24 Şubat 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

24 Şubat 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bay Fades çalgı çalmıya çok merak- h idi. Gerçi her ne salgıyı eline alıp, çalmak istese, etrafındakiler; — Olmadı, bilmiyorsun, başımız şiş- ti, diye bağırırlar onu sustururlardı amma, o hiç bir zaman kabahati ken - dinde bulmaz, çalgının fena bir çalgı olduğu için, herkesin çalgının sesini beğenmeyip kendini susturduklarına inanırdı. Günün birinde Bay Fadesin eline oldukça bir para geçmişti, bütün Diyeti bir çalgı almaktı, Dosdoğru bir Keyfim yerine gelmeli. Kendim arzu etmeliyim de çalmalıyım. Bây Fades istasyona varmıştı. Tre- he binecekti. Henüz tren vaktine yirmi dakika vardı. Yirmi dakika da kolay kolay geçmez ki! Bay Fades bir iki da- Kika istasyonda bir aşağı bir yukarı ge- zindi. Nasıl vakit geçirecekti. Aklına gelmişti, Vakit geçirmek o - Dun için çok kolaydı. İstasyonun bek- leme salonuna girdi. Salonda yalnız bir kişi vardı. Onun yanına oturdu. O- Yan gözle de yanında oturan ada » a bakıyordu. Bay Fades armonik çal- Miya başlayınca o biraz mütecssir gö - Tünmüştü, Şimdi ise daha fazla mü - teessir olduğu her halinden belli idi, Ve nihayet dayanamamış, ağlamıya başlamıştı. Yerinden kalktı, ağlıya ağ- Mya gidiyordu. Bay Fades sustu, Ona hitabla: — Bay, dedi, her halde çaldığım Parçalar, söylediğim şarkılar sizi mü - A EE Sokakta yürüyen adam ikide bir: — Ne fena hava, böyle fırtına, böy- Je rüzgür hiç görmedim. Diyordu. Bu sırada gene rüzgâr esti. çalgıcı dükkünna gitti ve bir armonik aldı, Bay Fades, armonik omuzuna asıl - mış bir halde sokakta yürürken çok ke- yifli idi. Herkes ona bakıyorlarmış zan- nediyordu. Kendi kendine: — Benim ne.büyük bir musikişinas olduğumu muhakkak anlamıyan kal - mamıştır. Armonik çaldığım zaman dinlemek için can atıyorlardır amma ben öyle kolay kolay armonik dinletmem. Tek muzundaki armoniği eline aldı ve çal- muya başladı. Çaldıkça coşuyordu. Coştukça çalı- yordu. Ve yalnız çalmakla kalmadı. Ayni zamanda da şarkı söylemiye baş- | ladı. OBay Fades başta yavaş sesle şarkı söylemiye başladığı halde yavaş yavaş sesini yükseltti Hem söylüyor, hem düşünüyordu! — Kim bilir sesim ne kadar güzel - dir, benim sesimi duyanların, bu kadar güzel ses duymadık, diyecekleri mu- teessir etti, Musiki böyledir, bilhassa bilen çalarsa. — Hakkınız var, çok müteessir ol - dum. Çünkü musiki böyledir. Bilen bilmiyenin çaldığını dinleyince işle böyle ağlar... — Böyle mi ağlar?, — Evet, çalmak bilmiyenler elleri- ne nasıl çalgı alırlar, şarkı söylemeyi bilmiyenler nasıl cesaret edip şarkı söylerler diye. Kuklanın i Usta kukla — Haniyada benim çıra - ğım. Çirağı — Ben onu biliyorum usta, Usta kukla — Neyi bitiyorsun söyle?. Çirağı — Sen bilmiyorsun o öyle söy- lenmez. Usta kukla — Öyle söylenmiyen nedir? Çırağı — Şarkı, Usta kukla — Ne şarkısı canım. Şarkı- dan bahseden var mı? Çırağı — Sen söylemedin mi? Usta kukla — Haydi canım ben bir en- tarisi ala benzer şarkısını öğrenmiştim. Onu da unuttum. Çırağı — Senin söylediğini ben bili- yorum. Usta kukla — Benim söylediğim han- İgisi canım? İ Çırağı — Haniyada benim elli dirhem kestanem.. Usta kukla — Ben böyle şarkı bitmi - yorum. Çirağı — Sen söyledin usta. — Usta kukla — Tövbe tövbe, Çırağı — Yani bir daha söylemiye - cek misin de tövbe diyorsun?. Usta kukla — Canim söylemedim ki. benim> diyen sen değil misin? Usta kukla — Şimdi anladım. Ben ha- a benim çırağım, diye yani seni ça- ğırdım, Bahçıvan Yani mi? Usta kukla — Hayır sobacı Yani, Çırağı — Tanımıyorum, amma arayıp bulurum. Ben gidiyorum. İ Usta kukla— Nereye? Çırağı — Nereye olacak, Yeniyi era - mıya. Usta kukla — Bırak vazgeç. Çırağı — Neden vazgeçeyim? madı, Çırağı — Sen söyledin usta, Usta kukla — Benim söylediğim yani başka. | — Sobacı Yani de değil demek, peki acaba hangi Yani? Usta kukla — Bırak canım Yaniyi. Çırağı — Yakâlamadım k! bırakayım. | Usta kukla — Demem o deme değil, benim yaniden maksadım. Hani bir şey İ söyledik zaman o şeyi anlatmak için daha fazla izahat verileceği zaman, yani diyerek devam ederler yâ.. Çırağı — Ha şimdi anlıyor gibi oluyo- rum. Söyle bakayım çırağım. Çırağı — Ne söyliyeyim usta? iz Usta kukla — Ben seni imtihan ede- hatıra ceğim. | İ Çırağı — Evet karnımda duruyor, da sırada da ağzıma geliveriyor. Usta kukla — Demek arada sirada da ağzına geliyor, bir leblebi kadar var mı? Çırağı — Daha büyük. . Usta kukla — Ceviz kadar ba? Çırağı — Daha büyük. Usta kukla — Elma kadar. Çırağı — Hayır karpuz kadar, sen de amma lâf söylüyorsun usta, hesab karna) gider mi. elma kadar, karpuz kadar olur| Usta kukla — Seni Yani filân çağır » pe l mu? Usta kukla — Sen söyledin. Çırağı — Ben şaka söyledim usta. Usta kukla — Demek hesab bilmiyor- Çırağı — Aaa, biraz evvel «Haniyadaİsun? Çırağı — Biliyorum dedik a. Usta kukla — Öyleyse sorayım. Çırağı — Sor bakayım. Usta kukla — Bir ağaçta sekiz tane kuş Çırağı — Beni hangi Yani çağırdı? olsa, bir avcı gelse, nişan alıp çiftesini patlatsa, kuşlardan biri devrilip yere Bİ düşde, ağaçta kaç kuş kalır? Çırağı — Bunu bilmiyecek ne var us-| ta, sekiz tane kuş vardı. Biri vuruldu, ye- di kuş kaldı. | Usta kukla — Bilemedin işte. Hiç kuş lmaz. Çırağı — Nasıl kalmaz usta, biri vuruldu, kaldı yedi. sekiz kuş, Çırağı — Nasıl olur canım ben mek - tebde böyle öğrendim. Usta kukla — Sana bilemedin dedim| Çırağı — Peki sen söyle kaç kuş kalır? Usta kukla — Hiç kuş kalmaz, Çırağı — Hiç kuş kalmaz mı? Usta kukla — Kalmaz ya... Çırağı — Yedi kuş? Usta kukla — Avcı çifteyi patlatırca, öteki kuşlar da ağaçtan uçarlar, ağıçta hiç kuş kalmaz. Çirağı — Şimdi anladım. Usta kukla — Hep de geç anlıyorsun. Bir sual daha sorayım. Elli adam bir ata biner mi? Çırağı — Ne diyorsun usta sen; ya at nedir bilmiyorsun, ya elli rakamını bil miyorsun. Bir ata binse binse iik adan haydi bilemedin üç adam biner. Usta kukla — Elli ağam bir ata biner. ben gördüm. Çırağı — Yalan söyleme usta, Usta kukla — Hem bugün gördüm. Çırağı — Bu at nasıl bir attı, uzunluğu kırk elli metre mi? Usta kukla — Hiç kırk elli metre ât olur mu? Basbayağı at. Çırağı — Şaşırdım. Usta kukla — İşte gene bilemedin, ei li adam dedim değil mi? Çırağı — Öyle dedin. Usta kukla — Bili adam, yani eli olan adam, şimdi anladın mı? Çirağı — Şimdi anladım. Usta kukla — Gene geç anladın. Yeni bilmecemiz — | Resimdeki yarı vü cudsuz ve başsız hay- vanın ne olduğunu biliniz bakayım. Bilirseniz O resmi gazeteden kesin, ne olduğunu yazın, bi - ze gönderin. Doğru U Usta kukla — Çok şükür anlıyabildin. |y kenarları bir ki- maruken h bi defteri. İki şiye gene Çırağı — Beni imtihan edeceksin ha,! kaplı, kâğıdları fov « hangi dersten. kalâde ve kenarları Usta kukla — Onu şimdi anlarsın. Sen ' yaldızlı küçük hatıra Kesab biiyor musun? detterleri ve ğer Çırağı — Bilmez olur muyum usta, elli kişiye de ayrı yuttum bile, Usta kukla — Karnında mı kaldı? Çırağı — Ha karnımda kaldı, Usta kukla — Şimdi karnında duruyor | cevab verme müddeti on ha?. Rüzgâr adamın başındaki şapkayı Oradan geçen iyi kalblı bir başkası almış götürmüştü. — Eyvah şapkam, diye bağırdı. Ar- ona yardım olsun diye kendine doğru gelen şapkanın üzerine "basarak şap - kasından koşmıya hazırlanıyordu. Tam kayı tuttu. bu ayrı güzel ve kıy - metli hediyeler ve * receğiz. - Bilmeceyeğ beş gündür. Bİ VR J Mmece cevabın: bize gönderdiğiniz zarfın üzerine «Bilmece» kelimesini ve bilmecenin gazetede çıktığı tarihi yazınız. verememe snn9san0uaan masanin sa snaaen24 aabanpoaunanan1e0m00090900n0NAEAEENN vanaansana sana mmananamassasana sanane ununa sanan Ve seslendi: — Bay bay, şapkamzı yakaladım. Koşun size vereyim, gene talihiniz varmış gördünüz yal Şapkası uçan yakalanan şapkasının ezilmiş olduğunu görünce" — Teşekkür ederim, deği, İyi Kalbi adamın başındaki şapkayı almış, kendi başma giymiş yürüyordu.

Bu sayıdan diğer sayfalar: