Yazan: İsmet Hulüsi Genç nesil edâblerini tanımıyan kal - madı. Kendi kendilerini; «Gitti kafiye, Geldi Safiye» Şiirlerile tanıttılar. Gene kendi ken - ilerini: «Ahmed sevdi Ayşeyi, dövdü mes'ud sldular;. Mevmunu bikâyelerile tanıttılar, ge- ri resme benzemiyen resim - fi gelmedi. Onların yazdıkları mecmualari alanlar belki (o azdır, diye, lik gazetelerde ben misillü işin ala- lanlar, eserlerinin tıpatıp ben - neşrederek tanıttık. Edebiyatta bir genç nesil türerdi de, Simde, fende türemez miydi? Her san" tan, her mesleğin bir genç nesli türiyek leceğini aklıma getirmiştim. Bu maksa la da geçen hafta bu sütunda genç nes doktorunu okuyucularıma (tanıtmıştır n başkalarını ta - değil, Mimar J köprüsü, Sedetçi rk, hayır bileme » Fa bir bina de geçmiş meslek hayatında oSinanvari göyle dursun der mesi bile vücude Fakat genç n skur okumaz, kafasında bi orduğu sua'in cevabını | ge: gene kendi kendin — Genç nesil edib ölümde taklid ederim. Genç nesli mimarı, meslekdaşlarının yaptıkları apartımanlara bakmıştır; — Bunlar da apartımna mı? . Bunların sanki ne kıymetleri var?. Yenilik yapmak lâzım, ... Yenilik, değişiklik, bütün bu ya - pıları yıkmal Aynen genç ediblerin sözü, hani on - lar da, bizden evvelkileri tasfiye etmek elzemdir, demiyorlar mu? — Bütün bu yapıları rniştir: ini kandi mesle - Genç pesil mimarı öğünmekte devam eder: arı mı? Onlar irdikleri yapılar » Piza kulesi mi? Bu asırda müzikholler. deki eğri Piza kulesin! ayakta durdur « parlar, parçası Üstü ne iptidat birkaç resim hâkke sanki bir iş mi? nek de * rı, apartıman Y cak arsa sahibi, bankada para sa mı ikna etmişti — Pekâlâ, dedi, apartımanın plânını siz yapın, ve apartımanın inşasına siz ne- iniz. * esil mimarı yıkmah, Genç) Genç nesil mi ıra- sözüne kimse ehemmi- için eski yapılar oldukları Fakst genç nesil mir eden olür: Ben bir apartıman yaptırmak isti-|zaret ed yorum, Mimar olarak sizi intihab ettim. | Genç nesil mimarının koltukları ka -| inen abalari çizmiştir. barır. rtımanın çizdiği p'ânlara göre olma- — 'Yeni yaptıracak çin İnşaat devam ettikçe nezaret et- apartıman tamamlanmıştır. * Şimdi haydi hehp beraber genç nesil mimarının yaptığı aparlımanı gezelim. Apartımanı gezdiren mimarın tâ ken- İdisidir. Vücude getirdiği eseri beğenen rr z bina için be olduğunuzu size isbat edeceğim. — Teşekkür ederim. Göreceksiniz, ne apartıman olacak, şimdiye kadar yar değil da BON POSTA mimarı — İşte görmüyük muzu nin bir Kapı sının nerede oldu iyor. z. Modern yapıda ka- pıya ihtiyaç olmadığı içi partımanın da k ta kırk & yaptı ur, Birinci ka- - Birinci kata kırk bir ayaklı merdi- venle mi çıkılır? Ya ikinci kat — On ayaklı bir merdivenle oraya ini- Wir. Anlıyamayız. m nz. — Affedersiniz amma, bir yanlışlık 0- lacak. Bizim bildiğimiz birinci kattan ikinci kata inilmez çıkılır, imarın yüzüne baka - Genç nesil mimarı bizi istihfafla sü - zer: İ — Eski zaman mimarlarının yaptık - münasebetsiz yapılar sizin zihninizi kurcaladığı için böyle söylüyorsunuz Evin sokaktan girilen yeri birinci katı İdeğil midir? — Evet orası — Bu beni damdan girile: pedeki ka | — Damı — Evet, muz? Hani binanın boyunca yükseliyor. — Gördük, (Devamı 8 inci sayfada) yle, yaptığım için birinci kat en te n mı girili merdiveni görüyor musü- «Son Posta» nın tefrikasr 37 Avukat| amdı, Onun 10 Temmuz n muntazaman devam ediyorum. Avukat bana çok iyi yaram lamda Ee lm srka-) b ayallerile, felâketlerile. hüsranlarile şlığından memnunum. Pek çok İŞİ) e. edilemiyecek kadar derin bir wiz olmuyor.. boş zamanlarda. uzun;” i Çi .i çukur, koskoca bir #lem,.. Realist. ic vi okumaktan mahrum) a eserleri okurken hep bunları di kaldığım için, bol bol kitab okuyorum.) tnei eserler EE Okumak henüz sarsıntıların tesiri |sünüyorum., Daha çok ta bu tip kitab. kaybolmıyan ruhuma biraz sükünet|ları tercih ediyorum. İnsanlığı tahlil veriyor. Meşhur bir edibin sözünü ha. |eden, cemiyetin püf noktalarını göste - tırliyorum: «Her kitab okuyuşta, ruhu-| ren mevzular hoşuma gidiyor. Şimdiye muza gölgesinde dinleneceğimiz bir) kadar bunlar hakkında hiç bir fikrim ağaç dikeriz> diyor. Ne doğru 86 kısa bir çıkış bana çok her okuduğum eserde kendimi teselli 5 eğecek. hâdiselerin ağırlıklarını hafif. lettirecek taraflar buluyorum. Fakat muharririn dünyasile hekikt dünya arasında öyle muazzam fark | b'Ş de Ümid edilmez. Ağır b var ki. muharrir. dünyanın sahteliği. | halinde gözüküyor. Bizim kâ ni, riyasını, sakat taraflarını göstermek | 3VuXat evli kadınları musallat olmak- isterken büsbütün olduğundan dahaj' adetâ yekta imiş... Karısından ay- küçük gösteriyor. Halbuki dünya mu-İrilmiş, ikide metresi varmış, Kırk hâarririn kafasına sığacak kadar kü -| Yaşını aşmış bir adam için hoş görül. çük mü? Gelin de ban# sorun onu.|miyecek bir variyet. fakat bana ne?. yalnız benim dünyam ıztırabile, sukutuİ Neme lâzım şimdiye kadar bana karşı Yanhaneye he m avukat için dehşetli İ iyor. Halbuki bu " İnin mahrumiyet NUSRET SAFA Cc çirkin sayılabilecek bir harekette bu- hunmadı. bekliyor. Yazıhaneden altıda çıkıyo- Tun. Eve varmam altı buçuğu bulu- yor.. Ona yemekten sonra gezete oku- yorum. Bir müddet konuşuyor, erken- den yatıyoruz. Yeknasak bir hayat. yatmak, kalkmak, çalışmak, yemek arasında günler nümayiş yapıyor. Te- vekkeli o hayat. iki ebediyet arasında zamanin bir nümayişidir. dememişler.. Dümdüz, heyecansız yarından bugü - telâfi ümidi bekle- meden geçen bir ömür. şikâyetçi de- »İğilim , 12 Temmuz Buğün bir aralık avukatın yanına İ girmiştim. İşimi bitirdikten sonra Ççi- İkarken arkamdan seslendi:, — Güner hanım, işiniz var mı?. Döndüm: erdivenle çıkılır. | apartımana | Babam akşamları dört gözle beni! İsveç ve İskandinavya memleketleri kereste, demir. nikel, kömür ve zirai mahsulât bakımından çok zengindirler. Bu memleketlerin zenginlikleri fü - tuhat peşinde koşan devletlerin gözle - rini açmaktadır. Fakat bur bilme - İlidirler ki Avrupa devletleri içinde en iyi müdafaa edilmiş olan memleketler muhakkak ki İsveç ile Norveçtir İskandinavya, kendisine taarruz e - decek devlet veya devletlere karşı kuv vetle durabilir... Bu husustaki vaziye- ti tamamile deniz ile mubat bulunan İngiltereden çok iyidir. tabiatın bahşeyle « alar kendisine se k niyetinde olanları düşündürmek - tedir. Evvelemirde şunu söyliyelim ki İz - inavya kat'i emuhasara İ memleketler ve kendi Aylarca d lerile rnuvasal re İsveçte n« | İ mahiyetindedir. larından mi İ macera ; lerdir. Bu şehirlerin sakinleri kırlara, köylere dağıldıkları takdirde, en emin bir melce'den fazla tahtı emniyette bulacaklardır... are hücumlarına karşı en tabif, en mükemmel müdafaa vasıtası- dır. Sulh zamanında bile İsveç ve Nor - veçin semaları üzerinde uçmak tehli - kekdir. Turizm tayyarecileri bunu her halde öğren rdir. Fakat diyeceklerdir ki. düşman bom bardıman eder. Fakat neresini ve nasıl? re bombardımanları mühim hedefler madenler Fakat madenler de dağlık arazide - dirler... Bunlar da tayyare dafi batar. yaları tarafından koleyca mildafaa edi- lehilirler Unutmamak icab eder ki dağlardan bir çoğunun yükseklikleri 1.000 metre- ma gelince, bu de Şubat 20 Rusya ile Almanya Norveçe tecavüz edemezler! Ss YAZ ninni Eski İsveç Hariciye Nazırı 8. Stromberg i ! 3 yi aşmaktadır. Bu tepelerin üzerlerin. de tayyare dafi topları iyi işler göre - bilirler. Bundan delayıdır ki bir Amerikan güzetecisi İskandinavyayı «No bomb's land» diye tesmiye eylemiştir. Doğrudur. doğru da olabilir... Sov - yet Rusya ile harb halinde bulunmak İsveç ile Norveçe günden güne daha fazla mukadder görülüyor. Bu harbi bir emrivaki sddedeoek olur isek, mü- dafaa tarzı ne olacaktır?.. İsveç ve Norveçin Finlandiya ile o- | | İleri kapataca urludun u ve işgal edecek luğu 890 kilometreye rkânıharb sirri olarak ifşa e; oruz. Şibih cezirenin iki kapı dal İlan lemesine mâni olu acak hücumdan mü yet Rusya veya Ak tarafından yapıla olan bu um Baltık denizinde cektir ki bu suretle Norveçin d. le muvasalası tamamile serbest kalacak - teessir olurlar. So mm | denizinde müdafaa binnisbe r kolay as di kuvvetli vi müz: sun. lik Baltık sahilinin çok çetin bir topçusu için çok mü lunmaktadır (Devamı 11 inei sayfada) si e hâkim bir tay- bu imkânsi —e arı SES CENNETLİK GÜNAHKÂRLARI—? Li da dl i ia yazıyı makinede te- mize çekeceğim! Değim. — Pek acelesi yok, yarın da olsa o- lur, gelin de sizinle biraz konuşalım. Mühim bir şey söyliyecek sandım. Meraklanmıştım. Karşısında yer gös- terdi. Oturdum. Birkaç dosyanın yerini değiştirdi. Yazı takımının kapakların kapadı. Masanın gözlerini açıp kapadı. Bütün bunlar: vakit kazanmak, iş yapıyor gö- Tükmek meksadile yaptığını anlıyor dum. Herhalde bunlar İfa nereden İbaşlıyacağını tasarlatnak için baş vu- rulmüş çerelerdi. Üzerinde bir gayr İtabiilik vardı. Hafif heyecanlıydı; yü- | zü pembeleşmişti. Nihayet kollarını! İmasanın üstünde kavuşturdu: — Güner hanım, dedi. variyetiniz- den memnun musunuz. İ Cevab verdim: — — mam — Memnunum beyelendi.. himi rahatca ç jb r kızsınız, Si hakkınızdır. Halbuki, İsiz evden buraya, bu yorsunuz Tatil günleri dahi bir yere çıkmadığınızı tahmin ediyorum. Sıkıl- mıyor müsünüz? Bunları ne münasebetle söylediğini kendi kendime sormak için duralayı- ımdan istifade ederek sözünü yürüt tü: — Bunları soruşumdan maksad şu. tanıyorum. Ailevi ğ : değil. sizinle alâkadar olmak lüzumunu hissettim. Teşekkür etmekle berâber, avukatın Benimle alâkadar olmak bunun sonunda ne çıkacak! sta bulunmuş değildi kımlık bir hdmi sifatile de gi lirdi. (Arkası var)