30 Temmuz 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

30 Temmuz 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fiat kontrolü Yazan: Muhittin Birgen NG seirleri hep okuduk: Bir satıcı dört çuruşa osstması lâzm gelen bir limon beş kuruşa sattığı için ihtikâr cürmü ile yakala- Barak mahkemeye verilmiş. Galiba muhakemesi henüz devam ediyor. Üç kuruşa alınan bir limon '» Tuşa satılır ma? Satınca satılır. - kim, pek çoğumuz husomu beş kw ruya almışızdır ve belki de hi yoruz. Bunu atanlardan bi mahkemeye gitmekle, ıhtik. in çeyin Salsa ger Zannetmiyor olduğ kür al tanesi deni- Zaten ihtikârın ne belli değildir ki onun önüne geçmenin çaresini bu Diğer taraftan görüyorum ki, mürakabesi ile mesgul olan heyet ahş fiatlarına yapılacak zamlar bak- kında bazı normalar tayin edilmiş Falan semtte filân yüzde şu kadar ve filân da bu kadar zammederek Acaba, bu nisbetle, hesaba göre tesbit edil, mah alıp satan esnaf veya tacir i bir takım hesab unsurları o var Sabit masraflar, nisbi masraflar ve nihayet kendi kazanç hakkı, Dük- kün kirası veya nakil masr: H masraflardandır. Kese köğ yahı ise nisbidir. MMübayaa fiatına yüzde şu kadar zammedip satış fiatı yapmak bahsinde bi ursurların ayı! ayn tesirleri olur. Eğer bir esnaf, dükkânında günde yüz kilo mal sa- tiyorsa onun dükkân kiram O hesabı başka türlü olur, iki yüz kilo sat yorsa gene başka. Bunun de otuz zammeden bir dükkân sa- hibi eğer bu yüzdeyi mübayaa kıy- meti on kuruş olan bir maddeye zammediyorsa hesab başka, Okıy- meti iki kuruşa olan bir maddeye zammediyorsa hesab gene buşka o- lar. Birincide kifayet ettiğini farze dehileceğimiz nisbet, ikinci hesabda, beş defa noksan olduğu için. sabit masrafı karşılamaya kâfi gelemez. Ve ilk ilk... ydı mas Küçük esnafa sid satış işlerinde bu tarzda basma kalıb fiat würaka- besine benim bir tirlü aklım ermi- yor. Gâh müşteri olarak esnafın karşıma geçiyorum; gih kendimi esnaf farzediyorum; gâh polis olup mürakabe vazifesini üzerime alıyo rum; hülüsa, işin her tarafını tetkik ettikten sonra gene davayı hallede- miyorum. Eğer, bu fiat o mürakabe heyeti bu usul ile onu halledebilire ” bunun bir mucize olacağı bence güphesizdir. « Bu hükmü verdikten sonra da düşünüyorum: Acaba iköikâr, bir limonu dört kuruşa değii de beş kuruşa satmaktan ibaret midir? Bu- na gelinciye kadar bir kalemde bin- İerce lira kazandıran o mwameleler yok mudur? Hepimiz pekâlâ bi ki birinci tarzdaki ihtikârlardan k Yılda bir mahkemeye gidenler olsa bile ötekilerden yakayı ele verme misallerine pek ender tesadüf edilir. Şu halde, fiat kontrol bu şek- ini anlamak, benim için olduğu ka- 'dar herkes için de gayet müşkül bir mesele olarak tezahür eder. Benim ârada sırada duima pere 'kende üzerinde durduğum bir nokta vardır: Perakendecilik sahasında fiat kontrolu, ancak perakendeci! ğin bugünkü, perisanlıktar o kurtul ması ve teşkilâtlanması şartile müm- ündür. Perakendecilik — İstanbulda bugünkü tam manalı perskendecilik, yani perişanhk şeklini omuhafaza #tikçe onun kontrol, nisbeti tanzim “edilmesine imkân yoktur. Hele, bu İşin tatbikatına zabıtanın memnr e- 'dilmesi büsbütün yanlış, sakat “daima kötü neticeler vermeğe mah- bir usuldür. Eğer, fiatların tan m edilmesi matlub ise mutlaka, şeyden evvel, perakende ticare- nin tanzim edilmesini münkün k- k bir teşkilâtlanma veya teşki- ndırma hareketine ihtiyaç var- . Bu yapılmadıkça, ihtisab ağa- devrinden gelme üsullerden iyi öceler beklemek hata olur. urun bu * Denilebilir ki asenin bahsettiğin usul, uzun hazırlıklara ve bin. İeyh zamana muhtaç bır seydir. buki, bilhassa şu müstesna za- hanlarda süratle bir seyler yapılıma- bir zarurettir. Daha iyi iya kadar, şimdilik bu iz) ve| , Resimli Makale Milâttan 4 ağır evvel Aristağora o tasını gösteterek, İspartalılara şöyle — «Yunan âlemi haricinde otura: değildirler, Burn mukabil hiş b liktirler, Altınları, gümüşü ve esirleri vardır. Sız, ey İspartalılar, Tunuyorsunuz, tarihinden» “Mete,, nin i heyecanlı sergüzeşti (Baştarafı 1 inci sayfada) Jediyordu. İspanyanın Barselona li İmanına demirledik. İspanya müthiş bir kıtlık ve pahahlık içinde idi, Et İyok, kahve yok, çay yok, sigâra iyok, hattâ ekmek yok. Bulunabilen etin kiloru 450 kuruş. o Zeytinyağ 200 e... En a ara 60 kuruş. İs- panyada derhal hükümetten ne yok da hareket etmem lâzim geleceğini sordum. Hamulemizls' beraber, İs- tanbula avdetimiz tebliğ edildi. Barselonda kaldığımız müddet zar- fında da mütareke akt-dilmiş bu- lunuyordu. İspanyayı açlık, kıtlık fakat Alman zaferile sarhoş olarak bıraktık, yola çıktık. Fakat kurtul muş değildik. OMesinsda | İtalyan kontrol gemileri bizi çevirdi: , Stop #inyor kaptan! Dediler. 'Tam sekiz gün bekletildik Sebebi; bilir miyim? Hamuleyi İstanbula değ de, Yafa ya götlrmemizden şüpheleniyorlar - dı. 8 gün karaya cıkmağa bile müs. ade etmediler. İtalyada dolardan, İs. yordu. Bizde de bu aradan yokta. poli bir dost imdada yetismesey- di aç kalmıştık. Evvelki sabah Ça nakimle Boğazından girerken gözleri miz sevinç rila dolmustu. Hele Bursa vapuru bizi selâmlarken Vavurun ncü kaplam Reh 'Kebeli harbe dair heveranlı hiküve .| ter anlatıyor ve sörünü söyle bağlı .| yordu Bircok defalar tahtelkahirler, tav. varelerle karsılastık. Allaha sükür İrüverteye ve bordava resmedilen bay. rağımını görünce birey vaomadılar Telsiz memura ilâve ediyor: — Ben her gece sabahın kadar 8. 0. 8. işaresi veren vapurları dinliyor - dum. İngilizler 'bir -hayii İtalyan ge-| misi harcıyorlardı. Her gece bir çok gemi sulara dalıyordu. Yavurda bir de yolcu bulunmak . İtadır. İnsiterdden gelen Karakaş isimli bu tüccar genç de şunlar an .| latıyor. | — Haziranın $ ündenberi yolcu . vam. Liverpuldar, bir Japon gemisir bindim. Akdeniz volcularım Barın - lon'n çıkardı. Hatıra hayale gelmer| mösküldt icinde tem bir ay kaldım Orada Mete vapuru imdada vetisti Mesinada 3 gün bekledik. Cekmedi. İiğmiz kalmadı, Çok sükür Türk'yeve İkavuntum, tam bir bucuk ayda, Vapurun etrafını sandallarla mü rettebatın sileleri sarmıstı. Al av . İlik hasreti daha fazla uzatmağa gör. lümüz razı olmadı, ayrıldık. ürü bronzları, İsterser.iz bütün bu servetler sizin olabilir viçre franmından başka para gem.) © İrümcek ağının Nusret Safa Coskun mücadele etmek kabahat :ni 0-| i» Eğer; bu eski usul ile çalısılmak- devam ederken modern üsüllerle in radikal surette hallini temin il edildiğini görsem, bu tarzdaki mukabeleye hak » Fa- ecek yapıcı bir sistemle de iş| | ES TE » turihidir, derler. Eğer bu doğruyan memleketimizde | Gazete 24 es: 24 saatlik tarihin ne kaydettiğini a İİ dün çıkan gazetelerden lünlettayin lüzum yoktur: bütün vak'aları küçük hâcimde bir kitabın bir yap dörite biri kadar ber yere sıkıştırmak ki ri po vakte göre yapılmış bir dünya hari. söyledi: insanlar barbardırlar, barbde cesur tin malik olmadığı hazinelere mia. işleme elbiseleri, koyunları fenninin kusvas bu. «Herodot'un har NA Herodot in zay zarfında insan Her şeyden evvel esas fikrini saklamak ilmini öğrenmişti Buzün en haris devlet adamı dahi malik oldukları bt kaynakları bizim peygamberarindir, Fakat &sa5 atuftür ve dünra anlaşmazlıklar fikri bep kürsüye çıkıp dünya haritası üzerin, toprakları göstererek: olmalı, demez. Nutku yaldızlı, adelâ iktisadi üstünlüğü elde da hep bu sebebde a etmiye Büyük Harbe nasıl girdik? Vatana avdet ettikten sonra sa- kin köyümün asüde evinde, güzel bahçesinde taze kavrulmuş kahvemi uzun zamandanberi mütehassiri ol #s Türk tütününü içerek kendi kendime vâdettiğim müsterih günlerimi ihlâl eden bir endişe var- dı ki, bütün az çok idraki olan yurd. daşlarla beraber, bem bir kurt gibi kemirmekten hâli de; Hep, Pa- risten ayrılırken sefir Rifat Paşa ile hasbıhalimizde bir nakarat kabilin- den yekdiğerimizi takib ederek tek- rar ettiğimiz: «Ah! Ne olurdu, biz bu harbin dışında kalabilseydik!..» cümlesi mütevali darbeciklerle bey- nime vuruyordu. Evet, ne olurdu ve 'pe ivi olur - di Fakat bu tahakkuk edemiye- cek ünüdin fili tekzibi 1914 meş'um ılının Temmuz sorunda tezahür et- tü ve ondan sonra da artık memle - ketin bedbaht mukadderatına yı bir sahife nikbet yazılmak zere ol 'duğuna hüküm vermek icab etti, Alman zarhlısı Göben ile Bre Inu - Crojseur kendilerini sıkıştıran Fransız ve İngiliz harb gemil, kurtulmak için Çanakkaleye lt iyorlardı. En basit bitaraflık kai- delerine göre bu iki harb sefinesini silâhlarından tecrid etmek ve ken - dilerini muhasamatın sonuna kada duğum ne en “İber türlü hareketten alakovmak icak buna müracaatlarını ederken İtilâf o devletlerinin dair vukun gelen hep geçiştirmek suretile cevab ve - rilmiş ve böylece onlara karnı Tür- kiyeyi de Alman hasım mevkiine kormuz oluyordak. Artık iş bu cereyam aldıktan ra mal bir bi rasında yuvarlanacağımızda şüphe götürecek bir cihet kalmıyordu. Za ten böyle olacağına da, etrafa ha - kikati sezebilecek kadar bir göz gez- dirmeğe kadir olanlar çoktan ka - naat etmişlerdi. Memlekette. bastan asağı Alman nüfuzu hâkimdi. Bütün Türk ordur sunu, askeri devairi büyük küçük Alınan âmirleri, zabitleri bir örüm- cek, fnkat iplikleri | yırtılan metanetle çelikten örülmüş bir ö - me sarımıstı, Bun lar, tabi dünyeye harb ilânla - nnı birbirini takib ederek savuran kinci Wilhelmin birer âleti idi; bir yandan owlar memleketin askerlik hayatında, bir yandan da Alman sefiri baron Wanyerheim siyaset me hafilinde âdeta Türkiyeyi o Alman himayesi altına girmis bir müstem- leke hükmünde kullanmağa devam ederken bunların telkinat ve icran - tina mukavemet edebilecek iş başm- da bir kavi hükümet yoktu, Çanakkaleve giren bu iki Alman gemisi hakkında bitaraflık ahkömi- na rinyet kuvvetini bulamıvan hü- beraber mu- direnin telâtümle R iNAN, i, ztamak için fazla zaman serfet gan SUNUZ, kuyanuz, idir. Bir misal mi ist birini alarak başlıklarını " işekkülü vücud . YAZAN. Halid Ziya Uşaklıgil i kümet nihayst bunları Almanlı satın aldığı yolunda en safderun v- lanlan bile aldatamıyacak bir ce- vab verdi. Buna mukabil İngiliz - lerle Franwizlar gene Türkleri karş tarafta görmek istemiyerek bu ço- cukça cevabı kâfi bulmak müsuma- anı gösterdiler. İş belki bu nok- İtada da kalabilirdi. Mahmud Sevketin katli fe - İcinsindan sonra sadaret o mevkiine gelen Said Halim Paşe da bu nok idin kalmak azminde idi diye farzo- İsnabilir. Mahmud Şevket sağ ol - saydı ne yapardı. o da Almanyaya İmuhib olmakla bernber memleketin menfaatini daha iyi takdir eder ve ona göre bir hareket hattı çizmek azmini o göstetirdi . zannedilebilir. İSaid Halim Paşanın İtilâf devletle- İrine verdiği teminat da bu zeminde İken pek necib evsafı haiz olan ve İasnleti kiburanesinden asla ayrılın» yan bu za minata sadakati kendisince mutleka rinyeti vacib bir vazife addetmek lâ- zım gelirken nasılen Enverin ısrar lanma dayanımamıştı, Garibdir ki o zamana kadar Envere takib olan Ce mal Paşa « ki şiddetle Fransaya xe temayildi. hattâ Umum! Hazbden evvel bir Türk - Fransız dostluk te- getirerek bunun ri- derihde ermiş, filli riyasetine de beni geçi bahriye nazını sfeti İve içtihadına mugayir olarak diğer birkaç hükümet refikile berabor Ak manya ile gizli bir ittifak akdine mu- vafakat eyledi. Böyle hafi yapılan ittifak heyeti vekile azasın- jan birkaçı müstesna olarak diğer lerinden mektum tutuluyordu. Nihayet artık biç bir bakikajin mektum kalmasını imkân bırakıkı- yan Karadeniz çılgınlığı vukua gel- di. Birinciteşrin ortalarında Çarak- kaleye iltica eden 6 iki Alman harb yâseti fahriyesini suretle gemisi, Türk bayrağı altında, fakat| Alman amirali Suscbon idaresinde Karadenize çıktı ve Rus gemilerine taarruz etti. *a Üzerine artık Almanya) resine girilmis oluvor- du. Bunu yen göz yumabilecekleri bir boya altır- da gizlerneğe imkân kalmameokla be raber hükümet gene, Alman ami - ralinin bu hâdü ika ettiğin« dair bir takım tevil yol- larına sapmak istediyse de böyle, SER satın np alınamıyacaklarını tetki bayramı ve bir at yarışı yapıldı, Blmadağında bir araba devrildi arasında kavga oktı, bir oğlan çocuğu yokuştan, bir kız çocuğu da du. yardan düştü... Gazetenin 44 saatlik bir tarih olduğu iddiam doğru ise bu arfindan verilen te -| iNANMA! ahmakların o bile inanamıyacakları şeylere kulak asan bulunamadı, Ahvalin iç ine vâkıf olanlar hep hükmettiler ki .nemleketi ba - na uzun bir mesaip silsilesi get cek olan bu çılgınlığın mesuliyeti herkesten ziyade Ervere aidedir. Pek ziyade ikbal ve iştihara haris ulan İve küçük rütbede bir zabit iken na- İmlsa seri adımlarla atlıya atkıya har- biye nazırl kadar yükselmek yolunu bulan bu genç adam; görgü- sönün, bilgisinin fıkdanına inukabil! nefsine ölçülemiyecek kadar geniş mikyasta bir itimad ile. hele A) - e İmanya hakkinda müfrit bir temayül. 3 İle bütün vatırı arkasına takmış ve İbir uçuruma doğru yuvaslamış olu- yordu. | | © Bu zaman öyle bir vaziyette idik | ki ne bir tarafa, ne diğer cihete te- İmayül göstermemek, iki taraftan Bo! er sed halin de tutarak harb musibetinden uzak kalmak pek mümkündü, Mümküs- & mn nüfuzu altında ke: di ihtiyanmızla girmiş olmasnvdık. Bu cinnete mukabil Almanya bize karşı bir cazibe tesirini yapabilecek tasıhüdata girişmiş, yahud, diğer taraf harb dışında kalmamıza im- kân bırakmıyacak bir tehdid man: sile karşımıza dikilmiş olsaydı iti haz edilen hatti harekete bir özür bulmak mümkün olabilirdi. Bu da yoktu. Yalnız muhakkak olan ve bedahatle görünen bir ati vardı. Ne -İyazık ki bunu görecek kadar bir w- yanıklık bulunamadı, ve, artık nüne geçilemiyecek bir kasırga için- de sürüklenerek koca Türk saha « natının infisahına kadar gidildi. Ben bu Karaden'> faciasını haber alınca o gün köyümde kayıdsızca, fü tarsuzca kalmağı muktedir ola yarak şehre inmek ve gidip Tolât görmek istedim. Ne için? Bunun ne faydam olabilirdi? Ok yaydan çık- muştı, vak'ayu geri çevirmeğe imkân yoktu, imkân olsaydı bile onn ya -| pabilecek olan ferdi bir tesebbüs kimin tarafından vukua gelebilirdi? | İşte beni şehre inmeğe ve Talât görmeğe sevzeden his ancak bir te- cesüsten ibaretti, Enverin hükümet refiklerini arkas ndan sürükleyisinde beni en ziyade hayretlere düşüren onların arasında Talâtin de bulunma sıydı. Onu görmek için yenilemiye- cek bir ihtiyaç hisedisime de ancak istiknah merakı âmil oluyordu! olmuşm da Talât böyle sürük- 6. Dahiliye nezsretinde, türlü meğ- İ uliyet arasında beni kabul etti. Ben hemen, vaktini israf etmek istemi - yerek / — Ne vaptınız?.. Buna nasıl ka rar verdinir?., dedim. (Devamı 7 nci sayfada) ik ettirmiye karar verdi. Bir spor tarihin Temmuz e Küçük değişiklik Sözün kısası | il Kovuna dair | arpuzun cazadesidir. Es” E sen, ikizi de ayni goy adını © gır ve Bostan itlâk olunurlar. f Kavun, Karpuza nazaran daha Bİ bar, daha asildir. Eliş bir vakit öLEÜİ kadar iptizale uğramaz. Sırır aradi larına düştüğü nadiren vâki Gene Karpuza nazaran, daha HÜ kendini gösterir. Önce tap atan altında ve saçları dibinden kırkı gayri müsellâh bir keij hur eder, O vakit çok kokul ekseriyetle tatamdır. Lerset hiyar arasında bir şeydi deler üzerinde Daha sonra ka tesiri yöl 7, mis gibi yerlis Bu yerli kayunlar biçims Balıkesirin, her biri birer lu, yamuşak KAĞİ vunları gelmiye başlar. Bunlar, Si samcılığı Adetâ bir ayin mertebosif çıkaran, rakiyi adab ve erkfinile KÜ lanan, keyif ehli, safa erbabı kin lerin ötedemberi kıymet (o verdiki sevdikleri, sofralarından eksik etmi dileri mezedir. | Bektaşinin sözü malüm: Kavun ii rakıyı yanyana koymuş da dermiş BİR Yurabbi! Mademki rakıyı harafi edecektin, ba mübarek kavunu $ diye yaratırsım? Şimdi emeli gitgide nadirlesen aksamcılar ve bu meyi rahmetli üstadım Ahmed Rasinii anda kavunu mutlak bu edu. Şu hikâyeyi de ondan dinlemistiMii «Padişah dördüncü ak etmiş. Yasağının tutulup t88 tulmadığını da bizzat kontroj etmi ve şehirde tebdil gezerek, yakalndıği ayyaşları şiddetle cezalandırmak & * deti Bir gün, mukarripleri demisler ki? Padişahım! Senin bu yasağ nafiledir. Zira, onu tutmayıp içemlesiii İrin başında senin sadrazamın geli * yor. (Devamı 7 nei sayfada) Sabahtan Sabaha F'ikirci yerine işçi Gazetelerde sık sık şu şekilde temenniler ve haberler çıkar: — «Falan kasaba halkı Jise istiyor. Falan kazada orta mek. tebe #tiyaç vardır.» Maarif Vekâleti bu istekleri bütçesinin müsaadesi nisbetim- de yerine getirmiye çalışır. Bir kaç yıl içinde memleketin muh- telif noktalarında birçok Orta mekteb ve lise açılmıştır. Bu İS. tekler halktaki okuma hevesi - nin hararetini gösterdiği için t ire tâyıktar. Lüyiktir amma orta mekteh veyahud iise açmak beş on oda, li bir bina bulup içine yirmi, 6- baz sıra koymaktan ibaret değil. dir. Mekteb binadan, sıradan evvel muallim demektir. Meslek mekteblerinden yetişmiş kuvvet. N bir muallim kadrosu olmadık- ça 'açılan liselerden fayda bek. lenemer, Nitekim etrafı düşün- meden açılan orls mekteb ve li. selerden alınan tecrübeler bunü meydana çıkarmışlır. Dün de (Van) dan gelen bir telgraf bu kasabamızın da hir Wseye ihtiyacı olduğunu anlatı yordu. Vekâlet bütün bu talel leri karşılamıya çalışıyor. Ha - tadır. Bize orta mekteb ve Ji. den -siğade bol o mahremeli, iyi teşkilâtlı sanayi mektebi lüzsm. dır. Yanda açacağımız lise bize ne seviyede bir gendik yetişti - Teçek. Okur, yazar, fakat meselâ elektrik kablosunu tamirden â ciz, gözü hükümet kapısmda bir gençlik. Her tahsil devri sonun- da hükümet dairelerini ve bü- susi müesseseleri kapı kapı d0- taşıp iş istiyen gençleri gördük- çe derme çatma vasitalaria aça. cağımız yeni liselerin memleke. te ne kazandıracağını düşün - mekte haklıyız. Israrta üzerinde durduğum fi kir şudur: Bize liseden fazl pratik san'at öğreten ve yetiş” tirdiği çeneleri derhal memleke, tin hareketli hayat sahasını iş sahibi yapabilen sanayi mek- tebleri tâzımdir. Türkiye gittik. ce endüstri memleketi oluyor. Murad rakifği EYrasyozl”p mademki »skide ısrar edilirken İl neticede hatırınızda kalacak vak'alar şunlardan ibarettir: dair hiçbir alâmet göremiyo- İl mienret Vekili Mersine tetkikat yapmıya gitti, Maarif Vekili Ahmed | Yahud da gazetelerimiz 24 saatin tarihini tesbilte ancak bu kader mu ga halde ben her vakitki Fk“ yakar merhumdan Kalan kitabların umumi kütübhanelerden biri için | vaffak olmaktadırlar, ene im İŞ İSTER INAN, İSTER memleketimize 24 saat için kaydeltiği hareket ve hayat bundan ibarettir. talar en hücra köşeleri yor, bu tesisatı işletecek Tise me” unları değil san'at erbabıdır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: