Hitlerin zaferleril durumu ile bu tupanın şimal A He Fransanın mağ inde yakın günler kuatı ile, Napolyonun : rasında gasia velki Avrupa tea Avrupa dev- benzerlikler vardır, letlerini birer birer sine rametmek istiyen gün de, ayni yolda Hitlerdir. O devirde Napolyon ve bu ihtlâlin yaratığı sinde harbde hasma # sunda topyekü: maddi ve we klarına daya sürü büyük inkılâb hami mış olan Fransız millet dığı, ve yarattığı © yüksek yuh ve mene bir Avrupa devlet m lehe çalmak in kullanılabilei bütün milli yordu. ve techizati, teşkilât, teslihat Kir ren hitler ve Hanolyon e Napolyonun fütuhatı arasında bazı müşabehetler olduğu ikârdır. Fakat İngilterenin de © zamanki aşı günkü batısında, bir bu - Belçikn ve * dikmeleri şek* de tecelli eden harb vr rüdüğü görülen Bay sz ihülâline ye - humi- Framanın kuvvet kay- Napolyonun, bi İelerile ayağa kalk” inin özünden ye vi nun se ik ordu an) hiç İn dare Franz yeni niza eri sevk ve ir polyon, işte bunun için Tay mimg Ee yi kıymetlendirere nü yi Mn az Yapa delen dola 1 ip ezebildi. > vE kk a Şe b lamb ha da föt ya base Ka yet Almanyanın Yer tcilli al ve sakalli işi pa sini > vü " her yeriy birliğini, ya - rak ve e bancı unsurlar premsibileri üzerine lmanya kurarkc va ine ve m Tetaliter bir md zim ve © Meti arabilec: geler sak e dan temi, inde & kuvvet! izliverek yeni pare ve zinde bir Fransa ve İngilterede bu insa yapılıyordu. fevkalâde bir ener- ik edilmiş müttehid bir a adi ve manevi bağları çözük mil- dökebilecekleri kuvvetlere etlerin <a” almışlardır ve daima galebe larla mi “Sadece tehlike sek ye ancak iş işten ve toplanılac kir kurtarıcı gi babi bir günde ma bileceğini hatırlatmak bir m wi yalnız istiyorum. illetin inutlak surette varmı ve ye » kerbe bazırlanmak yolunda is- zamanlarında bi geçtiği vakit eti ak bir şef aramak her va- bir tedbir olmaz. “e ükten değil, milk disiplinden Es şia bir milletin hiç bek” raf edip tüketmesi de bahis mevzuu ir. Fakat iyi ve ye mükemmel ve yek terbiye görmü müdafsayı e» decek şurette Sur. solini 9 m siplini haz edeli k kurulmus. tön mükemmel teşkil edil - nesak bir talim ve » sanayii ve ıktısadiyatı milli Husursuz bir şekilde temin 6- elhasıl şuurla di- Nletler, bir harbde, bü- uvyet kaynaklarını, ek fakat mütenasib amlı olanlar teleksiniz, çok mütenssibeiniz. Kr Ufak tef end Ufak şalıktan başka k Uzunagörün mek için iz a, Yüks d çükse emar ii ei e. Uzunca © ek kısa): Şunlardan Kenarla' b. ij cebe e Geni sentüi d rın bile selisiniz. ol er. tekler. sakınınız? ni inik şap kuma «Bi ii bağlı v9 (. Bileğe ukkabılar. —— : i, av, mn renklerde NA şk desenli bir emprim3 bu ta” kımda yalnız ba * gına kullanılmış - tır. Başka me bİr süs, ne de ikin Ş bir kumaş. Rob kloş etekli" dir. Korsajı müm- kün olduğu kadar sade (o kalmalıdır. Uzun boleronun ya © kası kendinden fi. yongah, kolları kis sadır, k şapka. der "unları benimseyiz ar tepesi, isterse (Ne pek urun, ne ka, lar. Çizgili kumaş- i tercih et- da) mediği için bu onu mağlüb ve esir etmişti. SON POSTA vaziyeti arasında kuvvetli bir benzerlik vardır e Emekli general H. Emir Erkilet «Bon Posta» nın askeri muharrir! Baltık memleketlerinin Ruslar | tarafındı oldukça büyük askeri kuvvetlerle işgal e - dilmeleri hâdisesini Almanyaya karşı pek dostane bir hareket olarak telâkki etmiyen- ler vardır. O halde Avrupa, bugün diğer iki soal yüksek şefin emrine vermesini bilecekleri | karşısında bulunuyor: Birincisi, Alman or- için galebe ve zaferi düşünebilirler, Alman- | duları, İngilizleri adalarında vurmak için ların bu harbde birçok milletleri pek az za | kanalın öte sahiline geçtikleri ve İngilterede manda mağlüb ve iradelerine ametmeleri | bir ölüm dirim savaşma tutaştukları bir sı- nin hakiki sebebleri işte bunlardır. rada Ruslar Almanları geriden vurmak is « Hitlerin seri zaferlerile Napolyonun bir |tiyecekler midir? İkincisi, Sovyetler Birliği buçuk asır evvelki fütuhatı arasında esasta | Almanları Büyük Britanya adasına laarruz- bazı benzerlikler olduğunu yukarıda söyle |dan alakoymak için, İngiltere hesabına, Al miştim. Fakat İngilterenin o zamanki du. |manlara bir nümayişte mi bulunuyorlar?. rumile bugünkü vaziyeti arasında da ben. | Bizce ne birinci ve ne de ikinci sorgu v zerlik mevcuddur. F İngiltere o za «|id değildir. Birinci susl verid değildi man Avrupayı hükmü altına almak istiyen |çünkü bunun için, Sovyetler Birliğinin, em- Napolyonun baş düşmanı olduğu gibi bu- |peryalist devlet diye ideoloji hasım te- gün de Hitlerin en büyük hasmıdır. Bun:|lâkki ettiği, İngiliz imparatorluğu ile asır - dan başka o zaman Almanyanın şark kom: | lardanberi süregelen rekabet siyasetine son şusu Rusya olduğu gibi şimdi de Sovyet| vermesi ve Sovyet Rusyanın selâmetini bir Rusya Almanyanın doğusunda bulunmak- | İngiliz zaferinde görmieti lâzımdır ki bu da tadır. bahis mevzuu olamaz. Bugün Fransada serbest kalan Alman inci sorgunun vârid olmaması da, esas ordularının girişecekleri yeni hareket bar Jitibarile, ayni sebebden ileri gelir. Üstelik, his ve merak mevzuudur, Bir buçuk asır | Sovyetler Birliğinin bütün hahrblerde mu- evvel Napolyon İngiltereyj mağlöb ede | zaffer olmuş ve birkaç yıl evveline kadar Avrupanın en kuvvetli ordusuna malik bu- lunan Fransayı da yere sermiş bir Almanya ile dövüşmek hira ve hevesini yenemiyerek bunu izhar etmesi iktiza eder. Napolyon, ordusunu Padükale kanalının ö- te tarafına bir türlü sevkedemediği için İn- giltereyi, ancak dolayısile, Hind yolunda ve Mısırda vurmağa, beyhude çalıştı ve « yahud Avrupadan tecrid suretile mağlüb etmek neticesiz yolunu tuttu, Bir buçuk âsız evvel, İngilizlerin ancak adalarında mağlüb edilebilecekleri anlaşıl- mıştı, Bugün de bu hakikati değiştirebile - cek esaslı bir tebeddül yoktur. Şimdi asıl büyük mesele geliyor: Hitler aonba İngil- tereye bir ihraç teşebbüsünde bulunacak mıdır?! Bu, malâm değildir. Belki de şw anda bunu bilen yalnız kendisi ve en ya - kınlarıdır. Fakat tecrübeye müstenid ola » Bizce, bugünün bövük meselesini diğer bir şekilde komak daha doğtudur: Eğer Hitler de, bir buçuk asr evvel Napolyonun yaptığı gibi, Büyük Brtanya adasına tanr- ruzdan çekinerek İngiltereyi şurada veya burada yurmak yolunu tutarın netice ne olur? Gene bizce, bunun cevabı sudur: Ba buçuk asir evvel Napolyon ne olduyun Hit- ler de onu olur. İngilterede, son bir defa daha, Avrupada harbi kazanmış ve dün - yada hükmünü yürütmüş olur. rak muhtemel olan şey Alman ordularının, | seeeseeee Km kanalın öte tarafına geçerek İngilizleri a dalarında mağlöb etmek irakânlarını bula, | | İki kadın yanmak suretile madıkları veyahud bu harekette geç kal- yaralandılar dıklarğfakdirde harbi kaybetmeleridir. Buffâan başka birçok tetkikçiler, Rusya ile Almanya arannda opek duru olmıyan münasebetlere fazla ehemmiyet veriyorlar, Gerçi Sovyetler Birliği, küçük Baltık dev- etlerini askeri işgal ve tam bir vesayet altı- na almaktan başka bir şey demek olmiyan son Rus askeri hareketlerinin, Almanyaya karşı hiç bir tahşidat mahiyetini haiz ol » madığını bildirmiş ve bu hususta yabancı memleketlerde çıkan şayinları tekzib etmiş- tir. Fakat ne de olsa, Alman orduların Fransada meşgul bulundukları bir sırada, «Son Posta» nın edebi tefrikası: Kasımpaşada Hacıhüsrev mahallesinde oturan Hanife adında bir kadın, dün evinde çamaşır yıkarken müvazenesini kaybederek mangala düşmüş, vücudünün mütenddid yerlerinden Yunak #uretile yaralanmıştır. Yaralı kadın Beyoğlu hastanesine kaldıri. miştir, Cihangirde oturan Bedriye adında bir kadın dün karyolasındaki tahta kurularım benzin dökerek temizlerken, birdenbire ben. xin parlamış ve bu suretle elleri ve yürü yan mıştır. Bedriye de tedavi edilmek üzere Beyoğlu hastanesine kaldırılmıştır. 54 ŞUNDAN BUNDAN Süt meselesi Çocuklar oyun oynuyorlardı. Ben, onla- nı seyre dalmıştım. Bir çocuk soruyor, bir başka çocuk ta cevab veriyordu: Açıl kid açıl Açılmam, Anahtarın nerede? Suya düştü, Su nerede? İnek içti. İnek nerede? Dağa kaçtı. Dağ nerede? Yandı kül oldu. Bütün çocuklar bir ağızdan bağırdılar: — Vay benim köse sakalım. Ayni çocuklar, ayni oyunu dün de oy- nadılar, Fakat sualler ve cevablar başka Halis süt ver belediye. Veremem. Kontrolun nerede? Hele sit fabrikan yapılsın. fabrikası nerede? Harb sonuna kaldı. Hatib sonu ne-vakit? — Bilemem. Bütün çocuklar gene bir ağızdan bağır- dılar: — Vay benim köse sakalım. * Modada mı gelmedi? okuyord: KEETrE — «Avrupa ekapresile şehrimize gelen, olmamıştır.» Dinliyenler arasından orta yaşlı bir — Sayılacak şey, dedi, nasi olur, od kadın modasıda mi gelmedi? * İş başa düşünce Otobüslerden şikâyet ederdik: Haksrzamz. Demezlerdi; hattâ: — Hakkınız var da. ; Derlerdi. Fakat nedense daimi bir kon- trolla bu işi halletmek cihetine gidilmemiş- i. Şimdi ise belediye otobüslerin iyi bit tutulmasını memurlarına bil. dirmiş, Çünkü kondöktörler bilet parasnff dıkları halde bilet kesmiyorlar, bundan da belediye zarar ediyormuğ. Bir fıkra vardır: «Hocanın kavuğu tutuşmuş, yolda gidis, yormuş: — Hocn yangın var. Diye bağırmıslar.. — Olabilir. Demiş, yoluna devam etmiş? — Hoca kavuğun yanıyor. Demişler, hoca hemen durmuş; ğunu çıkarıp söndürmüş: — Şunu şöyle söyleseydiniz yal Demiş.» a, met Mulpsr kayık. GDNÜL İS ii LER Balayı yapmıya lüzum var mı? Bu #wâli önümüzdeki hafta evlenecek bir çift soruyor. Erkek meğuniyet almıştır. Mad. di vayiyeti müsalddir. Memleket içinde, me. selâ şöyle Trabaona kadar bir vapur seya - hati şeklinde, veya Bursada iki öç hafta ge. girerek bir balayı yapmayı düşünüyor, genç kız ye daha İhtiyatkârdır. Seyahate sarfedi.. lecek paranın yuvada kalmasını tercih edi- yor. Acaba hângisi haklı? Düğünü, farla külfetli töreni mutad Üzere takbih ederim. Yeni kurulan bir yuva ne ka. dar kudretli olursa o derece iyidir. Fakat ©7. ienen çifi madem Xi, ufaktefek masraftan İçekinmiyecek Kkudrettedir, bu balayı tasav, vurunda delikanlıya hak veriyorum. Bir defa evlenecekler ve bu ayı yalnız bir defa ya. şıyacaklardır. Pakat o ayın hatırası bütün ömür boyunca yetecektir. Süsleyiniz. Eğiniz. den geldiği kadar #üsleyiniz. Yeni bir hayata girmek için göçeceğiniz yol mümkün oldu. ğu kadar çiçekli olsun. VAÇ Nakleden: Maazzez Tahsin Berkand — Zahmet etme İzzet! Halükla be- nim hakkımda yapılmakta olan dediko- dulardan haberim var. — Pekâlâ... Fakat sen benim sunli- me cevab vermedin: Mes'ud musun? Halük lâyık olduğun sandeti sana temin ediyor mu? Saha karşı iyi muamele edi- yor mu? Muhatabının, kocasının yüksek ahlâ- kından şüphe etmekte olması Zeynebi fevkalâde müteessir ettiği için İzzetin bu sözleri söylerken çektiği ıztırabı farke- demedi ve tehalükle cevab verdi: — Tabi... Halük mükemmel bir a- dam! Ondan daha iyi bir insanın mev- tudiyetini bile tahmin edemiyorum. Delikanlının yüzü sapsan olmuştu. Kekeliyerek: — Öyle mi? dedi, — Evet İzzet... Kocam hakkında fena sözler söylemen seni ölünceye ka- dar affetmem. — Onun harekâtın: muahaze edecek değilim Zeyneb; fakat senin yüzünden öyle ıztırab çektim ki... Bu ümidsiz feryad genç kızın aklını başına getirmişti. Bir adım gerileyetek: — Ne söylüyorsun İzzet? Diye sor- du. Halükla evlendiğini haber aldığım vakit yıldırımla vurulmuşa döndüm, ku- laklarıma inanmak istemiyordum, Sön- radan seni unutabilmek ümidile seyaha- te çıktım. Heyhat! Senin yüzünden ne kadar acı çektiğimi ve hölâ da çekmek» te olduğumu in Zeyneb! — Bu sözleri bana söylemeğe hak- kın yok İzzet! — Biliyorum amma kendimi. zapte- demiyorum. Sen benim aşkımı ciddiye almak istemedin ve bunda yamldın Zey- neb... Seni geçen hafta tekrar görünce, aylardanberi verdiğim kararların mah» volduğunu ve seni hâlğ sevmekte oldu- ğümü anladım. Delikanlının heyecan ve ıztırabla ..- raran yüzünü görmek Zeynebin kalbini merhametle sızlatmıştı; fakat öfkesi ga- lib geldi... İzzet ne cesaretle evli bir kadına ilânı aşkediyordu? Demek, bü- tün erkekler birbirine benziyorlardı. Ev- velâ Turhan, şimdi de çocukluğundan beri arkadaşı olan İzzet! O halde, eskidenberi memlekette yerleşmiş olan aile ve ocak hürmeti ar- tık kalmamıştı! Bu düşünce ona gene Halüku hatırlattı ve onun Handanın ca- zibesine mukavemet edebildiğini dü- söndü, Güzel kadın çıplak kollarını o- nun boynuna dolâynrak dudakların 0- na uzattığı halde Halâk gerilemiş, evli bir kadını öpmek istememişti. Kocannın bu asil hareketi | Zeynebi sonradan sonraya mütehassin etti ve kaş- larını çatarak İzzete baktı, — Benim evli bir kadın olduğumu v- nutma İzzet! İaalesef bunu unutmak kabil de- gh — Seni istemiyerek üzdüğümden do- layı müteessirim ; asma sen de bana bu sözleri söylememeliydin. Şimdi ertik be- hi yalnız bırak İzzet, bundan böyle gö- rüşmemizin doğru olmıyacağına o kani- im, Allaha ismarladik!. Genç kızın halinde öyle büyük bir a- zim ve gurur vardı ki delikanlı bundan sonra söyliyeceği bütün sözlerin Tüzum- suz olacağını anlıyarak başını eğdi ve uzaklaştı. Zeyneb yalnız kalmıştı. Bir iki saniye onun uzaklaşmasını seyrettikten o sonra birdenbire ellerini yüzüne kapadı, taşla- nn Üzerine oturdu ve aylardanberi ilk defa ümidsizliğinin. üzüntüsünün ağırlığı altında ezilerek büngür hüngür ağlama- ğa başladı. O dakikada her şeyin aksi gittiğine kanidi, se Yanm saat sonra biraz sükünet bula- rak kalktı, bayır asağı inmeğe başladı. Bitkin, zavallı bir halde idi. Tam köş- kün kapısına vardığı zaman birdenbire içeriye girmekten vazgeçti. o Naciyenin onu kırmızı göz kapaklarile görmesini istemiyordu. Tekrar plâja gidetek bir masada oturdu, otrafile meşgul olmağa başladı. Plâjın iskelesine Bebekten gelen küçük vapur yanaşmış, yolcuları çıkan- yordu. İskeleye çıkanlar arasında uzun boylu birisini Halüka benzettiği için bir dekika onu helecanla tetkik etti. Kalbi çarpıyordu. Hayır, onun gelmesine ihti. mal yoktu. Niçin gelecekti? Bu adam mutlaka bir başkaydı! Fakat ya © isel Ne iyi olurdu... Yolcu o kadar Halâka benziyordu ki Zeynebin kalbi büsbütün tolüsla çarpmağa başlad Birdenbire onu tanıdı: Halöktu... O da kansını görmüş ve elile selâmlamıştı. Genç kız yerinden kalkmak © kuvvetini bulamadan sandalyasını o mıhlandığını hissetti. Onun selimina mukabele et- mek, gülümsemek, kalbini saran sevinci ve ye istiyor, Mk eme du, Mavi gök, güneş, deniz, her şey et- ralında dönüyor ve varlığının derinlik- lerinden gelen esrarlı bir ses soruyordu: «Niçin?» kika sonra Halk yanında idi... Elini İki avucu içine almış, gözlerini göz“ lerine dikmişti... Esrarlı sesin sorduğu: «Niçin?» sua- x genç kızın kalbinin sadası cevab verdi: — Seviyorum.. Halüku seviyorum... vni Bir dakika zarfında böyle harikulâde bir hakikati nasıl görebilmiş, kalbinin u- yuyan sesini nasıl işitebilmişti! Zeyneb bu suallere cevab bulamıyordu. Bir mu- cizenin sebeblerini aramak manasiz ve lüzumsuz değil miydi? Hiç beklemediği bir anda bir mucize olmuş, kalbinin aşkla çarptığını ilk defa himetmişti... Seviyordu şimdi.. aslı nesli meçhul bir kız olmaktan kurtulmak, kendisine afi- lânın karısız dedirterek hayatının etra- fında bir sır perdesi olduğunu kimseye belli etmemek maksadile evlendiği Ha- lüku seviyordu. (Arkası var) Bay «KJ» ye: — «İki kere iki dört eder» diyorsunuz. ANL. İlaşılan Aynstayn denilen zatın nazariyesin. den Haberdar değilsiniz. Bam ahvalde ikf) kere iki altı eder. Bay «Karamürseli. ye: — Mantık ber yerde birdir, yalnız hare « kete geldiği zamanın şartlarına göre vardıği neticelerde değişir. Bence hiç değilse iki Oç sene daha evlenmemelisiniz. xi | Bay Sedad: İ Niçin evlenmiyormunuz?.. Sizin o genç kız bakkında verdiğiniz tafsilâta göre bir hüküm vermek icab ederse, bu hüküm siz4 bir an evvel evlenmenizi tavsiyeden başka bir şey olamaz. Evlenin, mes'ud bir yuva kurulmuş olacaktır. TEYZE Bunları i biliyor mu idiniz ? 1810 da icad edilen makine adam Robot dedikleri, ve 1988 Nevyork sergisinde birkaç tanesi görülen ma- kine insanların i cadı yeni değildir 1810 senesinde bit Alman mühendisi bir makine nâsm yapmıştır. Bu makine adam boru va trampet çalabiliyordu. v Tava ile tenis oynanır mı ? İ Avustralyalı bir ET tenisçi bir toplan '& YAZ tıda: Vİ N — Ben, benimle" * tenis o oynıyacık herhangi o kimseyi raket yerine bir © . tava kullansam da gene mağlüb ederim, Demişti, Tenisçinin bu sözü ü bahse giriştiler ve tertib ettikleri maçtı diğer bir tenisçi raketle oynadığı halı © raket yerine tavâ ile oynadı ve sındakini mağlüb etti, Bu maçtan tava İle tenis oynamak Avustralya çileri arasında bir moda haline gel > v Ağaç kovuğu ambarları Mısır Sudanm — — da gövdeleri bü yük ağaçlar pek zi A yadedir. Oraların yerleri bu ağaç ların kovukların; biret kapı lar ve ağaç Koyuk larım ambar ola rak kullanırlar, yapar