7 Mart 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

7 Mart 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayfa 5 ; “Arab harflerini kull b, e Lâtin harfleri. Fakat bu tek çareyi öyle dolaşık pire YAZAN i Halid Ziya Uşakl —.— eski kâf sesi verdirmek için A nın üzeri- Bir tarihe kadar, Türk yazısı Arab ne bir accent-circonflex kullanacak: a harflerinden teşekkül ederken biz buna! biz bu işareti uzun heceler için kullan- elifba derdik, Arab herflesinin birincisi mağa lüzum hissettik; fakat ya k harfine | i elif, ikincisi ba olduğu için bu ünvan 0-' ba münasib idi, fakat Arab harfleri terkolununca elif ve ba kalmadığı için elifba ismi de ortadan kalkmak icab e- derdi, ve öyle oldu. Bunun yerine gelen kelime Aiphabet - Alfabe ise buna sadece hayretten başka elden bir şeyler gelmez. Elif ve ba kalktı ise yerine yunancanın hem kendi sesini verdirmek hem heceyi çekmek lâzım gelirse? Meselâ; Kai, ke- Kâ'il, kâ'im yazılacak ve o zaman â yı çekmeden evvel k eski kâf şeklinde oku- nacak. g harfinin alınmamasından doğan gürabetler bundan da ibaret değil, Kaç kere tesadüf ettim, biçare Kâlem #âhib- OSTA - (Oran âlemimizin büyük derdi: İmlâ ve sarf meselesi —J İmlâ meselesinde yapılması zaruri olan değişiklikler anırken imlânın zorluğundan bahseder dururduk. Nihayet tek çareye müracaat mecburiyeti hasıl oldu: bir şekle koyduk ki.... | J En güzel şeyler sakat tatbik olunursa en fena neticeler verir. Bü yazı silsilesine devam etmeden ev- vel işaret edeyim ki; Her düşündüğünün. mutlak surette doğru ve aksine ihtimal verilmiyecek derecede mühik olduğuna kânâat edecek kadar kendisine güvenen bir adam değilim, Bu imlâ ve sarf mese- lesinde benden ziyade salâhiyet ve ihti- sas. suhib'erinin mevcudiyetine — inan» rim, Halâ düşüncelerimi kaydederken bunlardan pek çoğu için muhatab olarak f i Galih Arcan ile bir konuşma Yazan: İsmet Hulüsi Urun zaman sahnede göremedeğim İ. Galib Arcan'ı evinde görmeye gitmiştim. Eser dolu, resim dolu, çalışma odasın- da karşılıklı oturduk ve dereden tepe den konuştuk. Şimdi uzun bir hülâsaşını yapacağım. Dereden tepeden konuştuğumuzu baş-| ta söyledim. Sakın havaların son günler- de iyi gittiğinden, Eminönündeki saatin iki defa tamir edildiğinden, meyvaları” bu sene erken çiçek açacağından konuş» tuğumuz zannedilmesin, Bizim mevzuu» bahs ettiğimiz dere tepe, geniş tiyatro mevzuunun deresi tepesiydi, | Gelibin yeni vazifesini biliyor musu- İnuz? Bilenler de var gerçek emma, bil miyenler bilenleri arayıp onlardan öğ- İrenmek zahmetine katlanmasınlar diye ben söyliyeyim. İ, Galib Arcan Yüksek | Devlet Konservatuarında Dikslon ve sah- ! konuşmalarımızın kısa lisan muallimlerini düşünüyorum. Daha| Alphası ile Betası mı gelmelidir? Nejleri meselâ: hakikat, hakiki kabilinden münasebet? Başka isim bulmakta zorluk | kelimeleri yazarken ne yapacaklarında mu var? Türkçeyi arabca Oboyunduru-|şaşırmaktadırlar, undan kurtardıktan sonra mutlaka baş-| Hakikat, hakiki yazanları sık sık gö- ka dillerin esareti altına koymak bu bed- rüyoruz. Ne yapsınlar, mazurdurlar, el baht lisanın omukadderatından omıdır?|de bir g harfi olmayınca ne yapılır? İti- Ne garibdir ki lisanı Arab kelimelerin-!raf etmelidir ki pek zengin ve pek mü- «den ne kadar kurtarabildi isek garb dil said olan Türk a, b, c mecmuasının bu lerinden hususile #fransızcadan o kadar 'mühim noksanını tazmin ederek g harfi- kelimeyi almakta bir nevi zevk duyduk.'ni hemen kabul etmekte zarurut vardır. “Esir hayatını mahkümiyetten saadet du-| Denebilir Ki «biz yıllardanberi böyle © Yan insanlar gibi türkçeyi de bu hale)idare etmeğe çalışıyoruz. Bütün mekteb- © koymak bir nevi marazi merak olsa ge- lerde, bütün kitablarda bu g yoktur. O- » orek. Bari alınan kelimeleri lüzum üz€-İnu kabul etmek için her şeyi değiştire-| rine, hele doğru olarak almış olsak. Si-|jim mi? Zaten kitabsızlık içinde çırpınıp | Tasi gelince bu bahse avdet edeceğim. | dururken zar zor vicude gelmiş olan ki-| Türk harflerinin heyeti o mecmuasına tabları da yakıp onların yerine yeniler en münasib İsim ilk üç harfi almaktır: ni mi alalım?» “a, b, &. Nitekim fransızcada da en MÜS-| Hayır! Hiç öyle değil O mevcud olan ç tamel olan şekil Alphabet yerine 8, b, kitablar gene öylece kalır, tâ k! kendili- &. dir. Şu fark ile ki fransızca c harfi $ ğinden ortadan kalksın. Fakat bundan © sesi verirken bizde Arab harflerinden'şoyra, yani g harfi de kabul edilince, ba- | “cim sesini verir. Muhakkak olan bir şey var ise oda "Türk yazısı için kabul edilen a, b, e nin her ihtiyacı temin edecek şekilde olma- “ mdır; ve bu sayede, imlâ lisanın €sas kai- 'delerine göre istikrar peyda edebilse, bu harflerle türkçeyi pek doğru olarak yaz-! “mak imkânı temin edilmiş olacaktır; yal-' gir İş ek bi karin, bakanından mız bir mühim noksan ile... ibaret olsaydı ne kadar kolay olurdu! © — Hiçbir zaman anlamak mümkün ol! Biz Arab Fürflerini kullanirken imlâ- madı, ve ber heviden dinlenilen i#ahak | rh” zorluğundan; doğru okuyup yazma- a ni aa BRE ve pg? nıh herkese müyesser olamıyacak ni- Kd: yük ve el pek mütid yazı L “lnkılâbında zengin bir a, b, © kabul edil-| ya,“ olduğuna ve Ve Gy mişken ne için eski yazıda kâf diye tanı-|“”” göm Jan ve diğer gerb lisanlarında g olan | mekle beraber hiçbir vakit imlâyı kar. i İ gaşaıktan kurtarmak imkânını bulama; İdık. Neler yapılmak istendi de esas iti- barile gene sabit birçok kaidelere tâbi , ME ŞA #ılacak ve mekteblere verilecek olan ki- tablarda, bittabi matbuatta vesair kitab-! larda da öyle, g harfi yıllardanberi ken- disinden esirgenen yeri almış olur. Za- rarın neresinden dönülse kârdır. Zaten imlâ meselesinde zaruri değişiklikler yalnız bundan ibaret değil- olan | | Mik hükmünde kapı dışarı edilmeğe lü- | > Ozum görülmüştür? Ve bu sesi ifade ede- : i “cek bir hart kalmayınci k nin muavene-|olân eski yazı istikrar peyda edemiye- “ tine ihtiyaç görülerek ona kendi sesin-|reX sürüklendi durdu ve nihayet tek bir “den başka bir ikinci ses te vermek kül. | çareye müracaat mecburiyeti bâst oldu: feti yük'etilince bir takim karışık çare-|Lâtin harfleri... Artık gönüller müsterih olmak lâzım İgelirken bu tek çareyi de öyle dolaşık bir şekle koyduk ki imlâ kargaşalığı: e$- ki halini aratacak bir derekeye düştü. ! “mil vesâire.,. k İle başlanacak fakat ona — Bilâkis beyefendinin evde olma- «dığı geceleri hesab edecek. hahgi ka - «dınlarla bu kabil işler yapılabileceğini “kestirmek gibi tecrübe sahibi insanla- © ra has muvaffakiyetler gösteriyorsun! — Beni fena hırpalıyorsun Güner! Saha: yakıştıramadığım için Ta - «Son Posta» nın tefrika 53 < REX — Seni kaybettikten sonra başka © türlü bir adam oldum. — Bu bir sebeb ve esbab: muhaffe- teşkil etmez Tarık. Çok çirkin çok iğrenç... © — Beni affet! — Ne kıymeti var bunun!. “sen nasıl çıkacaksın buradan?.. kaçtın... © — Az daha yakalanıyordum. Herif » geldi. biraz daha geç kalsaydı. hapı yuttuğumun resmi idi. — Sen sarhoş musun Tarık!.. — Neden sordun! © O— Bunler sana sarhoşluk söyleti - “yor. deyip, biraz müteselli olacağım. “© Cevab vermedi. Kravatını bağladı. “Elinde getirdiği yeleğini giydi. Tarıkiner. Ben bir cahillik yaptım. N miş. Gelmiyeceğim dediği halde. gece Şimdi yarısı wvdet etmişti, Niçin tediğini söyledi: Vâdetmedim. Sabahleyin, hanımefendinin ilk işi beni görmek oldu: ziyade onların tecrübesine, müşahedesi- ne, talim hayatında hâsıl ettikleri düşün- celere müracaat etmelidir. Yetişir ki on- İların arasında, mevcuddan bir noktaya dokunulacak olursa bunu bir günah ka- bilinden sayanlar bulunmasın. Biz, genç| liken, medrese zihniyetinde yetişmiş o- lanların böyle taassub gösterişlerine ma- ruz kalırdık. Bugün şu okunacak yazılar- da eskiye karşı bir taarruz değil, yeni o-! lan bir şeyin nakiselerine işaret vardır, o kadar... Bunu yeniliğe ilâve olunacak fazla bir yenilik, daha doğrusu bir tekâ- mül hamlesi hükmünde te'âkki etmek insafa muvafık olur, Asıl temenni ederim ki o yazıların sahibine bir nevi lâ-yuhti- lik daiyesi atfolunmasın. Helid Ziya U il Tifük va fındık fiatlarının teikikine lüzum görülüyor Ticaret Vekâletile temaslarda bu - lunmak üzere tiftik ve yapağı ihracat birliği namına Ankaraya giden heyet şehrimize dönmüştür. Heyet dün bir - İlk idare heyetine temasları hakkında izahat vermiştir. Verilen izuhata göre yapak ihracına iç istihlâki karşılamak bakımından im- kân görülememektedir. Diğer taraftan dış piyasalardan bir- liğin tesbit ettiği fiatların yüksek ol - duğu alâkadarlar4 bildirilmiş ve ihra- eatçilar daha aşağı flatlarla teklif yap- mamak taahhüdünde bulundukların - dan yeni siparişler kabul edememek ivaziyetine düşmüşlerdir. Bu itibarla tiftik fiatlarının arz ve talebe uygun bir seviyeye getirilme - sine lüzum bhissedilmektedir. Fındık için de ayni zdrüretle karşı- laşılmakta, müşterilerimizden bazı fir- maların İspatyadan findik #lmak mec- buriyelinde kalacakları tahmin edil - mektedir. Bu sebeble. Birliklerin fiat hususunda yapılan (teklifleri — kabule imkân bırakacak bir formül tesiset - mesi lüzumlu görülmektedir. PAİR İk gözümden düşmüştü. Tarığı bu derece|hiç de fena bir niyetle odamda bulun- alçulmış görmek bana ayrı bir darbelmuyordu. Fakat böyle tefsir edilmez - olmuştu. Demek beyefendi. şüphelen «İdi tabit.. bu sır sremızda kalsın. zavallı Olmasa Elbelte aramızda kalacak. Güner, artık hazımkâr oldu. Peyefendinin uyuduğuna kanaat ge|bile sokak ortalarında kalmağa niyeti tirdikten sonra hanımefendinin zam »İyok.. lâkin Tarığın gece yarısı odasın- parasını, eski sevgilimi usulca - kapı - da fena maksadia bulunmadığına beni dan kaçırdım. Benimle konuşmak is -İinandırmağa çalışışı çok gülünç.. 25 Haziran Bugün küçük hanımın mutad top - lantılarından biri yapıldı. Misafirler — Teşekkür ederim Güner hanım.|arasında kimleri görsem beğenirsiniz. dedi.. yuvamı yıkılmaktan kurtardı -|Bizim avukatın cüretkâr” oğlunu ve insan değil. Tarık bey) Tarığı.. avukatım oğlunu! görünce yilan) ne temrinleri muallimidir. Karagöz ve orta oyunu: Bugünlerde sık sık bahsedilen göz ve orta oyunu üzerinde konuşt Galib diyor ki: — Otomobil, zabıta, izdivaç şekli, mü- 'tekâmil olan memleketlerden aynen alın mıştır değil mi? Tiyatroyu da niçin ay- lebe orta İnen almıyalım. | Orta oyunu, karagöz; dünkü hayatım liçin kâfi idi. Fakat bugünkü hayatım için kâfi değildir, bugünkü medeni ce-| miyetimizde karagözün, orta oyununun yeri yoktur. Nasıl ki orkestrada cura bulunmaz. Dünkü piyes karagöz piyesi olabilirdi. Onu eğlendirme ve düşündür- me vasıtası addederdik. Fakat bugün için İimkân yok. Kısaca yerinde sayan, inki- işaf sahası mahdud karâgözden atro İolmaz, tiyatro cemiyet hayatile ilerle- miştir. Bu arada geri kalmış karagözü Hyatromuz olarak benimseyemeyiz. Bi- zim tiyatromuz bugünkü İleri tiyatro Biz kendi benliğimizi o ileri tiyatroda göstermeliyiz? Ben bir sual sordum: — Orta oyunu, karagöz bizim eski ti- yatromuzdu. Muhafaza etmiyelim mi? — Muhafaza edelim, ve bu elzemdir. Halkevlerinin . eski (oeserleri oOmu - hafaza kolu vardır. Böyle bir kolda ka- ragöz de, orta oyunu da renklerile, an'a- helerile muhafaza edilir. Tiyatro mekte. binde karagöz dersi okutamayız, ustadan çırağa, elden ele, dilden dile gelen kara- göz, akademiye çıkan bir müesseseye ge- dirilemez. Hem şu da var. kadınsız ti- yatro bugünkü kadın erkek püpliği kar- şısına nasıl çıkarılır? Ankara tiyatro mektebi: Mevzuu değiştirdik. İ, Galib Arcan Ankara tiyatro mektebine dair sorduğum suallere şu cevabları verdi: — Devlet Konservatuarı, opera, ens- trüman ve tiyatro olarak “iç kısma ayrıl- muştır. Opera kısmında tahsil yedi sene sürer, tiyatro kısmı beş senedir. Talebe mevcudu Yüz yirmiyi' bulur, bunlardan kırk kadar: tiyatro kısmındadırlar. Son >EŞ CENNETLİK 'GÜNAHKÂRLAR —, OSKUN görmüş gibi oldum. Küçük O hanımın 1srarin, kıramamış, ben de misafirlere çıkmıştım. İlk gözüme çarpan bu s0 - ğuk adam oldu. Beni görünce o da ş8- şırmıştı. Bıyık altından müstehzi müs- tehzi güldü. Bir aralık da: — Ne arıyorsunuz burada küçük hanım! Diye sordu. Tersledim; — Ne aradığımı izaha mecbut mu- yum. Rerbalde sizin gibi ilk gördüğü kadına» saldıran kaba bir Feha halde bözüldü. Galib Arcan sınıfta dokuz kişi vardır. Mektebde ta- mekteb mezunudurlar. Arala- rında lise mezunları da mevcuddur. — İlk mezunları ne vakit sahnede gö- receğiz. — Son sınıf tatbikat sınıfıdır. Son si- rıf talebesi Ankaradaki tatbikat saha- 'sında temsillere başlıyacaklardır. Kabul ledilmesini cah ve gönülden beklediğimiz tatbikat sahnesi ve devlet tiyatrosu ka nununun bahşedeceği hakla, mektebi bi- tirenler devlet artisti ve yüksek mekteb mezunu addedilecekler. Bareme tâbi ola“ caklar. Devlet merkezinde her devlette olduğu gibi resmi tiyatro trupu vücude gelecek, ağlebi ihtimal üç Veya dört se- he sonra da bir opera nüvesi hakikat sa- ihasına çıkarılacaktır. Beynelmilel olmuş İbüyük opera parçalar: garb tekniğile be- İnimsenilip temsil edilecektir. — Opera artistlerimiz? İ — Bugün Semiha gibi, İhsan gibi, Mü- İnir gibi ve daha başka yetişmiş opera İartistlerimiz e mevcuddür. Operamızda j Devlet Konservatuarından yetişecekler- le birlikte bu san'atkârlardan da istifade edilecektir. — 'Tiyatro mektebi son sınıf talebesi- nin temsiller verdiklerini gazetelerde o- kudum. — Son sınıf ve sondan bir evvelki si- nıf talebesi tecrübe temsilleri verdiler, Piyesler Maetrlindh'ten Sabahattin E- yüboğlunun tercüme ettiği «Bir evin içb dramile, benim Mulire'den tercüme et- tiğim «Gülünç kibarlar» di. Temsiller dokuz defa üstüste tekrarlandı, Talebe çök muvaffak oldular, Sinemaya dair: 5 — Yerli filmleri seyrettiniz mi? — Seyrettim. Masraftah kaçını'madi- ğı takdirde istikbâl-için mid verebilir, (Devamı 11 inci sayfada) — O halde birdans lütfediniz de, barışalım! Dedi. Reddettim. Tarık da, o da bizim küçük hanıma kur yapıyorlar. Tarık me iğrenç ol - muş. Hem anasile hem de kızile flört yapmak.. Ooo müstekreh bir şey.. 'Tarığın bir dans arzusunu kırma » dım. Mütemadiyen niçin kaçtığımı s0- Tuyordu: — Bunu izah edemem Tarik “bey, cevabını verdim. Öyle icab etti. Görü » yorum. ki böyle yapmakta çok iyi et - mişim.. Tarık dışarda bir randevu için âde- iw yalvarıyordu. Şiddetle reddettim. Tarık da bütün insanlar gibi idi. O da fena idi, yahud fenalaşmıştı. Tarık, affedemiyeceğim bir hart « kele red cevablarımdan santa benim- le meşgul olmadı. Tekrar küçük hanı » mın etrafında pervane gibi dönmeğe başladi. ; Bi üs pi i

Bu sayıdan diğer sayfalar: