3 Nisan SON POSTA İngilterenin taril Papa G reguvar, Romada esir pazarını dolaşırken beyaz tenli, mavi Gözlü, sarı saçlı bir takım çocukların satıldıklarını gördü ve bunların hangi memleketten getirildiklerini sordu. Esirci: “Bunlar Angiler'dır, dedi. Britan ..... yaa ( “Son Posta, mz ng İngilterenin tarihin Batar, göz atıvermek şu günlerde Son in Okuyucuları için faydalı ola - ayan Raki Yunan ve Lâtin coğrafyacıları, tire © Albion adını verirlerdi. İn - Yi © adaları, çok daha eskiden Feni - 4 ar ve gemicilerin de malümu ha adalardan Ön Asya puzarlarına inledi leşi tere adalarının en eski saliibleri, Pig Orta Asyalı büyük Kelt ırkından #r ile Skotlardı. Bunlar, en büyük bü #paldeki dağlık mintakada otu- İk Milâddan evvel ikinci asırda, hi, in büyük adasının orta ve | İğesine Keltlerden Britonlar ge -! İh, etleşmişti. Bundan sonra, Dâtinler ku, alara, bir taraftan Albion adını da da, vakta devam ederek, Britanya &- Verdiler, m yük bir Akdeniz imparatorluğu ku- tay, omalılar, #ütuhat devirlerinde, Bri- 94 adalarına Milâddan evvel birinel diktatör Jül Sezar zamanında a #tılar. Fakat adaların fethi zor ritonların şiddetli mu seti kar- ie bu fütuhat ancak milâdın ikinci ke imparatorluk devrinde Antonen- dak, Zamanında tamam'anabildi. Şimal -| da dağlık bölge ise, İskoçya, Roma ida- he hiç girmedi. iy #onlar, hıristiyan dininin ilk yayr toy larında hıristiyan olmuşlardı. Bri- rin tesiri altında, gene Kel ırkına bab İrlândalı!ar da hiristiyanlığı ka- İç ç Enişlerdi. Şimaldeki Piktlerle Skot- İS putperest idiler. iyinet asır başlarında, Roma * i parçalıyan Cermen muhacetet Yaz, yisinda Britanyayı muhafazaya me- ee ordusu, adayı ve sekeresini Mİ rnukadderatile büşbaşı birakarak Kkilmişti. Avrupanm beşeri simasinin ta» İahng değiştiği bu asırda Cermen be hi ân Angi'lar ve Saksonlar Şimal de Ve Manş denizi sahillerini yağma & - Yorlardı. Nihayet, kıt'ayı, küçük çeteler yide terkederek, İngiltere adalarına ö lar, Britonlar, bu büyük istilâya kar- Yurdlarını koruyamadılar. Gal ve Kor-| Mi, bölgelerine çekildiler. Hattâ bir kıs-| a , Britanya diye hâlâ kendi ağlarını Yan mıntakada yerleştiler. Üiğilterenin cenub ve orta bölgelerin- 4 ye leşen Anglo-Saksonlar. burüda, ye- Byk kurmuşlardı. Bu ktullık'ar, ip- kabile teşkilâtıma dayamyordu. Or - taşi kabile cengâverlerinin silâh ar - mi ibaret idi. Britonlarla İr - lar. Anglo-Saksonlardan nefret e- iy Bundan ötürüdür ki, hıristiyan Vak i bu yeni müstevlilerin srasında yay İstememişlerdi. Kendileri de, Cer - 1, | Muhacereti yüzünden, Rome kilisesi Ağ, asebetlerini kesmişler, hıristiyan: A, , & saf şeklini muhafaza ediyorlardı. Bereyi aksonlar, altıncı asra kadar put- kaldılar. Ancak bu asrın sonlarına dur ki, Papa büyük Greguvarın gön iğ misyonerler tarafından hıristiyan diler, Tarih şöyle bir vak'a kaydeder: ma Greguyar. bir gün Romada esir Yaz nda dolaşıyordu. Bır esircinin be- tenli. mavi gözlü. altın gibi saçları o 2 ha kadar dökülmüş, gayet gü - Ve sevimli erkek çocuklar sattığını Remi Esirciye bu güzel şeyleri hangi an getirdiğini sordu. Esirei, bu ar Britanya adalarında test bir kabileden MESİ. Papa içini çekerek: sYazık!.. Ya- *« dedi, bu kadar güzel insanlar put- Beye Oldukları için cehennemlerde yı A) lardır...» bundan sonra Papa bu diy, Sukların mensub olduğu kavmin a- sordu. «Angiler» cevabını aldı, bu- Mpa <Angi değil, Angel!, Melek gibi “--* dedi ve derhal Britanya ada - İ Anglleri hıristiyan yapmak için İsYonerler göndermeğe karar verdi. ia Anglo-Saksonlar krallıkları, do- tap, asırda İskandinavyalı korsanla- larına uğradılar. Adaların bik bu, Tansa sahillerine hicret ettiler ve| 5 yaşıyan |, kaçırdıklarını| nın tarihi bahisler muharriri yazıyor | dalarında yaşıyan putperest bir kabileden kaçırdık.,, Bi hassa sahil bölgeleri, baştan başa yağma e- iildi. 870 yılında, İs- kandinavya lardan (o Danuvalar (Danimarkahlar) a - dânın bir tamamen parçasını zaptetmes ik Alfred di» ilan enerjik bir kral, bütün Anglo- Saksonları kendi ida resi altında top'amâ- nuvaffak oldu. k Alired ve ha- Mİ , Sığınakta yarım : Yazan: İsmet Hulüsi rr Beyoğlunda büyük bir apartımanın sahibi (pasif korunma) işlerinde çok gay- ret göstermişti. Apartmanında mükem-| mel bir sığınak yaptırmış. Apartıman| kiracılarının bir hava hücumundaki va-| zifelerini tayin etmiş, apartımana alarm işareti verecek bir canavar düdüğü koy- durmuştu. Pasif korunma teşkilâtı mü-| kemmel olan apartımanında. bir de tec- rübe yapmak istemişti, Bu tecrübe haki-| katen faydalı olacaktı. Nitekim de öyle oldu. Fakat ayni za ben de istifa | de ettim. Çünkü o gece apartıman kira- cılarından birinde misafirdim. Alarmı işa reti verilince, misafiri olduklarımla bir- likte sığınağa indim ve orada şimdi an- lstacaklarımı gördüm. Tekrarlıyacağım gözleri işittim, “ Canavar düdüğü acı acı çaldı, — Alarm işareti, Ben sordum: — Ne yapacağız? Cevab verdiler: — Sığınağa inmek icab ediyor, Ev sahibi bayan bir dakika kayboldu. | Tekrar göründüğü zaman hayretten ken-; dimi alamadım, biraz evvel gayet sade! giyinmiş olan bayan tamamile değişmiş,| boynunda bir kolye, kulağında ali kollarında bileziklerle gürib bir şekle girmişti. Avucunda tuttuğu bir takım) eşyayı da kocasına verdi: — Bunları da sen cebine koy, Kocasına verdiği eşyanın ne oldukla- rını anlamak için yan gözle baktım. Bir ruj batonu, bir pudra kutusu, bir tüp) krem gördüm. — Affedersiniz amma bayan, takıp ta- » sebebini anlıyamadım, e hücumunda yükte hafif) mukavemet etti Fakat 987 de, Danu - vaların çok şiddetli yeni bir istilâ dalgası karşısında. Anglo « Sakson kra'ı Etelred; Fransada Norman» ya dükasının yanına kaçtı. Az aonra ca Da nimsrka kralların - dan Büyük Knut 7a- manında (1017-1035), İngiliz çocukları, Papa ve esirci bütün © AngloSakson * krallığı Da js geçti. Kral Edvard, #lüneiye kadar, nimarkalıların o eline Ogeçti. (o Krut| tahtında bir gölgeden ibaret kaldı. 1066 Anglo-Saksonları Danimarkalılarla bir/ ga hiç evlâd bırakmadan öldü. Bütün tuttu ve kendisini, Danimarkalılarla Angi Anglo-Saksonlar, Haroldu meşru kral - lerin müşterek kralı ilân etti, Bit öder. Normandiyaya sığınan Arglo-Sakson Ayni yıl içinde 36 ki, Normandiya dü- kralı Etelred, orada, Normandiya düka “İkası da ölmüş, Giyom adındaki oğlu Nor- span kızı ile evlenmişti. Bu izdivaçtan| mandiya dükas olmuştu: İriyarı, fevka Edvard adında bir erkek çocuk dünya *İlâde kuvvetli bir ah İ bir Sn Se, ya geldi. Knutun ö'ümünden sonra müş- > İL terek krallığı parçalandı. ve İngiltere ta- İM ; resini ta- 042 yılında bu çocuğun başına ko » gi puldu, Edvard, İngiltereye giderken, ya- | 9amlamak için kafasının da kel oldu - ” İğunu yazabiliriz. nında asker ve rahib olarak birçok Nor. i : Ölen İngiltere kralı eniştesiydi. Ken - wle ki İngiltereye âdeta,|,. >. disini İngiltere tacmın meşru varlsi gi- gürü'tüsüz bir Norman akını baş- lamış oldu. İbi gören Giyom, bu tacın Herolduh ba - Anglo-Saksonların İleri gelenleri, za ajana konmasından birkaç ay sonra, 1400 degân. kralın bu hareketini hoş görme - tane kayık - gemiye bindirdiği 14,000 atlı diler. Sakson ve kralın | e 45.000 yaya asker ile İngiltereye çık- kaynatası Godven, Normanları İngiltere. | - İngiltereyi kahramanca müdafaa eden den çıkarması için Edvardı zorladı; ve İn- | Harold. cenk meydanında öldü. Fatih ün- gilterenin idaresini de, bir-diktatör ola- Vanını alan Giyom, kendisini İngiltere rak kendi. eline aldı. Ölümünden sonra | kral: ilân etti, avni kudret ve nüfuz oğlu Haroldun di-l zadegânından Reşad Ekrem parada ağır eşyayı insanın yanına alma-| sı icab etmez mi? — Evet orası öyle, ben düşünememi- şim. yalnız şunu sorayım, dudak boyası, pudra kutusu da yükte hafif parada ağır eşyadan mı madud? — Hayır, fakat onlar hini hâcette hü- viyetimi'isbat etmem için elzem, -—- Affedersiniz gene “anhyâmedım. Dudak boyasından, pudradan hüviyet varakası hiç görmedim de. Ev sahibi bayan bana döndü; — Siz beni tanırsınız değil mi? 'Tabii tanırım. Sokukta görseniz, Nerede görsem tanırım. Bu halimle değil mi? Başka haliniz var mı da? Boyasız helim. İşte o zaman tanı- yamazsımız. — Anlar gibi oldum. Acele ediyorlardı. Kapıyı açtık. Mer- diven kalabalıktı. Yaşlı bir kadının se- sini duydum: — Evlâdım söyleyin canavar mı bağır- dı. Aman yarabbim nedir başımıza ge- len, canavar bizi yerse biz ne yaparız. Genç bir kadın sesi: — Pasa Lena zanavar. Yok zanavar yiyecek, bizi ne sağrirlar. versinler ek- mek, versinler ot, yesin, otursun. Bir erkek sesi: — Canavar mı geldi. Çiftem olsaydı, nişan alır. alimallah gözünden vurur- dum. Ben Afrikada iken as'an bile vur- Jmuştum. Ev kumandanının gür sesi diğer ses- Teri bastırdı: Merdivenden indik, dar bir kapıdun içeri girdik. — İşte sığınak burası, Etrafıma baktım. Neler görmedim ne ler. Yanyana oturmuş nın başları bana bir acaib göründi saliri olduklarıma sordum: — Şu iki bayanın başları teneke kaplı mı? Cevab verdiler: — Bigudili. — Anlamadım. — Saçları kıvrılmış kalkmak için yas törken başlarına takarlar? — Ay bunlar böyle teneke kafalı mı uyurlar? — Evet. — Engizisyon devrinde bigudi deni- len nesneyi icad etmeyi düşünseler herhelde yakaladıkları, zindana attı rı insanları uyutmamak imkânmı da de etmiş olurlardı. Yanı başımda kalın sesli bir erkek ko nuşuyordu: — Ben çök tedbirli insanımdır, alarm işaretini duyar duymaz, soğukkanlılığı mi hiç bozmadım. Güzelce giyindim ve öyle indim. Sesin geldiği tarafa döndüm ve konü- şanı gördüm. Bir ayağında bir iskarbin, öbür aya- ğında ökçeli bir kadın terliği vardı. Ök- çeli kadın terliği giydiği ayağına erkek çorabı, iskarpin giydiği ayağına Okodin çorabı geçirmişti. Pantalon ye: lik giymişti ve bir bluz üzerine boyunbağı gibi bağlamıştı, Başma da iki kulplu alominyom bir tencere koymuştu. — Seni âlçak seni Bu bir kadın sesi lüyordu. — Yakaladım.. tüh tüh.. hizmetçile ha, mutfakta kırıştırdığınız yetişmedi de bu- rada da öyle mi? Pes perdeden bir erkek ses'! — Vallahi karıcığım günahımıza giris yorsun. Nesrin korkudan bayılıverdi. — Kör ölasıca bula bula bayılacak senin kucağım buldu ha. — Vallahi karıcığım. — Haydi haydi tus şimdi. yetişin dostlar şu alçak herifin halini bir görün diye avaz avaz bağırırım. Sesleri perde perde alçalmıştı. Perde perde yükselen iki kadın sesini duyuyordum: Neclâyı gördün mü? Bak gene Cevd”tle yanyana... Fırsat bu fırsat değil mi? Onlar için bayram. Eski bir söz vardı, ik! gönül bir © samanlık seyran olur, derlerdi. — Şimdi de iki gönül bir olunca sığı- nak cümlegâh oluyor. — Dergâh mı oluyor. — Güm'legüh canım. hani Makberde var ye. — Makber mi, bu bir pastahane mi? — Yok efendim Hâmidin, — Hiç bilmiyorum, Sesler gitgide yavaşladı. daha duyamadım, — Avtre Salamon. Ne o İzak. Sesler değişmişti. Cene kulak verdim: — Salamon mum alalum. — Ne yapalum mumu İzak riz duzun? beş kuruşa. Sstalum Acaba kime söy- fozla — Alarm işareti verildi. Bayanlar, baylar, haydi sığınağa. tanesi bep kuruş, bır alarm da uç duzuna “Devamı 11 inci sayfada)