25 Aralık 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

25 Aralık 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | | 6 Sayfa SON POSTA Mülfual ZEyİla U. fasıl gazeteci oldum ? memmun ANLATAN » EKREM UŞAKLIGI Bir casus gibi, kapi aralığından üsta - dın müsaid bir zamanını yukalamağa Matbuat Hatıralarına başladığımız gün - denberi beyhude uğraşıyorum. O bir tür. Yü sr vermemeğe azmetmiş, mahir bir diplomat ustalığile her gün, belki de gü- nün birinde müz'içleşmek ve müzminleş- mek istidadını gösterecek ve hattâ bu te- zahürlere başlamış bulunan takibimi at. Jatmak yolunu buluyor: — Yarın konuşuruz olmaz mı? İ Bu (yarın) ların yekünu bir buçuk hafta etti, Nihayet dün ya insafa geldi, ya hud bir gazeteci eline düşmenin Şimal denizindeki mayn tarlasına düşmeğe mü savi olduğunu, kendi tecrübelerine istina- den kabul ederek, hattı rie'atin, kesildi - ğini hissetti. Güç alunan zengin bir maden dama. rı kadar, güç konuşturulan Ekrem Uşak- lıgil de meğer bir hatıra hazinesi imiş. gene en çok hatırayı o anlattı. Bu suretle| Östad atlatışlarını, maafaiz ödemiş olu - yor. Matbuata ilk intisak... — Ben gazeteciliğe intisabımı amca - ma (9) borçluyum. «İki mekteb arasında bir tatili boş geçirme, gazete de bir mek. tebdir; dostum Cahide söyliyeyim, Tanine stajyer olarak devam et.» dedi. Senesi 1914... (Tanin) de mütercimlik yaptım, rö -| portaj yaptım, gece muharrirliği yaptım. | Pakat bütün bu faaliyet pek kısa sürdü; belki hepsi 6 ay... Muharebe çıktı, gazetecilik fasılaya uğ- radı. (Tanin) de kimleri gördüğü mü de söyliyeyim: Hüseyin Cahid, Müş- | tak, Muhittin Birgen, Hakkı Tarık, Ah .| med Emin, HilâM.. ve bir de Esad. Gali -| ba şimdi emniyeti umumiyede muhasib- dir. Gazeteciliğe intisabımı amcama borç- İuyum, demştim, Gatetecilikte yöksel -|kit) müdürsüz kalmıştı. Hakkı Tarık, bâ-İçıkıyor, ölüleri ve yaralıları topluyordu. memi de Hakkı Tarı, orçluyum. Mu - harebenin dört senesi, askerlikte geçti. Dolaşmadığım cephe yok. Çanakkale - den başlamak şertile, cephelerin en sı - csğile en soğuğu dahil. muharebe bitti. Anadolu harekâtı başladı. O zamanda Aydında Yunanlılar'a bir hayli uğraştım. Bilâhare gene kendimi İstanbulda bul » dum. Galiba, Gazinin milli müdafaayı ele aldığından birkaç ay son | Karşıma Hakkı Tarık'çıktı, daha doğ -| rusu onu ben buldum. Hakkı Tarık dedim! de aklıma geldi: (Tanin) de en kızdığım Muhittin Birşendi; en hoşlandığım da Hakkı Tarık.. sebebi basit: Muhittin Bir - gen yazdığım yazları beğenmedi mi, se-| bebini söylemeden yırtıp sepete atardı. ET Ekrem Uşaklıgil revcesile ve çocuklarile beraber Diye (Vakit) e çağırdı. Bütün bunlar 1922 de oluyor. Muharebe devam etmek- tedir. (Vakit) o zaman Asım, Hakkı Ta. rik ve Ahmed Eminin. Üç ortak çıkarı - yorlar. Bilmiyorum, niçin? Geçinemedi- ler, ayrılmak istediler, ayrıldılar. (Vakit) Azımda kaldı. Ahmed Emin (Vatan) 1 te- sis etti. Beni her iki taraf te istiyordu. Hakkı Tarığı tercih ederek, (Vekit) te kaldım. (Vakit) ikiye bö” üğü zaman yazı İş» leri müdürü de öbür tarafla gitmiş, (Va- na teklif etti. Bu gazetenin en güç, en can alacak noktası ve en yorucu bir işi. — Yapamam! Dedim. — Yaparsın! Diye ısrar etti. Ve.. bütün ısrarıma rağ- men Tarığın inadı galib geldi. Kendimi otomatikman yazı işleri müdürlüğü dü? Belki 3 sene.. bir arlık (Yenigün) e, (Tercimanı Hakikat) e de yardım ettim. Derken, bir akşam gazetesi yapmak he -| vesine düştük, Arkadaşım Selim Ragıba söyledim. Arkasından 'Tarığa açtım ve. bu arzudan (Son Saat) çıktı. Ne iyi bir gnzete idi. Diyebilirim ki. Türkiyenin en sasında buldum. Bakayım kaç sene sür - Jmandan bir üçüncü hatıra daha. radan altı ay geçti. Tabii gene Selimle beraber. Selimi evvelâ (Vakit)te gördüm. Demek ki, 1922 senesini noktai hareket 0- larak kabul edersek 17 sene beraber ça- aştık. Gene öyle.. işte gazetecilik baya - Birinci hatıra... e Şimdi galiba bir de hatıra istiyor - sun! (Tanin) e intisabımın hemen ikinci, 6- çüncü ayında, seferberlik ilân edildi. İh- tiyat zabiti yetiştirmek üzere bir talim- gh açılmıştı. İlk günü ben gittim ve fik kaydedilenler arasındayım. Akşamları bizi evlerimize bırakıyorlardı; ben Har. biyeden çıkar çıkmaz eve değil (Tanin) e diyordum. Gece muharrirliğine de baş-| İamıştım. Saat üçe kadar çalışıyor, üçten yediye kadar dn kanape üzerinde w yeye koşuyordum. Bu dakikada hatırla - dığım ilk hatıra bu.. Atatlirkle mülâkat İkinel bir hatıram: Bir hastalık neticesi, bana bir aylık gel verdiler, Muhistin Birgen sor.| a: I —M 4 serbesisin, harb muhabiri olarak Çanakkaleye gitmek ister misin? O akşam hareket ettim. Ve Çanakka - lede fik olarak, düşmana en yakın mev- zii görmek istedim: — Kemal yeri,., Dediler; gittik. Karsrma genc bir fırka kumandanı çıktı: Bu, Mustafa Kemaldir. Gazetecilikte ilk yaptığım röportaj, Ata - türkle mülâkat oldu. Canskkalede ölüleri gömmek için fki| gaatlik bir ateş fasıla yapmışlardı. Her fki taraftan da ahhiye kolları meydana Bir defasında aralarına karıştım. Mak. sadım, karşıki ordunun zabitleri, müm - künse baskırmandanı ile mülâkat yap - maktı, dı. — Bu herifler seni gerive bırakmazlar! Diye bir taraftan caydırdılar, diğer ta- İraftan da korkuttular. Bunlar eski hatırılar. bir de yeni za .| Üçlincü hatıra... | (Vekit)teyiz. Lozan müzakeresi yapılı-! itarafları Leytâ hanım eğlamıyordu, hareket etmi yordu, hattâ nefes aldığı bile şorkefi ” miyordu. (Yamnki tefrika mıza gid resimlerden) kestirdikten sonra yaya olarak Harbi - Gece gündüz beraber olduğu bir kim -)bir çocuk duruyordu. Kapı açılın. se... Nasıl olur da farketmez... İnsan bir peruk ve biraz da boya İle Porte - kizli mübendis değil, yalnız mükem - mel bir maskara olabilir. Ha bak der - sen ki bu işde Leylâ hanım, Necdet ve Neclâ müşterektirler, su götürür çok bulunmakla beraber bu belki biraz makul olabilir. Böyle (bir şeye Ihtima! verir misin? — Bittabi hayır! — Şu halde senin faraziyen oldu. Serkomiser biraz evvelki (o iddiasını tekrarlamakla £ktifa etti: — Bahçede dövüştüğüm adam Por - tekizli mühendis değildi. Vaziyet gayet garib bir şekle giri - yordu, Serkomiserin ( İddiasını doğru diye kabul edersek şu halde Portekizli mühendis ne olmuştu? Yoksa şerir hâ- lâ evin içinde miydi? Pek! amma Nec. detin bahçede ne işi vardı? Serkomi - sere ne diye hücum etmişti? Leylâ ha- nım Portekizli mühendisin koridorda - ki pencereden kaçtığını gövlemişti. Su halde bahçedeki adamın Necdet oldu- Bunu kabul edersek katili görmüş de - mekti, Görmüş de neye yakasına sarılma- adtöst Hakkı 'Tarık ise, hocalık itiyadile; beğen. |ç0K #atılar gazetesi olmuştu. En çok sa- medi mi, alır, neden beğenmediğini söy -|tilan, dediğim zaman bundan en çok se. ler, tashih eder ve tashih edilmiş şeklini | vilen manasının da çıktığını anlıyorsunuz de gösterirdi. Evet. Hakkı Tarığı buldum: |tabii. Ömrü dört beş sene devam etti. — (Tevhidiefkâr) açılıyor, seni oraya,| Derken harf inkılâbı çıktı ve başka se - yon. Gazetelerin başmuharrirleri Lozan-'mıştı. İşte bir sürü sual ki insan da., Bizim Asım çok ihtiyatkâr, müteen-| gayri | fhtiyart o Needetle o Portekizli ni, galiba biraz da a tutumlu,. Bir sa. mühendisin ayni o şahıs oldukları trk telgraf çekmekle iktifa ediyor. ymantine değilse bile beraber Ça - | Halbuki, başta (Vakit) in veni rakibi (V tan) olmak üzere bütün diğer gazetelerde lıştıkları, şerik oldukları | şüphesine her gün en aşağı "m sayfalık telgraf sürüklüvorlardı? Bu muamma nasl ay haberi var. Gazete düşecek, Tarık soru -İğımlanıcaktı? il Uzun boylu düşünmeğe lüzum kal - yahud (Yenigün) e göndereyim! Dedi Tevhidiefkâra gittim. Vazifem müter - cim'ik.. derken bir gün Hakkı Tarık; — Kızma baba; sana bu hanımır. ma- hiyetini şimdi göstereceğim. Hem ben se ni bir muallimle ev'endin diye kabahatli görmüyorum. Bilâki: Hududda nöbet bekliyen tunç benizli Mehmedciğin bil - miyerlere basit gibi görünen vazifesi ne kadar mukaddesse vatan çocuklarına ir- fan ışığı dağıtan öğretmenin vazifesi de o derece mukaddestir. Mukaddes vazife- ler gören insanlar şahsan da mukaddes olurlar. — O halde? — O halde sen ne diye benim Hasmet Göneşle evlenmemi münasib bulmuyor « sun? bebler de inzima medince, (Son Saat) sön dü. Fakat, (Son Saat) in kapandığı gün, Selimle karşı karşıya geçtik. bir ikincisi- ni yapmağa karar verdik ve hemen o gün bir istida İle müracaat ederek, (Son Pos- ta) nın imtiyazını aldık. Lâkin «Son Posta» nın tefrikası; 4İ larına vedaname olarak yazmıştır. Oku ve anla! Benim bağırmama koşarak yemek o - dasına giren dadıcığımı çağırdım; yant- — Mesele sade bundan ibaret değil Xİ) ma oturttum ve sonra babama dönerek: kızım. Haşmet Güneş ahlâksız'n, sefihin, kumarbazın biridir... — Yüksek sesle oku baba; dedim; re- fikan hanımefendile dadıcığım da İşit - — Yalan! Külliyen yalan!, Hepsi bu|gini Ferhunde hanımın yalanları!. Durunuz, Bayan Ferhunde işi anladığı için te - kaçmağa kalkmayınız bayan Ferhunde! lâşla haykırdı: Size babama zorla vardığınızı isbat ede - ceğim. Sana da, baba, yüzünü göstereceğim. Bir dakika sabre- diniz.. — Bütün bunlar Hsşmetle ikinizin ter. Ferhundenin 1 |tibi!, Kim bilir ne yalanlar düzdünüz!, — Benim adım Ferhunde olmadığı için yalan düzemiyeceğim aşikârdır. Babam Koşarak merdivenleri çıktım, tekrar) beni iyi bilir. Haşmete gelince: Bu sa - aşağıya, yemek odasına indim. Berabe *İtırları ölümün eşiğinde yazmıştır; Sü rimde getirdiğim sarı zarfı babamın önüme yürüyen adam yalan söylemez!., xe fırlattım; Bunları duyan dadıcığım hemen band — Oku baba, oku; dedim, bu yazıları İsarılarak Ferhundeye çıkıştı: dün akşam en son dakikasında yetişerek intihardan menettiğim Haşmet kültür direktörüne ve meslek arkadaş - — Aaaa. delinin zoruna bak! Benim Güneş, kızım yalan söylemez!. Babam, kavgayı gördükleri için kâ - — Ne yapmalı?. Kaydedeyim ki, (Vakit) e bir muhar-| rir gibi değil, kendilerine bir dost ola- Tak bağlıyım. (Va adeta benim ma - hm.. düşünüyoru yapacağız. Ni - rığa (Devamı 11 inci sayfada) Bdların okunmasını merakla bekliyen iki orta hizmetçisine: — Siz biraz dışarıya çıkınız. ÖLDÜRMEDİM İmadı. Tam bu sirada sokak kapısının şiddetle çalındığını duyduk. Dördümüz ağa fırlıyarak kapıya koştuk. Yazan: Zeynel Besim Sun — Peki. bugün?. — Dadım işitmiş; babam Ferhundeden | ayrılacakmış!.. Bana daha bir şey söy « Emrini verdikten sonra senin yazıları. |lemedi.. nı cehren okumağa haşladı... — Baban senin hakkında yazdıklarımı — Aman Neclâcığım; felâket olmuş... İda alenen okudu mu?. — Ne fe'âketi?, Sen çıldırdın mi? Bilâ- — Hayır!, Zaten oralarını kendi ken - kis saadet oldu. Babam, yılbaşı gecesi ka. | disine okumak için teni odama yolladı... ranlıkta Ferhundenin seni öptüğünü sonra evine nasıl soktuğunu, hastalığın dan sonraki rezaletlerini okudukça Fer- hundenin yüzüne nefretle bakıyordu. — Ferhunde bir sov söylemedi mi?. — «Yalan, vallâhi yalan» başka bir şey söyliyemedi. — Sonra?. — Sonra babam okumağı bitirince: — Şimdi ne olacak Neclâ?.. — İntihar edeceğiz. — Bırak şakayı Allahı seversen... — Şimdi de şaka mı oldu?.. Benden habersiz bunu yapıyordun amma... Artik demekten | bekliyeceğiz Haşmet; bakalım netice ne olacak!.. * Dedikodu ne yaman ve ne süratle bu- — Eee hanım; dedi, bu akşam istira - İlaşan illettir; Bay Danişin bir avukata hat et te yarın konuşuruz. Bana da: gizlice vaki olen müracaatini şehirde işit- miyen kalmamış; herkes bu işi konuşu. — Haydi dadınla beraber odana çık. (yor. Emrini verdi. Karı, koca üç ay ayrı yaşadıktan sonra — Serkomiser Osman — bey bu" mı? diye sordu. C'nayet masası şefi: seni — Benim dedi. Ne istiyorsu kim yolladı? Gecelerini köprü altlarında, yüzük naların basamaklarında, geçiren “e sesiz, serseri çocuklardan biri idi il tü başı son derecede harabdı. Se” Her” ve serbest bir tavırla: — S'ze mektub getirdim, dedi. yl biyede bir efendi verdi. Uyuye rol sarsarak uyandırdı, (o Yirmi beş da verdi. — Nesil bir adatmdı bu? — Gerç bir efendi. ki oğlum. serkomisere verdi” sonra 'slık çalarak uzaklaştı ve vE ka; kapadıktan sonra salona dük. Serkomiser zarfı açl: Me ş (Necdet) imzalı idi. Cinayet mast” fi çu satırları yüksek sesle okudÜ |» «Bu sksam bahçede gördüğünü” * dam bendim. Sizinle — dövüşmeYi biraz canınızı yakmaya mecbur al iımdan dolayı cidden müteğssiri. yn hassa bugünlerde yakalanmak e k İriyetimi kaybetmek işime gelir ei çin bu suretle hareket ettim. Her bırakıp be peşime düşeceğini ge mi da itiraf etmeliyim. Beni ilk isticvab ettiğiniz GÜN e sö“ 9 miştim. Bu merakın sevki ve xe olduğumu isbat etmek kararile “;g* kendimi — sizin fahri muavinin” tihab ettim. Ümid ederim ki 1 memnun kalacaksınız. Bu *' ) (Devamı 9 uncu sn gi Va onat müştereken mahkemeye mü susunda mutabık kalmışlar... ayrı yaşayış, bir çatının altınd lacak ve son güne kadar harice "€ rilmiyecekmiş!!! . * Olanı, biteni » hiç bir yoktan. deri lamağa lüzum görmeksizin dire 0 evinde bütün arkadaşlara anlat” arif ra bay direktörün yürüne bakti” hakikaten tarif gerekmiyor; bakı$ maksadı derhal kavradı — Gideceğiz oğlum; yarın haftasıdır, gideceğim. fa evde Ferhunde de yek; ley bahllederiz sanırım. Dedi. Artık bütün öğretmen, ir Jar benimle ineşgul, Benim terek derd; halini aldi. * ara — Yüreği senin yüzünden Y' — Kimin?. in.“ — Kimin olacak?. Daniş le eyt Kültür direktörü, avdet bunları söyleyimce Yealisimde. ği w kaynar bir suyun tekmü ye çi sofi tığını hissettim. Yüzüm çok sö gi olacak ki direktör telâşla be” lüzum gördü: gil m Ters anlama; yeddedilmi$ de! — Sevingen çıldırırım”. — Ona da hücet ri kızı VW ar)

Bu sayıdan diğer sayfalar: