6 Sayfa Ceyhanda mekteb inşaatı Kazaya bağlı Nazımbey köyündeki ilk mektebin temeli atıldı, Ceyhandaki mektebin inşaatı devam ediyor Ceyhan (Hususi) — Ceyhan köylerindeli ilerlemiş bulunmaktadır. Keza istasyon mekteb inşaatı hızla devam etmektedir. | civarında ve Cümhuriyet ilk okulunun şi- Bugün de merkezi kazaya bağlı Yeniköy ;mal doğusunda bulunan ve avukat Hilmiye Nazmbey köyünde bir ilk mekteb temelilaid araziden, şehrin müstakbel (plânında atılmıştır. Temele, ilk harcı koyan kayma) işaret olunduğu veçhile, stadyom için 36 kamımız Bekir Suphi Aktan köylüye, hita- ben güzel bir nutuk söylemiştir. Merasime kasabadan giden davetli heyetten başka kalabalık bir halk kütlesi iştirak etmiştir. Merasim esnasında kurbanlar kesilmiştir. Diğer taraftan, bundan önce temeli atı- dönümlük bir kısmının istimlâk işi bitiril. miştir. Bu sahaya, futbol, voleybol ve tenis sahaları yaptırmakla beraber bir de güzel bina inşa olunacaktır. Bu işlerle kaymaka- mumiz pek yakından alâkadar olmakta - dır. Stadyomun inşasına bu yıl başlanacağı lan kasabadaki ilk mektebin de inşaatı hay- Çukurovada sivil izcilik teşkilâtı kuruluyor sünnet düğünü Adana (ususl) — Evvelâ Adana merke | Adana, (Hususi) — Çocuk Esirgeme Ku. sinden başlamak ve köylere kadar bütün Çujrumu Adana şubesi yüz öksüş çocuk için kurovaya şamil olmak Üzere bir «Sivil izci -İbüyük bir sünnet düğünü tertib etmiştir. Bu lik teşkilâtı. vöcüde getirileceği memnüni .İdüğün Seyhan parkta verilecek ve o çece yetle haber alınmıştır. Bu teşkilht 14.20 yaşleğlenceler yapılacaktır. arasında bütün Çukurova gençlerini bir ara- Gemlikte bir futbol karşılaşması ya toplıyacaktır. Bu muazzam teşkilâtın va. gifasi memleket gençliğini istenilen şekilde ieireesknir. Gemlik (Husus) — Gemliği ziyaret eden ” 'donanmamız futbol takımile Gemlik genç - Adanada faydalı bir konforan$ heri arasında kaymakam ve komutanların da Adana (Hasusi) — Adana Ordüevinde bin.|1ştirak ettiği binlerce seyirel huzurunda bir den fazla halkın İştirek ettiği bir toplantılmaş yapılmıştır. Alika ve heyecanis takib yapılarak «Paraşütçülere karşı yurd müda-Jedilen maçda, takımlar 2-2 berabere kalmış. kuvvetle muhtemeldir. Adana Ç. E. K. nun faasis mevzulu bir konuşma yapılmıştır. lardır, zmir ve Bursada lise kampları bitti İzmir liselerinin 1 ve 2 nci sınıfları talebelerine aid askerlik kampları cidden büyük (bir basarı içinde nihayet bulmuş, şimdi de mezunlar kampı e verilen son sınıf kampları başlamıştır. İzmirdeki liseler kamplarına takriben 3500 “genç işrak ederek yirmişer gün askeri di - lisip! dı İzmir (Hususi) — Martın sonlarına doğru, güneşli bir sa - tebahtı. Sant yedi sularında idi. Birkaç gün #vvel çıplak. olan ağaçların dalları açılan Momurcuklarla donanmıştı. Tıkız yaprakla- anin altında gizlenmiş mor menekşeler we Küzel kokuyordu. s4 Otuz beş yaşlarında, güçlü kuvvetli, iri fari bir köylü 5s ile Amyen demiryolu üzerindeki Kreyl tasabnsı civarına, caddeden ağaçlıklı bir ia sapmıştı. Hızlı hızlı yürüyordu. Yolun nitrafı ağaçlık idi ve adam boyu otlarla kap- aydı, köylü kadın ancak yüz metre kadar İerlemişti, bu ağaçlığın da hemen tam or- dinin bulunuyordu ki, birdenbire dur- yolun bir dönemeç yeri idi, mırıldan- SX Tuhaf şey.. dedi, bu sabah erken gel- * öş değilim. Mösyö Marukin neye görün- i... Yedi otuz üç trenine imkânı yok “elişemez... Muhakkak ki gene kuşlarına talınıştır... > Kadın olüuzlarını silkti ve yürüdü. Yo - “an köşesi dönülür dönülmez yol üç çatala rılıyordu. Bu yollardan en sol- i, köylü kadının geldiği yoldan az daha dardı. Diğer ikisi hemen bir iz- len ibaret dar keçi yoluydu. Luiz Burnel “sdaki yola yürüdü. Kadın birkaç adım “liktan sonra tekrar durdu. Öyle bir kuş ivıltst ve güvercin uğulutusu geliyordu ki, Kuhdan bir gayri tabilik hisseden köylü ka- geri döndü ve en sağdaki yola saparak lir on adim kadar ilerledi. Fakat, birden - - re, hayret ve korku ile karışık bir çığlık Pia, yolun ortamında mıhlarmış gibi kaldı. 8 orkunç olduğu kadar da hiç beklemediği “Öğr manzara karşısında idi: Bi: izden ibaret olan bu yol, bir güver- “e gühayet buluyordu, Bir küçük, köşk kadını olan Luiz Burnel, Pa-| Burma (Hususi) — Lise talebelerinin as- kert kampı hitam bulmuştur. Evvelki gün Atatürk anıtına merasimle çelenk konul - muş, Vali Refik Koraltan gençlere çok ve- ciz bir hitabede bulunmuştur. sker! iğ şid kuşlar vardı. Yerde, sırtüstü uzanmış, hareketsiz duran bir adamın etrafında çir- pınıp bağnşarak uçuşuyorlardı. zerine İkonuyorlârdı. Luiz Burnel soğukkanlı bir kadındı, kendisini çabuk toparladı. Yerde yatan adama yaklaştı, kuşlar kaçıştılar. Ka- dın: Ölmüş... Diye mmldandı. Cesedin üzerine göyle İbir eğilip kalktı: — Dokunmasam daha iyi. jandarma - ların işine karışmamal... Luiz Burnel hemen boynundan şalını çöz dü, ölünün yüzüne örtül, gerisin geriye döndü, Hızlı hızlı yürüyerek caddeye çıktı. Caddede ise Kreyle koşmağa (oObaş - ladı, Yolda rastladığı tanıdıklarına hiç bir sey söylememişti. Yirmi dakika sonra da jandarma karakoluna girmiş bulunuyordu. Jandarma çavuşu masasının başında otur- müş, iki jandarma neferini dinliyordu, Köy- lü kadın daha kapıdan girerken: — Bonjur Mösyö Lüno.. Dedi, Fakat, sözünü tamamlıyamadı, #0- luyordu. geniş bir neles aldı. Jandarma ça- vuşunun hatırına başka şeyler zeldi: —Bonjur Madam Burnel, dedi, inşal- lah kocan iyicedir ya?.. — Çok şükür kocam iyice.. teşekkür e- derim.. fakat ben size bu sabah başka bir sey haber vermeğe geldi Yanında ça- İlatığım Mösyö Marukin.. Mösyö Marukin öldürülmüş... Jandarma çavuşu yerinden sıçradı: — Mösyö Marukin ini?.. Meşeli köşkte oturan ihtiyar mı?.. — Evet... — Yok canim?!. Senin yanında çalıştı- ğin adam ha... Öldürülmüş bah?.. mam a Resimler Bürsa ve İzmirdeki liseli genç | vererek mubaker — Aman Allahım!,. Mösyö Marukin... |! SON POSTA Memleket Eaberleri | Manisa bağlarında hastalık çıktı Manisa (Hususi) — Son günlerde Ma- nisa bağlarında mahiyeti henüz belli olmı- yan bir hastalık tahribat yapmaktadır. Ma- nisa ticaret odası reisi ve daha bazı salâhi- yettar zevat Bornova mücadele istasyonile bağcılık enstitüsüns müracaat ederek bağ- larda icab eden tetkiklerin yapılmasını is- temişlerdir. Urla bağlarında tetkiklerde bulunmakta olan Bornova mücadele istasyonu müdürü Nihadın bugün Manisaya gitmesi muhte - meldir. Bağlarda başgösteren o hastalığın Pronas denilen hastalık olduğu söyleniyor. icab eden Acil tedbirlerin alınması ve bağ- lığımızın büyük O zararlardan Oo korunması beklenmektedir. Edirne hususi muhasebe bütçesi Edirne (Hususi) — Vilâyetimizin 949 yık Hususi Muhasebe esl taibik edilmek ü - zere Dahiliye Vekâletinden vilâyetimize gön. derilmiştir. vüâyet Hususi Muhasebe bütçelerini tet - kike memur Dahiliye Vekâletindeki komis yon Edirne Vilâyeti bütçesinde ehemmiyetli bir tebeddüle lüzum ,göstermemiştir. Yeni bütçenin tasdik edlümiş bulunması dolayısile vilâyet yolları le diğer onafıa vel inşaa işlerine müteallik faaliyete derhal ge- çilmiştir. Üvey oğlunu boğduğu iddiasile muhakeme edilen bir haha İzmir (Hususi) — Bir müddet evvel Karşıyakanın Örnek köyünde çok feci bir vak'a olmuş, Mustafa oğlu Hasan Öz adın- da birisi beraber yaşadığı Fatma Rusenin bir buçuk yaşındaki çocuğunu boğarak 5k dürmüştü. Dünkü celâede suçlu Hasan Öz hüdiseyi göyle anlatmıştır: — «Fatma Ruşenin bir çocuğu vardı. Üç ay evvel kendisile tanıştım. Bir gece eve geç vakit geldiğim zaman Fatma Ruşenin yanındaki beşikte yatan Erdoğan: bası asa: ğı sarkmış bir vaziyette uyurken gördüm. Çocuğun rahatça uyumasını temin için an- nesini uyandırdım. O kalkıp çocuğa baktığı kit telâşla öldüğünü söyledi. Ben de ken- disine, bu köyde bir âdet vardır. ufak ço» cuklar öldüğü zaman annesi suyunu isitir, babası da mezarını kazar dedim. Fatma Ruşen derhal Erdoğanı yıkamak için sw ısıttı, yıkadık ve beraberce gömdük. Er 21 doğanı kasten boğarak öldürmedim. Vak'a | anlattığım gibi olmuştur. Bunda kasd yok- tt.» Bundan sonra şahid sıfatile dinlenen ço- cuğun annesi Fatma Ruşen ise çocuğun katsizlik yüzünden salıncaktan sarkarak öl mediğini, bilâkis babası Hasan Öz tarafın- dan boğulmak suretile öldüğünü söylemiş, ve yapılan otopside de çocuğun boynunda bereler bulunduğunu iddia etmiştir. Heyeti hâkime, rapor veren dokto:lar ile diğer hâdise şahidlerinin celbine kar başka bir güne tâlik etmi; Nikola Marukin, güvercinliğin yanında! kalbinden bir hançerle vurularak öldürülmüştü .. danberi onun yanında çalışı: payım, zayallı Ferman hastalanalıberi mec- bur oldum.. her sabâh saat yedi buçukta Meşeli köşke giderim... Her sabah da, Kreyi'den yedi otuz üç trenine binen Mâ yö Mazukine yolda rastlarım... Amma pa- al... Hemen hemen ayni noktada karşıla- şırız.. Bu sabah Mösyö Marukine rastlama- dım. evvelâ merak ettim. derken, kuşların zıştıklartnı duydum. O tarafn saptımı, Mös- yö Marukin güvercinliğin karşımnda sırtür- Temmuz 1 «Son Posta» nın tarihi tefrikası: 80 NZ —— NZ pi İY BAYBARS Yazan: Hasan Adnan Giz Baybarsın tek cezası Dİ i ya 1 Kutuz daha fazla dayanamadı. As- kerlere: ri — Götürün şunu - diye haykırdı - kendimi hesaba katmamıştım. Bilir mi- sin delikanlı? İyi bir kumandan daima milletlerin zmukadderatını o değiştirmek daha fazla tahammül edemiyorum. zaman ihtiyar aslanı sürükleyerek götürdüler (1). Kapıda birkaç esir daha vardı. Zabitlerden biri: — İşte harbin uzamasına en ziyade iktidarını haizdir. Kutuz hafifçe kaşlarmı çattı ve Nay- man cevab vermedi. Bu ksa sükötten sonra Baybars sözüne devam etti: — Her ne ise, olun oldu, hak yerini sebeb olarak kardeşlerimizin kanını dö- ken iki hain! Diyerek, esirlerden ikisini çadıra sok- tu, Bunlardan biri müheykel vücudü ü- zerinde küçük başını uyuklar gibi taşıyan Arıkboğa ve diğeri iki yara almanna rağmen hâlâ sükünet ve itidalini kaybet. pilacak en büyük ceza onları affetmektir. miyen genç Naymandı. İkisinin de akı özlerile Baybarsın zaferi betlerinden emin ve ölüme çoktan ha- ( Yalnız kendisine mal etmesine içerliyen zırlanmış bir duruşları vardı, Bu Türk © Ve yavaş yavaş onu kıskanmaya başlıyan alpları yaşamak ve muzaffer olmak için utuz: her mücadeleyi göze alır, çarpışır, dö- — Ben bu fikirde değilim Baybarl vüşür. yener, ölümle son raddeye kadar (| » dedi - Onları affetmek kendileri için mücadele eder, fakat yenildiklerini an- © ne olursa olsun fakat bizim için çok yan- ladıkları dakikada ölümü son kurtuluş © İış bir harekettir. Bu adeta şehid kardeş vesilesi addederek sakin ve lâkayd olur. | lerimize karşı hürmetsizlik ve ihanet o- lardı, Kutuz, onlara da sövüp saymaya — İlur. Onlar herhatizi bir nefer olmlardı hazırlanırken Baybars: derhal affederdim. Lâkin bu balnler ba- — Arıkboğa ve Nayman! - diye hay- © şımıza gelen felâketlerin asıl müsebbib- kırdı - Siz haf, Siz burada ne aryoru- — İleri, kardeşlerimizi ve atalarımızı boğaz- buldu. Şimdi bana ihanet ettiğiniz için sultandan size nasıl bir ceza istiyeyim? — Onların tek ve muayyen bir cezası vardır: Ölüm!, — Hayır stltanım! Bu adamlara ya- | bi hiç bir sabah işitmediğim dörecede bağ -İy nuz? Nayman hafif bir tebessümle başını salladı ve insan azmanı: — Öküz gibi kapana düştük - diye gürledi - dünya hali bul. Kutuz, kendi kumandanile düşman kumandanları arasındaki bu tanışmaya şaşmıştı: - Onları nereden tanıyorsunuz Bay- bars? Muzaffer kumandan güldü: — İyiliklerini gördüğüm ve çok sev- diğim iki bahadırdır onlar. Arıkboğa ve Nayman bugün sizinle bu şekilde karşı- laşmayı hiç arzu etmezdim. Nasıl oldu da basımıza bu iş geldi, ns zaman Helâ- günün hizmetine girdiniz? Nayman cevab verdi: — Senelerdenberi onun hizmetinde çalışıyorduk. — Benimle tanışığınız vakitte onun setinde miydiniz? Evet! manidar bir şekilde başını salladı — Tevekkeli değil, o zaman benim ağzımı yoklayıp epey malümat aldınız. Fakat görüyorsunuz ya hesablarınızı yan İş çıktı - bir adım atarak elini delikan- lımın omuzuna koydu - sizin hesabınızı benim o zaman yaptığım tahminler yan- hş çıkardı, Kabahat bendedir. Musa va- disinde Helâzü ve Mısır orduları hak- kında isfediğiniz tahmini yürütürken (di) Helâgi, Ketboğunın ölüm Kaberine kedeslenmiş! «Ketboğa tek başına 0; demiştir. ndarma çavuşu, — Bağırıp çağırıp etrafa mi? Diye sordu. Luiz Burnel omuzlarını sik | K kerek: — Ben işimi bilirim Mösyö Lüno, dedi, bir adam öldürüldü mü etrafı yaygara ile ayaklandırmak para etmez.. jandarma bilir & Marukinin öldürüldüğünü ne- iyorsun?. Belki ihtiyarın eceli miş, ip ölmüş Lwiz başını manalı bir hareketle salladı: — Hayır. dedi. Tam kalbinin üstünde, sapına kadar gömülmün bir bıçak vardı... İLK TARKİKAT Meşeli köşk, bir bodrum katı üzerine çıkmış iki kattan ibaretti, Alt kat: Ortada hem yemek odası, hem de hol vazifesini geniş hir yerdi. Yanında da mutlak var Mutfakta, altmışlık ihtiyar bir kadın vardı, hem iş görüyor, hem de kendi kendine türkü söylüyordu. Dışandan bir sen işitti — Sofiyal, Sofayia!.. Kahvaltımı getir- me artık zamanı geçti. Yaptığım iki resmi saat ondan evvel kitabcıya götürmekliğim — Yavrum. Kabahat benim değil, Luiz hâlâ gelmedi. Ne süt, ne de ekmek var. Onu bekliyorum... İhtiyar kadına seslenen yirmi yaşlarında kadar bir genç kızdı. Boyu uzunca So- İuk yüzlü, adeta gümüş gibi parlıyan gayet açık sarı saçlı idi. Koyu mavi gözleri yeşile çalıyordu. — Ziyan yok Sofiya,. bir defa da Pa- riste kahvaltı ederim. Burada treni kaçır- mağa gelmez. Babamı gördün mü? Görmedim yavrum. hava güzel. © «erkenden çıkmıştır. Sandra adını taşıyan bu genc kız, ihtiyar kadının yanağından öptü, Sırtına sar yünlü kumaştan hafif bir palto giydi. Biraz sonra , bir bisiklete sıçrıyarak, kestirme bir dan caddeye çıktı, İstasyonu gelip bisik- letini emanetçiye teslim edip vagonlardan birine atladıktan birkaç saniye sonrada kalktı. İiyan çetenin elebaşılarıdır. — Haptini biliyorüm ölme; Oi: ra sizin kadar ben de düşmanım, Fakat bu adamların bana büyük iyilikleri do- kundu, Şimdi bu iyiliğin altında kalma- mak, yaptıklarının aynini yapmak benim için bir vazife adela bir namus dur. Rica ederim affediniz bunları — Hayır Baybars, benden her ne ister seniz İsteyin yapamam bu fedakârlığı. Bu hususta kim rica ederse ötsin kat- iyen bu fedakârlığı gösteremem. Çinkü bu cinayetin o elebaşılarını Okatletmeyi Cenabıhakka ahd ve peyman etmiş - tim. Baybars asabileşmişti. — Cenabıhak daima affedicidir ve affedenleri sever, Sizden bu iyiliği yap- tiğım hizmetlere mukabil o bir müküfat olarak istesem gene yapmaz mısınız? — Maalesef hayır Baybars. Muzaffer kumandanın e bakışlarında bir slev yandı. Tacını ve hayatını ken- dine borclu olan adam bu kadar yal - yardığı ve ndeta bir lâtuf gibi dilen - diği halde gene onun arzusunu reddet- mişti; bem de bu muameleyi esirlerin ve arkadaşlarımız gözlü önünde yapmış - tı. Kutuzun zaferden evvelki hali ile za- ferden sonraki gururu arasında değler kadar fark vardı. O bıyıklarını çiğniyetek çadirdan çı- karken, Kutuz askerlere emr — Götürün şu alçukları artıkl, Yüz- lerini görmek bile âzabımı bozuyor, Cirkası var) Sandra çıktıktan az sonra da, jandarma i jandarma neferi ve Lulz Burnel k yoluna sapmiş bulunuyorlardı. ölünün etrafında, eskisi gibi çırpınıp üyorlardı. di e şalım ö bir iki güvercin, dört baş serçe, bAl& elle - tine, dizlerine konmakta idiler. Jandarma çavuşu cebinden bir net def teri çıkardı. Ölünün yüzünden köylü ka - gel-|dının şalını çekip aldı. Sonra, gö: defterine birer birer kaydetti, sonr köylü kadına dönerek: — Mösyö Marukin öldüreli birkaç saat olmuş.. Halbuki o zaman ortalık daba ala- ca karanlıktır. İhtiyarın buraya gelmesi tu- haf değil mi? dedi, Luiz: — Oh.. bunda saylacak hiç bir şey yok... Mösyö Marukin her sabah kuşlarına yem vermek için böyle alaca karanlıkta çı- kar.. Hattâ bazan eve dönmez, yedi otuz üç trenine gider... Jandarma neferlerinden biri: — Çavuş. Madam Burnel doğru »5ylil- yor... Ben kaç defh, devriyeden en bu adamcağızı kuşları yem pe müşümdür., Kasabada ona ekiyların baba- sı» İâkabını bile takmışlar... Çavuş Lüno bir baş işaretinden sonra: — Şimdi köşke gidelim.. dedi.. Bu Mös- yö Marukinin bir kızı var değil mi?. Kendi- sine haber verelim... Luiz Burnel: — Matmazel Sg köşkte eyi . .cağız başçavuş. dedi, size cinayeti . ük Min giderken, matmazelin Parisa gideceğini heyecanla düşünememiştim. Matmazel Sandra Pariste çalışır ve her sa- bah da sekiz on dokuz trenine biner. — Şimdi evde kimse yok mu? — Var.. Bir ihtiyar Rus. Adı Sofiyadır. Hiç bir sabah gecikmediğimden kim bilir ne kadar telâş etmiştir. Çavuş neferlerden birine döndü: —— Fero, sen hutada kal, cesedi bekle. Ben Madam Burnel ve Berton ile beraber köşke gideyim.. Del İki jandarma ile köylü kadın köş- ke doğru ilerlemeğe bazladı. (Arkası var)