“Son Posta, nın Hikâyesi Cemilenin sı m İ Yazan : Mahmud Atilâ Aykut 4MUNNEMN Genç köylü kızı, kışı delikanlının zatmış, kömür gi geniş ve kuvvetli om Sul, usul anlatıyordu: — Anladın mı Şakir? Kocamla kayna- bam bu gece (Kurtbey) köyüne düğüne gidecekler. Hastayım diye gitmyieceğim Gere yaln; ) açık korun mi? Delikanlı göğsüne çektiği bir yol daha baktı, Ve a renki; kınalı ellerini; ok ba- mâsırlı avuçlarına u - m. Seni oradan alırım içeri he sevgilisine img va tüylü esmer Yüzünü engin bir iştiha ile öptük- Ve onrâ onu kolları arasından bıraka - ra yi dayalı çapasını omuzladı: > adi sen var git. Ben gelirim gece Cemile ile Şakir tarladan dönen k: De tarafından görülüp 'âf olmasın di- ye aynı, ayrı yollardan köye döndüler. i Ön arşın ilerideki ihlamur ağacının ar- asndan bir gölge kıpırdadı. Kendi ken- dine m gibi söylendi: — Vay kahpenin dölü e Pp: lü vây. Bu gece * Cemile; «Akviran, köyünün en güzel, vit. fakat, en fakir kızı idi. Ufacık bir kulü- m iie beraber yaşıyordu. Başka 'msesi Yoktu. Babasına köylüler; «Bü- Yücü dede. derlerdi. Lohusa kadın'ar, Yavuklu Kızlar, sar'alı çocuklar, dalakhı hastalar, İrengiye tutulmuş zavallılar o - in «Büyücü dedeye» gelirlerdi. - e dedenin oturduğu yer odası garib © unç bir teşrihhaneye benziyordu. Kırık çanaklar içerisinde türlü, türlü #lâçlar. Kaplumbağa kabukları, an “emikleri, ocaklığa asılmış iri taneli £ bihler bile vardı bu odada,., dı bu odada,., <Büyücü dede» gece bu acayib lâboratuvarında çalışır, Sa « MAŞ büyü kitablarından büyüler, mis kâlür düzer, yıldızlara bakar, cinleri, pe- rileri başına toplar. Bazı geceler cemi - Jeyi bile korkutan anlaşılmaz âyinler ya- Kendisine okunmağa gelenlerle Ş kelâmi konuşmaz, larin m Fiğ postunun altına koymalarını rak Ye içinden bir şeyler oku; talarını odasının önündeki Sali ei ler, ilâçlarını orada verirdi, Kimse Mü odasından içeriye adim atamazdı. Her - kes «Büyücü dedenin, hışmına uğrıya - <ağından korkardı. Küyün en güzel kzı Cemile işte bu garib ve €srarengiz ada - Gang ani çocukken, kaybet - Büyücü dedenin periler, iler konuştuğu akşamlar Cemileys de era, ce- ik ettiği, onu dövdüğü rivaya; edilirdi, Büyücü dedenin kızı diye delikanlı'ar bi. Ie Cemileye aşinalık etmekt, dardı, , Cemile, yirmi yaşına bastığı köyün en gelirli ağalarından rahim» on yaşındaki oğlu R. Mmileyi istedi: «Tatar lensle Gey e oğluna karı diye değil, tarlasında İşe ya- rar ırgad diye almıştı. Yirmi yasındaki v kızla on yaşında bir çeouğun eyi — mesi elbette ki doğru olamazdı, köylülere bündâ Şaşılacak bir şey tu. Daha geçen Yıl muhtarın dokuz şındaki «Ömer» ile med ağanın yirmi iki ndaki Matiçgej ile evlenmemişler miydi? Bu hâdise yal. Miz bir taraftan münakaşa edildi: ç Çikin, çikim, küp küp altınları olduğu rivayet edilen Büyücü dede acaha Cemileyi kaç Osman'ı altınına satmıştı. Köylerde kız evlâd, pazarda Satılan bir Mal gibİ para ederdi. Bu hak da sadeğe ber olurdu. Ne Tatar İbrâhim, ne ME köylüye bu alış verişe dair gal Mala ir ve bu bir sir olarak ii İbrahim, delikanlılara nisbet; dün di şan o'sun diye tam on gün dü- «E ei Kasabadan davul, zur- pişirdi. getirtti, Kazanlarla yemek Yaptırttı ve bir yalin yy #ühilerle Bü: Cuma gecesi de dualarla, erle Büyücü dedi rahimin evine gelin Köyde damadla, gelinin bir odaya ka. pandığı ilk gece damadın muvaffakiyeti. Bi silâbla müjdelemek anane ve det hükmüne girmişti. Bu silâhı damad atar ve bu silâh sesi bekâret işaretine alâmet sayılırdı... Bu vazifeyi yapacak damad; yok- ya « götürüldü. di. Kendi kendine mur'dana.| «Çay» köyünden Ah. l !çoktan gelin yatağında büzülüp uyum: tu. Cemile o gece kocasının koynuna r yah saçlı başını onunlana gibi sokularak yatmıştı. Bekledik -|sında biriken 16 bin liradan fazla araba ee uzlarına doyamış u-İleri silâh sesini duymıyan köylüler bir hissesinin kendilerine tevzi zaman da fısıltı halinde bunun dediko - dusunu yaptılar... ; * | Kaza mahkemesinin salonu köylü'erle izim gel, Ben topu (pencere) |doluydu. Tatar İbrahimin gelini Cemile| fakat Liman İşletme İdaresi bankadaki ile sığırtmaç Şakir zina ederken yaka - | lanmışlar, Tatar İbrahim gelinini de, sı- Zırimacı da mahkemeye vermişti. Müba- şir bu iki suçluyu mahkeme odasına ça- Zırdığı zaman içerisi hincâhinç doluydu. İDiğer daire memurları bile dedikodusu kazaya kadar akseden bu enteresan dava ile yakından adardılar, Reis evvelâ sığırtmacı dinledi. Ona birçok sualler sor du. Şakir bütün suallere tek bir cümle ile cevab veriyordu. — Cemile Ramazanın değil, benim ka- rımdır reis bey. | Sığırtmacın bu cevabı üzerine mah -| keme karıştı, Tatarın taraftarları yüksek sesle söylenmeğe başladılar: — Tuu.. bre ekmek haini, gözüne, dizi- ne dursun. Utanmaz, alçak namussuz he- İ l Reis zili çaldı, Gürü'tü edenleri sus-. turdu. Sorgu sırası gelmişti. Önü fıtalı, başı i, eli kınalı Cemile a - yağa kalktı. Yüzünün rengi al al olmuş- tu. Rels ona da birçok sualler sor kes sade kulak kesilmiş bu kötü kadınm | söylediği sözleri din'iyordu. — Ne dersin bunlara kızım? — Demek bütün bu şeyler doğru öyle mi?, A Cemile cevab vermeden etrafına ba - kırdı, Birini arıyormuş gibi herkesi ay- n, ayrı sürü, Kendisine gülerek manalı Ki bakanları görmenezlikten geldi. Ve san- yarılarına kadar ya aradıklarını bulmuş gibi yüzünün de-| Sadikzede vapurunum enkazı satıldı İrileri gerildi. Koyu siyah gözleri kıvıl - “icımlardı, par'adı. Reise dönerek, herke te bırakacak karlar serbesi bir lâ- ek, pürüzsüz bir sesle kan jma yar sadece konuşmağa değil, hay kırınağa başladı: — Reis bey dedi, benden bana sorgu #orup durursun?, Aha şurada beni sütlü bir inek gibi beş altına satan babamla, be ni ırgad diye kendine satın alan kayna -| tam duruyor. Ne benim, pe Şakirin, ne de kocam olacak çocuğun günahı yok bu işte. Kocamı ben her gece çocuğum gibi kucağımda uyuttum. Onun mekteb tor - basını (çanta) bile ben kendi ellerinle diktim. Suparasını (kilab) ben verdim. Ben kötü kadın değilim.. ve sonra en ma- sum hıçkırıklarla başını önüne eğerek| ağlamağa baş'adı. i Mahkeme bu sefer büsbütün Karıştı. Büyücü dede sopasınn sarılarak doğrul « mak istedi, Tatar İbrahim homurdana - hayr vırla y en sakınır -İrak yumruklarını kıza doğru uzattı, Biraz ikrar eylemiş ve dahi birbirlerinin de evvel çıt olmıyan salon şimdi bir köy, zaman, | pazarına dönmüştü. Herkes bir şey ko - 0'duğundan esbabı anifeye binaen ana- <Tatar İb -İmuşuyordu. Ne mübaşirin bağırması, ne siri mefkud nikâhı sabıkın feshi ile; Ce- İreisin hiddetli müdahalesi gürültüyü bas- Cemileyi' teramadı. Mahkeme kısı bir tatil yaptı, min Akti eaiz olduğuna karar verdi. Halk dışarı çıkarıldı. Gizli yap:lan ikinci celsede reis Cemi'eye bır sual daha sor- du: i Amma! — Bunu neden evvelden düşünmedin? cı yaptılar. Neden babana ben bu çocukla evlenmem demedin. | — Nasıl demedim reiz bey. Yalvardım bile. Bana da herkes gibi büyü etti, Tatarın oğlile evlenmezsem beni cin «| lerle evlendirecekti. o Korktum, . ben garib bir kızım. Daha ben de neyim ki... | | Cemile ağlamağa (başla ! muştı. o Mahkeme (heyeti kısa bir mü- izakereden şonra günahkârlara son birer! sual daha tevcih etti. z Kızım sen Şakiri istiyor musun? — He. — Sen Şakir; Cemileyi karı olarak a- yor musun? — Alıyorum efendim. Heyeti hâkime karar vermek için oda- İlarına çekildiler, biraz sonra şu kararı İzabıt kâtibi yüksek sesle okudu: | «... Veli kızı Cemilde cebir ve ikrah tekrar enin kızı, Tatar İb- bulunduğu, kocası Ramazanda ise evlen-|tesi İngiliz edebiyatı profesörlüğüne te-iler koridorda kalmışlardır. miye ehliyet olmadığı görülmüş ve zina idâiasi'!e mahkemeye müracaat edilmiş olması keyfiyatı ariz ve amik tetkik edil. mekle Cemile; küçük Ramazanın zev - cei menkühası olma kaydını ref ve izale etmiş ve hazırı bilmeclis bu mesele SON POSTA Rıhtım hamallarının | *” biriken paraları tevzi edilecek Münakalât Vekâleti rıhtım hamalları- nın 937 Nisanındanberi Emlâk Banka- kararlaştırmıştır. Rıhtım hamalları bir müddet evvel geçim vaziyetlerinin iyi olmdaığını ileri sürerek bu paranın tevziini istemişler, Dedi. Gevherli hanım da: — Safa geldiniz dede sultan... Dedi, Murad: — Eyvallah hanim bacı... Cevabını verdi. Gevherli hanım dede sultana karşısın- da yer gösterdi. Tayyarzade hanım sulta- nın dizi dibine oturdu, Kahve ve çubuk- lar içildikten sonra, hanım sultan kısa bir raks ve saz faslı yaptırttı. — Dede sulten, bu Tayyaroğlu sizin için âlâ taşlar yapar, hattâ bu yüzük için dahi onun yaptığı ameli taştır dedi, doğ- ru mudur? — Eyvallah. doğrudur. bu paraları sermaye yaparak ameleler a- rasında bir teavün sandığı kurmağı dü- şündüğü için, keyfiyet Münakalât Vekâ-! ne arredilmiş, bu hususta direktif is-| © işti. Hattâ bir aralık hama'lar Em-| lâk Bankasındaki paranın daba fazla ol-! duğunu iddia ettikleri için mesele adli-| intikal etmişti. Münakalât Vekâletinin yeni kararile halledilmiş bulunmaktadır. Em'ik Bankasındaki paralar noter hu-| zurunda rıhtım bamallarına tevzı oiuna-| ye Sayfa 9 Dede Sultan Jiki büklüm oldu ve tahttan yuvarlandı, İölmüştü. Karşılarında, gözlerinden ateş saçan Sultan Muradı gören katiller ise, ters yüzüne dönmüşler, onlar da kaçma- ğa başlamışlardı. Fakat, Fazlı paşa sara- Yı, sıkı bir yeniçeri kordonu içine alın « muştı. Saraydan kaçanlar, derha! yaka » Tanıyordu. Yandım Alinin tutulması için de güinrükçünün konağına adamlar göm derilmiş, bu yaman baldırıçıplak da ora- da yakalanmıştı. Gevherli hanım batakhanesinin hazi « nesini Sultan Murad derhal kendı mühü- rü ile mühürledi; mallar ve mücevherler, bir heyet huzurunda sahiblerine dağıtı- le Cemile ve |ninmiş simaları ve kalabalık güzide birİfine Taksim Belediye gazinosunda Şakir ise yekâiğerini ister o oldüklarını)dinleyici kütlesi bulunmuş, dershane sa-|çay ziyafeti verilmiştir. caktır. Rıhtım hamalları bugünlerde arâla- rmdan seçecekleri bir heyet (vasıtasile Liman İşletmesile temasa geçeceklerdir. Her hamalın hissesine isabet edecek pa- ra miktarı tesbit olunacak, bunu mütea- kıb tevziata başlanacaktır. Rıhtim be- mallarının bn araba hisse'eri hâlâ top-| lanmaktadır. Bundan sonra toplânacak| paralsr 15 günde veya ayda bir defa| hakkı olan hamallara tevzi edilecektir. — Hiç üzerinizde yapılmış var mıdır? | lacaktı, Cariyeler ve köleler esir pszarı- Sultan Murad koynundan bir torbalna yollandı. Onlar da satılarak, parası, mücevher çıkarıp döktü. Elmas parıltısı batakhaneye düşürülenlere, karşısında, Gevherli Esma Hanım snlta- | lerine verilecekti. Yalnız Fi nın aktı gideyazdı. Dervişin, bilhassa | Suhan Murad enderunu hümayun gil - vwucuna koyduğu dört parça elmas ise,manları arasina aldırttı. ömründe görmediği şeylerdi. Hakiki bİr| Ratakhane çetesine gelince, zenci a - elmastan farkı yoktu. Hiç tereddüd et -| yalarla beraber, Sultan Muradın huzu « meden o dört parça şahane elması, kese-İyunda hepsinin başı vuruldu. İlk idam sinin içine attı: edilen Arnavud Sinandı. En son kafası — Dede sultan.. dedi, Bu zarayın için-| kesilecek olan da Yandım Ali idi. Fakat de sana bir gizli oda vereceğiz. Beğen - bu müthiş serseri, Poyrâzın yüzüğü sa » diğin cariye ve oğlanı da senin hizmetine yesinde canını kurtarmağa muvaffak ok veririm; var safayı hatır ile otur ve bâ- gu, Cellâd Karu Ali, Zerefşanın katilini na lâzım oldukça böyle elmaslar yap.. 8€- bir yumrukta diz çökertirken Yandım ni kendime mahrem ederim... Bu saraY-| Ali parmağındaki yüzüğü padişaha gös- da olanı zevk ve safayı Stiltan Mufad s4“ termiş ve Murad, cellâda: rayında göremezsin... he a” Murad, ayağa fırladı. Sırtından cüb-| Diye bağırmıştı. Yandım Alı, Sultan besini, başından derviş külâhını attı. Gov Muradın ayaklarına kapanarak tövbe ve herli hanım şaşırmış, tahtın arkalığına itiğfar etti ve padişah tarafından canı yaslanarak: bağışlanarak Alaman sınırındaki palan- — Hay... Hay... Hay... galardan birine sürgün edildi. Baldır Diye feryada başlamıştı. Genç padi -Içıplak Yandım Ali orada, serdengeçti şah takma saç ve sakalım da fırlattıktan gaziler arasında bir namh yiğit oldu. Ba- sonra gürledi: İşından türlü yeni maceralar geçti. — Bre hınzır, bre mel'un, sen kimsin! o Batakhanenin tanınmış kurbanlarına ki beni kendine bende etmek istersin?! gelince; — Hay... Hay... Hay... İ Pembe yaşmak'ı Kamer hatunun öşi- — Bre sen Allahtan korkmaz mısın ki gı Hacı Ataullah, ölmüştü. Bursalı Sadi - bu batakhaneyt açıp bunca suçsuz adam-'zadeyi ise dildadesi Şevkidil ile cünbüşte lara zulmedip canlarına dahi kıyarsın... | bulmuşlardı. Kuşbaz mirasyedi Muradn — Hay... Hay... Hay... "ayaklarına kapanarak bu cariyenin ken- Sarayın içinde tanki bir kıyamet kop-'disine ihsan edilmesini dilemişti. Balıkçı muştu. Zenci ağlar, baldırıçıplaklar güzeli Ahmedi batakhanenin cezahane ve katiller çetes!, yalın kılıç ve yalm han denilen yeraltı zindanında bulmuşlardı. çer taht odasına hücum ederken cariye » İdam edilen katillerden birinin itirafına ler ve oğlarlar bağırışıyorlar, Gevherli göre, balıkçı güzelinin ertesi günü bo « hanım bendelerinden bir kızmı da, yükte ğulması kararlaştırılmış imiş, Küçüke - hafif, pahada ağır eşyalarım alarak sa - fendi, Mısırçarşılı Osman Zfendi, kadınlı raydan kaçıyorlardı. erkekli daha tam otuz sekiz kişi, odalar- Tayyarzade, taht odasının iki kanadh |da, yahud cezahanede bulunup kurtarıl- kapısını, ardına kadar açtı ve avazı çık-; İtiği kadar bağırmağa başladı: Durdüncü Murad biri Sahba kalfa ile —Bu devleti Ali Osman Sultan Mu-| Tayyarzadeye, diğeri de Safinaz ile balık- rad Hanındır!.. çı güzeli Ahmede çifte düğün yaptırttı. süren bu düğün, Gevherli hanımın gözleri kararmış, | On beş gün, on beş gece ha- beyni oğulduyordu: halka ihtilâl ve batakhanenin kanlı tıralarını unutturdu. — Hay, hay... Yaktın beni Tayyaroğs Midilli çocuğa gelince, Tayyarzade ter lu... Yaktın beni külhani,.. ni mi m > per Esma Hanım sultanın son sözü bu ol. |Xâ YENE kali mugt, Başı sağ omuzuna düştü, gövdesi) Mae Ema ald Fak İs Halida Edib Üniversites ilk dersini verdi | Wöteferrik İki memur takdirname İle taltif edildi Vilâyet maiyet memurlarından Ke- mal Aysun, ve Hulki Metinin Erzin - an felâketzedelerine yapılan yardım- arda emekleri görülmüş. Dahiliye Ve- ğleti tarafıhdan kendilerine birer tak dirname gönderilmistir. Geçen yıl Esede Adrasan feneri ci - rında kavalıklara oturan ve yüzdü- mümkün olmıyan Denizyolla- rı İder Sıdıkzarle vanurunun en kazı bir armatöre satılmıştır. Vapyru alanlar kaza yerine miderek erken narralıyacak ve makinelerini sökeceklerdir. Denize düsen bir adam kurtarıldı Küçükpazarda Muradiye sokağında 36 sayıl: evde oturan ve bir birahane- de sazendelik eden Hasan, evvelki ge- ce köprüye yanaşan Adalar vapurun- dan çıkarken müvazenesini kaybede - rek denize düşmüştür. Etraftan yetişilerek kurtarılan ka - zazede denizde bir hayli su yuttuğun- dan, tedavi edilmek üzere hastaneye kaldırılmıştır. küflü (küfüv) olmaları zâhir bulunmuş mile ve Şakirin bitariküssene nikâhları- » Bermurad olan günahkârlar bir dah köye dönmediler. Cemiley! reis kendine evlâdlik aldı. Şâkiri de mahkemeye oda- bir zaman içinde, Midilli, Muradın, he - men hiç yanından ayırmadığı hizmetkâr- larından biri o'du. Şehirde tebdil ge - İzerken, Deli Hüseyin İle beraber onu da götürmeğe başladı. Midilli, Deli Hüse - yinden gayet güzel kıhç kullanmasını öğrendi. Bir gün gene, dördüncü Murad, Deli Hüseyin ve Midilli ie tebdil geziyordu. Zengin bir gemici kıyafetine “girmişti, Taşçı'ardan geçiyorlardı. Padişah dük « 'kânlardan birine uğradı: — Hoş geldin... Buyur reis,.. Buyu- run ağam... — Bizim taş hazır » — Yan bitti gemici ağa... Gelin azı- icik daha işi | Murad, bir taşçı ustasının büyük bir " dikkatle şlediği pantelik mermerindön 'r mezar taşının karşısına geçti. Bu kıy» etli, fakat sade taşın ortasında kabari- ma bir gül vardı. Altında, tâlik ile bir kıt'a yazılıydı: Yola düşüp giden dilber Musam eğlendi gelmedi. Yoksa yolda yol mu saştı, Musam eğlendi gelmedi. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakül-Jmiini istiab etmediğinden birçok ki. Profesör o konleranında © Şekspirin dünya edebiyatındaki mevki ve edebi kıymeti ve eserleri hakkında geniş ma- lümat vermiş ve alâka ile dinlenmiştir. Müteakıben Bayan Halide Edib şere- bir yin edilen Halide Edib, ilk dersini dün saat 17 de vermiştir. Bu açış dersinde Üniversitenin birçok profesörleri ve edebiyat âlemimizin ta-