Amerikadan gelen bir dostum &n hattı, — Amerikada öyle evler var ki. bir)lirler tek odadan ibaret, Bir düğmeye basılın- Sa bu oda birdenbire yatak odası Bir başka dü & olur, bir başka düğmeye basılınca ban- Ye olur. olur. baktım. Duvardaki düğmeler gözüme | basılınca yemek Oda” ilişti: Her düğmenin yanında düğmenin POSTA BON Müvezzilerin meseles halledilmemiştir aç gün evvel seyyar (müveaile. rin Akay vapurlarına girmelerinin ya- sak edildiğini yazmış, yanlış alındığını İ gördüğümüz bu lüzumsuz tedbirin, buj yanlışlık anlaşılır anlaşılmaz geri alı. narağını ummuştuk. o Yanılmışız Düni tekrar matbaamiza gelen ve bal ve va, #iyetlerinden yana yakıla şikâyet eden! bu biçareler, herkesin ve her satıcının! girmekle serbest bulunduğu Akay va - i i i. i ; i i i i İ puslarına gene sokulmuyorlarmış. Gizen i olursa çalyaka kapı dışarı ediliyormuş. : dor; Yolcuların gürültü ile rahataz ©- dlmelerine mâni olmak, Halbuki ayni neticeyi, gürültüyü me. notmek #ucetlle temin etmenin daha ko. ley olduğunu sözlemeye bilmeyiz hacet varmi dır? Bu tedbiri, belediye sabıtasının görül, tü ile mücadele nizamını yerine getir. miş olmak için de alınmış sayamayız. Çünkü belediye nizamının nice yerine ilmiyen maddeleri ir ki oumla- sayısın' burada #ıralamakla bitire - i ! ! mafih makisünaleşh ©, i yacağı biz ba nokte Gİ zerinde — düramıyacağız ve sadece, herj vatandaş gibi seyyar müvezsilerin de,i ; ; tevlid. edebileceği akıbeti de yel mscburiyetindeyiz. Demokratik idare İ olmaak için onun tcablarına da riayet et- $ batu için — Ev sahibleri yuncer mı? — Şimdi meşguller, biraz sonra ge-li le. her yer yiz. Bu, düşünülmek lâzımdır ki beri den evvel bir ekmek meselesidir. Musa- muzih başinda şu veya bu kararı vere. biliriz. Fakat o karan verirken bunun Benim de istediğim bu idi. Sağa sela | ne düğmesi olduğu yazılı idi: Mutfak. Bu tedbirin esbabı mucibesi malüâm - İl Son Poslanın zabıta romanı: 22 Komiser Sedad, tekrar döndüğü Nekleden: İbrahim Safa - Çalınan dosya Pendiğin yerlileri idiler ve trenin yarım trende doğru kendi kompartimanına saat geç kalmasını merak etmişlerdi. gitti, Kaçak kadının çantası henüz orta-| Yedi sekiz kişilik bir grup tren şefinin da idi. Bu çantayı açtı, karıştırdı. Hüvi-|ve biletçilerin etrafını alarak onlardan mek lâzımdır, Demokrasinin ne demek: olduğunu anlatabilir ümldile bu husus. ta kısıca bir de fıkra anlatalım. Fransız orduları başkumandanı gene, | Merak etmiştim; sordum: İ Banyo. — Ya bütün düğmelere birden bast Tuvalet, sa? Amerikadan gelen dostum: — Bilmem, dedi, tecrübe etmedim. — İki düğmeye birden basılırsa” — Bilmem. ağ Dalgınlıkla yanlış düğmeye — Bilmem. Zihnimi kurcalıyan birçok şeyler Vardı, bası- Hele şunları da sorayım, dedim: — Meselâ bir evin erkeğinin karnı #- ıkmıştır. Yemek yemek ister, evin ka- dını da bu sırada banyoya girecektir. E- Ye de misafirler geliyor. Bu nasıl halle- dilir, Amerikadan gelen dostum İnsan tavrile öyle bir yaslandı: — Mödern evin esas hususiyeti bu ya. Balon olduğu gibi durur. Banyo yapmak İstiyen kadın banyo düğmesine basınca kendini banyoda, yemek yemek istiyen erkek te, yemek odası düğmesine basın- k bilen «a kendini yemek odasında bulur, Fev- da salondaki kalâde bir icad. — Orası öyle, * Bu fevkalâde icadr pek fazla merak #tmiştim, Görmek benim için bir emel Olmuştu. Bilhan oAmerikadan dönen dostumun bana izah edemediği cihetleri im bizzat öğrenmeyi istiyordum. Tek bunun için tâ Amerikaya kadar Bittim: — Sen ne vakit Amerikaya gittin. Diyecekler olur, Amerikaya gittiğimi kene ilân edecek değildim ya. gittim » Gittim modern evleri gördüm. Mo- evlerin işlemesi tarzını aklıma gel- gibi tecrübe ettim ve geldim, Şimdi MİZE, dostuma sorduğum ve cevab alama- cihetleri teker teker anlatabilirim. * Amerikada bu modern evlerden biri- kapısını çaldım. Kapı açıldı, ben ka- PAYI açacak hizmetçiye vermek üzere t dövizitimi elimde tutuyordum; w Zattım, > Buyurun Bay İsmet. Türkçe konuşuluyordu. Acaba bu ev Mi Yatandaşımın eviydi. Sevinç İçin- » baha hitab edeni görmek için iki ta- Talâ baktım. Kimseler yoktu. AYnİ ses AYNİ sözü tekrarladı: , — Buyurun Bay İsmet. Kapıdan içeri girdim. Bir salonda i- dim, bir koltuğa oturdum: — Çay mı, kahve mi emredersiniz, is- derseniz bir iskör Gene ortalıkta kimseler yoktu. Sesin Bereden geldiği de belli değildi — Şaşırmayınız Bay İsmet, burası bir Amerikalının evidir. Misa- firlere kendi lisanlarile hitab eden oto- Matik aletlerden biri size soruyor, Ce vab veriniz. — Bir ahfidudu likörü içerdim. Kah- ve de olsa feni olmaz. — Hay hay. Emredersiniz. ba i | | i Yatak odası, Yemek odası Kütübhane, Her evde mutfak vardır, banyo vardır, tuvalet vardır, yatak odası vardır, yemek odası vardır, kütübhane vardır. Misafir gittiğimiz zaman bizi salona alırlar. Hiç birimiz, yerimizden ka'kıp banyoya bak- mayı, kütübheneyi araştırmayı aklımıza getirmeyiz. Herhalde Amerikadakiler de bizim gibidirler. Onlar da misafir olduk- ları evde salona girer otururlar. Amma ben bunu yapamadım, Çünkü Amerika- ya gitmekten maksadım, modern evlerin otomatik odalarını tetkik etmekti. Evve-/i 14 kütübhane düğmesine bastım. Beni? düğmeye basar basmaz salon birde i karanlık oldu. Yarım dakika geçti geçeİ? medi, kendimi güzel bir kütübhanede|! buldum. Muntazam cildi kitablar. rat. |; lara muntazam bir şekilde dizilmişti. İN Bu modern otomatik evler mükem- mem çin Kater ezeçe Almanyada yaptırılan yeni va,urlarımız mek odası düğmesine bastım. Bu düğ- meye basar basmaz da kütübhane karan- lik oldu ve yarım dakika geçti geçmedi! m ler < zem pole ai-| dasın 2 “nı pa, |İNAK fitere 9 sy evvel Almanyaya ziden ve| yeke nde im Yemek masası bü: son vaziyet dolayısile vapurları teslim ola - şında oturan erkek bana bakıyordu, İM yayarak evvelki gün gehrimize dönen feni heyeti telsi Necmettin Erol dün raporuna gilizce: adi il mu üdürlüğüne vermiş - — Ne istiyorsunuz? Denizyolları Umum Mü: Dedi YE #ir. Bu rapor Münakalât Vekâletine gönde. ki Hilecektir. — Ben misafirim. Öğrendiğimize güre Almanyadaki vapur , Desem, haklı olarak kızacak: Jarınuzın getirilememesinin sebebleri ara - — Misafir vnel odamda in sında denizlerdek! emniyelsizlikten başka e odamda 20 İşin | nanya "le. kiering smümielelerindn EH İmesi ve Alınanların peşin döviz istemeleri Diye bağıracaktı. Esasen ben misafirİde mevcuddur. Döviz meselesi iki hükümet de değildim. Medern evi öğrenmek isti- arasında müzakere edilerek hallolunacak - yen bir meraklıydım. Fazla söze he ha tar, cet. Duvardaki düğmelerden lâalettayin | birine bastım, oda karardı, yarım daki- | ere bene ve ME Vefada Darülhadis sokağında numa- pirina örüya bp rasız kulübede oturan ve dokumacılık ya Mutfakta idim. Yemek ; pişiren hiz- pan yirmi yaşlarında İsmail oğlu Hasan yzetçi beni kasab çırağı zannetmişti: karanlıkta Kantarcılardan geçerken ta - — Bıraktım. nımadığı bir şahıs tarafından bıçakla Dedim ve mutfağın duvarındaki düğ- |KeJbinden ağır surette yaralanmıştır. Ya- melerden birine bastın, yeminle, ka- Yalı Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmış - semle söylüyorum. Düğmenin yanındaki |tır. Fail aranmaktadır. yazıyı okumamıştım. Ne düğmesine bağ! Dört yerde yangın çıktı tağımı ancak yarım dakika sonra anlıya-| Evvelki gün Aksarayda Horhor caddesi. bilmiştim. İde 151 sayılı kakkal Halle ald dükkândan, Banyoda idim. Gok şükür ki modem 27 0nda Frumağada Gulleri. sokağında Ki : 11 numaralı Anastasa ad evin sit katından, apartımanlarda İnsanı otomatik © olarak Tâksimde Hüseyinağa mahâllesinde 15 nu- soymak âdeti yoktu da ben elbisemle maralı Vitalinin evinden ve Ayvansarayda duruyordum. Banyoda yıkanan kadın: (|Sulu sokakta Mehmedin mutaşarni olduğu — May Bebi buraya mı geldin. 5 sayılı shgab evin balkonundan yangin çık. TE muştar, Demesin mi: İlfuiye Sbünlürın dördünü de genişleme - — Şey affedersiniz, vallah bilmiyerek. lerine meydan bırakmadan söndürmlştür. İngilizce cevab verdi: Bir sabıkalı eroin satarken yakalanlı — Sen hangi lisanda konuşuyorsun. Zutıta dün de bir beyaz sehir kaçakçısını ü ama muvaffak olmuştur. gene benimle şaka mi ediyorsun yeme» on me mii mübsadeld ğini ne çabuk bitirmişsin. sabıkası bulunan ve söz mahkümiyetini de Kadın beni kocası zannediyordu, Düğ-İ20 gün evvel ikma) eden Ramazan adında meleri bulmak için duvarlara bakarken |bir sabıkalıdır. Cüretkâr kacsisı dün, me. kadına göz göze geldik. Çırılçıplaktı da, Jmu'lar tarafından takib edildiğinden biha, ral Gamelin geçenlerde cepheyi teftişten dönüyormuş. Küçük bir köyün (o küçük bir oteline misafir olmuş. Otelei kadın, her yoleu İçin doldurulması icab eden defteri getirmiş. Başkumandan bu liste. vin boş yerlerini doldurmuş, iade etmiş. Ar sonra kadın tekrar gelmiş ve &f di- Myerek demiş ki: Kusura bakmayınız, generalim. Ta. biiretinizi yazmayı unutmuşsunuz. General cevab vermiş: — Fakat herkes benim Fransiz oldu. Kumu bilir? Kadın, sıkılarak mukabele etmiş: Evet amma belki bizim körün fan. darması bilmez. Kıssadan alınabilecek hisse vah tır, Yanliş hesab Bağdaddan kabul, edip bu. biçarelere tekrar hakla rın: veelim, Fakat kendilerini, daha gürültüsüz çalışmaya sevkedelim. Run- da evliyayı umur ile tamamen müttefi. kiz, döndüğünü Bir dokumacıyı karanlıkta bıçakladılar yet varakaları yolunda... Bunlar işine yaramazdı. Yalnız fira- rinin bu vesikalardan mahrum kalması lena değildi. Bu el çantasını acele ta- radıktan sonra bıraktı. Bir de yanda, bir küçük bir deri çantadaha var- dı; kilidi idi. Tereddüd etmeksizin çek- ti, kilidi kırdı. Başucunda bir biletci, polis memu- runa yardım etmek ümidile bekliyor ve hayretle onun harekâtını takib ediyor- du Bu deri çantanın içinden bazı kadın İelbiseleri çıktı... Çamaşırlar, mendil - vardı. önlüğü ler,.. bir de renkli bir önlük İyice. sıkı sıkı katlanmış olan de diğerleri ağırlığı ve bir noktasındaki sertlik na- zarı dikkatini celbetti: Önlüğün ön tarafindaki ceb dikil- mişti. İçinde sertce bir cisim vardı. Evvelâ ehemmiyet vermek istemiyerek o anda çantada belki daha mühim bir şeyler bulunacağını düşündü. Sonra çakısını çıkarsrak cebteki dikişleri sök- tü. Bu geniş cebden büyücek bir zarf çıktı. Zarf; evirip çevirirken tecrübe- dide polis memuru garib bir heyecana kapıldı. Hemen zarf: açtı. bir iki kâğıd çevi- rince orkasına dayandı ve muzaffera- ne bir kahkaha salıverdi. Zarfın içinde Fikri-Asım ticaretha- nesinden çalınan dosya vardı: Tayya- velerin irtifa &letleri hakkındaki ketif- lerine dair Amerikalı V. D. E şirketi hin dosyası... ibar ve mevki vereceğini bildiği içn birçok zahmetleri göze almıştı. Fekat bütün zahmetleri basa çıktıktan sonra, işte hiç ümid etmediği bir sırada dosya eli- ne geçiyordu. Artık o zaman bu sahte ihtiyar ka- dının hakiki hüviyetini tayinde zerre kadar tereddüd etmedi!: — Sara! diye diişündi Peki! acaba şimdi gene Pendiğe mi gidecekti? Hele. onu Pendikten iste- diklerini nasıl haber almıştı? Bu tele- fon muhaberesi dâha o gün yapılmış İve pansivon sahibi telefonu yapan a- İdama Aleksandranın bir daha gelmiye- ceğini de söylememişti. O halde bu karı hangi vasıla ile kendisinin Pendikten istendiğini ötrenmişti? Bu muammay; daba sonra halletmek üzere düşünmemiye karar verdi. Tren Pendiğe vardığı zaman Sera- dın ilk işi jandarmaya Müracaat ederek keyfiyeti haber vermek oldu. Jandarma zaten Sedadın geleceğinden daha evvel haberdar edilmişti. Sedadın haber verdiği yola jandar-| malar çıkarıldı ve bunlar tarif edilen A ber Süleymaniyede Bakırcılarda baz kim. Ek selere eroin satarken yakalanmıştır. Rama. Diye bağırdı; ben de: zan bugün asliye 5 inci ceza mahkemesine (Devam 11 inci sayfada) teslim edilecektir lar. 'Tren Pendikte durduğu zaman !stas. yonda epeyce kalabalık vardı. Bunlar ibi açıp kaparken bunun| kıyafette bir kadın aramıya koyuldu-| hâdiseyi öğrendiler: Trende bir polis memuru bir kadını takib ederken kadın fabrikadan sonra, yolun tamir dilmesinden ve trenin ya- vaş gitmesinden istifade ederek atlayır vermiş, tren durmuş, kadını aramışlar; bulamamışlar.. İstasyona belki birisini beklemek üzere gelen yaşlıca. iri yarı bir ağ ibu haberi alınca acele geriye dönd İmeydanda duran bir otomobile girdi. Yerleşir yerleşmez sert bir sesle emret- Ni: — Geriye dön; Kartala değru ve kün olduğu kadar tren hattını te- kib ederek çabuk yürü.. för. makineyi işletmiye hazırlanır- ken yaşlıca adam bir an düşündü, son- — Bu Sara olacek! dedi. Onu ne ya- pıp yapıp bulmalıyız! Sonra istasyonda işittiklerini şoföre söyledi. Şoför bozuk yolda bütün sür'a- tile giderken: — Tamir edilen yolun nerede oldu- ğunu biliyorum usta... Saranın orada trenden atlayınca Pendiğe gelmek is- tiyereği de muhakkaktır, Geçmesi » temel olan yolların Üzerine varaca merak etmeyiniz. — Necib. eğer bu kız; bulabilirsek son hatan; bu suretle tamir etm caksın. Ancak o zaman seni affedebili- rim, — Ölekini de bulacağız Usta... Siz hiç merak etmeyiniz. Henüz ortada kaybedilmiş bir şey yoktur. Bi nuz ya, ben bugün istihbarata gitmiş- tim. Orada... — Sus artık. beni boş yere yoruyor- sun... Necib ,bu emre itaatten başka çare olmadığını derhal takdir ederek direk- siyona eğildi. Sür'atle ağaçların. tepe- ciklerin arasından gitmiye başladı. Bir tarafta Pendiğin. uzakta Kartalın sö- nük ziyaları görünüyor; deniz düz bir İduüvar gibi farkediliyordu. Çamlığı geçtikten sonra lâmbuaları söndürerek bir hayli ilerledikten sonra başka bir yoldan ve tren hattından bi- raz daha uzaktan geri döndüler. Sonra tekrar ileriye gidecekleri sırada larına Ixi jandarma çıktı. Şoför r kiindeki Necib, Ustasına: — Kaçalım mı? diye sordu. — Hayır, . Bilâkis yavaşlar. We otomobil yavaşça bu iki nelerin yanımdan geçerken içlerinden biri «dur!» işareti verdi. Jandarma, araba- nı çıkaran Ustayat Yolda b Şöyle yaşlıca, Kendisine a» del adam hemen cevab verdi: — Evet, biraz ileride. Pendiğe doğ- ru giderken gördük. üstü başı perişan bir kadın.,, Amma acaba sizin sordu- ğunuz mu? Bilmem... kadına rastladınız mı? (Arkan, ver)