Hergün İktısadi Kuvvetlerimizde Tasarruf Yazan: Muhittin Birgen ünyanın bugünkü ve bilhas- D sa yarınki devrinde yaşa çak olan insanların her şeyden de bilmeleri lâzım gelen birkaç ha- kikat varsa bunlardan biri, şüphe- giz, ferd olarak veya millet halinde İsraftan kaçınmak ve tasarrufu fer- di olduğu kadar milli bir vazife bil- mektir. Fakat, bunu sade bilmek kâfi değildir; israftan tevakki etme- ği, bir hikmet kaidesi olutak, insan- İ ler, servet peşinde koşmaya başle- dıkları o zamanlardanberi / bilirler. Bilhassa zamanımızda lâzım olan şey, bu bilgi üzezine evvelâ bir ah- lâk, sonra da bir çalışma tarzı ve bir teşkilât kurmaktır. Meselâ, o cskmek buhranı var!» diye fırınlara koşup bir yerine üç. beş. on ekmek alarak, kendi kuş kafasınca, ayarını temin» etmek is- tiyen adam öğrenmelidir ki bu yap-| tığı hareketle hem kendi kendisine, bem de millete büyük fenalık eder. Çünkü bu ekmekler birkaç gün son-| ra kuruyacak ve atılacaktır. Bu ha- yeket, yarını «temin» değil, «tah- > etmektir. Bu asırda bir millet| lu aber doymayı veya beraber aç! W kalmayı bilmez ve bunu kendisine| ahlâk yapamazsa, hali yaman olur. Gene meselâ, öğrenmeliyiz ki, Türkiye için sellüloz tedarik etmek pe çok müşkül bir işdir; fakat olay dahi olsa, elimize gecen en| ufak kâğıd pi m bile çöp tene- kesine atmak bir israftır. Kullanık| mış, lüzumsuz olmuş kâğıdlar. bir) tarafa biriktirmek. kumbaraya para| atmak nevinden bir şeydir. Bu, bize küçük bir iraddır, hem de memleketin evvelâ sellüloz, saniyen * harici mübadele ihtiyaçlarını tehvin # edecek bir yardımdır. Damlaya damlaya göl olduğunu biliriz. Fa- kar, bu damla bir taraftan değil de, ber taraftan birden geldiği zaman göl değil, deniz yapmaya kadirdir. Bir misal daha! İstanbulda, sene- i iki yüz milyon metre mikâbı çöp toplanıp denize atılıyor. Bunun için- 'de, memleketimizin muvaffakiyetle tekrar kullanabileceği bir takım maddeler vardır. İstanbul Belediye- si bu serveti mahvetmek için her s- 'ne bütçesinden mühimce para sarfo- diyor. Bu çöplerden istifade etme- nin çok basit usulleri ir, Neden WWE dolayı bundan biz de istifade etmi- yelim? : * Bu misalleri sıralayıp gitmek ka- bildir. Fakat, bunları üzün uzun saymaya hiç te lüzum yoktur. İşi © mühim tarafı, memlekette bu revi istifade temin edebil- içi sahada, sonra da ameli olarak çalışma ça- relerini bulmaktadır. 8 Meselâ, buzünlerde kâğıd, demir vesnire gibi bazı maddelerin mem- # Jeketçe hususi kıymetleri vardır. Bir taraftan halkı bunları toplama- a ve ondan sonra da toplanan şey- i halktan almayı tanzim etmeğe W ynatuf bir faaliyet zöstermek, sonra du halk bu işe alıştıkça, bu Fazliyeti İnre eden teşkilât, bu mühim ikti- Sâd meselesinds meleke kesbettikçe, yavaş yavaş sahayı genişletmek ka- bildir. Dünyanın nerçye gittiği henliz şmalüm değildir. Yarının ne olacağı- nı kestirmeğe de imkân yoktur, Bu- Bun için, bilhassa Avrupanın ber ber memleket, kendi ken- 'disine kifayet etmek üzere çalısma psulleri aramakla meşguldür. Bizde 'de bu yolda bir faaliyete ihtiyaç vardır. Bu faaliyeti kimin idare et- mesi, nasıl hareket eylemesi lâzım geleceği uyrı bir meseledir. Mi olan şey. bugün için de, yarın de iktısaden çok büyük (faydaları olan bir İiyete ilk hareketi ver- © mektedir. Modern bir iktisad anlayışı böyle bir faaliyeti bize buşün her zaman- 'dan dahn kuvvetle emrediyor, Muhittin Bizgen TAKVİM SON POSTA Resimli Makale: Muhatabını aldattığını sanabllir. sin, fakat şayed o, aldanmış gö - Tünmekte bacmlaat bulduysa ki - min aldanmış olduğunu düşün. Zeki gürünen herkes zeki olma, dığı gibi budala görünen de mut - Jaka budala değildir, maskeyi kal, dırıp altina bakımıya çalış, Dil bayramı bütün yurdda kutlulandı Di bayramı, dün bütün yurdda kutlulanmıştır. Bu meyanda şehrimiz. deki Halkevlerinde *toplantılar tertib edilmiş, dil inkılâbinin oöhemmiyeti hakkında konferanslar verilmiş, yeni ve eski dilden örnekler okunmuştur. Saat 18 de Ankara radyosunda Türk Dil Kurumu umumi kâtibi İbrahim Necmi Dilmen tarafından mühim bir konforun O verilmiştir. o Eminönü Halkeviride tertib edilen müssmere- ye, saat 31 de İstiklâl marşile baş - lanmıştır. Bu müsamerede kalabalık bir balk kütlesi ur uş, Nusret Sa. fa Coşkunun 3Dil İnkilâbie mevsulu konferansından , temsil şubesi san'atkârları, oOMahmud Yesarinin «Has bahçe» isimli komedisini temsil etmişlerdir. Beyoğlu Halkerinin tertib ettiği programa, saat 1830 da başlarmış - fır. İstiklâl marşını mütealıb Ev re- #si Ekrem Tur bir konferans vermiş, konleransı Ev iriosunun bir konseri! takib etmiştir. Şehrimizdeki diğer Halkevlerinde ide müsamereler tertib edilmiş, kon- #eranalar verilmiştir. Çinko saklıyan bir dükkâncı adliyeye verildi Sirkecide dükkân: bulunan Ke- rupe isminde birinin çinko sakla” mak suretile milli korunmu kanunu- | na aykın hareket ettiği zabıtaya bil! irilmiştir. Zabıta derhal hâdiseyi! tahkika başlamış ve sivil memurlar dün Kerupenin dükkânına giderek, müşteri sıfatile çinko istemişlerdi «Yok!» cevabı alan memurlar dük- küânda bir arama yaparak, saklı bu- luzan 1250 kilo çinkoyu meydana çıkarmışlardır. Bunun üzerine he- men bir cürmümeşhud zaptı tutula- rak, suçlu tüccar adliyeye veri miştir. Fakat, kendisi müddeiumumiki te yapılan sorgusundı bulunan 1250 kilo çinkonun evvi ce bir başkasına satıldığını söylemiş! ve buna dair bir de fatura göster- miştir. Müddeiumumilik bu o cihi tahkika muhtaç görerek, evrak; za- bitaya iade etmiştir. Vali Beyoğlunun imari işini tetkik etti Vali ve Belediye Reisi Dr. Lütfi Kırdar, dün Beyoğlu kaymakamlı- İnna giderek, bir müddet mesgul ol- muştur. Vali ve Belediys R ayni zamanda Beyoğlunun imar işi ile a- ka, olmuş, kaymakama bazı| direktifler vermiştir. Kütübhanelerin ıslahı işine başlandı Dün Rektörün reisliğinde kütübhaneler müdürlerinin ve fakültelerden birer profesörün iştirakile bir toplantı yapıldı Üniversitenin ilmi çalışmalarının kendi kaynaklarına o tevcih edümesi ve tedrisalımın milli realiteye istikad ettirilmesi gayesini takib eden Maa- til Vekâleti, İstanbuldaki bütün kü. tübhanelerin gerek tertib, tasnif gerek işleyiş bakımından modern, mi usullere göre ıslah edilerek Üni - yersitenin bir nevi lâboratuvarı ha- Mne (getirilmesini kararlaştırmıştı Vekâlet buna aid hazırlıkların yapıl - masını Üniversite Rektörlüğüne bil- dirmiş ve Vekâlet kütübhaneler mü- dürü Aziz Berkman: İstanbula gön - dermiştir. Dün bu maksadia Ün! Yüksek tahsil talebesinin | paso işi neticelendiriliyor Yüksek tahsil talebesinin muhte- Hf tren, vapur ve tramvaylarda tek paso ile seyahat etmelerini temin maksadile bir müddettenberi makta olan temaslar bitiril Devlet Denizyolları, o Tramvay, Şirketihayriye, Demiryollan ve Üni- versite mümessillerinden mürekkeb komisyon tek paso 8 aid forma- İiteleri ikmal etmiş ve Maarif, Mü- nakalât Vekâletlerine göndermi; Yeni pasolar ders yılı başına ka- dar hazırlanacak, fakülte ve yüksek mekteb idareleri paso istiyen tale- İşleri tesbit ederek icab eden tah- kikatı yaptırdıktan sonra bunları tı lebeye dağıtacaklardır. 'g i — İskandinavya ile ticaret baş. $ kyor, diyorlar, Akdeniz neyse ne, fakat Cebelüt- tarıktan çıktıktan sonra ingiltere, inin trafını çevreliyerek, Almanya. nin ilerisinden geçerek, Belçika, Felemenk , Denimarka sahillerini okşıyarak dolanan yol iki tarafın İ binbir çeşid tahrib — vasıtalarının tehdidi altındadır. Deniz hatıra gelemez. Seçilen yol Romanya, Viyana, Almanya, Baltk transit yoludur. ; Büyük kısmı karadan geçer. Allah $ bilir ne kadar pahalı olcaktır; fa. kaf gene biç yoktan hayırlı, Hele bir işlediğini görelim. «Son Postam nın edebi tefrikası: 60 YEŞİL TULUMBA Yazan: Ercümend Ekrem Talu Yemeklerini çoktan (o yemişlerdi. Bununla beraber, sezdirmeden, u - sulcacık gidip kahvaltı hazırladılar. Büyücek bir sininin içinde, tertibile, bizamile getirip misafirlerinin önüne İİİ koydular. Onlar gerçi biraz | dıları. — Vallah tokuz; vapurda dün- yanın yiyeceğini yedik! diye ya - İİ İancıktan yemin ettilerse de, yolcu- İli sinin İl İniri huk iştihalarını epeyce açmıştı. Tep- içindeki nefis kaymak pey - kızılcık reçelini, Tirilye zey » tinini, evden yapılmış koyun sucu * Kunu silip, süpürdüler. Derken, Hacı Etem Efendi de gi- x rimli, gen bir ihti» bul, kıpkırmızı ve güleç bir siması vardı. Müjgânı pek sevdi. Maşallah! Aferin bizim Saim ğlana! İstanbulun en güzel kızını kendine karı edinmişi diye iltifat etti. Kendisine uzatılan mektubu a- çıp, yüksek sesle okudu. Besime Hanımın ölümünü henüz duymamışlardı. Byna ailece hayıf - landılar; kadıncağızın meziyetlerini sayıp döktüler. Yaşını o hesablayıp. pek genç gittiğine hükmettiler. — Mağlıca, annenin yanına vara- cağmışsın, öyle mi kızım? diye sor- du. — Evet, efendi amca, Peki, yavrsm. Peki, evlüdım! sitede Rektör Cemil Bilselin riyrse - tinde bir loplantı yapılmıştır. Top - lantıda Maarif Vekâleti kütübhane- ler müdürü Aziz Berkmanla, fakülte. lerden birer profesör ve İstanbulda mevcud bütün kütübhanelerin mü - dürleri hazir bulunmuşlardır. Toplan. tı saab 10 dan 13 ye kader 3 snat devam etmiş ve Maarif Vekâletinin direktifleri, kütübhanelerin (vaziyeti ve Üniversilenin birer lâboratuvarı haline getirilmesi meselesi görüşül - müştür. Bugünlerde bu maksadla bir toplantı daha yapılacak, ve kararlaş. tınıiscak şekil Maarif Vekâletine bil- dirilecektir. BEL, > ” Bir börekci eroin Mr ile rr ila iptilâsı yüzünden öldü Tahtakalede Uzunçarşıda 278 sayılı fırına aid odalardan birinde bir müddettenberi yatıp kalkmakta olan seyyar börekçi Sivsah | Alirin dün geç vakitlere kadar odasından çıkmadığı görülerek keyfiyet zabı- taya bildirilmiştir. Bu ihbar üzerine odaya gklen memurlar, Alinin cene- dile karşılaşmışlar ve hüdiseden üddei iliği , malâmattar et- mişlerdir. Adliye doktoru Enver Karan dün cesedi muayene etmiş ve Alinin ölümünü şüpheli bularak morga kaldırılmasına lüzum görüşür. Alinin eroğn iptilimen kurban gil tiği tahmin edilmektedir. İSTER İNAN, İSTER İNANMA! Yalnız bu münasebetle hatırımı. za geldi: İskandinavya muharebenin baş - Jangıcından tâ şu Norveç büdisele. rino kadar, beş mili ay müddetle serbestti, deniz yolundan beğendiği gibi Whalât ve Ihracat yapabiliyor. du. O zaman İtalya harbe girmemiş olduğu için Akdeniz de tehlikesizdi. Düşünebilseydik, düşünebilseler - di, muhtaç olduğumuz malın dört beş yıllığını birden, bir kalemde ge. tirbebilirdik, istedikleri malım dört boş yılığını bir kalemde yolliyabi. lirdik. Fakat işte görülüyor ki, dü. şgönmek her zaman kabil değildir, evdeki hesab da pazara uymaz. ISTER İNAN, İSTER İNANMA! erkek de katarız. Zaten haftada bir gsta tatarı gider. Sizi de o- — Amma, önce birkaç gün, bizi de şereflendirmek şartile. Bursa - mızı gezin, görün. Kaplıcalarımıza girin. Pek şifalıdır. Ziyeretler ya - pın. Camileri, türbeleri dolaşın. Ol- maz mı? Müjgân, bir ayak evvel analığına kavuşmak istiyordu amma, Hafize kadın, Hacı efendinin teklifini ka - bule pek teşme idi. Yol arkadaşına meydan dan, cevabı o ye - tştirdi: — A, elbette! Buraya kadar gel- dikten sonra, birkaç gün kalırız ar- tık, Vakide sizi rahataz edeceğiz amma, artık kusura bakmazsınız. Yorgunluk almadan öyle uzun yola çıkılmaz. Aksi talebde bulunmanın müna- sebetsiz düşeceğini takdir eden Müj- gün da, naçar, boyun eğdi. m Dost sözü Nafia Vekili dün sabah Trakyaya gitti Evvelki gün Ankaradan şehrimize gelen Nafıa Vekili General Ali Fund Cebesoy dün sabah Trakyaya hare - kot otamiştir. General Ali Fuad Cebe - 807 kendisile görüşen bir muharriri. mize bu seyahati hakkında şunları, söylemiştir: «— Bu sabah Trakyaya gidiyorum. Bu akşamı Pınarhisarında geçirece» ğim ve yarın Kırklareline gideceğim. Trakyada öç gün kadar kalacak ve yeni inşa edilen yolları ve diğer na- fı işlerini mahallinde tetkik ettik ten sonra İstanbula döneceğim. Dö müşte İstanbulda da bazı tetkiklerde bulunacağım.» Dahiliyo Vekili Tekirdağına gitti Dahiliye Vekili Faik Öztrak, dün İdalrei intihabiyesi olan Tekirdağına İ gitmiştir. Vekil, orada müntehiblerile temas edecek ve bazı tetkiklerde bu - lunacaktır. Faik Öztrakın seyahatinı| ere kadar temdidi mubtemel » ir, 3 erkekle birlikte hırsızlık yapan bir genç kız muhakeme edildi Yalıköyünde vukubulan entere-) san bir hırsızlığın o muhakemesine Asliye 7 nci ceza mahkemesinde dün başlanılmıştır. Hâdisenin kahramanı Anna isminde 20 yaşlarında genç bir kız- dır. Kıyafetinden ve hal ve lavrn- dan hiç te hırsıza benzemiyen Anna, iddiaya göre, Yalıköyünde Davidin evine pencereden girerek, içeriden kapıyı açmış ve arkadaşları Teodor, Lütfi ve Avadisi de eve sokmuştur. Dört kişi evde bulunan birçok kıy-| metli eşyayı çaldıktan sonra, kaç-! mışlar, fakat bilâhare tutulmü: dır. Dünkü celsede Anna ile Teodor kendilerine isnad olunan cürmü şid detle reddetmişler, duruşma | diğ: iki suçlunun celbi için, talik miştir, Türkiyenin vaziyeti hakkında bugün bir konferans verilecek Eski Maarif Vekillerinden, Ma- nisa meb'usu ve inkılâb tarihi pro- fesörü Hikmet Bayur, bugün saat 18 de Üniversite konferans salonun- mühim bir konferans verecektir. met Bayur bu konferansında dünya vaziyeti karşısında Türkiye- nin vaziyetini anlatacaktır. Konfe- rans herkese açıktır. Hikmet Bayur, yarın da saat 15 te Şehir tiyatrosu komedi kısmında ikinci bir konfe- rans verecektir. Değil mi Hacı hanim? | lur mu? duruyorsun? Yoksa, hanım kızımı- zın gül cemaline mi tutuldun? © Saf, iyi yürekli, mükrüm bir Türk kanısı olan Hacı hanım: — Ya! Yal, dedi. Güzele bak- mak sevabmış, derler. Ben de de - mindenberi sevab kazanmağa uğ - taşıyorum. Burada kalmağa gelin- ce, başımızın üzerinde yerleri var. Bir defa ele geçirdik, tez kaçırır mı- yız, hiç? bunlar ne temiz insanlardı! bu aileye birden pek tsını vermişti. Hayriye ile Huriye a taşıyan evin kızlarını da beğenmi sevmişti. Onlara her baktıkça, göz- lerinin içi gülümsüyor, ve kendi mu- habbetini ızmar ediyordu, Mis gibi yonca kokan, &ril &i döşeklerde rahat ve deliksiz bir uy- ku uyudular. Sabahleyin erken u - yandıkları «akit, Müjgün doğru pen- cereye koştu ve hafif bir sis çaba - kanndan henüz sıyrılmağa başlıyan yemyeşil, gipşitin şehri doya doya Söylesene! Orada put gibi ne diye | buğunu — Eylül Sözün kısası Spor ve kaşkariko E. Ekrem Talu şağıda okuyacağınız mahsı hakikat, ve yürekle” cısıdır. Bu gülünçlü dramın faslını çok evvelden (duymuş, bu sütunda mevzuubalıs etmek memiştim. Şimdi haber alıyorum © ikinci bir faalının oynanması için sırlıkta bulunuluyormuş. Bu sefi artık baklayı ağzımdan çıkarmak “fl cab ediyor ve meseleyi, olduğu Gİ efkârı umumiyenin ıttıla ve takdif arzediyorum. Geçen Mayısta, Mısırda iki yapmağa giden Galatasaray - P& bahçe muhtelitini avdetie buray& tiren vapur Pire Umanına saman, Galatasarayın en iyi unsuf” larından Boduri, vapuru kaçır dan dolayı Yunanistanda kalmış O zaman uğudan ağına pek köt, vetle dolaşmış bazı rivayetlere gili Boduriyo, vapurun kasden t ğı ve bu suretle en kuvvetli bir ui surdan mahrum kalan G sampiyonluk maçları titirildiği anlaşılmıği” Mİ küme mevkiinin kaybe! Sporda, nız güreş kısmında cevazı tutbolde de tatbik edilmesini, b sportmen ruhlu vatandaşlarımız, risine biraz da nefret katlan hai ve teesürle karşlamışlar, ancak bu kadarla kalacağım tahmin eğ teselli bulmağa çalışmışlardı Derken, şimdi gene | işitiyorul memleketin en eski ve en centil bir takımı olan Galatasarayı behö # mehal yere vurmak, her.ne pahasiffİ dlursa olsun mağlüb etmek sevi da bulunanlar ayni Boduriyi, yak” da oynanacak Fenerbahçe - saray maçının ürifesinde, ay evvel işlenmiş (9) bir kab dolayı, oyundan menetlirmeğe viffak olüyorlarımış. Hem de nasıl, bilir misiniz?, Bo? Terbiyesi Umum! Müdürlüğü, hakkında o vakittenberi | yapı olduğu tahkikalı bitirmemişken b nüz takdir edilmiyen bir ceza şimdi den tatbik edilesi imişi Üzerinden yüz elli gün geçe Bİ hâdisenin kısacık bir müddez dad imhali şüphesiz ki pek dürüst bir > reket olurdu. Rakib bir klübün © mneğine yağ sürecek herhangi bir ©” rar almak, alâkadar makamları" zam mu # | Ne oluyor, © Bilmeyie? Şu spor bilhasen futbol işlerine, o işlerin Ulzam eylediği çeki düzeni bir ti veremedik. Ve bahusus (o tarafki! kabil değil elden birakamıyoruz. Bari açıktan açığa ( söyleseler “gl Galatasaray o kendiliğinden i9f9$İ else. Biz, mazideki şöhretimiz ve © lanca vakar ve nezahetimizle #81.” dan çekilmesini de biliriz. Kaş koya ne lüzum var?. & Elim “Tall Beyoğlu 6 nci noteri Sabık temyiz mahkemesi il dan adliye müsteşarı Ferid Yi Beyoğlu altıncı noterliğini de! etiniş ve Galatada Billör sok Taptas hanında 5 yazıhanesinde lışmaya başlamıştır. Emektar ve. güzide bir hukukcumuz olan Yasanm yeni vazifesinde de fak olacağını şöpbesiz bilir ve disini tebrik ederiz. | i İ Müddeiumumili İstanbul Çümhuriyet Müd. İstanbulda bulunan dırma eski hukuk bükimi Üstünelin acele o memuriyi müracaatı. doğrulmüş, bir yandan, kısacık tüttürüyor, hir yandan — Ne olur? diyordu. Bizi Pi ılıcalara götürseler de, köt İünün havuzuna bir dalıp, çıktığ Ne zamandır omuzuma kulun$ riyor. Hazır buraya gelmişken dan da kurtulur, İstanbula dönerdim. Kocakarı meğer Allahtan birşey dilemeli imiş! Az sonr pıdan içeriye, kahve getirmek giren evin büyük kızı: pe bi, — Annem selâm söylüyor. Eğer isterseniz, birazdan bep likte Kükürtlüye gideceğiz. Ef etmis, / Müjgün: — Ne zahmet?, deyinciye di Hafize kadın gene yetişti: — Hay Allah, babandan de zl nenden de razı olsun, kızesğ”ayfl Ölmüşlerinizin canına rahmet! de, demindenberi onu düşü dum. Omuzuma, İstanbulda di idi, Kolumu kaldıramaz Ilıcalar p Hiyorme niza