— Hergün Maden havzamızı Devletleştirmek meselesi Yazan: Muhittin Birgen miştir. Filhakika, Türk ehemmiyete sahibdir. Şimdiye kadar yapılan tecrübeler, sar- rağmen, kömür! istihsalâtımızın arttırılması işinde an - affakiyetler elde edilme -| #edilen bütün gayretler cak nisbi mı sile netice'endi. Her sey gösterdi ki, bu işi daha radikal tedbirlerle halletmek bir zarurettir. z a Sade kömür madenlerimizin değil, alelitlakşbütün maden servetlerimizin bakkile işletilebilmesi başlı başıma bü - yük bir meseledir. Madencilik bugünden yarına inkişaf edebilir işlerden değildir. Bu inkişefın tahakkuku için maden mu- hitlerine hususi bir kültürün yayılması, memleket tekniğinin yükselmesi ve bil - hassa nüfusun artması gibi esaslı bir ta- kım şartlar lâzımdır ki bu da ancak ted - dan çıkmamış bir memlekette istenildiği kemmiyet ve keyfiyet ame'csi yetişti mek hatta imkânsızdır. Maalesef, bizde #madenlerimizin birinci derdi budur; ci derd de teknik noksanlarımızdır, Nü - fus ve amele zâfinı karşılsmık üzere müracaat edebileceğimiz teknik vasıta - larımız noksan olduğu gibi bunları mu- vaffakiyetle kullartacak ounsurumuz da azdır. Az olân şeyler arasında sermayeyi de unutmamak icab eder, Bilhassa, hususi sermaye bakımından zayıf olan bu mem- İekette madenler husust ellerde kaldık - ça, istihsalâtı arttıracak bir siye vaffakivetle inkişaf etmesine imkân ote maz. Madenlerimizin etrafımda kâfi bir| kadar, | nüfus kesafeti vücnde gelinciye geniş, çok geniş sermayelerle madenler. de insan küvveti yerine mskine kudre - tini ikame edecek tekrik te ata ehem- miyet vermek bir zarürettir. Hususi te. şebbüsler bunu yahud da yapmak irtemezler. Meselâ hususi ser « maye sahibi mem'eketin bal kömüre sa - yanamaz'ar. hib olmasından ziyade kendisi icin en az sermaye ile en fazla kazane sin - cek bir işletme tarzını düsürir. Bugün konacak bir sermayeden favris almak icin İisust sermaye, uzun zaman beklemeği bilhassa bizim memlekette, hic istemez. Halbuki, bizim madenlerimizde istih - salâtın artması mutlaka temini ienb eden bir zarurettir. Bilhassa, kömür istihenlâ- tmiz yakın zamanlarda artterilmak #hti- yacındadır. Başvekilimjzi. kömür hav - zesmı devletleştirmek fikrine sevkeden mülâhazaların esasları burlar olsa ge - rektir ve bu tarzda bir hesabda tam bir issbet olduğu da muhakkaktır. * Şumu da söyliyelim ki. devletin bu işe vereceği ehemmiyet bu uğurda sarfede- ceği paraların neticeleri üzerinde de şim- diden hayale kapılmamak lâzımdır. A - melenin iyi şartlar içinde çalıştırılması, iyi mahsul verir amele olmak üzere ter- biye edilmesi gibi işler ancak zamanla temin edilebileceği gibi bilhassa, smele kudreti yerine makine kudretini kullan - mak üzere yapılması zaruri olan tesisat- tan da derhal azami randıman alınacak değildir. Bu makineleri muvaffakiyetle kullanmak ta başlı başına ve ancak za - manla halledilecek bir mesele teşkil eder, Şimdiye kadar kömür istihsalâtında, memleketin bol kömür alınmasından zi - yede meden sahibinin az emek ve az masrafla bol kazanç sahibi olması dü - günülmüş bulunduğundan maden serve - imiz fena işletilmiş ve damarlar da de - rece derece tahribata uğratılmıştır. Şu halde bu servetimizin daha iyi ve zayi - atsız bir şekilde işletilmesi işinin tanzimi de gene zamâna muhtac bulunuyor, de - mektir. Şu kısa izahatla anlaşılır ki, Zongul - dak havzasındaki faaliyetin devlet elile tanzimi bir zaruret idi. Hatta bunun bu- B âşvekilimiz doktor Saydam, son günlerde bir tetkik seyaMati yap. tı; Karabükü ve maden havzasını dolaş- tı. Tetkiklerin neticesinde neşrettiği be- yanatı ile bize şunu anlattı ki maden bavzamızın devletleştirilmesi zamanı gel medenileşmesi bareketi ilerledikçe devletin karşısına çı- kan meselelerin başında demir ve kömür davaları da bulunuyor. Demir de başlı başına mühim bir mesele olmakla bera - ber, kömür ondan daha evvel gelen bir Tasanlar kendilerine verdikleri kıymet bakımından fki kısma ayrılırlar, Birinci kısımda bulunanlar kendilerini di- ğerlerinden öşağı görenlerdir. İkinci kısmı ise kendilerini diğerlerine östün bulanlar teşkil eder. hakiki kıymetini kiki kıymetinin çerçevesi içinde ve kendine güvenmeyi öğ- ren, hiç bir zaman aldanmaz ve mağlüb olmazsin. Kendini hakikatte olduğundan ne fazla, ne de eksik gör, takdir etmiye çalış, bundan sonra da ha- SÖZ ARASINDA Bir halında 3 çocuk Doğuran asker karısı İngiliz ordusu çavuşlarından Sinkler hafta tatilinde evine döndüğü zaman ka- rısının bir batında üç çocuk doğurduğu-| mu görmüş ve askeri makamlar da bu gayretli babaya on gün mezuniyet ver « mişlerdir. Bebeklerin üçü de erkektir. Sıhhatleri de yerindedir. Öğretmenlik yapan eski Başvekil Eski Polonya başvekillerinden General Skladkovski. Romanyada mülteci Polon- yalıların çocuklarına mahsus mektebde hayvanat öğretmenliği etmektedir. Son Polonya kabinesinin bir çok âzasi ayni mektebde ders vermektedirler, Ne hariciye nazırı Kolonel Bek'e, ne de Mareşal Smigii Riç'e bu mektebde bir vazife verilmiş değildir. ——— güne kadar kalması bile caiz olamazdı. Bundan dolayı doktor Saydamın vâsıl ol- duğu kanaat çok yerindedir. Ümid edelim ki Başvekilimizin bu husustaki kanaati kısa bir zamanda tatbikat sahasına ge - çecek ve madenlerimizde de yavaş yavaş mes'ud bir inkişef hâsıl olmıya başlıya- caktır. Muhittin Gbşe STER dediler ki: İSTER «Zırhlının kumandanı, bilhassa muavini birer centilmendirler, hatırımızı boş etmek için ellerinden geleni yaptılar. Hattâ ceblerimizde bulunan paraları da ser- best olarak bıraktılar, biz bu paralarla istediğimiz kadar İNAN, vera Hergün bir fıkra Nümune olarak birkaç lokomotif Meşhur muharrir Bernard Shaw'e bir kataloğ gönder'imişti. Bu kataloğ demir âlet'eri imal eden bir fabrika - $ nındı, basit maşalardan lokomotije kadar birçok dletlerin resimleri var- ş dı. Kataloğun birinci sayfasında, &r- zu edenlere bedava nümuneler gön - derileceği de yazılıydı. Bernard Show kataloğa göz gezdi dikten sönra fabrikaya bi? mektul yazdı: «Kataloğdaki ' Tokomotif' “tiplerini beğendim, bana bunlardafibirkaç ta- İ ne göndermenizi rica ederim; Kililer için piebisit ta'eb ediliyor! meleri İngiliz harbiye nezareti taraf dırmıştır. Times gazetesine bile tir. İskoçyanın ileri gelenlerinden biri o lenin'doğrudan doğruya |tarafından halledi'm. söylemiştir. Harb meydanlarında bulu nan dikenli tellerden kiltler ile korun mak mümkün olup olmadığı luhmasmı taleb eylemiştir. Bu zat tarafından ileri sürülen plebi İbaşlamıştır. İtik ve çok sıhhi bulduğunu bildirmiştir. Gene bü madama göre Böerlere karşı yapılan muharebede kiltli kıt'alarda has MELEĞİN LLM LL İ INAN, İngiliz radyosu dün gece deniz muharebesinin enteresan bir safhasını anlatıyordu, şöyle söyledi: — Alman zırhlısında batırılmış İngiliz alınma İngiliz esirleri vardı. Bunlar bir kafile halinde ka- raya çıkarıldıkları zaman umumiyetle Alman zırhlısında görmüş oldukları muameleden memnuniyetle bahsetti ve İSTER vapurlarından briç oynuyorduk. İngiliz radyosu gerçekten söylüyordu. ISTER UR Oak İskoçyalı öskerlerin Fransada kilt giy- dan menedilmişti. Bu memnulyet haberi İskoçyada pek büyük bir heyecan uyan-| Hull'de babasile birlikte verecekleri bir bu bu - susta bir çok şikâyet mektubları gelmiş- lan M. Jan Maleolm of Po'talloch bunun İmühim bir mesele olduğunu ve bu mese- Highlanderler lâzım geldiğini hakkında du bunu iksa eden askerlerden haber â- sit meselesi münakaşaları mucib olmağa Kocası yirmi sekiz (sene Highlander kıt'alarında zabitlik etmiş olan madam Violet C. Douglas adında bir kadın da İsöze karışmış ve kocasının kilt'i çok pra- sigara aldık. Yemek yemek için de sıkıntı çekmiyorduk, her şey iyi ve boldu. Müsademe esnesında ne yaptığımıza gelince, alt katta leri hesablıyorduk. Ben 16 tanesini saydım. Bu müddet zar- fmda Alman zırhlısının batacağından hep emindik, fakat bir taraftan da bizim ne olacağımızı düşünüyorduk.» hareketi tasdik ederken, dolayısile de düşmanı metheder - ken Alman radyosu İngilizleri şüphe yok ki daha evvel rakibini dinlemişti, İki gün sonra Öleceğini bilen çocuk dyo zihinli, rontken gözlü Markos anılan ve İngiliz sahnelerinde akıl - -İdan geçenleri okuma numaraları yapan 16 yaşındaki İngiliz çocuğu, İngilterede müsamereden iki suat evvel banyoda ö- olarak bulunmuş, ve beyin merenji- İtinden öldüğü anlaşılmıştır. Babası şöy. İle demiştir: Marko, ölümünden iki gün evvel, sapasağlamdı, hiç bir şeyi yoktu. Bana, ben Hull'e varamıyacağım, demişti. Oğ- Yum öleceğini biliyormuş. İngilterenin sabık Berlin elçisi hatıra'arını yazıyor İngilterenin sabık Berlin elçisi, 1937 Nisanından harbin başladığı 3 Eyldl -(1939 a kadar, Alman hükümet merke. zinde kulunduğu sıralardaki intibaları. nı bir kitab halinde yazmıya başlamış. tır. —— talık yüzünden vefiyat pek az miktarda kalmıştır. İngiliz gazetelerinde kilt leh ve aley - hinde makaleler Uyazıladursun harbiye nezareti kararından vazgeçeceğe benze- memektedir İNANMA! bir taraftan da gemiye vâki olan isâbet- bu şekilde Almanların yaptıkları iyi bir zemmetmekle meşguldü, fakat gene iNANMA! zamar. ahengini muhafaza Sözün kısası Kabahat kimde ? E Ekrsm Talu e * on Posta bir müddetteni yeni bir anket açi, Kadın, erkek okuyucularına soruyor: Boşanma vaki lerında kabahatli hangi taraftır. kar! koca mı? Şimdiye kadar gelen cevablar eks$ £ akal İriyetle suçu kadma yüklemekte. Fi ben bunda insafa yakın bir nisbet göt” miyorum. Belki de erkekler haklıdır. “ cak şunu da hesaba katmak gerekti” kadın, derdlerini - bilhassa gazete # © tunlarina ve binaenaleyh enzarı âmm€ ye - dökmek bususunda erkekten müteennidir. Yoksa, insaflı düşünecek olursak, Sİ din kalbi de bu davada kâsei fağlu! farksızdır. Bir dokun.. bin âh dinle” İngilterede bir âdet varmış. kanu < laştırılmış bir âdet, Hoşuma gitti. “yg zamanımda evlenmeğe karar veren İngiliz askeri, nişanlısım kumandan tanıtmakla beraber, onun iyi tuylu old” una dalr iki tane de ilmühaber ibra? meğe mecburmuş! Biz erkekler, ekseriyetle, değil “e etmek için, kendi kanaa i vermek için dahi böyle bir ilmühabef © dinmeğe lüzum görmeyiz. Ve o zaman, tabildir ki şunun bunu tavsiyesile, ud ki ani bir tesirin ir tında aktedi'en hayat müşareketi yi edemez, fırsatla sırıtır, foyasını meydana ÇIK rır. Hususile erkeğin kafasında asırlar beri kökleşmiş bir de efsane vardı” demi cennetten koyduran Havvadır Böyle bir kanastle yetişen mahlü dei dişisine fena nazarla bakması, her K8' bati onda - araması tabii değil midi? Şu İngilterede olduğu gibi, dünya © ne girmeğe karar veren erkek ve93 “Tg dın, müstakbel eşini seçerken, elbise kumaş seçtiği vakitki kadar hasensiy? a titizlik göstermiş olsa boşanma vak” her tarafta azalırdı. j Avam, insan hakkında verilmiş “Y ba bir hükmü vardır; Kavun değil koklıyasın!, derler. # Amennâ. İnsanın iyisi kavun se瀔 g bi seçilmez. Fakat ona nefsin ve ask” datıcı gözlüğü ile bakıp beğenm" almak ta yanlıştır. Kaldı ki, her 2” taleb işinde olduğu gibi nefes atım “dl mında da müşteriyi aldatmak, kusurlarını göstermemeğe çalışma iye dır. Muameleye lâyık olduğu ehemiri vermedikçe ve soğukkanlılıkla. İP tetkikatta bulunmadıkça izdivaç 85.4 sakat olur. Binde bir sakat Olm” münhasıran pek büyük bir hüsnü tecellisidir: 7 İzdivacların bir müddet sonra mesi malarımdan ne erkeği, ne de kadını e tutanlardan değilim.. kabahat ne &. gf dir, ne de bunda; bizzat izdivac * sinde, onun değismiyen şeklindedir! e. izim Celi Yün fiatları yükseliyor Yünlü mensucat sanayiinde Ki any lan ince yün iplikleri evvelce Ale ai dan idhal edilmekte iken harb VW dolayısile bu idhalât durmuştur si” Bu tip yün iplikleri dahilde âsi , sal edilmekte ise de istihlâki Kayf mamakta olduğundan İngiltereni. yes müstemlekesinden idhalât Yap, şW kararlaşmıştır. Buradan yapıları. de balâtın iç piyasalardan hayli ve #* duğu ve malların kalite iti yüksek bulunduğ anlaşılmıştı, fi Birineii 1939 “ PAZARTESİ | GÜN s.İp. 18 papaya e Kl ir ime e de El e BMI EEOSE SAZ EEE A EFE,