Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. 1 saat bekleyebilir veya abone olup limitinizi yükseltebilirsiniz.
DA KĞ Ka j İ K S n S TRGA SF . F L eait 2 Sayfa SAAT LKT VA İ PC N SON POSTA Şubat 2 Hergün Çocuk karşısında Baba ve ananın Vaziyetleri Muhittin Birgen D ünkü Son Postada on beş günlük çocuğunu sokağa bı. rakan genç bir kadının muhakeme- sine dair bazı tafsilât vardı. Bu ka, bahati işliyen genç ananın, ne gibi saiklerin tesiri altında hareket etti- ğini ve cezaya lâyık olup olmadığı- nı tetkik eylemek bizim vazifemiz değildir; hâkimlerin vicdanları ve kanunların tayin ettiği şartlar ve hükümler, hâdisenin umumi hukuk bakımından neticelenmesi isini, ta- bit seyrini takib ederek, elbet hal. ledecektir. Benim burada üzetine dikkati celbetmek istediğim nokta başkadır. Cürüm ve ceza bakımından ka- nunlarımızın bazı içtimat — mesele- lerde bir hayli eksikleri mevcud ol- duğu, zaman zaman zuhür eden bu tarzdaki hâdiselerde, — ötedenberi dikkatimize çarpar. Meselâ, şu mu. hakemesi yapılmakta olan hâdise- İnsanlar gençlik yaşlarında taze kanın tesiri altında daima atılgan ve müteşebbis olurlar, fakat görgüleri, hele tecrübeleri yoktur, bilgileri de azdır. Bu hasletten istifade edemezler. İhtiyarlık insana görgü, tecrübe, bilgi getirir. Fakat bu gelinceye kadar kan eskimiş, atılganlık ve müteşebbislik sönmüştür. İnsan hayatında ehemmiyetsiz görülebil: yü, hattâ tek bir gün dahi yoktur. yıllar ilk gençliğin son yıllarıdır, bu ) ////ı. k, feda edileb tek bir Fakat en çok istifade edilebilecek yıllar içinde atılganlık henüz vardır, bir miktar tecrübe birikmiştir, cesaretle ve bilgi ile ileriye atılabiliriz. Fakat gene çocuklukta ve muhitte iyi bazırlanmış olmak şartile. de, hâkim huzurunda, içtimat ada- let namına, cevab vermeğe davet edilen ferd, bu çocuğu doğuran a- nadır. Genç bir ana, on yedi yaşın. da, İnebolulu bir Türk kızı! Bu Türk kızı, bu çocuğu elbet kendi kendisine yapmış değildir; — elbet, Ruh-ül-Kudus, günün birinde onun yakasından üflemiş ve © da gebe kalmış değildir; bu çocuğun dünya- ya gelmesini icab eden fizyolojik hâdisede elbet bir de erkeğin bu. lunması ve bu erkeğin de, kanun ne derse desin, bir baba olması lâ- zımdır. Halbuki, mahkeme — huzu- runda hesab veren ve verecek olan bu badındır; çocuğa karşı mes'ul olan, zabıtaya ifade, mahkemeye cevab verecek olan bu on yedi ya- şındaki cahil anadır. Öteki, yani, ne kadın karşı erkeklik, ne çocuğa kar. şı babalık duygusu — taşımayan a- dam, kendisini hiç kimseye — karşı sual ve cevabla mükellef saymaz ve kimse de onu yakasından yakalayıp «sen de mes'ulsün!» demez. Bu, isin bir taraftan görünüşü. dür. İkinci görünüş tarafmı da, on yedi yasında, kucafında bir çocuk- la kalhıvermis aldatılmış — veyahud, d Id bir -nmiy tarafından herhangi bir himaye gör- mesini temin edecek herhangi ciddt bir tesisten mahrum bulunduğumuz malümdur. Bunun için, böyle bir vaziyette, genç bir ana, çocuğunu gazete kâfıdına sarıp sokağa bıra- kırsa, bu hâdisenin bir manası da, cemiyeti bu gibi ahvalde alınması Tâzım gelen hukuki ve içtimat ted. birleri almaya davet etmek olabilir. * İnsan cemiyetleri iptidailikleri nisbetinde çocuğa karşı lâkayıd ka- hırlar. Çocuk sevgisi insanların me- denileşmeleri derecelerile —mütena- sib olarak artar. Bunun içindir .ki medeniyette ilerlemiş bütün millet. ler, çocuğu, milletin en büyük ser- vet unsuru olarak tanırlar ve onu himaye ederler. Bu nevi milletlerin telâkkilerine göre «çocuk» mukad- des bir şeydir; çocuğu mukaddes ( Şundan, Bundan ) Amerikada büyük orman yangınları nasıl söndürülüyor? İlk Alman kıt'alarının Romanyaya geçen Teşrinievveha 1 dahil olduklarımı iddia edenler çok h üzerine mahallini tesbit eden pilotların ya - niında kâfi malzemeli göndermektedir. Yangın tur. Alman işgalile b R vardır. Bunlar derhal tayyareden a- yanın zengin petrol kuyularından | şağı atlamakta ve faaliyete geçmek. F Fi ae ahi VEŞE T | Üıer' Ş Dali ĞU | ta - üç yüzünden yangın çıkmış, bütün pet. rol havzasını tehdid etmeğe başla- mıştı. Almanlar bu yangınları yirmi dört saatten az bir söndür- kılrmamak için lâzım gelen avadan- lıklar bulunduğu gibi başlarında swe Ca ST A EŞE paraşütçüler L—TETKİKLER Üniversite talebesinin derdleri, ihtiyaçları (Baş tarafı 1 inci sayfada) zilecek çok yer olduğu — halde, beni dinlemek i- çin buraya top- Tandığınızdan do layı evvelâ siz. lere teşekkür e- derim, Üniver- siteye yazılan her genç Üni- versite için bir kıymettir. Üni. versiteye — girer- ken her birinizle ayrı ayrı görüş- Fuad Özyen tüm. Bundan maksad, Üniversitey.î yazılan gençlere verilmiş olan kıy-; (n;eılerî kendilerine telkin etmek ve' ited. h 4 ve onlara Üniversite havasını duyur. maktır.» ı Bilâhare Rektör, Üniversite fe- aliyetine aid talebeye izahat vermiş Tankları n darihi En yeni İngiliz Geçen Harbden bir sahne 1917 senesi Eylülünün sessiz bir ge. cesi.. mıntaka zırh miğ g telden yapılmış korseler vardır. Ellerindeki düler ve herkesi hayrette bıraktı - lar. Halbuki bu muvaffakiyetin sır ve hikmeti, Almanların yangın sön. dürmekteki meharetlerinde değildi. Bu h Amerikahl lman - tanımak, İi kendi kend hürmet etmesi demektir. Bu telâk. kiye göre, çocuğu mukaddes tanı. mıyan insan, insanhğa, yani kendi kendisine karşı hürmet duymayan bir mahlüktur. Bu mahlüika bugün- kü manasile «insan> sıfatını — ver- mekte teteddüd etmek çok doğru ve haklı olur. Bu ve daha bu gibi birçok sebeb- lerden dolayı, bügünkü medeni mil. Tetler, çocukları himaye eden — bir takım k lar ve içtimat mü seler vücüude getirmişlerdir. Bu hi- mayenin en mühim — unsurlarından biri de çocuğa ve cemiyete karşı yalnız anayı değil, ayni zamanda, nikâhlı veya nikâhsız, babayı da mes'ul tanımaktır. Bu sahadaki tat- bikat, Rusyada ve Almanyada ha- len çok ileri gitmiş bulunuyor. Ço- cuğa karşı babanın mes'nliyeti, biz- de hâlâ, nikâhla mukayyeddir. Hal- lara göstermiş oldukları kolaylıklar- da idi. Filvaki Alman hükümeti, bundan çok zaman evvel Amerika- hlara müracaat etmiş, bu işlerde bü yük ihtısas sahibi olan Amerikalı « lardan petrol yangınlarını — süratle söndürmenin çare — ve imkânlarını öğrenmişlerdi. Filvaki yalnız petrol kuyularının yangınlarında değil, alelârmum or - man y l da düny en tedbirli ve teşkilâtlı —memleketinin Amerika olduğu anlaşılmaktadır. A- merika çok büyük ormanlara sahib- tir. Bu ormanlarda, sık sık yangın- Tar çıkmaktadır. Bir yangını çıktık- tan ve kilometrelerce sahayı kapla- dıktan sonra söndürmek çok güçtür. Halbuki ateşin başl. da bu iş daha kolaydır. Bu sebeble Ameri - kalılar, ormanlar için husust mü . sahede ekipleri vücude getirmişler- buki, nikâh olsun veya ol ba. banın da Tveyahud erkeğin| de mes'ul olması iktıza eder.Eğer kadın ba çocuğun doğumunu intaç eden hâdisede, mes'uliyet bakımından şu ursuzluk eseri göstermiş ve bunun akıbetlerini kabule mecbur ise, ayni şuursuzluğu itiraf ve avni akıbetle- rin kabulü erkek için de zaruri ol. «mak icab eder. Eminiz ki, mahke- melerimiz, bu gibi ahvalde erkek- lerimizden de hesab sormayı temin edecek salâhiyetlerle techiz edilse, kadın ve erkek münasebetlerinden dolayı zuhür eden bu ve buna ben- zer bir hayli facianın önüne geçil- | miş bulunurdu. Birçok b olan bahsi fazla uzatmamak için yalnız şu nokta üzerinde durmak istiyo- yum: Kadın ve erkek münasebetle. rinde erkeklerin mes'uliyetlerini sa- Bu mevzu çok geniştir. İ ; $L 1 y Me$t, dir. Bunlar, yüksek kulelerden or - manların heyeti umumiyesini taras. sud etmekte ve bir duman yükseldi. Vesait ise dünyanın en modern şey- leridir. Bir taraftan bu ekipler yan. gin çıkan mıntakanın — etrafını te - mizlerlerken tayyareler de, ateş a- lan noktaya amonyaklı bombalar atıp alevleri söndürmektedirler. Bu ekiplerin bir hususiyetleri de, beraberlerinde otomatik kuyu açma tertib bul, dır. Amerika- nin ormanlık mıntakaları çok su « laktır. Dört, beş metre derinlikte her zaman su mevcuddur. Orman itfaiye ekipleri yangın mahalline gelir gelmez Steward aleti denilen husust tsrtibatı derhal yere — tatbik etmekte ve azami on beş dakikada istenildiği miktarda su basmaya mu vaffak olmaktadırlar. Bu âlet, yere nüfuz eden çelik — bir borudan ve idrolik bir mekanizmadan ibaret - tir. Amerikan orman itfaiye teşki - lâtı bu usulü üç senedenberi orman yangınlarına tatbik etmekte ve her zaman iyi netice almaktadırlar. Süveyş kanalının mukadderatı Bu harbin mukadderatını ta- yin edeceği mıntakalardan biri Mısır ve onunla beruaber Süveyş izle ilk | bıdır. Trabi ba karşı baş - ğini görür görmez derhal tel orman itfaiye merkezini vaziyetten haberdar etmektedirler. Bunlarm, ay rıca hususi tayyare ekipleri de var - dır. İtfaiye grupu hâdiseden haber - dar olur olmaz bir veya müteaddid lıyan İngiliz taarruzu, yalnız bugün için değil, belki ebediyen Mısırı ve ona mücavir olan takaları teh- likeden kurtarmıştır. Fakat bu kur- tuluş Süveyş için henüz maddi ve - (D 4 sayfada) tayyareyi yangın çıkan k yu bir sis var. Bu sis, yavaş yavaş ya. Alman tarassud postaları, büy«& bir dikkatle İngiliz siperlerini gözlü, yorlar.. Fakat kalın bir sis tabakası, nın örttüğü İngiliz siperleri, derin bir uykuda imiş gibi, sessiz görünüyor « Fakat bu sessizlik, zahiri ve aldatı. cı idi. Mükemmel surette mevzilerine yerleştirilmiş — binlerce İngiliz topu, büyük bir dikkatle Alman siperlerine bakıyorlardı. 380 kadar tuhaf biçimli zırhlı harb makinesi, ve yüz kadar da bunlara yardımcı makine, on kilo . metre uzunluğunda bir cephe boyun. ca sıraya dizilmişler bekliyorlardı. gösterdiği zaman, on kilometre uzun., luğundaki çelikten duvar, sessizçe, ve hiç atış yapmadan, Alman siperleri, ne doğru kımıldadı. Alman öncüleri ve tarassud posta. Jarı, sis içinde kımıldayan bu muaz. Hayret ve dehşetle haykırmıya baş. Tadılar. Fransanın şimalindeki Kombre - da, siperlerin üzerinde ko, * yılarak, genişliyerek beyaz bLir deniz — Saatin yelkovanı, sabahin Yaltısını 1917 senesi Eylülnüde Fransa cephesinde geçen korkunç bir günün hikâyesi tanklarından biri Büyük Harbde kullanılar Amerikan tankları kineli tüfek ateş susturarak Siperler süratle, şuradan buradan kaçıp gelmiş Alman askerlerile , dol. du. İşte bu anda binlerce topun pat. 1 d ellid la —. . hennemi bir gürültü koptu. Bu, İn - giliz. -topçusunun Alman sipetlerine açtığı ateşti. İngiliz topçusu, tank . ların hücumunu himaye ediyordu. tankların iki yüz metre ilerisinde in, filâk ediyordu. 'Tanklar, sabahın sisleri içinde daha ve bu da, bu seneki tıb son sınıfının Üniversite tarihinde kem- miyet itibarile en yüksek dereceyi aldığını söylemiştir. Rektör sözünü, memleket sağlık hayatına karışan genç doktor nam- zedlerini selâmlıyarak bitirmiştir. Rektör hitabesini — müteakıb, gençlere arzularını sormuş, birçok gençler Rektörün hitabesine muka. bele ederek, kendisine teşekkür et- mişler ve bu meyanda isteklerini söyl P K e8 , Üniversite talebe gibi değil de Fransızların etudien kelimesile anlattıkları ma- nada telâkki edilmesini, burs usulü- nün genişletilmesi kitablardaki ıstılahların islahını, Beyazıd. seme tindeki meyhanelsrin kaldırılmasını taleb etmişlerdir. K da Fuad Özyen isminde bir talebe, iki formül bulduğunu, bunlardan - birinin ihtiyarları — gençleştirdiğini, diğerinin de ensülinin yerini tuta- bilecek bir ilâç olduğ at bun- ların tecrübelerini yapmağa imkân bulamadığını söylemistir. Toplantı samimi bir hava içinde geç vakte kadar devam etmistir. Bursada köpek'er bir çocuğu paralamak istediler Bursa (Fususi) — Bursanm Şük . raniye mahallesinde oturan Emin kız! Feride Me,sim adındaki çocuk tütün tarlasındı. çal kta olan a yanma giderken yolda birçok köpek. lerin hücumuna uğramıştır. Köpekler çocuğu müteaddid yerinden ısırmak suretile ağır surette yaralamışlardır. Yaralı çocuk derhal hastahaneye nakledilerek tedavi altına alınmıştır. mi ve kurşun sağnağı, Almanları bir gelik yağmuruna uğratmıştı. Gürliyerek ve sallanarak ilerleyen bu çelik mamutlar, meşhur «Hinden, burğ hattı» nın ilk siperlerini kolay - lıkla işgal ediverdiler. Tankların aç. tığı gediklerden, sıçrayarak, teker te, ker piyadeler giriyorlardı. Alman siperlerine müvazi bir vazi- yet alan tanklar, top ve makineli tüfek Aateşle boydan boya siperleri tarıyorlardı. Tek tük bazı noktalarda Alman topçuları, inadla — mevzilerini müdafaa etmekte devam ediyorlardı. Lato köyünde ilerliyen bir İngiliz tan. kı, yakın mesafeden ateş eden bif Altan topu ile karşılaştı. Topun mer. misi, hafifçe tanki hasara uğratti. Tankın kumandanı bura fena halde içerledi. Tankı topün usefine sürdüa Hiç zahmet çekmeden, adetâ bir pi- reyi ezer gibi topu, ve etrafındakileri — ezip geçti. O gün birçok İngiliz tankı Alman toplarile hasara uğramıştı. Fakat bu,' — na rağmen, bu yeni silâh, harbin çeh. resini değiştirmişti. Alman cephesi, (Devamı 6 ıncı sayfada) TAKVİM heybetli, daha muazzam görünerek ilerliyorlardı. Bunların t lekl altındaki tırtıllar, bir traktör gibi top- rağı biçiyorlardı. Şimdi bu muazzam devler de ateşe T d lan mer. GĞ İngiliz mermileri, Almanların top ve 7 ESTE dür. 'Tramvay İdaresi mi, yoksa bir başka daire mi, herhalde salâhiyetli bir makam tramyay yolcularınımn hangi günlerde faz. lalaşıp, hangi günlerde eksildiklerini tetkik etmiş. Pazar, Pazartesi, Perşembe, Cuma ve Cumartesi günleri tramvay hınca, hınecdır. Hep «doludur» leyhasile gidip gelir, buna müukabil Salı ve Çar., şamba günleri gene hıncahinedir amma ite kaka içine girilmesi mümkün. ıISTER R FNON İ pek iyi anlıyamadık, İNAN, STER İstatistğği yapan zat bu i k larının Salı İNANMA! azalıp çoğal, b günleri sokağa çık - ve Ça Nihayet İstanb ES TER mamayı âdet edinmiş olacakları düşünce veya kanaatine varmış. Tramvay biletlerinin dip koçanlarına bakarak tramyayın hangi gün, lerde fazla yolcu taşıdığını anlamak mümkündür, fakat haftanın mu, ayyen günlerinde yolcu sayısının biraz azalmasını o günde kadınların doğru olabileceğine: sokağa çıkmamaları ihtimalile izah İNANMA! ŞUBAT Rumi sene Arabi sere 1858 2 1860 2i eikân Resmi sene Kıı—uıı 20 1941 87 PAZAR GÜNEŞ İMSAK SALID: Muha"eml.ı. D. 8i d 6 | v0 2| 4 5 1 | M Öğle || İkindi (| Akşam Yatsı S.|v.|s. |o0 s.|v. | s. |p. v. Jıs|28 016 |ool18 | 26 | 19 | 58 E.| 7|(0- | 9|48fi2 | — ı |B4