2 Sayfü “© .. Hergün Avrupanın yeniden Tanzimi işi ve bizim Milli Misakımız Yazan: Muhittin Birgen vrupanın yeniden tanzimi işi, har. bin henüz en mühim kısımmın devam €tmekte olmasına rağmen, bir yandan İleri götürülmeğe çalışılan bir teşebbüs halinde. dir. Macar hükümetinin iki başı, ayni mev. zu etrafında konuşmalar yaptılar; belki de bu konuşmaları diğerleri takib edecek. Bây. ece, bir takım meseleler, bir taraftan harbe. dilirken, öbür taraftan da balledilecek görü. nüyor. “ Avrupanın yeniden tanzimi denilen iş ne, dir? Dünkü yazımızda da varıh olarak İşiiret ettiğimiz gibi, yeni Avrupanın kendi kendi. #ini halketmek üzere sarfettiği faaliyete hA. Kiri olan usul, eski Avrupanın kullandığı u- #ulden ayrı birşey olarak görünmüyor: Es - kiden olduğu gibi bugün de, bu mesele dip. Jomasl teskil arasında gizli gizli görüşme. ler neticesinde gizli gizi verilen kararlarla halledilmektedir. Gizli konusmalar ve gizli anlaşmalarla verilen kararların tatbiket için, kâh bir nota veriliyor, kâh bir karar tebliğine Bazırlanılıyor. Ber bu usulde biz bir yenilik yöremezsak mazur tutalmamız Lâ, zımdır. Eski bir Türk darbı mezeli bu vazi. yeti de İfadede gayet ise yarar: Eski hamam, eski tas! Eğer mesele bütün Avrunanın yeri. den tanalmi ise, eğer insan kütlelerine, mini varlıklara huzur, emniyet ve refah temin 6. decek ve bilhassa harb Afetlerine, hiç olmaz. #a uzan bir zaman, sahne olmuyacak bir AT. rupa kurmak isteniliyorsa, herseyden evvel bu yeni Avrupanın prensiplerini tesbit et - mek ve bu prensipler üzerinde tam bir itti. fak, yahud kuvvetli bir ekseriyet vöcude ge. tirmek icab ederdi. Halbuki, yapılan ve ya. pılmakta olan şey bu değildir. > Diğer taraftan, dün de işaret ettiğimiz ei. bi, yeni Avrupanın tanzimi esasında kita. milan ve kullanılacak olan ölçülerde, hiç ol. mazsa şimdilik, bir yeknasaklık göremiyo . ruz. Bilâkis bu ölçüler arasında bir tezd yardır. İki nevi terazi ve iki nevi skletle öl. çülen bir hak ve adaletten ne kadar hsvir çıkabileceğini biz kestiremeyiz. Gönül isterdi ki Avrnpanın yeniden tanzimi işi, relş WW. #on prensiplerinin tatbiki davasının vardığı neticeye ulaşmasın! * Bununla beraber, Avrupayı yeniden tan -İledi. zim işinin ne tasmim, ne teşebbüs, ne de tat.| bik cihetlerinde bizim yüklendiğimiz hiç bir| mes'iliyet yoktur. Bunun için, Avrupada “mel olursa olsun, her kim bu küçük kıf'anın ta. Hhsiz millederine ne biçim bir kaftan bicer. #e biçsin. biz Türkler, bütün bu Küdiselere yalnım kendi vatanımızın hayati noktasın dan bakarız. Bi bakiş bize şunları gösterir: Birim Hiçbir ideoloji davamız yoktur. Dün. yayı wlah, hayata istikamet vermek İçin peygamber yetiştirmek fikri, bütün Türk ta. rihinin hiç tanımadığı fikirlerdendir. Bizim bütün ideolojimiz hayatın ve hüdiselerin dinamik #kışı arasında, İşlerimize günüm şartlarına ve milli ihtiyaçlara göre inkisaf imkânları verecek bir yola sevkelmek ve bu yol Üzerinde azimle yürümete çalışmaktır. Bizde bir ideoloji yok, #aka$ bir ideal var. dır. Diğer taraftan, Türkiyenin bütin bu dün. ya hâdiseleri arasında yirmi senedenberi hiçbir zaman elinden düşürmemiş olduğu bir ölçüsü yardır ki bu ölçüyü Atatürk yaptı, o tatbik elti ve bize emanet bıraktı. Bu öleğ, Mil) Misâk ölçüsüdür. Onu biz yirmi sene - dilleri elimizden hiç düşürmedik ve etrafı- Aliiaki, her hâdisevi yalnız onurla öletük. Biler ayi ölçü, ayn! müddet zarfında Ar. rupada dn tatbik edilmiş bulunsaydı belki bugün bu davalara lüzüm kalmaz ve dünya harb ateşinden uzak kalırdı. Dünya onu kul. lanmadı: biz ie her hâdiseyi ve her hareke. fimizi yalnız onunla öletük. Bu ölçü, birim için mukaddestir; tahakkuku için sayısız şe. hid verdiğimiz bu Ami Misak, bizim bugün de kitabımsadır, davamızdır ve idenlimizdir. Bunun haricinde her ölçü, bizim için - men. fur demiyelim . merduddur! Bugünkü dünya vukuatı arasında Türki yenin vasiyetini iyi anlamak ve iyi anlatmak Için uzun söylemeğe hiç lüzum yoktar; bü. yük kelimeler kullanmaksızın, büyük iddia- lar savurmaksının, yirmi senelik bir davanın ve yirmi asırlık bir hakikatin sadece adını söylemek kâfi gelir, Muhittin Bizgen TAKVİM Ne Dİ İl, ye pile İnsanım «Fikirp o tembelliği fazladır, Tarihten Fıkralar Prusya - Fransız harbinde Türk gönüllüleri 1870-1871 Prusya - Fransa harbi arife- sinde yeni Osmanlılar cemiyetine mensub bir takım o Türk gençleri, o büküme- in takibatından ka- a e tica etmiş bulunu- yorlardı. Bunların arasında — Mehmed Emin Bey isminde Babsâli tercüme o- das memurlarından bir genç © vardı. Meşhur Mahmud NO Paşanın bü- yük kardeşi Sağır Ahmed Beyin oğlu idi. Arkadaşlarile beraber Veliefendi Fe bir toplantı yapmışlar ve bir hükümet dar- besi hazırlamışlardı: İçlerinden çıkan fe- dailer Babiâliye bir baskın mazırları öldürecekler, Mahmud Nedim Paşanın da yeni bir kabine kurmasını temin edecek- Bu gizli toplantıda Suphi Paşazade Ayetullah Bey de vardı. O zamünlar çok genç olan bu Paşazade koimiteci, Velisfen- di kararından ürktü. Meseleyi babasına ha- ber verdi. dirdi, Hükümetin takibata başlaması üze- rine, yeni Osmanlı cemiyetinin bir takım azası arasında Mehmed Emin Bey de solu- | ğu hürriyet ülkesi olan Fransada aldı. Az| sonta da Prusya - Fransa ha: basladı. Fransız orduları bozuldn. Hükümet gönül- lü fırkaları teşkil ediyordu. Mehmed Emin Bey arkadaşlarile beraber, zühaf askeri kı- yaletinde fes ve şalvar giyerek Fransa hi kümetirie müracaat etti, gönüllü olarak kaydedilmelerini istedi. O zamana kadar, Fransiz memurlarına gönüllü kaydedilmek için hiçbir | ecnebi Türklerin bu kahra- i wdluk ile be- raber hayretle karşıladılar. Mehmed Emin Bey: — Vatanımızdan kaçtık, Fransaya w- Zındık. Bize bağrını açan bir memleketin böyle felâketli bir gününde elimizden ge- İen yardımı yapmağa mecbüruzlu Cevabını verdi. * Osmanlı kumandanjarının bastırdığı meşin paralar Osmanlı imparatorluğunun çok geniş hu- dudları içinde, merkezden * uzak, © Budin, Kahire, Bağdad gibi beldelerde, © valilere, ihtiyacım, miktar ve cinsini merkeze bildi- rip izin almak şartile padişah namına para basmak salâhiyeti verilmişit, Bu salâhiyet, bazan da ordu başkumandanlarma, ser - darlara verilirdi. O zaman, bâsılan parada yer gösterilmez, «Darabe # Orduyu hüma- yun» ibaresi yazılırdı. Fakat bazan da, or- du uzakta bulunur, merkeze, acele gönderilemez, ordunun paraya büyük ihti- yacı olur, e madeni para ile değişti- rilmek üzere meşin parçaları üzerine para basılırdı. Özdemir oğlu Osman Paşa, şark seferinde iken, Bender ve Semahide böyle 7 ir bastırmmıştı. ESPER Gazctiölerde okudun: Yarı eski nesil belki unutmuştur, yeni hatırlatalım : ge meşrutiyetin ilânmda; beden» O dn Serasker Rüştü Paşaya bil- | PATAİ ii sıkı sıkıya kapalı. Dışarıya ısık sızmıyor. İ Yalnız, ötede, uzakta garın elektrik danan- IiNAN, «Üğiedi Silvenin şakirdi marifeti İstanbul gelmiş.» Aktör Bürhanettin iyi aileye mensub, iyi tahsil görmüş bir iki üç sene evvel Parise gitti Ftansanın büyük san'atkân Silvendenebiraz ders aldı, sonra meşrutiyetin başlarında İstanbula dönüp te temsil vermeye baş- layimez birden şöhret kazandı, bilhassa «Hâmid» in piyeslerini oynuyordu, bir bayli alkış topluyordu, bu arada kendisine biraz İSTER iNAN, AA soN POST Fikir tembelliği, vücud tembelliği.. — Şe kimi aDimağu ını işletmiye bak, vücudün tembellikten kendi DEDEBİYAT JJ Fransız bozgununda Fransız edebiyatının da rolü var mı? Yazan: Halid Fahri Ozansoy Her nesil ektiğini biçer.' İçtimai bünye-|tiyar bir Fransızdır. Karşısında kendi nske- deki zâflar, sarsıntılar ihtilâflar ve | için) rini görünce hayret ediyor ve gece derbe- için eriyişler bilhasın edebi Umahsullerdeİderini içeriye alıyor. kuvvetle kendini gös'erebilir. Nasıl ki, bu © İlk konuşmalardan anlıyoruz ki, garda son Fransız faciasından, yüksek bir kültür) hareket etmek üzere olan trende Alman! ve medeniyet diyarının bu mağlâbiyet ve| askerleri vardır. Bu yeceye kadar işgal et- sefaletinden sonra, vaktile o kadar göze|miş olduklan kasabayı birdenbire tahliye batmıyan sinsi ve gizli gizli işliyen yaralar, | ediyorlar. Fakat kasabanın yerlilerinden bu son çeyrek asrın Fransız edebiyatında |çoğu daha evvel gitmiş olduklarından ev- da ibret verici, hazin bir tetkik sahası 6ç:İlerin ekserisi de ıssızdır. Kalanlar ise, her maktadır. ihtimale karşı dışarıya çıkmağa cesaret e- Fransa neden mağlüb oldu? Bunun se-İ demiyorlar; : beblerini yalnız siyasi, askeri ve içtimai) | Şimdi bu parçanın en şayanı dikkat nok- hatalarda değil, ayni zamanda edebiyatın-| tasına geliyorum. Fransız neferi susamıştır, da da aramalıdır. Bilhassa 1914 harbinin| ev sahibi olan vatandaşından şarap istiyor. ilham ettiği bir kısım eserlerde bu hastah-| Öteki: «Bir tek şişe şarabım var, onu da ğın pek derin izleri göze çarpmaktadır. | açmam diyor. O zaman nefer, şişeyi Şimdi size, bir miml olarak, Cöline ismin-| tın alacağını söylüyor. Bunun üzerine, ih deki müellifin birkaç yıl evvel Gonkur ndaşının razı olduğunu görüyoruz. mükâfatı kazanmış «Gecenin ucunda seya- | ne pahasina?.. Neferin cebindeki hatn isimli bir romanından bir parçayı bu- bütün parayı almak şartile... Iâsa edeceğim: i Diyeceksiniz ki, romancı realizm yap- İki nefer, gece keşfine yollanmıstır. Ku-|mış, olabilir! Fakat haybeden neferine bir tembelliğinden itan kilometrelerce uzaklara gidiyorlar. Di- kenlerde ellerini yırtarak tepelerden ini- İyor, çukurlarda sürünüyor, gene | ağaçlar ve çalılıklar arasından tepelere çıkıyorlar. Neticede, ne uzaktan bir düsman karakol görebiliyorlar, ne de şüpheli bir harekete raslıyorlar. Yorgun ve bedbindirler. Harb fazla uzamıştır. Kopusuyorlar, derdlesivor- İar ve nihayet şuns karar veriyorlar: Düş- mana teslim olacaklar! yıllarındaki harb intıblarıdır. Ayni zaman- Fakat bir tehlike var: Ya onların üstü-|da operatör olan ve Böyük Harbde'savaş ne ateş açarlarsa?... Öyln ya, karanlıkta | mıntakalarında bu vazife ile çalışan Duha- nasıl meramlarım aniatacaklar?.. Ne bilsin | mel bu eserinde, tablo tablo bütün faciayı İnüdün pek acı bir şekilde sönüşünü, Bu e debiyat, ihtimal pek mübalâğalı olan bu realizm ile, istikbalin hiç mübalâğasız boz- gununu hazırlamış sayılmaz mı? Bu romanın pasajını burada kesiyorum. Şimdi başka bir romana geçeceğim. Georges Duhamel çok kiymetli bir Fransız müellifidir. Mühim eserlerinden bi- risi de Civilisation ismindeki o 1914-1917 mandan, bu keşfe büyük ehemmiyet . ver gişe garabg köyle feci.hir ihtikârla — anten |! İmektedir, Fransız k Kasabalı bir romanda Neferler, karanlıklar içinde, karargâh-| bile yalnız şunu isbat edebilir: Milli tese Sözün kısası Büyük bir eserin Yıldönümü ye çalışmak maksadile kurduğu ve çalışma © metodlarını bizzat. gösterdiği (Türk Dili Kurumu) dur. Umumi menfaate hâdimliği 1940 tarihinde Milli Şef İnö ün yüöeç tasdikine iktıran eyliyen bu önemli ku - rumun bugün yıldönümüdür. Sekiz yıldanberidir mütemadi çalışmalar rile Türk Dil Kurumunun bize ne vermiş olduğunu metak edenler elbette vardır. Bunların merakını bu kısa sütunun dar çer« çevesi içinde tatmine yelteneceğim, Evvelemride, Türk Dil Kurumunun ça- İlşmalarını başlıca iki kısma ayırabiliriz: I — Doğrudan doğruya, hergünkü ha- yatımıza müessir olan dilin o özleştirilmesi, yeni kelimelerin yapılmaa: yolunda inkılâb- <ı çalışmalar; 2 — Daha çok ilmi araştırma mahiye- #ndeki çalışmalar. Birinci kolda söz derleme dergisi ilk a tılan mühim bir adimdir, Bu ilk adımı müs tenkib kurum öz türkçe kelimelerin şimdi ye kadar gömülü kaldıklan karanlıktan aydınlığa ulaştırmaları hususundaki me < #nisine geceli gündüzlü devam etmiş ve «t- mekte bulunmuştur. şunlardır: a) Bütün Türk lehçelerini içinde topl yacak bir büyük lügat; b) Türkiye türkçesinin yeni ve eski bü tün dil varlıklarını, tarihi seyri içinde bü « tün şekil ve mana değişmelerile toplıyacak büyük bir Türk kamusu; e) Bugünkü yaşıyan Türkiye türkçesinin konuşma ve yazma dilinde kullanılan bü- tün kelimeleri manalarile gösterir bir Jügat Kitabı vücnde getirmektir, Bu gâyelere esişmek için hazırlanan mal zemeler meyanında Radlof'un dört cildlik Türk lehçeler lüyati, Pekarski'nin o Yakut diki sözlüğü, meşhur Behçetüllüğat, ve dar ba böyle on beş parcaya yakın muteber & ser dilimize çevrilmiz Kütahyanın alim ve çalışkan meb'usu Besim Atalayın deterli elile , Kâşgarlı Mahmudun paha biçilmes kıymetteki Divânı Lügatittürkü teretime o- Tanmuş, rahmetli Hüseyin Kâzım Beyine (Devâmı 4 üncü sayfada) | Bu mesainin istihdaf eylediği gayelef kat Avrupada harb bitmiş sulh olmuş gibi diplomatik hareketler belirmiş - tir, Berlin ve Romada «sen hava ta mamile bir sulh devri hâvasıdır. Hat, ti Raystag'ın toplantıya çağırılmaş ol. ması dn bu kanaati veriyor. Fransava Ağır bir mütareke imralatan Almanya ve İtalya arz Üzerinde harbe devam ©. den, denizlere hükim olan hattâ Fran. ler teslim olmak istediklerini İ yaşatıyor. Ne kudretli öslüb ve ince istih- Bir noktayı şimdi iy; batırlıyamıyorum. | zalar içinde ne keskin, acı hakikatler! Ma Zannederim, iki arkadaştan biri, bu kor-|mafih sadece bu eserden aşağıya rasgele kudan dolayı diğerinden vedalaşarak ay-| alacağım bazı parçalar, yirmi beş yıldır nlıyor. Yalnız ayrılmadan evvel, tepe- | Fransız edebiyatının Fransız milletine ten-| nin üstünden aşağıda bir kasaba görüyor- |kid ve realizın yolunda ne ıztrablar, ne) lar. Kasabanın garı, ısık içinde panl panıl.. |kinler aşıladığını hissettirebilir. İşte misal-| harekete hazır bir de tren var, Fakat kar ler; sabanın sokaklarında kimseler görünmü-| O &... Bunlardan biri, bir gün Mery'yi te yor. Garda da insan yök. Anlaşlan sivil |maşaya daldı. Bu, beyaz. keçi sakallı, ko- veya askeri olan bu tren, bütün yolcularını | caman karınlı, göğü bir yığın nisanla dolu almiş, dışarda kimse kalmamış! İve pembe pembe iyi beslenmiş bir adam sa ile yapılan mütarekenin ahkfimını tatbik ettirmiyen bir İngiltere mev . end olduğunu umutmuklar gibi Avrn - pa haritası üzerinde bir kâr ve zarar bfançosu yapmağa başladılar, Harb - den evvel bir Belçika gazetesinin işa ettiği mabud hayati saha plinimm tat bik zamanı geldiği söyleniyor. Bu pili. ma göre Fransa, endüstri memleketi Olmaktan çıkarılacak, Balkan ve Tu- na memleketleri de merkezi Avrupa devletletini besliyecek © birer lase ve Hânlı, iki neferden biri, teslim olmak İ-İ enseli büyük bir doktordu. İyi ve şefkate çin aşağıya, boş görünen kasabaya inmeğr | mail bir adama benğiyordu, Hakikaten de karar veriyor. Nasıl olen orada bir devri-| şöyle dedi: veye raslıyacaktır. Diğeri de, kendi mü-| O — Zavnlh oğlan! Öyle değil mi hal Fa- kadderatım başka tarafta srnmak üzere, | kat farzedin ki benim de başıma böyle bir söylediğimiz gibi karanlıklara dahp gidi-|hal gelmiş olsa idi...» yor. Gelelim kasabaya inen nefere, ihtiyatla, yerlerde sürünerek, ağaçlar ar- kasında gizlenerek tepeden aşağıya iniyor. Şimdi kasabanın ilk sokağındadır. Etrafta in, cin yok. Kime teslim olacak? Korkule bir Binbir Gece masalındaki gibi, kasaba bomboştur. Evlerin pencereleri, kepenkle- * «Ve bir çoğu bana bakarak sanki küçük zabit gibi düşünüyorlardı: —- Üçüncü kar- deşin öldü! Bir cihetçe talihin varmış'ı — Bu söz, üçüncü kardeşi harbde öle- nin siperden harb gerisine yollanması münasebetile söyleniyor! — * «Kolu askıh bir adamcağızı hatırlıyo- Tüm. Doktorun biri bunun fişlerini tetkik edi- yo: ““Niiayet. bir pencereden süzülen kaf bit panltı... O evde insanlar var. O halde oraya bap varmalı? du: 3 Sağ kolunda bir yaran var değil mi? Adam tevazula cevab verdi: ir. Kapıyı açan ih- ISTER iNANMA! Bife, biraz ciddi: «Üstad Silvenin şakirdi marifetis sfah ve- riliyordü, detken muhtelif sebeblerle işi bozuldu, kalktı, Fran- saya gti, on beş yıl oarada kaldı, diyar diyar dolaşarak geçin- meye çalışa ve işte şimdi öğreniyoruz ki, memlekete dönmüş- tir ve kendi söylediğine bakılırsa bir trup teşkil edecektir ve bilhassa eHlâmid» in piyeslerini oynıyacaktır. Görülüyor ki, aktör Bürhanettih on beş'yıl yabancı topraklarda yaşamış ol manin tesirile Türkiyeyi dil, his, düşünce bakımından 32 yıl evvelki mejruliyet Türkiyesi sanmaktadır. iSTER iNANMA! nesil ise hiç bilmez, iptidai madde deposu haline getiri . tecek, bu hesahda Sovyet Rusyanm ye. Tİ belki de (gayri melhur) masarif leri hareketleri o daima Almanyanın garb cephelerindeki en buhranh za. manlarına tesadüf etmiştir. Eğer M - manya ve İtalya tarafından hazırla- han bu bilincoda Sovyet Rusyanın pa. yı evvelee tesbit edilseydi şark ve «i- mal hâdiseleri böyle garb cephesi ha, reketlerie müvazi hareketler ücüslü bir henk Her ne ise butün seyirei olduğunuz vaziyet İn - gilterenin arz Üzerinde vokmuş farr “edilmesidir. O kadar ki İngilizler ha- va taarrurlarile Almanyarı ateşe ver. meseler Almanlar mukabele etmiye cekler, Afrika hududlarında İngilizler tanrrwra eecmeseler İtatyanlar yer - lerinden Kımıldamıvacaklar. Wer sev olup bilmiş gibi Berlinle Ro. manm Tuna ve Bafkan mıntakalarına td kararlar vermek icin havırlanma. arma hayret etmemek mümkün de - Eitdi-, Möstemlekelerile ve bütün dün. va İle alâkaları kesitmiş vaziyette her gün ağır hava hücumlarıma uğrayan. Tarın daha vıllarea harb edeceğini söv- Tiyen bir İngittere olduğunu unutma , Yarı ie Fransa zaferi kâfi geliyorsa ayni gafletin bir asr evvel Napolyona da ârr olduğunu ve koca İmparatorun Waterllon'da bu gafletten uyanıp s0- Inüu İngiliz harb gemisinde aldığını hatırlatmak biç de ukalâlık olmaz. “..—.. — —nmwxw tol