Bap kini MONOLOĞ Papağan Siz hiç papağan gördünüz mü? İ: nizde gören de var, görmiyen de du kında çok çok lâf söylerdim. Görmemiş olan az olduğu için az söyliyeceğim. I — Papağan bir kuştur. 2 — Güvercinden büyük çaylaktan Konuşur. İşte papağabın hususiyeti (o burada. sizin gibi konuşur. Bilhassa benim gi- bi konuşur. Bilhassa benim gibi konu- gur, dememin sebebini size anlataca - km. Bir insana kırk defa ne olurmuş. Ban da kırk defa dedikleri için papağan olmad pağan gibi konuşmuş olduğum. da papi in benim gibi konus kendim de inandım. Lâf lâfı açarmış. Şimdi bir İ kırk öcfa ne derlerse o olurmuş G 3e aklıma bir hikâye geldi. Aklımdan kaçmadan size anlatıvereyim: «Eski padişahlar devrinde Bevler - beyi satrayımın bir aşcısı varmış. Pu a$-| gı günün birinde aklın: biraz; oynat - mış. Herkes deli demiş... Aşcınm de - Aliği gün geçtikçe artmış. Artık aşu - ceyi tuzlu, çorbayı şekerli pişirir ol -/ muş. Bu yüzden aşıyı saraydan çıkar. mışlar. Sarayın haremağası günün b'rinde İstanbula inecekmis. iskeleye © gelmis daha vapur görünürlerde yokmus. Rir de ne görsün saraydan (çıkarılan deli asç, orada değil mi? Deli asçı bovnunu |” bükmüş, haremağasının yanına sokul - müş. — Ağa efendi. demis, sördünüz mü gu basima geleni beni deli diye işimden | çıkardılar. Sokskta kaldım. Aün arçıya acımış: — Ne yapalım demiş, başına gelmis çekeceksin. Kime kırk defa ve derler -! se o olurmuş. Sana kırk defa da deli, de diler. deli oluverdin. Aşçı sormuş: — Ya kırk defa akılh derlerse akıl- k olacak mıyım? — Olursun yat Aşçı yalvarmağa başlamış: — Aman ağa efendi, canım sğüe- fendi ne olursa senden olur. Bana k'rk defa skıllı de de, akıllı olayım. Ağa düşünmüş, raz: olmus; iskele - nin arkasında bir kenara oturmuşlar â- ğa söylemeğe başlamış: — Akıllsın. ... Akillısm. ... Akıllısın. Ağa akillısm dedikçe. aşçı da' bir, İ- ki, üç diye sayarmış. Ağa söylemiş. aş. çı saymış. bu esnada da vapur. iske - İeye yanaşmış. yolcularını (boşaltmış, orxdaki yolcular binmiş vapur öüdü - günü çalmış, hareket elmiş, ağa düdük Tilki bir gün tavuğu görmüştü, Ta- vuğun peşine düştü. Tavuk sahibinin bahçesine kaçtı. Tilki de peşinden koş- tu. Tilki memnundu: — Ne olsa, burada tavuğu yakalarım. diyordu. derlerse o)” işitince vapurun kaçtığım anla - 5. Oluz dokuzuncu defa; küllisin. ş. Vapurun bu yüzden kaç- isin. sen de deli - ana akıllısın diyen ben de deli - yim» Yâr Ist açtı. Gelelim gene şu papa- dan meselesine. Bana evde annem ba. en derler. Mektebde öğret - an der. Arkadaşlarımdan ğan derler. bi kuş değilim. Güver - ksem de çaylâktan küçük yorlar. Amma siz de konuşuyorsunuz; niye size vap demiyorlar da bana divorlar bilivor musunuz? Ben ne duvarsam. papağan gibi ma- nas'nı bilmeden tekrarlıyarsk konu - um. Evde birinden, sokakta ço- Kerim Teran Gün doğmadan açılın, İnci gibi saçılın, Enginlere karısın İleri gemiciler. k İleri gemiciler. Rüzgârlara katılın, Dalgalara atılın, Sonsuzluğa açılın Kerim Taran Sonbahar cuklardan bir şey duydum mu ben de önü söylerim. — Papağan gene bir sey ezberlemiş. Der sime calkısırım. Su gibi ezberlemi - *imdir. Öğretmen sorunca gir gir gir plerim. Fâkat öğretmen beni sustü - up da argda bir şey sordu mu? Kal - dım gitti — Papağan. Bu papağanlık den, başıma neler gelmedi. Ki fena sözler ezberleyip için da #zberlediğim için sıfır aldım. Ve niha - vet ârtik vazgeçtim. apağan gibi her şeyi tekrarlamıyo- rum. Dersimi anlamadan ezberlemiyo- rum. Fekat bir kere adım papağana çıkmış. Gene bana herkes: — Papağan! Diyor. Papağan değilim efendim. Y Bahçede döner biley taşı vardı. Ta- vuk oraya zıpladı ve küçük ayaklarile taşı çevirdi. Tilki ayağını taşa dokun- duruyor, fakat taş döndüğü İçin çıka- mıyor, tavuğu yakalıyamıyordu. xken | Uçuşarak döküldü tekrarladığım | Benim hüzün! Perihan Sofuoğlu in -| Sanbaharda yapraklar günlerim k yedim. Dersimi anlamadan | Bir ademe gömüldü. Estikçe sert rüzgârlar Cevab verdi kam dallar Kervanlardan eser yok Sanki şimdi ağlar yollar. Yorgun, argın, köylü, çiftçi “Yanan ocak başındadır. Konuşmalar taze mahsul İlkbaharın aşkındadır. Perihan Sofuoğlu AZIS “Tilkinin aklıns bir kurnazlık geldi: — Biley taşının kulpundan o yaka- larsam taş artık dönmez, ben de tavu- ğu yakalarım. Diye düşündü. Fakat ağzını halka- , ya dokumduruca dişleri kırıldı. fi Rİ RE YY X 0, Devrilen vazo d Yıldızın teyzesi terzidir. Yıldız orada iken kendine bir eteklik ısmarlamış olan bir bayan, bayile bir- Bir gün Mkte getmisti. Bavın hıckırığı tut Bir bardak su içirirsek belki geçer diye, su vermişti. Fakat nafile, e) Yıldızın teyzesile, eteklik ısmarla- miş bayan konuşurlarken o da müte- madiyen hıçkırıyordu. Yıldızın teyzesi merak etmişti. Bu esnada da Yıldız Aikilmiş etek- liği getiriyor. Yıldız dikkst etmedi. Önündeki varrnun ayağına çarptı, Vazo h'çkiran bayın 2 başına düştü. Yıldız çok korkmuştu: — Şimd: kim bilir banane kadar darılacaklardır. Diye düşünüyor, çor üzülüyordu. Tavuğun sahibi de olan biteni uzak- tan görmüştü, elindeot kaldırmaya mahsus çatal olduğu halde koştu. Til- ki ağzının acısından kaçamamıştı. Ta- vuğun sahibi onu yakaladı. | L Yeni bilmecemiz | Fakat darılmadılar, bay teşekkür etti: — eri amma zârar yok, de- di, Korl hiçkiriğım kesildi, ona memnun oldum. Yukarıdaki Mikey rTesmıni gazeteden kesiniz. Uygun gelecek renkisrle boyayı nız. İyi boyamış olanlardan bir kişiye maroken kaplı, fevkalâde kâğıdı büyük bir hatıra defteri, iki kişiye gene maro- ken kapli ve fevkelâde kâğıdı muhtta defterleri, diğer elli kişiye de ayrı ayrı güzel ve kıymekli hediyeler vereceğiz, : Bilmeceye cevab verme müdgsti on beş 4 gündür. Bilmece cevabını bize Eurderdi- giniz zarfın üzerine «Bilmece; kelimesini 5 ve bilmecenin gazetede çıktığı tarihi ve. ZAMZ. a5 59 ii