9 Mart Son Postanın zabıta romanı: 23 Jandarmalar hemen geriye dönerek| Pendiğe doğru yürüdüler. Otsmebil Geldiği istikamette bir kere daha iler- Mat hi Açıkbkta otomobilin sesinden baş- ka. bir defa geçen trenin ıslığı işitil- mişti, başka ses yoktu. İstanbuldan üçü Seyrek geçe kalkan trenin imdad işare-| tile durduğu noktaya yakın otomibil durdu. Usta, aşağıya indi. Tam bir İçinde bulunan etrafı uzun uzun din ledi; iki dakiks hareketsiz kaldı. Sonra garib bir ıslık çaldı: ve etrafa kulak verdi. Biraz sonra müphem bir| aksi sada cevab verdi. Usta ıslık işare- tini bir kere daha tekrar etti Ayni sesi gene işitince otomobile at kıyarak elile bir noktayı işaret etti: Şu terafa yürül i tarafta yol yoktu Paket şoför kendisine denize yürümek emri verilse gene yürüyecekti, «Pords bu kırda sallana sellana yürü- miye koyuldu. Bir iki yüz metre ileride tekrar durdular. Üçüncü defa r etti, Civardaki ağaçlardan birinin dalları şiddetle sallandı. Karanlıkta bir hayal ağacın arasından belirir gibi oldu Aşağı inerek bu ağaca ar) zaman karşılarındaki manzara başküi bir vaziyette ve şerait altında hakika- ten komik güldürebilirdi İhtiyar kadının başı bir tarafa kaymış. siyah elbisesi diz ka- Pağından aşağıya kadar yırtılmış, yü Tündeki boyalar çenesinden ve vanak rından akmıys başlamıştı. Usta. mer- ve müşfik bir sesle: Çabuk gel; bin oto- sükün olarak Usta oıslığını — Vay Sara! Mobile, . Dadi. İşte bu sözler onun şefkat ifa de eden tek sözü idi. Bu genç kadından başka hiç kimseye bu mel'anet ve şe tanat Ami'i olan adam bu kadarcık bi merhamet ve şefkat göstermensişti Sare, itomcbilde geniş nefesler a - Yarak bir müddet dinlendi ve kendi - #inden dört gözle malümat adâma nasıl kaçtığını ve kimsenin bak Maya: bile lüzum görmediği bir kesta- e ağacına nasıl tırmandığını anlattı ve etti: — Bütün geceyi ağacın Şİrecektim. Sonra size bir haber gön - dermek çaresini arayacaktım... — Dosya? Dosya nerede?. Sare sapsarı kesilerek mırıldandı: — Çantamda idi; ah! ayboldu! trende kaldıt. İ — Hayır, hayır!.. Daha kaybol l madı. Anlat bakayım; nasıl oldu? Genç kadın. gayet acı bir inhizam ile neticelenen; fakat kaçmak suretile kurtulduğu hâdiseyi başından sonuna kadar anlattı. . Ustabaşı sordu: — Vagonda seni tanıdı mı samyor- ünde ge-| ki takma sae)3 bekliven |” “un? — Hayır; tanımadı saniyorum. Çün- kü beni tanısaydı hemen tevkif eder - SON POSTA pek şaştı.| * Yazan: Yüksek mekteblerin sömestr tatilin- | den istifade ederek, şöylece cenuba doğ- jYu bir Anadolu yolculuğu yapmağa ka- rar verdim. İnsan soğuğa ne derecelerde idmanlı olsa, sun'i teshin vasıtalarile ne kadar isınmağa çalışsa, güneşin parlak- lğının ve hararetinin hasretini çekiyor. Sabah, akşam takvimlere baktıkça baharın hemüz epey uzakta olduğunu müşahede ediyorum. Acayib isimli sayı- | hı günlerin ve cevvi hâdiselerin ardı ara- | #1 gelmiyor. Ayandon, kukulya fırtınala- | rının, kocakarı, öküz soğuklarının, Fin semasına sokulan Moskof tayyareleri si-| bi sapır sapır dökülen cemrelerin bu se- De galiba iklimde müvazene tesis ede- Gekleri yok. — İyisi mi, dedim, on beş günlük bir| tüccar biletini cebime koyar, Mersine, | Adanaya doğru yollanırım (Oralarda paltosuz gezmenin zevkini tadar, kemik- lerimi ısıtırım. Taze portakal kürü yapıp ta uzviyetimi yenilemem de caba, Tesadüf, o aralık, Mersinli dostlarım da benden bir konferans istediler. Bu, | kendilerini toplu görebilmekliğim için ir fiy tı. Minnetle kabul ederek, ha- zırlığımı gördüm. Harekete karar verdiğim günün arife- sinde, Ankaranın istasyon bülesinde o-| turuyordum. Bitişiğimdeki masada ko- huşan İki kişinin muhaverelerine, İste- mezken kulak misafiri oldum. Biri öte- , kine: "İ — Yarın Adanaya gideceğim du. Tren, öğleyin kalkıyormuş.. Yarın akşam Toros var. gitsene! Adana yolcusu, birden, sesinin perde-| sini yükseltti: — Deli misin, be biruder? Benim işim acele. Hem oraya geç varayım, hem de İistelik üç lira fark mı vereyim?. Bu muhavere benim üzerimde hafif bir soğuk duş tesiri yaptı. Ben Toros ekspresinde, ertesi akşam için yerimi tutmuştum. Yol tarifesi mucibince, bu- radan saat 21,23 te hareket edecek, erte- si gün öğleye doğru Yenice istasyonuna varacak ve gündüz gözü ile kendimi! Mersinde bulacaktım. Bununla beraber, bir müddettenberi- dir, harbin her memlekette demir afiğine sz çok müessir olması yü den, Torosun hemen her seferinde mü- him teehbürle geldiğini ben de biliyor» | dum. Ve bu teehhürün bazan dört, beş saati bulduğu vakidi. Buna rağmen kararımdan İyerek ekapresi tercih ettim. Meğer bu hususta kısmetim varmış. Ertesi gün dedi: tren Ankara garına topu üç çeyrek saat| Tİ-'teehhürle geldi.. bindim. kim -| Deniz yoleulüğu kahramanlıklar sira- Belki eskiler-| sına geçelidenberi, Akdenizin diğerleri- bildiğim bülne nazaran emin olmasına rağmen, bu evvel bura -İkara hattı epeyce kalabalık oluyor. çektiğine göre belki £ İki yataklı vagonun ikisi de dolu, Y. e eriresi de vardır. cuların ekserisi bizim hudüdun öte | nina gidiyor, Öyle sanıyorum ki beynel- milel yataklı vagonlar kumpanyası, en çok işi şu sıralarda, Türk güzergühinda yapmaktadır. Buna rağmen, bizim hat- İlara dalma en eski, en könforsuz vagon-| larını tahsis ediyor. Bu sefer, kalorifer de işlemiyordu; bi gece çivi kestik. AL lahtan ki memurlarımız nazik, terbiyeli. her kompartimandan yükselen | şikâyet seslerini, hiç olmazsa huşunetle karşıla- şteriyi oyalamasını, yatıştır. di. Düşündüm, taşındım; bunun böyle olabileceğine hükmettim. — Sonuna &adar seni , bırak taleh eti O sırada ınca daha kolay kurtu dü. Neysel.. Olmuş bir şey Onu bırakalım. Necib, beni dinle. He- men yarın sabah karanlıkta Sareyi ya- ; ve bilhassa Sa- etmeli Pen Imak ta kalamak istiyen 4 renin çanlasın edeceksin. Anlı- vor musun? Bu küçük bir iş değil,. Bunları söyledi xol kadına dönerek: syayı tekrar düşünüp size bahset- kızım omobi! Foi DÜ a a diyor- in bir Onunla! — DOKUZUNCU KISIM — BOSTAN KENARINDA BULUNAN KIZ Ertesi gün sabah erkenden komiser Sedad jandarma kumandanmın. oda - Jandarma kumandanı da ©- zelmişti ve masasının İ verilecek çirdi ns kenüz tünde imzalanacak, postaya yığılı idi ik jandarması ile İstanbul ko - in konuşması pek © dostene idi. velâ geçenki hüdiselerden baheetti - Trenden atlıyan kadın hâlâ bulu - namamıstı ve hâlâ aranıyordu. Bu ha- ber tabii komiser Sedadı hiç hayrete kadın bu « e düşecekti. iştirmedi; eğer kaçırdığı idi o zaman b arasnda Sedad pi ZgeçMi- et m Mustafa efe di â nmek İsted a ecih bey. Bu necib b vlü olacak i im | Bir i#rdarma çavusu, hem Pendik - liler arasında kahvelerde, hem posta - Necib bey hakkında tehkikat yap mağa gi bir saat sonra geri geldi Necib bey, dedi. Bizim köyde M nâstırlının köşkünü satın alan zat imiş Hat boyundan içerde, deniz üstünde aşka bir Nec tekaididir; gecenlerde kızını gelin etti b hey daha var; 6, miralay mü yonlu İkinci mevkide, yanıma frenk düştü. Suriyede geveze bir wrmuş, Türk sanziman ana DMEMLEKET MEKTUBLARIJ Ankaradan Mersine Torosla yolculuk Suriyede memur olan yol arkadaşım tepemden soruyor : “Hududa geliyor muyuz?,, Kendisine oraya ancak akşam üeri varacağımızı söyleyince Ne büyük memleketiniz var! ,, deyip yorganları tekrar başına çekti Sayfa 7 Güzel Mersinden bir görünüş hışarak, tatlı bir uykuya vardık. Sabaha| yani tasvire, tersime değer bir manza- kadar rüyamda çöller, kağnılar, yıkıklradır. Yüksecik bir tepeyi çevreleyen, hanlar, zaptiyeler gördüm. Trenin yek-|beyaz yüzlü sıra evler buraya bir şehir- masak sarsıntısı bana ninni yerine geç-İden ziyade bir kartallar diyarı çeşnisi ve miş, dimağımı uyuşturmuş, yakın birlriyor. Arkadaşımız Niğdeyi Maltaya maziye aid Anadolu yolculuk hatıraları, benzetmekle, bütün yolculuğumuz mid. ie ger gibi, günün hâdi-|detince tek bir zekk eseri gösterdi selerinin ine çıkmıştı. | w ağ Gerim çağan San, rr | a gr ta hisar önlerinden geçiyoruz. “Tümsekli, geden Bora sürdük. Borda pazar kurulu gurılçıplak arazinin üzerinde sabah gö-| mu idi, o gün? Bilmiyorum. Tn meşi ışık ve hararet denemeleri yapıyor. | Niğdeyi tamamlıyan bu bağlık Bir takım, bizim havalide görülmeyen, miley Gabhdan sadi e sorguçlu ufak kuşlar, yerden birkaç sem-| s4 kala, ie KA İade mik irtifada uçaşüyorlar, 'rihi kışlasının bügün harabe Yol arkadaşım, tepemden sorüyor' — Semi VR — Hududa geliyor muyuz? Jem pes Eeee — Hangi hudud? — Suriye hududu, canım?! Oraya ancak akşam üzeri varacağımı- zı söyleyince, pek şaştı, — Ne büyük memleketiniz var! deyip, |bumda temas edeceğim. İnşallah, can ve | gönülden dilediğim gibi memleketimiz. yorganları tekrar başına çekti. i Kendisini, Niğdeyi göstermek için u-|de dahil turizm hareketi başlarsa, bura- ların manzarâ, iklim, vesair tabif kabili- yandırdım, Ahalisinin zekâ ve yüksek kültür kabiliyeti ile meşhur olan bu şeh-| etlerinden istifademiz pek büyük ola- caktır Ercünenâ Ekrem Talu rimizin manzarası gerçekten opittoresk İstanbul sanayicileri İzmir fuarına geniş mikyasta İştirak edecekler vN lüzumsuz sonra Toros dağ silsilesinin yer yer İs viçreyi andıran tarihi geçidine doğru yol aldık Torosların güzelliğine ikinci omektu- n Paye Istanbul valisi ve İzmir belediye reisi dünkü foplantıda İstanbul vali ve belediye reisinin reis-Jmanın iştirak etmekte olduğunu ve harb ğinde İzmir belediye reisi doktor Beh- | vaziyetine rağmen bu sene daha farla ya- çet Uz, mıntaka ticaret ve sanayi şubesi |bancı firmaların iştirakinin umulduğunu müdürleri, belediye iktısad işleri mü -İsöylemiştir. Bilâhare fuarın inemleğet e- dürü, İstanbul ticaret odası umumi kâ-'konomisine yaptığı faydalardan bahse - tibi, İstanbul ticaret ve sanayi erba -'den belediye reisi İstanbul sanayicileri « bının iştirekile dün ticaret odası salo -İnin de geniş mikyasta İştiraklerinin İş « nunda bir toplantı yap ıştır. mirlilerce derin bir alâka ile karşılana- Toplantıyı doktor Lı Kırdar açmış cağını bildirmiştir. Müteakiben İzmir topraklarından ilk defs ırmuş, Ca- bil mi, cahil! Bana İstanbulu bir havli methettikten sonra. Ankaraya sabah sa-| »t kaçta varacağımızı sordu. Halbuki İtren Ankaradan kalkalı iki soat olmuş-| İta, zavallı adam İtinereri sasırmış, An karayı Kayseriden sonra sanıyormuş Kendisile bir hayli höspeşten | sonra, elki söylediğiniz adam Ma - uwn köşkünde mi oturuyor şim- mdi orada mukimdir. A - rada bir İstanbula telgraf çeker, tele - lon da edermiş... ve İzmir belediye reisini hazıruna takdim ;fuarı işlerile iştigal etmek üzere İstanbul ettikten sonra sözü doktor Behçet Uza|mıntaka ticaret müdürünün bırakmıştır e seçilmiş ve topla Doktor Behçet Uz içtimaın İzmir fua-| verilmiştir. Sanavicile rini alâkadar eden mevzulara temas için| yasta iştiraki arzu yapılmış olduğunu ve bu yılki açılişile|lantıdan sonra vali milli sanayi birliğine fuarın 10'uncu yılını idrak edeceğini söy-| gitmiş, İstanbul sergisi mevzuu etrafın- ya nihayet iumra geniş mik - irler. Top - (Arkası var) | İçifte battaniyelerin altında ısınmağa ça- ledikten sonra her sene hariçten 13-14 fir-'da konuşulmuştur.