8 Bayfa a | “Son Posta, sir asker ocağı olmaktan çıkmış, haşa - acı, kahveci, böreleçi, gözlemeci esna - anın uygunsuzları, dellâk, canbaz, ka - yıkçı, hamal gibi ayak takımı ve baldı- rıçıplaklar hep ocağa (o yazılmışlardı. Bunların yeniçerilikle alâkaları, kolla - rına dövdürdükleri yeniçeri ortalarının nişanlarından ibaretti, Kışlalara binde bir uğrarlar, günlerini, birer batakha - neden farksız olan yeniçeri kahvehane- Jerinde, yahud, çarşı ve pazarda alış ve rişle geçirirlerdi. Yaptıkları rezâletler, tecavüzlerle, eski yeniçerilerin hatıra - Jarını bile unutturmuşlardı. Ordu #efere giderken, İstanbulda sahte bir tantana ile alay gösterirler, fakat Davudpaşa , sahrasına çıktıkları gibi, yarısından faz- İası, birer ikişer, beşer onar tekrar şeh- re dönerlerdi. Yeniçeri zabitleri, tayin ve ulüfelerini kendi ceblerine indirmek kâygusu ile kaçanlara göz yumarlardı. Esasen bir çok zabitler de, yüzlerini binde bir gördüğü ortalarının neferle - rini hemen hiç tanımazlardı. Geri ka - lanların da yegâne marifeti, düşman İ-' le ilk müsademelerde bozgun görter - mek, ordugühı yağma ederek, soluğu gerilerde almaktı. Sahhaflar Şeyh! Za - de Esadın menkulâtına göre, bir sefer- de, iç ağası, delil vesair atlılarımız harb etmekte iken, metrisleri müsademe hat larına bir saatlik mesafede bulunan ye- niçeri'erden İstanbulun kaldırım kaba - On sekizinci asırda, yeniçeri (ocağı! rat yatağı olmuştu. Bakkal, manav, bo-/ nın tari hi bahi na bakma, e çoktan öldü, lâkin aklı bo - zuk olduğundan öyle söylenir» diyerek cevab verdiler. Esad Efendi, hicri 1182 Rus seferine sid şöyle bir fıkra da kaydeder; ve bu - na, Kartal sahram hezimetinin sebebleri arasında büyük bir ehemmiyet verir; Üç yeniçeri, düşman ordusu budu - dunda otlukçu makulesinden bir Rus neleri tutmuşlar. Meğer bu nefer türkçe bilir, gayet zeki bir delikanlı imiş: — Bre yoldaş ağalar, beni ordunuza götürürseniz size çök şey vermezler, lâ - dayıları; metristen birkaç adım ileri çı- kıp enva: tekelkif ile doldurdukları şiş - hane ile kursun atarak şecaat göster - mek istemişlerdi. Bunlara: — Bre yoldaşlar bu mahalden tüfek atılmaz, zira düşman safı - İle aranızda süvari askerimiz olup attığınız kurşun - Jar onlara değer... Denilince, yeniçeriler: yoktur, bizim kurşunumuz Cevs'rnı vermişlerdi. İçlerinden birisi (yaralandığı iz «Eyvah yoldaşımız gitti! diye mecru- hu yekalayıp metristen bir kenara .Çi - karın silâh ve esvabını soyup, daha ha yatta iken, kazdıkları çukura diri diri gömmeği Adet etmişlerdi. Hattâ bir sö - © züne güvenilir zat anlatırmış: «O maku- le bir mecruhu gömerlerken üzerlerine vardım. Mecruh feryad ederek saman beni diri iken gömer'er» diye istimdad etmekle ben dahi: «Bre yoldaşlar herif n gömülür mü » diye nasihat kawnda oldum onun fervadlari - Jak, hiçbir şey demeden kadehini bi- tirdi ve barona, çehresi tamemile sakin ve mütebessim, bir nevi müsamaha İle kibarca elini uzattı. — Ey, tekrar ne zaman görüşeceğiz” Baron dimdik ayağa kalktı ve Jak'ın! taarruzdan kendisini korumasına vakit “bırakmadan ceketinin yakasından yuka- Jayıp suratına şu sözleri savurdu: — Beni kim sanıyorsun, ha! Beni inan- dıracağım zannında mısın ki bu küçük “ düzenbazla birlik değilsiniz! Sarki beni azami derecede sızdırmak için, ikiniz u- zun zamandanberi bu oyunu tertib etme- mişsiniz! Öyle değil mi, söylesene, bece- riksizi Baron Jak'ın yakasını daha henüz bı- “ rakmıştı ki, öteki, dudaklarını sıkıp bir adam gerileyerek ve kolumu bütün bizile kaldırarak, barona, şırak, şırak! diye e'i- nin yürü ve tersile bir çift tekat aşketti ve bu sefer kendisini müdafsaya hazır- anarak karşılığını bekledi. Mavi Sakal, sanki bitip tükenmez gi- bi gelen bir Tâhza zarfında niç yerinden kıpamdamadı. Denebilirdi ki göğsü sert- Jeşerek taş kesilmek üzeredir ve bu küt- Jeden bir s0s çıkarmağa müktedir oluma- “cektir. Jak'a, hayatını kusacağı esnada “Tere'ye hayran kalan dev gibi, İçinde — adeta bir ask bulunan bir nevi şaşkın “fe bakıyordu. kin beni babama götürün, bir zengin #renktir, size kani çok altın verir. Diye, haçını çıkarıp yemin etmiş, Ye- niçerileri kandırarak beraberce düşman ordugâhma götürüp kendisi gibi kurnaz bir âmirine teslim etmiş, «işte babam budur!» demiş, ve vek'ayı kendi dile anlatarak: — Şu üç yeniçeriyi bir avuç altın ve- dile avladım! Demiş. O da generale haber General de, bunu fırsat bilerek bir oyun oynamış; Baba olan Rus, yeniçerilerin #yakla- rına kapanmış: — Benim oğulcuğumu öldürmemişsi- niz, yüzünüz ak, vücudünüz sağ olsun! Diye vâdedilen altın'arı vermiş. Çadı- rına götürmüş, orada da: — Yoldaşlar. sizlere lâyıkile hizmet edemedim, şanınıza hürmet edemedim. Mahcubumuz oldum, bari lütfunuza kar- vermiş, şöyle onun, uykusundan silkinip kendisine ge- len somnambül gibi tekrar sükün buldu- ğunu gördü. Sakin bir küstahlıkla, gene: — Ey, nasıl? dedi. Mavi Sakal, elile bir barış işareti yap- $i ve delikanlıya izah edilemez bir sükü- netle baktı, Nihayet: — O; K,, dedi, artık ödeştik Ben tar- ziye veriyorum... Evet, evet, kabahat bende! İster mis'niz, unutalım bunu? Ve eğer hoşunuza giderse, dost kalalım. Jak, tekrar şapkasını ve bastununu â- larak: — Vallahi, dedi, itiraf ederim ki bu- nun sonu nasıl geleceğini anlarağa me. 'dan, oracıkta, ayak üstü, gazabından Üle-| raktayım. Siz acayib bir adamsınız! Düşünceli baron: — Siz kibar bir tipsiniz! diye cevab tayım. Yavaş yavaş kendini top'adı ve Jak, Ve işte bu akşamdı ki, Mavi Sakalın ASKA İNA ADAM SON POSTA | TARiHTEN SAYFALAR | Düşman ordugâhında Osmanlı; ordusuna gönderilmek üzere terazi ile tartılan altınlar sler muharriri yazıyor © | Yeniçeriler gördüklerini er kadaşlarına anlatmışlardı Demiş. Sonra, bu üç serseriye şapka ve İrenk esvabı giydirerek bir büyük çadır kenarına götürmüş ve içerisini bir kenarından seyrettirmiş: Çadırın içinde molla, paşalı kavuklu, çorbacı kalafatlı, tatar kalpaklı, Haseki bratalı ve başı börklü bir kaç Türk bir sra oturmuşlar. kocaman bir terazi ile durmadan altın tartılarak varillere dol- duruluyor, ve Türk kıyafetine girmiş ©- lan bu adamlara güya taksim olunuyor. Yeniçeriler bu sahne karşısinda Şaşir- (mışlar. Beriki; — İşte size dostane hizmetim budur, gözünüzle gördünüz. Bu ültınin birazı padişahınıza ve birazı Tatar hâna ve bi - razi vezirinize ve ulema ve ricalinize ve birazı da yeniçeri ağanıza gidecektir; ©- turanlar altınları almağa (gelmişlerdir, behey akılsızlar, sizin İstanbulunuzu ve niçeriden kaç adam tutulmuş ise paha - sını verdik, hemen İstanbula gideriz. Bu bebi mücerred ciğerköşem olan oğluma kıymadığınızdır. Varın gidin, orduda ive İstanbulda durmayın. Can ve baş ha- ls edin. bu sırrı siz de ordunuzda kim- seye söylemeyin, ki burada generalimiz bana kıyar ve orada dahi veziriniz sizle- re kıyar! Demiş. Yeniçerileri bizim tarafa bı - râkmışlar.. Pek az sonra da orduda müt- hiş bir haber yayılmış: — Biz buraya niye ge'dik?! Osmanl, m ki akh o6-| vilâyetlerimizi variller dolusu altına ve!bebi Padişahın NM TERCÜME ri birer kuruşa satmış! zevke tahammül hususunda kendi hu- dudlarını aştığı korrunç bir sefahet ge- cesinden sonfa Rozelin kadın oldu ve çi- çekli ıztırab şahikasının ilk basamağını çıktı. Kendisini: Rozelin'in samimiyetine bir türlü inandırmak kabil olmıyan ve ma - biliğin mâni oluşu yüzünden adımını a- tamadığı bu itimad mâbedinin eşiği ö - nünde tereddüde düşmekten de geri kal- mıyan Mavi Sakal, aşağı yukarı bir s8- ne müddetle korkunç günler geçirdi. Tıpkı Petron'un (1) önündeki OÖnis, (1) Potron (Kayan): Aslı tibarile Golva- u olan Tâtin müelllfidir. Neron'un sarayın. da zarif ve şehvetli bir hayat O sürmüş ve 1 inel asrın Roma âdetleri üzerine çok kıy. metli bir vesika teşkil eden Ratyrlcom NA - mırda bir eser yazmıştır. Fakat ölümü pek hasin olmuştur. Çünkü, bir sulkast teşebbü. | kin | verdi. Ben de arkasını anlamağa merak-| afinde melhaldar olmakla Wham edildiğin . İden asrın 06 ıncı yılında damarlarını Re. İrek intihar etmiştir. HALİT FAHRİ OZANSOY amfalh, mütehakkim şahsiyetindeki Tey-; EY) umar yüzünden işlenen cinayetin muhakemesi neticelendi Kendisine tecavüz eden bir adamı öldüren ve diğer bir kişiyi de yara lıyan suçlu altı sene altı gün hapse mahxüm ed'di Bir müddet evvel Gâlatada Necatibey caddesinde Osman dayının kahvesinde arkadaşı Osmanı öldüren ve Abbasi ya- Jralıyan Benin Ölçücünün muhakemesi 4 inci Ağırcezada neticelenmiştir. Hâdi- #e, şöyle olmuştur: Suçlu Emin vak'a günü mem'eketine gitmek üzere İş Bankasında bulunan 270 lira parasını alarak, kahveye (gitmiştir. Eminde para olduğunu anlıyan Abbas ve Mehmed, kendisine kumar oynamayı tek- lif etmişlerdir. Fakat, Emin bu teklifi reddetmiş, bu- mun üzerine aralarında şiddetli bir kav- ga çıkmıştır. Mehmed, bir aralık elinde sandalya ve bıçak olduğu halde hücuma kalkışınca Emin de bıçağını çekerek Mehmede saplamış ve öldürmüştür. Suç- lu, kavgaya karışan Abbası da, ayni bi- çakla yaralamıştır. 2 inci Ağırcezâ mahkemesi, yapılan duruşma neticesinde suçu delillerle sabit olan Emin Ölçücüyü, bâdisedeki ağır tahrikleri de nazara alarak 6 sene 6 gün İ müddetle hapse mahküm etmiştir. Adliye levazımındaki suüist m | ve ihtilâs suçluları muhakeme edi diler Adliye levazım dairesinde yapılan sui- istimal ve ihtilâs suçundan maznun E- min, Fenni, Asım ve arkadaşlarının du- ruşmalarına dün birinci Ağırceza mahke- mesinde devam edilmiştir. Suçlulardan Eminin, mahkemeye ver-! diği istida okunmuş, bü istidada suçlu: Ehlivukuf tetkikatına itiraz etmiş ve bu tetkikatın hakikate uygun şekilde yapıl- madığını ileri sürmüştür. Şahid olarak dinlenen defterdarlık masraf memuru Necmi: — Mutemedler avans İlmühaberleri İle para almak için geldikleri zaman ip- İtida sarfiyatı muvakkate masasına he- kadar para almış ve ne kadarının mah- isub muamelesini yaptırmış oldukları © İnu size generalden gizli gösterdim. Se -| masanın malümudur. Bu sebeble iptida| o masa mutemedin hesublarını tetkik e- der, mutermedin evvelce almış olduğu pa- amam m İve vezirin ve Tatar hânım ve vlema ve ricalin ve ağanın adamlarına altın tar - tiliyor iken gözile gören yoldaşlar var - İdir!, İşer ayın oyun. biz burada neden duralm!... Bu sohbeti, Esad efendinin kalemile bitirebiliriz: «Ada dahi bu yüzden fırsat- yab ve defaten hücuma şitab birle se - perişani bihesab olduğu meryidir.» İ R. Ekrem AYAN EDEN Yazan: Jorj Delaki İtipkı hakanın küçük esiresi, yahud ga - İzebli bir devin alışkan küçük kedisi gi- İbi bu on yedi yaşındaki küçük kızcağı - İzin da kendi önünde ibadet eden Vazi - yette kaldığı bu devirdeki kadar hiç bir zaman daha kaprisli, daha dediğinde de- dik, daha zalim olmamıştı hiç bir za - man, adamları bundan daha fazla ne ya- pacaklarını şaşırmamışlar, daha fazla di dinip yorulmuşlardı ve yaptığı seyahat - ler şimdikinden daha fazla ( İspazmozlu geçmemiş, hevesleri daha vahşi bir şekil almamıştı. Zavallı küçük kız artık onu hiç bir vakit aşkına inandıracağıni da ummu - yordu. Zaten buna asla teşebbüs de et - memişti, Günün birinde kendisine fay - dalı olmak temennisile dostu olan Jak, bunu ona şiddetle menetmişti, — Kızcağızım, ona hakikati söyleme- ğe kalkacağınız gün, müthiş bir gün o - Mar, Mademki bunda bir haz buluyorsu - rayı ve mahsub muamelesini ve bakiye- yi mahsus sütununa İşaret eder. Ondan sonra muamele tahkikat masasına gider, burada da görüldükten sonra sarfiyat masasına gelir, demiştir. Bundan sonra defterdarlık masraf ve tahkikat masası muhasebe müdürü Day Vahid dinlenmiştir ve duruşma bazı tet- kikat icrası için talik edilmiştir. Çocuğunu terkeden bir baba 3 ay 20 gür hans3 mahküm edildi Abdullah Kevkeb isminde biri Beyoğ- lu Zükür hastanesine müracaat ederek, 6 yaşındaki oğlu Hüseyini hastaneye yâ- tırmak istemiştir, Fakat, fazla yatak ol madığından hastane hasta çocuğu kabül | edememiş, Abdullah da oğlunu ortada bırakarak firar etmiştir. İ Birkaç gün sonra, çocuğunu aradığı zaman Darülâcezede bulmuştur. Bilâhare çocuk terki suçundan adliye- ye verilen baba, Asliye 8 inci cezada mu- hakeme edilerek, neticede suçu sabit gö- rülmüştür. Mahkeme, dün verdiği kararla Abdul lahı 3 ay 20 gün müddetle hapse mahküm etmiştir. Poliste: Bir tramvay arabası kontak yaptı, bir kadın bayıldı Ortaköy - Aksaray hattına iş'iyen 225 numaralı tramvay, dün Kabataştan ge çerken birdenbire kontak yakmıştır. Hâ- dise esnasında yolcular heyecana kapık mışlar, İelâl adında bir kadın korku ne ticesi bayılmıştır. Ji etcem b! bir hamela çarptı Şoför Salâhattinin kullanmakta oldu» ğu 2178 sayılı taksi otomobili, Marpuççu- vilâyet'erinizi akçemizle satın aldık, ye-| aylarını bırakırlar. Çünkü evvelce nejlardan geçerken, caddede gitmekte olan eriş Mehmede çarparak belinden ağır İsurette yaralanmasına sebeb olmuştur. Yaralı derhal (Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmış ve kazayı yapan şoför yakâ- lanmıştır. Zabıta tahkikata devam ete mektedir. Bir amele çatıdan düşüp yaralandı Taksimde Belediye tarafından yaptı- rılan bina inşaatında çalışan amele İbrâ- him, çatıda çalışmakta olduğu bir sırada müvazenesini temin edemiyerek (yere İdüşmüş ve vücudünün muhtelif yerle- İrinden ağır surette yaralanmıştır. Yaralı tedavi eğilmek üzere derhal Beyoğlu hastanesine kaldırılmıştır. nuz, gene böyle kalın. Fazlasını isteme- yin: hepsini kaybedersiniz, Diğer taraftan, iyi muhakeme “eden Pupet te: -— Ne halt ediyorsun canım, diye ona nasihatte bulunmuyordu. Deli misin, s6» nunda seni büsbütün öldürecek olan bu umacı için kendini böyle yeyip bitiriyor- sun? Rozelin, tatlılıkla bir noktaya işaret ediyordu: i — Peki amma, Pupet, niçin büyük A- meli Totor'la kalıyor, şunu bana izah e der misin! Öyle iken o da kızcağıza et - medik cefa bırakmıyor. Onu dövüyor, parasını elinden alıyor, onu gece mey - hanelerinde çalışmağa gönderiyor. Üste» lik de çirkin, kaba, pis haydud birhe- rif- Kıza gelince, etrafında dönen yir « mi kişi var, hâni istese bunlar kendisini belâlısının elinden de kurtanırlar, Fakat istemiyor. Çünkü ona lâzım olan bu a - dem, Sevdiği o. Buna karşı durulamaz. Pupet; , diye cevab verdi: Kabul, Ameli de senin gibi budala. Fakat onun için, bu yine izah olunabilir. Çünkü ken- disi yirmi yaşında, erkeği de yirmi be - şinde. Demek ki tabii, buna diyecek yok. Fakat sen daha henüz on yedi yaşmda bir papatyesin, öyle iken yaşı altmış, geçen ihtiyar bir maymunla yaşıyorsun. Bilmem artık, sen mi, o mu, ikinizden hanginiz daha iğrençsiniz! (Arkamı var)