f a ki ba, Holünda topraklarının mukadderâ- İKTISADİ TETKİK SON POSTA LER | Felemenk Hindistanı etrafındaki mücadele Japonyanın Avrupa harbinden bilistifade işgal etmek istediği sö o... .. lenen memleket nasıl bir yerdir ? Yazan : Hasan Âli Ediz saç 1840 tarmli «Son Posta» gazete - ki Peleimenk Hindistanına aid çok dik- değer bir telgraf vardı. Röyter & -| ya, Holândanın harbe sürüklenme- takdirinde, Felemenk ( Hindistanının h tile yakından alâkadar olma - körar vermiş. Röyter diyor ki: «Gaze- büsüer, Japon hariciye nazırı Arltaya bu k la sual sormuşlardır. Nazır, şarkta- sf ; tm, Tponya hükümetinin hiç bir Avru- Pal: devre eline birakmıyacağını söyle - “.., Arita, bilâhare, Holânda elçisini ederek kendisi'e üç çeyrek saat gö- ve Japonyanın noktai nazarını etmiştir.» *©T ajansının Tokyadan verdiği bu ı Japonyanın Felemenk H.ndistani mda beslediği niyetleri açığa vurme- ımından fevkalâde enteresandır. hay Ponyanın Felemenk © Hindistanı la wdaki düşünceleri ve gizli maksad-| İ bir hayli esk'dir. Fakat Japonya, bir Bk sebebler dolayısile, bu gizli düşün * i şimdiye kadar açığa vuramamış, | için. münasib bir fırsatın zuhu - beklemiştir. ri Avrupada patlak veren muharebe, Ja- Des anin sene'erdenberi beklediği ve i Öüüiç çektiği en münasib bir fırsatb.| dm alâkadar olan iki büyük devlet j i iltere ve Fransa - Avrupadaki harb-! © kadar meşguldür'er ki, Uzakşark !5-| iğ kâfi derecede uğraşmalarına imkân Yoktur. Avrupa harbi başlar baş'amaz, Japon- Felemenk Hindistanı etrafında neş- ut başladı. Nitekim bundan birkaç ay ia, ponyadaki «Büyük Okyanus ens- «bi : nün organı olan bir mecmuada iğ Okyanus ve Avrupa harbi» baş- “altinda çok dikkate değer bir makale * Muharrir bu makalesinde, Avrupa say işaret ederek, Japonyanın bu for- Ri İstifade etmesini ve Felemonk İstanı, Britanya Malayası, Fransız tayin inisi, Filipin adaları Gri â,,, e Nifuzunu arttırmasını tavsiye €- EL Muharrir maka'esinin bir ye -| , aynen şunları yazıyor: Ra İ, harb münasebetile, Avrupa -| ag yük Okyanustaki nüfuzunun azal-| ni $u sıralarda, cenub denizleri mesele- | in bal ve fasletmek için en münasib bir Pay imiş demektir. Zaman zaman bize, Varın, Hindistanındaki petrol kaynak! Meni “ebren «'e geçirmekliğimizi teklif | “İç © var. Mamafih başka usulleri de “iş Pi etmek imkânı var, Meselâ, bura-| iy, « Mançuryada ve Çinde olduğu gi-! aa, ya için imtiyazlı bir mevki ayır- Vek kabildir. Uzakşark ekonomik aç, Yücude getirmek için petrole Çini ihtiyacımız vardır. Tapon'ar ve! Petrolün istihsal ve tevziinde bir! “eğ #vtâmak ve esaslı bir mevki alrtak! ler. Biz. İngiltere, Fran A Pelemenin bu işe e Ya“ bary taklarım hiç zannetmiyorur. Fakat bu, 3ittikce uzuyor, bunlar da elbette Kay rümtak pörüslerini değiştirmek 18- Yar” Pissedeceklerdir.» Yen sarıda da söylediğimiz gibi Japon- bayi; “enub denizlerine olan 1 bir l m Japonyanın bu har göz İÜ Yeyabı memleketler: Holânda TI Ud Hindonezya (Cava, Bo: Bi diğer adalardır.) “nezva 1,904.000 kilometre mu - Bir mda(60) milyon nüfuslu çok zergin büyni, lekettir Hindonezyada, birçok | © pe devlerin hasret çektiği ber ci>s) Ty Maddeler bo) bol vardır. Meselâ | ba Yilmda Felemenk Hindietermdan| b *dilen petrol, ve petrol müştekkar yekümu 165,156,000 gülden tu- Cavadan bir muza va ve Cevahlar tuyordu. Gene ayni yıl içinde 296.118,000 gulden kıymetinde kauçuk; o 84,113,000 gülden kiymetinde kurşun; 40/081,000 kıymetinde oOçay; (o51,108,000 gal den kıymetinde şeker; 41,033,000 kıyme- tinde tülün; 26.107.000 gulden kıyme « tlnde nebati yağlar; 26.043.000 gulden kıymetinde kahve ihrac etmektedir. Japonyanın Hindonezyaya verdiği kiy meti ve ehemmiyeti anlamamız için, Jü- hiç de yeni değildir, Senelerdenberi bu - rada, Japon, Amerika ve İngiliz serma - yedarları arasında, şiddetli bir ekonomik ücadele cereyan etmektedir. Bugün İn- Bilterenin Avrupada meşgul olması; Ho- iândanın kendi kuvvetile kendi men » “menfaatlerini müdafaa edemiyecek bir hâlde bulunması; Japonya ve Ameorika için Hindonezya pazarım boş bırakmış ve bu iki büyük devlet, senelerdenberi Felemenk Hindistan: ile yakın -| ponyada çıkmakta olan «Tokya Asahis (için için gükükleri emelleri, artık açığa #Tramvay durak yerlerinin değiştiri- mesi kararlaştırılmıştır. Bu hususta alâ- kadarlar tarafımdan tetkiklere obaşlan- mıştır.» Şu birkaç satırlık kavedisi dünkü go- zetelerde okudum: Tramvayların durak yerleri münasib mi, değil mi, bu ana kadar bunu hiç dü- şünmemiştim. Atlayıp inmek, atlayıp binmek #detim değildir. Durakta durur. bekler, binerim ve gene durakta İnsrim. Bazan durak gideceğim yere biraz uzak düşer, amma ne yapayım? Benim hair rm için durak mahalli değişecek değil ya, Sesimi çıkarmam, yürürüm. İstanbu- Tun muhtelif semtlerindeki durak yerle- mam, bir evvelki durakta, bir sonraki du- rakta indiğim vaki değildir. Zannaderim ki (şu durak elli adım ötede olacağına tam bizim evin önünde olsaydı tarzında yalrıx. kendini düşünen birkaç kisi müs- tesna) ekseriyet te benim gibidirler. * Hele durakların değiştiği günü bir göz önüne getirelim. Her zaman tramvay beklediğimiz du- rağa gidip duracağız. Birinci gelen tram- vay durmıyacak. İkinci işaret ettiğimiz ba'de, durmıyacak. Birbirimize bakaca- az. — Acaba neye durmadı? — Kalabalık ta değildil., — Vötman kendini şaşırmış... Halbuki şaşıran vatman değildir.. içi- mizden biri farkına varack: — Buradan durak tabelâsını mışlar. - — Sakın durak değişmiş olmasın. — Acaba ileri mt gitsek, geri mi? Bazımız İleri, bazımız geri gideceğiz. kaldır- Eneski milstahkem mevki Dünyada bulunan müstahkem mev- rini de İyi bilirim, Bu yüzden biç yanı)! Duraklar değişirse Bazrmz elli adım yürüyünce yeni dura- Bı bulacağız, fakat diğer istikamete giden bazımız beş yüz adım yürümek mecbus riyetinde kalacağız. Nihayet tramvaya bineceğiz. İnmek te bir mesele. — Bay kondüktör, zili çek te ilerideki durakta dursun. — Durağı geçtik, ileride durak yok. — Nasıl olur canım, kahvenin önünde durak var ya, — O durak kalktı. — Peki nerede duracak. — TA ileride, çeşmenin önünde. — Çeşmenin önü on dakikalık yol, — Ne yapayım bâyım. bana ne söylü- yorsunuz. durdurmayı da unutma,, — Aksiliğe bak, çeşmeyi de geçmişiz. — Simdi ne yapacağız, bir daha nere- de durak var, — Onu ben de unuttum. Hele vatma- na söyliyelim. — Bay vatman durak nerede? — Ben de bilmiyorum bayım bir ba- , raklar değişirse senelerdenberi belledik- lerimizin bu nagehzuhür haleflerini öğ- renip belleyinceye kadar ne kadar 71- man İster. ve ne kadar zaman, Yanlış yerde trmavya bekler, gideceğimiz yer- lere uzak duraklarda inmek mecbüriyo- tinde kalırız. Durakların yerleri belki pek raünesib değildir. Fakat yerlerinin değiştirilmesi bence daha nsmünasib olacaktır. EE İimint Mstüsi | Bunlar biliyor mu idiniz? | Balık avlıyan balık Büyük denizlerin derin yerlerinde ye — Bay kondüktör çeşmenin önünde j Düşünün eğer İstanbuldaki bütün dus ,kilerin en eski, en büyük ve en esaslı ya- | şıyan bir cins balık, oltayla balık avla * ipilmış olanı Seddi Çindir. Milâddan 147/maktadır. Bu balığın uzun bir dli ve di gtzelesinin,. Batavya muhabirine ütfen' vurmakta hiç bir mahzur görmemişler - yazdığı şu satırları gözden geçirmek kâ- dir, "idir. Muhabir, Hindenezyeya &id yatı - sının bir yerinde aynen şunları söyle- mektedir: İlâmeliz için, bu mücadelenin tarihçesin- <Felemenk o Hindistanı, değil yalnız'den kısaca bahsedelim: petrol, demir, kurşun, a'tın mad ri cis hetinden; fakat şeker, kauçuk, kinin. ke-| dagylad. gazetesinin oyağıdığına göre, reste ve daha birçok maddeler bakımın. dan da Japonyanın millf inkişafı için za-İrı'an sermayelerin Ye 60 ; ecnebilere, bil. rur! bir hayat sahasıdır.» (bassa #aponlara ve Amerikalılara aidmiş, Japon sermayesi, İngiliz. Amerika ve|Holânda ticarel Holünda sermayelerinin mukavcmetle - rine rağmen Felemenk Hirdistanımı inhi- sermuyesinin yekünu 4 milyar Felemenk sarı altına almak için elinden gelen bü »| guldenine olmakta imiş, Gene bu tün gayreti sarletmekledir. Bu gayretle-! Felemenk bülteninin yazdığına nazaran rin neticesi olarak Japonların Mitsui son zamanlarda Japon sermayesi, tedri - trüstü, Borneo adasındaki petrolleri iş- cen kendi yerini Avrupa sermayesine letmek imtiyazını elde etmeğe muvat -| terketmek mecburiyetinde kalmıştır. 1934 fak olmuştur. Bundan başka, Japon ser-' yılında Japonyanm, Hindonezyanın it- mayesi, kauçuk plântasyonlarına, orman halâtındaki mevkii. bütün Hindonezya ve boksit sanayiine de kol atmış bulunu- itkalâtının 9 55 şi iken, bu miklar 1933 İyalında 96 32 ye kadar düşmüştür. Hal -! Umumiyetle Hindonezyada ecnebi ser- | buki ayni yıllar içinde Avrupa memle - mayesinin oynadığı rol pek mühimdir. Ketlerinin Hindonezyaya ihracatı 9p 34 Amerikada irtişar etmekte olan «Iüyşa -| den 9, 50 ye kadar yükselmiştir, Asya> mecmuasının kaydettiğine naza -| Son zaman'arda müstemlekeci büyük ran, Hindnoezyanın en mühim sanayi devletlerin, Hindonezya pazarları etra- merkezi olan Cavadaki sına! müessesele- fındaki mücadelesi çok karakteristik bir rin ancak “e 15,5 oğu Holândenın elinde hal almıştır. Son yıllar içinde Japonların Holândada intişar etmekte olan «Folks| aiddir, Ceri ka'an 96 235 uğu da yerli halka aid zenginlerin elinde bulunmak - tadır. Mecmum. «#on zamenlardn Ameri- kanın da, Hindunezyanın endüstrileş - mesi işinde büyük bir fanliyet güsterme- ğe başladığın» bilhassa kaydetmekte - dir. Amerikanın Hindunezyaya gösterdiği canlı allkayı, son günlerde güzeteletde intiar eden telgraf haberlerinden de pekflâ anlamak kabildir. Nitekim 171V. 940 tarihli İstanbul gazetelerinde Va » singtondan gelen şu telgrafı okumakin- yz: «Vaşington 16 (AA) diplomasi mehafili, Japon gaz: intişar eden ve Japon hariciye nezare » #nden mülhem olduğu zanbolunan mâ - kaleler dolayısile Felemenk Hindisfanı- von vaziyetine gittikçe artan bir olâka göstermektedir.» Amerikanın gerek stratejik, gerekse &- konomik menfaatleri bakımından Fele - menk Hindistanma gösterdiği bu alâka İlduğu halde 9p 6İ i ecnebi sermayesine | Yeni Gine adasında birkaç imtiyaz ko-| parmağa muvaffak olmaları, Holândeyı te'âşa düşürmüş, Ve mukabil bir bakım e- konümik tedbirler ittihazına sevketmiştir. Nitekim Holânda, Japonların Yeri Gine- deki petrollere el atmalarını önlemek için, Anglo - Amerikan - Holânda petrol şirketine azami kolaylıklar (göstermeğe ve bir sürü yeni imtiyazlar vermeğe mec buriyet hissetmiştir. Holândarın ittihaz ettiği bu mukabil tedbirler neticesinde, Holândanın, Hindönezyanın ithelâtında- ki mevkii 9 12 den (1933), X 22 ye, (1938) kadar yükselmiştir. Ayni müddet zarlında Japonların Hindonezya ifhalâ, tandaki hissesi de, Yo 25 den (1953), W 15 şe kadar (1938) düşmüştür. Hindonezyanın mensucata müteallik ifhalâtı, bütün itbalâtının 2/$ sini teşkil etmektedir. İşte Japonya, bilhassa bu sa- hada uzun yıllar birinciliği muhafaza et- mişti. Nitekim 1934 yılında Hindonezye- nıh bütün mensucat Ithalâtımn 94 77 si Japonların hissesine; 96 9 zu Holinda - (Devamı 9 uncu sayfada) tır. * İ Avrupada i'k zürafa Avrupaya ayak basan ilk zürafe Misir senesinde hediye edilmiş olan zürofedir. Bu zürafe Floransa sokaklarında başı boş EE GÖN Okuyucularıma Cevablarım İ 4S. Sao: — Kızım. bir Fransız fikir adamı İÜ nın şu sözünü hatırlatmak isterim: | düşünen için bir komedidir.» Sen hayatı hislerinin gözlerile gö - Tüyorsun, varı yoğu kendine bir ıztr rab yapıyorsun. Yarma daima şüpheli gözlerle bakıyorsun, Ve işte kusurun. Kardeşin belli ki çok müşfik, o mu- hakkak her zaman seni düşünecektir. Sen benim evvelce yazdığım gibi neş'eli ol, her şeyi kendine üzüntü ya Ppacağına, eğlence yap. Hiç bir şeyden ümid kesme,. saadetini bunlar hazır « hyacaktır. Bugünlerde belkı biraz â» sabın bozuk. Bir zaman için mümkün se imisafir olarak, başka bir şehirde bulunan bir ekrabanın yanına git, Fa- kat dalma güler yüzlü, daima neşeli ol. Hem kendin için, hem de iştikbalm için bu elzemdir. Haydi gayret kızım; Ufak bir teo - rübe yap, bak nasl muvaffak olacak» sın. * Durgumer'e: — Mektubumun Gönül işleri sütunun- da âymen neşrimi ben doğru butmuyo- rum. Bu sebeble bu glütunda yalnız se- inle temas ettiğin mevzu etrafında «Hâyat, hisseden için bir trajedi, sene evvel yapılmıştır. 2500 kilometrelik |/linin ucunda oltaya benzer bir uzuv van Hindonezye etrafında yapılan oimüca- bir mesafede imtidad etmektedir, Ve iki |dır. Dilini çıkarır ve diğer balıklar, ok dclenin hiç de yeni bir şey olmadığını an jbin sene geçtiği halde elân bozulmamış-|taya benzer uzva takıldıkları zaman dk lini içeri çeker ve tutulmuş balığı yer. * “Şoför, sürati aza't!,, Nevyork şehri haricindeki o yollardar 1930 yılından sonru Hindunezyaya Yalı - hükümdarı tarafından bir İtalyana 1488) birinde üstü yazılı bir taş vardır. Bu taş Jimi yazı şudur: «Otomobillerin fazla süratli gitmeleri :eninin neşrettiği İS- gezer ve halk evlerinin birinci kat pen -|yüzünden bu yolda bir sena zarfında 288 istiklere göre, Hindonezyağaki ecnebi cerelerinden ona yiyecekler uzatırlardı. /insan ölmüştür. Şoför, sürati azaltie Sevgi ve kevesi birbirinden ayn tutmak icab »der. Sevgi. hattâ kuvvet Ni sevgi gibi görünen geçici hevesi sev- giden ayırd etmelidir. Saniyen: Âdetlerin, yaşayış tarzla - rının birbirine uymaması, lisan. din, milliyet ayrılığı yuvanın çürük ie « melleridir. Böyle bir yuvanın yıkılma dığı da vâkidir. Fekat hiç bir zaman şayanı tavsiye değildir. iğ Salisen: Aşkın en büyük düşmanı şüphedir. Bu düşmanla mademki kac şa karşıyasın bu işten vazgeç. ii Bayan «f. Hİ — Her halde meddah dinlememişsi- nizdir. Fakat hakkında ma'ümatınız olsa gerek. Teklidli hikâyeler anlatan bu kimseler bir kahvede hikâye anlat- mıya başlıyacakları zaman evvelâ bir girizgâh yaparlardı. Bu. girizgâh sra - sında hikâyeden hiç kimsenin alınma- ması için semtin semte, ismin isme benziyeceğini söylerlerdi. Bunu kısaca yazmaktan maksadımı tabif hissettiniz. İsim isme ve semt 3emte benzer. Bunun Için sizin bir ma- na vermeniz doğru değidir. Bilhasse ben o mektubu okudum. Hakiki ismi de biliyorum. Bunun için yanılmış ol- duğunuza kat'iyotla kanaatim vardır. TEYZE