12 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

12 Ocak 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Lutr modası ve bir şapka Yukarıda? Lutr senede mo - da... Onu bir kaç Yil âdeta unutur tibi olduk. Par - lak rağbet mevsi- Mini yaşadıktan. © şık kadınlar tarafından dikten sonra bir zaman bir kenara bi- Fek'ldı. Astrakanlardan, tilkilerden dö BÜL pek yüzüne bakan olmadı Fakat sene moda ani bir hevesle gene onu © Mrayıp buldu, ortaya koydu. Birçek Mavyörlerin, mantoların (yakalarını, giyil kollarını onunla süsledi. Şu gördüğü - Müz dar etek ceket bunlardandır. Ori- Jinal yakasile kol kapakları siyah lutr dur, Kürklerinin haricinde düğmelerin- den başka bir süsü de yoktur. Altta: Orijinal bir şapka rengi de, bi- Sisi de ilk bakışta göze çarpabilir. Ki- Taz rengi #ötrün kenarına siyah bir bi- Ye geçirilmiştir. Sol yandan sarkan Parça siyah s#tendir. Ve şapkaya ken- e. renginde bir kordonla raptedilmiş- r, Bu model hiç şüphesiz değişik ve Yepyenidir. Hele saten parçası tam mâ- Masile orijinaldir. Siyah tayyör üstün- den ne kadar göz alır. Başka bir renk *lbise giyilmemelidir. Çünkü esasen kendi rengi parlaktır. Şekli dikkati çe- kerek tarzdadır. (BİRAZDA YE Elma soğukluğu Üç tane iri, güzel elma. Üç taze ye- Murta. Bir parçacık tuz ve biraz ince toz şeker, * Elmaların düzgün ve iri olması şart- tir. Ne pek gevrek ne de pek sert olma- Malıdır. Yıkadıktan sonra soyunuz ve es- ki kuruşların kalınlığında yuvarlak yu- Varlak dilimleyiniz. Ateşe dayanan bir yağlayınız. Dilimleri buna diziniz. Hatif ateşte birkaç dakika tutunuz. Son- İa omlet yapar gibi yumurtaları çalkala- Yınız. İçine pek az tuz'a biraz şeker ka-|* iz. Elmaların üstüne boşaltınız. Hep- *İNİ birden hafif ateşli fırına koyunuz. Bir çeyrek saatte pişer ve size güzel bir kluk olur. Seba Melikesi Belkis tatlısı ÜÇ yumurta, 250 gram tereyağ. 250 Bram çikolata. 250 gram pudra şeker. 125 Gram ayıklanmış badem. 450 gram un. Biraz toz Tereyağını sicak suya daldırılmış bir eritiniz. Çikolatayı da eritip bü Yağa karıştırınız. Yumurtaların 'sârisini İ katınız. Şekeri, unu, bademi de ilâve e- SON NAV Hizmetçi bulmak ve | Pratik ve şık muhafaza edebilmek | çocuk elbisesi çareleri e» Hizmetçi bulmakta ve muhafaza et- mekte güçlüklere düşmemek için nelere dikkat etmelidir, bilir misiniz? Kolayca hizmetçi bulabilmek için - &- ğer çıkan hizmetçinizle aranız iyi ise - şuna buna baş vurmadan yeni hizmetçi- yi ondan isteyiniz. O; hem bir çoklarını tanır, Hem de gelecek hizmetçi kendi gi- bi birinden sizin evinizin methini duyar- sa daha emniyetle, daha seve seve gelir ve işe o İstekle başlar. Hattâ idarehane- den alacaksanız bile kendiniz gitmeden bir kere onu yollayınız. Gelerek hizmet- çi evinizi onun di'inden dinlesin. Tabii, yukarıda da dediğimiz gibi, aranız iyi| ise... Yek herhangi bir şekilde kızarek| çıkıyor veya koğuluyorsa buna imkân kalmıyacağı şüphesiz... Bir hizmetçi geldiği vakit evinizde u- zn zaman kalması, iki günde şikâyete başlamaması için de bazı faydalı tedbir- ler yok değildir. Meselâ: Evinizin bir kı- sım işile kendiniz uğraşıyorsanız, gelen hizmetçiye: «Bütün iş sana kalacak de- ğiL Ben sana yardım ederim» gibi müp-| Çocuk elbiselerinde rahatlık esastır. hem bir söz söylemeyiniz. Yardımmıza| Biz büyükler şıklık uğuruna çok şeylere ya hiç inanmaz, yahud lüzumundan faz-| katlanabilir, her dakika itina vo dikkat Tasını umar, O kadarını görmeyince z1M)-| istiyen modelleri bile şıklıktan aldığımız tıya başlar. Açıkça meselâ: «Sen mutfa-|bir zevkle pratik bir elsibe kadar benim- ğı, ortalığı temizliyecek, yemeği yspa-| seyebiliriz. Fakat çocuk öyle midir? Giys| caksın, Ütüyü, çocuğuma bakmayı ben)diği şeyin bir yerinde en ufak bir fazlalık üstüme alıyorum: dersiniz. Yemek me-İona adetâ yük olur. Hele itina istiyen selesini de vuzuhla arlatmalıdır: O yel-| biçimlerin, plilerin, volanların onunla nız günlük basit yemekleri mi, yoksa da-| hiçbir münasebeti yoktur. Ne kadar tem-| isafir yemeklerini de mi yapa-| bih etseniz bir saat geçmez hepsini buruş- | İturur, kırıştırır, Binaenaleyh çocuk el-| Hizmetçiye evinizin işinin ne kadar b rinin hiç değilse sık sık giyilecek t alacağını, ne demek olduğunu bil.| ola; ve rahat biçimler- velde yapılmalı alâde günlerde gi-İ yilecek giyimlik elbiselerde süse biraz İdaha yer verilebilir ve bu hergürkü sa- ekonomi ol. | deliği telâfi eder. iş bilen üc-| oOÇocukta yaka mevzuubahs oldu mu ilk ce-! hatıra gelen yuvarlak yakalardır. Bun- ü ilar onun körpe € son derece yara- şir. Korsajda da en ziyade tâaammüm et- miş olan robadır. Bu da çocuğa pek ya- POSTA en e- duğunu zânnetmemel reti yüksek bir hizmi di daha ucuza gelir. Ç öker. Verdiği zarar kazan» dırdığı parayı geçer. Neticede daha Del İhalıya ma'olur, Eğer mutlaka hizmetçi| kışır. Cep ve büzgü çocuk e'biselerinin masrafından tasarruf etmek istiyorsanız) şaşmaz süsleridir. Robanın altı ekseri- İyapılan temizliği uzun zaman muhafaza-| yetle modeldeki gibi büzülür. Süslemek na haftanın muayyen günlerinde iyi bir/cına basit bir işleme veya «bal peteğb hizmetçiniz olsun. Maamafih bütün bun-| yapabilirsiniz. Modelde yanyana zikzak- lar umumi düşüncelerdir. Her evin hu-flar işlenmiştir. Hattâ bu zikzaklardan bi- susi şartları muayyen bazı şeyleri zaruri 'rer sırada bileziklerin iki kenarına geçi- kılabilir. Biz o hususiyete kadar girecek İrilmiştir. değiliz. Ön baştanbaşa düğmeli olunca rop bir Hizmetçinin gözünde ilk günden işinizi önlük kadar pratik hal alır. Beyaz bir İkemerle düğmeler bu roba şenlik ve te- ve evinizin -gidişini kolaylaştırmaya ça- «Sık sık izin veririm. «Bize| mizlik manzarası verir, ya çalışınız, hergün hizmetçiniz olacağı-|mi istiyorsunuz. Bu büzgülerin a lışmay: çokluk kimse gelmez.» «Çocuklar seni hiç taciz etmez» gibi ümidler vermeyiniz. Bunların azacık dışına çıkmak icab etti mi hizmetçide surat asılır. Daha iyisi işi- nizi ve evinizi olduğundan müşkül ve ka- rışık gösteriniz. İnkisara uğramaktansa, iyi sürprizlerle karşılaşsın. Şık bir bluz gre I Bir kış yemeği Buna salata da diyebilirsiniz. Sırasına göre onun da yerini tutabilir. Alacağınız şeyler: 'Nohud, limon, tereyağ, sarımsak, may» danoz, çam fıstığı tuz. İstediğiniz kadar nohudu geceden tuz- lu suda bırakırsınız. Sabahleyin başlar, kabuklarını seyarsınız. Fazlaca haşlama- lısınız, çünkü ya makinede çekilecek ya- hud havanda dövülecek, yani püre hali- ne konulacaktır. Bir yahud iki diş sarım- sağı da soyar, döversiniz. İki limonun uyile karıştırır, nolud ezmesine katar- sınız. Doğranmış maydanozla tuzu da bunlara katınca sıra yağla çam fıstığına ge'ir. Fıstıkları yağda sarartır, ermenin üstüne boşaltırsınız. Karmakarışık bir şey gibi görünen bu yemek - yabud $8- lata - çok nefistir. Alışırsanız sık sik srâ- yacaksınız. mm birer birer ve karıştıra karıştıra bunlara Lâciverd. beyaz, kırmızı ve yeşil yünden yapılmıştır. Bluzun kendisi lâciverddir Kollarının çizgili yerleri ile jilesi kırmızı-beyaz-yeşildir. Koyu renk içinde bu canlı ve açık renklerin imti- zacı göze çok hoş görünür. Esasen ber üç renk de gerek birbirlerine, gerek se lâciverde en yarâşım renklerdir. Bu bluzda yaş aranmaz. Lâciverdin kibarlığı yaşlılara uyduğu kâtlar genç- lere de yakışır. Diğer renklerse mahdud bir yere münhasır kaldıkları için yaşlı- da bir tazelik yaratır, gençte şen görü- nürler. diniz. Hep bir arada döğünüz. Ça'kalanıp kabartılmış yumurta beyazlarını da katı- mz. Sonra kalıbınıza şeker serpiniz. Üs- tüne tereyağı mahlutu dökünüz. Şiddetli bir fırında yarim saat tutunuz. : Y , «Son Posta» nın zabıta romanı: 50 İZEHİRLİ GÖLGEN Rıdvan Sadullah: — Sertabib bey, müsaade ederseniz 0 turalkım, dedi. Her şeyden evvel biraz si- zinle konuşmamız icab ediyor. Hepimiz birer köşeye iliştik. Ridvan Sadullah devam etti: — Evvelâ kaybolan hastanız hakkında- ki malâmatımızı rica edelim. Bu zatı & - nIyor musunuz? Sertabib cevab vera: — Evet tanırım. — Bütün hastalarınızı tanıdığınız çi- bi mi, yoksa şahsına karşı hususi bir diâ- ka duydunuz mu? — Şüphesiz. Hüsün bey belearyede di. Bu itibarla kendisini dan evvel de tanırdık. muhaseti hastala — Hastalığı nedir? — Hömiplögie... Fazla alkol kullanmış olmaktan mütevellid sağ tarafta felç. — Kabili tedavi mi? — Mutlak istirahat ile ve alkolü kat'i sürette terketmekle belki... Fakat bu nevi İslçler tekrar ederse ölümle netice- lenirler! — Hasta yatağından kendi kendine kalkabilir mi idi? — Kalkardı, fakat yürümesine imkân yoktu. — Konuşmbiliyor mu idi? — Evet. — Bağırmak imkânına da malikti, de- mek? — Anlamadım. — Yani bir taarruz vukuunda sesini yükselterek imdad istiyebilir mi idi? Sertabib Rıdvan Sadullaha hayretle baktı ve ağır ağır cevab verdi; — Bağırabilirdi tabii! — Yazı yazması imkânı var mı idi â- caba? — Sağ tarafı meflüç olduğuna göre sağ elile hayır. Fakat sol elile yazabilirdi. — Peki doktor, size cevab verilmesi daha müşkül bir sual soralım. Son bir hafta zarfında kendisini görmeye gelen ziyaretçilerin kimler olduğunu bize söy- leyebilir misiniz? Sertabib biraz düşündü, sonra: — Vallahi bu suale cevab vermek ha- kikaten biraz zorca! dedi. Hastanenin u- mumi ziyaret günlerinde gelen ziyaret- çileri tabil söyliyemem. Bugünlerde her- kes gelip hastası görebilir. Yalnız zi- yaret günleri haricinde hastaları görmek benim müsaademe tâbidir. Bu sebeble bu müsaadeyi taleb edenleri hatırlayabili- rim. — Âlâ. Biz de sualimizin şeklini değiş- tirelim. Son bir hafta içinde Hüsnü beyi ziyaret günleri haricinde görmek istiyen oldu mu doktor? Sertâbib yeniden düşünceye daldı, Bu seferki sükütu epey uzun sürdü. Nihayet: — Zannederim, iki defa görmek istedi- ler, dedi. Mükâleme birdenbire çok şayanı dik- kat bir safhaya dahil olmuştu. Rıdvan Sadullah daha büyük bir alâka ile sual- lerine devam etti: — Bu müracaatlar ne vakit oldu, dok- tor? Ayni günde mi, yoksa ayrı ayrı günlerde mi? — Evet, şimdi daha iyi hatırlıyorum. Ayni günde. Birisi sabahleyin, birisi de! öğleden sonra... Üç gün evveldi. — Kimlerdi bu ziyaretçiler? — Sabahleyin gelenler bir del'kanlp ile bir genç kızdı. İsimleri... Vallahi & simlerini söylemiyeceğim. Mükâlemeyi dikkatle takib eden sep» komiser birden atıldı: — Necdetle Neclâ olmasın doktor? Sertabib, Osman beye dönerek cevab verdi: — Zannederim, öyle idi, Hüsnü beyin akrabasından imişler... Delikanlı sinirli bir şey... Başı büyükçe ve geniş bir alnı ıvar. Yeşil gözlü... Genç kızın açık sari Saçları nazarı dikkatimi celbetmişti. Gü- neşten yanmış bir cild üzerinde bu açık renk saçlar çok tuhaf duruyor. Serkomiser: — Tamam, onlardır, dedi, Sonra Ridvan Sadullaha bakarak mâ nalı bir şekilde gülümsedi. detâ heyecan Merakımız & derecesini İbulmuştu. Necdetle Neclânın üç gün ey- vel Hüsnü beyi hastanede ziyaret etmiş olmaları haddi zatında pek büyük bir mana ifade etmemekle beraber bir hissi kablelvuku bana yen! ve mühim bir ipucu üzerinde bulunduğumuzu anlatıyordu. Rıdvan Sadullah bu umumi alâka ve heyecan ortasında suallerine devam etti; — Peki doktor, bunlar öğleden evvel, gelenler... Ya öğleden sonra gelen? O kimdi? Sertabib düşünmeden sevab verdi: — Gayet güzel türkçe konuşan Rum... Bu cevab serkomiseri fırlattı: — Ne dediniz, bir Rum mu? Uzun boylu, sarı saçlı bir adam değil mi?.. Sertabib hayretle mukabele etti — Görüyorum ki bu şahısları siz de benim kadar tanıyorsunuz. Evet öyle idi. Garib bir adam. Bakın bunun ismini de hatırlıyorum. Vafidis Gavriyeloğlu... İns san; kendisile bir hayli meşgul ediyor. Osman Bey bu sefer kendini tutamıyâr rak bağırdı: — Hay Allah belâsını versin! Gördün mü hali hbocam?... Necdetle VWafiğisin büs rada işleri ne? Demek Hüsnü beyin kaçı» rılmasında parmakları var. Ben size bu delikanlı ile Vafidis serserisi arasında münasebet bulunduğunu söylemiyor mu idim? bir iskem'lesinden (Arkan var) Belediyeler sıhhat memurlarının tahsisatlarını kesmiyecekler Belediye kanununun hükümlerine gö- İre belediye memur ve müstahdemleri maaş ve ücretlerinin belediye umumi Va» ridatına nisbetle yüzde 30 u tecavüz et» miyeceği musarrah bulunduğunu nazari itibara alan bazı belediyeler, bunu ileri sürerek kanunen istihdamema mecbur tus tuldukları ebe ve diğer sıhhat memurla» rının tahsisatlarını kesmişlerdir. Bu va « ziyet alâkadar makamların dikkat nazar» larını çekmiş ve bu hususta Dahiliye Ve kâletinden vilâyetlere yeni bir emir gön derilmiştir. Bu emirde belediyelerce, be- lediye reisi ve büro memurlarından sonra sıhhat kadrosunun nazarı itibara alın * ması İcab ettiği, bununla beraber yüzde 30 nisbeti tecavüzü halinde Dahiliye Ves kâletinden müsaade alınmak suretile sıh- hat bütçesinin tevzini icab edeceği bil * dirilmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: