullanır, veyatmd dışarıdan yap, bir hal aldığını hesaba katacak tafı mübadelelerde, bir tediye vasıta. |ânk bu yektin daha fazla kabarmış o- İm vazifeni gördürür. Ferdlerin elin. İlacaktır. de kalan altın ie, ya gizliden gizliye tedavtl eder, veyahuğ bir ziynet ai , tanı olarak kalır. bi bu defa dn dünyanin altınları ©. Harb zamanında alın bühasen ikiiluk oluk Amerikaya akmaktadır. A. mühim vazife ifasına memurdur: £ İmerika, gerek iptidai madde bakım. 1 — Memlekete Jüzumü olan ve bi-|dan, gerekse gıda maddeleri, ve harb rinci derecede ehemmiyeti haiz ipti .|techizatı bakımından her tarafa ih. dai maddelerin ve gıda maddelerinin |ratat yapabilecek bir vaziyette oldu tedarikinde vasılacılık etmek; Fundan, büt 3 — Memlekette insan £ kuyvetinilları Amerikaya mübaceret etmekte . tasarruf etmek için dışarıdan | sölh|dir. Meselâ 1940 yılının yalnız Şu ve harb malzemesi satın alınmasına|ayı zarfında Amerikaya giden altın. yaramak. ların mütart 197,430000 alan di © İşte bu sebeblerden (Ötürü, gereklimiş. Bu paranın 48,903,)000 doları Ka şimdiki gerekse çeçen Dünya Harbi |nadadam; 21,321,000 doları İngiltere- gibi büyük harhlerde, altın muayyen/den; 18,)06.000 doları Cenubi Afr: - devletlerin elinde terakfim eder kadan; 8,122000 doları Hindistan İ Hiarvard konjonktürh Enstitüsünün 'dan; 52706000 doleri o İsveçt da gunu şundan da anlıy 4 kalıların yaptıkları hesablara m ran bu harbin birinci yılı, gerek İn, Büz İSTER İyaptığı besablara nazaran 1914.191816,180000 O dolar: (o Holandadar İDünya Harbi dünyaya 208 milyar ni, 13.931.000 doları İsviçreden, 13,978,000 İtan dolara waj olmuştu. Bu para, nor. doları du Norveçlen ithal edilmiş bu. İmal zamanlardaki 80 senelik İngiltere (lunuyordu İbütçesine muadadir. Geçen Dünya; 1940 yılının yalnız Mart ayı işinde Harbinde sarfedilen bu parayı, dün - Amerikaya ithal edilen altinın mik - ya sakinlerine müsavi surette taksim 'tarı 1 milyar 6 milyon si dolardır. İeterx. beher ale başıma 1800 dolar! Dünyadaki altın ihliyotının 4/5 ii İssabet eder. Birleşik Areerikanın elindedir. Hal - Bu harbin, para bakımından kaça (buki 1929 yılında Amerikanın elindeki mal olacağını şimdiden kestirmek im jtitin ihtiyatı, bütün dünyadaki alt İkânsızdır. Pakat tahrib vasılalarının)Jtiyatının © 40 :; 1939 yılınd. İgeçen hürbe nazaran, mukayese e -|* 87 si id Buzün (bütün dünyada dilemiyecek derecede arttığım hesa.Jslin ihtiyat: en fazla olan bükü . bı katarsak, bu harbin geçen harbe |metlerden biri ve birincisi (o Amerika, nazaran çok daha pahalıya mal ola, |ikincisi Sovyetler Birliğidir. peşinen £ söyliyebiliriz. Yalnız) Altının böyle mahdud ellerde, dahs Berlin, Hamburg, £ Liverpul, (doğrusu mahdud hükümetlerin elinde Bremen, Könveniri gisi şehirlerde ya | toplanması tamamen O gayritabi bir piları muasıam tahnbat, geçen har.|vaziyektir. Bu gayrilabilik harb de İbin bir kaç yıllık tahribatına sun -|vam ettiği müddetçe kendisin: hiset. İdi (Devamı 4 üncü sayfada) STER iNANMA! tr. Bu ilk safha 6 hafta sürecektir. Bu safha içinde ımafbustın hiç bir tahld ve tenkide girişmemesini isterim: Gerçekten bu altı haftalık müddet zırfında Fransız matbuatı tamameı #tenilmiş olan şekide hareket etti Siyasi münakaşılar yapıyordu. Hat, tâ bilühare başvekflete geçen Clemenceau'nun kalemle çok şiddeti hü, cumlarda bulunuyordu, fakni askeri vaziyet hakkında en küçük bir tah, ve tenkiddenden ehemmiyetle çekiniyordu. Halbuki bu barbde tutulan yol bir numa; Nun tamamen alsidir. Kimin ne kadar kuyveli var? Söylüyor. Ne yapacaktır? Anlalıyor, Takib ettiği hedef nedir? Birer birer sayıp döküyo: Fakat söylediği, anlattığı, sayıp döktüğü doğru mudur? Buna hiç ihtimal vermeyiniz. Faakyette olan propaganda ( harbidir, sinir bozma Leşebbüsüdür. Harbde susarak şaşırlına usulüne mukabil söylyerek şaşırtma o üswlü takib edilmektedir. Bu vaziyelie doğruyu eğilen ayırmanın kolay olduğuna; INANMAİ w i harbde tutulmuş olan y6. ribkar) * Geçen Dünya Harbinde olduğu si.! dünyanın attın para-! Sözün kısası Hanende Nasib gazetelerinin — birinde is Hanende Nasib ölmüş! Ben onun bu fani öleme çoktan veda eylemiş olduğunu sa - nıyordum. Meğer ölen bir zamanlar İstanbulu çın çen çınlatan sesi, san'atı ve şöhreti imiş, cismi ise he- nüz yaşıyormuş. Eğer bu türlüsüne yaşamak demek caiz ine, Bazı insanlar için ekseriya böy « ledir; Manevi varlık, ölmek husu - sunda maddi varlığa takaddüm e - İdiyor. Hanende Nasih İstanbulun şenlik ve şelaret devrine revnak vermiş © lan simalardan biri ve belki de © devrin son yadigâr idi. Sayed esya- n da canl meshlâklar gibi duygu iliyeti varsa, Nasibin ölüm ha- beri bütün İstanbul semtlerini ve Boğazi bir elem ha » | vasile ürpertmistir. hele i taze #Nasib Hanum» dan meddi gü - zelliği pek cimricesir miş o- İlan fıtrat ona, ba hüsün yoksall ukabil gür, İruhun derinlikleri İleri heyecana düşü ses bağış- Tamıştı, Bu sese şark musikisinin bü. tün inceliklerini kevriyan, en güç ve en kıvrak nağmeleri bir defa işitti i bir duha unutmuyan ba ve müzikal bir şour refik olmuştu. Klâsik repertunrımına pek zen « İ gin sermayesini teşkil eden emsalaiz eserleri okurken, perek güftede ve İgerek bestede tek bir hata yaptığı İ vâki değildi. Halbuki kültür na Ağadan, Boğosun babax As |kemani Tatyostan. biraz da İ Beyden meşk nimıştı. Üst tarafını | Allah vergisi olan kendi istidad ve İ kabiliyetine borçlu idi. Hatırlarım: Yaz ve mehtablarında hazan bize, İstinye. deki yalıya zelirdi. Ekseriya yalnız değildi. Asiye Hanım adile anılan İve kendisine detle refakat eden ha. beşi bir kadını bsraberinde getirir « | di. Vâki olan rizaları asla naz ve is- tğna ile karşılamaz, edibane bir ta, vırla udu eline alır ve okumağa baş- lardı Artık o nefis bir musiki ziyafeti lil O ne wcak, ne tannan sesti! Bü- tün hazırinun nazarları onun dudak İlanına takılır, bütün kalbler ona te. vecrüh eder, heyecandan ve hele - candan âdeta nefesler tıkanırdı. Galiba en güzel okuduğu, Meme adındaki halk türküsü idi. Bu & küyü sesinin tonuna ve ölçüsüne İmüsüd buluyordu. Ozu içten ze » len bir şevkle okumağa koyulduğu zaman, sıcak yaz gecelerinde açık İ bırakılan pencerelerden fışkıran sesi karşı sahilde akisler yapar, orada o. i turanları coştururdü, Dağ dağ, o güzel ses bütün etrafı gezindi, Görmüş ve geçirmiş denizin kal- bine sindi! Dediği ses, o devri idrak etmiş bulunanlar içim şüpbesiz Na: sidir, Yokluk, sıkıntı, cemiyetin nan körlüğü.. San'atkârn alın yazısıdır. seylerden, Nasib Hanım da na- sihini aldı. Boğaziçinin lâböü ney'esi yok olduktan sonra o da unutuldu. Ölmese idi.. Ölüm haberi bir gaze » tenin haberleri aranda gözüme ilişmemiş olsaydı ben de hatırlama, yacaktım. Bir çağa vardıktan sonra insan maziye başka kıymet veriyor. Mazi denilen o mukaddes kütleden işte böyle bir parça koptu mu idi, yüre- ı sızlamamasına imkân yok. Fa - niliğimizi o parçalar bir bir koptuk. ça daha iyi hissediyoraz. Hanende Nasib Hanımla bera - ber, mes'ud çocukluk ve ilk gençlik devrimin bir kıymetli şahidi daha gitü.. Hayat kitabımın bir sayfası daha kapandı.. Allah rahmet eylesin! Ellen Uzal bahar |