15 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

15 Ocak 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Son Posta, nın Hikâyesi Madam Christianne Dubois'den Mös- Yö Ts Dubruciele: Sevgili vaftiz babacığım. Evvelâ beri affediniz çünkü mektu- bunuza bu kadar geç cevab veriyorum. kü sizden aşağı yukarı bundan beş hafta evvel mektub aldım. Fakat rica im bu teahhürü alâkasızlığıma ve- Yahudi tembe e hamletmeyiniz, i yakikaten büyük bir sev- olduğunu size bir kere daha yaz- Mak hoşuma gidiyor. Bumu söyledikten sonra artık sizin MA sormuş olduğunuz suale bir cevab Bürcbilirim. Cevabımı okuduğu İman bu suale cevab vermek için n SİN bes hafta beklememiş olduğumu de anlıyacaksı! Ha:bin baslandıcındanberi birbiri -|s€" Mizden ayrıldık. Siz Nise gittiniz. b riste kaldım. Ve bizim uzun mul Yerelermiz de bu yüzden kesildi. Fakat bu ayrılık sizin şahsıma karşı erdiğiniz alâkayı kesmedi. Mektu- nuz bana bunu ispat ediyor. «Ne ymacaksın?» diye bana soru- Yorsunuz? Harbin ilânından birkaç gün *vvel senin iki «talibin» Richard Dar- rifle Tulten Simon ikisi de birden Seninle evlenmek arrusunu bir kere ha irhar ettiler. Bu dünya karışıklığı #eaba senin husus? havatmda ne cibi #siklikler yaptılar. Sen iki talibin #rasında kararsız gibi idin. Halbuki ar- tik bir #enç kız değilsin. ve bir ilk iz- divae -filhakika kısa ve bedbaht- olma- Sna rağmen sana hayatta bir tecrübe Vermiş olacaktır. Sen iradeli bir kadın- #an. halbuki bu kararsızlık nedir? Hav- Tet ediyorum. Endişe duyuyorum. Bu #ndişeme bir nihayet vermeni senden Pica ederim. Sizi bu kadar uzun bir zaman ha- ği siz bırakmama sebeb kendimin he- * YÜZ bu hususta bir karar vermemiş ol- Maklığımdı. t Evet daima ne istediğini pek iv! bi- len bir insan olarak tamlmış bulunan #radeli ve hattâ biraz inadı ve dsima #eyesine doğrudan doöruya gi- ben hayatta birinci defa olarak idüd içindeyim. Siz. erkek olduğumuz için: >— Kadınlar biç bir zaman ne İste- Üklerini bilmezler. Diyeceksiniz. Halbuki bunda haksızlık edeceksi- hiz. Çönkü vaftiz babacığım ben bu iki İülibden hangisini tercih ettiğimi ga- Yetle iyi biliyorum. Ve tereddüdüdme iş bt. sadece budur, başka bir şey ildir. Zannederim sözlerimden bir şey an- Yamadınız; size izah ettiğim zaman da Wei gene ondan bir şey anlamıyacak- Biriz. Cünkü erkeksin!z, ve beni ancak * baska kadın anlıyabilir. Ortada bir mesele var, Jüllen'le Miran Kimse görmez, te ahid Bey Leylâ Hanıma hemen ba - ln vermek Mizumunu ileri sürdü. Ha - 0 beni seviyor amma!. Ben.. . Tercüme eder : uz), yok. Locanın arka tarafında İle, R. H. Ve benim için vaziyet şu şekilde tecelli etti: «Tülien beni seviyor! Ben Rickadi seviyorum.» Mesele ebedi bir sualdir. Bir kadın acaba sevdiği erkekle mi, yoksa kendi- ni seven erkekle mi mes'ud olur? Julten'de Riehard'da cepheye gitti- ler. Eğer Jullen'i reddedecek olursam bilirim ki oradan avdet etmiyecektir. İVe onu reddedeceğim. Halbuki ben fe- na bir kadın değilim. Fakat seven kadı- nın kslbi yalnız sevdiğine aiddir. ğer Julien ölürse çok samimi der içine düşeceğim. Richard ölürse bütün hayatım mabvolacsk. nmiyen bir ser- Julien bana odeta tapıyor: ba cok tatlı. çok yumuşak, çok müşfik bir koca olacak. Halbuki Richardın aşkı belki de bir arrudan ibarettir. Ne olursa olsun babacığım: «Aşk ne neş'eli bir şeydir. nede müşfiktir.» Belki de aşk karşılıklı arzudan ibâret- tir. Sizin: «Julten'le mes'ud olacağın. Rishardla bedbaht olacağını o biliyo- rum.» diyeceksiniz, Hayır vaftiz babacığım. İptihabımı uygunsuz bulmayınız. ivi düşününüz. Julien'in bana vereceği aşk, benim kalbimi doldurmıyacaktır. Hal- buki Richard'ın mevcudiyeti, ben bütün varlığımı doldurmakta, bâna y: samak için kuvvet ve cesaret vermek- tedir. Evet artık seçtim veftiz baba". Sim- dt iki mektub birden yollivacağım. Jven'e müsfik bir red mektubu. Ve sonra R'Morfa su cümle; « Evet. Seni seviyorum Richard...» Bir satır- lik bir kâğd. Beni tekdir etmeviniz. bana darılma- yınız, ben iyi partiyi intihab ettim. Kızınız Christianne Dubois Bir otobüs kazası Dün Pangaltıda bir biletçinin yara- lanmas'le neticelenen bir otobüs ka - zası olmuştur. Kurtuluşla Eminönü a- rasmda işliyen 180 sayılı tramvay a - rahasında biletçi Hüseyin. tramvay ar- sını düzeltmek üzere Pangaltıda cad- deye çıktığı bir sırada mukabil taraf- tan gelen şoför Ahmedin idaresindeki 2055 saylı Maçka - Beyazıd otobüsü- nün sademesine maruz kalmıştır. Bu çarpma &masında vücudünün muhtelif yerlerinden yaralanan Hüse- win tedavi edilmek üzere hastaneye kal dırılmıstır. Nakleden; Neyy'r Kemal hassasiyetle ne alâkası olabilir?) Arkamdan seslendi: — Hatırında olsun, saat yediye çeyrek İka'a evden çıkacağız. ii Leylâ Hanımın giyinmesi, boyanması > Ben oraya gidiyorum. £ Söylerim, | başka vakitler bir saatten çok sürer. Gü- ve ayrıldı. Bi Büller boşuna değildi. & lâzım benim, Kim nereye gider- ee, bunları yazmak değil, aklım - Kin nedir geçirmek bile mânasız... bim İyen kalbim bu garfb sızlayışm ne - ? Kabahat hep bu püzel sonbahar gü: zel olduğu için fazla itina etmese de 0 - Biliyordum, Halükun araya gideceği -'lur. Zannederim vaktinin çoğunu hiz - biliyordum. Mavi çay elbisesi, pembe metçisini azar'amakla geçiriyor. Bugün, yol yorgunluğundan aksileşen O kocasile &tte hazırlanıverdi. Tokatliyanı bir kerecik gördüm. O da Şaziye hanımın sağlığında, yaşlı yaşlı beylerin, hanımların arasında, Gece lo bu serin rüzgürm... Yoksa ben kantaya gitmek hoş bir şey. Bana âdeta UN a is dün soyle saçma şeyler düşünür müy - Maçka Sonteşrin 24 Perşembe gece dö Mademki tiyatroya gitmeye söz ver- Bizimle yemeğe de yelmelisin. To - nda yer, geçeriz. Ben Muhlis gel- Vakit evde bulunmak istemiyorum, vw Hüngür gunluğundan sonra aksiliği üs NE, akşam gaat altıda odasına uğradığım Myi, di Leylâ Harımefendi bana bunları heyecan verdi. Hele bu vaziyette, Bir yanda Halük (Yasak meyva), Ö - bür yanda beni bir (Yasak meyva) sa yan, saydıkça da hevesi artan Vahid... İkizini de holde bizi bekliyor bulduk. Onları ayakta yanyana görür görmez «Kestane korusu» ndaki o sual gene bir an zihnimden geçti: Hangisi daha güzel? Bilemem... Bilemem... Bunu göz de- ği), ancak his ayırd edebilir. Göz için iki- si de bir... Hissin ise benim serseri öm « rümde yeri vok... Yeri olmamalı, Leylâ Hanımefendi Tokatlıyanda kibar | bas eğiyorum. | Erkan, Richard benimle evlenmek istediler.| yor: karşılaşmak korkusundan üç çeyrek sa - Az gülen bir tip Vazilliden Ali fotografı, nın tahlilini üstü Hayat davasıns karışmakta az gül meği tercih etmiş- tir. Başkalarına minnet etmekte ve menfaatlerini te minde alâkası kuv- veli olmaz. Verilen iş kadar çalışır ve düşünür. Sözleri batar ve tok olur, * Çevik br genç Samsundon Nihad, karakterini soru « yor: Neş'esini dalma muhafaza etmek is - İter. Çevikmhareketlerile bedeni gorlukla- ra karşı koyabilir. Şöhreti sever, fikir - lerinin üstün kalmasını isler. Arkadaşlı- , | ği şen ve şakacı olur, * Sempalik bir tip Akhisardan Z. Öğünç, fotografının dercini istemiyerekten hayatta muvaffak olup olamıyacağım soruyor: Bir genç hayan, sempatisini iyi huy- tarla takviye ettiği takdirde mes'ud bir yuva kurmaktan iberet olan muvaffaki- yetinden şüpheve düşmemelidir. * Fir tashih Düzcede bir okuyucumuzun , kendi adın kullanın bir tanıdığı tarafından fena bir i&tifeye maruz kalmış olduğunu teessürle öğreniyoruz. Bu okuyucumuz bize yolladığı mertubda diyor ki: «5/1/940 günlü sayın gazetenizin 8 inci say. fas'nda 4 üncü sütunda (İnlizamdan hoşia, nan bir genç) başlığı altında Düzceden Nuri 'Tımeel karakterini sornvor: Cümlesi şahsı. ma tasilök ettiği ve değeri! matbaanıza böy. le bir yazışım vukubulmadığı için bir maksa dı mahensla yapılan bu iş şerefime dokun, maklarır. Memleket gençliğinin ruban tenvir ve İr. sadınn *»5sis edilen gesete sütunlarını âlet ederek bu perde altında haysiyet ve şerefle ornamak cür'etine (isen bu mesele hakkın. da en yakın merci üracaatta bulundum.» Merdivenlerden düşen turşucu Bevarıdda Sarnıç handa 34 numa- rada oturan Taşköprülü seyyar turşu- cu Halil. dün gece Tahtakalede Zülüf- tar hanının üst katında oturan bir müş terisine turşu sattıktan o sonra hanın merdivenlerinden irlerken müvaze - nesini kaybederek düşmüştür. Bu düşme neticesinde vücudünün muhtel:f yerlerinden yaralanan turşu- cu, celbolunan sıhhi imdad otomobili- le Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmış tır. Kurban Bayramında Türk Hava Ku. rumuna yapacağımız yardımtarn tuta. n Kınlav, Çecuk Esirreme Kurumu ve Hava Kurumu arasında taksim edilecek ve en mührem memleket ihtiyaçlarına harcanacaktır. kin muhitlerde pek çok dostu, arkadaşı var. Bir gün bana; — İnsan, demişti, istediği erkeğe değil, istediği havsta erişmek için evlenmeli. Cünkü: Erkek bir zaman sonra kıymetini kaybeder. solda sıfır ölür. O, kendi hesabına dediğini yapmış gö- tu rünüyor. Ben bu kadarma razı değilim. İstediğim erkeğe ulassmazsam istediğim havatın ne krvmeti kalır? Halük Bevle ben misafir sayılıyorduk. Yan Yana oturttular. Leylâ Hanımla Va - ihid Ber karşımıza geçtiler. Yanı başım- da oturan bu sade, bu samimi insana tat- lı davranmamak güc. pek güctü. Ben bu güclüğü de yendim. Onu ihmal ettim, Va- hide döndüm. "Buna rağmen yakınımda olması yüre- ğime anlatılmaz bir heyecan veriyordu. iSendim. Döntip yüzüne bakmıyor, hattâ İkomusmuvordum. Leylâ Harıme'endi bu soğukluğu gidermek lüzumunu duydu. Beni zorla söze katmanm yo'unu buldu. gülüp konuştuğunu farkettim. Yalnız ben değil, hepimiz şendik. Bilhassa Vahidde bu gece bir fevkalâ - delik var, Kibar, mazik ev sahibi rolü ona deli gönlüme anlatabilsem! İmkânı vok. Bunu ne zaman içimde bir isyan fırtınası kopuyor. Ye şey bana «olmaz, dünyada olamaz bul» vor. Neyin, kimin sesi bu, bilmiyorum. Fakat dinliyorum, İtaatten yılan ben ona düşünsem «Son Posta» nın tarihi tefrikas: 114 Bir | genc Kabul ettim. Meye etmiyeyim? Macera kızımın his- insanlar tarafından selâmlandı. En seç «* (mma epey — Bu sabah Sultanahmedin ulu cami- ine vardım idi. Sipahi beyzade velini - metlerimi göreyim dedm. Tokattan ılgar le ulak geldi, bre Hünkâr Murad koca Hüsrev paşanın kaydını gördürmüş. — Bre meded deme... — Bre meded etme... — Bre yalandır... — Bre bu bir azim fitne maddesidir... — Bre Hünkâr bu işi nası! işlemiştir? — Murtaza Paşa elile işlemiştir! — Bre Hüsrev Paşa gibi yarar bir ve- zire kıymak devleti rahnedar etmektir. — Receb Paşa uyur mu? — Receb Paşanın bu maddeden haberi olmamak olmaz! — Hafız Paşa ilr Hüsrev Paşa sadra - zamın korktuklarıd 2... — Aman Evliya Çelebim... Ahmediye- Hüsrev Paşanın öldüğüne ne derler”! — Vallah billâh sipahi beyzade veli - nimetlerimin her biri bir kükremiş as - lana benzemiştir, Hüsrev Paşanın kanı - na kan derler. — Bre sarayi hümayuna yürüyüş var mıdır? — Bre ağalar durmak zamanı değil - dir. İkinel büyük fitne baslar, Bre evle - rimize gidelim... — Evlerimize gidelim ana baba günle- ridir... — Sultan Mdrad kendi kanma susa - mıştır; bize böyle Padişah gerekmez. — Sus bre Copur ağa, sen söyleme, biz seni Sultan Murad huzurunda da biliriz, — Gelin din karındaşları helâllaşalım. Üzerlerimizde kul hakkı kalmasın... — Tavvarzadem sen ne dersin şu Ev - Mya Çelebinin verdiği habere... — Ağam efendim, Hüsrev Pasa kat - linden fitne olur derim, ve hem geçen fitneden azim olur derim... — Bre ben cülüstur derim... İk !Çelebi... Varalım pazardan çarşıdan beş jon günlük mal kaldıralım... — Varahım evlerimize kapanalım... Paşanın idamı haberi, İstan - bulu avuçlarınm İçine almış olan sipahi zorbabasılarını, Evliya Çelebinin Kema- ni Omsan Dede kahvesinde anlattığı gi- bi birer «kükremiş aslan» yapmıştı, fa - 'kat ikinci büyük fitne, Evliyanın Kadife- W kahveye uğramasından tam bir hafta sonra, 3 Nisen 1630 da patlamıstı. İnsanın kemiklerine kadar işleyen bir kuru soluk vardı. Poyraz, göz ile görüle- miyen buz taneciklerini savurarak esi - yordu. Çeşmeler donmuş, toprak taşlaş - mış idi. Martiler, kar ve tivi habercisi 0- Tarak, karaya kacmıslar, Üsküdardan Fe nerbahcesine kadar dzanan genis bir sa - hil parcasını ve bu kıyının gerisindeki çayırları, beyaz bir örtü gibi kaplamış - Yardı, Zorbabaşılar tarafından, daha gece - den, bütün meshur ulemânın konak ve saraylarına ulaklar gönderilmiş, hepsi, sabah namazına Sultanahmed camiine dâ vet edilmisti. Yahva Efendinin kaçıp Riz- lenmesi üzerine, Receb Pasatın ısrarı Ü- çıkınca Şisliye kadar bir otomobil ge - zintisi yapmak düşünüldü. Leylâ Ha - mmeferdi Halükun koluna girerken: İncistil, dedi, Vahid Beyle sen bir otomobile, biz de bir otomobile bineriz. Vahid acele acele beni otomobile sok- O anda bana öyle geldi ki Halüik'a biz iki kuklayız, ipleri baskalarının elinde gevşeyip gerilen fki zavallı kukla... Onu bilmem, fakat ben payıma düsen rolden bu gece tiksiniyorum. Vahid Bev arkamdan otomobile girdi. Uzun zaman bir sey konuşmadık. Taksimi geçince içimde bir huzursuzluk başladı. Bu gezmenin manası ne idi sanki? Leylâ Hanım bana gerçekten dost olsa yabancı bir genç erkekle böyle basbaşa Obırakırİgam mıydı? i Bir pestahanenin ışıkları otomobilin içini aydınlattığı vakit Vahidin yüzünde ki tuhaf manayı farkettim. Şimdiye ka » O vakit Halükun bir mektebli meş'esile| ğer duymadığım bir sesle: — İncimül, dedi, neden beni oyahyor- sun? Seni hakikaten sevmiye başladığımı vor musun? Arkasma dayandı. Yüzüme uzun uzun baktı, Lüks bir otomobilde gece vakti bir adamla uzun yollara dalmak, vakit vakit dükkânların ışığında rüyadan u - 'yanır gibi heyecanlanmak, sonra yeni - den yarı karanlığa karışmak... Bu, ne ibaş döndürücü şey!.. Bir an kehdimi kuv- yakit vardı. Lokantadan ivetli bir heyecan seline bırakacak gibi . . BİNBİRDİREK — Bre Allah senden razı olsun Evhiya| Yazan: Reşad Ekrem İkinci bir fitne i İzerine, Dördüncü Murad o Şeyhislâmliği /Ahizade Hüseyin Efendiye vermişti. Re- ceb Paşanın kafadarlarından olan Hü - İseyin elendi, Camie ilk gelen ulemad biri olmuştu, Sipahiler tarafından, ati: dan koltuklanarak indirilmiş, mihrsb ö- © nünde kendisi için hazırlman (mevkie, ayağı yere bastırılmadan kucakta götü » rülüp oturtulmuştu. , Camiin içi, pehlivan ornuzu ile bile sö külemiyecek kadar (o kalabalıktı. Yalnız, itibarlı davetliler için, mihrabdan büyük kapıya, bu kapıdan da cami (o hareminin büyük kapısma, oradan da cami avlusu « hun Atmeydanına açılan kapısına kadan, © bir yol, sik! bir kordon altma ahnarağ İ muhafaza ediliyordu. Şeyhislâim Efendi harem kapısına kadar at ile gelmişti Di ğer ulema, vezirler ve büyük memurlar, atlarından, meydan kapısının önünde inle yorlardı. Camiin içi, kavalıklar rrasından akan bir ırmak gibi wğulduyordu. Camiin ici ni. kubbe altındaki büvük avize le, et « raftmdaki büvük kandiller, haremini ko « taman musamba fenerler, cami avlusu le Atmeydanını da, yüzlerce meş'sle ay « dırlatıyordu. Mes'alelerin, on binlerce & il #ızdan yükselmekte olan seslere karışan | harıltı ve çatırdıları, manzaraya bir kaf İ daha dehset veriyordu. Bir haftadanberi, her an veni bir fite nenin patlamasını bekliven İstanbu! hale kı, 9 gecevi gene uvkusuz geçirmisti. Sex Yirlinin bilvük bir kısmı, artık dördüneğ Muradın hevatmdan ümidini kesmis bus Yrwwordu. Birinci ihtilâli. zorbabası, Ra, cah Pasayı sedarete getirerek yalnı” Ha. fız Pocanın fei ölümü ile atlatan höküme Jasr. Hüsrev Pasam öldürtmesile, Renal Pasa ile avakdaslarının eline korkure bii /#lâh wermis oluyordu, Padisahı kurtara İ bilemek bir tek kuvvet vardı, O da Vepi « periler i# Vanicerfler, sinshilere karsı kıhe cekmek istemiyorlardı». Fakat. vadi sahın faht ve hayatı meselasinde Mirad sadık kalırlaren, Receb Pssn fle <in-hf zorbaları hie bir sev yapamazlardı. Parek ipa veniceri corbacı ve odabamlarından bircoğunu satm almıs bulunabllirdi 184 kin. cok nazik ve ehemmiyetli olan may. kinin ehli olan bir veniceri ağası. ocağı, nedieshm bir desteği haline koyabilirdi, Hasan Halifenin verine, Murad, veniveri i* ağalığna Mehmed s#nyi getirmisti Mah, med ağa, Hasan Halifenin ağalığı zama « nında. veniceri kethtidası idi. O mevkie, neterileten baslıvarak. cestret ve Viya 4 kati ila dım adım vükse'misti, O sa 4 man İstanbulda bulunan hes tane kada; meshur köselerden biri idi, Köse Mehmi aön diye anılırdı. Nisanın üçüncü #ü sabahı, sabah namazına Srltanahımoi cas misine cağırılanlar arasında, > sipahileş tarafmdan fevkalâde hürmetle karşıla - nw ağırlananlardan biri de yeniceri ağam Köse Mehmed ağa olmuştu. Sadrazam Receb Paşanın sarayı, Atmeydanında idi, Caminin. bu muazzam mabedin altı mina resinin 14 serefesinden ezanlar okunur ken gelmişti. j (Arkası var) İ PEN Yanımdaki Halük olsaydı bel Genç adem eğildi, yaklastı, Ya simdf | © beni öperse... Caddenin ortasmda hay * kıramam, otomobilden atlıyamam. — Neden beni ismimle Size bu.miüaaadeyi verdim mi, — Çılgın çocuk! Nasıl istersem öyle çağırırım. Aklımı başımda bırakıyor mu < sun ki, Sen dünyayı altüst etmiye mi geldin? Acaba herkesi de mi bu hale bej yuyorsun? i Şieliyi çoktan arkada bırakmış, Tak «ime yaklaşıyorduk. Vekit kazanmak ie sardum: i — Hangi bale? : — Ne yaptığını bilmez hale... Ah.. Seni bir kere kollarıma elabilsem, ölsem yemem. i — Bu sözler size hic yaraşmıyor Va « hid Bev. Amb... Sevginin bu türlüsü bende isvandan baska şey uyandıramaz, Aklınız basmızda iken birbirimize asiş uvamıyacağımızı İleri sürüyor, bende kacıyorsunuz, yakınıma gelince aşktan bahertmive ka'kısıyorsunuz, (Hiddet ve nefret içinde ilâve ettim. Ben ancak hakiki sevgiyi dinlerim, ih tirası değil... 2 — Söyle. söyle... Bu yarı ışıkta kız 4 dikea meleklesiyorsun. — Kızmıvorum, sadece #ksintvorum. 'Taksim meydanını gecmis, dar caddaş y nin kalabalıına kamsmıstık. Vahidin gö ği zül bir sev eörmüyordu. p — Seveili, seni sıkmamıva cahşacağım i Fakat insanda eilkün mu bırskıvorsun! Hanvsi erkek senin yanında serin dnra « bilir? (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: