1 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

1 Ocak 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

& Sayfa LDENİZ VE DENİ Ceb kruvazör uğradığı akıbeften alınan dersler YAZAN ve sarasanea sana saa arya arar ersen aya mraaeee arsamrasa sarar gemeesae Harbin ilk deniz muharebesini gör- dük. İngiliz ve Alman ufak cüzütamla- rı, karşılaştılar; dövüştüler ve birbir- rini mubarebe edemez hale soktular. Çarpışma haddi zatında ufak olmakla beraber denizcilere gene ders verecek bir mahiyette idi. Nihayet harbden ev- vei göz kamaştırıcı bir kudretle ortaya çıkan ceb kruvazörü, madun kuvvetler karşısında evveli muharebe edemez bir bale geldi, sonra da intihar etti, gitti. | | * Evvelâ bu ceb kruvazörü ne çeşid bir gemi idi? Bunu izah edelim: Ma- Yümdur ki meşhur Alman amirali Fon 'Tırpiç iş başına gelip de Almanyaya mu &zzam bir donanma yapınca, iki devlet srasında büyük bir rekabet başgösler- di. Almanya sanayi ve donanmasile İn- giltereyi tehdid ediyor, - İngiltere de böyle bir harekete karşı tedbirlerini a hıvordu. Bu rekabet iIk defa olarak 1914-18 harbinde silâha intikal etti. O harb de, bugünkü mücadele gibi bir abluka ve ablukadan kurtulmak kav- pas: idi. Hattâ Bu abluka davası 1914 de meydana Bir abluka hari onun içine, esaslı girmez. Böyl etmek dai mevzuubahs olunca, deniz muharehesi| zamanlarda mubarebe| de abluka edilene aid- ü durumda muhare- bevi Almanya istemelidir. Fakat hangi kowwetile Mademki Almanva bugünkü deniz cüzütamları ile hasmını bir deniz mu- harebesine icbar edemez; e halde onu! başka vasıtalarla mağlüb etmiye uğraş- maldır: İngiltereyi, deniz ticaretini sekleye vöratarak vere vurmak... İste ceb kruvazörlerinin temelini bu fikir atmıştır. Graf Spes'nin intiharından kılacak olursa Alman denizaltı ve kru vazörlerinin ne kadar müşkülâtla deni- ze çıktıkları görülür. Bu müşküller şunlardır: 1 — Yade, Elbe gibi nehir ağızların- dan çıkacak Alman gemileri evvelemir- de düşman denizaltılarının tehdidleri- ne maruzdür. İngiliz donanması tekmil şark sahillerinde bulunan beşten fazla üsse mâlik olduğu halde, Almanların İverleri muayyendir. 2 -- Alman kruvazörleri bir gece zarfında üssünden hareket edip İngiliz abluka hattından geçemez. Onlar mu- hakkak surette şimal denizinde bir atli remiler. gündüz geçirecektir. Bu hal onların Büvük Harbde Almanların açık de- İn.iliz hava kuvvetleri tarafından gö- Bizlerde birçok üsleri vardı. Fakat bu-|rülmesini mucib olur. gün Alman gemileri, birçok düşman| 3 — Abluka hattında düşman mayn tuzaklarımdan geçtikten sonra Atlanti-|ve büyük kuvvetlerinin bulunmak ihti #e açılmaktadırlar. Basit bir atlasaba-'mali çok fazladır. —Hayır! Ne nişanlım, ne de nikâh - ım değildi. Sadece birbirimizle evlen - mek kararında idik. Bunu babası da bili- Yordu ve münasebetimniz babasının müsa- adesile vukubuluyordu. — Çak güzel. i Yi siz bayan Neclâyı sevi- — «Hıçkırarak» Canımdan fazla ... — O da sizi seviyor muydu? — Bütün meveudiyetile.... a beri betii?, — Kendisi her zaman tekrarlapdı, ii Kya münasebet daha ileriye — Asla!, » — Tekrar ediyorum; ağlama: ü künetle cevsb veriniz. Parka ikiz yi disini size muntazır mı buldunuz? — Heyhat!, Sevgilim kanlar içinde yerlere serilmişti; topraklarda yatıyor - du. (Müthiş hıçkırıklar içinde) Koştum; üstüne kapandım, «Neclâ, Haşmet: diye bağırdım, — Devam ediniz!, — Göğsüme sert bir şey çarpıyordu; elimi toprağa dayayarak göğsümü kan - hı göğsünden biraz yükselttiğim - zaman bunun zavallı Neclâmın sinesinde aşkı -İolamazdı. Ha; ae büviyetime, © benliğime,İtu... m varlığıma saplanmış bir bs) O— Peki; size hünmet çak olduğunu gördüm. Kanlı bir bicak|Ona nasıl söz siyisliniz 6 a demirinin, sevgilimin - mâsum kalbinde | alikadar oldunuz? daha fazla kalmasma tahammül edeme- dim; çekip göğsünden çıkardım. ” N Düşman ticaretini imha edebilmek için şunlar lâzımdır: 1 — Düşman deniz yolları üzerinde donanma üsleri. 2 — Çok miktarda hile silâhı ve sür- «Son Posta» nın fefrikası: 48 — Evet!, — Ondan sonra hiç bir Şey bilmiyo « rih ediyor, Ondan sonrasına bay müü- delumumi şekil veriyor?, — Devam ediniz Haşmet Güneşt, — Başka bir şey söyliyecek değilim bay reisi. Onu ben öldürmedim", — Sözlerinizi aynen kabul Neelâ, ben!diyetim; bu genç, bir düşmüani ola, mıydı? ha Neelâ, Muhitine ancak hürmet tel - ikin eden bir kızdı, Ona kimse söz söyl - ediyoruz yır Bay Reis; rakibim yok — Sizin çibi başka bir gent de'pek â- “Son Posta,,nın deniz işleri rnuharr rum, Ondan sonrasını iddia makamı teş- | dersiniz bu sözleri güzel ve masum kızın da bir soygunculuk maksadı kalıyor. Kı-|saplıyan kstil, o mücevheratı çaldıktan , bası kızına bütün bu fhtimalleri s4 maz. Acaba rakibiniz var /zin pantantifile yüzüğü de çalınmış cl -İsonra, kaçıp gitmişti. Bu, bi yemezdi, onunla hiç bir ferd alâkadar | -İliralık iki parça şey için size güzel ve 4 -İmuslu bir adamdınız Ve © takdirde, ev- | Onunla nasıl| yin muazzam servetini kendinizden u SON POSTA ZCİLİK | «Son Posta» nın zabıta romanı: 39 İzenirLi GöLcEk Vafidisin evinde Serkomiserin bahsettiği tarih, Ralf Laşmıştık. Yavaş yavaş ben de serkomi » | Beyin öldürüldüğü ve karısının barda sere hak vererek hakiki katilin izi üze - | yaralandığı gece idi. İhtiyar fazla tered- rinde bulunduğumuza O hükmediyor, bu düd etmedi; kanaatle gittikçe heyecanlanıyordum. — Evet paşam, dedi. Çıktılar, — Bu gelenler ne illetten? Rum mu, — Saat kaçta çıktılar | Türk mü? — Karanlık basar basmaz... Çok er | — Hayır, ecnebidi ken çıktılar, Ne milletten olduklar, — Ya, peki ne vakit döndüler? İçlerinden ikisi gemi: — Sabaha karşı paşam... lar... i Serkomiser manidar bir şekilde Rid - — Sen gece gündüz evin içerisine gi- | van Sadullahın yüzüne baktıktan sonra!rip çikar msm? i isticvaba devam etti: — Gündüz çağırırlarşa giderim. Ye- | — Her vakit bu kadar erken çıkıp sa-imek vakitleri de madamdan yemek âk baha karşı mı dönerler?.. mak için giderim, fakat geceleri gitmem. — Hayır hayır... Yalnız o akşam böy-| — Neden gitmezsin? Je yaptılar. — Mösyö Vafidis böyle istiyor... — Demek geceleri ara sira sokağa çı-| — Ya,,. Peki... Demek vazifen kap; kıyorlar, Bu gezintiler haftada kaç defa!cılıktan ibaret? , OoZünnederim, 1 o bilmiyorum. ci kıyafetli adam - oluyor? — Öyle paşam... Bu kulübede öm- —Üç, dört... rüm geçer. — Eskidenberi mi? — Adın ne senin? — Evet. — Yeni... — Sebebi? Yani ne yapmaya çıkıyor - lar demek istiyorum. — Vallahi bilmem paşam... Mösyö Vafidis bana bir defasında geceleyin gez mekten hoşlandığını söylemisti. — Dün gece de çıktılar mı? — Evet çıktılar. — Ne vakit döndüler? — İkiye geliyardu. | İbtiyar ya pek korkak, yahud da pek saf bir adamdı, Her suale tereddüdsüz| cevab veriyor ve muhakkak ki doğruyu söylüyordu. Bunu farkeden serkomiser Suallerin arkasını kesmiyordu. — Efendinin otomobilini sen mite - mizlersin? — Hayır. — Evde başka adam var mı? — Yoktur, Mösyü Wafidis temizler, — Mösyö Vatidis buraya taşımalı ne kadar oluyor? — Altı ay var. — Sen ne kadardanberi yanlarında - sın? — Ben de altı aydanberi yanlarında - yım. — Ne iş yapar bu senin efendi? — Vallahi pasam doğrusunu bilmiyo- Yum, Fakat bütün gün uyuduklarma gö- re hiç bir iş yapmıyorlar, sanırım. — Demek gündüzleri uyuyorlar? Ya, peki geceleri? — Geceleri evin bütün lümbaları dai- ma yanar... Bazen misafirleri gelir, — Kim bu misafirler? Kaç kişi? — Tanımam... Bes kisi... — Kadınlı erkekli mi? — Hayır, hepsi erkek... İhtiyarın verdiği malümat sarı saçlı rum kumisyoncu İle karısını hiç de te - mize çıkaracak cinsten değildi. Muhak -|ba kak ki esrarengiz bir karı koca ile karşı- — Yani efendi, şimdi sen bizim geldi ğimizi elendine haber mi vereceksin? İhtiyar ilk defa olarak tereddüü etti Böyle ziyaretlere alışık olmadığı için yapılacak twüameleyi kararlaştırımadığı anlaşılıyordu. Serkomiser onun tereddü- dünü görünce sordu: — Başka misafirler geldiği zaman rı yaparsın? — Mösyö Vafidisin arkadaşları yolum bilirler. Kapıyı âçarım, giderler. — Peki, bizi de yolu biliyor, farzetset olmaz mı? Biz de kendi kendimize gide riz. : — Olur paşam, nasıl isterseniz,,. | İhtiyarın efendilerine karşi fazla bir alâka ve rabıtası olmadığı anlaşılıyordu. $ Yaptığı gevez biraz da buna medyun- | duk, O Kulübesine doğru yürürken biz de | yola devam ettik. Beş on adım ilerleyin» ce başımı arkaya çevirip baktım, İhtiyer ku'übeye girmemişti. Bizim arkamızdan bakıyordu. Evin küçük bir çım ormanı içinden geçen yolu adamakıllı genişti. İki otomo- bil yanyana ferah ferah sığabilirlerdi. Ancak yol ileride büyük bir kavis çizdi Bı için bu genişliğe rağmen binayı gör mek imkânı mevcud deği'di, Fırtına adamakıllı azıtmış, üstelik yağmur da başlamıştı. Buna râğmen ağıf ağır ilerliyorduk. Rıdvan Sadullah ile; serkomiser önde yürüyorlar. Müddeiu” mumi musvini ile ben de arkalarındal gidiyorduk. Bir aralık serkomiserin Rığ van Sadullaha söylediği şu sözler kul# ğıma çaldı: — Galiba buradan geldiğimizden dahi kalabalık olarak ayrılacağız hocam. Ar? da iki kişi için daba yer var değil mif (Arkası ver) evvet alınan son bir resmi Alman gemileri, Altlantikte üsleri bulunmadığı için, bu müşkülleri her giriş, çıkışta hissedecektir. Almanya bu müşkülleri bir derece olsun izale ede- bilmek için şu kararı vermiştir: I — Gemileri üsse dönmek ihtiyacını pek sık hissetmesin. Bu maksadla bir defada aldığı kömür veya mazotla çok uzak mesafeye gitsin. Bu kadar uzun zaman zarfında o, elbette, bir mazot gemisi yakalıyarak noksanını ikmal e- der ve yeniden uzun zaman iş görmek imkâmnı elde eder. 2 — Düşmanın her gemisi benim ge- mimi mağlüb edememelidir. Bu maksadla gemisine 28 santimet- relik toplar koymuş ve diğer (10.000) tonluk kruvazörlerden hiç olmazsa iki- sini mağlüb edecek vaziyete gelirmiş- tir. (Devamı 11 inci sayfada) BEN EE | ÖLDÜRMEDİM Yazan: Zeynel Besim Sun Yoruz?. Birinel hale göre doğduğundarğ. ; beri binbir nimet içinde büyüyen Necl hayatının cereyan tarzımı bir anda değiğ tirerek mutfağa girecekti, Sızin maaşınlf nedir?, — Yetmiş lira... — Yetmiş liranın yetmişi de onun ceb harçlığına yetmezdi. Halbuki siz bu par? ile ev kirası verecek, artanile geçinece” tiniz. Hattâ giyim ihtiyacı için beş, 9”! kuruş ta artırmağa mecburdunuz. İkindi hale göre ise kızdan evvel olmasa W olabilirdi. Amma bayan) bilmek için kızı öldürmüş olacaktır. nihayet kızla beraber bâbasınız. servetin? Neciâ ona yüz Vermezdi; o başkal, Ne) İyi amma hâdise anında civarda siz.'de göz diktiğiniz aşikârdı. Düşünceniz $ ime? den ve sizi gören bekçi Hasandan başka olabilirdi: z — Bayan Neclânın münhasıran benim-) kimse yoktu. Bekçi Hasan sizi yakaladığı | Ben bu kizi beğeniyorum, seviy: le nlâkadar olduğunu tekmil memleket zaman kadavranın henüz soğumamış ol- zengindir de.. onunla evlenirsem h re duğunu söylüyor. Nitekim zabıt varaks-| güzel ve efif bir zevceye sahib olur! — Demek rakibiniz yoktu kı kızı kıs «sile hekim raporu da bunu göstermekte. hem de kendime refahkı bir bayat tem kanarak öldürsün. Bayan Neclânın kim, dir. Yani siz, cinayetin üstüne gittiniz/ederim... neden düşmanı olacaktı? Kala, kala orta- amma kimseyi göremediniz. Kıza bıçak; Şimdi düşününüz Haşmet Güneşi. | Mur lâ alâkadar İdökmüştür, Kız, bir mahalle kızı de n Neclâ,idir; okumuştur, mulhskemelidir, ira bir gün evvel babasından telâkki etuği kuvvetlidir, zekidir. Babasının sözler Bu mücevherati sizin çalmış olmanıza | nasihetleri aklırın ve mühakemesinin terazinin bir gözüne, henüz safiveti! timal veremeyiz; zira bin beş püz|mizanına vurdu. Siz ya hakikaten o na-| muhafaza eden duygularımı da diğer ne koyarak tartmıştır. Babasının Bay Danişin oianesine (lerini daha ağır bulunca sizi parka ç. »Javuç açmıyacaktınız; yahud o geçinebi'-| rarak necib bir eda İle kararın anlat mek için kayınpederinizden yardım 'sti-| ve: yecektiniz; doğru mu?, — Haşmet!. İkimiz için de çıkmaz — Evet, lan bu yoldan dönelim. — Bakınız, ne güzel muhakeme edi- duğuna göre bu maksad üzerinde bıraz) İkinci ihtimale gelelim: Ba dura'ım.. fif bir zevce olacak bir genç kızı orta -İlendikten sonra, dan kaldıramaz ve bu suretle Daniş be zaklaştıramazsınız. Bunu yapmak için in sanın mecnun olmasi lâzımdır. Şu halde başkası çalmış ve bu mücevheratı çala - (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: